GÜNDEM - 15 Ekim 2008 Çarşamba 16:15

"Deniz Feneri davasının dosyasını istedik"

A
A
A
"Deniz Feneri davasının dosyasını istedik"

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Deniz Feneri davasının Türkiye ayağıyla ilgili Almanya'dan adi posta yoluyla değil APS ile dosyaları istediklerini açıkladı.

Yazının APS ile Frankfurt Başkonsolosluğu'na gönderildiğini belirten Şahin, "Ben posta hizmetlerinin ne kadar sürdüğünü bilmiyorum. Bunların hesabını bana sormayın" dedi.

Meclis'te gazetecilerin Deniz Feneri davasına ilişkin sorularını cevaplayan Bakan Şahin, bir gazetecinin 'Hz. Ömer'in adaleti ile hareket etmek istediğinizi söylediniz.

Antalya'da da 'Bana ne ya' dediniz. Bu sizin adalet anlayışına giriyor mu?' yönündeki sorusu üzerine, şöyle konuştu:
"Benim Antalya'da söylediğim şuydu. Almanya'da birileri dolandırıcılık fiilini işlemiş, yargılanmış ve mahkum olmuş. Bazı siyasi parti yetkilileri diyorlar ki; bu dolandırıcılıktan siz sorumlusunuz, siz yaptınız aslında bunu. Ben de diyorum ki; bana ne ya. Beni niye başkalarının işlediği suçla ilgilendiriyorsunuz.

Arkasından bir şey daha söylüyorum. Kim suç işlediyse cezasını çekmelidir. Babamın oğlu olsa fark etmez. Benim ismimi kullanarak haksız menfaat teşebbüsünde bulunduğu için teyzemin oğlunu savcılığa ihbar etmiş, onu tutuklatmış bir insanım. Kimsenin işlediği, yaptığı suç yanına kar kalmamalıdır.

Bana ne ya derken, işleyen işlesin dokunmayın anlamında söylemedim. Niye benimle ilgilendiriyorsunuz bunu. Yani Türkiye'de birçok suçlar işleniyor. Bu suçların sorumlularından biri de ben miyim? Benimle niye irtibat kuruyorsunuz? Üzerine gitmezsem söyleyin. Türkiye'de bağlantıları var, tamam varsa tespit edilir, onlar da yasaların öngördüğü ceza ile cezalandırılır. Cezalandırılmalı, kimse hiç fark etmez. O nedenle o dosyayı bilgi ve belgeleriyle istettik."

"APS ile istedik"

Bakan Şahin, dosyayı adi posta yoluyla istedikleri yönündeki haberlere de sert çıkarak, "Adi posta ile gönderecek değiliz. APS ile gönderildi" dedi. Alman savcısının 'Hala bilgi ulaşmadı' yönündeki açıklamasının hatırlatılması üzerine Şahin, "Gönderildiği gün onu açıklamıştım. APS ile Frankfurt Başkonsolosluğumuza gönderdim. Ben posta hizmetlerinin ne kadar sürdüğünü bilmiyorum. Bunların hesabını bana sormayın" diye tepki gösterdi.

Bir gazetecinin 'Türkiye ayağı olduğu çok açık' yönündeki değerlendirmesi üzerine, "Ben savcı, hakim değilim" diyen Bakan Şahin, dosyanın Almanya'dan isteneceğini hatırlattı.

 Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nın açtığı soruşturma kapsamında dosyanın Almanya'dan istendiğini belirten Şahin, şunları söyledi:  "Ayrıca aynı savcı bildiğim kadarıyla değişik kamu kuruluşlarından da bilgi istedi. Soruşturma bir taraftan yürüyor. Ama bazen bizi hakim, savcı olarak görüyorsunuz. Hakim ve savcının işini bizimle irtibatlandırmayın, bir an önce sonuç alınması için yardımcı oluruz. Bana ne ile ilgili açıklamam odur. Bir suç işlenmiş, kardeşim sen bu işten sorumlusun derseniz, bana ne bundan derim. Yoksa üstüne gidilmesin anlamında değil. Aslında benim ne söylediğimi herkes biliyor da işlerine böyle geliyor."
Antalya'da tutuklu bulunan Alman'ın tahliye edilmesi düşüncesiyle büyükelçinin kendisine geldiğini, Almanya Başbakanı'nın da Başbakan Erdoğan'a bu konuyla ilgilenmesini söylediğini anlatan Şahin, "Ben de diyorum ki kardeşim bizde yargı bağımsız, bir şey diyemeyiz.

Nitekim sizde Deniz Feneri ile ilgili soruşturma yürütülüyor. Sizde nasıl bağımsızsa bizde de bağımsız bağlamında Deniz Feneri'ni gündeme getirdim. Ben kendim için diyeceğim ki 'bizde yargı bağımsızdır, bir şey yapamam'. Sayın büyükelçi sonra da siz yapın" diye konuştu.

Hrant Dink davası

Şahin, 'Siyasetteki üslubun sertleşmesi Meclis'i olumsuz etkiledi. Bugün de Genelkurmay Başkanı'nda ciddi bir sertlik söz konusu' yönündeki bir soruya da, "Genelkurmay Başkanı'nın açıklamasını bilmiyorum. Genelkurmay Başkanı'nın açıklamasını değerlendirmek bana düşmez ki" şeklinde cevap verdi.

Bakan Şahin, Hrant Dink davasıyla ilgili bir soru üzerine de, şunları söyledi: "Kim vermedi. Bu dava yargıya intikal etti. Artık bundan sonra bir belgenin, bilginin verilip verilmemesi konusu yargının işidir. Benim talimatımla olacak bir şey değildir. Ben yargıya şunu verin, bunu alın talimatı veremem. Ya da gizlilik kararı almışsa mahkeme, ben bunu kaldırın diyemem."

DEVLET ARIK-ANKARA

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul "Zehirlenme haberlerinin daha sık gündeme gelmesi kolektif travma oluşturuyor " Biruni Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi ve Klinik Psikolog İlayda Erdoğan, son dönemde peş peşe yaşanan zehirlenme vakalarının toplumda kolektif travma etkisi oluşturduğunu belirterek, artan kaygı nedeniyle vatandaşların hastanelerin acil servislerine daha sık başvurmaya başladığını söyledi. Klinik Psikolog İlayda Erdoğan, kolektif travmanın yalnızca geniş kitleleri etkileyen büyük afetlerle sınırlı olmadığını, küçük gibi görünen olayların bile arka arkaya geldiğinde toplumsal bellekte güçlü bir stres tepkisine yol açabileceğini ifade etti. Erdoğan, "İstanbul Fatih’te Böcek ailesinin zehirlenmesi olayı ilk etapta tüm toplumu etkileyen bir kriz gibi görünmese de sonrasında yaşanan benzer vakalar toplumda bir tehdit algısını besleyerek kolektif travmayı tetiklemiş olabilir" değerlendirmesinde bulundu. "Artan kaygı acil servis başvurularını yükseltiyor" Zehirlenme vakalarına dair haberlerin sık ve tekrar eden şekilde gündeme gelmesinin bireylerde yoğun kaygı oluşturduğunu vurgulayan Erdoğan, "Toplumdaki kaygı artışı nedeniyle, kişiler en ufak mide bulantısı, baş dönmesi gibi belirtileri bile zehirlenme ile ilişkilendirerek acil servislere başvuruyor. Bu da sağlık sisteminde yoğunluk ve yük oluşturuyor" dedi. "Medyanın tutumu travmayı hafifletmede kritik" Kolektif travmanın etkilerinin azaltılmasında medya kuruluşlarının önemli rol üstlendiğini belirten Erdoğan, şeffaf, "Medya doğru, teyit edilmiş bilgiyi aktarmalı; abartılı, tekrar eden ve tetikleyici içeriklerden kaçınmalıdır. Bu tür içerikler toplumda kaygıyı tırmandırarak travmanın kalıcılığını artırıyor" ifadelerini kullandı. "Kaygı düzeyi günlük yaşamı bozuyorsa destek alınmalı" Erdoğan, depremlerin oluşturduğu kaygının da benzer şekilde bireysel ve toplumsal düzeyde ele alınması gerektiğini belirterek, "Bireyler olumsuz içeriklere maruziyetini azaltmalı, yalnızca güvenilir kaynaklardan bilgi almalı. Deprem çantası hazırlamak, muhtemel bir depremde yapılacakları öğrenmek kaygıyı düzenler. Günlük yaşamı bozan bir kaygı düzeyi varsa mutlaka uzman desteği alınmalıdır" diye konuştu. Toplumda dayanışmayı güçlendirecek psikoeğitim faaliyetlerinin ve güven artırıcı kamu bilgilendirmelerinin önemine de dikkat çeken Erdoğan, doğru bilgi akışı ve alınacak yapısal önlemlerin kolektif travmanın oluşmasını önlemede belirleyici olduğunu kaydetti.
Hatay Firari anguslar uyuşturucu iğneyle tek tek avlandı Hatay’da 2 kişinin can verdiği kazada tırdan kaçarak şehir turuna çıkan anguslar, ekipleri tarafından uyuşturucu iğneyle sakinleştirerek tek tek yakalandılar. Hatay-Adana otobanı Dörtyol ilçesi Hurmalık mevkiinde orta refüje çarparak devrilen 63 ADM 974 plakalı tır alevlere teslim olmuş ve kazada 2 kişi ölmüştü. Kazanın ardından tırda taşınan anguslar firar etti. İskenderun, Dörtyol ve Payas ilçelerinde zaman zaman vatandaşların yaşam alanlarında grup halinde gezen anguslar tedirginliğe neden oldu. Ekiplerin zamanla yarışında vatandaşlara zarar vermeden yakalanmak istenen anguslar, uyuşturucu iğneyle vurularak yakalandılar. Yakalanan anguslar, sevk edildikleri liman merkezine götürüldüler. İki kişinin hayatını kaybettiği kazayı anlatan Semih Yalçın, "Sabah saat 05.30 sıralarında Dörtyol Hurmalık mevkiinde, otoban üzerinde Almus yüklü bir tır devrildi. Devrilmenin ardından tırda aniden yangın çıktı ve araç tamamen yandı. Hatay Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri olay yerine çok hızlı bir şekilde müdahale etti ancak maalesef iki gencimiz çıkan yangında hayatını kaybetti. Tırda yüklü olan anguslar yola saçıldı. Karayolları ve jandarma ekipleri çevrede geniş güvenlik önlemleri alarak, yola saçılan angus toplayıp bayıltma işleminin ardından tekrar limana götürdü. Kaza nedeniyle yol yaklaşık 3–4 saat trafiğe kapalı kaldı. Bu süre zarfında ulaşım E5 olarak bilinen D-400 karayolu üzerinden sağlandı. Otoban ise geçici olarak trafiğe kapatıldı. Yaşanan kazada iki gencimizi kaybettik" dedi.