GÜNDEM - 11 Nisan 2016 Pazartesi 13:53

İstanbul “Şah-Mat” dedi

A
A
A
İstanbul “Şah-Mat” dedi

Türkiye Satranç Federasyonu (TSF) İstanbul İl Temsilciliği ve Uğur Okulları işbirliğiyle düzenlenen 2016 İstanbul Küçükler ve Yıldızlar Takım Turnuvası Finali 9 Nisan 2016 tarihinde gerçekleşen açılış töreni ve 10 Nisan tarihine kadar devam eden final maçları ve ödül töreni ile son buldu.

İstanbul’un 39 farklı ilçesinde Uğur Okulları’nın 25 farklı okulunda gerçekleştirilen ve 3 ay süren turnuvada, 7-18 yaş arası yaklaşık 3 bin 500 sporcu yarıştı. 280 sporcunun finalde kıyasıya yarıştığı turnuvada Yıldızlar kategorisinde “Güç Birliği”, Küçükler kategorisinde ise “Dinamik Çift Ünlem” Takımları büyük ödülü aldı.

Bahçelievler Kaymakamı Mehmet Ali Özyiğit, Bakırköy Kaymakamı Adem ÖZTÜRK, Türkiye Satranç Federasyonu Başkan Vekili Prof. Dr. Yusuf Doğruer ve Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Arda Kılıç, GHSİM İstanbul Şube Müdürü Adnan Kuzu, Uğur Okulları Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çakır, Uğur Okulları Genel Müdür Yardımcısı Adil Kurt, Uğur Okulları Kurumsal İletişim Direktörü Müzeyyen Yalçın Bedel, GHSİM Bahçelievler İlçe Müdürü Numan Şahin, TSF İstanbul İl Temsilcisi Rıza Öney, Turnuva Koordinatörü Eyüp Araz, Kuyumcukent Genel Müdürü Mahmut A. ESEN, Kuyumcukent Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Sudaş, Kuyumcukent BKM Yönetim Kurulu Başkanı Habib Kocabaşoğlu, Kuyumcukent İşletme A.Ş. Yönetim Kurulu Üyeleri Nail Akyüz ve Osman Karagüney, Yeşilay Bağcılar İlçe Başkanı Mustafa ARSLAN sporcular, antrenörler ve sporcu yakınlarının katılımıyla gerçekleşen turnuva final töreniyle son buldu.

YILDIZLAR VE KÜÇÜKLER KATEGORİSİNDE BİRİNCİ OLAN TAKIMLAR ÖDÜLLERİNİ ALDI

“2016 Şah Mat” Final Turnuvası’nda Küçükler ve Yıldızlar kategorisinde dereceye giren takımlara Uğur Okulları tarafından toplam 12 bin lira değerinde ödül takdim edildi. Yarışma sonucunda Güç Birliği Takımı Yıldızlar kategorisinde birincilik elde ederken, Dinamik Çift Ünlem Küçükler kategorisinde birincilik kupasının sahibi oldu.

Açılış gününde çocuklara destek vermek ve açılış hamlesini yapmak üzere katılım sağlayan Bahçelievler Kaymakamı MehmetAli Özyiğit böyle bir etkinliğin çocuklar ve gençler için çok önemli olduğunu vurguladı. Özyiğit aynı zamanda, “Sonuçta çocuklarımıza Türkiye’nin geleceğini teslim edeceğiz. Bu yüzden zekâlarına ve becerilerine çok güveniyoruz.  Bugün de güzel bir karşılaşma olacak. Organizasyonda katkısı olan kurumlarımıza, Uğur Okulları’na ve Kuyumcukent’e çok teşekkür ediyorum.  23 Nisan’da da çocuklarımıza ve yurdumuzun şanına yakışır güzel bir etkinliğimiz olacak. Bin öğrenci ile satranç turnuvası yapılıp, Guinness rekorlar denemesi yapılacak” dedi.

“SATRANCIN HAYATI OLUMLU ŞEKİLDE ETKİLEYEN BİRÇOK FAYDASI VAR”

Turnuva finalinden sonra katılan bütün öğrencilere ve katkı sağlayan herkese teşekkürlerini ileten Türkiye Satranç Federasyonu Başkan Vekili Prof. Dr. Yusuf Doğruer, “Satranç, çocukların gelişimi, doğru karar verme yetisi ve hayata iyi hazırlanmaları için çok önemli bir spordur.  Bunun gibi hayatın her yanını olumlu bir şekilde etkileyen çok sayıda faydası var. Spor federasyonları devlet desteği alıyor fakat bunun yanısıra faaliyetlerini sponsorluklarla kuvvetlendiriyor. Bu yüzden bizim için sponsorluklar çok önemli. Bu aslında bizim için bir işbirliği konumunda oluyor. İstanbul’da yapılan satranç turnuvamızın da başlangıcından bugüne kadarki aşamalarında Uğur Okulları bize bu anlamda destek çıktı. Bugün de İstanbul finalini tamamladık. Çocuklarımızla madalyalarını ve kupalarını buluşturacağız. Destekçilerimiz de hem birbirlerini tanıma fırsatı yakalıyorlar hem de sporcu olarak çocuklara ve federasyona bir katkı sağlanıyor. Başta Uğur Okulları olmak üzere bizlerden desteğini esirgemeyen ve katkıları bulunan herkese çok teşekkür ederiz” şeklinde konuştu.

“SATRANÇ, HAYATIN KÜÇÜK BİR MODELİ”

Uğur Okulları’nın böyle bir etkinliğe destek vermesinden dolayı çok gururlu olduklarını ve bunu geleneksel hale getirmeyi planladıklarını dile getiren Uğur Okulları Kurumsal İletişim Direktörü Müzeyyen Bedel Yalçın, “Yaklaşık 3500 sporcunun katıldığı bir turnuva gerçekleştirdik. 16 Ocakta başlayan turnuvamız aslında üç ay süren meşakkatli bir zaman dilimini kapsıyor. 208 sporcumuz finale katıldı. Bizim için çok etkin ve verimli bir turnuva oldu. 3500 katılımcı gerçekten rekor bir katılım aslında. Ben burada kazanan ve kazanmayan bütün sporcularımıza, bizlere kapılarını açan 26 okul ve müdürlerimize teşekkür ediyorum. Satranç hayatın küçük bir modeli aslında. Çocuklar satranç ile paylaşmayı, işbirliği içerisinde olmayı, takım olmayı, bir sonraki adımlarını düşünmeyi öğreniyorlar. Biz de Uğur Okulları olarak öğrencileri başarılı bir geleceğe hazırlıyoruz.  Onların yeteneklerini keşfediyoruz. Kendi potansiyellerini keşfetmelerine önem veriyoruz. Satrancın da bu konuda çok önemli olduğunu düşündüğümüz için kurum olarak bu turnuvayı geleneksel hale getirmeyi amaçlıyoruz” ifadelerinde bulundu.

İstanbul Yıldızlar kategorisi birincisi Güç Birliği Takım Kaptanı Bahadır Özen, “16 yaşındayım ve 10 yıldır satranç oynuyorum satranç benim için bir hayat. Yurtiçinde ve yurtdışında da birçok derecem var. Bugün de takım olarak şampiyonluk ettik. Amacımız, Türkiye çapında da iyi bir derece elde etmek” diyerek mutluluğunu paylaştı. İstanbul Küçükler kategorisinde birinciliğini kapan Dinamik Çift Ünlem takımından Onur Akıncıoğlu da 4 yıldır satrançla ilgilendiğini, turnuva da çok zorlandıklarını fakat iyi bir şekilde oynadıkları için takım olarak bu başarıyı elde ettiklerini söyledi. Bütün rakiplerini tebrik eden Akıncıoğlu Türkiye’de de güzel dereceler için beklentilerinin olduğunu dile getirdi.

ŞEYDA CEYLAN

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Yapay zekanın bilinçsiz kullanımı güvenlik, dezenformasyon ve mahremiyet risklerini artırıyor Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Semih Çakır, yapay zekanın sunduğu kolaylıkların yanında güvenlik, dezenformasyon ve mahremiyet risklerine dikkat çekerek dijital okuryazarlığın önemine vurgu yaptı. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Semih Çakır, yapay zekanın günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline geldiğini belirterek, bu teknolojinin bilinçsiz kullanımının çeşitli riskleri de beraberinde getirdiğini söyledi. Yapay zekanın sanıldığı gibi yeni bir kavram olmadığını dile getiren Çakır, son dönemde artan kullanım alanlarıyla birlikte güvenlik ve mahremiyet konularının daha fazla gündeme geldiğini ifade etti. "Yapay zeka hayatımızın bir çok alanında var" Yapay zekanın uzun süredir hayatın içinde olduğunu anlatan Çakır, bu teknolojinin temel olarak veriler üzerinden karar verme sürecini yürüttüğünü belirterek, "Aslında yapay zeka çok iyi bir kavram gibi görünse de hayatımızda uzun bir süren beri aslında bulunmaktaydı. Son zamanlarda oldukça popüler hale geldi ve her alanda kullanılır hal almakta. Şimdi yapay zeka deyince şunu söyleyebiliriz. Yapay zeka bilgisayarların insanlardan öğrendikleri verilerle karar verme sürecidir. Bugün baktığın zaman telefonlarımızda, bankalarda, hastanelerde ve birçok alanda kullanılmakta" dedi. "Hayatımızın içine bu kadar girmiş bir teknoloji güvenlik risklerini de beraberinde getirmektedir" Yapay zekanın düşünme ve sorgulama yeteneğine sahip olmadığını vurgulayan Çakır, yanlış verilerle eğitilen sistemlerin ciddi sorunlara yol açabileceğini söyledi. Çakır, "Hayatımızın tabii ki bu kadar içine girmiş olan bir teknoloji ve hayatımıza getirdikleri kolaylıklar küçümsenemez bir gerçek ve her anda şu an yapay zeka kullanıyoruz. Ve gündemdeki aslında diğer bir soru da şu olabilir, güvenlik. Yani güvenlik riskleri nelerdir? Çünkü hayatımızın içine bu kadar girmiş bir teknoloji her anda var olması güvenlik listenin de beraberinde getirmektedir. Yapay zeka düşünmez. Sorgulamaz. Sadece girdi olarak verilen verilerle sonuç üretir" ifadelerini kullandı. "Yanlış veri üzerinden eğitim gerçekleşirse zararlı sonuçlar doğurabilir" Yanlış veri ve dezenformasyonun yayılmasında yapay zekanın etkisine değinen Çakır, dijital okuryazarlığın bu noktada kritik öneme sahip olduğunu dile getirdi. Çakır, "Bu kapsamda siz ne kadar yanlış bir veri verirseniz ve bu yanlış veri üzerinden eğitim gerçekleşirse o zaman kullanıcıya yanlış yönlendirmeler hatta zararlı sonuçlar doğurabilir. Yapay zekanın bu noktada okuryazarlığı çok önemli bir husus. Çünkü çok hızlı bir giriş yapmış oldu hayatımıza" şeklinde konuştu. "Kullanıcılar bilinçli yada bilinçsiz mahremiyet teşkil edecek verilerini verebiliyor" Yapay zekanın gerçekçi ama doğru olmayan içerikler üretebildiğine dikkat çeken Çakır, bu durumun dolandırıcılık ve mahremiyet ihlallerini artırdığını belirtti. Çakır, "Şimdi yapay zeka bir lafa çok gerçekçi. Ama tamamen yanlış haberler, görüntüler hatta ve hatta bu görüntülerle beraber sesleri de üretebilir hale geldi. Aynı zamanda yanlış bilgin yanında suç oranında da artış var. Yani dolandırıcılık faaliyetleri. Dolandırıcılık faaliyetlerinde işte birinin sesini veya görüntüsünü alıp bu görüntü, Deep Fake dediğimiz buradaki görüntü ve içerikleri kişinin yani bunu kullanan kişinin vermiş olduğu direktifler doğrultusunda üreterek insanlar kandırılabilip suça hatta suça yönlendirmede gerçekleştirebiliyor. Diğer bir husus da bu noktada mahremiyet. Yani kişiye ait, kişiye özel olan demek olan mahrumiyet kavramında kişisel verilerimizde izinsiz analiz edilebiliyor. Bunu bilinçli veya bilinçsiz şekilde kullanıcılarımız ne yazık ki mahremiyet teşkil edecek, sıkıntı oluşturabilecek alanlarda verilerini kişiler verebiliyor" şeklinde konuştu. "Manavdan iyi ürün için tavsiyede bile bulunabiliyor" Yapay zekanın tamamen tehlikeli olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Çakır, sağlık ve eğitim alanlarındaki olumlu uygulamalara dikkat çekti. Çakır, "Her gördüğünüz, duyduğunuz her şeye güvenmeyin. Tamamen tehlikeli diyemeyiz yapay zekaya. Neden? Çünkü iyi örnekleri yok mu? Çok iyi örnekleri var. Bunu nerede görüyoruz? Sağlıkta görüyoruz. Yani sağlıkta erken teşhis. Aynı zamanda eğitimde görüyoruz. Eğitimde çok güzel uygulamalar başladı. Kişiye özel öğrenme modelleri, yine yapay zeka tabanlı sistemlerle algoritmalar kullanılarak gerçekleştirmeye başladı. Yine engellilerle ilgili büyük kolaylıklar, sosyal hayatta yaşantımızda birtakım kolaylıklar yapay zeka ile gerçekleştirebiliyoruz. Hatta işte en büyük sıkıntımız bir manava gittiğiniz zaman işte bir meyve alacaksınız karpuz diyelim bunun bir görüntüsünü çekip sizin adınıza oradaki en iyi ürünü seçip size bir tavsiyede bulunabiliyor" ifadelerini kullandı. BEUN’de yapay zeka farkındalık etkinlikleri düzenleniyor Üniversite bünyesinde yapay zeka ve dijital güvenlik konusunda çalışmalar yürüttüklerini aktaran Çakır, farkındalık eğitimlerinin sürdüğünü belirtti. Çakır, "Üniversite olarak neler yapıyoruz? Üniversite, biz bünyesinde Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama Araştırma Merkezi olarak birçok etkinliğe imza atıyoruz. Başta Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer önderliğinde üniversitemizde birçok farkındalık eğitimleri, seminerler, ulusal kongreler düzenledik ve olabildiğince de sadece üniversite öğrencilerimize yönelik değil hem personellerimize hem de halkımıza yönelik programlarla bu farkındalığı, yapay zeka ve teknoloji kullanımı, özellikle dijital alandaki kullanımla ilgili halkımızı bilinçlendirme faaliyetlerine devam ediyoruz" dedi. Çakır, yapay zekanın kontrolsüz kullanımından kaçınılması gerektiğini vurgulayarak, özellikle gençlerin her işi yapay zekaya bırakma alışkanlığından vazgeçmesinin önemine dikkat çekti. Çakır, "Buradaki sorun aslında teknoloji ve yapay zeka değil, yine bunun kontrolsüz kullanımı. Okuryazarlık çok önemli bir kavram. Ve şu an görülüyor ki gençlerde de üniversitede biraz tabii ki öğretim üyesiyiz biz derslere giriyoruz. Derse girdiğimiz zaman şunu görüyoruz. Her şeyi yapay zekaya bırakma durumu var. Bu anlayıştan bir defa vazgeçmemiz gerekiyor" şeklinde konuştu.
İstanbul Pendik’te Işıl Öykü Dinç’in hayatını kaybettiği kazaya ilişkin sanığın yargılanmasına devam edildi Pendik’te 15 yaşındaki Işıl Öykü Dinç’in hayatını kaybettiği, kazaya ilişkin ’Taksirle ölüme neden olma’ suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapsi istenen sanık Ömer Faruk Ballı 2. kez hakim karşısına çıktı. Olay, 18 Mayıs’ta Kaynarca Mahallesi Erol Kaya Caddesi Tuzla istikametinde meydana geldi. 34 KAB 356 plakalı otomobilin sürücüsü Ömer Faruk Ballı (26), yolun karşısına geçmek isteyen Işıl Öykü Dinç’e çarptı. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Yapılan müdahalelere rağmen Dinç olay yerinde hayatını kaybetti. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma tamamlandı. Ömer Faruk Ballı’nın (26) ’Taksirle ölüme neden olma’ suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapsi istenmişti. Anadolu 56. Asliye Ceza Mahkemesinde bugün görülen davaya, tutuksuz sanık Ömer Faruk Ballı, hayatını kaybeden Işıl Öykü Dinç’in annesi Özlem Dinç, baba Yunus Dinç, taraf avukatları ve Kadıköy’de öldürülen Mattia Ahmet Minguzzi’nin annesi Yasemin Minguzzi katıldı. Işıl Öykü Dinç’in arkadaşları ve yakınları destek için duruşma salonu dışında bekledi. "Aracın çok hızlı olduğunu düşündüm" Tanık Mürvet Aydın, "Her iki tarafı da tanımıyorum, o gün pikniğe gitmiştik. Olay anını görmedik, kazadan sonra kızın yerde olduğunu gördük, beş dakika kimse gelmedi. Beş dakika sonra polisler geldi. Polis nabzına dokundu kızın öldüğünü biz doktor hemşire var mı diye bağırdık, bir kız veteriner olduğunu söyledi tekrar nabzını baktı. Öldüğünü söyledi. Çarpma sesi çok yüksekti, bu yüzden aracın çok hızlı olduğunu düşündüm ancak görmedim" şeklinde konuştu. "Çarpan araçtan biri indi mi bilmiyorum" Tanık Remzi Özdemir, "Ben sahilde yürüyüş yapıyordum. Işıklarda bir çarpma sesi duydum, kafamı çevirdiğimde birisinin uçtuğunu gördüm, hemen telefonumu çıkarıp 112’yi aradım. İlk başta bir kaç kişi vardı sonra kalabalıklaştı. Doktor yokmu, ilk yardım bilen birisi yok mu diye bakındık, kimse olmayınca ambulansı bekledik. 12-13 dk sonra ambulans geldi. Aracın çok hızlı olduğunu çarptığı nokta ile savrulduğu nokta ile arasındaki mesafeden anladım. Çarpan araçtan biri indi mi bilmiyorum" ifadelerini kullandı. "Polis nabzına baktı ölmüş dediler" Tanık Yıldız Pınarbaşı, "O gün biz orada piknik yapıyorduk. Büyük bir gürültü duyduk. Motor arabaya çarptı sandık çünkü çok büyük bir ses geldi. Sonra baktık çocuk orada yatıyordu. Polis nabzına baktı ölmüş dediler. Ben kaza anını görmedim. Arabalar birbirine çarptı zannettik çünkü o kadar yüksek bir ses geldi" dedi. Işıl Öykü Dinç’in annesi Özlem Dinç, şikayetinin devam ettiğini ifade ederek, sanığın tutuklu yargılanmasını talep etti. Ara kararını açıklayan mahkeme, olay yeri ile çevresinin fotoğraf ve video kayıtları alınarak trafik bilirkişisince kroki çizilmesi için yazı yazılmasına ve Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur raporu aldırılmasına karar verdi. Hakim, olaya müdahale eden polis memurlarının tespit edilerek bir sonraki celse beyanlarının alınmasına hükmetti. Duruşma, 17 Nisan’a ertelendi.