GÜNDEM - 01 Temmuz 2020 Çarşamba 12:45

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Albayrak ailesine yapılan saldırıya sert tepki

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Albayrak ailesine yapılan saldırıya sert tepki

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. Toplantının hemen ardından Astana süreciyle ilgili olarak Rusya-İran-Türkiye’nin bir araya geleceğini kaydeden Erdoğan, “Astana sürecini devam ettirecek bu görüşmemizde aynı şekilde özellikle İdlib’te, Suriye’de ve bölgedeki gelişmeleri etraflıca ele alacağımız bir görüşmeyi ele alacağız” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Dünyaya gözlerini henüz açmış bir bebek üzerinden ailesine ve onların temsil ettiğini düşündükleri değerlere saldıran bu alçakların peşini bırakmayacağız. Hukuk önünde bu esfel-i safilinlerin her birinden işledikleri suçun hesabını elbette soracağız” dedi.

Türkiye’nin salgın dönemini başarıyla geçiren bir ülke olarak dünyada taktirle izlendiğine dikkat çeken Erdoğan, “Temizlik, maske, mesafe kurallarına daha sıkı riayet ederek başarımızı taçlandıracağız. Ortadaki bu açık başarıya rağmen Avrupa başta olmak üzere kimi ülkelerin Türkiye’ye yönelik kısıtlayıcı politikalar izlemesi sağlık değil siyasi sebeplidir. Bugüne kadar ülkemizin önüne çıkartılmış her engeli nasıl adım adım aştıysak bunların da üstesinden geleceğiz. Normalleşme takvimi ile birlikte salgın sürecinde ara verilen tüm ticari faaliyetler başladı. Üretimi ve istihdamı desteklemek için devletimizin imkanlarını sonuna kadar kullanıyoruz. Her ne kadar içeride ve dışarıda birileri kötümserlik havası estirse de biz ülkemize güveniyoruz ve hedeflerimize ulaşacağımıza inanıyoruz. Haziran ayı ile ilgili ilk veriler bu doğrultuda ümit verici gelişmelere işaret ediyor. Temmuz ayı ile birlikte çok daha büyük bir sıçrama içine gireceğimizden şüphe duymuyoruz. Yıl sonuna ulaştığımızda Avrupa başta olmak üzere tüm dünyada kayıp olarak görülen 2020 yılını inşallah bir kez daha herkesi şaşırtan bir büyüme oranı ile kapatacağız” dedi.

Önümüzde yılın tamamına yayılan yoğun bir açılış takviminin olduğunu söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bu açılışların bir kısmını bizzat yerine giderek bir kısmını da telekonferans ile iştirak ederek gerçekleştireceğiz. Cuma günü Konya Ovası sulamasının, Cumartesi günü Kartal Devlet Hastanesi ile Gelir İdaresi Başkanlığı Ataşehir Hizmet Binasının, Pazar günü yapımı tamamlanan hidroelektrik santrallerinin açılışını yapacağız.”

Terörle mücadele operasyonlarına değinen Erdoğan, “Sınırlarımız içinde ve dışında ülkemizin güvenliğini sağlamaya yönelik operasyonları salgın döneminde de kesintisiz sürdürdük. Bölücü terör örgütüne tarihinin en büyük darbelerini vurduk. Şehit edilen hiçbir vatandaşımızın ve güvenlik görevlimizin kanını yerde bırakmadık. Irak sınırlarımızda ülkemize yönelik saldırılar için neredeyse 40 yıldır üs olarak kullanılan bölgeleri birer birer teröristlerden temizliyoruz. Suriye’de terör örgütünü adım adım takip ediyor kimin ardına saklanırlarsa saklansınlar gerektiğinde kafalarını eziyoruz. Hiçbir bölgesel hesabın ülkemizin güvenlik öncekilerinin önüne geçemeyeceğini muhataplarımıza her fırsatta söylüyoruz” açıklamasını yaptı.

Benzer bir mücadeleyi Doğu Akdeniz ve Libya’da da verdiklerini kaydeden Erdoğan, “Libya’nın meşru hükümetinin ülkenin birliği, bütünlüğü, geleceği için yürüttüğü mücadeleyi destekliyoruz. Lafa geldiğinde demokrasiyi, insan haklarını, hukuku kimseye bırakmayan kimi devletlerin darbecilere kol kanat germesini ise ibretle takip ediyoruz. Türkiye Libya halkını darbecilerin insafına bırakmayacak, uluslararası meşruiyet sınırları içerisinde hareket etmeyi sürdürecektir. Salgın döneminde kendi vatandaşlarının yardım çığlıklarına kulak tıkayanların Türkiye’nin insan hakları ve hukuk alanındaki duruşunu sorgulama hakkı yoktur. Dünya 21. yüzyılın ilk çeyreğini özellikle de tamamlamaya doğru giderken bazılarının hala sömürgeci reflekslerinden kurtulamamış olması ise kendi ayıplarıdır. Biz medeniyetimizden ve tarihimizden aldığımız ilhamla kendimiz ve dostlarımız için doğru olanları yapmaya kararlılıkla devam edeceğiz” diye konuştu.

Erdoğan, il başkanlarına seslenerek, şu uyarılarda bulundu:
“Halktan kopuk, kapısı 24 saat insanlara açık olmayan, herkesin derdiyle dertlenmeyen, çözülebilecek her meseleyi önüne katıp neticelendirmeyen bir il başkanı asla AK Parti’ye yakışmaz. Klasik medya, sosyal medya, dijital imkanlar elbette önemlidir ama bunların hiçbiri yüz yüze iletişimin yerini tutamaz. Bir insana dokunmadan gözlerine bakmadan yüreğindeki sıkıntıyı veya sevincini hissetmeden siyaset yapılamaz. Halka tepeden bakarak siyaset yapmak tek parti CHP’sinin ve onun izinden giden faşistlerin yöntemidir. CHP geleneği halka rağmen siyaseti üzerine kuruludur. Bizim siyaset geleneğimiz ise millet için ve milletle birlikte esasına dayanır. Hakkın ve halkın rızasını gözetmeyen hiçbir husus bizim siyasetimizde yer bulamaz. Bu şekilde davrandığımız hizmet verdiğimiz mücadele ettiğimiz çalıştığımız sürece Allah’ın izniyle AK Parti’nin önünü kimse kapatamaz.”

Hastalığın yayılma tehdidi karşısında kongrelere ara vermek zorunda kaldıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ağustos ayının sonundan itibaren kongrelere devam edeceklerini belirtti. Kongreleri temizlik, mesafe ve maske şartlarına uygun şekilde yapacaklarının altını çizen Erdoğan, “Amacımız Ekim ayı sonunda ilçe kongrelerimizi tamamlayarak, il kongrelerimize geçmektir. İl kongrelerimizi de 4 ayda bitirmeyi planlıyoruz. Ardından da 7. olağan büyük kongre tarihimizi açıklayacağız. Bu süreçte kadrolarımızı değer merkezli siyaseti ilke edinmiş çalışkan gayretli, kabiliyetli arkadaşlarımızla zenginleştirmek istiyoruz. Bunun için çok titiz bir çalışma yürütüyoruz. Adeta ilmek ilmek örerek 2023 kadrolarımızı oluşturuyoruz. Yolunu şaşıranlar, kibrine esir düşenler, hırsını aklının benliğinin davasının önüne koyanlar dışında AK Parti ailesinden tek bir ferdin bile eksilmesine gönlümüz rıza göstermez” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Twitter'dan 4'üncü çocuğunun dünyaya geldiğini duyurması üzerine yapılan yorumlara ilişkin de açıklamalarda bulunan Erdoğan, “Bazı konular var ki inanın bana üzerinde konuşmak bile insanın kalbini acıtıyor. Aile olarak birkaç gündür işte böyle bir can acıtıcı meseleyle karşı karşıyayız. Önceki gece 8. torunum Hamza Salih dünyaya geldi. Rabbim cümle evlatlarımızla birlikte Hamza Salih’e de hayırlı, sağlıklı ve uzun bir ömür nasip etsin. Berat Bey, evladının doğumunun sevincini yazdığı bir sosyal medya mesajı ile kamuoyu ile paylaştı. Bu mesajın altına on binlerce kişi tabii olarak tebriklerini ve iyi dileklerini ifade eden yorumlar yazdı. Ancak sayıca az da olsa bırakınız ahlakı, namusu, haysiyeti, insanlıktan dahi nasibini almamış, kalbi kararmış bazı alçaklar içlerindeki kötülüğü sergileyen hakaretlerle bu güzel iklimi kirletmeye çalıştı. Yargı ve emniyet teşkilatlarımız hemen harekete geçip bu haysiyetsizlerin kimliklerini tespit etmeye ve işlem yapmaya başladı. Dünyaya gözlerini henüz açmış bir bebek üzerinden ailesine ve onların temsil ettiğini düşündükleri değerlere saldıran bu alçakların peşini bırakmayacağız. Hukuk önünde bu esfel-i safilinlerin her birinden işledikleri suçun hesabını elbette soracağız” dedi.

Benzer saldırıları farklı vesilelerle daha önce de yaşadıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sonlandırdı:
“Son yıllarda bu tür ahlaksızlıkların artmasında hem mecraların kontrolsüzlüğünün hem de organize saldırıların kolaylaşmasının rolü vardır. Niçin YouTube, niçin Twitter, niçin Netflix, niçin şu bu gibi sosyal medyalara karşı olduğumuzun ne demek olduğunu anlıyor musunuz? Bu ahlaksızlıkları ortadan kaldırabilmek için. Bunlar, ahlak sahibi değil. Biz ahlakı yüce medeniyet değerleri yüce bir milletin torunlarıyız ve bu millete layık olmayan bu gelişmeleri yaşamak istemiyoruz, görmek istemiyoruz. Burada üzerinde durmamız gereken asıl konu medya ve özellikle sosyal medya mecralarının nasıl olup böyle bir kokuşmuşluğun aracı haline dönüştükleridir. Yalanın, iftiranın, kişilik haklarına saldırının, itibar suikastlarının alıp başını gittiği bu mecraların bir düzene sokulması şarttır. Bu millete, bu ülkeye bu tür mecralar yakışmıyor. Onun için bir an önce biz bunları parlamentomuza getirip ve parlamentomuzdan biz bu tür sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını kontrol edilmesini istiyoruz. Sosyal medya mecralarını kontrol eden küresel firmalar, Batı ülkelerinde açtıkları temsilcilikler vasıtasıyla içerikle ilgili her türlü hukuki ve mali sorumluluğu üstleniyorlar. Buna karşılık kimi yerlerle birlikte Türkiye’de ısrarla bundan kaçınıyorlar. Bizim ailemizin başına gelenleri 83 milyon Türkiye Cumhuriyeti devleti bireyinin her biri yaşayabilir. Hiç kimsenin izzeti nefsini koruma hakkı elinden alınamaz. Bir kişinin yüzüne karşı ifa edildiğinde suç olan her şey medya ve sosyal medya mecralarında da yapıldığında aynı sonuçla karşılaşmalıdır. İnternet mecralarını kullananlar suç işleme konusunda layüsel değildir. Cinsel istismar, müstehcenlik, kumar, dolandırıcılık, suça teşvik, terör propagandası, hakaret başta olmak üzere kanunların suç saydığı her konuda hak arama ve önleme yolları açık olmalıdır. Milletimize karşı sorumluluklarımız bu doğrultuda gereken mekanizmaları kurmayı ve işletmeyi gerektiriyor. Amerikalısı, Avrupalısı, Çinlisi bu imkana sahipken, 83 milyon Türk vatandaşının sosyal medya terörü karşısında eli kolu bağlı kalmasını kabul edemeyiz. Bu konuda kapsamlı bir hukuki düzenleme üzerinde çalışıyoruz. İnternet ve sosyal medya mecralarının ülkemizde bir an önce hukuki ve mali muhataplık tesis etmeleri için ne gerekiyorsa yapmakta kararlıyız. Hukuki düzenleme tamamlandığında erişim engeli ile adli ve mali yaptırımlar dahil her türlü yöntemi devreye sokacağız. Türkiye bir muz cumhuriyeti değildir. Bu ülkenin idari ve adli kurumlarını hiçe sayanları biz de hiçe sayarız. Hukuk devleti ilkesi demokrasinin vazgeçilmez bir şartıdır. Asıl bu konuda gerekeni yapmazsak demokrasiye ve hukuka aykırı davranmış oluruz. Buradan Adalet Bakanlığımıza, Meclis grubumuza ve ilgili tüm kurumlarımıza konuyla ilgili düzenlemenin süratle hazırlanması ve yürürlüğe sokulması çağrısında bulunuyorum. Yasama dönemi bitmeden bu meseleyi halletmiş olacağımızı ümit ediyorum. Artık bu tür konularda kim ne der yerine ülkemizin neye ihtiyacı var sorusuna cevap arayacağız. Türkiye’ye karşı çifte standart uygulayanları da kendi ilkesizlikleri ve onursuzluklarıyla baş başa bırakacağız.”

İlker Turak

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Başkan Albayrak: "EBB kendi uhdesinde olan tarife belirleme yetkisini dahi alt belediyelere devrederek sorumluluktan kaçmaktadır" AK Parti Eskişehir İl Başkanı Gürhan Albayrak AK Parti Daraltılmış İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, "Eskişehir Büyükşehir Belediyesi kendi uhdesinde olan tarife belirleme yetkisini dahi alt belediyelere devrederek sorumluluktan kaçmaktadır" dedi. AK Parti il binasında ’yerel yönetimler’ gündemli toplantı düzenlendi. AK Parti Eskişehir İl Başkanı Gürhan Albayrak, toplantı sonrasında CHP’den istifa edip AK Parti’ye geçen Odunpazarı Belediye Meclisi Üyesi Berke Akyel’e rozetini taktı. Ayrıca Gürhan Albayrak, toplantıda gerçekleştirdiği konuşmada, kentte son günlerde yaşanan su kesintilerine de değindi. "EBB kendi uhdesinde olan tarife belirleme yetkisini dahi alt belediyelere devrederek sorumluluktan kaçmaktadır" Başkan Albayrak, AK Parti Daraltılmış İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, güneme dair açıklamalarda bulundu. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin (EBB) çalışmalarını eleştiren Başkan Albayrak, "AK Parti belediyeciliği; reklam değil hakikat, makam değil insan belediyeciliğidir. Bizim anlayışımızda israfı önlemek ve şeffaflık temel esastır. Ancak, bugün Eskişehir’de hem yönetim zafiyeti hem de vatandaşa yüklenen haksız maliyetlerle karşı karşıyayız. Bakınız, Evsel Katı Atık Bedelleri konusunda tam bir karmaşa ve sorumluluktan kaçma hali yaşanıyor. Kanun açık: Katı atık bertaraf tesislerini kurmak ve bu sistemi bir bütün olarak yönetmek Büyükşehir Belediyesi’nin görevidir. Ancak, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi kendi uhdesinde olan tarife belirleme yetkisini dahi alt belediyelere devrederek sorumluluktan kaçmaktadır. Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyelerinden gelen; personel, araç ve şişirilmiş giderlerle dolu raporları meclisten aynen geçirerek vatandaşımıza yüksek faturalar çıkarılmasına göz yummuşlardır. Buradan soruyorum, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, katı atık tesisinden 2023 ve 2024 yıllarında elde ettiği toplam 110 bin MW’ın üzerindeki elektrik gelirini neden maliyetlerden mahsup etmiyor. Kayıt dışı işletmelerin maliyetini, neden esnafımızın ve vatandaşımızın omuzlarına yüklüyorsunuz. Belediyecilik, vatandaşı ’gelir kapısı’ olarak görmek değil, tam aksine vatandaşın derdine derman olmaktır. Bizler AK kadrolar olarak, bu bedellerin gerçekçi maliyetlerle minimuma indirilmesini hemşehrilerimizin adına özellikle istiyoruz. Buradan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ni yetkisini kullanmaya davet ediyoruz. Geçtiğimiz gün, Tepebaşı ilçemizde yaşanan su krizi, mevcut altyapının ve bu köhne yönetim anlayışının iflas ettiğinin resmidir. Eskişehir artık, CHP’li ’eski’ zihniyetten kurtulmayı, modern ve çözüm odaklı bir vizyonla yönetilmeyi hak ediyor. Halkımızı mağdur eden her krizin, her haksız bedelin hesabını sormak bizim boynumuzun borcudur. Peki, ESKİ’de yaşanan bu krizler neden bitmiyor. Çünkü Eskişehir’in altyapısı, hâlâ rahmetli Selami Vardar döneminden kalma, miadını çoktan doldurmuş borularla ve yarım asırlık yorgun sistemlerle can çekişiyor. Şehrin altyapısı çürürken üstüne makyaj yapıp ’çağdaş kent’ masalları anlatanlar, bugün acı gerçekle yüzleşiyor. 19 Aralık’tan beri Eskişehirli vatandaşlarımızı bir damla suya muhtaç eden bu liyakatsizlik, sadece bir arıza değil, bir yönetim iflasıdır. ESKİ Genel Müdürü su hesabı yapıp, belediye meclisinde üstten bakan bir tavırla konuşacağına işini yap. 2025 yılında Eskişehir’in yarısı, sizin iş bilmezliğinizden dolayı saatlerce susuz bırakılarak mağdur edilmiştir. Yapay zeka çağında şu konuştuklarımız akıl alır gibi değil. Artık bu şehir S.O.S veriyor. Bugün sözde planlı bir tamiri bile günlerce onaramayan, halkına bir damla suyu veremeyen bu zihniyetle; Allah korusun yarın bir deprem yaşasak halimiz nice olur" dedi.
Ankara AK Parti Grup Başkanvekili Gül: "Terörün sona ermesi için Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması çok önemlidir" AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, "Terörün sona ermesi için Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması çok önemlidir" dedi. TBMM Genel Kurulu, 2026 yılı bütçe görüşmelerinin son gününde Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı. Kurtulmuş, birleşimi açtıktan sonra bütçenin tümü üzerindeki görüşmelere geçildi. Bütçe üzerine konuşan AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, "Bu bütçe milletimizin AK Parti’ye vermiş olduğu 24’üncü bütçe. Her zaman çıkıp ‘Bu millet sizi gönderecek. İşte bu son bütçeniz, bir daha burada oturamayacaksınız’ diyenleri gördük. Ama milletimiz her şeyi çok iyi görüyor, her şey milletimizin hakemliğinde gidiyor ve milletimiz hamdolsun 24’üncü bütçeyi de AK Parti’ye verdi, Cumhur İttifakı’na verdi. İnanıyorum ki daha nice bütçeyi, 2026’ları, 27’leri, 28’leri ve daha nice bütçeleri Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bu milletimiz güçlü desteğiyle inşallah verecek çünkü milletimiz bize güveniyor. Dünya demokrasi tarihinde benzeri az görülmüş bir siyasi süreklilik, siyasi istikrar ve büyük bir toplumsal güven ve mutabakat var. İşte biz de milletimize layık olmak için bütün yürütme olarak, gece gündüz çalışıyoruz ve hedefimiz Türkiye Yüzyılını kurmak" diye konuştu. Konuşmasının devamında milletin çizdiği istikametten yollarına devam edeceklerini dile getiren Gül, "Birçok şey yaptık değerli arkadaşlar; yollar, köprüler, birçok yapılar yaptık. Değerli arkadaşlar, bugün elde ettiğimiz bütün başarıların arkasında devlet ve millet arasındaki bir kaynaşması var. Gazi Meclisimiz, kurucu Meclis olması hasebiyle de dünya parlamentolarında çok önemli bir yere sahip ve Cumhuriyetimizi kurdu. Bu Cumhuriyetimiz ne zaman kök salsa kökü budanmaya çalışıldı, ne zaman demokrasi güçlense hep kesmeye; darbelerle, vesayetlerle, muhtıralarla bu milletin önü kesilmeye çalışıldı, darağacına gönderilen başbakanlar oldu ve bu ülke ne zaman kenetlense hep düşmanlar karşımıza çıkarıldı. Bu düşmanlar, bu ötekileştirilen kesimler kimi zaman dindarlar oldu, kimi zaman Aleviler oldu, kimi zaman Kürtler oldu ve bu kesimler dışlandı, hedef gösterildi. Rövanşist vesayetçi anlayışı, tepeden bakan bir anlayışı, milletin tepesinde boza pişiren zihniyetleri, dönemleri yaşadık" ifadelerini kullandı. "Terörün sona ermesi için Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması çok önemlidir" Terörsüz Türkiye ve bölgede yaşanan gelişmeler hakkında değerlendirmede bulunan Gül, "İç cephemizi ne kadar güçlendirirsek dışarıdaki meydan okumalara karşı daha güçlü olacağız, daha güçlü bir meydan okumalara karşı ülkemizin gücünü daha da güçlendirmiş olacağız. Dolayısıyla terörün sona ermesi, varlığını sona erdirmesi ve Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması bu anlamda çok önemlidir ve Suriye’nin Türkmen’iyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Nusayri’siyle, hep birlikte, beraber kardeşçe yaşamasını, demokratik katılım ve istikrarını son derece önemli görüyoruz. Suriye’de, Irak’ta, İran’da yaşayan Kürt kardeşlerimizi kendimizden ayrı görmüyoruz. Cumhurbaşkanımız, Esad zamanında da oradaki Kürtlerin kimlik problemlerini bire bir sorun eden, onların tanınmasına yönelik her türlü politikalarda Kürt kardeşlerimizin yanında olmuştur. Şimdi de varlıkları ve güçlü temsilleri için her zaman bölgedeki tüm Kürtlerin yanında güçlü bir şekilde olacağız, o kardeşlerimiz her zaman bizleri yanlarında görecekler ve böylece hem ülkemizde hem bölgede huzurlu, kalıcı bir barışı temin ediyoruz" dedi.