GÜNDEM - 07 Temmuz 2022 Perşembe 10:53

'İhanetiyle Bitmeyen Terör Örgütü FETÖ' tüm detayları ile ele alındı

A
A
A
'İhanetiyle Bitmeyen Terör Örgütü FETÖ' tüm detayları ile ele alındı

15 Temmuz Darbe Girişiminin 6’ncı yıl dönümü dolayısıyla İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi “İhanetiyle Bitmeyen Terör Örgütü FETÖ” adlı konferans düzenledi. Online olarak düzenlenen etkinliğe, Hürriyet Gazetesi Yazarı ve İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Öğretim Görevlisi Nedim Şener'de katılarak değerlendirmelerde bulundu.

6 yıl önce tüm Türkiye’yi derinden etkileyen 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin unutulmaması için İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi geleneksel hale getirdiği konferansını bu yıl online platform üzerinden gerçekleştirdi. Moderatörlüğünü üniversitenin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Pelin Yantur’un yaptığı “İhanetiyle Bitmeyen Terör Örgütü FETÖ” isimli konferansın açış konuşmasını ise Rektör Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu yaptı.

“Arkasında küresel efendilerin olduğu bir ihanet şebekesi ile karşı karşıyayız”
Prof. Dr. Hacısalihoğlu, yaptığı konuşmada FETÖ terör örgütünün hala canlı kalmaya çalıştığının altını çizerek şu ifadelere yer verdi:

“Yaşadığımız sürecin ne olduğunu, nasıl geliştiğini, neyi hedeflediğini, yarına ilişkin hangi şer planlarını yaptığını bilerek, aslında bugün bu sürecin nerede olduğunu daha iyi anlayabiliriz. Sonuçta arkasında küresel efendiler olduğu bir ihanet şebekesi ile karşı karşıyayız. Bir emperyalist kuşatmanın aparatlarıyla uzantılarıyla Amerikan derin devletinin aparatlarıyla karşı karşıyayız. Bitti mi? Tükendi mi? Küresel ağ diriliğini ve canlılığını yitirdi mi? Asla. Hala aynı şer, aynı kirli heveslerini diri canlı tutuklarını görüyoruz. O açıdan her yıl bunun altı mutlaka çizilmeli, en ufak bir unutkanlık, kayıtsızlık, tedirginlik bu sürecin bugünden yarına nerelere taşınacağını, taşınmak isteneceğini bilmek gerekir. Bugün geldiğimiz noktada mücadele edilmesi gereken her alanda, her kurumda nelerin yaşandığını nelerin başarıldığını bilerek kuşkusuz adım atmak gerekir. Önemli mesafe alındığı, içeride önemli ölçüde belinin kırıldığı çok açık. Asla tükenmediklerini, hala kuyruklarını dik tutmaya çalıştıklarını görmeli ve bilmeliyiz.”

“Unutulan ihanetler tekrarlanır”
Prof. Dr. Hacısalihoğlu mücadelenin devam ettiğini ve unutulan ihanetin tekrar edeceğini hatırlatarak sözlerine şöyle devam etti: “Bilgi bilince dönüştükçe kalıcılaşıyor ve mücadele ruhunu net olarak ortaya koyuyor. Bu bir 15 Temmuz bilinci. O gün 251 şehidimiz, 2196 gazimiz tarihe adlarını işlediler. Onlar canlarını verdiler. Hiç kimseden bir şey beklemeksizin sokaklara döküldüler, istiklalini korumak, iradelerini teslim etmemek üzere emperyalizme karşı direndiler ve dalga dalga günlerce nöbetler tutuldu. İstiklal nöbetiydi onlar; sakın ola bir daha böyle bir şeye yeltenmeyin mesajıydı. Bizi öyle Suriye’de Irak’ta perişan ettiğiniz gibi bölemezsiniz, geleceğimize hükmedemezsiniz, istiklalimizi elimizden alamazsınız. Onun direnci, onun mücadelesiydi. O direnç, o mücadele, o kararlılık ve o bilinç sürecek. Sonuna kadar bunun mücadelesini vereceğiz. Rahmetli Aliya İzzetbegoviç Bosna Soykırımı için ‘unutulan soykırım tekrarlanır’ demişti. Şimdi onu uyarlayalım ve diyelim ki, evet unutulan soykırımlar da tekrarlanır ama unutulan ihanetler de tekrarlanır.“

“FETÖ ile mücadele konusunda rehavet, ihanetten başka bir şey değildir”
Nedim Şener ise konferansta yaptığı değerlendirmede terör örgütleriyle mücadelede rehavete kapılmanın en büyük yanlış olduğunu belirterek şunları söyledi: “15 Temmuzun bir yönü destan, bir yönü ihanet. İhanetten bugüne geldik ve 6 yıl geçti. 2190 gün geçmiş ve ne yapmışız? Elde ne olmuş? Düşmanla savaşırsanız, bunun tarihte tekerrür etme şansı olmayabilir; düşmanı yenersiniz. Ama haini yok edemezsiniz çünkü o hain içerideki kurt. Kemiriyor. Hala yapıyor. Bugün en çok kullanılan kelime, işi biraz daha yumuşatarak ‘rehavet’ kelimesi. Rehavete mi kapıldık? Bakın 251 insanımızın bir gecede şehit olduğu bir olay tarihimizde yoktur. PKK Terör örgütü veya başka olaylarda bir gecede böyle bir kayıp yaşamadık. Hem de böylesine bir ihanetle yaşamadık. Dolayısıyla FETÖ ile mücadele konusunda rehavet, benim nezdimde ihanetten başka bir şey değildir. Çünkü hainin affı yok. Hain sizi affetmeye, hain geri gelmeye, hain tekrar aynı yolları aynı yöntemleri kullanmaya hazır ve mücadele ediyor.”

“FETÖ 40 yıl boyunca hangi iktidar ayaktaysa ona yapışarak büyümüş”
FETÖ’nün iç ve dış destekçilerine dikkat çeken Şener sözlerine şöyle devam etti: “FETÖ, 80 milyona ihanet etmiş. Peki, nasıl ayakta kalabiliyor? ABD, Avrupa ve Almanya başta olmak üzere; onların desteği, koruması, himayesi, finansmanı ve lojistiği ile ayrıca içeride siyasi ayak bulabilmesiyle. Fethullahçı Terör Örgütü 40 yıllık bir örgüt. Örgütün siyasi ayağı şudur diye tanımlayabileceğiniz bir parti yok. 40 yıl boyunca hangi iktidar ayaktaysa, hangi güç ayaktaysa, ona yapışarak onunla beslenerek büyümüş. Örgüt uluslararası desteği olmadan, siyasi bir angajmanı olmadan hayatta kalamıyor.”

“TSK içinde, emniyet içinde, MİT içinde kişilerden sorumlu mahrem imamlar var”
Son olarak FETÖ’nün yapılanmalarına da değinen Nedim Şener ayrıca, “FETÖ’nün askeri yapılanması vardır. Mahrem yapılanması vardır, emniyet yapılanması vardır, yargı yapılanması vardır. Bunlar onların evlerinden yetişerek o kadrolara yerleştirildiler. Ama hiç birisinin içerisinde siyasete angaje edilecek elemanlar yetiştirilmedi. Çünkü Fethullah Gülen’in stratejisinde bu yok. Ben devleti bürokrasiyi ele geçirerek zapt edeceğim, kılcal damarlarına kadar gireceğim diyor. Siyasetle gelirsen, siyasetle gidersin. Ama bürokrasiye sahip olursan devlet senin olur, adamın mottosu bu. 15 Temmuz sırasında 12-13 bin civarında hakim savcı vardı, 4 bin civarında ihraç edildiler. 8 bin kaldı. O gün yapılan mücadeleye bakın, rakam bugün 22 bine çıktı, bugünkü mücadeleye bakın. Bugün FETÖ ile mücadele edenler, savcılar, polisler neredeler? Ediyormuş gibi görünenler neredeler? Muhalefeti eleştirelim. Devletin içinde ne oluyor? Bize şöyle yapıyorlar. 15 Temmuz darbe girişiminde darbeye girişenler tamam teröristte geri kalanları ile uğraşmayın. Darbe girişimine 5600 civarında subay - astsubay katıldı. O günden bu tarafa 25 bin kişi TSK’dan FETÖ’cü olduğu gerekçesiyle ihraç edildi. Bakın darbeye girişlerinin 5 katı subay astsubay ihraç edildi. 25 bin kişiyi yan yana statlar almaz. Darbeye karışan 5600 o günden bu tarafa ihraç edilen 25 bin. Bir o kadarının daha soruşturması var. Bu güne kadar 5200-5500 civarında mahrem imam yakalandı. Ne demek bu? TSK içinde, emniyet içinde, MİT içinde kişilerden sorumlu mahrem imamlar var. Bunlar o kişilerin görev yaptığı alanlardan bilgileri alıyorlar örgüte taşıyorlar, örgütten aldıkları talimatla aşağıdaki o kamu görevlisi olan bürokratlara veriyorlar, onlara ne yapacaklarını söylüyorlar. Diyeceksiniz ki 5500 ne anlatıyor bize? Bunlar sivilse ne yapıyorlar gerçek hayatta? Bakın 4 binden fazlası öğretmen. Yani sizin bir ilkokulda bir ortaokulda bir lisede veya üniversitede akademisyen gibi gördüğünüz kişilerden 4 bini mahrem imam. TSK içerisinde tespit edilenlerin yüzde 40’ı kendi itirafçı olmuş zaten. Masum denilen askeri öğrencilerin lise ve harp okulu boyutlarıyla yüzde 52-58 arasında itirafçılık var. Kendileri anlatıyorlar.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AK Parti Grup Başkanvekili Gül: "Terörün sona ermesi için Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması çok önemlidir" AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, "Terörün sona ermesi için Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması çok önemlidir" dedi. TBMM Genel Kurulu, 2026 yılı bütçe görüşmelerinin son gününde Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı. Kurtulmuş, birleşimi açtıktan sonra bütçenin tümü üzerindeki görüşmelere geçildi. Bütçe üzerine konuşan AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, "Bu bütçe milletimizin AK Parti’ye vermiş olduğu 24’üncü bütçe. Her zaman çıkıp ‘Bu millet sizi gönderecek. İşte bu son bütçeniz, bir daha burada oturamayacaksınız’ diyenleri gördük. Ama milletimiz her şeyi çok iyi görüyor, her şey milletimizin hakemliğinde gidiyor ve milletimiz hamdolsun 24’üncü bütçeyi de AK Parti’ye verdi, Cumhur İttifakı’na verdi. İnanıyorum ki daha nice bütçeyi, 2026’ları, 27’leri, 28’leri ve daha nice bütçeleri Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bu milletimiz güçlü desteğiyle inşallah verecek çünkü milletimiz bize güveniyor. Dünya demokrasi tarihinde benzeri az görülmüş bir siyasi süreklilik, siyasi istikrar ve büyük bir toplumsal güven ve mutabakat var. İşte biz de milletimize layık olmak için bütün yürütme olarak, gece gündüz çalışıyoruz ve hedefimiz Türkiye Yüzyılını kurmak" diye konuştu. Konuşmasının devamında milletin çizdiği istikametten yollarına devam edeceklerini dile getiren Gül, "Birçok şey yaptık değerli arkadaşlar; yollar, köprüler, birçok yapılar yaptık. Değerli arkadaşlar, bugün elde ettiğimiz bütün başarıların arkasında devlet ve millet arasındaki bir kaynaşması var. Gazi Meclisimiz, kurucu Meclis olması hasebiyle de dünya parlamentolarında çok önemli bir yere sahip ve Cumhuriyetimizi kurdu. Bu Cumhuriyetimiz ne zaman kök salsa kökü budanmaya çalışıldı, ne zaman demokrasi güçlense hep kesmeye; darbelerle, vesayetlerle, muhtıralarla bu milletin önü kesilmeye çalışıldı, darağacına gönderilen başbakanlar oldu ve bu ülke ne zaman kenetlense hep düşmanlar karşımıza çıkarıldı. Bu düşmanlar, bu ötekileştirilen kesimler kimi zaman dindarlar oldu, kimi zaman Aleviler oldu, kimi zaman Kürtler oldu ve bu kesimler dışlandı, hedef gösterildi. Rövanşist vesayetçi anlayışı, tepeden bakan bir anlayışı, milletin tepesinde boza pişiren zihniyetleri, dönemleri yaşadık" ifadelerini kullandı. "Terörün sona ermesi için Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması çok önemlidir" Terörsüz Türkiye ve bölgede yaşanan gelişmeler hakkında değerlendirmede bulunan Gül, "İç cephemizi ne kadar güçlendirirsek dışarıdaki meydan okumalara karşı daha güçlü olacağız, daha güçlü bir meydan okumalara karşı ülkemizin gücünü daha da güçlendirmiş olacağız. Dolayısıyla terörün sona ermesi, varlığını sona erdirmesi ve Suriye’de 10 Mart mutabakatına uyulması bu anlamda çok önemlidir ve Suriye’nin Türkmen’iyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Nusayri’siyle, hep birlikte, beraber kardeşçe yaşamasını, demokratik katılım ve istikrarını son derece önemli görüyoruz. Suriye’de, Irak’ta, İran’da yaşayan Kürt kardeşlerimizi kendimizden ayrı görmüyoruz. Cumhurbaşkanımız, Esad zamanında da oradaki Kürtlerin kimlik problemlerini bire bir sorun eden, onların tanınmasına yönelik her türlü politikalarda Kürt kardeşlerimizin yanında olmuştur. Şimdi de varlıkları ve güçlü temsilleri için her zaman bölgedeki tüm Kürtlerin yanında güçlü bir şekilde olacağız, o kardeşlerimiz her zaman bizleri yanlarında görecekler ve böylece hem ülkemizde hem bölgede huzurlu, kalıcı bir barışı temin ediyoruz" dedi.