POLİTİKA - 05 Aralık 2015 Cumartesi 14:53

Erdoğan'dan Rusya'ya: 'Alsan ne olur almasan ne olur'

A
A
A
Erdoğan'dan Rusya'ya: 'Alsan ne olur almasan ne olur'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Herkes Rusya’ya yaptırım uygularken biz yaptırım uygulamadık. Biz yine bütün ürünleri gönderdik. Bakıyorsunuz ki şimdi tekstilde falan ‘biz Türk malı tekstil ürünleri almıyoruz’ diyorlar. Velkevki 1 milyar dolarlık ithalatınız olsun Türkiye bunlarla yıkılacak bir ülke değil. Alsan ne olur almasan ne olur.' dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türk Akımı projesinin Rusya tarafından durdurulduğu haberlerini yalanlayarak, "Türk Akımı taleplerimizin karşılanmaması sebebiyle bir süredir tarafımızdan rafa kaldırılmış bir projedir" dedi. Rusya'nın ekonomik yaptırımlarını da hatırlatan Erdoğan, "Türkiye bunlarla yıkılacak bir ülke değil. Alsan ne olur almasan ne olur" ifadelerini kullandı.

“RUSYA VE IRAK TEK KAYNAĞIMIZ DEĞİL”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye İnovasyon Haftası Kapanış Seremonisi’nde yaptığı konuşmada Rusya ile yaşanan gerginliğe değinerek, “Türkiye zengin enerji kaynakları olan bir ülke değil, tam tersine bu bakımdan dışa bağımlıyız. Rusya ile yaşadığımız son sıkıntıda ilk akla gelen doğalgaz konusu oldu. Niçin Çünkü ısınmada ve elektrik üretiminde büyük ölçüde doğalgaz kullanıyoruz. Petrolümüzün yüzde 90.5’ini, doğalgazımızın yüzde 98.5’ini dışardan alıyoruz. Doğalgazda en büyük tedarikçi Rusya, ham petrolde ise Irak. Her iki ülke de tek kaynağımız değildir. Doğalgazı İran, Azerbaycan, Nijerya, Cezayir gibi ülkelerden de temin ediyoruz. Petrolde İran ve Suudi Arabistan gibi tedarikçiler bulunuyor. Doğalgazın önemli bölümünü elektrik üretiminde kullanıyoruz. Kendi alternatif kaynaklarımızı yenilenebilir enerji olarak kullanma imkanlarımız var. Geçtiğimiz Çarşamba günü Katar ziyaretinde bu doğrultuda önemli bir adım attık. Sayın Başbakanımız’ın Azerbaycan ziyaretinde de farklı adımlar atıldı. Bu arada Rusya ile aramızdaki sorunların doğalgaz, Akkuyu nüklere enerji santrali gibi bu projelere yansıyacağına yönelik bir işaret yok” diye konuştu.

“ALSAN NE OLUR ALMASAN NE OLUR”
Türkiye’nin egemenlik hakları üzerinde operasyon düzenleyenlere karşı uyarıları daha önce de yaptığını vurgulayan Erdoğan, “Bir değil iki değil üç değil. Tüm bunlara rağmen bu gelişme ne yazık ki böyle bir netice doğdu. Burada kalkıp da gıda noktasında herkes Rusya’ya yaptırım uygularken biz yaptırım uygulamadık. Biz yine bütün ürünleri gönderdik. ‘Niye gönderiyorsunuz’ dediğinde ‘bizim stratejik ortağımız’ dedik. Bakıyorsunuz ki şimdi tekstilde falan ‘biz Türk malı tekstil ürünleri almıyoruz’ diyorlar. Bunların hepsi duygusal şeyler. Velkevki 1 milyar dolarlık ithalatınız olsun Türkiye bunlarla yıkılacak bir ülke değil. Alsan ne olur almasan ne olur. Başka kapıdan başka kaynaklar çıkar. Şu anda onlar da çıkıyor zaten. Bu konulardan endişeniz olmasın. Biz üretimlerimizi arttırarak kendimize yeni pazarlar üretmek suretiyle çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bu tür sıkıntılarla karşılaşmamızı önleyecek tedbirler zaten gündemimizde” ifadelerini kullandı.

“TÜRKAKIMI TARAFIMIZ TARAFINDAN RAFA KALDIRILMIŞ BİR PROJE”
Türk Akımı projesinin Rusya tarafından durdurulduğu yönündeki haberleri de yalanlayan Erdoğan, “Kamuoyunda Türk Akımı projesinin Rusya tarafında durdurulduğu yönünde haberler çıkıyor. Bu yalan haberlere inanmayın. Tam aksine Türk Akımı taleplerimizin karşılanmaması sebebiyle bir süredir tarafımızdan rafa kaldırılmış bir projedir. Dolayısıyla burada da yaşanan son olaylardan kaynaklanan olumsuzluk söz konusu değildir. Buna rağmen biz Rusya’nın krizi tırmandıran üslubunu tasvip etmiyoruz. Biz onların diliyle de konuşmuyoruz. Biz diplomatik dille konuşuyoruz. Bu konuda sabırlıyız. Biz milliyiz, yerliyiz ve bu ülke bu konuda ne zaman neyi konuşacağını çok iyi bilir” şeklinde konuştu.

“ARTIK DİPLOMASİSİ GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE VAR”
Rusya ile yaşanan sorunun Türkiye’nin milli savunma sanayisini geliştirme yönündeki iradesinin ne kadar isabetli olduğunu ortaya çıkardığını söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu alanlarda ciddi mesafe kat etmekle birlikte henüz arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamadığımızı ifade etmeliyiz. Eskiden mücadeleler yürekle ve bilekle verildiği için işimiz daha kolaydı. Şimdi yüreğiniz ve bileğiniz kadar sağlam güçlü bir ekonomimiz ve gelişmiş ve savunma sanayiniz yoksa netice alıcı bir mücadele yürütebilmeniz mümkün değil. Bir de sahada kazanıp masada kaybetme meselesi var. Artık diplomatik gücü güçlü bir Türkiye var. Masada güçlü bir ülke var”.

“BÖYLE BİR ZAMANDA ÜLKE SİYASETİ BERABER OLAMAZSA, NE ZAMAN BERABER OLACAK”
Rusya sorunu üzerinden muhalefeti de eleştiren Erdoğan, “Bizim en önemli sıkıntımız içimizdeki bazı kesimlerin ülkelerine olan güvensizliği. Böyle bir zamanda ülkenin siyaseti bir olamazsa beraber olamazsa ne zaman beraber olacak. Ana muhalefete bakıyorsunuz. Neredeyse utanmasa gidecek Putin’in yanında yer alacak. Zaten Esed’in yanında yer aldı oradan tanıyoruz. Böyle bir şey olabilir mi. Bugün değilse ne zaman. STK’larımızla her şeyle biz bugün bir olacağız ve dayanışma içinde olacağız. Bu herhangi bir siyasi partinin sorunu değildir. Milletimizin ortak sorunudur. Siyasi rekabetle milli çıkarları ayırt edemeyecek kadar basiretleri bağlanmış olanları ben milletimizin vicdanına havale ediyorum. Türkiye’nin karşısında kim varsa onun yanında yer almayı siyasetçi, aydın olmak zannediyorlar. Biz bilim dediğimiz, inovasyon dediğimiz için bunlara da kaşı çıkarlar ha. Her fırsatta bizim nezdimizde millete ve milletin değerlerine olan düşmanlıklarını açığa vurmaktan çekinmeye bu güruha şimdiye kadar eyvallah demedik, bundan sonra da demeyeceğiz” diye konuştu.

“BİZE DOST OLAN FAYDA SAĞLAR, HUSUMET BESLEYEN ZARAR GÖRÜR”
Erdoğan dünyanın hızla değiştiğine de dikkat çekerek, “Bize dost olan bundan sadece fayda sağlar, husumet besleyen sadece zarar görür. Biz ruhumuzla gönlümüzle kalbimize Yunus Emre’lerin sevgi ile dostlukla döşeli yolunda ilerliyoruz. Aynı zamanda biz Alparslanların, Kılçarslan’ların, Fatih’lerin, Yavuz’ların, Gazi Mustafa Kemal’lerin torunlarıyız bunun da böyle bilinmesini istiyorum. Kim hangi tarafımızla muhatap olursa o tarafımızı görür. Bizim komşularımızın dostlarımızın huzurundan güvenliğinden başka bir gayemiz yok. Bunun için her türlü yardımlaşmaya varız ama onlardan da kendi huzurumuza, refahımıza saygılı olmaların beklemenin hakkımız olduğuna inanıyorum. Bizden saygı bekleyenler lütfen onlar da bize saygı göstersinler” dedi. 

“TÜRKİYE KÜRESEL İNOVASYON ENDEKSİNDE HIZLA YÜKSELDİ” 

Türkiye İnovasyon Haftası Kapanış Seremonisi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ürettiğimiz ürünlerin tasarımlarını kendimizin yapması bizim için dün olduğundan daha önemlidir. Bunun için inovasyona, Ar-Ge faaliyetlerine önem vermeliyiz. Türkiye küresel inovasyon endeksinde hızla yükseldi” dedi.

Erdoğan, Türkiye'nin ekonomik alanda 13 yıl içinde büyük bir gelişme katettiğini belirterek, “Türkiye geçtiğimiz 13 yılda her alanda olduğu gibi ekonomi alanında da büyük bir değişime imza attı. Sizler bu devrimin en yakın şahitlerisiniz. Önümüzde 2023 hedeflerimiz var. Türkiye’yi bugünlere getiren politikalar çok önemliydi ancak sadece bunlarla hedeflerimize ulaşamayız. Yeni politikalar geliştirmek ve bunların hayata geçirmeliyiz. Elbette üretmeye devam edeceğiz ama artık üretimimizin ağırlık noktasını emek, yoğun işlerden ileri teknoloji, esaslı işlere doğru kaydırmak durumundayız. Ürettiğimiz ürünlerin tasarımlarını kendimizin yapması bizim için dün olduğundan daha önemlidir. Bunun için inovasyona, Ar-Ge faaliyetlerine önem vermeliyiz. Türkiye küresel inovasyon endeksinde hızla yükseldi. Daha kat etmemiz gereken çok mesafe var” dedi.

Eğitim alanında Türkiye'nin eksiklerinin olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Eğitim öğretim alanında eksikliklerimiz bulunuyor. Maalesef eğitimde altyapıyı güçlendirmekte gösterdiğimiz başarıyı içeriğinin geliştirilmesinde ortaya koyamadık. Bu dönem eğitim öğretim konusu üzerinde en çok duracağımız alanların başında gelecektir. Ekonomide de itici gücümüzün inovasyon olacağına inanıyorum. Güney Kore ve Japonya inovatif ürünleri ön plana çıkararak kendilerine yeni pencereler açıyorlar. Bunun için Türkiye’ye Ar-Ge konusunda daha kararlı adımlar atması gerekiyor” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“2002 yılında Ar-Ge harcamalarının milli gelir içindeki payı sadece binde 5 idi. Biz bu oranı 2014 itibariyle yüzde 1’e çıkarmış bulunuyoruz. Hedefimiz 2023 yılına kadar mili gelirden Ar-Ge ye ayrılan payı yüzde 3 düzeyine yükseltmektir. Maalesef bu yılın ilk on ayında ileri teknoloji ürünlerinin imalatan sanayi ihracatındaki payı sadece yüzde 3.5 düzeyindedir. Buna karşı aynı kategorinin ithalatında payı yüzde 15.5. Sürdürülebilir büyüme ve kalkınma hedeflerimizin bakımında bu dönüşümü başarmamız hayati derecede önemli. İnovasyon kültürünü hem kurumsal, hem bireysel alanda köklü bir şekilde yerleştirmeliyiz. Üniversitelerimizi ki 2002 sonunda 76 olan sıyısı 193’e çıkarmış bulunuyoruz. Eğitim öğretimi ayağa değil, ulaşamayanların ayağına götürme operasyonunu gerçekleştirdik. Benim Muş’taki, Hakkari’deki gençlerimizin İstanbul’a, Ankara’ya gelmeye imkanları var mı, yok. Bu operasyonla oralarda üniversitelerimizi kurduk. Oralara Prof., doçentleri göndermiş bulunuyoruz. Daha iyi olacak. Bundan şüphem yok. Üniversitelerimizi her alanda ve her düzeyde inovatif yeteneğine olan değerlerimizi ortaya çıkaracak çalışmalar için teşvik etmeliyiz. Bu konuda üniversite sanayi işbirliği geliştirilmesine ihtiyaç var. Bilim Sanayi Ve Teknoloji Bakanlığımızın bu kapsamda uyguladığı programlar olduğunu biliyoruz.”
“Teknopark sayımızı 13 yılda 2’den 59’a çıkardık” diyen Erdoğan, “Ama hedeflerimiz bakımından bunların yeterli olmadığı açık. Dünya çapında tanınan en az 10 küresel markamız olmalı. Burada gerek TİM, gerek TOBB gerek DEİK gibi kuruluşlarımızın yoğun bir atak içinde olması şart. Tabii ekonomi bakanlığımız ve ilgili bakanlığımızın yol açmaları önem arz ediyor. TİM tarafından hazırlanan inovasyon stratejisi 2023’ün önemli bir çalışma olduğuna inanıyorum. Bu çalışmanın kurumlarımız tarafından en iyi şekilde değerlendirileceğine inanıyorum” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tarihe baktığımızda dönemin en önemli çalışmalarına imza atan sayısız şahsiyet olduğun görüyoruz. Bunu şimdi de gerçekleştirmemek için bir sebep yoktur. Ülkemizde büyümüş sonra yurt dışına gidip çalışmaları sürdürmüş kişileri dünya çapında başarıla imza attığına şahit oluyoruz. Aynı başarının ülkemize gösterileceği ortamı oluşturmalıyız” diye konuştu. 

ALPER KORKMAZ - SADIK KAHRAMAN - MUSTAFA BAKIRHAN 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Bucak: “Kenti hep birlikte kalkındırmak istiyoruz” Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Serra Bucak, “Diyarbakır Ekonomi Buluşmaları” programında yaptığı konuşmada, “Bu kenti hep birlikte kalkındırmak istiyoruz” dedi. Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi (OSB), Doğu ve Güneydoğu Anadolu İş İnsanları Federasyonu (DOGÜNSİFED) ev sahipliğinde ve Ekonomi Gazetesi işbirliğiyle OSB Konferans Salonunda “Diyarbakır Ekonomi Buluşmaları; Enflasyonist Ortamda İşletmeleri Bekleyen Riskler ve Fırsatlar” adlı program düzenlendi. Programa, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanları Serra Bucak ve Doğan Hatun, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, OSB Başkanı Mustafa Fidan, DOGÜNSİFED Başkanı Devrim Türk, Ekonomi Gazetesi yazarları, iş adamları ve çok sayıda davetli katıldı. DTSO Başkanı Mehmet Kaya, Diyarbakır’ın tarih boyunca ticaret merkezi olduğunu kaydederek, “OSB anlamında önemli kademe kat ettik. Bunun taçlandırılması ve hızlandırılması lazım. İller arasında rekabet başladı artık. Yereldeki sivil toplumu güçlendirecek sistemleri kurmadığımız zaman enflasyonla sağlıklı mücadele edemeyiz. Ve her zaman bu sorunla karşı karşıya kalırız” dedi. Büyükşehir Belediyesi Başkanı Serra Bucak da, belediyelerin, yerel yönetimlerin bir kentte, her alanda sorumlu oldukları gibi yatırım ve ekonomik gelişmelerde de sorumlu olduğunu söyledi. Bucak, “Hem kalkınma, hem yereldeki ekonomiyi sürdürmek, hem de partimizin politikaları gereği olarak ekonomik gelişmeleri destekleyecek çalışmaların elbette yanında olacağız ve ön açıcı olacağız. Tüm yatırımcılar, OSB, odalarla bir araya gelip tüm çalışmaları doğru temelde, derin yoksulluğu, derin krizi göreceğimizi daha önce de ifade ettik, bugün de ifade ediyoruz” diye konuştu. Kayyumlar döneminden krediler ve borçlar bulunduğunu söyleyen Bucak, “Kullandırılan krediler, yapılmış olan borçları bu kent, bu belediye hak ediyor muydu? Hak etmiyordu. Hesap verilemeyen bir yaklaşım ortada var, farkındayız. 8 yıl çok uzun bir süre. Bu 8 yılda bir sistem kurulmuş, bunun adını koymakta zorlanıyoruz, borçlarını, krizlerini her gün yaşıyoruz. Her kurumun, her devletin bir tercihi vardır. Bu tercihte hangi alanlara yatırım yapılacak, hangi alanda gelişmelerin olacağına dair kararlar olur. Kararlarınız istihdamdan yana değil güvenlik politikalarından yana olursa, ülkenin geldiği nokta böyle olur. Kararlarınız üretimden yana değil, savaş politikalarından yana olursa elbette üretim gelişmez. Sizin yatırımlarınız eko-kırımdan yana olursa ve üretimden yana olmazsa, bu zenginlikler hiçbir şey ifade etmez. Bu kentin zenginlikleri hep anlatılır durulur ama sanayi, üretim, sağlığa yatırım olmazsa bu yıkıcı politikaların yanında halkları daha da yoksullaştıran, krizi derinleştiren durumla karşı karşıyayız. Bu toplum 3 haneli enflasyonla karşı karşıya ise bunda hükümet, biz ve iş adamlarına çok iş düşmektedir” şeklinde konuştu. Toplumsal kriz ve ekonominin gelişememesiyle genç nüfusun istihdam edilmediği ve gelecek istikrarı olmadığı için kenti ve ülkeyi terk ettiğine dikkat çeken Bucak, “Yereldeki üretimden bahsediyorsak genç nüfusu, istihdamda yer bulamayan gençlerimizi, kadınlarımızı ve geleceğimizi düşünmek zorundayız. Bu anlamıyla ülkenin derinleşmiş sorunlarının yegane çözümünün olduğunu, bu salondaki herkes bilmekte. Bugün burada yatırımcılar var. Merkezi hükümeti ne kadar eleştirsek de burada yerel ekonomi politikası üretmek zorundayız. Yüksek enerji ve ham madde, katlanan kira, artan enflasyon bütün iş adamlarını, üreticileri derin bir şekilde etkilemekte. Bizler birlikte bir yaşam sürmeyi niyet ettiğimiz bu topluma karşı sorumluluk sahibiyiz” ifadelerine yer verdi. Yerel yönetimler olarak iki aydır mazbatalarını aldıklarını hatırlatan Bucak, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu kenti hep birlikte kalkındırmak istiyoruz. Bu adaletli bölüşümü hep birlikte kurabilirsek başka yerlere de örnek olabiliriz. Derin bir yoksulluk bu kenti sardı, sarmaladı. Bunun ağırlığını hissettik. Bu salonda oturan bu kente gönül vermiş her bir yatırımcı, iş adamı aynı sorumluluğu, ağırlığı uzun yıllardır yaşıyor. Bir yandan bu ekonomik krizlerle mücadele ederken, bir yandan bu şehirde kalma inadını sürdüren, istikrarın önüne güvenlik politikalarının konulduğu bir kentte, kredilerin bile doğru yere gidemediği bir yerde, ısrar etmek, inat etmek, yatırımları burada kalıcı kılmak için çabalamak sizin de önemli sorumluluğuydu. Kayyumların 8 yılda oluşturduğu tahribatı bir biçimiyle tolere edebilen, bir biçimiyle bu kentte yine de istihdam olanakları ve ekonomik perspektifler sağlayan, bu kentin gelişmesi mümkün diyen, tarım ve turizm açısından bu kenti önemli kılmaya çalışan tüm yatırımcılara teşekkür etmek istiyorum. Bundan sonra doğru bir ekonomik gelişmenin yanında yer alabilmeyi çok önemsiyoruz.” Açılış konuşmaları ardından akademisyenler, sunumlar yaptı.
Samsun SBB’nin milli sporcusu Nisanur Erbil olimpiyatlara katılmaya hak kazandı Samsun Büyükşehir Belediyesi (SBB) Spor Kulübü’nün milli eskrimcisi Nisanur Erbil, Paris 2024 kafilesine adını yazdırdı. Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, milli sporcu Nisanur Erbil’i tebrik ederek başarılarının devamını diledi. Samsunlu milli eskrim sporcusu Nisanur Erbil için Türkiye Milli Olimpiyat Komitesinden yapılan açıklamada, “Milli eskrimcimiz Nisanur Erbil, Uluslararası Eskrim Federasyonu’ndan (FIE) 28 Mayıs 2024 tarihinde aldığı davetle Avrupa kıta kotasını kullanarak kadınlar kılıç disiplininde Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’na katılma hakkı kazandı” ifadelerine yer verilirken öte yandan Nisanur’un bir ilke imza attığı da aktarıldı. Nisanur aldığı davetle Olimpiyat tarihinde kılıç disiplininde Türkiye’yi temsil edecek ilk kadın sporcu olacak. Başkan Doğan’dan Nisanur’a tebrik Nisanur Erbil’in Olimpiyata katılmaya hak kazanmasının ardından Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan yaptığı açıklamada, "Milli gururumuz Nisanur Erbil kardeşimizin, Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’na katılmaya hak kazandığı haberini almanın mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz. Sporun her dalında fark oluşturan ve büyük başarılara imza atan, sporun şehri Samsun’umuzda yetişen Nisanur Erbil kardeşimiz ülkemizi ve şehrimizi, Paris’te temsil edecek. Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübümüzün milli sporcusu Nisanur Erbil’e ve tüm milli sporcularımıza canı gönülden başarılar diliyorum" dedi.
İstanbul Sultangazi’de raylara düşen çocuk tramvayın altında kaldı Sultangazi’de arkadaşıyla şakalaşırken raylara düşen 13 yaşındaki çocuk, tramvayın altında kalarak ağır yaralandı. Olay, saat 16.00 sıralarında Sultançiftliği Mahallesi T4 Tramvay hattı Hacı Şükrü durağında yaşandı. Edinilen bilgiye göre, okul çıkışı arkadaşları ile birlikte evine dönen Ahmet Murat Şahin (13), Hacı Şükrü durağında tramvaydan indikten sonra, tramvay içinde bulunan arkadaşları ile şakalaşmaya başladı. Bir süre sonra tramvayın hareket etmesi ile bir anda dengesini kaybeden Şahin, raylara düştü. Çocuğun düştüğünü fark etmeyen vatmanın aracı hareket ettirmesi sonucu Şahin tramvayın altında kaldı. Durumu fark eden vatandaşlar küçük çocuğun yardımına koşarken, olay yerinin yakınında bulunan bir diyaliz merkezi çalışanları hemen çocuğa müdahale etti. İhbar üzerine olay yerine polis, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ağır yaralanan çocuk, sağlık ekipleri tarafından tedavi edilmesi için hastaneye kaldırıldı. Kazada çocuğun kolu koparken, tramvay sürücüsünün ise durumdan habersiz şekilde devam ederek ilerlediği anlar çevrede bulunan bir iş yerine ait güvenlik kamerasına yansıdı. Yaşanan olayı görünce küçük çocuğun yardımına koşan esnaf Engin Asan, "Okul çıkışı istasyonda bekleyen okul öğrencilerinden bir tanesi, iki vagon arasında bulunan demire elini uzattığı anda vagonun boşluğuna düşüyor. Sonra tramvay kolunun üzerinden geçiyor. Daha sonra yanımızda bulunan diyaliz hastanesinden hemşireler olaya müdahale ediyor. İlk yardım ekipleri geliyor, itfaiye ekipleri geliyor, polisler geliyor. Olaya bu şekilde müdahale ediliyor" dedi. Çocuğun yardımına koşan vatandaşlardan Yunus Yıldırım ise, "Ben burada kuruyemiş dükkanındaydım aniden bayan sesi geldi, çığlık sesi geldi. O esnada ben de dışarıya baktım. Millet koşuşuyor tramvay raylarına. Dedim ki herhalde çocuk öldü. O esnada diyalizden çıkan bayanlar oldu, beyefendiler oldu. O tarafa doğru bir koştular. O esnada müdahale ettiler. Çocuğun kolu kırılmıştı. Bana da seslendiler, sargı bezi istediler. Ben de gittim sargı bezini getirdim. Sonra sedye için etraftaki arkadaşlardan yardım istediler. Sonra babası geldi ve çocuğunun o durumda olduğunu görünce tabi ağladı. Güvenlikçiler de bu konuda onu teselli etmeye başladılar. Maalesef çocuğun kolunun dirsekten ezildiğini, koptuğunu duydum üzüldük yani" dedi.