GENEL - 23 Aralık 2008 Salı 11:52

Gül'ün ailesi Ermeni Olayları mağduru çıktı

A
A
A
Gül'ün ailesi Ermeni Olayları mağduru çıktı

Cumhurbaşkanı Gül'ün Siirt'te yaşayan baba tarafından ataları, 1915 ve onu izleyen yıllarda yaşanan büyük göç esnasında Ermeni komitacıların baskı ve saldırılarından kurtulmak için Kayseri'ye yerleşti.

CHP İstanbul Milletvekili Canan Arıtman'ın, annesinin Ermeni kökenli olduğunu iddia ettiği Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ailesinin Ermeni olayları mağduru olduğu ortaya çıktı.  

Araştırmacı-Tarihçi Cezmi Yurtsever, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve ailesinin yaşadığı olaylarla ilgili araştırmaları sırasında, Gül ailesinin kimlik ve kökenlerini aydınlatan önemli belgelere ulaştığını belirtti.  

Gül'ün dedesinin, 1934 yılında "Gül" soyadını, Kayseri'nin merkez ilçesi Melikgazi'de yer alan Gülük Külliyesi giriş kapısı üzerinde bulunan Gül çiçeği motifinden aldığını ifade eden Yurtsever, "Gülük Mahallesi'ne de ismini veren külliyenin kuzeydeki ana taç kapısı üzerindeki çiçek motifi 'gül' şeklindedir. Bu gül, Müslümanların Allah inancı ve Peygamber sevgisini göstermektedir. Adı geçen Gülük Külliyesi, Selçuklu Sultanlığı zamanında ve 1210 yılında Danişment beylerinden hayırsever Atsız Elti Hatun tarafından yaptırılmıştır. Aynı yapı, 1334 yılında yaşanan depremden hasar görünce Gülük Alemüddin adındaki mimar tarafından onarılmış ve taç kapı üzerine de Gül kabartmalı bölüm yerleştirilmiştir" dedi.   

Abdullah Gül'ün anne tarafından atalarının 13 ve 14. yüzyıllarda Sivas ve Kayseri tarafında ticari hareketleri ile tanınan Sarrafzadeler ve onu izleyen Satıoğulları ailesinden olduğunu belirten Yurtsever, "Türkistan coğrafyasından büyük göç ile Anadolu'ya gelen Türk asıllı insanlardır. 19. yüzyıl sonlarına doğru Kayseri ekonomisinde söz sahibi olan Ermeni sarraf ve banker Gülbenkyan ailesi ile de ilgisi yoktur" diye konuştu.   

Cumhurbaşkanı Gül'ün Siirt'te yaşayan baba tarafından atalarının da, 1915 ve onu izleyen yıllarda yaşanan büyük göç esnasında Ermeni komitacıların baskı ve saldırılarından kurtulmak için daha güvenli olan İç Anadolu'ya göç ederek Kayseri'ye yerleştiğini belirten Yurtsever, şunları söyledi:  

"Çünkü Kayseri merkez şehrinde ve ana yol güzergahlarında Osmanlı'nın Mülteciler Umum Müdürlüğü'nün yerleşim yerleri, çadır kampları ve barınma, sağlık merkezleri vardı. Osmanlı arşivinde bulunan 234 nolu ve 1916 tarihli Mülteciler Umum Müdürlüğü Haritası Rus ordusunun işgalinde bulunan Sivas-Giresun-Diyarbakır'ın kuzeyinde kalan topraklardan İslam ve Türk unsurlarının kitleler halinde göç ettiklerini göstermektedir. Bu olaylar sırasında Siirt yöresi General Antranik'e bağlı Ermeni İntikam Alayı'na mensup silahlı güçlerin saldırı ve toplu katliam alanıydı. Daha önce 1894 ve 1901 yıllarında Ermeni komitacılar Siirt ve Sason yöresini eylem merkezi olarak seçmişler, yörede yaşayan Ermeni-Türk-Kürt topluluklar arasında etnik parçalanma, ayrılık ve savaş ortamı yaratmayı amaçlamışlardı. Siirt yöresinde yaşayan aynı yörede kurulan Artuklu Türkmen ve daha sonra Akkoyunlu, Karakoyunlu ve Osmanlı döneminde de şehirli eşraf ailesi olarak yaşayan Hacı Abdullah Efendi, ailesini muhtemel bir Ermeni katliamından kurtarmak üzere bulunduğu toprakları terk ederek daha güvenli olan Kayseri'ye göç ederek yerleştirmiştir. Abdullah Gül'ün babası Ahmet Hamdi Bey'in doğum tarihi 1927'dir. Köken olarak da Türk asıllıdır. Bu bilgiler ışığında sayın Abdullah Gül'ün köken olarak Türk ve ailesinin de 1915 Ermeni tehciri-Müslüman halkın toplu göçü olayından etkilenen 'mağdur olmuş' kişiler olduklarını söyleyebiliriz."

Aynı iddiaların daha önce Devlet Bahçeli ve Necmettin Erbakan için de ortaya atıldığını hatırlatan Yurtsever, "Tarihin ışığında yapılan Abdullah Gül'ün köken araştırmaları sonucu onun Türk olduğunu gösteriyor. Ancak kamuoyunda hiçbir delile dayanmaksızın Abdullah Gül'ün etnik kökeninin Ermeni olduğunu söyleyerek kamuoyunu yanıltan Sayın Canan Arıtman özür dilemelidir" dedi. 

ADANA - İHA

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Muhtarın zor anları: "Benim hiçbir şeyden haberim yok" Bolu’nun Mudurnu ilçesinde Avdullar Köyü Muhtarı Ahmet Temel, köyündeki su kaynaklarının ihaleye çıkarılmasını basından öğrendiğini belirterek duruma tepki gösterdi. Köylünün kendisine "Sattığın suları git durdur" diyerek tepki gösterdiğini söyleyen muhtar, "Benim hiçbir şeyden haberim yok. Ben bu konuyu dün medyadan öğrendim. Köylüm bana ’Köyümüzün sularını sattın’ diyor" ifadelerini kullandı. Mudurnu Belediyesi Düğün Salonu’nda, Mudurnu Muhtarlar Derneği Başkanlığı Genel Kurul Toplantısı gerçekleştirildi. Tek liste ile gidilen seçimde mevcut başkan Birol Taşkın güven tazeleyerek yeniden başkan seçildi. Toplantı sırasında eline mikrofonu alan Avdullar Köyü Muhtarı Ahmet Temel, köyündeki doğal mineralli ve jeotermal su kaynaklarının ihaleye çıkarılması sürecini değerlendirdi. İhaleye ilişkin kararı yerel medyadan öğrendiğini dile getiren Temel, bu durumun köy halkı arasında huzursuzluğa neden olduğunu ifade etti. "Böyle mi muhtarlık yapacağız?" Vatandaşların kendisini sorumlu tuttuğunu belirten Temel, kendisine söylenen ’Sattığın suları git durdur’ sözüne tepki göstererek, "Biz muhtarlar olarak neden her şeyden sorumluyuz? Maden ocağı konusunda mücadele verdik, 1,5 yıldır. Onun için Allah’a şükür bir şeyler yaptık ama şimdi de su olayı çıktı başımıza. Bunun için köylüyle akşam toplandık, karar aldık. Kararımızda itirazımızı beyan ettik. Biz sesimizi kime duyuracağız? Benim hiçbir şeyden haberim yok. Biz muhtarlar masada alınan kararları neden medyadan öğreniyoruz? Ben bu konuyu dün medyadan öğrendim. Köylüm bana ’Köyümüzün sularını sattın’ diyor. Böyle mi öğreneceğiz, böyle mi muhtarlık yapacağız?" dedi. Öte yandan, Resmi Gazete’de yayımlanan ilana göre, İl Encümeninin Mudurnu ve Mengen ilçelerindeki 4 farklı noktada jeotermal ve doğal mineralli su arama ruhsatı için ihaleye çıkacağı öğrenildi.
Trabzon Trabzon Film Festivalinde Altın Taka ödülleri sahiplerini buldu Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen Trabzon Film Festivali’nin ödül töreni, sinema dünyasının önemli isimlerini bir araya getirdi. Farklı kategorilerde dereceye giren yapımlar ve sanatçılar, Altın Taka Ödülleri ile onurlandırıldı. Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, uzun metrajlı filmleri de dahil ederek festivali geleneksel hale getireceklerini açıkladı. Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Trabzon Valiliği ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün destekleriyle bu yıl ilki düzenlenen Trabzon Film Festivali’nin ödül töreni yoğun katılımla gerçekleşti. Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in ev sahipliği yaptığı törene, Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, sanatçılar ile sanatseverler katıldı. "Trabzon sinemayla yeni tanışmış bir şehir değildir" Konuşmasında "Trabzon sinemayla yeni tanışmış bir şehir değildir" diyen Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç "1900’lü yılların başından itibaren sinema salonları, seyircisi ve sanatçılarıyla güçlü bir sinema kültürüne sahiptir. Belediyemizin arşivlerinde yer alan 1930’lu yıllara ait sinema ve tiyatro düzenlemeleri, bu kültürel birikimin somut göstergesidir. Merhum Erol Günaydın’dan Tanju Gürsu’ya, Ertem Eğilmez’den bugün aramızda bulunan çok kıymetli sanatçılarımıza kadar Trabzon, Türk sinemasına iz bırakan pek çok değer kazandırmıştır. Bu kadim mirası sinema yoluyla geleceğe taşımayı bir vefa ve miras sorumluluğu olarak görüyoruz. Altın Taka ödülümüz, 101 yıl önce Karadeniz’den cepheye cephane taşıyan isimsiz kahramanların hatırasına adanmıştır. Bu yıl İlkini gerçekleştirdiğimiz Trabzon Film Festivali’ni her yıl daha da büyüterek sürdürme sorumluluğunu taşıdığımızı huzurlarınızda bir kez daha ifade ediyorum" dedi. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Dr. Batuhan Mumcu ise "Bu festivalin Karadeniz’e ve özellikle Trabzon’a çok yakıştığını açıkça ifade etmek isterim. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak, Türkiye Yüzyılı vizyonu doğrultusunda sanatı ve sanatçıyı merkeze alıyor, Trabzon’un doğası ve kültürüyle sinema için çok güçlü bir plato olduğunu görüyoruz. Bu kıymetli festivali hayata geçiren tüm ekibe, sanatçılarımıza ve emeği geçen herkese bakanlığımız adına teşekkür ediyor, bu tür projeleri desteklemeye devam edeceğimizi özellikle vurguluyorum" şeklinde konuştu. Hülya Koçyiğit ve Hüseyin Avni Danyal’a onur ödülü Onur Ödülü’ne layık görülen Hüseyin Avni Danyal da duygularını şu sözlerle dile getirdi: "Doğup büyüdüğüm topraklarda bir film festivalinin düzenleniyor olması beni inanın hepinizden daha çok heyecanlandırıyor. Geç kalınmış ama çok değerli bir adım olduğunu düşünüyorum. Bundan büyük bir onur ve gurur duyuyorum. Trabzonlu bir sanatçı olarak bu festivalin büyümesi ve uluslararası bir nitelik kazanması için üzerime düşen her türlü katkıyı vermeye hazırım." Onur Ödülü’ne layık görülen Türk sinemasının duayen isimlerinden Hülya Koçyiğit ise konuşmasında şunları söyledi: "Trabzon Film Festivali’nin ilk kez düzenlenmiş olmasına rağmen, bundan sonra geleneksel hale gelerek güçleneceğine ve yalnızca Trabzon’un değil tüm Karadeniz’in kültür ve sanat hayatında söz sahibi olacağına yürekten inanıyorum. Biraz geç kalınmış olsa da atılan bu cesur adımın arkasında durulacağına ve tüm Trabzon’un bu festivali sahipleneceğine inanıyor, emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyor, başarılar diliyorum." Ödüller sahiplerini buldu Konuşmaların ardından, Trabzon Film Festivali’nde başarılı bulunan yapıtların sahiplerine ödülleri takdim edildi. Öğrenci Kısa Film Yarışması Jüri Ödülü, ’Çalınan Yük’ filmine verilirken, Öğrenci Kısa Film Yarışması En İyi Film Ödülü’nün sahibi ’Gülümse’ oldu. Ulusal Kısa Film Yarışması’nda belgesel kategorisinde Erol Günaydın Jüri Özel Ödülü, ’İyi Ölüm’ filmine layık görüldü. Altın Taka Deneysel En İyi Film Ödülü’nü ’Kim’ filmi kazandı. Belgesel dalında verilen ödül ’Pirlerin Düğünü’ filmine giderken, Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda Jüri Özel Ödülü ’Muzaffer’ filmine, En İyi Film Ödülü de ’Berona’ filmine verildi.
Kütahya Kütahya’da "Dilek Arabası" ilgi odağı oldu Kütahya’da bir işletmenin öncülüğünde hayata geçirilen "Dilek Arabası" uygulaması, kısa sürede vatandaşların yoğun ilgisini çekti. Atatürk Bulvarı’nda faaliyet gösteren döner işletmesinin sahibi Kıymet Akgün, başlangıçta reklam amacıyla başlatılan çalışmanın beklenenden çok daha büyük bir etki oluşturduğunu söyledi. Uygulamanın ortaya çıkış sürecini anlatan Akgün, "Asıl amacımız reklamdı. Oğlumun hibrit arabası vardı, bir değişiklik olsun istedik. ‘Bu arabaya dileklerinizi yazın’ dedik. İlk başta bu kadar ilgi göreceğini düşünmemiştik ama çok güzel geri dönüşler aldık" dedi. Vatandaşların sadece dışarıdaki kağıtları kullanmakla kalmadığını belirten Akgün, "Kağıt kalmayınca içeriden kağıt isteyip dilek yazmak isteyenler oluyor. Her gün yüzlerce kağıt gidiyor, bazen rüzgarda uçanlar bile oluyor" ifadelerini kullandı. Uygulamanın sosyal medyada da etkili olduğunu vurgulayan Akgün, Instagram’da Levent Önerişleri hesabından yapılan paylaşımların büyük katkı sağladığını belirterek, "Bir akım başlattık. Dileklerini yazıp paylaşanlara yüzde 10 indirim yaptık. İlgi çok güzel oldu, memnun kaldık" diye konuştu. Dilek kağıtlarında her yaştan insanın hayallerinin yer aldığını söyleyen Akgün, "Öğrenciler sınavlarında başarılı olmak istiyor, KPSS yazanlar var. Kimi araba, kimi motor, kimi ev dilemiş. Asgari ücretle ilgili beklentiler var. Çocuklar aileleriyle gelip birlikte yazıyor. Çok samimi ve komik notlar da çıkıyor" dedi. Araca "Dilek Arabası" adını verdiklerini belirten Akgün, uygulamanın hem işletmeye hem de insanlara moral kaynağı olduğunu sözlerine ekledi.