GÜNDEM - 22 Kasım 2014 Cumartesi 15:01

Dev-Sol'cunun mezarı 32 yıl sonra bulundu

A
A
A
Dev-Sol'cunun mezarı 32 yıl sonra bulundu

12 Eylül döneminde Dev-Sol saflarında bulunan ve 5 Kasım 1981 tarihinde Alankent’te jandarma ile girdiği çatışmada vurularak hayatını kaybeden ancak o günden bu yana cesedi bulunamadığı için mezarı da olmayan Necdet Pişmişler’in naaşı 32 yıl sonra bulundu.

1955 yılında Bursa’da doğan, devrimci düşüncelerle 70'li yılların başında Bursa'da tanışan, İTÜ İnşaat Mühendisliği’ni kazanarak gittiği İstanbul’da önce Liseli Dev-Genç saflarına geçen Necdet Pişmişler, Dev-Sol’un tasfiye döneminde THKP-C’ye geçti.

AYBASTI’DA ÇATIŞMADA ÖLDÜ
1980 Şubat’ında Bursa'da yakalanarak tutuklanan, İstanbul-Sağmalcılar Cezaevi'nde bir süre kalan Necdet Pişmişler, aynı yıl cezaevinden firar etti. Firarı bile 4 ay sonra fark edilen Necdet Pişmişler, örgüt tarafından ‘Kır gerilla faaliyetini örgütlemek için’ Karadeniz'e gönderildi. Ordu’ya gelen ve Aybastı’ya geçen Necdet Pişmişler, burada oluşturduğu gerilla birliğine komutanlık etmeye başladı. Devrimci hareketin ilk kır gerillası geleneğini oluşturan Necdet Pişmişler, bugün Kabataş sınırları içerisinde kalan Alankent’te 5 Kasım 1981 günü yerini haber alan jandarma ile çatışmaya girdi. Çatışmada öldürülen Necdet Pişmişler’in cenazesi uzun süre bulunamadı. Ailesinin 32 yıl boyunca oğullarının ölüsü veya dirisinden haber almak için yaptığı tüm girişimler sonuçsuz kaldı.

MEZARI 32 YIL SONRA BATAKLIKTA BULUNDU
Aradan geçen yıllar içerisinde Necdet Pişmişler’in Fatsa ve Aybastılı dava arkadaşları ve yeni yetişen genç kuşak yıllarca onun mezarını aradı. O dönemi yaşayanlar, şahitler ve duyumlardan yola çıkılarak yapılan araştırmalar sonunda jandarmanın cenazesini ‘uygun bir yere göm’ diye verdiği kişinin ‘Necdet Pişmişler’in cenazesini hortumla yıkadıktan sonra battaniyeye sarıp Perşembe Yaylası'nın sulak bir kısmına attığı’ bilgisi üzerine araştırma başlatıldı.
Arkadaşlarının Aybastı-Perşembe yaylasında eski bir mezarlığın dışında, eskilerin ‘bataklık’ olarak adlandırdığı kısımda birkaç taşın yan yana dizilmiş olmasından şüphelenerek başlattığı kazı çalışmalarında Necdet Pişmişler’in mezarı battaniyeye sarılmış olarak bulundu. Mezarını bu şekilde bırakan arkadaşları daha sonra Pişmişler’in mezarını mermerden yaptırdı. Yaptırdıkları mezarın başında bir araya gelen arkadaşları kısa bir anma töreni yaptı.

İTÜ’YÜ 5.’LİKLE BİTİRMİŞ
Arkadaşlarının anlatımına göre Necdet Pişmişler’in İTÜ İnşaat Mühendisliği’ni 5.’likle bitirdiği daha sonra Dev-Sol'a katıldığı öğrenildi. 

METİN AKYÜREK

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Fransızların 1922 petrol planı: Erzurum neden ilk hedef? Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi, araştırmacı-yazar Taner Özdemir, Osmanlı arşivlerinde yaptığı incelemeler sırasında Doğu Anadolu’nun enerji tarihine yeni bir boyut kazandıran çarpıcı bir belgeye ulaştı. 11 Mart 1922 tarihli bu belge, Omnium adlı Fransız petrol şirketinin özel bir heyeti Erzurum merkezli geniş bir coğrafyada petrol araştırması yapmak için Osmanlı hükümetinden resmî izin istediğini gösteriyor. Şirketin görevlendirmeyi planladığı araştırma ekibinin Erzurum, Erzincan, Van, Bitlis, Siirt ve Zaho bölgelerinde inceleme yapmayı talep etmesi, Erzurum’un listenin ilk sırasında yer almasıyla daha da dikkat çekici hâle geliyor. Bu durum, dünya enerji devlerinin yüz yıl önce bile Erzurum’un yeraltı potansiyeline odaklandığını açık biçimde ortaya koyuyor. İngilizlerin ilginç tespiti Özdemir’in ortaya çıkardığı bu arşiv belgesi, Erzurum’un yalnızca stratejik ve askerî önem taşıyan bir şehir olmadığını; aynı zamanda uluslararası petrol rekabetinin erken dönem kilit merkezlerinden biri olduğunu gösteriyor. 1922 gibi siyasi açıdan kırılgan bir yılda bile bölgenin petrol açısından hedef seçilmesi, Erzurum’un jeolojik değerinin yabancı ülkeler tarafından yakından takip edildiğini kanıtlıdağını vurgulayan Araştırmacı Taner Özdemir, "Bu belge, benzer şekilde İngiltere’nin Doğu Anadolu’da yürüttüğü jeolojik çalışmalarla da örtüşüyor. İngiliz uzmanlar, Musul petrollerinin beslendiği yeraltı damarlarının kuzeyde bir kaynak hattına dayanması gerektiğini raporlarında ifade ederken, bu hattın Erzurum’dan başladığını belirtiyordu. İngiltere’nin Musul üzerindeki stratejik hesabının arkasında Erzurum’un jeolojik konumu olduğunu gösteren bu bulgular, bölgenin 20. yüzyılın başındaki enerji politikalarındaki önemini doğruluyor" diye konuştu. "Musul petrollerinin ana kaynağı Erzurum’dadır" Erzurum’un petrol potansiyelini ortaya koyan en dikkat çekici gelişmelerden birisinin ise 1930’lu yıllarda yaşandığını hatırlatan Özdemir, "Dönemin Türk mühendisleri, Musul petrollerinin oluşum hatlarını detaylı biçimde inceleyen bir çalışma hazırladı. Bu çalışma, yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası basında da yankı buldu ve Mısır’ın ünlü El Ahram Gazetesi tarafından yayımlandı. Haberde, Türk mühendislerin ulaştığı çarpıcı sonuca yer veriliyordu: "Musul petrollerinin ana kaynağı Erzurum’dadır." Bu tespit, hem coğrafi hem jeolojik verilerle desteklenmiş, Erzurum’un petrol açısından taşıdığı önemin dünya kamuoyuna duyurulmasını sağlamıştı. Türkiye sınırları dışındaki bir gazetenin, özellikle de Orta Doğu’nun en etkili yayın organlarından birinin bu bulguyu manşetlerine taşıması, meselenin uluslararası ağırlığını gözler önüne seriyordu. "Ruslar Erzurum’da kaya formasyonlarını inceledi" Erzurum’un petrol geçmişi yalnızca Fransa ve İngiltere’nin değil, Rusya’nın da ilgisini çektiğini belirten Özdemir, şöyle konuştu "Çarlık Rusyası’nın jeologları, 19. yüzyıl sonlarından itibaren Erzurum’da kaya formasyonlarını incelemiş, petrol emareleri taşıyan bölgeleri haritalandırmış ve bu çalışmaları "potansiyel enerji sahası" değerlendirmeleriyle desteklemişti. Sovyet döneminde de araştırmalar sürdürülerek Erzurum, yeraltı damarlarının karakteri açısından stratejik bir alan olarak kaydedildi. Tüm bu çalışmalar bir araya getirildiğinde, Erzurum’un enerji tarihinin bugüne kadar yeterince ele alınmadığı açıkça görülüyor. Hem Fransızların 1922 tarihli arşiv talebi, hem İngiliz ve Rus jeolojik raporları, hem de Türk mühendislerin 1930’larda El Ahram tarafından dünyaya duyurulan bilimsel tespitleri aynı noktada birleşiyor; Erzurum, uluslararası petrol araştırmalarının göz ardı edilmiş merkezidir. Bugün dünyada enerji politikaları yeniden şekillenirken ve Türkiye yerli kaynaklarını değerlendirme konusunda yeni adımlar atarken, Erzurum’un yüz yılı aşkın geçmişe dayanan bu kayıtları yeni bir tartışmanın başlangıcını işaret ediyor. Siyah elmasın izleri yeniden Erzurum’a çıkıyorsa, belki de artık şu soru yeniden sorulmalıdır: "Erzurum’un altındaki sır neden bu kadar uzun süre bekletildi ve şimdi onu konuşmanın zamanı geldi mi?"
Adana Yarım asırlık okulda yıkım çalışmaları başladı: Mezunlar son kez hüzünle gezdi Adana’nın Kozan ilçesinde 1973 yılında eğitim-öğretime açılan ve binlerce öğrenci mezun eden Kahramanmaraş depreminde hasar alan 50. Yıl Şehit İbrahim Yüce Anadolu Lisesi yıkım için çalışmalar başladı. Mezunlardan bazıları gelerek okulu son kez hüzünle gezdi. 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli depremlerde orta hasar alan 50. Yıl Şehit İbrahim Yüce Anadolu Lisesi binasında yapılan teknik incelemeler sonucunda yapının eğitim ve öğretime uygun olmadığı belirlendi. Okul binası içerisinde bulunan Şehit İbrahim Yüce köşesi, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından koruma altına alınırken, kuruma ait eğitim materyalleri ilçe milli eğitim müdürlüğü ekiplerince tahliye edildi. Yıkım ihalesini alan firma yetkilileri ise hurda ve söküm çalışmalarına başladı. Önümüzdeki günlerde tamamen yıkılması beklenen okulun, yeni dönemde meslek lisesi olarak eğitim hayatına devam edeceği öğrenildi. Okula gelen eski mezunlar ise koridorlarda ve sınıflarda son kez gezerek hatıralarını tazeledi. Deprem sonrası tahliye edilen okulun öğrencilerinin ise eğitimlerine Şehit Cengiz Eroğlu Anadolu Lisesi’nde devam ettiği öğrenildi. Duygu dolu anların yaşandığı ziyarette 2018 yılında okuldan mezun olan ve şuan beden eğitimi öğretmenliği yapan Durmuş Akbaş "Aynı zamanda okul temsilciliği ve futbol takımının kaptanıydım. Burası bizim için farklı bir ortamda. Burada nasıl aile olunur, arkadaş olunur öğrendiğimiz beraber üzülüp güldüğümüz günleri adeta yeniden yaşadım. Nöbetçi öğretmenin sesini koridorda gezerken yeniden duydum sanki" dedi. 2018 Mezunlarından Ömer Faruk Kayboz ise," Lise yıllarımız apayrı güzeldi. Öğretmenlerimiz ile çok güzel hatıralarımız var, içimiz buruk" diye konuştu.