ÇEVRE - 29 Eylül 2016 Perşembe 13:09

Dünyanın en hızlı uçan kuşu hangisidir?

A
A
A
Dünyanın en hızlı uçan kuşu hangisidir?

Dünyanın en hızlı uçan kuşu hangisidir? Dünya üzerindeki en hızlı uçak kuşla ilgili tüm bilmek istediklerinizi haberimizde bulabilirsiniz.

Dünyanın en hızlı uçan kuşu Gökdoğan'dır. Gökdoğan aynı zamanda hayvanlar aleminin en hızlısı olarakta bilinir. Havada yatay hızı saatte 180 kilometreye kadar çıkabilen Gökdoğan'ın avlanırken dalış hızı ise saatte 320 kilometreye kadar çıkabilmektedir. Hatta 2005 yılında yapılan bir ölçümde 389 km/s hızla dalış yapan bir Gökdoğan kaydetmiştir.

Tundralardan tropik iklime kadar her iklimde yaşayabilir. Yeryüzünde yaşamalanı çok geniş olan gökdoğan, ülkemizde de yaşamaktadır. Daha çok küçük kuşlarla beslenir.

Dünyanın en hızlı uçan kuşu hangisidir?

Gökdoğan, doğangiller (Falconidae) familyasından oldukça yaygın bir gündüz yırtıcı kuş türüdür. Büyük bir kuş olan gökdoğanın sırtı kül grisi, başı kara ve alt kısımları beyaz üzerine çubukludur. Kuşlarla beslenen yırtıcı kuşlarda görüldüğü üzere, gökdoğan eşeysel dimorfizm sergiler ve dişileri erkek bireylerden biraz daha büyüktür. Gökdoğan hızıyla tanınır; avına doğru yaptığı kendine özgü dalış sırasında maksimum hızının anlık olarak saatte 360 km.’nin üzerine çıkabildiği tahmin edilmektedir. Bu hız gökdoğanı hayvanlar âleminin en hızlı türü yapmaktadır.

Gökdoğanın üreme alanları arktik tundralardan dönencelere kadar çok geniş bir alanı kapsar. Kutup bölgeleri, çok yüksek dağlar ve tropikal yağmur ormanlarının dışında dünyanın her yerinde bulunur. Üzerinde buz olmayan büyük kara parçası olarak yalnızca Yeni Zelanda’da hiç gökdoğan bulunmamaktadır. Bu dağılım, gökdoğanı dünyanın en yaygın yırtıcı kuşu hatta karada yaşayan en yaygın omurgalı hayvanı yapmaktadır. Türün Latince bilimsel adı, birçok kuzey popülasyonunun göç davranışlarına ithafen "gezici doğan" anlamına gelmektedir. Uzmanlar, boyutları ve görünüşleri değişen 17 ila 19 alt tür olduğunu savunmaktadır. Bu sayısal farklılığın sebebi kızıl enseli doğanın gökdoğan türü içinde iki ayrı alt tür olarak mı ya da kendine özgü F. pelegrinoides türü olarak mı sınıflandırılması gerektiği konusundaki anlaşmazlıklardır.

Gökdoğan genel olarak orta boyda kuşlarla beslenir ama küçük memelileri, küçük kertenkeleleri ve hatta böcekleri de avladıkları gözlemlenmiştir. Bir yaşında cinsel olgunluğa erişen gökdoğan hayat boyunca tek eşli olarak yaşar ve yuvasını kayalık kenarlarında ve son zamanlarda insan yapısı yüksek binalarda yapar.[Böcek öldürücülerin, özellikle DDT’nin kullanılması nedeniyle gökdoğan türü birçok yerde tehdit altındadır. 1970’lerin başından itibaren başlayan DDT kullanımı yasağıyla birlikte ve yuvaların korunması ve hayvanların doğaya salınmasıyla popülasyonlar toparlanmıştır.

Dünyanın en hızlı uçan kuşu hangisidir?

Fiziksel nitelikler

Gökdoğanın gövde boyu 36 ile 58 cm arasında, kanat açıklığı da 91 ile 112 cm arasında değişir. Ağırlığı 600 g ile 1300 g arasındadır. Erkek ve dişi bireylerin tüyleri benzer renkte ve biçimdedir ancak eşeysel dimorfizm nedeniyle dişi bireyler erkek bireylerden yaklaşık \%15-20 daha büyük ve \%40-50 daha ağırdır.

Erişkin bireylerin sırt tüyleri ve uzun uçlu kanatları mavimsi siyah ile kül grisi renkleri arasındadır ve belli belirsiz koyu şeritler görülür; kanat uçları karadır. Alt bölgelerdeki tüyler beyaz ile pas rengi arasında değişkenlik gösterir ve koyu kahve ile kara şeritler göze çarpar. Sırt ile aynı renkte olan kuyruğun üzerindeki ince şeritler daha belirgindir. İnce ve uzun olan kuyruğun ucu yuvarlak ve karadır. Kuyruğun en ucunda ak bir şerit bulunur. Kafa kara renktedir ve soluk renkli ensenin yanları ile beyaz boğaz ile kontrast oluşturur. Beyaz renkli yanaklarda "bıyık" gibi her iki yanda siyah şerit bulunur. Gaganın tabanı ve ayaklar sarı renklidir ama gaganın ucu ile pençeler karadır. Üst gaganın ucu doğal uyum sonucunda oluşmuş ve gökdoğanın avının boyun omurunu keserek öldürmesini sağlayacak şekilde çentiklidir. Erişkin olmayan gökdoğanların rengi kahveye daha yakındır ve belirgin şeritler yerine düzensiz koyu çizgiler görülür. Gözlerinin çevresi ve gagalarının dibi soluk mavimsi renktedir.

Avlanma ve beslenme

Gökdoğan hemen hemen yalnızca güvercin ve kumru, su kuşları, ötücü kuşlar ve yağmur kuşları gibi orta büyüklükte kuşları avlayarak beslenir. Dünya üzerinde yaklaşık 1.500-2.000 arası kuş türünün (bu toplam kuş türlerinin kabaca beşte biri eder) gökdoğanlar tarafından avlandığı tahmin edilmektedir. Kuzey Amerika’da avların boyutları 3g’lık sinek kuşundan 3,1kg’lık Kanada turnasına kadar değişkenlik gösterir. Avların arasında küçük yırtıcılardan Amerika kerkenezi de bulunur. Gece avladığı küçük yarasalar dışında gökdoğan küçük memelileri nadiren avlar ama fırsat bulduğunda keme, fare, tavşan ve sincap da avlar. Büyük yapılı alt tür olan pealeinin kıyı popülasyonları neredeyse her zaman deniz kuşları ile beslenir. Brezilya’da Cubatão’nun mangrov bataklığında kışlayan bir tundrius alt türü gökdoğanın, başarılı bir şekilde genç bir kızıl aynağı avladığı gözlemlenmiştir. Av olarak neyin bulunduğuna bağlı olarak, böcekler ve sürüngenler diyetlerinin küçük bir bölümünü oluşturur. Şehir bölgelerinde gökdoğanın diyetinin büyük bölümü kaya ve sokak güvercinleri oluşturur; hatta bazı şehirlerde diyetlerinin \%80’idir. Kumru, sığırcık ve karga gibi diğer şehir kuşları da avların arasındadır.

Gökdoğan, avlarının daha etkin olduğu seher vaktinde ve alacakaranlıkta avlanır. Ancak gece göçen kara boyunlu batağan ve bayağı bıldırcın gibi birçok kuşu göç mevsiminde geceleri avlar. Şehirlerde de gece avlandığı görülmüştür. Gökdoğan avlanmak için açık alana ihtiyaç duyar, dolayısıyla daha sıklıkla su, bataklık, vadi, tarla ve tundra üzerinde, ya yüksek bir tünekten ya da havadan arayarak avlanır. Avını bulunca, kuyruğunu ve kanatlarını arkaya doğru katlayarak, ayakları kıvrılmış şekilde dalışa geçer. Sıkıca kapadığı pençeleriyle avına havada çarparak sersemletir ya da öldürür ve dönerek yere düşmeden avını havada yakalar. Eğer avı taşıyamayacağı kadar ağır ise yere düşmesini bekler ve düştüğü yerde yer. Avını yemeden önce tüylerini yolar.

Gökdoğanların av için dalış yaptıklarında ulaştıkları hız ile ilgili birçok yazı yazılmış ve araştırma yapılmıştır. Ancak aerodinamik hesaplar ile tahmin edilen teorik hızlar, güvenilir şekilde ölçülmüş gerçek maksimum hızlar ve türün ortalama olarak kullandığı hızlar birbirinden ayrılmalıdır. "İdeal" bir gökdoğanın uçuş fiziği üzerine yapılan bir çalışma, düşük irtifadan yapılan dalışlarda 400 km/s, yüksek irtifadan yapılan dalışlarda da 625 km/s teorik hızlarına ulaşılabileceğini göstermiştir. René-Jean Monneret’ye göre de kuşun kütlesi, hacmi, aerodinamik sürtünme katsayısı, izlediği yolun yer ile olan açısı ve yolun uzunluğuna göre dik açılı uzun dalışlarda teorik olarak 400 km/s hızın üzerine çıkabileceği hesaplanmaktadır. Bu hesaplamaların tamamen teorik olduğunu ve avlarını çarpmanın yarattığı şok ile öldürmelerinin dışında, gökdoğanların gerçekten bu hızlara ulaştığını gösteren somut bir kanıt olmadığını belirtmek gerekir.

Ken Franklin 2005 yılında 389 km/s hızla dalış yapan bir gökdoğanı kaydetmiştir. Ekstrem durumların dışında gökdoğanın saldırı için dalışta kullandığı normal ölçülmüş hızlar 130 km/s ile 184 km/s arasında değişir. Yine de, en azından dalış esnasında, gökdoğan dünyanın en hızlı kuşu olarak kabul edilir. Çok hızlı saldırı dalışlarına rağmen avını sıklıkla kaçırır çünkü bu hızlı dalış sırasında avcısını farketmiş olan bir kuşu izlemek kolay değildir.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli 7 kişinin can verdiği olayda kan donduran kaçış planı Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde 7 kişinin hayatını kaybettiği parfüm fabrikası yangınına ilişkin hazırlanan iddianamede, şüphelilerin kaçırılmasına yönelik planlara yer verildi. Şüpheli Ali Osman A.’nın firma sahiplerini saklayan kişiye, "Canlarını sıkmasınlar, rahat olsunlar. Onları çok sağlam şekilde karşıya geçireceğiz. Maddi imkanımız ve gücümüz var. En kötü ihtimalle avukatları devreye sokacağız, suçu babaları üstlenecek. Onlara bir şey olmayacak. Bu konuşmalarımı yeğenlerime ilet" dediği iddia edildi. Olay, 8 Kasım’da Dilovası Mimar Sinan Mahallesi’ndeki Ravive Kozmetik isimli iş yerinde meydana geldi. Patlamanın ardından çıkan yangında Hanım Gülek (65), Esma Dikan (65), Şengül Yılmaz (55), Tuncay Yıldız (48), Tuğba Taşdemir (18), Nisa Taşdemir (17) ve Cansu Esatoğlu (16) yaşamını yitirdi. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan 11 şüpheliden şirket sahibi Kurtuluş Oransal, şirket yetkilileri İsmail Oransal, Altay Ali Oransal, Aleyna Oransal ve Gökberk Güngör, "Olası kastla öldürme" suçlamasıyla, Ali Osman A. ve Onay Y., "Suçluyu kayırma" suçlamasıyla tutuklandı. Şüphelilerden H.E., G.B., Ö.A. ve Güven Demirbaş, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Soruşturma sürecinde tutuklanan firma sahibi Kurtuluş Oransal ise cezaevinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Olayın ardından ihmali olduğu değerlendirilen SGK ve İŞKUR yetkilileri açığa alındı. Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 91 sayfalık iddianamede, İsmail Oransal, Altay Ali Oransal, Aleyna Oransal ve Gökberk Güngör hakkında "Olası kastla öldürme" suçundan 7’şer kez müebbet, "Nitelikli mala zarar verme" suçundan ise 3’er kez 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezası istendi. 8 sanığın "Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar, 4 sanığın "Suçluyu kayırma" suçundan 5’er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilen iddianamede, ayrıca Ümit Ç., Ünal A., Muhammet D., Seyfullah Ç., Güven D., Caner Özgür Y., Özcan Y., Özkan Y. hakkında "Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma", Ali Osman A., Onay Y., Ömer A. ve Abdurrahman B’ın ise "Suçluyu kayırma" yönünden haklarında dava açılması istendi. "Sigortası olmayanları denetimde eve gönderdiler" İddianamede ifadesi yer alan işçilerden Keriman Miskin, 4 yıldır çalıştığı iş yerinde hiçbir eğitim almadığını ve koruyucu kıyafet verilmediğini belirterek, "İşletmede resmi bir sorumlu yoktu. Sigorta denetimine sadece bir kez gelindi. Bu denetimde de iş yeri sahibi Kurtuluş Oransal, yalnızca sigortası olanların kalmasını söyleyerek, benim gibi sigortası olmayan tüm çalışanları evine gönderdi. Maaşlarımız elden veriliyordu" dedi. Yaralı kurtulan işçi Ayten Aras, patlama anında ölen Nisa Taşdemir ve Esma Dikan’ın krem dolumu yaptıklarını söyledi. Aras, "Bize koruyucu elbise verilmedi, evden geldiğimiz kıyafetlerle çalışıyorduk. Kurtuluş Oransal 4 yıldır sigorta vaadinde bulundu ama yapmadı. Günlük 800 TL yevmiye ile çalışıyorduk" ifadelerini kullandı. Olay günü tesiste bulunan 16 yaşındaki Z.H. ise "Olay günü ikinci katta, iş yerinin ortasında bulunan tankerde parfüm karışımı yapılıyordu. Kimyevi maddeleri karıştıran bir alet vardı. Biz parfüm kutusu kapatırken bir anda patlama yaşandı" diye konuştu. Acılı aileler: "Cenazeleri DNA testiyle teşhis edebildik" Yangında çocuklarını ve eşlerini kaybeden ailelerin ifadeleri ise yürekleri dağladı. 17 yaşındaki kızı Nisa’yı kaybeden baba Vedat Taşdemir, "Kızım paketleme personeli olarak girdi ancak imalat işinde de çalıştırıldığını öğrendim. İmalat yapıldığını bilseydim kızımı asla göndermezdim. Kızımın vefat ettiğini, oğlumdan alınan DNA örnekleri sonucu öğrenebildik" dedi. Eşini kaybeden Aytekin Gikan, yangın söndürüldükten sonra içeride cesetler olduğunu öğrendiğini, hastaneleri aradığını ancak eşini bulamadığını, vefat ettiğini sonradan anladığını belirtti. Hanım Gülek’in eşi Metin Gülek ve Cansu Esatoğlu’nun babası İbrahim Esatoğlu da yakınlarının cansız bedenlerini ancak İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda yapılan DNA eşleşmeleri neticesinde teşhis edebildiklerini ifade etti. "İlkokul öğrencilerini bile çalıştırdıklarını biliyorduk" Tanık İ.A., mahalleli olarak iş yerinden yayılan kimyasal koku nedeniyle şikayetçi olduklarını belirterek, "Yaşı küçük çocukları, paraya ihtiyacı olan kadınları sigortasız çalıştırıyorlardı. İlkokul öğrencilerini bile çalıştırdıklarını biliyorduk. Gerekli kurumlara şikayet edilmesine rağmen nasıl üretim yaptıklarını anlamadık" şeklinde ifade verdi. "Kurtuluş Oransal bana, ’Yangından haberim var, yoldayım’ dedi" İş yeri çalışanı H.E. ise ifadesinde, olayın ardından Kurtuluş Oransal’ı arayıp yangını bildirdiğini, kendisinin nerede olduğunu sorduğunu ve acilen gelmesi gerektiğini söylediğini ifade etti. Bunun üzerine Oransal’ın "haberim var" dediğini, yolda olduğunu söylediğini, konuşma bittikten 5-10 dakika kadar sonra Kurtuluş Oransal’ın kendisini arayarak içeride kimsenin kalıp kalmadığını sorduğunu, tam sayıyı bilmediğini ancak içeride kalan en az üç kişi olduğunu söylediğini kaydetti. "2025 yılının ağustos ve eylül aylarında kuruma sadece 8 personelin çalıştığı bildirildi" Mali müşavir M.Ç. de, firmanın kuruluş ve işleyiş sürecine dair bilgiler verdi. M.Ç., Ravive Kozmetik’in resmi sahiplerinin İsmail ve Altan Ali Oransal olduğunu, baba Kurtuluş Oransal’ın ise kağıt üzerinde yetkisi bulunmadığını söyledi. Kurtuluş Oransal’ı 2010 yılında Düzce’de çalıştığı fabrikadan "usta makinacı" olarak tanıdığını belirten M.Ç., Dilovası’ndaki tesiste çalışan işçilerin sigorta işlemlerinin gayriresmi yöntemlerle iletildiğini anlattı. Tanık M.Ç., "İşçilerin kimlik numaralarını İsmail Oransal WhatsApp veya mail yoluyla gönderiyordu. Sigorta girişlerini bu bilgilere göre yapıyordum. 2025 yılının ağustos ve eylül aylarında kuruma sadece 8 personelin çalıştığı bildirildi" dedi. Fabrikanın Dilovası’nda faaliyete geçtiği günden bu yana iş sağlığı ve güvenliği hizmeti almadığını belirten M.Ç., "Normal şartlarda işverenin anlaştığı İSG firmasına düzenli ödeme yapması gerekir ancak bana bu firmadan herhangi bir hizmet faturası gelmedi. Fabrikanın açıldığı ve üretime başladığı tarihten itibaren iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili herhangi bir bildiri veya fatura tarafıma ulaşmadı" ifadelerini kullandı. "Çocuklarım, babalarını kendilerini uzak tutmak için bu iş yerini açtı" Kurtuluş Oransal’ın eski eşi A.A. ise şirketin kuruluş amacına dair iddialarda bulundu. Kurtuluş Oransal’ın borçlu ve sorumsuz bir yapısı olduğunu öne süren A.A., çocuklarının babalarını kendilerinden uzak tutmak ve "sokakta kalmaması" için bu iş yerini açtıklarını anlattı. Çocukları İsmail ve Altay’ın bu şirketin işleri ile hiç uğraşmadıklarını ve takip etmediklerini aktardı. A.A., patlamanın meydana geldiği iş yerine alınacak personeli Kurtuluş Oransal’ın kendisinin seçtiğini, iş yerinde üretilen ürünler ile yine Kurtuluş Oransal’ın ilgilendiğini, Kurtuluş Oransal’ın daha önce kozmetik sektöründe çalıştığı için burada bir çevre edindiğini ve kendisine pazar oluşturduğunu, iş yerinin tamamen Kurtuluş Oransal’ın kontrolü altında iş yapıldığını beyan etti. "Laptobu bana getirir misin? Ben birkaç gün bu işlerle uğraşacağım, avukatlarla ilgileneceğim" İddianamede ifadesine yer verilen LYKKE Kozmetik ortaklarından şüpheli Gökberk Güngör de olay günü yaşananları ve İsmail Oransal’ın bilgisayarını aldırmasını anlattı. Aleyna Oransal’ın şirkette yüzde 50 ortaklığı bulunduğunu belirten Güngör, olay günü Aleyna’nın kendisini aradığını belirterek, gayet sakin bir ses tonuyla ’Fabrikada yangın çıkmış’ diyerek görüşmeyi sonlandırdığını söyledi. Bu görüşmeden yaklaşık yarım saat sonra İsmail Oransal’ın kendisini arayarak, "İş yerimdeki laptobu bana getirir misin? Ben birkaç gün bu işlerle uğraşacağım, avukatlarla ilgileneceğim. Sen benim odada, masanın üstünde bulunan laptobu alıp evime getir" dediğini aktardı. Güngör, bu talep üzerine laptobu alarak Oransal’a teslim ettiğini kaydetti. "Suçu babaları üstlenecek, onları yurt dışına kaçıracağız" İddianamenin en çarpıcı bölümlerinden birini ise şüphelilerin kaçış planına dair detaylar oluşturdu. Şüpheli Onay Y. ifadesinde, Ali Osman A’nın kendisini arayarak, "Olanları duydun mu? Benim yeğenler bir olaya karışmışlar" dediğini ve onları misafir edip edemeyeceğini sorduğunu belirtti. Bu görüşme üzerine Ömer A. isimli kişiyi arayarak 1 haftalık ev ayarlamasını istediğini anlatan Y., daha sonra Tekirdağ’da İsmail Oransal, Altay Ali Oransal ve Abdurrahman Bayat ile buluştuğunu söyledi. Eve girdikten sonra televizyonda "Kocaeli’de patlama" başlıklı haberleri gördüğünü ifade eden Y., bunun üzerine Ali Osman A’yı görüntülü aradığını kaydetti. Y., Ali Osman A’nın görüşme sırasında kendisine şunları söylediğini iddia etti: "Canlarını sıkmasınlar, rahat olsunlar. Onları çok sağlam bir şekilde karşıya geçireceğiz. Maddi imkanımız ve gücümüz var. En kötü ihtimalle biz avukatları devreye sokacağız, suçu babaları üstlenecek. Onlara bir şey olmayacak. Bu konuşmalarımı yeğenlerime ilet."
İstanbul 51Talk, gençleri Birleşmiş Milletler’in iklim sahnesine taşıyacağını duyurdu Çevrimiçi İngilizce öğrenme platformu 51Talk, Birleşmiş Milletler’e bağlı bir gençlik konuşma girişiminde yer aldığını duyurdu. Çocuklar için çevrimiçi bire bir İngilizce öğrenme platformu olan 51Talk, uluslararası topluluğundan genç öğrencilerin 15-21 Kasım 2025 tarihleri arasında Brezilya’nın Belém şehrinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP30) sırasında BM’ye bağlı bir gençlik konuşma girişiminde yer aldığını duyurdu. Yapılan açıklamaya göre; 2023 yılında başlatılan ve üçüncü yılına giren girişim, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye, Tayland ve Vietnam’dan çocukların iklim ve çevrenin korunmasına ilişkin bakış açılarını İngilizce olarak paylaşmaları için fırsatlar oluşturuyor. Katılımcılar, BM düzeyinde uluslararası bir sahnede yapılan konuşmalarla yerel gözlemlerini küresel bir sohbete taşıyarak iklim sorunlarının dünyanın dört bir yanındaki genç nesiller tarafından nasıl deneyimlendiğini ve ele alındığını vurguladı. 51Talk CEO’su Jack Huang, "Her çocuğun dünyayla konuşma fırsatını hak ettiğine inanıyoruz. Çocuklara doğru araçlar ve rehberlik sağlandığında, düşünceli fikirler ifade edebilir ve küresel meselelerle anlamlı bir şekilde ilgilenebilirler. Öğrencilerimizi Birleşmiş Milletler iklim sahnesinde konuşurken görmek, eğitimin neleri ortaya çıkarabileceğinin güçlü bir hatırlatıcısıdır" dedi. Türkiye’den, aile desteğiyle küçük yaşta İngilizce öğrenmeye başlayan on iki yaşındaki Osman Batu, COP30’a hazırlanırken özgüven ve akıcılık konusunda gözle görülür bir ilerleme kaydetti. Üç dakikalık bir video göndererek ve konuşma becerilerinin, dilbilgisinin, telaffuzunun ve özgüveninin değerlendirildiği İstanbul’daki ulusal bir yarışmada yarışarak çok aşamalı bir seçim sürecinden geçerek birinciliği ve Birleşmiş Milletler’de Türkiye’yi temsil etme fırsatını kazandı. Osman, COP30’da Türkiye’deki orman yangınlarından büyükannesinin bahçesindeki kelebeklerin yok olmasına kadar tanık olduğu iklim değişikliğinin etkilerinden bahsetti.
Gaziantep Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Güneri, "Obstrüktif Uyku Apnesi hayatı sessizce tehdit ediyor" Medical Point Gaziantep Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Şeyda Çevik Güneri, obstrüktif uyku apnesinin genellikle yüksek sesli horlama, gece boyunca nefesin durması, ani uyanmalar ve sabahları yorgun uyanma gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirtti. Medical Point Gaziantep Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Şeyda Çevik Güneri, obstrüktif uyku apnesinin genellikle yüksek sesli horlama, gece boyunca nefesin durması, ani uyanmalar ve sabahları yorgun uyanma gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirtti. Gün içinde aşırı uyku hali, dikkat dağınıklığı ve baş ağrılarının da sık görülen şikâyetler arasında yer aldığını ifade etti. Uzm. Dr. Güneri, obstrüktif uyku apnesinin tedavi edilmediği takdirde hipertansiyon, kalp hastalıkları, inme, diyabet ve trafik kazaları riskini artırabileceğine dikkat çekti. Özellikle obezite, boyun çevresinin kalın olması, sigara ve alkol kullanımı ile genetik faktörlerin hastalık riskini yükselttiğini vurguladı. Tanının uyku testi (polisomnografi) ile konulduğunu belirten Güneri, tedavinin hastalığın şiddetine göre planlandığını söyledi. Hafif vakalarda yaşam tarzı değişiklikleri önerilirken, orta ve ileri dereceli olgularda CPAP cihazı, ağız içi aparatlar veya cerrahi yöntemlerin gündeme gelebileceğini ifade etti. Uzm. Dr. Şeyda Çevik Güneri, "Sürekli horlama, gece nefes durması veya gün içinde aşırı uyku hali yaşayan kişilerin mutlaka bir uzmana başvurması gerekir. Erken tanı ve doğru tedavi, hem yaşam kalitesini artırır hem de ciddi sağlık sorunlarının önüne geçer" diyerek vatandaşları uyardı. Medical Point Gaziantep Hastanesi, uyku bozukluklarının tanı ve tedavisinde multidisipliner yaklaşımıyla hastalarına hizmet vermeye devam ediyor.
Denizli Başkan Tatık evleri yanan aileyi yalnız bırakmadı Denizli’nin Tavas ilçesinde elektrik panosu sebebiyle bir evde yangın çıktı. Yangında evleri kullanılamaz hale gelen aileyi Tavas Belediye Başkanı Kadir Tatık ziyaret etti. Başkan Tatık, ailenin geçici süreliğine barınmasını sağlamak amacıyla konteyner ev tahsis etti. Yangın, Denizli’nin Tavas ilçesi Güzelköy Mahallesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Cüneyt Fırlayış’a ait evde elektrik panosundan kaynaklı yangın çıktı. Evden yükselen alevleri gören vatandaşların ihbarı üzerine bölgeye itfaiye ve jandarma ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerini uzun uğraşları sonucunda yangın kontrol altına alındı. Alevlerin sardığı ev kullanılamaz hale geldi. Tavas Kaymakamı İsmail Demir ve Tavas Belediye Başkanı Kadir Tatık, yangından sonra Fırlayış ailesini geçmiş olsun ziyaretinde bulundu. Ziyarette Başkan Tatık ailenin geçici barınması sağlamak amacıyla konteyner desteği sağladı. Başkan Tatık konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Güzelköy Mahallemizde dün akşam saatlerinde meydana gelen, ilk belirlemelere göre elektrik tesisatından kaynaklanan ev yangınında zarar gören vatandaşımız Cüneyt Fırlayış’ı ziyaret ettik. Herhangi bir can kaybı ve yaralanmanın yaşanmamış olması en büyük tesellimizdir. Yangından etkilenen ve evi kullanılamaz hale gelen vatandaşımızın temel ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik gerekli aksiyonlar alınmış olup, Tavas Belediyemiz tarafından geçici barınma ihtiyacının karşılanması amacıyla konteyner desteği sağlanacaktır. Vatandaşımız Cüneyt Fırlayış’a geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, her zaman yanında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz" şeklinde konuştu.