GÜNDEM - 09 Temmuz 2020 Perşembe 15:42

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu patlama bölgesinde

A
A
A
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu patlama bölgesinde

Sakarya’da meydana gelen ikinci patlamanın ardından İçişleri Bakanı Süleyman bölgeye gelerek yetkililerden bilgi aldı. Bakan Soylu, “15 tonluk patlayıcı işlemi gerçekleştirildi. 1- 1.5 ton patlayıcı kalmıştı. Hastanelerde 11 jandarma personelimiz var, bir de kamyonun şoförü arkadaşımız var” dedi.

Sakarya’nın Adapazarı ilçesi, Taşkısığı mevkisinde meydana gelen patlamada 3 jandarma şehit oldu. Olayın ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bölgeye gelerek bilgi aldı. İncelemenin ardından Bakan Soylu açıklamalarda bulundu.

“15 tonluk patlayıcı işlemi gerçekleştirildi”

Konuya ilişkin bilgi veren Bakan Soylu, “Geçen hafta Cuma günü Hendek’te gerçekleşen, patlamadan sonra savcılarımızın ve ilgili arkadaşlarımızın koordinasyonuyla birlikte oradaki patlayıcı maddelerin durmamasına yönelik karar alındı. Nereye taşınabileceği konusunda bir iki alternatif ortaya konuldu. Yaklaşık 15 tonluk patlayıcı, hem buraya hem de buradan farklı olan başka bir noktaya taşınmaya başladı. Ormana yakın olması sebebiyle buranın çok doğru olacağı konusunda karar verdiler. Başlarında Ankara’dan gönderdiğimizin Jandarmaya bağlı patlayıcı timi vardı. Savcıların ve ilgili ekiplerin koordinesinde 15 tonluk patlayıcı işlemi gerçekleştirildi. Son 1- 1.5 tonluk patlayıcı varken hepimizi üzen bu olay başımıza geldi” şeklinde konuştu.

“Hastanelerde 11 jandarma personeli var, kamyon şoförü ağır yaralı”

Patlayıcıların fitillerinin de olduğunu ifade eden Soylu, “Buraya patlatmak için getirildiler. Bunlar genelde orada da soğutuluyorlar. Burada itfaiye, 112 nezaretinde ve nizama göre bu mühimmatlar imha edildiler. Tam boşaltma esnasında, neden olduğu yapılacak soruşturma neticesinde belli olacak bir patlama meydana geldi. İkisi patlayıcı madde imha timinden olan, biri İstanbul biri Ankara’dan olan iki arkadaşımız, biri de alanın güvenliğini alan jandarma personeli şehit oldu. Aracın şoförü ağır yaralı. Hastanede ameliyatta. Yine Kocaeli’nde hastaneye sevk edilen bir jandarmamız var. Kaburgasında hafif bir ağrı olan jandarma personelimiz var. Toplam sayı şu anda 11 jandarma personeli, bir kamyon şoförü. 3 arkadaşımızın dışında diğerlerinde her hangi bir tehlike yok. Kocaeli’ne sevk edilende hafif bir yanık var. Zannediyorum orada tedavi altına alındı” diye konuştu.

“Savcılarımız olayı araştırıyor”

Konuyla ilgili, öncesiyle ilgili adli, idari soruşturmanın devam ettiğini söyleyen Bakan Soylu, “Bu konuya ilişkin müfettişlerimiz biraz sonra alana intikal ederler. Savcılarımız olayı araştırıyor. Bir eksiklik var ise buna ilişkin tahkikat yapacağımızı ve sonuçlandıracağımızı ifade etmek istiyorum. Onlar bizim evlatlarımız. Kendi görevlerini yerine getirirken elim olayla karşı karşıya kaldılar. Allah rahmet eylesin, başımız sağ olsun. Jandarmamızın patlayıcı madde imha timi var. Sınırlarımızda patlayıcıları temizlemek bizim görevimiz. Doğu ve güneydoğuda bir çok alanda bu kodu uzman arkadaşlarımız var. En son Ağrı’ye gitmiştim. Ağrı’da sınırla ilgili mayın temizleme işlemini yine bu imha timlerimiz gerçekleştirdi. Sınır dışında, Suriye alanında, patlama anında bu ekip müdahale ediyor. Profesyonel timlerdir. Buradaki mesele nasıl meydana geldi, ihmal varsa nasıl oldu, ihmal yoksa teknik bir tepkime varsa nasıl olduğunu araştırma sonucunda belli olacak” dedi.

Burak Can Tokyürek-Gürcan Yılmaz-Orkun Kaya-Mustafa Özdemir
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Dünya Arı Günü etkinliklerle kutlandı 20 Mayıs Dünya Arı Günü kapsamında çeşitli mağazalarda eş zamanlı olarak tadım etkinlikleri düzenlendi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 2017’de aldığı kararla resmi olarak ilan edilen Dünya Arı Günü, Türkiye’nin ilk ve tek yerli propolis üreticisi BEE’O tarafından çeşitli etkinliklerle kutlandı. Arıların meyve ve sebze üretimine katkısını anlatan bir video ile 20 Mayıs Dünya Arı Günü’ne dikkat çeken BEE’O Propolis Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, "Bir kovan arı, bir günlük uçuşu boyunca 50 milyona yakın çiçeği ziyaret eder. Arılar olmasaydı, domates, salatalık, soğan, patates gibi birçok ürün olmazdı. Arılar olmadan insanoğlunun sadece 4 yıl ömrü kalır demiştir Einstein. Bunun altında yatan gerçek ise arıların tozlaşmaya yaptığı katkıdır" dedi. "Arıcılarımıza destek oluyoruz" Arıcılığın sürdürülebilirliğine ve arıların ekosistem üzerindeki kritik rolüne dair farkındalığın artırılması gerektiğini belirten Samancı, “Türkiye’de ilk kez uygulamaya geçirdiğimiz Sözleşmeli Arıcılık Modeli ile ülkemizdeki kovan ve arı sayısının artmasına katkıda bulunuyoruz. Sözleşmeli Arıcılık Modeli’miz ile üretilen katma değerli ürünlerin satışından elde edilen gelirin yüzde 1’ini arıcılık fonunda biriktiriyoruz. Bu fonu, arıcılarımıza ekipman ve eğitim desteği olarak geri döndürüyoruz. Böylelikle arıcılarımızın ilgilendikleri kovan sayılarını artırmalarına destek oluyoruz. Arı sayısının artması, tozlaşmanın devamı ve sürdürülebilir bir dünya demek" ifadelerini kullandı. "Doğal döngüde büyük rol oynuyorlar" Samancı, arıların tozlaşmaya ve ürün kalitesine katkılarının altını çizerek, "Eğer günde 20 bin arı, kovandan birkaç kez çıkarsa, her gün 20 milyondan fazla çiçeğin tozlaşması sağlanabilir. Böylelikle arılar, tozlaşmanın yüzde 80’ine katkı sağlayarak hem üretim hem de doğal döngüde büyük rol oynarlar. Dünya çapında, insan tüketimi için üretilen meyve ve tohum gibi mahsullerin yaklaşık yüzde 75’i, sürdürülebilir üretim, verim ve kalite bakımından arıların tozlaştırıcılığına bağlıdır. Son 15 yılda ABD’deki arı popülasyonunun yüzde 40’ı yok olduğu biliniyor. Bu, oldukça yüksek bir oran ve sadece biz değil tüm dünya tehlike altında. Dolayısıyla arıları korumaya ve arıların dünyamız için önemine dikkat çekmeye devam etmemiz gerekiyor" şeklinde konuştu. Dünya Arı Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenen programda konuşan Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Ziya Şahin ise, "Dünyamız her geçen gün doğal kaynaklarını yitiriyor. Bal arıları, doğada tüketmeden üreten tek canlıdır ve ekosistem için hayati öneme sahiptir" diyerek arıların dünyamız için önemine değindi.
Bilecik Bir örneği İran, Hindistan ve İspanya’da olan bahçe şimdi de Türkiye’de Endülüs’te ilk İslam Üniversitelerinin bahçelerinin örneği Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi yerleşkesine yapıldı. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi yerleşkesine yapılan ’İslam Bahçesi’nin açılışı gerçekleşirken, bu bahçe Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıdı. ’İslam Bahçesi’, dini ritüeller ile şekillenen İslam bahçe sanatı ve Anadolu-Türk kültürü üzerine etkileri başlıklı "Bilimsel Araştırma Projesi" kapsamında hazırlandı. Türkiye’de ilk olma özelliğine sahip olan ’İslam Bahçesi’nin proje yürütücüsü Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Parisa Göker, bahçe hakkında bilgi vererek, "Buradaki projemiz 2022 yılında üniversitemizin desteklemiş olduğu bilimsel araştırmalar projeleri kapmasında oldu. Proje tamamlandıktan sonra İslam ve Türk Bahçeleri üzerine yapmış olduğumuz kitabı yayımlayıp ardından rektör hocamızın destekleriyle projemizi hayata geçirme fırsatını bulduk. Buranın ismini İslam Bahçesi olarak verdik. Nedeni ise İslam Bahçeleri dünyada ilk çıkış yeri İran, Hindistan ve İspanya olaraktan biliniyor. Esasında İspanya’ya baktığımızda Endülüs bölgesinde sadece görebiliyoruz. Bunun nedeni ise dönemin son hanedanı 13. Yüzyıla kadar devam eden İslam medeniyetinde yapmış olduğu El-Hamra Sarayı Bahçeleri, Granada da yer alıyor. İran bahçelerine baktığımızda İslam ve dininin halim olduğu bölgede tamimiyle mimari ve bahçe sanatında İslam mimarisini ve bahçe peyzaj sanatını izleyebiliyoruz. Ardından Babür Bahçeleri veya Hint Bahçeleri olarak Hindistan-İslam Bahçeleri olarak baktığımızda dönme padişahı Babür Han İran’a seyahat ederek oradaki bahçeleri görüp, kendi ülkesine gelip aynı şekilde İslam bahçelerini kendi ülkesinde de oluşturulmuş" dedi. "İslam Bahçesi Türkiye’de bir ilk örnektir" Doç. Dr. Parisa Göker açıklamasının devamında, "Burada uygulamış olduğumuz İslam Bahçesi Türkiye’de bir ilk örnektir. Ortada görmüş olduğunuz şekil ’Çaharbağ’ sisteminden esinlenerek yapılmıştır. ’Çaharbağ’ sistemi İslam bahçelerinin bir temel prensibidir. ’Çaharbağ’ Farsça olarak 4 anlamında, bağ bahçe anlamındadır. Burada görüldüğü gibi ortadan 4’e bölerek 4 tane simetrik bahçe oluşturulup ve su kanalları ile bahçeyi boydan boya gezerek aslında bunun bahçe kenarlarına da verilip besleme, meyve ağaçları veya olan bitkileri besleme amacıyla, sulama amacıyla da kullanılmıştır tarihe baktığımızda esasında. Bizim ki minyatür bir İslam Bahçesi tamimiyle tasarım ilkeleri ve prensiplerini yansıtacak şekilde üniversitemizin bahçesine rektör hocamızın destekleri ile kazandırmış bulunmaktayız" diye konuştu. Öte yandan ’İslam Bahçesi’nin proje yürütücüsü Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Parisa Göker’e proje araştırmacıları Öğr. Gör. Sultan Ece Altınok Çalışkan ve Arş. Gör. Adive Begül Bulut yardımcı oldu.