POLİTİKA - 24 Nisan 2023 Pazartesi 16:48

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Yok dedikleri fabrikada 3 dakikada bir araç üretiliyor'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Yok dedikleri fabrikada 3 dakikada bir araç üretiliyor'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gemlik'te yapılacak batarya fabrikası ile 10 yılda milli gelire 30 milyar avro, cari açığın azaltılmasına da 10 milyar avro üzerinde katkı sağlanacağını söyledi. TOGG üzerinden muhalefeti de eleştiren Erdoğan, "Muhalefetin fabrikası yok dediği TOGG'un Gemlik'teki tesislerinde her üç dakikada bir araç üretiliyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Siro Batarya Geliştirme ve Üretim Kampüsü Temel Atma Töreni'ne katıldı.

Törende konuşan Erdoğan, geçtiğimiz haftanın Türkiye Yüzyılı vizyonu açısından adeta bir hasat dönemi olduğunu vurgulayarak, "Bugüne kadar ülkemize yaptığımız altyapı yatırımlarının insan kaynağı yatırımlarının önemli meyvelerini tek tek topladık. Bor madeninin katma değerinin cevherden mücevhere anlayışıyla üç yüz kat arttıracak üretim tesisimizi hizmete açtık. Türkiye'nin uzaydaki gözü imece uydumuzu yolcu ettik. İmece uzaya fırlatıldıktan sonra ilk sinyali aldı. TÜBİTAK aşı ve ilaç geliştirme merkezinin resmi açılışını yaptık. Ülkemizin yerli elektrikli lokomotifi Eskişehir 5000'in ilk hareket testini gerçekleştirdik. Donanmamızın amiral gemisi TCG Anadolu'yu Deniz Kuvvetleri'ne gururla teslim ettik. Böylece Ege, Doğu Akdeniz ve Karadeniz'deki haklarımızı daha güçlü savunmamızı sağlayacak savaş gemisine kavuştuk. Şu ana kadar 70 bini aşkın vatandaşımız TCG Anadolu'yu ziyaret etti. Son bir hafta on gün içerisinde de İzmir'de demirlemek suretiyle vatandaşlarımızın ziyaretine inşallah TCG Anadolu'yu açacağız. Savunma sanayi atılımlarına yeni Altay tankıyla bir yenisini ekledik. Silahlı kuvvetlere teslim ettik" diye konuştu.

"Muhalefetin fabrikası yok dediği TOGG'un Gemlik'teki tesislerinde her üç dakikada bir araç üretiliyor"

En büyük hayallerinden biri olan TOGG'un gerçeğe dönüştüğüne dikkat çeken Erdoğan, "TOGG hikayesi ve özellikleriyle asla sıradan bir araç değildir. Milli gururumuz TOGG Türkiye'nin teknolojik gelişiminin ekonomik kalkınması küresel saygınlığının sembolüdür. Satışa sunulmasıyla Türkiye giderek gelişen elektrikli araç sektöründe artık 'ben de varım' demiştir. Yerli ve milli otomobilimizin yollara çıkmasıyla ülkemiz dünyanın en iyileri ile rekabet edecek markaya sahip oldu. Son 20 yılda ülkemize kazandırdığımız her eser gibi, maalesef TOGG'un üretim sürecinde de çok ciddi zorluklarla karşılaştık. Korona virüs ile emtia fiyatlarındaki fahiş fiyat artışları, bizi de etkiledi. Rusya-Ukrayna savaşı ile Türk ekonomisini mahvetmeye yönelik tehditleri de bunlara eklememiz gerekiyor. Bu süreçte TOGG ilk günden itibaren haksız eleştiri, iftiraların, yıpratma kampanyalarının muhatabı oldu. Mühendislerimizin ilk yerli araç teşebbüsü devrim otomobilini 60 sene önce garaja hapsetmek için neler yapıldıysa çok daha fazlası TOGG için uygulandı. Binlerce mühendis, teknisyen, emekçimiz bu proje için gece gündüz çalışırken, vatandaşlarımız bu projeyi yürekten desteklerken, birileri hep aynı yalana sarıldılar. Hep aynı hezeyanları sıraladılar. Önce çıktılar 'TOGG fabrikası nerede, bu inşaatı bitiremezsiniz' dediler. Sonra 'burada üretim bandı yok. Siz bu araçları üretemezsiniz' dediler. Bu iddiaları da boşa çıkınca 'bu araç satılmaz vatandaş bunu alamaz' dediler. TOGG aldığı ön siparişleri ile talep rekoru kırarak bu bühtanlara en güzel cevabı verdi. Muhalefetin fabrikası yok dediği TOGG'un Gemlik'teki tesislerinde her üç dakikada bir araç üretiliyor. Bu sene 28 bin. 2030 yılına kadar 1 milyon TOGG'u sahipleri ile buluşturmayı hedefliyoruz. İnşallah 2025 yılından itibaren TOGG'u ihraç edip tüm dünyaya satacağız" şeklinde konuştu.

"TOGG için bırakın teşekkür etmeyi, yarım ağızla dahi olsa tebrik etmediler"

TOGG üzerinden muhalefeti de eleştiren Erdoğan, "Kardeş ülkelerden bizi arayıp tebrik edenler, araç talep edenler oldu. Fakat muhalefet bu milli duruşu henüz gösteremedi. Şöyle yarım günlerini ayırıp Gemlik'e gelerek TOGG'un fabrikasını ziyaret edemediler. Altında Türk mühendisleri, işçilerinin, babayiğit işadamlarının imzası bulunan teknoloji harikası böylesi araç için bırakın teşekkür etmeyi, yarım ağızla dahi olsa tebrik etmediler. Yollardaki TOGG araçlarına rağmen, bu başarıyı halen görmezden geliyorlar. Varsın görmesinler. Az önce Gemlik'te deniz kenarında meydandaki 60 bin kişiye hitap etmeye giderken arabamızın önünü kesenler, karanfillerle bizi karşılayanlar, uğurlayanlar bu milletin gerçek evlatlarıdır. Varsın onlar Türkiye'nin başarılarından rahatsızlık duysun, Allah'ın izniyle aziz milletimizin desteği ile Cumhur İttifakı olarak Türkiye Yüzyılı'nın kilometre taşlarını döşemeyi sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı.

"10 yılda milli gelire 30 milyar avro, cari açığın azaltılmasında 10 milyar avro üzerinde katkı sağlanacak"

TOGG ile birlikte Türkiye'nin vizyoner bir adım attığını anlatan Erdoğan, "Otomotiv sektöründe yaşanacak dönüşümü, dünyada yaşanan devrimi ön görüp vizyoner bir adım attık. Türkiye'yi elektrikli araçlarla birlikte şarj ve batarya teknolojilerinde Avrupa'nın üretim üssü yapmayı hedefleyerek yola koyulduk. TOGG bu vizyonun birinci adımıydı. Seri üretime geçerek ülkemizin otomotiv sektöründe yenilikçi ve sürdürülebilir geleceğinin tohumlarını serptik. Şarj istasyonları bu vizyonun önemli halkasıdır. Elektrikli araçlar hızlı şarj istasyonları destek programı kapsamında 81 ilde bin 572 şarj istasyonu kurulumuna destek verdik. 2022 Ağustos'ta 250 adet olan hızlı şarj noktası 700’ü aştı. Bu sayılar önümüzdeki dönemde daha da artacak. Türkiye'nin yeşil teknolojilerde ilerlemesi sadece çevre değil ekonomik ve stratejik açıdan da önemlidir. Özellikle batarya teknolojileri alanında yapılan yatırımlar Türkiye'nin dünyadaki yerini değiştirecek potansiyele sahiptir. Hem yerli teknolojileri geliştirip hem uluslararası yatırımları ülkeye çekerek bu alanda söz sahibi olmayı hedefliyoruz. Batarya teknolojilerinde güçlü oyuncu olmamızı sağlayacak devasa yatırımın adımını atıyoruz. TOGG akıllı cihazlarının bataryalarını üretmek için kurulan Siro hücre teknolojisinin üretimi ve geliştirilmesini sağlayacak. TOGG Siro teknoloji kampüsünde batarya modül ve paket seri üretimine zaten başlamıştı. Mart ayında TOGG'un ilk akıllı cihazı T 10X'in seri imalatı ile birlikte Siro'nun üretimi de hızlandı. Bugünkü tesisin devreye girmesiyle 2026 yılı itibariyle batarya hücresi de dahil olmak üzere yüksek nikel içerikli batarya modül ve paketleri üreten entegre bir üretim merkezine dönüşecek. Böylece Türkiye az sayıda ülkede bulunan hücre geliştirme ve üretme yetkinliğine sahip olacak. Otomotivin yanı sıra mikro mobilite, endüstriyel uygulamalar, deniz taşıtları, yenilenebilir enerji için sabit depolama uygulamalarıyla geniş alanda hizmet verecek. Dünyaya gerçekleştireceği ihracat, yerli elektrikli üreticilere katkısı, nitelikli istihdamla bu tesis ülkemize ciddi değer kazandıracak. Siro bu yatırımla 10 yılda milli gelire 30 milyar avro, cari açığın azaltılmasında 10 milyar avro üzerinde katkı sağlayacak, istihdam 7 bin çalışanla destek verecektir. Siro'nun ilk etapta hedeflediği 20 GW saat kapasiteyi 50 GW saat üzerine çıkarmasını bekliyoruz" açıklamalarında bulundu.

"Nasıl tefecilerle değil, gerçek yatırımcılarla yol yürüdüysek, gelecekte de yatırımcı dostu tavrımızı devam ettireceğiz"

Otomotivde yaşanan çip krizinin bir benzerinin gelecekte batarya konusunda da yaşanabileceğine dikkat çeken Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Siro işte bu kritik dönemde hem 2030'lara kadar devam edecek arz açığını değerlendirecek, hem de TOGG için batarya arz güvenliği sağlayacak. Türk ekonomisine güvenen herkesin başımızın üzerinde yeri var. Stratejik yatırım olan Siro'yu Türkiye Cumhuriyeti olarak biz de destekliyoruz. Bu desteğimizi 30 milyar lira sabit yatırım tutarıyla ülkemizin en etkili teşviklerden birini vererek gösterdik. Bundan sonra da yerli yabancı ayrımı yapmadan Türk ekonomisine katkı sunan herkesin yanında olmayı sürdüreceğiz. Nasıl 21 yılda tefecilerle değil, gerçek yatırımcılarla yol yürüdüysek inşallah gelecekte de yatırımcı dostu tavrımızı devam ettireceğiz. Milli teknoloji hamlesi rehberliğinde Türkiye'yi yeni teknolojilerin pazarı yerine üretim üssü yapmak için gece gündüz çalışıyoruz. Türkiye dünyanın ilk 10 ekonomisinden birisi olacaksa bunun yolu bürokrasiyi daha fazla şişmanlatmaktan değil özel sektör öncülüğünde bir ekosistem oluşturmaktan geçiyor. Elbette vatandaşımızın her alanda en iyi kamu hizmeti alması için kurumları daha da güçlendireceğiz. Polisinden askerinden mühendisine kadar, sağlıkçısı öğretmenine kadar hiçbir alanda boşluk bırakmayacağız. Asıl enerjimizi kamunun teşvik ve destekleri ile özel sektörün büyümesine vereceğiz. Ülkemizin altyapı ve üstyapı eksiklerini tamamlayacağız. Yeni yollar, köprüler, havalimanları yapacağız. Doğal kaynakların tamamını devreye alacağız. Eğitim kalitesini arttırıp evlatlarımızın donanımlı yetişmesini temin edeceğiz. Genç girişimcileri destekleyerek kendi işlerini kurmalarını sağlayacağız. Yeni ihracat pazarları bularak daha önce varlık gösteremediğimiz yerlere ulaşacağız. Şimdiye kadar ülkemize 250 milyar dolar yatırım yapan uluslararası yatırımcıları çekmek için daha fazla çaba harcayacağız. Böylece Türkiye'de kamu himayesinde, özle sektörün lokomotifliğinde, uluslararası yatırımcıların destekleriyle yeni bir hikaye yazacağız. Son 21 yıldaki mesafe Türkiye'nin teknoloji alanında neleri başarabileceğini gösteriyor. Ancak bizim bu ülke ve gelecek nesiller için yapacaklarımız asıl şimdi başlıyor. Coğrafi konumu, altyapısı, genç nitelikli nüfusu ve siyasi istikrar ve güçlü liderliği ile Türkiye ciddi potansiyele sahiptir. Bunu hayata geçirmekte kararlıyız. Gençlere mutlu müreffeh ülke bırakmakta kararlıyız. İçinde bulunduğumuz asrı milletimizin asrı yapmakta kararlıyız. Türkiye Yüzyılı'nı inşa etmekte hiç olmadığımız kadar kararlıyız. İnşallah 14 Mayıs imtihanını da alnımızın akı ile vererek Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu inşa yolunda tarihi bir adım atmış olacağız."
Erdoğan temel atma sırasında ise, "Kamu bankaları arabanın satışında yüzde 50'ye kadar 18 ay vade ile kredi verecek" ifadelerini kullandı.

Uğur Uslubaş - İhsan Altıkardeş
 


Uğur Uslubaş - İhsan Altıkardeş
BURSA (İHA) -

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul AKM’de engelleri aşan ‘Erişilebilir Tiyatro’ yeni sezonda da devam ediyor Herkes için erişilebilir bir yaşam amacıyla kurumsal sosyal sorumluluk projelerini hayata geçiren Türk Telekom; Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu ve Atatürk Kültür Merkezi (AKM) iş birliğiyle yürüttüğü "Erişilebilir Tiyatro" projesine yeni sezonda da devam ediyor. Görme ve işitme engelli bireylerin kültür ve sanat etkinliklerine katılımını artırmayı amaçlayan proje, yeni sezon açılışını Ekim ayında "Rumuz Goncagül" oyunu ile yaptı. Kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarını "Türkiye’ye Değer" anlayışıyla sürdüren Türk Telekom, engelli sanatseverlerin kültürel etkinliklere eşit katılımını desteklemeye devam ediyor. AKM ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu iş birliğiyle yürütülen "Erişilebilir Tiyatro" projesi, 3’üncü sezonunda da sanatseverlerle buluşmayı sürdürüyor. Proje kapsamında yeni sezonun ilk erişilebilir oyunu ekim ayında sahnelenen "Rumuz Goncagül" oldu. Proje; kasım ayında engelli sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği "Kapıların Dışında", "Suçsuzlar Çağı Suçlular Çağı" ve "Gergedanlar" oyunları ile devam etti. Sahne turu, sesli betimleme ve üst yazı uygulamalarına ek olarak proje kapsamında ilk defa "Gergedanlar" oyununda kullanılan "işaret dili" ile oyun daha kapsayıcı bir hale getirildi. 27 Aralık’ta ise "Vanya Dayı" isimli devlet tiyatrosu oyunu seyircilerle buluşacak. Proje ile devlet tiyatrosu oyunları görme ve işitme engelli sanatseverlere görsel, işitsel ve fiziksel engelleri aşan bir sanat deneyimi yaşatmaya devam edecek. Türk Telekom Kurumsal İletişim Direktörü Arif Sancaktaroğlu, "Şirket olarak, teknolojiyi toplum yararına sunma vizyonumuzla kültür sanatta erişilebilirliği desteklemeyi sürdürüyoruz. Sunduğumuz teknolojilerle AKM’nin engelleri aşan, herkes için erişilebilir bir kültür merkezi haline gelmesinden memnuniyet duyuyoruz. Büyük ilgi gören ve hem çocuklara hem de yetişkinlere hitap eden gösterimlerle öne çıkan "Erişilebilir Tiyatro" projemiz, ana destekçisi olduğumuz AKM’de bu sezon da devam ediyor. Herkes için erişilebilir bir yaşam hedefi doğrultusunda sosyal sorumluluk projelerimizi kararlılıkla sürdürüyoruz" dedi. "Erişilebilir Tiyatro" projesi kapsamında sahnelenen oyunlarda, görme engelli sanatseverler mekân, zaman, karakterler ve sessizce gelişen olaylar gibi sesli olmayan görsel öğeleri, diyalog aralarında aktarılan sesli betimleme uygulamasıyla detayları kaçırmadan takip edebiliyor. Ayrıca oyun öncesinde gerçekleştirilen özel sahne turları sayesinde görme engelli sanatseverler, obje, dekor ve kostümlere dokunarak sahneyle önceden tanışma fırsatı buluyor. Oyunda kullanılan üst yazı uygulamasıyla ise diyaloglar anlık olarak yazılı şekilde aktarılıyor; böylece işitme engelli sanatseverler için de tiyatro deneyimi erişilebilir hale getiriliyor.
İstanbul Uzmanlardan ‘sahte alkol’ uyarısı: "Bir defadan bir şey olmaz denmemeli, öldürücü" Yılbaşı öncesi sahte alkol kullanımına karşı uyarılarda bulunan uzmanlar, "Erken aşamada sarhoşluk olduğu için insanlar normal alkol zehirlenmesiyle çok ayırt edemiyor, körlükle başlayan böbrek yetmezliği ve ölümle giden aşamalarda daha çok başvuruları oluyor. ‘Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var. Şuur değişikliği, tansiyon düşüklüğü, koma gibi ölümcül semptomlarla gelebiliyorlar. Bir defadan bir şey olmaz dememeleri lazım, sahte alkol öldürücü. En önemli şey; hastadan aldığımız öykü, yılbaşı yaklaşıyor, dikkatli olmakta fayda var" dedi. Yılbaşına günler kala Türkiye’nin birçok noktasında yapılan operasyonlarda yüksek oranlarda sahte alkol ele geçirilirken uzmanlar, sahte alkol tüketimine karşı uyarılarını yineledi. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Acil Tıp Ana Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Afşin İpekci ve Biruni Üniversite Hastanesi Acil Tıp Bölümü’nden Uzm. Dr. İlhami Demirel, alkol kullanımının sağlık için başlıca zararlardan olduğunu belirtirken sahte alkolün oluşturduğu etkilere yönelik açıklamalarda bulundu. Uzmanlar sahte alkolün görünüş, renk ve kokusundan ayırt edilemeyebileceğini belirtti. "Erken aşamada sarhoşluk olduğu için normal alkol zehirlenmesiyle ayırt edilemiyor" "Sahte alkol dediğimiz şey metil alkol ya da metanol olarak bilinir" diyen Doç. Dr. Afşin İpekci, "Odunun damıtılmasıyla elde edilen hatta odun ruhu olarak bilinen alkoldür. Sahte alkolün aslında vücutta 2 tane zehirlenme şekli var. Birincisi; diğer alkollerde de olan baş dönmesi, baş ağrısı, bulantı, kusma, sarhoşluk hissi veren alkolün kendisine özgü beynimizi etkilemesine bağlı gördüğümüz semptomları olur. Daha sonra esas ölümcül olan zehirlenme, metanolün zehirli ürünlerine dönüşmesiyle olur. Erken aşamada sarhoşluk olduğu için normal alkol zehirlenmesiyle insanlar çok ayırt edemiyor, daha çok sonraki aşamada körlükle başlayan daha sonra şuur değişikliği hipotansiyon, böbrek yetmezliği ve ölümle giden aşamalarda daha çok başvuruları oluyor. Zararlı maddelere dönüşmesi genelde 6-8’inci saatten sonra ortaya çıkıyor çünkü bir dönüşme hızı var. Sonra önce görme kaybı, bulanık görme, kar yağıyor gibi ya da körlük gibi semptomlar ortaya çıkıyor. O aşamada da gelmezlerse şuur değişikliği, tansiyon düşüklüğü, koma gibi ölümcül semptomlarla gelebiliyorlar. 6-8 saatlik bir ara dönem var, o dönem önemli" ifadelerini kullandı. "Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var" Sahte alkol zehirlenmesi sonrası tedavi ve geçmişte karşılaştıkları vakalara ilişkin konuşan Doç. Dr. İpekci, "Tedavimiz; önce destek tedavisi, genel muayene ile başlıyoruz. Şanslıyız ki 2 tane önemli antidotu var. Yurt dışından gelen ilaç bir diğeri de etanol dediğimiz normal alkol. Geç dönemde gelirlerse metabolitleri oluşmuş oluyor, o zaman da kullanacağımız tedavi yöntemimiz; diyaliz. Metil alkol zehirlenmesi tüm dünyada bir sorun. Bandrolün bile artık sahtesinin çıktığı bilgisi geliyor. Semptomlarda hastaneye erken başvurmaları en önemli tedbir. Etil alkol kadar pahalı değil ayrıca metil alkol kullanımı sadece kaçak alkol olarak bilinse de ülkemizde dezenfektanlarda, ucuz parfümlerde yaygın kullanılan bir ürün. Görme bozukluğuyla gelip diyalize aldığımız ki bize zaten insanlar sarhoşluk döneminde kendileri zaten gelemiyor. Yakınları da ‘Alkol aldı, onun sarhoşluğu’ diye getirmiyor. Genelde görme bozukluğu olunca ‘Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var. Daha çok erkekler ve orta yaş insanlarda meydana geliyor. Masum bir şey değil, bir defadan bir şey olmaz dememeleri lazım, sahte alkol öldürücü. Normal alkol vücudu yavaş yavaş etkiliyor" diye konuştu. "Ölüme kadar uzanabilen riskleri barındırıyor" Alkolün başlı başına sağlık için zararlı olduğunu söyleyen Uzm. Dr. İlhami Demirel, "Normal alkole bağlı zehirlenmeler de görüyoruz, metil alkol dediğimiz alkolle olan zehirlenmeler gerçekten ölüme kadar uzanabilen riskleri barındırıyor. Son dönemde çok denk gelmedi açıkçası, en önemli şey; hastadan aldığımız öykü. Eğer şüpheli, kaynağı bilinmeyen bir alkol alım öyküsü varsa yol gösterici oluyor, laboratuvar tetkiklerinde de şüphemizi güçlendiren bulgular bulabiliyoruz. Genelde görme bozuklukları olabiliyor; çift görme, görme kaybı, bulanık görme gibi bunlar biraz daha ilerleyen süreçte oluyor, ne yazık ki tanıda biraz daha geç kalınmış olabiliyor. Sahte alkol alım ihtimalini sorup bu ihtimal üzerinde ciddi şekilde durmalıyız. Genel olarak alkol tüketiminin zararlı olduğunu belirtmemiz lazım. Kusma, baş ağrısı gibi şikayetleri hasta başta çok önemsemeyebiliyor, zaten alkol alımı sonra ‘Bunlar normal şeyler’ diye hastaneye gelmekte gecikebiliyor. Bu süre ne kadar uzarsa hastaya faydamız da o derece düşük oluyor" dedi. "Hasta grubu; 30-60 yaş arası, ağırlıklı olarak erkek hastalar" "Bilmediği kaynaktan aldığı bir alkol sonrası bu şikayetleri olan hastalar bir an önce acil servise başvurmalı, mutlaka doktorlarına bilgi vermeli" diyen Uzm. Dr. Demirel, "Yılbaşı dönemlerinde biraz daha sık akla gelebiliyor. Belirtiler ne yazık ki direkt bu hasta sahte alkol kullanmıştır dedirtecek bulgular değil. Ek hastalıkları olması hastanın her zaman genel durumunu daha da kötüleştireceği için önemli, genelde gördüğümüz hasta grubu; 30-60 yaş arası, ağırlıklı erkek hastalar diyebiliriz. Sonuçta ciddi bir zehirlenme, genç olması kurtarıcı bir faktör değil. Normalde de zaten alkol kullanımı vücudumuza birçok zarar vermekte, hele hele sahte alkol daha hayati tehlike oluşturan durumlara sebebiyet veriyor. Tedavide öncelikle hastanın hayatî fonksiyonlarını takip edip ona göre değerlendiriyoruz. Çok geç aşamada geldiyse hastada ciddi solunum yetmezliği de gelişmiş olabilir, eğer öyle bir durumdaysa bilinci kötüyse hastayı zaten solunum cihazına bağlıyoruz. Antidotlarımız var, hastaya veriyoruz. Metil alkolün tedavisinde etil alkol kullanılıyor, tabii ki hastane ortamında kontrollü bir şekilde yapılması gereken tedaviler. Yılbaşı yaklaşıyor bu konuda dikkatli olmakta fayda var" şeklinde konuştu.
Diyarbakır Hastayken kana ihtiyaç duydu, 3 ayda bir kan vermeye başladı Diyarbakır’da yaşayan 51 yaşındaki kamu işçisi Mutlu Demirci, geçirdiği bir rahatsızlık nedeni ile kana ihtiyaç duydu. Kan bağışının önemini hastalığı ile anlayan Demirci, 3 ayda bir kan bağışında bulunmaya başladı. Diyarbakırlı Demirci, düzenli olarak kan bağışında bulunuyor. Yıllar önce ilk kanını bağışlayan Demirci, 45’inci kez kan verdi. Demirci, ’’Bundan 13 yıl önce hastalandım. Hastalığımın tedavisi için ameliyat olmam gerekti. Hastane yetkilileri ameliyat tedavisinde kana ihtiyaç olabileceğini bundan dolayı yakınlarımdan kan bağışımda bulunmamı istediler. Ben de yakınlarıma durumu izah ettim, onlarda hastaneye gelerek kan bağışında bulundular. Tedavi aşamamda kanın ne kadar önemli olduğunu anladım. Bende, inşallah iyileşirsem bundan sonra bende kan bağışında bulunacağıma söz verdim. Allah’a çok şükür iyileştim ve o günden sonra her üç ayda bir Kızılay’a kan bağışında bulunmaya başladım. Kan bağışını kendime bir insanlık görevi olarak görmeye başladım. Çünkü kan sürekli olan bir ihtiyaçtır. Hastanelerde tedavi gören, trafik kazalarında yaralanıp kana ihtiyaç duyan yüz binlerce insan var. Bir, iki, üç, beş diye sayarken bugün 44. kan bağışında bulundum. Allah kısmet ederse, ömrüm yettiği kadar, kan bağışında bulunup, sosyal sorumluluğumu yerine getireceğim. Buradan sizler aracılığıyla herkese sesleniyorum, lütfen sizler de kan bağışında bulunun. Her geçen dakika, saat ve gün her an kana ihtiyaç var. Kendiniz için , aileniz için ve tüm sevdikleriniz için kan bağışında bulunun’’ dedi . Kızılay kan bağışçılarını 10. bağışta bronz madalya, 25. kan bağışında gümüş madalya, 35. bağışta altın madalya, 45. bağışta plaketle ödüllendiriyor.