POLİTİKA - 05 Ağustos 2017 Cumartesi 14:20

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Diyanet İşleri Başkanlığına FETÖ eleştirisi

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Diyanet İşleri Başkanlığına FETÖ eleştirisi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı’na eleştiride bulunarak, “İmam hatipte farkı bir nesil gelir endişesi taşıdılar. Bunun için eğitim sistemimizi defalarca altüst ettiler. FETÖ terör örgütü bu zaafı kullanarak kök salmış, milletimizin başına bela olmuştur. Diyanet İşleri Başkanlığının bu konuda ciddi eksikliği var. Çok ama çok geç kalmıştır" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Zeytinburnu Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Doğu ve Güneydoğu Öğrencileri Yaz Etkinliği" kapanış programına katıldı. Programa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Diyanet İşleri Başkan Vekili Prof. Dr. Ekrem Keleş, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz ve çok sayıda öğrenci katıldı. Burada öğrencilere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sizler Türkiye’nin birer köşe taşı olacaksınız. Güneydoğu’da döndürülmek istenen o kirli çarkları tersine çeviriyorsunuz, çevireceksiniz. Bu yaz kamplarının bundan sonra inşallah farklı bir şekilde düzenlenmesini de arzu ettiğimi ifade etmek istiyorum. Çocuklarımız ve gençlerimiz bizim gözümüzün nurudur. Geleceğimizi emanet ettiğimiz nesil olarak Asım'ın nesli olacaksınız inşallah. Biz mazlumların sahibiyiz. Sizler inanıyorum mazlumların dostu, sahibi olacaksınız, zalimlerin karşısına dikileceksiniz“ dedi.
"Çanakkale’de yedi düveli dize getirdik" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm dünya Anadolu topraklarını ele geçirmek için çalıştı ancak elleri boş döndüler. Onların karşısında imandan başka gücümüz yoktu. 15 Temmuz’da ezanına ve bayrağına el uzatanların başını ezeceğini tüm dünyaya ilan eden bir ecdadın mirasını devralacak nesle yakışan duruş sizin duruşunuzdur. 15 Temmuz gecesi benim milletim kaçmadı. 18 Mart 1915’i yaşamadınız ama 15 Temmuz'u yaşadık. Dolayısıyla bu bizim için çok daha anlamlı. Sizler anneler olarak, babalar olarak evlatlarınızı inşallah bu şuurla yetiştireceğinize inanıyorum. Yeni bir neslin inşasında ihyasının mimarları, mühendisleri olacaksınız” diye konuştu.

“Ben yeni nesilden ümitliyim”

Birilerinin bazı platformlarda yeni nesil konusunda ümitsizliğini dile getirdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak ben yeni nesilden ümitliyim. Onlar gibi ümitsizliğim yok. Allah’ın rahmetinden ümidimizi kesmeyeceğiz. Tarihini, kültürünü, medeniyetini bilen, kendini her alanda en iyi şekilde yetiştiren bir neslin geldiğini görüyorum. Türkiye’nin 2053 ve 2071 vizyonlarını biz sizlere emanet ettik. Biz göremeyeceğiz ama inşallah siz göreceksiniz“ dedi.

Terörün son 35 yılda insanların hayatında derin yaralar açtığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O bölgelerde çok dolaştım. Siyasette 40 yıllık bir geçmişim var. Geçmişte Güneydoğu ve Doğu illerini dolaşır, çalışmalar yürütürdüm. Şu anda şehit olduğuna inandığım birçok kardeşimizin kerpiç evlerinde onlarla beraber kaldım. O zaman otelde kalacak imkanım yoktu. Yer yatağını sererler, yer yatağında misafirleri olurduk. Devran değişti. Şimdi onların sokaklarının önünde ne yazık ki hendekler açıldı. O hendeklere ne yazık ki o bölgelerdeki kardeşlerimi gömmek istediler. Biz Kürtlerin temsilcisiyiz dediler, yalan söylediler. Benim Kürt kardeşlerimle alakaları yok. Temsilcileri değil, yalan söylüyorlar. 7 Haziran seçimlerinde biraz başarı gördüler, sokağa çağırdılar. 53 kişinin ölümüne neden oldular. Hepsi benim Kürt kardeşim, öldüren, onlar da Kürt. Hani siz Kürtlerin temsilcisiydiniz. Şu anda bizim hükümetimiz içerisinde, partimin içerisinde Kürt kardeşlerim var. Başbakan Yardımcımız Bekir Bozdağ Kürttür. Genel Başkan Yardımcım Mehdi Bey Kürttür. Bizim böyle bir derdimiz yok. Rabbim bizi kabileler halinde yarattı. Birbirimizle iyi tanışalım, anlaşalım diye yarattı. Üstünlük kim Allah’a daha yakınsa odur. Mesele o, gerisi boş” şeklinde konuştu.

“Terör örgütü tarafından hunharca öldürülen Şenay Aybüke Yalçın ve Necmettin Yılmaz’ı rahmetle yad ediyorum”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, babasıyla olan bir anısını da anlatarak, “Babama sordum biz Laz mıyız Türk müyüz? Rizeli olana Laz derler. Rize’nin belli bir bölümü Lazdır, diğer bölünü alakası yoktur. Babam güldü. Babam da büyük dedeme sormuş Laz mıyız Türk müyüz diye? 'Torunum yarın öleceğiz. Öldüğümüz zaman Allah bize kavmimizi sormayacak. Rabbin kim, nebin kim, dinin ne bunu soracak. Onlara de ki Elhamdüllilhah Müslüman’ım' dedi” diye konuştu.

Bölücü örgütün çocuklara vaat edeceği hiçbir gelecek olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yasin'imizi nasıl şehit ettiler. Bunlarda insana saygı yok. Bunlar alçaktır, bunlar haysiyetsizdir. Merhamet yok. Terör örgütü hayallerinizi çalarak, hayatlarımızı karartarak en büyük kötülüğü yavrularımıza yaptılar. Örgütün okulları, yurtları hedef almalarının sebebi budur. Terör örgütü tarafından hunharca öldürülen Şenay Aybüke Yalçın ve Necmettin Yılmaz’ı rahmetle yad ediyorum. Örgütün din görevlilerimize yönelik saldırılar hiç kesilmedi. Örgütün amacı bölgede çocukları okuldan ve camiden kopartarak, sapkın ideolojisinin kulu kölesi olmak, robotu yapmak olduğu açıktır. Çünkü biliyorlar ki camiden, mescitten, mihraptan, vaaz kürsüsünden terör ve terörist çıkmaz” dedi.

“Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda çok ama çok geç kalmıştır”

“Ülkemizde zihinleri bilgiyle, gönülleri imanla dolu nesiller yetişmesi birilerinin hep korkusu olmuştu. İmam hatip alerjisinin sebebi de budur” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İmam hatipte farkı bir nesil gelir endişesi taşıdılar. Bunun için eğitim sistemimizi defalarca alt üstettiler. FETÖ terör örgütü bu zaafı kullanarak kök salmış, başımıza bela olmuştur. Diyanet İşleri Başkanlığının bu konuda ciddi eksikliği var. Çok ama çok geç kalmıştır. Defalarca ikazlarımızı yaptık. Güneydoğu, Doğu buralardaki çalışmalarda geç kaldı. Diyanet İşlerinin görevi İslam'ı en doğru, en sağlıklı şekilde topluma ve elbette çocuklarımıza öğretmektir, anlatmaktır. Görüldüğü gibi boş bırakılan her alanı birileri gelip dolduruyor. Onun için alanları boş bırakmaya tahammülümüz yok. Camilerimizi de aynı şekilde dört duvar bir mihrap bir imamdan ibaret mekanlar olarak bırakamayız. Camilerimizin içinde bir hayat, bir ruh olmalı. Sadece beş vakit namaz kapıyı kapa çekil git, böyle cami olamaz. Camilerimize bu anlayışı yerleştiremedik. İbadetin dışında camilerimiz sürekli hareket halinde olmalı. Hocalarımız namaz vakitlerinin dışında halkımızı 7’den 77’ye alacak, camilerimizde eğitecek. Bunu başlatmamız lazım. Mahalleli mahalle imanına güvenir, kapısını ona açar. Bu güven devam ediyor mu onu da araştırmak lazım. Devam etmiyorsa burada bir sıkıntı var, bunu yeniden tesis etmek için neler yapmalıyız. Hanım kardeşlerimizin Diyanet İşlerindeki sayısının ve görevlerinin arttırılmasının isabetli olacağını düşünüyorum. Toplumumuzun yüzde 52'si hanım.”

"Milletimizi kimi zaman etnik, kimi zaman mezhebi, ideolojik fitnelerle kendi içinde çatıştırmaya çalışıyorlar" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriye’de, Irak’ta yapılanların benzeri Türkiye’ye yapılmaya çalışıldı. Biz bunlara fırsat vermeyeceğiz. Onun için çalışıyoruz. Kimi zaman kısmi neticeler alınsa da nihai noktada milletimiz bu oyunu deşifre etmeyi hep başarmıştır. PKK hangi amaçla kullanılıyorsa, FETÖ de aynı amaç için kullanılmıştır. Gabar'da, Tendürek’te güvenlik güçlerimiz sizlerin huzuru, refahını tesis etmek için mücadele ediyor” dedi.

“PKK’yı Kürt kardeşlerimizle, DEAŞ’ı İslam'la, FETÖ’yü Allah rızası için çalışan yapılarla özdeş hale getirmek, yanlış burada yapıldı”

Erdoğan, yapılan yanlıştan da bahsederek, "PKK’yı Kürt kardeşlerimizle, DEAŞ’ı İslam'la, FETÖ’yü Allah rızası için çalışan yapılarla özdeş hale getirmek, yanlış burada yapıldı. 'Adamlar Allah rızası için çalışıyor' diyor. Bunların tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanettir. FETÖ’yü tarif ettim. Bunlar böyle. Şu anda yargı sürecinde içeride ne yalan söylüyorlar. 'Ben o değilim' diyor. Hakim diyor ki, 'Sen nasıl değilsin, bak sen busun', o 'Ben değilim, görüntüler ortada ben değilim.' Çünkü bunlarda yalan meşrudur, takiyeyse takiye de var, yalan dolan çok. Ümmeti böyle parçaladılar. Ümmeti sıkıntının içine böyle soktular. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Bunlarınki daha erken yanacak inşallah. DEAŞ ile PKK ile PYD ve YPG ile mücadeleyi hep birlikte sürdüreceğiz. Bu tende bu can oldukça Allah'ın izniyle bu mücadeleyi hep birlikte sürdüreceğiz. Bir yandan bu örgütün kökünü kurutacak tedbirleri hayata geçirirken, aynı örgütlerin istismar araçlarını ellerinden alacağız. PKK'nın kiralık katiller güruhu, DEAŞ'ın aynı şekilde karanlık operasyon aracı, FETÖ'nün bir mankurtlar sürüsü olduğu gerçeğini tüm dünyaya kabul ettireceğiz" diye konuştu.  

Mehmet Başa

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Yaşlı Destek Programı’na başvurular başladı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, yaşlıların korunması, desteklenmesi ve yaşamlarının kolaylaştırılması için belediyeler tarafından hazırlanacak projelerin değerlendirileceği Yaşlı Destek Programı’na (YADES 2024) başvuruların başladığını belirterek, bu yıl YADES için 11 milyon 278 bin lira ödenek ayırdıklarını bildirdi. Göktaş, yaşlı nüfus oranının yüzde 10,2’ye yükseldiği Türkiye’de, bakanlığının yaşlılara sunulan hizmetlerin sayısının artırılması ve ihtiyaçlara göre çeşitlendirilmesi için çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti. Göktaş, “Bu kapsamda bakanlığımızca aile temelli aktif ve sağlıklı yaşlanmanın desteklenmesi politikasını YADES programıyla sürdürüyoruz. Yaşlılarımıza yönelik hizmetlerin sunumunda kurum bakımı hizmetleri yanında, evde bakım, gündüz bakım gibi koruyucu önleyici alternatif hizmet modellerini de yaygınlaştırıyoruz. Ayrıca yaşlılar ve yakınlarının öncelikli tercihi olan gündüz bakım ve evde bakım destek hizmetlerinin geliştirilmesi için projeler yürütüyoruz.” ifadelerini kullandı. “Bu yıl 11 milyon 278 bin lira ödenek ayırdık” Bakan Göktaş, 2016’da uygulanmaya başlanan ve genel bütçeden aktarılan kaynakla sürdürülen YADES ile yerel dinamikleri harekete geçirerek, yaşlılık alanında farkındalık oluşturmayı, yaşlıların ev ortamlarında ve sosyal hayata katılımlarının desteklenmesini amaçladıklarını belirterek, şunları kaydetti: “65 yaş üstü vatandaşlarımızın korunması ve desteklenmesiyle bakım desteği ve psikososyal desteğe ihtiyacı olanların yaşadıkları mekanlarda gerekli bakımlarının yapılarak yaşamlarının kolaylaştırılmasını sağlamak üzere, 8 yılda toplam 45 milyon TL finansman desteği sağladık. Bu kapsamda 8 yılda 42 belediyede yürütülen 74 projeyle 87 bin 987 hanede 128 bin 691 yaşlıya ulaştık. Yaşlıların korunması, desteklenmesi ve yaşamlarının kolaylaştırılması için belediyeler tarafından hazırlanacak yeni projelerin değerlendirileceği YADES 2024 başvuruları ise başladı. Bakanlığımızca bu yıl YADES için 11 milyon 278 bin lira ödenek ayırdık.” Proje teklifleri 3 Haziran’a kadar valiliklere teslim edilecek YADES 2024 programı kapsamında ayrılan ödeneğin bakanlık tarafından belirlenen usul ve esaslar kapsamında belediyelerin hazırlayacakları ve valiliklerce teklif edilecek projeler için kullandırılacağını kaydeden Göktaş, belediyelerce hazırlanacak projelerin sürelerinin bir yıl olacağını, onaylanan projelerin, belediyeler tarafından uygulanacağını ve denetimlerin ise valilikler aracılığıyla yürütüleceğini ifade etti. Bakan Göktaş, programa başvuracak belediyelerin hazırlayacakları proje tekliflerini, en geç 3 Haziran saat 17.00’ye kadar valiliklere teslim etmesi gerektiğini bildirdi.
Sivas Güneş çarpması olarak düşünülüyor, asıl tehlike fark edilmiyor İlkbahar’ın gelmesiyle birlikte kene popülasyonunda artış devam ediyor. İnsanların hayatını kaybetmesine sebep olan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), İç Anadolu Bölgesi’nde hızla yayılıyor. Kene ısırıklarına ilişkin açıklamalarda bulunan Sivas Numune Hastanesi’nde görev yapan Uzman Doktor Murtaza Öz, “Güneş çarpması diye kendini önemsemiyor ve hastaneye başvurmuyor” dedi. Baharın gelmesiyle birlikte Kırım Kongo Kanamalı Ateş (KKKA) virüsüne sebep olan kene ısırığı vakaları görülmeye başlandı. Kırsal kesimlerde daha sık rastlanan ve tedavi olunmadığında ölüme neden olabilen kene ısırığı hakkında uzmanlar sıklıkla uyarılarda bulunuyor. Hastalığın belirtilerini sıralayan uzmanlar, belirtilerin görülmesi halinde en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmasını öneriyor. Sivas Numune Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları bölümünde görev yapan Uzman Doktor Murtaza Öz, KKKA virüsüne ilişkin bilgiler verdi. Virüsü taşıyan kenelere Sivas ve çevresinde çok sık rastlandığını ifade eden Uzman Doktor Murtaza Öz, “Çok çeşitli kene türleri var ama bizim bölgemizde endemi oluşturan Kırım Kongo bulaşına sebep olan Hyalomma burada daha ön planda. Keneler yaklaşık 20 civarında hastalık bulaştırma potansiyeline sahip. Bunun başında Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) geliyor. Kırım Kongo bulaşı, kenelerin insanları ısırmasıyla oluşuyor. Hayvanlarda ise belirti vermeden sessiz enfeksiyon şeklinde seyredebiliyor. Kasaplarda da kesim sırasında bulaş söz konusu olabiliyor” dedi. “Temas riskini azaltmak gerekiyor” Vücutta kene görülmesi halinde yapılması gerekenleri anlatan Murtaza Öz, “Keneyi çok ürkütmemek lazım. Üzerine kolonya dökülmesi ve yakma gibi şeyler yapılmamalı. İlk yapılması gerek bir sağlık kuruluşuna gitmek. Çıkarıldıktan sonra o bölge bol sabunlu su ile yıkanmalı ve alkol ile dezenfekte edilmeli. Özellikle kene teması için risk faktörü taşıyan tarım ile uğraşan insanlar uzun kollu ve açık renkli giyişiler giyebilir. Pantolonu çizmenin veya çorabın içine geçirebilir. Temas riskini azaltmak gerekiyor” şeklinde konuştu. Güneş çarpması değil kene ısırığı Hastaların bir kısmının kene ısırığını fark etmediğini ifade eden Uzman Doktor Murtaza Öz, “Kene ısırığını fark edenler de genellikle duş aldıklarında fark edebiliyor. Hastalarımız rutin tarama yapmıyor. Bunun dışında hasta bağ, bahçeden geldikten sonra özellikle güneş çarpması olduğunu ifade ediyor. ‘Beni güneş çarptı’ diyor, keneyi fark etmiyor. Bulantı, kusma, baş ağrısı gibi şikâyetler başlıyor. Güneş çarpması diye kendini önemsemiyor ve hastaneye başvurmuyor. Bu da sıkıntılı bir durum. Güneş çarpması diyerek hastalığın hem ilerlemesine neden oluyor hem de tedavinin gecikmesine neden oluyor” ifadelerine yer verdi.
Aydın Bu camide 433 yıldır ezan sesi hiç susmadı Aydın’ın Kuyucak ilçesinde bulunan ve kitabelerden yola çıkarak 1591 yılında yapıldığının tahmin edilen Şatır Ali Ağa Camii’nde 433 yıldır ezan sesi hiç dinmedi. Aydın’ın tarihine ışık tutan önemli yapılar arasında yer alan, sadece bir ibadethane olmanın ötesinde bölgenin tarihi ve kültürel kimliğinin bir parçası haline gelen Şatır Ali Ağa Camii, hem mimari zarafetiyle hem de kültürel önemiyle dikkat çeken bir ibadethaneler arasında yer alıyor. Yıllar içinde birçok olaya tanıklık etmiş ve bölge halkının sosyal hayatında önemli bir rol oynayan Şatır Ali Ağa Cami, aynı zamanda bölge halkının bir araya gelip ibadet ettiği, birbirleriyle kaynaştığı ve kültürel etkinlikler düzenlediği bir merkez olma özelliğini taşıyor. Geçmişten günümüze uzanan zengin bir geçmişe sahip olan Şatır Ali Ağa Camii bölgenin tarihi ve kültürel dokusunu yansıtıyor. Mimari açıdan incelendiğinde, Şatır Ali Ağa Camii geleneksel Osmanlı mimarisinin izlerini taşırken, kare planlı bir yapıya sahip olan cami dış cephesindeki sadelik ve zarafet dikkat çekiyor. Minaresi ise bölgenin karakteristik mimari özelliklerini yansıtıyor. İç mekanı geniş bir ibadet alanına sahip olan camii basit ancak etkileyici süslemelerle bezenirken, caminin mihrap ve minberi, o dönemin ustalarının işçiliğini yansıtan örnekler arasında yer alıyor. Bugün hala ayakta olan Şatır Ali Ağa Camii, geçmişin izlerini taşıyan ve gelecek nesillere aktarılan önemli bir miras olma özelliğini taşıyor. 2018 yılında başlatılan ve 2 yıl süren restorasyon çalışmalarının ardından restore edilen tarihi ibadethane, ziyaretçilere hem estetik bir deneyim sunarken hem de Aydın’ın tarihine ve kültürüne dair önemli ipuçları veriyor. Çalışmaların ardından cami yepyeni bir görünüme kavuşan caminin son hali görenleri kendine hayran bırakıyor. "Tarihi camilerde ibadet etmek insana huzur veriyor" Aydın İl Müftüsü Hasan Güneş Şatır Ali Ağa Camii hakkında yaptığı değerlendirmede tarihi camilerde ibadet etmenin insana huzur verdiğini ifade ederek, "Camiler bir ülkenin İslam beldesi, yaşayan insanların da Müslüman olduğunun nişaneleridir. Camiler aynı zamanda Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın yer yüzündeki nişaneleri olarak da zikredilmektedir. Dolayısıyla ecdadımız Peygamber Efendimiz’in uygulamış olduğu Medine-i Münevvere’ye gittiğinde ilk olarak cami inşa etmesi sebebiyle yerleştikleri yerlere ilk olarak cami inşa ediyorlar. Kuyucak’ta da bunun önemli örneği olan Şatır Ali Ağa Camii’nde görmekteyiz. Bu caminin 433 yıldır ibadete açık olduğu biliniyor. Hem ecdadımızın hem de bugüne kadar orada yaşayan kardeşlerimizin namazlarını kesintiye uğratmaksızın namazlarını burada deruhte ettiklerini gösteriyor, hem de ecdadımızın cami mimarisinin o dönemlerde nasıl olduğunu bize gösteriyor. Aynı zamanda İslam sanatının güzel bir örneğini caminin içerisinde görüyoruz. Bu tür tarihi camilerde ibadet etmek insana huzur veriyor. Ecdadımız da bu camilerde ibadet ederek bunu bize göstermişler. Biz de onlardan almış olduğumuz bu güzel mirası bu güne kadar getirdik, bundan sonra da nesillerimiz boyunca kıyamete kadar bu camilerimiz varlığını devam ettireceklerdir. Vakıflar Genel Müdürlüğü de bu bilinçle tarihi camilerin tekrar hayata kazandırılması, eski özelliklerini gün yüzüne çıkarmak için elinden gelen gayreti göstermektedir. Bununla birlikte Aydınımızın her ilçesinde buna benzer camimizin varlığını görüyoruz. Bize düşen iki husus var. Bunlardan birincisi bu camilerde bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da ibadetlerimizi yerine getirmek ikincisi de ecdadımızın bizlere bırakmış olduğu bu güzel eserlere sahip çıkmaktır" ifadelerini kullandı.