EKONOMİ - 23 Mayıs 2009 Cumartesi 16:02

Dünyanın en büyük alçı fabrikası açıldı

A
A
A
Dünyanın en büyük alçı fabrikası açıldı

Dünyanın en büyük alçı fabrikası olan Doğaner Alçı Fabrikası, Bala'nın Tol köyünde hizmete girdi.

EDA HAN -ANKARA

Dünyanın en büyük alçı fabrikası olan Doğaner Alçı Fabrikası, Bala'nın Tol köyünde hizmete girdi. Tamamen yerli imkanlarla 11 ay gibi kısa bir sürede bitirilen Doğaner Panlux Alçı Levha fabrikası, yılda yaklaşık 50 bin ton alçı ihracatını hedefliyor. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Türkiye'de yaşanan siyasi sorunların çözümü için herkesin tekliflerini vatanseverce ortaya koymasında fayda olduğunu vurguladı.

Bala'nın Tol köyünde hizmete giren Doğaner Panlux Alçı Levha Fabrikası'nın açılışına Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Doğaner Alçı Yönetim Kurulu üyesi Erdoğan Akdağ, Doğaner Alçı AŞ Genel Müdürü Özant, Yozgat Belediye Başkanı Yusuf Başer, Bala Belediye Başkanı İbrahim Gürbüz ve çok sayıda davetli katıldı. Tören öncesinde Doğaner Alçı AŞ Genel Müdürü Özant, fabrikaya ilişkin basın mensuplarına bilgi verdi. Fabrikanın, Türkiye'nin alçı ihtiyacının yüzde 30'unu karşılayacağını belirten

Özant, tesisin gerek alan bakımından, gerekse alçı levha üretimi bakımından Türkiye'nin en büyük tesisi olduğunu söyledi. Tesisin yapımında tamamen Türk mühendis ve mimarların görev aldığını kaydeden Özant, yatırımın maliyetinin ise yaklaşık 30 milyon Euro olduğunu dile getirdi. Tesisin büyük bir bölümünün kendi özkaynaklarından yapıldığını belirten Özant, alçı taşı olarak Bala'nın, dünyanın en zengin bölgesi olduğunu söyledi. Özant, Bala'da 6 milyon ton alçı rezervi olduğunu, bunun da yaklaşık 20 yıllık ihtiyacı karşılayacak bir rakam olduğunu ifade etti.

Fabrikanın açılış töreninde bir konuşma yapan Doğaner Yönetim Kurulu üyesi Akdağ, fabrikada yılda 600 bin ton ve 20 milyon metrekare alçı plaka üretileceğini kaydetti. Fabrikanın, Türkiye'nin yüksek teknolojiyle yapılan ilk fabrikası olduğuna dikkat çeken Akdağ, fabrikanın 11 ay gibi kısa bir sürede tamamlandığını söyledi. En büyük sıkıntıyı elektrik konusunda yaşadıklarını belirten Akdağ, 2 milyon Euro harcayarak elektrik tesisi yaptıklarını bildirdi. Akdağ, son 3 yıl içinde fabrikaya 30 milyon Euro'nun üzerinde bir yatırım yaptıklarını kaydetti. Kendilerine bağlı 140 bayiinin olduğunu kaydeden Akdağ, yaşanan ekonomik krizden çıkacaklarına inandıklarını dile getirdi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Çiçek ise Akdağ'dan övgüyle bahsetti. "Erdoğan Akdağ iyi bir Yozgatlı, iyi bir hemşehrimizdir" diyen Çiçek, Akdağ'ın bir çok sektörün öncülerinden olduğunu, sadece Yozgat'ta değil bir çok yerde eserler yaptığını kaydetti. Akdağ'ın, yeni açtığı fabrikayla Bala'nın taşını toprağını servete dönüştürdüğünü belirten Çiçek, bunun Ankara'daki diğer işadamlarına da örnek olmasını istedi. Çiçek, "Her şeyi devletten beklemek olmaz. Dünyada devlet eliyle kalkınma sona ermiştir.

Özel sektör ağırlıklı yatırımlar yapılmaktadır. Devlet altyapıyla ve teşviklerle özel sektörün yolunu açıyor" dedi. Türkiye'nin 2000 yılında yatırım yapamayan bir ülke olduğunu, 2009 yılına gelindiğine ise 6 kat fazla yatırım yapan bir ülke haline geldiğini belirten Çiçek, bunda özel sektörün büyük katkısı olduğunu vurguladı. Çiçek, özel sektörün desteğiyle Türkiye'nin dünyanın en büyük 17. ekonomisi haline geldiğini söyledi. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yılında hedeflerinin Türkiye'yi ilk 10 ülke arasına sokmak olduğunu dile getiren Çiçek, "Bugün gelişmiş 20 ülke içinde Türkiye de bulunuyor. Ümidimiz Türkiye'yi G7'lerden birisi yapmaktır. Bize yakışan budur. Olması gereken budur" diye konuştu.

Çiçek, hükümet olarak özel sektörün gerek dış pazarda, gerek iç pazarda istenen noktaya gelmesi için gayret sarf ettiklerini belirtti. 

"AKILLI VE BİLİNÇLİ BİR TÜKETİMLE BUGÜNKÜ KORKUYU ORTADAN KALDIRABİLİRİZ"

Konuşmasında yaşanan küresel ekonomik krize de değinen Çiçek, Türkiye'de daha önce yaşanan krizlerin yönetim hatalarından kaynaklandığını ancak bugün yaşanan krizin ise dış kaynaklı olduğunu söyledi. Krize karşı bugüne kadar 60'ın üzerinde tedbir alındığını anlatan Çiçek, 1 yıl içinde reel sektöre 34.5 katrilyon lira destek sağladıklarını söyledi. Hükümet olarak yeni tedbirler almaya devam edeceklerini kaydeden Çiçek, Bakanlar Kurulu'nda da ele alınan Kredi Garanti Fonu Yasası'nı en kısa sürede çıkarmak istediklerini ifade etti. Çiçek, bu yasayla ihracatçılara çok büyük destek sağlanacağını, kredi vermekte tereddüt eden bankaların reel sektöre kredi vermesinin sağlanacağını anlattı.

Yaşanan ekonomik krizin psikolojik tarafının olduğuna da işaret eden Çiçek, "Alınan bu tedbirlerle artık krizin psikolojik yönünü bir tarafa bırakmamız gerekiyor. 'Dur bakalım ne olacak' kısmını geride bırakmamız gerekiyor. ÖTV indirimi yapıldıktan sonra araba satışlarında bir patlama oldu. Para var demek. İşin psikolojik yönünü bir tarafa bırakalım" diye konuştu. Çiçek, TOBB'un ve meslek kuruluşlarının yaptığı çağrısı desteklediğini ifade etti. Çiçek, "Akıllı ve bilinçli bir tüketimle bugünkü korkuyu tamamen ortadan kaldırmaya çalışırken bu noktada 'kriz vardır, kriz vardır' diye belli bir kelimeyi tekrarlamak bizim çözümümüzü hem zorlaştırır, hem de hiçbir fayda vermez" dedi.

"BU SORUNLARI BİZ ÇÖZECEĞİZ, BAŞKALARI ÇÖZERSE KENDİ HESABINA ÇÖZER"

Türkiye'nin iki türlü sıkıntısı olduğuna işaret eden Çiçek, konuşmasında Türkiye'de son dönemle gl çıkacaklarına inandıklaündemde olan konularla ilgili tartışmalara sert tepki gösterdi. Bu sorunların bazılarının cumhuriyetten önce, bazılarının cumhuriyet döneminde ortaya çıktığını, bazılarının ise 40-50 yıllık sorunlar olduğunu ifade eden Çiçek, genel söylemlerle bu sorunların daha karmaşık hale getirildiğini ifade etti. 

"Kimin heybesinde ne varsa döksün" diyen Çiçek, tartışılan konuları çözmek için gayret sarf etmeye hazır olduklarını vurguladı. Çiçek şunları kaydetti: "Başta siyasiler olmak üzere ülkesini seven herkese düşen 'hükümet bir şey getirsin ben ondan sonra söylerim' demekten vazgeçmektir. Madem ki Türkiye'nin sorunu, herkesin bir öncelik sıralamasına girmeksizin somut, uygulanabilir ama yeni tartışmalara da imkan vermeyecek, eski sorunları bırakarak yeni sorunlar ortaya çıkarmayacak tekliflerini vatanseverce ortaya koymasında fayda var.

Onun için gündemimizdeki tartışılan konular başta olmak üzere hükümetim adına şahsen sorunları çözmek için bu tür teklifleri birlikte paylaşmaya hazır olduğumuzu buradan ifade ediyorum. Eğer bu sorunları çözeceksek biz çözeceğiz ve çözmeliyiz. Eğer bu sorunları başkaları çözerse kendi hesabına çözer, kendi menfaatine çözer. Tam tersi çözmez, gündemde tutmaya devam eder. Onun için gelin meseleye alıştığımız iktidar-muhalefet alışkanlığıyla değil, o alışkanlıklar hoş alışkanlıklar değil, milli mücadele ruhuyla, dayanışma, birlik ve beraberlikle, birbirimizin vatanseverliğinden şüphe etmeden bakalım. Kimin heybesinde ne varsa bunu tartışalım."

Törenin sonunda Doğaner Yönetim Kurulu üyesi Akdağ, Çiçek'e bir plaket takdim etti. Çiçek, Erdoğan Akdağ ile birlikte fabrikanın açılışını gerçekleştirdi. Çiçek ve beraberindekiler açılışın ardından fabrikayı gezdi. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli 7 kişinin can verdiği olayda kan donduran kaçış planı Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde 7 kişinin hayatını kaybettiği parfüm fabrikası yangınına ilişkin hazırlanan iddianamede, şüphelilerin kaçırılmasına yönelik planlara yer verildi. Şüpheli Ali Osman A.’nın firma sahiplerini saklayan kişiye, "Canlarını sıkmasınlar, rahat olsunlar. Onları çok sağlam şekilde karşıya geçireceğiz. Maddi imkanımız ve gücümüz var. En kötü ihtimalle avukatları devreye sokacağız, suçu babaları üstlenecek. Onlara bir şey olmayacak. Bu konuşmalarımı yeğenlerime ilet" dediği iddia edildi. Olay, 8 Kasım’da Dilovası Mimar Sinan Mahallesi’ndeki Ravive Kozmetik isimli iş yerinde meydana geldi. Patlamanın ardından çıkan yangında Hanım Gülek (65), Esma Dikan (65), Şengül Yılmaz (55), Tuncay Yıldız (48), Tuğba Taşdemir (18), Nisa Taşdemir (17) ve Cansu Esatoğlu (16) yaşamını yitirdi. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan 11 şüpheliden şirket sahibi Kurtuluş Oransal, şirket yetkilileri İsmail Oransal, Altay Ali Oransal, Aleyna Oransal ve Gökberk Güngör, "Olası kastla öldürme" suçlamasıyla, Ali Osman A. ve Onay Y., "Suçluyu kayırma" suçlamasıyla tutuklandı. Şüphelilerden H.E., G.B., Ö.A. ve Güven Demirbaş, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Soruşturma sürecinde tutuklanan firma sahibi Kurtuluş Oransal ise cezaevinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Olayın ardından ihmali olduğu değerlendirilen SGK ve İŞKUR yetkilileri açığa alındı. Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 91 sayfalık iddianamede, İsmail Oransal, Altay Ali Oransal, Aleyna Oransal ve Gökberk Güngör hakkında "Olası kastla öldürme" suçundan 7’şer kez müebbet, "Nitelikli mala zarar verme" suçundan ise 3’er kez 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezası istendi. 8 sanığın "Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar, 4 sanığın "Suçluyu kayırma" suçundan 5’er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilen iddianamede, ayrıca Ümit Ç., Ünal A., Muhammet D., Seyfullah Ç., Güven D., Caner Özgür Y., Özcan Y., Özkan Y. hakkında "Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma", Ali Osman A., Onay Y., Ömer A. ve Abdurrahman B’ın ise "Suçluyu kayırma" yönünden haklarında dava açılması istendi. "Sigortası olmayanları denetimde eve gönderdiler" İddianamede ifadesi yer alan işçilerden Keriman Miskin, 4 yıldır çalıştığı iş yerinde hiçbir eğitim almadığını ve koruyucu kıyafet verilmediğini belirterek, "İşletmede resmi bir sorumlu yoktu. Sigorta denetimine sadece bir kez gelindi. Bu denetimde de iş yeri sahibi Kurtuluş Oransal, yalnızca sigortası olanların kalmasını söyleyerek, benim gibi sigortası olmayan tüm çalışanları evine gönderdi. Maaşlarımız elden veriliyordu" dedi. Yaralı kurtulan işçi Ayten Aras, patlama anında ölen Nisa Taşdemir ve Esma Dikan’ın krem dolumu yaptıklarını söyledi. Aras, "Bize koruyucu elbise verilmedi, evden geldiğimiz kıyafetlerle çalışıyorduk. Kurtuluş Oransal 4 yıldır sigorta vaadinde bulundu ama yapmadı. Günlük 800 TL yevmiye ile çalışıyorduk" ifadelerini kullandı. Olay günü tesiste bulunan 16 yaşındaki Z.H. ise "Olay günü ikinci katta, iş yerinin ortasında bulunan tankerde parfüm karışımı yapılıyordu. Kimyevi maddeleri karıştıran bir alet vardı. Biz parfüm kutusu kapatırken bir anda patlama yaşandı" diye konuştu. Acılı aileler: "Cenazeleri DNA testiyle teşhis edebildik" Yangında çocuklarını ve eşlerini kaybeden ailelerin ifadeleri ise yürekleri dağladı. 17 yaşındaki kızı Nisa’yı kaybeden baba Vedat Taşdemir, "Kızım paketleme personeli olarak girdi ancak imalat işinde de çalıştırıldığını öğrendim. İmalat yapıldığını bilseydim kızımı asla göndermezdim. Kızımın vefat ettiğini, oğlumdan alınan DNA örnekleri sonucu öğrenebildik" dedi. Eşini kaybeden Aytekin Gikan, yangın söndürüldükten sonra içeride cesetler olduğunu öğrendiğini, hastaneleri aradığını ancak eşini bulamadığını, vefat ettiğini sonradan anladığını belirtti. Hanım Gülek’in eşi Metin Gülek ve Cansu Esatoğlu’nun babası İbrahim Esatoğlu da yakınlarının cansız bedenlerini ancak İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda yapılan DNA eşleşmeleri neticesinde teşhis edebildiklerini ifade etti. "İlkokul öğrencilerini bile çalıştırdıklarını biliyorduk" Tanık İ.A., mahalleli olarak iş yerinden yayılan kimyasal koku nedeniyle şikayetçi olduklarını belirterek, "Yaşı küçük çocukları, paraya ihtiyacı olan kadınları sigortasız çalıştırıyorlardı. İlkokul öğrencilerini bile çalıştırdıklarını biliyorduk. Gerekli kurumlara şikayet edilmesine rağmen nasıl üretim yaptıklarını anlamadık" şeklinde ifade verdi. "Kurtuluş Oransal bana, ’Yangından haberim var, yoldayım’ dedi" İş yeri çalışanı H.E. ise ifadesinde, olayın ardından Kurtuluş Oransal’ı arayıp yangını bildirdiğini, kendisinin nerede olduğunu sorduğunu ve acilen gelmesi gerektiğini söylediğini ifade etti. Bunun üzerine Oransal’ın "haberim var" dediğini, yolda olduğunu söylediğini, konuşma bittikten 5-10 dakika kadar sonra Kurtuluş Oransal’ın kendisini arayarak içeride kimsenin kalıp kalmadığını sorduğunu, tam sayıyı bilmediğini ancak içeride kalan en az üç kişi olduğunu söylediğini kaydetti. "2025 yılının ağustos ve eylül aylarında kuruma sadece 8 personelin çalıştığı bildirildi" Mali müşavir M.Ç. de, firmanın kuruluş ve işleyiş sürecine dair bilgiler verdi. M.Ç., Ravive Kozmetik’in resmi sahiplerinin İsmail ve Altan Ali Oransal olduğunu, baba Kurtuluş Oransal’ın ise kağıt üzerinde yetkisi bulunmadığını söyledi. Kurtuluş Oransal’ı 2010 yılında Düzce’de çalıştığı fabrikadan "usta makinacı" olarak tanıdığını belirten M.Ç., Dilovası’ndaki tesiste çalışan işçilerin sigorta işlemlerinin gayriresmi yöntemlerle iletildiğini anlattı. Tanık M.Ç., "İşçilerin kimlik numaralarını İsmail Oransal WhatsApp veya mail yoluyla gönderiyordu. Sigorta girişlerini bu bilgilere göre yapıyordum. 2025 yılının ağustos ve eylül aylarında kuruma sadece 8 personelin çalıştığı bildirildi" dedi. Fabrikanın Dilovası’nda faaliyete geçtiği günden bu yana iş sağlığı ve güvenliği hizmeti almadığını belirten M.Ç., "Normal şartlarda işverenin anlaştığı İSG firmasına düzenli ödeme yapması gerekir ancak bana bu firmadan herhangi bir hizmet faturası gelmedi. Fabrikanın açıldığı ve üretime başladığı tarihten itibaren iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili herhangi bir bildiri veya fatura tarafıma ulaşmadı" ifadelerini kullandı. "Çocuklarım, babalarını kendilerini uzak tutmak için bu iş yerini açtı" Kurtuluş Oransal’ın eski eşi A.A. ise şirketin kuruluş amacına dair iddialarda bulundu. Kurtuluş Oransal’ın borçlu ve sorumsuz bir yapısı olduğunu öne süren A.A., çocuklarının babalarını kendilerinden uzak tutmak ve "sokakta kalmaması" için bu iş yerini açtıklarını anlattı. Çocukları İsmail ve Altay’ın bu şirketin işleri ile hiç uğraşmadıklarını ve takip etmediklerini aktardı. A.A., patlamanın meydana geldiği iş yerine alınacak personeli Kurtuluş Oransal’ın kendisinin seçtiğini, iş yerinde üretilen ürünler ile yine Kurtuluş Oransal’ın ilgilendiğini, Kurtuluş Oransal’ın daha önce kozmetik sektöründe çalıştığı için burada bir çevre edindiğini ve kendisine pazar oluşturduğunu, iş yerinin tamamen Kurtuluş Oransal’ın kontrolü altında iş yapıldığını beyan etti. "Laptobu bana getirir misin? Ben birkaç gün bu işlerle uğraşacağım, avukatlarla ilgileneceğim" İddianamede ifadesine yer verilen LYKKE Kozmetik ortaklarından şüpheli Gökberk Güngör de olay günü yaşananları ve İsmail Oransal’ın bilgisayarını aldırmasını anlattı. Aleyna Oransal’ın şirkette yüzde 50 ortaklığı bulunduğunu belirten Güngör, olay günü Aleyna’nın kendisini aradığını belirterek, gayet sakin bir ses tonuyla ’Fabrikada yangın çıkmış’ diyerek görüşmeyi sonlandırdığını söyledi. Bu görüşmeden yaklaşık yarım saat sonra İsmail Oransal’ın kendisini arayarak, "İş yerimdeki laptobu bana getirir misin? Ben birkaç gün bu işlerle uğraşacağım, avukatlarla ilgileneceğim. Sen benim odada, masanın üstünde bulunan laptobu alıp evime getir" dediğini aktardı. Güngör, bu talep üzerine laptobu alarak Oransal’a teslim ettiğini kaydetti. "Suçu babaları üstlenecek, onları yurt dışına kaçıracağız" İddianamenin en çarpıcı bölümlerinden birini ise şüphelilerin kaçış planına dair detaylar oluşturdu. Şüpheli Onay Y. ifadesinde, Ali Osman A’nın kendisini arayarak, "Olanları duydun mu? Benim yeğenler bir olaya karışmışlar" dediğini ve onları misafir edip edemeyeceğini sorduğunu belirtti. Bu görüşme üzerine Ömer A. isimli kişiyi arayarak 1 haftalık ev ayarlamasını istediğini anlatan Y., daha sonra Tekirdağ’da İsmail Oransal, Altay Ali Oransal ve Abdurrahman Bayat ile buluştuğunu söyledi. Eve girdikten sonra televizyonda "Kocaeli’de patlama" başlıklı haberleri gördüğünü ifade eden Y., bunun üzerine Ali Osman A’yı görüntülü aradığını kaydetti. Y., Ali Osman A’nın görüşme sırasında kendisine şunları söylediğini iddia etti: "Canlarını sıkmasınlar, rahat olsunlar. Onları çok sağlam bir şekilde karşıya geçireceğiz. Maddi imkanımız ve gücümüz var. En kötü ihtimalle biz avukatları devreye sokacağız, suçu babaları üstlenecek. Onlara bir şey olmayacak. Bu konuşmalarımı yeğenlerime ilet."
İstanbul 51Talk, gençleri Birleşmiş Milletler’in iklim sahnesine taşıyacağını duyurdu Çevrimiçi İngilizce öğrenme platformu 51Talk, Birleşmiş Milletler’e bağlı bir gençlik konuşma girişiminde yer aldığını duyurdu. Çocuklar için çevrimiçi bire bir İngilizce öğrenme platformu olan 51Talk, uluslararası topluluğundan genç öğrencilerin 15-21 Kasım 2025 tarihleri arasında Brezilya’nın Belém şehrinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP30) sırasında BM’ye bağlı bir gençlik konuşma girişiminde yer aldığını duyurdu. Yapılan açıklamaya göre; 2023 yılında başlatılan ve üçüncü yılına giren girişim, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye, Tayland ve Vietnam’dan çocukların iklim ve çevrenin korunmasına ilişkin bakış açılarını İngilizce olarak paylaşmaları için fırsatlar oluşturuyor. Katılımcılar, BM düzeyinde uluslararası bir sahnede yapılan konuşmalarla yerel gözlemlerini küresel bir sohbete taşıyarak iklim sorunlarının dünyanın dört bir yanındaki genç nesiller tarafından nasıl deneyimlendiğini ve ele alındığını vurguladı. 51Talk CEO’su Jack Huang, "Her çocuğun dünyayla konuşma fırsatını hak ettiğine inanıyoruz. Çocuklara doğru araçlar ve rehberlik sağlandığında, düşünceli fikirler ifade edebilir ve küresel meselelerle anlamlı bir şekilde ilgilenebilirler. Öğrencilerimizi Birleşmiş Milletler iklim sahnesinde konuşurken görmek, eğitimin neleri ortaya çıkarabileceğinin güçlü bir hatırlatıcısıdır" dedi. Türkiye’den, aile desteğiyle küçük yaşta İngilizce öğrenmeye başlayan on iki yaşındaki Osman Batu, COP30’a hazırlanırken özgüven ve akıcılık konusunda gözle görülür bir ilerleme kaydetti. Üç dakikalık bir video göndererek ve konuşma becerilerinin, dilbilgisinin, telaffuzunun ve özgüveninin değerlendirildiği İstanbul’daki ulusal bir yarışmada yarışarak çok aşamalı bir seçim sürecinden geçerek birinciliği ve Birleşmiş Milletler’de Türkiye’yi temsil etme fırsatını kazandı. Osman, COP30’da Türkiye’deki orman yangınlarından büyükannesinin bahçesindeki kelebeklerin yok olmasına kadar tanık olduğu iklim değişikliğinin etkilerinden bahsetti.
Gaziantep Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Güneri, "Obstrüktif Uyku Apnesi hayatı sessizce tehdit ediyor" Medical Point Gaziantep Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Şeyda Çevik Güneri, obstrüktif uyku apnesinin genellikle yüksek sesli horlama, gece boyunca nefesin durması, ani uyanmalar ve sabahları yorgun uyanma gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirtti. Medical Point Gaziantep Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Şeyda Çevik Güneri, obstrüktif uyku apnesinin genellikle yüksek sesli horlama, gece boyunca nefesin durması, ani uyanmalar ve sabahları yorgun uyanma gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirtti. Gün içinde aşırı uyku hali, dikkat dağınıklığı ve baş ağrılarının da sık görülen şikâyetler arasında yer aldığını ifade etti. Uzm. Dr. Güneri, obstrüktif uyku apnesinin tedavi edilmediği takdirde hipertansiyon, kalp hastalıkları, inme, diyabet ve trafik kazaları riskini artırabileceğine dikkat çekti. Özellikle obezite, boyun çevresinin kalın olması, sigara ve alkol kullanımı ile genetik faktörlerin hastalık riskini yükselttiğini vurguladı. Tanının uyku testi (polisomnografi) ile konulduğunu belirten Güneri, tedavinin hastalığın şiddetine göre planlandığını söyledi. Hafif vakalarda yaşam tarzı değişiklikleri önerilirken, orta ve ileri dereceli olgularda CPAP cihazı, ağız içi aparatlar veya cerrahi yöntemlerin gündeme gelebileceğini ifade etti. Uzm. Dr. Şeyda Çevik Güneri, "Sürekli horlama, gece nefes durması veya gün içinde aşırı uyku hali yaşayan kişilerin mutlaka bir uzmana başvurması gerekir. Erken tanı ve doğru tedavi, hem yaşam kalitesini artırır hem de ciddi sağlık sorunlarının önüne geçer" diyerek vatandaşları uyardı. Medical Point Gaziantep Hastanesi, uyku bozukluklarının tanı ve tedavisinde multidisipliner yaklaşımıyla hastalarına hizmet vermeye devam ediyor.
Denizli Başkan Tatık evleri yanan aileyi yalnız bırakmadı Denizli’nin Tavas ilçesinde elektrik panosu sebebiyle bir evde yangın çıktı. Yangında evleri kullanılamaz hale gelen aileyi Tavas Belediye Başkanı Kadir Tatık ziyaret etti. Başkan Tatık, ailenin geçici süreliğine barınmasını sağlamak amacıyla konteyner ev tahsis etti. Yangın, Denizli’nin Tavas ilçesi Güzelköy Mahallesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Cüneyt Fırlayış’a ait evde elektrik panosundan kaynaklı yangın çıktı. Evden yükselen alevleri gören vatandaşların ihbarı üzerine bölgeye itfaiye ve jandarma ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerini uzun uğraşları sonucunda yangın kontrol altına alındı. Alevlerin sardığı ev kullanılamaz hale geldi. Tavas Kaymakamı İsmail Demir ve Tavas Belediye Başkanı Kadir Tatık, yangından sonra Fırlayış ailesini geçmiş olsun ziyaretinde bulundu. Ziyarette Başkan Tatık ailenin geçici barınması sağlamak amacıyla konteyner desteği sağladı. Başkan Tatık konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Güzelköy Mahallemizde dün akşam saatlerinde meydana gelen, ilk belirlemelere göre elektrik tesisatından kaynaklanan ev yangınında zarar gören vatandaşımız Cüneyt Fırlayış’ı ziyaret ettik. Herhangi bir can kaybı ve yaralanmanın yaşanmamış olması en büyük tesellimizdir. Yangından etkilenen ve evi kullanılamaz hale gelen vatandaşımızın temel ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik gerekli aksiyonlar alınmış olup, Tavas Belediyemiz tarafından geçici barınma ihtiyacının karşılanması amacıyla konteyner desteği sağlanacaktır. Vatandaşımız Cüneyt Fırlayış’a geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, her zaman yanında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz" şeklinde konuştu.