GÜNDEM - 14 Eylül 2019 Cumartesi 14:28

Dünyada nadir görülen hipofosfatazya hastası Halil Emre’nin yardım çığlığı

A
A
A
Dünyada nadir görülen hipofosfatazya hastası Halil Emre’nin yardım çığlığı

Dünyada enden görülen hipofosfatazya hastası 12 yaşındaki Halil Emre Acar, yetkililerden yardım bekliyor.

İstanbul Cevizlibağ’da yaşayan Acar ailesinin 3’ncü çocuğu 12 yaşındaki Halil Emre, doğduktan 1 yıl sonra yürümeye başladı. Ancak anne Selma Acar, minik çocuğun yaşıtlarına göre yürümekte zorlandığını görünce doktora başvurdu. Doktordan çocuğunun kas hastası olduğunu öğrenen ailenin hayatı karardı. Oğlunun iyileşmesi için tedavi yolları arayan anne Acar 10 yıl boyunca kas hastalığı tedavisi için uğraştı.

Dönüş için aldığı uçak bileti ile cenazesi geldi

Tedavi sürecinde maddi olarak zorlanmamak için baba Tarık Acar Afrika’ya çalışmaya gitti. Baba Acar, bir süre çalıştıktan sonra ailesine sürpriz yapmak için ülkeye dönüş bileti aldı. Acar ülkeye dönmesine birkaç gün kala inşaatta çalışırken kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Acar’ın cenazesi dönüş için aldığı uçak bileti ile ülkeye getirtildi.

10 yıl sonra kas hastası değil Hipofosfatazya olduğu ortaya çıktı

Halil Emre 12 yaşına geldiğinde yapılan tetkiklerde ilginç bir durum ortaya çıktı. Doktorlar Halil Emre’nin kas hastası olmadığını, "Hipofosfatazya" adı verilen dünyada nadir görülen enzim aktivitesinin eksikliğine bağlı olarak gelişen kemik bozukluğu olduğunu tespit etti. İlaç tedavisi ile iyileşmesinin mümkün olduğunu öğrenen aile için bir umut kapısı açıldı. Halil Emre, ihtiyacı olan ilacın karşılaması için yetkilerden yardım bekliyor.

“O gün benim hayatımın karardığı gündü”

Oğlu Halil Emre’nin 2 yıl süren tedavi süreci sonrası kas hastası teşhisi konulduğunda hissettiklerini aktaran Anne Selma Acar, “Halil Emre 2007 doğumlu, doğumundan 1 sene sonra yürümeye başlayınca bir takım sıkıntıları olmaya başladı düşüyordu. Doktora gitmeye karar verdim. Doktor ’evet bir sorun var ama nedir sorun bunu araştıracağız, bakacağız’ dedi ve araştırmalara başladık. 2 sene kadar Cerrahpaşa’da takibi oldu. Bu arada yapılan tahliller çocuğun kas hastası olduğuna dair bize bilgi verildi. Doktor ’sen bu çocuğu hiçbir yere götürme kas hastası kaderine razı ol’ dedi. O gün benim hayatımın karardığı gündü. Bu hastalığın bir çoğu ölümcül sonuçlarla sonuçlanan bir hastalık. 2 yaşındaki çocuğa bir sürü ilaç yüklerseniz daha sonra böbreklerinde taş oluştu. 2 sene sonra oluşan taşları Mecidiyeköy’de özel bir merkezde böbrek taşlarını kırdırdık kaç kere anestezi verildi” diye konuştu.

Anne Acar yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarına boğuldu

Eşinin tedavi masraflarını karşılamak için Afrika’ya çalışmaya gittiği sırada hayatını kaybettiğini anlatırken gözyaşlarını tutamayan Anne Acar, “Eşimle bir gün oturduk konuştuk eğer bir gün bu hastalığın tedavisi olursa maddi açıdan mağdur olmayalım dedik. Bir gün ben inanıyorum bunun da tedavisi çıkacak ve benim çocuğum iyileşecek dedim. Onun için güçlü olalım dedik ve bunu üzerine eşim Afrika’ya kadar gitti. İş için gitti hayatında alçıcılıktan ve inşaat işinden başka hiçbir şey yapmamış insan dedi ki ’oraya giderim alçı işi yaparım belki orada biraz daha fazla para kazanırım’.

Tam böyle artık işler düzeldi her şeyi yoluna koyacağız biraz da paramız olacak çocuğun durumu için artık tıp ilerliyor her gün yeni bir şey çıkıyor dedik. Derken 2015 senesinde 9 Haziran’da cenaze haberi iş yerime geldi. Ben ona bir akşam sitemle ’ben çok yoruluyorum sen kalkıp gittin oraya ama çocuklar iş güç yapamıyorum yalnız. Dön gel’ demiştim. ’Gerekirse burada başka şeyler yaparız’ dedim o da bana sürpriz yapmak için tam Ramazan’da 2 gün öncesine bilet almış. Ertesi gün salıydı çok iyi hatırlıyorum. 9 Haziran Salı cenaze haberi geldi. Türkiye’ye dönüş için bilet almıştı dedim ya o biletle cenazesi geldi. Böylece bizim para kazanma ümitlerimiz bir yerde sona ermiş oldu. Benim tek umudum eşimdi. O gittikten sonra sığınacak hiçbir kapım kalmamıştı yalnızdım” dedi.

“Hipofosfatazya dünyada çok nadir görülen bir hastalık”

10 yıl kas hastası tanısının ardından 2017 yılında yapılan tetkiklerle Halil Emre’nin hipofosfatazya hastası olduğunun ortaya çıktığını anlatan anne Acar, “2017 yılında teşhisimiz değişti hipofosfatazya denilen bir hastalık olduğu söylendi. Ve bu dünyada çok nadir görülen bir hastalık çeşidiymiş. Anne karnından doğumundan itibaren 3 ile 6 seneye kadar mutlaka ölümle sonuçlanan bir hastalık. 6-18 yaş arası ilerleyenler var. 18 yaşına kadar gelebilen çocuk sayısı çok azmış” şeklinde konuştu.

“Siz çocuğunuzu deney olarak mı kullanmak istiyorsunuz ?”

Hipofosfatazya teşhisi konulduktan sonra yeniden doktorların kapısını çaldıklarını belirten Acar, “Hekimlerimizle görüştük teşhis kondu. Daha sonra doktorlar ’oğlunuzla gelin sizinle bir şey konuşacağız’ dediler gittik. ’Gözünüz aydın çocuğunuz kas hastası değil hipofosfatazya denilen bir kemik hastalığı bu hastalığın tedavisi çok basit bundan sonra böyle devam edeceğiz’ dediler. Sonra aradan 1 ay geçti arayan yok 6 ay kadar aranmadım. Bu arada telefon açıyorum telefonlarıma dönülmüyor. Bir doktor bey ile görüştüm tedaviye bir an önce başlamak istediğimizi söyledim.

O da bize ’siz çocuğunuzu deney olarak mı kullanmak istiyorsunuz sizin amacınız ne biz size tedavisi var mı dedik’ diye tersledi” ifadelerini kullandı.

Oğlu Halil Emre’nin vücudunun yaşlılık boyutunda olduğunu ifade eden Acar, "Benim çocuğum 12 yaşında DEXA (kemik ölçümü) ölçümü yaşlılık boyutunda ama bu ilacı kullandığı takdirde tedavisi olacağı umudunu verdiler. Nasıl kas hastalığının tedavisine ulaşıldı ve şuan hastalar tedavi olup iyileşiyorlarsa lütfen bizim hastalığımıza da bir el atılsın” dedi.

“Okulda bana kaplumbağa dediler dalga geçtiler”

Dünyada nadir görülen Hipofosfatazya hastası Halil Emre Acar’ın tek isteği ise yaşıtları gibi koşup oynamak. Okulda yaşadığı sıkıntıları anlatan Halil Emre, "Okula başladığım zaman arkadaşlarım tarafından sıkıntılar başladı. Hocalarımız pek ilgilenmiyordu. Okulda bana lakap taktılar kaplumbağa dendi. İlkokulda sıkıntılar çektim hatta psikoloğa gitmek zorunda kaldım. Şuan okulumda hiçbir sıkıntı olmuyor. Okulum iyi devam ediyorum. Basketbol ve futbol oynarken koşarken hala zorlanıyorum” diye konuştu.

Tunacan Atalay

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Nevşehir Alkollü sürücü aracı kendisinin kullanmadığını söyledi, kamera kayıtlarını izleyince ikna oldu Nevşehir’de kaza yapan alkollü sürücü, önce aracı arkadaşının kullandığını söyledi, Kent Güvenlik Yönetim Sistemi kamerası görüntüsünü izleyince de aracı kendisinin kullandığını itiraf etti. Daha sonra ise görüntü alan gazeteciye, “Abi siz bu saatte ne geziyorsunuz? Bu çektiklerini paylaşacak mısın? Bunu herkes görsün, su yola akmış. Su olmasaydı ben şu an Avanos’taydım” dedi. Kaza, gece saatlerinde 2000 Evler Mahallesi Zübeyde Hanım Caddesi Üniversite Kavşağı’nda meydana geldi. 1.33 promil alkollü olan Efe P., kullandığı 50 FE 378 plakalı Volkswagen marka otomobilin direksiyon hakimiyetini kaybetti. Araç önce orta refüje çıktı, daha sonra da karşı şeride geçen otomobil kaldırım taşlarına çarparak durdu. Kazayı gören vatandaşların ihbarı üzerine kaza yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Otomobili sürdüğünü iddia eden bir vatandaş ile otomobilde bulunan bir kişi herhangi bir yaralanmalarının olmadığı gerekçesi ile tedaviyi kabul etmedi. Kaza yerine gelen polis ekipleri inceleme yaparken araçta yolcu olarak bulunduğunu söyleyen Efe P.’nin konuşmalarından ve durumundan şüphelendi. Aracı sürdüğünü bir türlü kabul etmeyen alkollü gence polis ekipleri dakikalarca dil döktü. Aracın Efe P.’nin bir yakınının üzerine olması nedeniyle sürücünün Efe P. olabileceği ihtimali üzerinde duran polis ekipleri KGYS kameralarını inceledi. Yapılan kamera araştırması sonrası polis ekipleri aracı Efe P.’nin sürdüğünü tespit etti. Polis ekiplerinin kaza görüntüleri izletmesi sonrası aracı kendisinin kullandığını söyleyen 19 yaşındaki aday sürücü Efe P.’nin yapılan alkol kontrolünde 1.33 promil alkollü olduğu tespit edildi. Alkollü sürücü Efe P. uzun uğraş sonucu aracı kendisinin kullandığını itiraf ettikten sonra, “Ehliyet alalı iki yıl olmadı. Bu üçüncü kazam” dedi. Görüntü alan basın mensuplarına da, “Abi siz bu saatte ne geziyorsunuz? Bu çektiklerini paylaşacak mısın? Bunu herkes görsün, su yola akmış. Su olmasaydı ben şu an Avanos’taydım ifadelerini kullandı. Efe P., görüntü alan gazeteciye de "tamam" işareti yaptı. Sürücüye alkollü araç kullanmaktan 6 bin 439 lira ceza işlem uygulanırken, araç da trafikten men edildi.
Sinop Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Sinop’ta din görevlileriyle bir araya geldi Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “En çok ihtiyaç duyacağımız şey yüce bir ideal, adanmışlık ruhu ve bitmeyen bir heyecandır. Bu manada yüce dinimiz İslam’a ve insanlığa hizmet etmek en büyük idealimiz” dedi. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Sinop’ta din görevlileriyle bir araya geldi. Sinop Kültür Merkezi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programda konuşan Başkan Erbaş, yaz Kur’an kurslarının önemine ilişkin, “Çocuklar küçük yaşlarda sizlerden öğrendiklerini asla unutmazlar. Eğer onların şu kalplerine, minicik körpecik zihinlerine İslam’ın güzelliklerinden birkaç hususu bile aktarabilirseniz sizin kurtuluşunuza vesile olur” dedi. Başkan Erbaş, gençleri, çocukları ve aileleri İslam’ın güzellikleriyle buluşturulması gerektiğini belirterek, camilerin, Kur’an kursların herkese açık olduğunu söyledi. “Rol model olmalıyız” Din görevliliğinde ihlas, samimiyet, aşk ve heyecanın olması gerektiğini dile getiren Başkan Erbaş, “Bunlar hocalara çok yakışıyor. Din samimiyettir ve aşk, heyecan Aşk, heyecan kalmadıysa muvaffak olamayız. Aşkımızı, heyecanımızı asla kaybetmeyelim. Rol model olmalıyız, bizi gören gençler, çocuklar bize heves etmeli” diye konuştu. “İslam’a ve insanlığa hizmet etmek en büyük idealimiz” Başkan Erbaş, din görevlilerinin aynı zamanda İslam’ı tebliğ noktasında yaşanılan çağın ve dünyanın öğretmenleri olduğunu belirterek, “En çok ihtiyaç duyacağımız şey yüce bir ideal, adanmışlık ruhu ve bitmeyen bir heyecandır. Bu manada yüce dinimiz İslam’a ve insanlığa hizmet etmek en büyük idealimiz. Bu uğurda adanmışlık ruhuyla çalışmak en büyük bahtiyarlığımız ve çalışmalarımızın meyvelerini görmek en büyük heyecan kaynağımızdır. Çalışmalarımızın meyvesini görmemiz lazım. O meyveler bizim heyecanımızı daha da arttıracak” ifadelerini kullandı. Programa, Sinop İl Müftüsü Paşa Bektaş da katıldı.
Muğla Bal paketleme tesisi yangınında milyonlarca liralık maddi hasar meydana geldi Muğla’nın Köyceğiz ilçesi sanayi sitesinde meydana gelen ve milyonlarca lira maddi hasara neden olan fabrika yangını büyük ölçüde kontrol altına alındı. Söndürme çalışmalarını yerinde takip eden Muğla Valisi İdris Akbıyık, yangını söndürmek için canla başla mücadele eden herkese teşekkür etti. Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde sanayi sitesinde çöplükte çıkan yangın, bal paketleme tesisine sıçrayıp kısa sürede tüm tesisi ve çevresini sararak milyonlarca liralık maddi hasara sebep oldu. Yangını söndürmek için Muğla Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekiplerinin yanı sıra, Orman Bölge Müdürlüğü’ne bağlı orman yangını söndürme ekipleri, Dalaman Hava Limanı’na bağlı itfaiye ekibi, özel sektör tankerleri ve iş makineleri ve beton dökme mikserleri görev yaptı. Rüzgarın da etkisi ile kısa sürede büyüyen ve mücadelesi oldukça güç şartlar altında sürdürülen yangında iş yeri ile birlikte araçlar da yandı. Yaklaşık 2 saat süren çalışmanın ardından kontrol altına alınan yangında ilk belirlemelere göre 2 işletmede bulunan market ürünleri, 6 bin teneke bal, 10 ton zeytinyağı, 1 kamyon, 2 kamyonet, 1 forklift, 5 transpalet ve elektronik cihazlar yanarak zarar gördü. Çalışmaları yerinde takip eden Vali Akbıyık, canla başla mücadele eden herkese teşekkür etti Yangın çıktıktan kısa süre sonra Köyceğiz Toparlar Sanayi Bölgesi’ne gelerek çalışmaları bizzat yangın mahallinde takip edip ekiplerin müdahalesini koordine eden Muğla Valisi İdris Akbıyık, yangının saat 21.05 sıralarında henüz belirlenemeyen bir nedenle çöp alanında başlayıp iki iş yerine sıçradığını belirtti. Vali Akbıyık yaptığı açıklamada, “Saat 21.05 civarı Köyceğiz Toparlar mevkiinde bal fabrikası iş yerinde meydana gelen yangın, tesisin hemen yanındaki çöp dökme alanında başlayıp iş yerine sıçrıyor. Bütün kamu araçlarımız, Orman Bölge Müdürlüğü, AFAD, belediye itfaiye araçları hatta Dalaman Hava Limanı itfaiyeleri ve özel sektör, olabilecek en hızlı şekilde müdahaleye başladılar. Yangın kontrol altına alındı. 150 personel 50 civarında arazöz, tanker, beton mikseri ve iş makineleri canla başla mücadele etti. Allah’a şükür can kaybı yok, bir kişi dumandan etkilendi. Yangının yerleşim yerlerine sıçrama ihtimalini düşünmüyoruz ama hava rüzgarlı, tüm birimlerle müdahale devam ediyor. Kamu, özel sektör, kişi ve kurum söndürme çalışmalarına canla başla destek veren herkese teşekkür ediyorum” dedi.
Ankara Irak’ın kuzeyine düzenlenen hava harekatı ile 25 hedef imha edildi Milli Savunma Bakanlığı Irak’ın kuzeyinde bulunan Gara, Kandil ve Asos bölgelerindeki terörist hedeflerine hava harekatı düzenlendiğini ve 25 hedefin vurulduğunu açıkladı. Milli Savunma Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, PKK/KCK ve diğer terörist unsurları etkisiz hale getirerek Irak’ın kuzeyinden Türkiye’ye yönelik saldırıları bertaraf etmek ve hudut güvenliği sağlamak maksadıyla Birleşmiş Milletler Anlaşması’nın 51’inci maddesinden doğan meşru müdafaa hakkı doğrultusunda Irak’ın kuzeyinde bulunan Gara, Kandil ve Asos bölgelerindeki terörist hedeflerine hava harekatı düzenlendi. İcra edilen hava harekatıyla Bölücü Terör Örgütü (BTÖ) tarafından kullanılan ve içerisinde sorumlu düzeyde teröristlerin de bulunduğu değerlendirilen mağara, sığınak, barınak, depo ve terör örgütünün kullandığı tesislerden oluşan 25 hedef imha edildi. Bakanlıktan yapılan açıklamada terörle mücadelede kararlılık vurgusu yapılarak, “Asil milletimizin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri, geçmişte olduğu gibi bugün de ülkemizin ve milletimizin beka ve güvenliği için terörle mücadeleye son terörist etkisiz hâle getirilinceye kadar azim ve kararlılıkla devam edecektir. Bu harekat sırasında; masum insanların, dost unsurların, tarihî ve kültürel varlıklar ile çevrenin zarar görmemesi için her türlü tedbir alınmıştır” ifadelerine yer verildi.