GENEL - 01 Şubat 2008 Cuma 23:08

Dağlıca baskını davası ertelendi

A
A
A
Dağlıca baskını davası ertelendi

Hakkari'nin Yüksekova ilçesi Dağlıca bölgesinde terör örgütü PKK tarafından düzenlenen baskında kaçırılan ve serbest bırakıldıktan sonra tutuklanan 8 askerin ilk duruşması, tanıkların dinlenmesi için yarına ertelendi.

Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde saat 10.00'da başlayan ve 11 saat devam eden duruşmanın öğleden sonra gerçekleştirilen oturumu, salona alınan basın mensuplarının isimlerinin mahkeme tutanaklarına geçmesiyle başladı.

Salona tek tek alınan sanıklarda ilk olarak 'Büyük zararlar doğuran emre itaatsizlikte ısrar', 'Suç ve suçluyu alenen övme', 'Yurt dışına firar', 'Zincirleme olarak basın ve yayın yoluyla bölücü terör örgütünün propagandasını yapmak', 'Basın ve yayın yoluyla halkı askerlik hizmetlerinden soğutacak beyanlarda, telkinlerde bulunmak ve propagandasını yapmak' suçlarıyla ömür boyu hapsi istenen Piyade Er Ramazan Yüce ifade verdi.

Yaklaşık 2 saat boyunca hazırladığı 12 sayfalık savunmasını okuyan Yüce, daha sonra yazılı olarak metni mahkeme heyetine sundu.

'Memuriyet görevinin gereklerine aykırı hareket etmek, büyük zararlar doğuran emre itaatsizlikte ısrar ile zincirleme olarak basın ve yayın yoluyla bölücü terör örgütünün propagandasını yapmak' suçlarını işlediği iddia edilen Uzman Çavuş Halis Çağan'ın da hazırladığı yazılı savunmasının ardından diğer sanıklar tek tek içeri alınarak sorguları yapıldı. İddia makamı askeri savcı ve avukatlarının da soru sorduğu sanıklar, daha sonra toplu olarak salona alınıp, esasa ilişkin ifadeleri okunarak itirazlarının olup olmadığı soruldu.

Duruşmada, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme heyeti, Hakkari'den getirilen tanıkların dinlenmesi için duruşmanın 2 Şubat 2008 Cumartesi gününe ertelenmesine oy birliğiyle karar verdi.

Ömür boyu hapis istemiyle hakkında dava açılan Er Ramazan Yüce'nin avukatlarından Dinçel Aslan, duruşmanın ardından basın mensuplarına Dağlıca Piyade Taburu Komutanı Kurmay Yarbay Onur Dirik ile diğer sorumlular hakkında, 'Tedbirsizlik sonucu birden fazla kişinin ölümüne, yaralanmasına ve kaçırılmasına sebebiyet vermek' gerekçesiyle suç duyurusunda bulunduğunu belirtti.

Basın mensuplarına soruşturma dosyasında bulunan güvenlik zafiyetleri ile ilgili tanıkların beyanları, diğer iddiaların yer aldığı 5 sayfalık dilekçe örneğini de dağıtan Aslan, mahkemenin dosyaya ilişkin yayın yasağı kararı verdiğini söyleyerek, "Biz bu şikayet dilekçemizin yayın yasağı kapsamına girip girmediğini mahkeme heyetine sorduk. Heyet, verdiğimiz suç duyurusu dilekçesinin ayrı bir dosya olduğunu ve şimdiki dosyayla herhangi bir bağlantısı bulunmadığını göz önünde bulundurarak yayın yasağının olmadığına yönelik bir karar vermiştir" dedi.

ŞABETTİN AKKUŞ - ŞÜKRÜ AKYÜZ -VAN

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Fransızların 1922 petrol planı: Erzurum neden ilk hedef? Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi, araştırmacı-yazar Taner Özdemir, Osmanlı arşivlerinde yaptığı incelemeler sırasında Doğu Anadolu’nun enerji tarihine yeni bir boyut kazandıran çarpıcı bir belgeye ulaştı. 11 Mart 1922 tarihli bu belge, Omnium adlı Fransız petrol şirketinin özel bir heyeti Erzurum merkezli geniş bir coğrafyada petrol araştırması yapmak için Osmanlı hükümetinden resmî izin istediğini gösteriyor. Şirketin görevlendirmeyi planladığı araştırma ekibinin Erzurum, Erzincan, Van, Bitlis, Siirt ve Zaho bölgelerinde inceleme yapmayı talep etmesi, Erzurum’un listenin ilk sırasında yer almasıyla daha da dikkat çekici hâle geliyor. Bu durum, dünya enerji devlerinin yüz yıl önce bile Erzurum’un yeraltı potansiyeline odaklandığını açık biçimde ortaya koyuyor. İngilizlerin ilginç tespiti Özdemir’in ortaya çıkardığı bu arşiv belgesi, Erzurum’un yalnızca stratejik ve askerî önem taşıyan bir şehir olmadığını; aynı zamanda uluslararası petrol rekabetinin erken dönem kilit merkezlerinden biri olduğunu gösteriyor. 1922 gibi siyasi açıdan kırılgan bir yılda bile bölgenin petrol açısından hedef seçilmesi, Erzurum’un jeolojik değerinin yabancı ülkeler tarafından yakından takip edildiğini kanıtlıdağını vurgulayan Araştırmacı Taner Özdemir, "Bu belge, benzer şekilde İngiltere’nin Doğu Anadolu’da yürüttüğü jeolojik çalışmalarla da örtüşüyor. İngiliz uzmanlar, Musul petrollerinin beslendiği yeraltı damarlarının kuzeyde bir kaynak hattına dayanması gerektiğini raporlarında ifade ederken, bu hattın Erzurum’dan başladığını belirtiyordu. İngiltere’nin Musul üzerindeki stratejik hesabının arkasında Erzurum’un jeolojik konumu olduğunu gösteren bu bulgular, bölgenin 20. yüzyılın başındaki enerji politikalarındaki önemini doğruluyor" diye konuştu. "Musul petrollerinin ana kaynağı Erzurum’dadır" Erzurum’un petrol potansiyelini ortaya koyan en dikkat çekici gelişmelerden birisinin ise 1930’lu yıllarda yaşandığını hatırlatan Özdemir, "Dönemin Türk mühendisleri, Musul petrollerinin oluşum hatlarını detaylı biçimde inceleyen bir çalışma hazırladı. Bu çalışma, yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası basında da yankı buldu ve Mısır’ın ünlü El Ahram Gazetesi tarafından yayımlandı. Haberde, Türk mühendislerin ulaştığı çarpıcı sonuca yer veriliyordu: "Musul petrollerinin ana kaynağı Erzurum’dadır." Bu tespit, hem coğrafi hem jeolojik verilerle desteklenmiş, Erzurum’un petrol açısından taşıdığı önemin dünya kamuoyuna duyurulmasını sağlamıştı. Türkiye sınırları dışındaki bir gazetenin, özellikle de Orta Doğu’nun en etkili yayın organlarından birinin bu bulguyu manşetlerine taşıması, meselenin uluslararası ağırlığını gözler önüne seriyordu. "Ruslar Erzurum’da kaya formasyonlarını inceledi" Erzurum’un petrol geçmişi yalnızca Fransa ve İngiltere’nin değil, Rusya’nın da ilgisini çektiğini belirten Özdemir, şöyle konuştu "Çarlık Rusyası’nın jeologları, 19. yüzyıl sonlarından itibaren Erzurum’da kaya formasyonlarını incelemiş, petrol emareleri taşıyan bölgeleri haritalandırmış ve bu çalışmaları "potansiyel enerji sahası" değerlendirmeleriyle desteklemişti. Sovyet döneminde de araştırmalar sürdürülerek Erzurum, yeraltı damarlarının karakteri açısından stratejik bir alan olarak kaydedildi. Tüm bu çalışmalar bir araya getirildiğinde, Erzurum’un enerji tarihinin bugüne kadar yeterince ele alınmadığı açıkça görülüyor. Hem Fransızların 1922 tarihli arşiv talebi, hem İngiliz ve Rus jeolojik raporları, hem de Türk mühendislerin 1930’larda El Ahram tarafından dünyaya duyurulan bilimsel tespitleri aynı noktada birleşiyor; Erzurum, uluslararası petrol araştırmalarının göz ardı edilmiş merkezidir. Bugün dünyada enerji politikaları yeniden şekillenirken ve Türkiye yerli kaynaklarını değerlendirme konusunda yeni adımlar atarken, Erzurum’un yüz yılı aşkın geçmişe dayanan bu kayıtları yeni bir tartışmanın başlangıcını işaret ediyor. Siyah elmasın izleri yeniden Erzurum’a çıkıyorsa, belki de artık şu soru yeniden sorulmalıdır: "Erzurum’un altındaki sır neden bu kadar uzun süre bekletildi ve şimdi onu konuşmanın zamanı geldi mi?"
Adana Yarım asırlık okulda yıkım çalışmaları başladı: Mezunlar son kez hüzünle gezdi Adana’nın Kozan ilçesinde 1973 yılında eğitim-öğretime açılan ve binlerce öğrenci mezun eden Kahramanmaraş depreminde hasar alan 50. Yıl Şehit İbrahim Yüce Anadolu Lisesi yıkım için çalışmalar başladı. Mezunlardan bazıları gelerek okulu son kez hüzünle gezdi. 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli depremlerde orta hasar alan 50. Yıl Şehit İbrahim Yüce Anadolu Lisesi binasında yapılan teknik incelemeler sonucunda yapının eğitim ve öğretime uygun olmadığı belirlendi. Okul binası içerisinde bulunan Şehit İbrahim Yüce köşesi, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından koruma altına alınırken, kuruma ait eğitim materyalleri ilçe milli eğitim müdürlüğü ekiplerince tahliye edildi. Yıkım ihalesini alan firma yetkilileri ise hurda ve söküm çalışmalarına başladı. Önümüzdeki günlerde tamamen yıkılması beklenen okulun, yeni dönemde meslek lisesi olarak eğitim hayatına devam edeceği öğrenildi. Okula gelen eski mezunlar ise koridorlarda ve sınıflarda son kez gezerek hatıralarını tazeledi. Deprem sonrası tahliye edilen okulun öğrencilerinin ise eğitimlerine Şehit Cengiz Eroğlu Anadolu Lisesi’nde devam ettiği öğrenildi. Duygu dolu anların yaşandığı ziyarette 2018 yılında okuldan mezun olan ve şuan beden eğitimi öğretmenliği yapan Durmuş Akbaş "Aynı zamanda okul temsilciliği ve futbol takımının kaptanıydım. Burası bizim için farklı bir ortamda. Burada nasıl aile olunur, arkadaş olunur öğrendiğimiz beraber üzülüp güldüğümüz günleri adeta yeniden yaşadım. Nöbetçi öğretmenin sesini koridorda gezerken yeniden duydum sanki" dedi. 2018 Mezunlarından Ömer Faruk Kayboz ise," Lise yıllarımız apayrı güzeldi. Öğretmenlerimiz ile çok güzel hatıralarımız var, içimiz buruk" diye konuştu.