SPOR - 14 Haziran 2023 Çarşamba 10:45

Cihat Arslan: 'Türkiye, dünya futbolunda iyi bir yerde değil'

A
A
A
Cihat Arslan: 'Türkiye, dünya futbolunda iyi bir yerde değil'

FC Shkupi Teknik Direktörü Cihat Arslan, Türkiye’nin dünya futbolunda iyi bir yerde bulunmadığını ve özellikle teknik direktör seçimlerinin liyakattan ziyade tanıdık sistemi üzerine yapıldığını söyledi. Arslan, ayrıca A Milli Takım Teknik Direktörü Kuntz’un da kalıcı başarıları yakalayacağına inanmadığını dile getirdi.

Kuzey Makedonya 1. Ligi takımlarından FC Shkupi ile mart ayında 1.5 yıllık sözleşme imzalayan Teknik Direktör Cihat Arslan, İhlas Haber Ajansı muhabirine takımın durumu ve Türk futboluyla ilgili açıklamalarda bulundu. FC Shkupi’yle ligde çıktığı 8 maçta 5 galibiyet, 1 beraberlik ve 2 mağlubiyet alan Cihat Arslan, sezonu ikinci sırada tamamlayan takımıyla Avrupa kupalarında ön eleme maçlarına çıkacak. Tecrübeli çalıştırıcı, “Geçen sene şampiyon, bu sene de ikinci. Kupaya gidebilmek için önce Makedonya Ligi’ni başarılı geçmek lazım. Sezon öncesi olduğumuz için önceliğimiz UEFA’da tur geçmek. Hem kulüp maddi olarak rahatlıyor hem de UEFA’nın o keyfi oluyor. Ben daha önce Akhisarspor’la da UEFA Kupası’na katıldığım için, orası farklı bir arena. Size tecrübe, kulübe de güzellik katıyor. Bu sene ikinci bitirdiğimiz için direkt eleme oynayacağız. Bizim için çok daha önemli karşılaşma olacak. 16 Haziran Cuma günü Bolu’da kampa gireceğiz. Ayın 29’una kadar buradayız. Sonra Makedonya’ya dönüp eleme müsabakaları için hazırlıklarımıza orada devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cihat Arslan: 'Türkiye, dünya futbolunda iyi bir yerde değil'

“Ne olduysa Dünya Kupası arasından sonra oldu”

Spor Toto Süper Lig’de 2022-2023 sezonunu da değerlendiren Arslan, “Sezon başına baktığımızda Fenerbahçe çok büyük bir hoca getirdi. Avrupa, hatta dünya standartlarında bir hoca. Çok da deneyimli. Sezona iyi başladılar, iyi de götürdüler. Galatasaray da hem yeni yönetim hem de Okan Buruk hocayla yeni bir kimliğe büründü. Geçen sene çok büyük bir hayal kırıklığı yaşamışlardı. Bu büyük bir değişimdi ama çok doğru bir kadro mühendisliği yapıldı Galatasaray’da. Fenerbahçe favori görünüyordu ama ne olduysa Dünya Kupası arasından sonra oldu. Sezon başında Galatasaraylı yöneticiler biraz daha federasyon yönetimine eleştirisel yaklaşıyordu. Dünya Kupası arasından sonra Galatasaray, pozitif ilerleme kaydetti. Yönetimi de tebrik ediyorum; Zaniolo, Mertens, Icardi transferlerinden dolayı. Türk futboluna büyük renk kattılar. Şenol Güneş hoca sezon başında Beşiktaş’ın başında başlasaydı belki şampiyonluk yarışına farklı bir nefes getireceklerdi. Lig sonuna kadar da iyi götürdüler. Kötü başladıkları ligi çok çok iyi bitirdiler” şeklinde konuştu.

“Yabancı hocaların birkaç seneye ihtiyacı var”

Süper Lig’de son 16 sezonda Türk teknik direktörlerin şampiyonluk yaşamasının hatırlatılması üzerine Cihat Arslan, “Yabancı hocaların geldiği ilk sene şampiyon olması zor. Hem takımını tanıyacak, hem ligi hem de rakiplerini tanıyacak.. Yabancı hocaların birkaç seneye ihtiyacı var. Türk teknik direktörlerin kendi toprakları, kendi bildikleri bir lig. Yoksa Jesus’tan hepimiz büyük değiliz, Türk teknik direktörler olarak. Onu öyle görmemek lazım” diye konuştu.

Cihat Arslan: 'Türkiye, dünya futbolunda iyi bir yerde değil'

“Çok fazla yapbozlar Fenerbahçe’yi bu hale getirmiş olabilir”

Fenerbahçe’de her sezon çok fazla değişiklik yaşandığını belirten 53 yaşındaki çalıştırıcı, “Biraz inandığınız birini getirdiğinizde onunla birkaç sene devam edebilirsiniz. Alex Ferguson, Manchester Unitad’a ilk geldiğinde hemen şampiyon olmadı. Galatasaray, Menchester’ı elediğinde onlar için büyük bir yıkımdı ama kimse Ferguson’un görevine son vermedi. Ya da Guardiola, Manchester City’de Şampiyonlar Ligi’ni kazanamadı diye kimse onunla yolları ayırmadı. Sonunda da Şampiyonlar Ligi’nde kupaya uzandı. O yüzden Jesus’a da destek vermek gerekirdi. Çok fazla yapbozlar Fenerbahçe’yi bu hale getirmiş olabilir” cümlelerine yer verdi.

“Liyakat değil, tanıdıklık üstüne gidiyor işler”

Cihat Arslan, Türk futbolunda teknik direktör olarak yeni yüzlerin yer alması gerektiğine vurgu yaparak, “O zaman kalite artar, rekabet artar. Şu an Türkiye, dünya futbolunda iyi bir yerde değil. 80 milyon nüfusumuz var, çok büyük potansiyellerimiz var. Bu potansiyeli neden kullanamıyoruz? Gerçekçi rekabete açık olmadığımız için. Liyakat değil, tanıdıklık üstüne gidiyor işler. Rekabetin önünü açtıkça alttan daha başarılı teknik direktörler gelecektir. Bu da yukarıyı zorlayacaktır. Ama Türk teknik direktörler dünyaya da açılmalı. Erol Bulut hoca Cardiff City’e gitti, tebrik ediyorum. Portekizli hocalar sadece Portekiz’de mi çalışıyor, yoksa dünyada Portekizli hocaları mı temsil ediyorlar. Bizim eksiğimiz de bu diye düşünüyorum. İnşallah hocalarımız yurt dışında en iyi yerlere gider” dedi.

“Kuntz, Türk futbolunu evirip çevirebilir mi?”

A Milli Futbol Takımı’nda teknik adamlık koltuğunda yabancı hoca olup olmamasından ziyade daha farklı konulara odaklanılması gerektiğini dile getiren Arslan, şunları söyledi:
“Türk futboluna ne katacak, neler getirecek diye bakmak lazım. Milli takım için Türk futbolunun sallandığı bir dönemdeyiz. Kuntz, bu kalıcı başarıları ortaya çıkarabilecek bir teknik direktör mü acaba? Yoksa Avrupa’da sadece genç bir takım çalıştırmış teknik direktör, Türk futbolunu evirip çevirebilir mi? Bir sistem üzerine oturtabilir mi, kesinlikle hayır. Ben Kuntz’a o yüzden karşı çıkıyorum. Bir ülke futbolunu dizayn etmesini bekliyoruz. Daha önce bunu yapmış mı, yapabilir mi; hayır.”

Arda Güler değerlendirmesi

Son olarak da Fenerbahçe’nin 18 yaşındaki futbolcusu Arda Güler hakkındaki düşüncelerini anlatan Cihat Arslan, “Bütün Türk gençliğine örnek olacak bir kardeşimiz. Allah onu bütün sakatlıklardan, belalardan korusun. Herkesin ümit ışığı. Galatasaraylısı, Beşiktaşlısı herkesin ortak alkışladığı bir futbolcu. Herkes onun gözünün içine bakıyor. Çok da centilmen bir çocuk. İnşallah bozulmadan devam eder ve Avrupa’nın en iyi kulüplerinde bizi temsil eder” diyerek sözlerini tamamladı.

Uygar Aydın

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Dünya Arı Günü etkinliklerle kutlandı 20 Mayıs Dünya Arı Günü kapsamında çeşitli mağazalarda eş zamanlı olarak tadım etkinlikleri düzenlendi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 2017’de aldığı kararla resmi olarak ilan edilen Dünya Arı Günü, Türkiye’nin ilk ve tek yerli propolis üreticisi BEE’O tarafından çeşitli etkinliklerle kutlandı. Arıların meyve ve sebze üretimine katkısını anlatan bir video ile 20 Mayıs Dünya Arı Günü’ne dikkat çeken BEE’O Propolis Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, "Bir kovan arı, bir günlük uçuşu boyunca 50 milyona yakın çiçeği ziyaret eder. Arılar olmasaydı, domates, salatalık, soğan, patates gibi birçok ürün olmazdı. Arılar olmadan insanoğlunun sadece 4 yıl ömrü kalır demiştir Einstein. Bunun altında yatan gerçek ise arıların tozlaşmaya yaptığı katkıdır" dedi. "Arıcılarımıza destek oluyoruz" Arıcılığın sürdürülebilirliğine ve arıların ekosistem üzerindeki kritik rolüne dair farkındalığın artırılması gerektiğini belirten Samancı, “Türkiye’de ilk kez uygulamaya geçirdiğimiz Sözleşmeli Arıcılık Modeli ile ülkemizdeki kovan ve arı sayısının artmasına katkıda bulunuyoruz. Sözleşmeli Arıcılık Modeli’miz ile üretilen katma değerli ürünlerin satışından elde edilen gelirin yüzde 1’ini arıcılık fonunda biriktiriyoruz. Bu fonu, arıcılarımıza ekipman ve eğitim desteği olarak geri döndürüyoruz. Böylelikle arıcılarımızın ilgilendikleri kovan sayılarını artırmalarına destek oluyoruz. Arı sayısının artması, tozlaşmanın devamı ve sürdürülebilir bir dünya demek" ifadelerini kullandı. "Doğal döngüde büyük rol oynuyorlar" Samancı, arıların tozlaşmaya ve ürün kalitesine katkılarının altını çizerek, "Eğer günde 20 bin arı, kovandan birkaç kez çıkarsa, her gün 20 milyondan fazla çiçeğin tozlaşması sağlanabilir. Böylelikle arılar, tozlaşmanın yüzde 80’ine katkı sağlayarak hem üretim hem de doğal döngüde büyük rol oynarlar. Dünya çapında, insan tüketimi için üretilen meyve ve tohum gibi mahsullerin yaklaşık yüzde 75’i, sürdürülebilir üretim, verim ve kalite bakımından arıların tozlaştırıcılığına bağlıdır. Son 15 yılda ABD’deki arı popülasyonunun yüzde 40’ı yok olduğu biliniyor. Bu, oldukça yüksek bir oran ve sadece biz değil tüm dünya tehlike altında. Dolayısıyla arıları korumaya ve arıların dünyamız için önemine dikkat çekmeye devam etmemiz gerekiyor" şeklinde konuştu. Dünya Arı Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenen programda konuşan Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Ziya Şahin ise, "Dünyamız her geçen gün doğal kaynaklarını yitiriyor. Bal arıları, doğada tüketmeden üreten tek canlıdır ve ekosistem için hayati öneme sahiptir" diyerek arıların dünyamız için önemine değindi.
Bilecik Bir örneği İran, Hindistan ve İspanya’da olan bahçe şimdi de Türkiye’de Endülüs’te ilk İslam Üniversitelerinin bahçelerinin örneği Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi yerleşkesine yapıldı. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi yerleşkesine yapılan ’İslam Bahçesi’nin açılışı gerçekleşirken, bu bahçe Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıdı. ’İslam Bahçesi’, dini ritüeller ile şekillenen İslam bahçe sanatı ve Anadolu-Türk kültürü üzerine etkileri başlıklı "Bilimsel Araştırma Projesi" kapsamında hazırlandı. Türkiye’de ilk olma özelliğine sahip olan ’İslam Bahçesi’nin proje yürütücüsü Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Parisa Göker, bahçe hakkında bilgi vererek, "Buradaki projemiz 2022 yılında üniversitemizin desteklemiş olduğu bilimsel araştırmalar projeleri kapmasında oldu. Proje tamamlandıktan sonra İslam ve Türk Bahçeleri üzerine yapmış olduğumuz kitabı yayımlayıp ardından rektör hocamızın destekleriyle projemizi hayata geçirme fırsatını bulduk. Buranın ismini İslam Bahçesi olarak verdik. Nedeni ise İslam Bahçeleri dünyada ilk çıkış yeri İran, Hindistan ve İspanya olaraktan biliniyor. Esasında İspanya’ya baktığımızda Endülüs bölgesinde sadece görebiliyoruz. Bunun nedeni ise dönemin son hanedanı 13. Yüzyıla kadar devam eden İslam medeniyetinde yapmış olduğu El-Hamra Sarayı Bahçeleri, Granada da yer alıyor. İran bahçelerine baktığımızda İslam ve dininin halim olduğu bölgede tamimiyle mimari ve bahçe sanatında İslam mimarisini ve bahçe peyzaj sanatını izleyebiliyoruz. Ardından Babür Bahçeleri veya Hint Bahçeleri olarak Hindistan-İslam Bahçeleri olarak baktığımızda dönme padişahı Babür Han İran’a seyahat ederek oradaki bahçeleri görüp, kendi ülkesine gelip aynı şekilde İslam bahçelerini kendi ülkesinde de oluşturulmuş" dedi. "İslam Bahçesi Türkiye’de bir ilk örnektir" Doç. Dr. Parisa Göker açıklamasının devamında, "Burada uygulamış olduğumuz İslam Bahçesi Türkiye’de bir ilk örnektir. Ortada görmüş olduğunuz şekil ’Çaharbağ’ sisteminden esinlenerek yapılmıştır. ’Çaharbağ’ sistemi İslam bahçelerinin bir temel prensibidir. ’Çaharbağ’ Farsça olarak 4 anlamında, bağ bahçe anlamındadır. Burada görüldüğü gibi ortadan 4’e bölerek 4 tane simetrik bahçe oluşturulup ve su kanalları ile bahçeyi boydan boya gezerek aslında bunun bahçe kenarlarına da verilip besleme, meyve ağaçları veya olan bitkileri besleme amacıyla, sulama amacıyla da kullanılmıştır tarihe baktığımızda esasında. Bizim ki minyatür bir İslam Bahçesi tamimiyle tasarım ilkeleri ve prensiplerini yansıtacak şekilde üniversitemizin bahçesine rektör hocamızın destekleri ile kazandırmış bulunmaktayız" diye konuştu. Öte yandan ’İslam Bahçesi’nin proje yürütücüsü Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Parisa Göker’e proje araştırmacıları Öğr. Gör. Sultan Ece Altınok Çalışkan ve Arş. Gör. Adive Begül Bulut yardımcı oldu.