SAĞLIK - 02 Aralık 2016 Cuma 17:35

Çikolata diyeti ile 7 günde 7 kilo! İşte diyet listesi

A
A
A
Çikolata diyeti ile 7 günde 7 kilo! İşte diyet listesi

Çikolata ve diyet kelimeleri bir arada kullanılamaz gibi gelse de, çikolata ile zayıflamak dünyada çok popüler bir yöntemdir. Bu makalemizde çikolata diyeti ile 7 günde 7 kilo, 5 günde 4 kilo ve haftada 1 kilo olmak üzere 3 farklı diyet listesi yayımladık. Dilediğiniz diyet listesini uygulayabilirsiniz.

Çikolata diyeti ile 7 günde 7 kilo (7 gün boyunca yenmesi gerekenler)

7 günde 7 kilo verdiren çikolata diyeti, yalnızca çikolata ve salatadan oluşuyor. 7 gün boyunca yenilmesi gerekenler yalnızca bunlardır.
100 gram çikolatayı 3-4 parçaya bölüp gün boyu tüketin.
Akşam yemeği ise havuç, domates, salatalık, lahana gibi dilediğiniz sebzelerden oluşan biraz zeytinyağı ve limon suyu katılmış salata. Bu salatayı doyana kadar tüketebilirsiniz.
Her gün 2 -2,5 litre su içilecek.

Çikolata diyeti ile 5 günde 4 kilo diyet listesi (5 gün boyunca bunlar tüketilecek)

Kahvaltı

Kuru üzüm, fındık vb. olmadan 30 gram bitter çikolata

1 bardak şekersiz kahve


Öğle Yemeği

30 gram bitter çikolata

1 bardak şekersiz kahve


Akşam Yemeği

30 gram bitter çikolata

1 bardak şekersiz kahve


Diyetisyen Selahattin Dönmez'den;

Çikolata diyetiyle haftada 1kilo

Kahvaltı:

1 ince dilim beyaz peynir

1 ince dilim karışık tahıllı ekmek

4 adet taze veya kuru ceviz içi

Bol domates dilimleri ve taze nane yaprakları üzerine 1 yemek kaşığı zeytinyağı katılmış salata


Ara Öğün

1 su bardağı süt


Öğle Yemeği

1 kase erişte veya pirinç ile hazırlanmış çorba

1 küçük tabak kuşbaşı et veya tavuk sote yemek

1 ince dilim karışık tahıllı ekmek

Bol domates dilimleri ve taze nane yaprakları üzerine 1 yemek kaşığı zeytinyağı katılmış salata


İkindi Yemeği

4 parça Antep fıstıklı çikolata


Akşam Yemeği

100 gram zeytinyağı ve kekik ile marine edilmiş fırında pişirilmiş hindi eti

1 ince dilim karışık tahıllı ekmek

Bol domates dilimleri ve taze nane yaprakları üzerine 1 yemek kaşığı zeytinyağı katılmış salata


Ara Öğün

1 adet portakal

Not: Bu diyetleri veya herhangi bir diyeti doktorunuza danışmadan uygulamayın.


Diyetisyen Ferin Batman'dan Çikolata diyeti

Kahvaltı

1 tatlı kaşığı fındık, fıstık ezmesi veya reçel

1 dilim kepekli veya çavdar ekmeği

1dilim peynir, domates, salatalık, yeşil biber

Ara Öğün

1 meyve (4 adet çikolataya batırılmış çilek de olabilir)


Öğle Yemeği

1 porsiyon ızgara tavuk göğsü

1 su bardağı ayran

Salata


İkindi Yemeği

1 adet küçük çikolata, gofret veya 3 madlen veya 1 kase çikolatalı puding


Akşam Yemeği

4­-5 kaşık zeytinyağlı sebze yemeği

3 yemek kaşığı yoğurt

1 dilim kepekli veya çavdar ekmeği

Salata


Ara Öğün

1 su bardağı çikolatalı süt

1 adet meyve


Diyet listesinde çikolata yer alması kişiyi şişmanlatır mı?

Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, diyette çikolataya yer vermekle ilgili bize şu bilgileri veriyor:

"Diyette çikolata tabii ki yasak değil, çikolata yemeyi çok sevenlere ara öğün yerine kahvenin yanına çikolata neden eşlik etmesin? Unutmayın, ne yediğiniz ile beraber tükettiğiniz miktarlar önemli!? Özellikle diyetteyken tatlı krizlerini en hafif şekilde atlatmamızı sağlayan bitter çikolata, günlük bir miktar tüketildiğinde stresi yok ediyor, kalp-damar hastalıklarını önlüyor ve cildi gençleştiriyor. Çikolata, antioksidan içeren bir yiyecektir. Antioksidanlar ise vücudu yaşlanmaya karşı koruyan en önemli şeylerin başında geliyor." 

Kaynak: http://www.mavikadin.com/ 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın Kazada ölen kızlarının cenazesinin getirildiği evleri 6 yıl sonra kendilerine mezar oldu Bartın’da 9 gün önce engelli Tevfik Çetinbağ’ın hayatını kaybettiği yangında ağır yaralanan eşi de hayatını kaybetti. Çiftin 6 yıl önce evlat acısı yaşadıkları ortaya çıkarken, kazada ölen 9 yaşındaki kızlarının son kez cenazesinin getirildiği ev kendilerine mezar oldu. Bartın’ın Kayadibikavlak köyü Örencik Mahallesi’nde bedensel engelli Tevfik Çetinbağ’ın evinde tüpten çıkan gaz nedeniyle yangın çıkmış, evde yatalak halde bulunan Tevfik Çetinbağ alevlerin arasında kalmıştı. Dışarı çıkarak yardım isteyen Seher Çetinbağ ve kaynı Selim Çetinbağ, Tevfik Çetinbağı kurtarmak için yeniden alevlerin arasına dalmıştı. Olay yerine sevk edilen itfaiye, sağlık ve jandarma ekipleri tarafından müdahale edilen yangın kısa sürede söndürülürken, feci olayda Tevfik Çetinbağ hayatını kaybetmiş, Seher Çetinbağ ve Selim Çetinbağ ağır yaralı olarak kurtarılmıştı. Ağır şekilde yaralanan Seher ve Selim Çetinbağ 112 ekiplerince yapılan ilk müdahalenin ardından önce Bartın Devlet Hastanesine ardından ise İstanbul Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesine sevk edilerek tedavi altına alınmıştı. Selim Çetinbağ’ın hayati tehlikesi sürürken, Seher Çetinbağ ise 9 gün süren yaşam mücadelesini kaybetti. Seher Çetinbağ’ın cenazesinin İstanbul’dan Bartın’ın Kayadibikavlak köyüne getirilerek, aynı yangında hayatını kaybeden kocasının mezarının yanına defin edileceği öğrenildi. 6 yıl önce ölen kızlarının tabutunun getirildiği ev kendilerine mezar oldu Yangında hayatını kaybeden bedensel engelli Tevfik Çetinbağ ve eşi Seher Çetinbağ’ın 6 yıl önce evlat acısı yaşadıkları ortaya çıktı. 6 Nisan 2018 yılında Bartın Sipahiler Şehit Gürdal Çakır İlkokulu bahçesinde meydana gelen kazada, özel eğitim alan 9 yaşındaki Emine Çetinbağ’a servis aracı çarpmış, kazada hayatını kaybeden küçük kızın tabutu son kez evlerine götürülmüştü. Bedensel engelli baba tekerlekli sandalye ile evin dışına çıkarılan acılı baba Tevfik Çetinbağ, son kez evlerinin önüne getirilen kızının tabutu başında gözyaşı dökmüş, anne Seher Çetinbağ ise, "Benim kınalı kuzum, babaannene selam söyle" diyerek ettiği feryat yürekleri dağlamıştı. Küçük kızın tabutunun getirildiği ev, olaydan 6 yıl sonra çıkan yangında tamamen kül olurken, küçük kızın evde yaşayan anne ve babası Tevfik ile Seher Çetinbağ yangında hayatını kaybetti.
Ankara İletişim Başkanı Altun: "TRT, Batılı medya organlarının görmezden geldiği her konuda, uluslararası topluma doğru bilgileri, yerinde ve zamanında ulaştırıyor" İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "TRT, Batılı medya organlarının üzerini örttüğü veya görmezden geldiği hemen her konuda uluslararası topluma doğru bilgileri, yerinde ve zamanında ulaştırıyor” dedi. İletişim Başkanı Fahrettin Altun, ATO Congresium’da düzenlenen TRT 60. Yıl Gala Programında konuştu. Altun, Türkiye’nin en güçlü, en etkili yayın organın TRT’nin kuruluş dolasıyla aranızda olmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu belirtti. Türkiye’nin modernleşme tarihi ile medya tarihi iç içe geçtiğini ifade eden Altun, “Kitle iletişim araçlarının gelişimi ile devletin, toplumun, siyasetin serencamı arasında çok ciddi geçişlilikler vardır. Tanzimat’tan bugüne iletişim tarihimiz içerisinde 4 önemli dönemden bahsedebiliriz. Gazete yayıncılığı, radyo yayıncılığı, televizyon yayıncılığı, ve dijital yayıncılık. Bu tarihi seyir içinde Türkiye Radyo ve Televizyon kurumu asli bir rol oynamıştır” ifadelerini kullandı. TRT’nin 60 yıl önce, 1 Mayıs 1964 yılında kurulduğunu ve 1990’lı yılların başına kadar televizyon ve radyo yayıncılığı yükünü tek başına sırtlandığını hatırlatan Altun, “TRT, bu süreçte alternatifi olmayan bir okul işlevi görmüştür. Özel radyo ve televizyonlar ilk kuruldukları yıllarda, ihtiyaç duyduğu insan kaynağını ve meslek kültürünü TRT’den karşılamıştır. Yayıncılık faaliyetlerine ek olarak, eğitim ve araştırma alanında TRT’nin önemli katkıları olmuştur. 2000 sonrasında ise, TRT hem kanal sayısını artırmış hem de yayın faaliyetlerini çeşitlendirmiştir. TRT’nin yarım asrı aşan yayınları, aslında Türkiye’nin son 60 yıllık siyasal, toplumsal ve kültürel serencamını da gözler önüne sermektedir. Bu kapsamda, TRT Türkiye’nin sevinçlerine olduğu kadar, darbelere, sıkıyönetim dönemlerine, ulusal ve uluslararası krizlere de şahitlik etmiştir. Şahitlik etmekle kalmamış, çalkantılı süreçlerden etkilenmiştir” şeklinde konuştu. TRT’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde büyük bir atılım içerisine giren ülkemizin yeni konumuna uygun olarak milletin, gönül coğrafyanın ve insanlığın yararına önemli adımlar attığına dikkat çeken Altun, “TRT, büyük ve güçlü Türkiye’nin bir kurumu olarak habercilik, belgeselcilik, dizi ve film sektörlerinde güçlü içerikler ve markalar üretmiştir. TRT bunu yaparken, sadece ulusal alanda ve konvansiyonel medyanın sınırları içinde kalmamış, aynı zamanda yetkin bir uluslararasılaşma ve dijitalleşme sürecini de hayata geçirmiş ve yönetmiştir. Uluslararasılaşma ve dijitalleşme. Bana göre bu iki kavram TRT’nin son dönemine damgasını vuran iki önemli kavramdır. Bugün TRT, TRT World başta olmak üzere, geçen hafta açılışını yaptığımız TRT İspanyolca Dijital Haber Platformu, TRT Arapça, TRT Rusça, TRT Afrika, TRT Balkan, TRT Fransızca’nın da aralarında olduğu 41 dil ve lehçede yaptığı yayınlarla küresel bir içerik üreticisidir” diye konuştu. “Uluslararası haber ağlarını yönetmek, dünya kamuoyunun algısını yönetmek için önemli bir imkandır” Küresel alanda medya emperyalizmini destekleyen başlıca unsursa uluslararası haber ağları ve onların anlatı mekanizmaları olduğunu belirten Altun, “Uluslararası haber ağlarını yönetmek, dünya kamuoyunun algısını yönetmek için önemli bir imkandır. Fakat dünya kamuoyunun algısını yönetmek noktasında belki de en sinsi güç, medyanın söylem ve anlatı oluşturma gücüdür. Batı dünyası bugün bu güçten kendi emperyal amaçlarını kamufle etmek için faydalanmaktadır” açıklamalarında bulundu. "Uluslararası barış, adalet ve hakkaniyet ortamının oluşumuna katkı sunacak sıhhatli bir iletişim akışına katkı sunmaktır” 19. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan haber ajanslarının basınla birlikte sömürgeciliğin keşif kolunu oluşturduğunu bildiren Altun, "İletişim ve medya alanında Batı tahakkümünün tartışma konusu olması ancak 1970’lerle birlikte mümkün olmuştur. 1970’lerde çok sesli ve çok kültürlü enformasyon akışı talepleri yükselmeye başlamıştır. Türkiye, o dönemde bu taleplere cevap vermeye çalışmış, ne var ki bu gücü ancak 2010’lardan sonra kendisinde bulabilmiş ve TRT World başta olmak üzere uluslararası medya markalarını bünyesinden çıkarabilmiştir. Buradaki en temel amaç, uluslararası barış, adalet ve hakkaniyet ortamının oluşumuna katkı sunacak sıhhatli bir iletişim akışına katkı sunmaktır” ifadelerini kullandı. "Şartlar ne olursa olsun, biz hakikat nöbetimizi sadece ulusal düzlemde değil, küresel düzlemde de tüm kurum ve kuruluşlarımızla sürdürmekte kararlıyız" TRT’nin Batılı medya organlarının üzerini örttüğü veya görmezden geldiği hemen her konuda uluslararası topluma doğru bilgileri yerinde ve zamanında ulaştırma mücadelesi verdiğine dikkat çeken Altun, “Örneğin bugün Amerikan üniversitelerinde yaşanan İsrail protestoları Batılı medya tekelleri tarafından görmezden gelinmektedir. TRT bu olayları en başından itibaren yerinde izlemekte ve böylelikle uluslararası alanda bir hakikat mücadelesi vermektedir. TRT gibi kurumlarımız, üniversite öğrencilerinin, akademisyenlerin İsrail’in soykırımına karşı uluslararası ayaklanmasını bütün dünyaya aktarmaya çalışmaktadır. Bu çok önemli bir çabadır. Şartlar ne olursa olsun, biz hakikat nöbetimizi sadece ulusal düzlemde değil, küresel düzlemde de tüm kurum ve kuruluşlarımızla sürdürmekte kararlıyız” diye konuştu. “Dijitalleşmeyle birlikte dezenformasyon, yalan ve kurgusal içeriklerin hızla yaygınlaşabildiği bir medya eko-sistemi inşa edildi” Günümüzdeki iletişim ekosisteminin bir ayağı uluslararasılaşma ise diğer bir ayağı da dijitalleşme olduğunu belirten Altun sözlerini şu şekilde konuştu: “Dijitalleşme öncesi medya ekosisteminde tek yönlü iletişim sözkonusuydu. Gazeteler, televizyonlar, dergiler yayınlarıyla özne durumundaydı; hedef kitlenin ise bunları okumak veya izlemek dışında bir seçeneği yoktu. Günün sonunda dijitalleşme olgusunun hayatımıza girmesiyle birlikte medya kuruluşları, kitleyi pasif bir tüketici değil, aynı zamanda bir özne olarak kabul etmek zorunda kaldı. Bununla birlikte dijitalleşme kuşkusuz yeni meydan okumaları beraberinde getirdi. Dijitalleşmeyle birlikte dezenformasyon, yalan ve kurgusal içeriklerin hızla yaygınlaşabildiği bir medya eko-sistemi inşa edildi. Bu yönüyle dijitalleşme medya sektöründe hem yeni imkanları beraberinde getirdi, hem de ciddi risklerin gün yüzüne çıkmasına yol açtı. TRT bu süreçte, dijitalleşmenin hem imkanlarından yararlanmayı hem de risklerini yönetmeyi tercih etti. TRT gerek habercilik alanında gerekse de dizi ve film yayıncılığı alanında birçok yeni dijital marka üretti. Bu itibarla, TRT, tabii başta olmak üzere dijital platformları, çok yönlü ve çeşitli iletişim kanallarıyla dijital medya konusunda öncü bir kuruluş olmuştur.” “TRT, iletişim ve medya sektörünün mevcut ve muhtemel eğilimlerini belirlemeye devam edecektir” TRT’nin bugün Türkiye İletişim Modeli’nin en önemli taşıyıcı unsurlarından biri olduğuna dikkat çeken Altun, “Bu vasfıyla TRT, öyle inanıyorum ki hak ve adalet eksenli iletişim ve medya kültürümüzü en doğru şekilde Türkiye Yüzyılı’nda taşımayı sürdürecektir. Son yıllarda hayata geçirdiği çalışmalarla ve yaptığı atılımlarla TRT, bu kapasiteye, bu birikim ve tecrübeye ziyadesiyle sahiptir. İnanıyorum ki TRT, iletişim ve medya sektörünün mevcut ve muhtemel eğilimlerini belirlemeye devam edecektir” şeklinde konuştu. “Haktan, hakikatten, adaletten ve kaliteden taviz vermeden alanında öncü ve yenilikçi çalışmalar ortaya koymalıyız” Dünyada itibarlı şekilde sözünü söyleyecek, değişime duyarlı ve fakat ona yön veren bir yayıncılık anlayışını temsil etmenin gerekliliğine ifade eden Altun, “Televizyon dizisi ve sinema yapımlarını daha da nitelikli hale getirmeli, bunları kültürel diplomasinin ve Türkiye’nin yumuşak gücünün etkili birer enstrümanı dönüştürmeliyiz. Haktan, hakikatten, adaletten ve kaliteden taviz vermeden alanında öncü ve yenilikçi çalışmalar ortaya koymalıyız. Küresel medya dilini, imtiyazlı elitlerin dayattığı ezber tanımlardan, kavramlardan ve hakikat nazarında karşılığı olmayan söylemlerden arındırmalıyız. Hakikat kriziyle ve bunun en önemli ayaklarından birisi olan dezenformasyonla mücadele etmeyi sürdürmeliyiz; bu mücadelede, hızlı ve etkin çözümler sunacak araçlar geliştirmeliyiz” dedi. Altun, kamuoyunu ‘tüketim toplumu’, yayıncılığı ise ‘tüketim metası’ olarak kayıtlayan çarpık anlayışa karşı, medya içeriklerini toplumun kültürel ve entelektüel derinliğini artıracak şekilde üretmeye devam etmesi gerektiğine dikkat çekti. Altun konuşmasının sonunda 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı tebrik etti. Altun, Nisan ayında Beşiktaş’ta bir gece kulübünün inşaatı esnasında çıkan yangında can veren 29 işçi kardeşi de bu vesileyle rahmetle andı. Altun, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı vesile kılarak taşkınlık oluşturmak isteyen, provokasyon peşindeki kimi marjinal çevrelerin bu işçi kardeşlerimizin hatırlamamasına elbette şaşırmadıklarını ve bu ikiyüzlü duruşu kabul etmediklerinin altını çizdi. Altun, ideolojik saplantılar, siyasi aidiyetler hakikatle olan ilişkimizi asla perdelememesini sahici olmalı, hakikat için mücadele edilmesini belirtti.