POLİTİKA - 05 Kasım 2022 Cumartesi 11:33

Cumhurbaşkanı Erdoğan: '20 yıllık kesintisiz iktidarımızda elde edilmesi zor bir rekora imza attık'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: '20 yıllık kesintisiz iktidarımızda elde edilmesi zor bir rekora imza attık'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Diplomaside uyguladığımız dengeli, tarafsız, barışçıl politikalarla krizlerin çözümünden anahtar rol üstleniyoruz. Esir takasıyla tahıl koridorunun açılması ve devam ettirilmesindeki kritik rolümüz, ülkemizin diplomatik gücünü gösteren önemli örneklerdir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 21. Yüzyılda Siyaset ve Yeni Açılımlar Forumu'na katıldı. Forumda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hakikatin kıvılcımının fikirlerin çarpışmasıyla ortaya çıktığını bilen hangi konuda olursa olsun istişare etmenin önemini bilen bir kadroyuz. 40 yılı aşan siyaset yolculuğumuzun her safhasında farklı yelpazeden işinin ehli insanlarla konuşmaya, onlara danışmaya hassasiyet gösterdik. Özellikle ülkemizin genel başkanı olduğum siyasi parti geleceğini ilgilendiren meselelerde daha imtinalı davrandık. Bu hassasiyetin olumlu sonuçlarını siyasi hayatımızda ve devlet idaresine dahil hususlarda pek çok görme fırsatı bulduk. Kuruluş aşamasından itibaren AK Parti'nin belirleyici vasfı ortak akla önem vermesi ortak akılla hareket etmesi olmuştur. Bu güne kadar yolumuzu, yol haritamızı istişare ve sizlerden gelen katkıların rehberliğinde belirledik. Katılımcıların samimiyetle ortaya koyduğu değerlendirme alternatif bizim için değerlidir, yol göstericidir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: '20 yıllık kesintisiz iktidarımızda elde edilmesi zor bir rekora imza attık'

“20 yıllık kesintisiz iktidarımızda elde edilmesi zor bir rekora imza attık”

AK Parti'nin kuruluş ve vizyonuyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2 gün önce milletimizin takdiriyle iktidara gelişimizin 20. yıl dönümünü geride bıraktık. 14 Ağustos'ta kurduğumuz AK Parti 3 Kasım 2002 seçimlerinin ardından ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendi. Milletimiz yaşadığı krizlerden ve siyasi istikrarsızlıktan sonra Türkiye’nin en genç partilerinden olan AK Partiyi bir umut olarak gördü. Yani özellikle de parlamenter demokrasi noktasındaki deneyimi, vatandaşlarımıza yeni bir yönetim sistemini de özellikle icbar etti. Hamd olsun o günden bu güne milletimizin bize olan inancını zedeleyecek, umudunu kıracak, milletimize mahcup olacak hiçbir iş yapmadık. 20 yıllık kesintisiz iktidarımızda çok partili siyasi hayatımızda elde edilmesi zor bir rekora imza attık. Bu süreçte çok sayıda engelle, vesayetin oyunları, hatta darbe girişimine kadar varan anti demokratik müdahale ile karşılaştık. Ama milletin bize sandıkta özgür iradesiyle tevdi ettiği emanete halel getirmedik. İçinde bulunduğumuz şartlar ne olursa olsun mücadelemizi daima hukuk ve demokrasi zemininde yürüttük. Gece yarısı bildirilerinin yayınlandığı, cumhurbaşkanı seçmemizin 367 garabetiyle engellendiği, partimizin uyduruk gazete kupürleriyle kapatılmak istendiği, siyaset mühendisliğiyle milli iradenin gasp edilmeyi çalışıldığı dönemlerde bile bu duruşumuzdan taviz vermedik. Partimizi ve demokrasimizi hedef alan tehditler karşısında çözümü başka yerlerde değil, daima ve sadece milletin hakemliğinde aradık. Biz ilklerin kırılması zor rekorların partisi olmanın yanı sıra Türkiye’de siyasetin parametrelerini de kökten değiştirmiş bir siyasi teşekkülüz. Türk siyasetinde hizmetler, yatırımlar, demokrasi tarihimize altın harflerle yazılan reformlarla doldurduk. Türkiye ve Türk siyasetini yeni baştan dönüştürürken, kendimizi de ihmal etmedik. Kuruluş prensiplerinden taviz vermeden günün şartlarına göre partimizi, kadromuzu ve siyasetimizi de yeniliyoruz. Bir ayağımızı kadim değerlerimize sabitlerken, bir diğeriyle de daha güzelin, daha iyinin, daha yeninin peşinde koşuyoruz. Tıpkı ulu bir çınar gibi köklerimiz derinlere indikçe hamd olsun dallarımız büyüyor, serpiliyor, ülkemizle birlikte gönül coğrafyamıza ulaşıyor” diye konuştu.

“Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu 85 milyon olarak hep beraber şekillendirelim istiyoruz”

Türkiye Yüzyılı vizyonuyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millet ve parti olarak geçmişi reddetmeden, maziye sırtımızı dönmeden, mevcut kazanımların üzerine geleceği inşa etmekten bahsediyoruz. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun çıkış noktasını da bu yaklaşım oluşturuyor. Vizyonumuzu kamuoyuyla paylaşırken, başkaları gibi emrivaki yapmadık. Ülkemizin gelecek asrına damga vuracak bu vizyonu 85 milyon olarak hep beraber şekillendirelim istedik. Türkiye’ye dair hayali, ideali, teklifi olan kim varsa herkesin katkısını almayı arzu ediyoruz. Bu anlayışla 81 vilayetimizde düzenleyeceğimiz kapsamlı toplantılarla vatandaşlarımızın tekliflerini dinleyecek ve Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu milletimizle birlikte tekemmül ettireceğiz. Türkiye Yüzyılı ekseninde yapılacak tartışmalarla ortaya çıkacak sinerji partimizin yanı sıra Türk siyasetine yeni bir perspektif kazandıracaktır. Tüm vatandaşlarımızı kıymetli fikirleriyle, tenkit ve teklifleriyle bu sürece destek vermeye Türkiye Yüzyılı'na sahip çıkmaya davet ediyorum” şeklinde konuştu.

“Dünyada siyaset-ekonomi, siyaset-diplomasi, siyaset-güvenlik ilişkileri enine boyuna sorgulanmaktadır”

Günü kurtarmak için siyaset yapılamayacağını söyleyerek konuşmasını sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Günü kurtarmak için siyaset yapılmaz. Bu günü savuşturmak için siyaset yapılmaz. Siyaset usta bir satranç oyuncusu gibi bugünden yarını planlamak demektir. Hamlelerin nereye varacağını kestiremiyorsanız, kendinize ve ülkenize bedel ödetmeniz kaçınılmazdır. Dünyanın ve siyasetin gidişatını iyi okumanız, insanlığın yaşadığı kırılmaları iyi analiz etmeniz gerekiyor. Küresel ölçekte meydana gelen her hadisenin bölgesel ve yerel düzeyde etkilerinin olduğunu biliyoruz. Yakın tarihe baktığımızda 11 Eylül saldırısından 2008 finansal krizine Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki halk hareketlerinden Covid-19 salgınına kadar pek çok hadisede bu hakikate defalarca şahitlik ettik. Arka planındaki hesaplar hala tartışılan 11 Eylül olayı dünyanın gündeminde terör tehdidini ilk sıraya çıkartırken, 2008 finans krizi vahşi kapitalizmin yapısal sorunlarını yeniden gözler önüne serdi. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki halk hareketleriyle batılı kurumların demokrasi karnesine görmüş olduk. Düzensiz göç meselesi insan hayatına verilen önemi ortaya koydu. Korona virüs salgınında gelişmiş denilen ülkelerin sağlık ve sosyal güvenlik altyapısının ne kadar zayıf olduğu gün yüzüne çıktı. Rusya-Ukrayna krizi gibi güvenlik konseyi gibi vazifesi uluslararası güvenliği sağlamak olan kurumların başarısızlığını deşifre etti. Dünya 5’ten büyüktür tespitimizin haklılığı her gelişmeyle bir kez daha teyit edildi. Son 60 yılın en yüksek oranlarına çıkan küresel enflasyon ise insanlığa dayatılan mevcut ekonomi modellerinin açmazlarını göstermiştir. Tüm bunlarla berber dünyada siyaset, ekonomi, siyaset diplomasi, siyaset güvenlik ilişkileri enine boyuna sorgulanmaktadır” dedi.

“Diplomaside uyguladığımız dengeli, tarafsız, barışçıl politikalarla krizlerin çözümünde anahtar rol üstlendik”

“Devletin rolüyle ilgili tartışmaların yeniden alevlendiğini görüyoruz” diyerek konuşmasını sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha birkaç yıl öncesine kadar devleti hayatın tamamen dışına çıkarmaktan bahsedenler bugün tam zıttı tezlerin savunuculuğunu yapıyor. Savunma sanayisine yapılan yatırımları israf olarak görenler bu gün milli bütçelerde aslan payını silah alımına ayırıyor. Sağlık yatırımlarından, sosyal güvenlik harcamalarında geniş bir yelpazede benzer dönüşlere şahit oluyoruz. Bu savrulmaların pek çok ülkede ciddi sıkıntılara yol açtığı bir gerçektir. Türkiye zamanında attığı adımlarla bu süreci en başarılı yöneten ülkelerden birisidir. Bilhassa üretim, altyapı, sağlık ve savunma alanlarında siyasi öngörümüzün meyvelerini topladık, topluyoruz. Muhalefetin eleştirilerine rağmen kamu özel ortaklıkla hayata geçirdiğimiz şehir hastaneleri salgın döneminde yüz akımız oldu. Sadece şehir hastaneleri değil, bunun yanında alt yapıyla ilgili yapmış olduğumuz yatırımlar yüz akımız oldu. Onları anlatıyoruz, öğreteceğiz. Sosyal güvenlik sisteminin kuşatıcılığı sayesinde maddi durumu ne olursa olsun vatandaşlarımıza birinci sınıf sağlık hizmeti sunduk. Kendi savunma ve güvenlik ihtiyaçlarımızı karşılamanın ötesine geçerek bu anlamda dünyada söz sahibi hale geldik. 45 günde bin 6 odalı iki şehir hastanesini bir Asya, bir de Avrupa’da inşa ederek ülkemize ve dünyaya örnek bir adımı o kritik dönemde attık. Üretim kapasitemizin gücü sayesinde salgın döneminde hiçbir üründe bir sorun yaşamadık. Bu hastanelerimizde MR, tomografiye varıncaya kadar her şeyi tesis ettik. Yürütmede çok başlılığa son verdiğimiz cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle, etkin ve süratli kararlar aldık. Parlamenter demokrasi olsaydı, bu kararları mümkün değil alamazdık. Şu andaki yönetim sisteminde bu kararları hızlı bir şekilde aldık. Bu tabi ki bir ileri görüşlülüğümüz olmasaydı, bu neticeleri almak mümkün olmazdı. Ekonomide yaptığımız model değişikliğinin olumlu sonuçları yatırım, istihdam, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümeyi de bu 5 temel esas üzerinde gerçekleştirdik. Diplomaside uyguladığımızı dengeli, tarafsız barışçıl politikalarda krizlerin çözümünden anahtar rol üstlendik. Esir takasıyla tahıl koridorunun açılması ve devam ettirilmesindeki kritik rolümüz, ülkemizin diplomatik gücünü gösterin önemli örneklerdir. Bu süreçte sayın Putin, Zelenski, sayın Guterres ile olan münasebetimiz dengeli bir şekilde yürümüş, bu dengeyi kurarak bu süreci işletme fırsatını bulduk. İnşallah Türkiye Yüzyılı vizyonumuzla planlarımızı yapacak bir adım daha gelecek tasavvurumuzu bir adım öteye taşıyacağız” diye konuştu.

“Sahte ve sanal gündemlerin peşinden gitmek yerine kendi önceliklerimizle projelerimizi yürütüyoruz”

İletişim ve ulaşım imkanlarının yaygınlaştığı günümüzde siyasetçinin yükünün arttığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tam 20 yıldır milletimize aşkla, heyecanla hizmet eden bir kadro olarak mesuliyetimizin farkındayız. Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutlamaya hazırlanırken, dünyanın nereye evirildiğini görüyor, planlarımızı buna göre yapıyoruz. Sahte ve sanal gündemlerin peşinden gitmek yerine kendi önceliklerimizle projelerimizi yürütüyoruz. Başkaları en basit meseleleri bile çözmekten acizken, biz ülkemizin asırlık hayallerini gerçeğe dönüştürmenin alt yapısını hazırlıyoruz. Ülkemizi birbiri ardına gündeme taşınan birbiri ardına karalama ve insanımızı karanlığa sürükleme çalışmalarının rastgele tercihler olmadığını bilinçli bir senaryonun eseri olduğunu düşünüyoruz. Biz bu sinsi yıkıcı kampanyaların önünü milletimizle birlikte umutlarımızı yeşertecek projelerle keseceğimize inanıyoruz. Dünyanın pek çok yerinde denenen, hepsi de o ülkelerin felaketiyle sonuçlanan devrim görünümlü zehirleme faaliyetlerini Türkiye’ye yapmak isteyenlere asla izin vermeyeceğiz. Ülkemizi bu güne kadar nasıl kendi programlarımızla getirdiysek, nasıl 2023 hedeflerimizi adım adım hayata geçirdiysek, 2053 vizyonumuzu da kendimi biçimlendirecek ve uygulayacağız. Batı ülkelerinin kendi asırlık demokrasi ve ekonomi parametrelerinden vazgeçtiği bir dönemde bize geçerliliği kalmamış özellikle o tür modellerin dayatılmasını iyi niyetli görmüyoruz. Türkiye kadim medeniyeti, müktesebatı, binlerce yıllık devlet geleneği, zengin ve yenilikçilik kabiliyeti yüksek, insan gücüyle kendi yolunu çizecek ve o yolda yürüyecek dirayete sahiptir” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: '20 yıllık kesintisiz iktidarımızda elde edilmesi zor bir rekora imza attık'

Yunus Emre Şeker - Yunus Emre Ayaz - Mehmet Başa

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Afyon Sarı serumdan ölüm olayında ilk duruşma görüldü Afyonkarahisar’da geçtiğimiz yaptırdığı sarı serum sonrası fenalaşan ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren Mehmet Gündoğan olayında hakim karşısına çıkan doktor kendisini gerekli yasal prosedürleri yerine getirdiği şeklinde savunarak, "Yoğun bakımda hayatını kaybeden Gündoğan için gerekli tetkiklerle birlikte elimizden geleni ekibimizle birlikte yaptık" dedi. Olay, geçtiğimiz 13 Ocak 2025’te kent merkezindeki özel bir klinikte meydana geldi. İddiaya göre, mobilya sektöründe faaliyet gösteren bir firmanın sahibi olan ve umre yolculuğu hazırlığı yapan 2 çocuk babası Mehmet Gündoğan, grip şikayetiyle kliniğe başvurdu. Burada Gündoğan’a herhangi bir tetkik yapılmadan sarı serum bağlandı. Ancak Gündoğan serumun bitmesine yakın nefes almakta güçlük çektiğini söyleyerek fenalaştı. Sonrasında ise Gündoğan’a iddiaya göre klinik çalışanları müdahale edemedi. Yaklaşık 10 dakika sonra Gündoğan’ın refakatçi olarak yanında götürdüğü arkadaşı Gündoğan’ın durumunu görünce 112 Acil Çağrı Merkezini arayarak yardım istedi. İhbar üzerine kliniğe gelen ambulansla Afyonkarahisar Devlet Hastanesine kaldırılan Gündoğan müdahalenin ardından yoğun bakıma alındı. Ancak Gündoğan girdiği yoğun bakımdan 20 saatin sonunda yaşama tutunamayarak hayatını kaybetti. "Sözlü onayıyla tedaviye başlandı" Olayın ardından Afyonkarahisar 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde ‘taksirle ölüme neden olma’ suçundan açılan davanın ilk duruşması yapıldı. Duruşmaya tutuksuz sanık doktor S.E. ile tanıklar olayda yaşamını Mehmet Gündoğan’ın ailesi ve taraf avukatları katıldı. Duruşmada sanık S.E. verdiği ifadesinde Gündoğan’ın kliniğe 13 Ocak’ta grip, bademcik şikayetiyle birlikte hızlı bir şekilde iyileşmek istediği üzerine başvurduğunu ve Gündoğan’ın sözlü onayıyla tedaviye başlandığını kaydetti. "O gün penisilin kaynaklı öngörülemeyen alerjiye bağlı olarak nefes almakta güçlük çekti" İçerikleri hakkında bilgi verdiği iki serumun maktule takıldığını söyleyen S.E, hastanın o gün penisilin kaynaklı öngörülemeyen alerjiye bağlı olarak nefes almakta güçlük çekmesi üzerine 112 Acil Sağlık ekibini çağırdıklarını kaydederek, "Bir süre sonra ambulansla entübe edilerek hastaneye kaldırıldı. Yoğun bakımda hayatını kaybeden Gündoğan için gerekli tetkiklerle birlikte elimizden geleni ekibimizle birlikte yaptık" dedi. Sanık S.E., son olarak beraatini talep etti. Duruşmada söz alan Göndoğan’ın eşi Songül Gündoğan ise özel klinikte ihmallerin olduğu gerekçe göstererek suçluların cezalandırılmasını istedi. Tanık beyanlarının alınması sonrası, mahkeme duruşmayı 3 Mart 2026’ya erteledi.
Edirne Edirne’de mera ıslah projeleri ile hayvancılığa destek Edirne’nin Keşan ve Havsa ilçelerinde hayvancılığın geliştirilmesi, mera alanlarının verimliliğinin artırılması ve üreticilerin kaba yem ihtiyacının karşılanması amacıyla yürütülen Mera Islah ve Amenajmanı Projesi kapsamında çalışmalar aralıksız devam ediyor. Keşan ilçesine bağlı Karahisar köyünde projeyle ilgili toplam 25 dönüm mera alanında ıslah çalışmaları sürdürülüyor. Geçtiğimiz yıl mera verimliliğini artırmak amacıyla ön bitki olarak yulaf ekimi yapılan alanda, bu yıl 7’li karışım mera otu ekimi gerçekleştirildi. Ekim çalışmaları, modern tarım tekniklerinden biri olan drone destekli ekim yöntemi kullanılarak yapıldı. Karahisar Köyü Muhtarı Cavit Ateş, "Geçen yıl yapılan ekipleri çok iyi verim aldık. Bu yıl da biraz daha fazla alana ekim yaparak hayvancılığa katkı yapmak için ekimi gerçekleştirdik.Bize bu imkanı sağlayan il müdürlüğümüze ve bakanlığımıza saygı sunuyoruz" dedi. Taptık köyünde suni mera alanı 600 dekara ulaşıyor Havsa ilçesine bağlı Taptık köyünde ise Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen proje çerçevesinde altılı karışım mera otu tohumu ekimi yapıldı. Bu yıl 400 dekar alanda gerçekleştirilen ekim çalışmalarıyla birlikte, daha önce ekimi tamamlanan 200 dekar alanla, köyde toplam 600 dekar suni mera alanı oluşturulmuş olacak. Mera ekim çalışmalarına; Havsa Kaymakamı Oğuzhan Aksoy, İl Tarım ve Orman Müdürü İslam Köse, İl Müdür Yardımcısı Volkan Diriker, Havsa İlçe Tarım ve Orman Müdürü Ali Doğan, Havsa Ziraat Odası Başkanı Bülent Uzel, Çayır, Mera ve Yem Bitkileri Şube Müdürü Metin Özkan, teknik personel ve üreticiler katıldı. Tohum ve gübre desteği Proje kapsamında Taptık köyünde yürütülen çalışmalar için 8 ton gübre, 4 ton yulaf tohumu, 2 ton altılı karışım mera otu tohumu kullanılarak toplam 600 dekarlık suni mera alanı tesis edilecek. Ekim çalışmalarının ardından yetkililer, köy kahvesinde üreticilerle bir araya gelerek vatandaşların talep ve önerilerini dinledi, karşılıklı istişarelerde bulundu. Yürütülen çalışmalarla mera alanlarının ıslah edilmesi, sürdürülebilir hayvancılığın desteklenmesi, üreticilerin kaba yem ihtiyacının karşılanması ve yem maliyetlerinin azaltılması hedefleniyor. Yetkililer, mera ıslah projelerinin Edirne genelinde artarak devam edeceğini vurguladı. (MÇ-
Muğla Datça Yat Limanı, 2025 yazında bin 699 tekneyi ağırladı Muğla’nın Datça ilçesinde bulunan yat limanı her yıl olduğu gibi bu yıl da vatandaşların duraklarından biri haline gelirken, yaz sezonu boyunca limana bin 699 tekne yanaştı. 2025 yaz sezonunda Datça Yat Limanı, yoğun deniz trafiğine sahne oldu. Yaz sezonu boyunca limana toplam bin 699 teknenin giriş ve çıkış yaptığı kaydedildi. Datça Yat Limanı’nı kullanan teknelerin büyük bölümünü yerli ve yabancı bayraklı yatlar oluşturdu. Özellikle Ege ve Akdeniz rotasında seyreden yatların Datça’yı tercih etmesi, yaz aylarında limandaki hareketliliği önemli ölçüde artırdı. Öte yandan Datça’nın deniz ulaşımına yönelik devam eden ve planlanan projelerin de yat limanına olan ilgiyi artırdığı belirtildi. Yeni Sömbeki (Simi) - Datça feribot hattına ilişkin çalışmaların sürdüğü ve sürecin Datça Kaymakamlığı tarafından yakından takip edildiği öğrenilirken, ayrıca İstanköy (Kos) - Datça feribot seferlerinin de yılbaşından sonra başlatılmasının planlandığı bildirildi. Öte yandan geçtiğimiz Kasım ayı itibarıyla Datça Liman Başkanlığı görevini devralan Cengiz Kelepçe, Datça Liman Başkanlığı’nda yenilenme hedefiyle çalışmalara başlandığını belirterek, öncelikli ihtiyaçlardan birinin hizmet binası olduğunu ifade etti. Konuya ilişkin Milli Emlak Müdürlüğü ile görüşmeler yapıldığını kaydeden Kelepçe, sürecin olumlu ilerlediğini belirterek, yeni bina çalışmasının hayata geçmesi halinde lojman planlamasının da gündemde olduğunu söyledi. Datça’nın deniz ulaşımı açısından önemli projelerin de takip edildiğini ifade eden Kelepçe, Sömbeki (Simi) ile Datça arasında planlanan feribot hattına ilişkin çalışmaların Datça Kaymakamlığı tarafından yakından izlendiğini aktardı. Ayrıca İstanköy (Kos) – Datça feribot seferlerinin de yılbaşından sonra başlamasının planlandığını belirtti. Datça’nın denizcilik potansiyelini daha da artırmak için çalışacaklarını vurgulayan Kelepçe, Datça Liman Başkanlığı’nın tekneler için daha fazla tercih edilen bir uğrak noktası haline gelmesi, özellikle büyük teknelerin bölgeye yönelmesi adına gerekli katkıyı sunmaya devam edeceklerini ifade etti.
İstanbul Acıbadem, TotalEnergies AFCON 2025’in resmi sağlık tedarikçisi oldu Acıbadem Sağlık Grubu, Afrika’nın en prestijli futbol organizasyonu olan TotalEnergies Afrika Uluslar Kupası 2025’in (AFCON 2025) resmi sağlık tedarikçisi oldu. Afrika Uluslar Kupası’nın 35.’si 21 Aralık 2025 - 18 Ocak 2026 tarihleri arasında Fas’ta düzenleniyor. Toplam 24 milli takımın şampiyonluk için mücadele edeceği turnuvada karşılaşmalar, 6 şehirde yer alan 9 stadyumda oynanıyor. AFCON 2025’in dünya genelinde milyonlarca futbolseverin ilgisini çekmesi beklenirken; organizasyon sportif rekabetin yanı sıra küresel etkisiyle de öne çıkıyor. Uluslararası standartlarda sporcu sağlığı desteği Sporcu sağlığı alanındaki özellikli hizmetleriyle tanınan ve Türkiye’nin ilk ve tek FIFA akreditasyona sahip Sporcu Sağlığı Merkezi’ni bünyesinde barındıran Acıbadem Sağlık Grubu, AFCON 2025 boyunca sağlık hizmeti desteği sunacak. Anlaşma kapsamında, turnuva sırasında sakatlanan ve tedavisine Türkiye’de devam etmeyi tercih eden sporcuların tıbbi tedavilerinden de Acıbadem sorumlu olacak. Sporcular, Acıbadem’in ileri tıbbi altyapısından ve uluslararası standartlarda sunulan sağlık hizmetlerinden faydalanacak. Küresel spor organizasyonlarının güçlü sağlık partneri Büyük uluslararası spor organizasyonlarındaki güçlü deneyimiyle Acıbadem Sağlık Grubu, AFCON 2025 işbirliğiyle sporcu sağlığı alanındaki uzmanlığını küresel ölçekte bir kez daha sergilemeyi ve Afrika futbolunun gelişimine katkı sunmayı hedefliyor. İşbirliği anlaşması; Fas’ın Rabat kentinde, CAF Genel Sekreteri Veron Mosengo-Omba ile Acıbadem Sağlık Grubu Spor Sponsorlukları Koordinatörü Doç. Dr. Çağrı İlk arasında imzalandı.
Antalya Konyaaltı’nda sıfır atık seferberliği Konyaaltı Belediyesi ekipleri, Akdeniz Üniversitesi içerisinde faaliyet gösteren esnafı ziyaret ederek geri dönüşüm konusunda bilgilendirme yaptı. Bilgilendirmenin yanı sıra esnafa geri dönüşüm kutuları bırakıldı. Konyaaltı Belediyesi, iklim ve çevre dostu çalışmalarını sürdürüyor. Konyaaltı Belediye Başkanı Cem Kotan’ın göreve geldiği günden bu yana göstermiş olduğu hassasiyetle çalışmalarına yön veren Konyaaltı Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü ekipleri, Akdeniz Üniversitesi içerisinde faaliyet gösteren esnafla bir araya geldi. Esnafa ve üniversite öğrencilerine sıfır atık ve geri dönüşüm konularında bilgilendirme yapan ekipler, kafe ve restoranlara geri dönüşüm kutuları bıraktı. Konyaaltı Belediyesi yetkilileri yapılan çalışma ile ambalaj atıklarının kaynağında doğru ayrıştırılması ve toplanması konularında bilgilendirme yaparak farkındalık sağladıklarını aktardı. Kotan: "Amacımız geleceğe temiz bir dünya bırakmak" Çevre duyarlılığı konusunda halkın bilinçlenmesinin son derece önemli olduğuna dikkat çeken Konyaaltı Belediye Başkanı Cem Kotan, "İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğümüzün, Akdeniz Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi öğrencileriyle birlikte yaptığı bu çalışma çok anlamlı. Çalışmayla bir yandan öğrencilere bir yandan da esnafa farkındalık sağlamış olduk. Ekiplerimiz eğitim ve farkındalık çalışmalarını ara vermeden sürdürüyorlar. Biliyorsunuz ki geçtiğimiz günlerde Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planımızın (SECAP) ilk toplantısını gerçekleştirdik. Çevreyi ve geleceği düşünen çalışmalarımıza var gücümüzle devam ediyoruz. Amacımız geleceğe temiz bir dünya bırakmak" diye konuştu.