MAGAZİN - 31 Ekim 2014 Cuma 13:22

Kertenkele dizi film yapımcısından önemli açıklamalar

A
A
A
Kertenkele dizi film yapımcısından önemli açıklamalar

Özel bir televizyon kanalında yayınlanan Kertenkele dizisinin yapımcısı Yalçın Şen, Diyanet Sen tarafından tepkilere neden olan dizinin ilk bölümünün yanlış anlaşıldığını belirtti.

Özel bir televizyon kanalında yayınlanan Kertenkele dizisinin yapımcısı Yalçın Şen, Diyanet Sen tarafından tepkilere neden olan dizinin ilk bölümünün yanlış anlaşıldığını belirterek, imam olmayan 'Kertenkele' lakaplı kişinin, kötüden iyiye dönüşen bir karakteri yansıtacağını söyledi. Şen, kertenkele karakterinin bu dönüşümünde çaldığı imam kıyafetlerinin de büyük rolü olduğunu kaydetti.

Şen, “Gösterilen tepkiyi ve hassasiyeti anlıyor, aynı hassasiyetleri taşıyor olmamızın bilinmesini istiyoruz. Dizinin 1. bölümünü seyretmeyen kişilerde bu tepkinin daha çok olduğunu görüyoruz. Ancak karakterimiz imam kıyafetleri vasıtasıyla iyiye ve doğruya yol alacağından biraz daha sabır ve anlayışa ihtiyacımız olacaktır" diye konuştu.

Projenin bir dönüşüm hikayesi olduğunun altını çizen Şen, "Odağında ise biraz Arsen Lüpen ve biraz da Robin Hood vari bir hırsız olan sempatik ve iyi kalpli ancak çocukluğundan itibaren büyük travmalar yaşamış, yetim ve öksüz kertenkele lakaplı bir karakterimiz var. Yıllardır İstanbul Emniyeti’nin yakalayamadığı Kertenkele yine bir takipten kaçarken ve onun için o takipten kurtulmak çok kolayken tam da o anda yolunun üzerindeki bir evde yangında mahsur kalmış bir çocuğa ve ailesinin feryatlarına şahit olur. Ya kaçarak polislerden kurtulacak ya da çocuğu kurtaracaktır. O çocuğu kurtarmayı tercih eder ve kurtarır da ama aşağıda polisler onu beklemektedir ve yakalanır" dedi.

'Kertenkele’nin imam oluşu çok tartışıldı. Bir suçlunun imam oluşunu nasıl anlatıyorsunuz dizide?' sorusuna Şen, "Sonrasında sorgu ve cezaevi günleri başlar ki ayrıca üzerine aslında işlemediği bir cinayet de kalmıştır. Müebbet hapisle karşı karşıyadır ve intihar teşebbüsünde bulunur. Hastanede tedaviye başlanır ve bu süreçte onunla aynı odada tedavi görmekte olan bir imamın kıyafetlerini alarak imam kılığında hastaneden kaçar. Tabi ki tüm emniyet yine peşine düşmüştür ancak bu sefer ilk kez gardiyanı olduğu cezaevinden kaçan bir kişi olduğundan bu sefer peşinde gardiyan da vardır. Kertenkele ise tüm bu tehditlerden kaçmak ve tanınmamak için sahte imam rolünü oynamaya başlar ve camisinde imamı olmayan bir mahalleye yolu düşer. İşte asıl serüven de burada başlar. Kertenkele artık o caminin sahte imamı İmam Ziya'dır. Kertenkele sahte imamlığı sürecinde gerek kendisinin ve gerekse etrafındakilerin yaşamında derin izler bırakacak ve zaman zaman güldürürken zaman zaman da ağlatacaktır. Ayrıca ilk defa gerçek bir aşka yelken açacak ve mahallenin zengin ailesinin güzeller güzeli kızı olan Zehra'ya deliler gibi aşık olacaktır" cevabını verdi.

İmamlarla dalga geçildiği iddialarını da cevaplandıran Şen, "Dizimiz “Kertenkele” ile alakalı ve sanırım dizinin 1. bölümünü dahi tam izlemeden yahut izlediğini anlamadan yapılan bazı açıklamalar bizleri çok şaşırttı. “Kertenkele” bir imam olmadığı gibi aksine Allah'a ve dine inanmayan bir karakterdir ve bu bilgi ilk bölümde gayet net sahnelerle var. Dolayısıyla yaşadıkları ve öyküsü sadece “Kertenkele”yi bağlar. Yani “Kertenkele” karakteri üzerinden alınganlık yapmak muhaldir, Hilaf-ı akıldır. “Kertenkele” bir imam yahut dini bir kişilik değildir. Aksine İstanbul Emniyeti'nin yıllardır yakalamaya çalıştığı bir suçludur. Aslında “Kertenkele” projesi bir dönüşüm projesidir ve Allah'a inanmayan ve dini öğretilere aykırı bir karakterin hapishaneden kaçmak için çaldığı imam kıyafetlerini giyerek çıktığı yolculukta gerek o kıyafetlerin manevi ağırlığını ve gerekse imam rolünü oynamak zorunda kalmasıyla mecburen dini öğrenmek ve yaşamak zorunda kalmasını, öğrendikçe ve uyguladıkça dönüşmesini ve artık inanan ve dini öğretileri uygulayan ve bu süreçte kötü alışkanlıklarından da arınan bir karaktere dönüşmesinin hikayesidir. Yani tabir doğru olursa Kertenkele kötüden iyiye dönüşen bir karakteri anlatmaktadır. Bu dönüşümde çaldığı imam kıyafetlerinin büyük rolü vardır. Aslında her şey bu kadar açıkken birde şöyle yaklaşımlar kulağımıza geliyor. “Efendim sahte imam olsa da yine giydiği cüppe ve taktığı sarıktan dolayı siz gerçek imamları ve hatta dinimizi aşağılamış oluyorsunuz.” İşte bu yaklaşımlara bu çağda inanın verecek cevabım yok. Bence kimse bu projeye haksızlık etmesin. Bu proje o kıyafetlere gerçek hakkını teslim edecek bir projedir. Kimsenin şüphesi olmasın" dedi.

'Bu dizide imamları rencide ettiğinizi düşünüyor musunuz?' sorusuna Şen, "Asla. Kertenkele bir imam değil ki. Ancak hayatta imamlara saygısı olmayan insanlar da var. Ve biz yer yer dizimizde bu insanları da görebiliriz. Unutmayalım bu bir dizi film ve haftaya devamı var. Bir projenin de bütününde kimi nereye taşıdığı çok önemlidir. İşte biz asıl burada odaktayız. Kimbilir ilerleyen süreçte Kertenkele dönüşürken işte o karakterler de etki eder belki. Ve ortak bir noktada buluşurlar. Burada keseyim yoksa tüm sürprizleri mahvedeceğiz" cevabını verdi. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Acil serviste hayat kurtarıyor, dağlarda pedal çeviriyor Giresun’un Eynesil ilçe Devlet Hastanesi acil servisinde görev yapan 28 yaşındaki doktor Semih Gürel, yoğun geçen 24 saatlik nöbetlerin ardından dağ bisikletine atlayarak Karadeniz’in zorlu coğrafyasında kilometrelerce pedal çeviriyor. Kar, yağmur ve sis demeden yüksek rakımlı yaylalara uzanan yolculuklarıyla dikkat çeken Gürel, hem mesleği hem de doğa tutkusuyla sosyal medyada ilgi odağı oluyor. Giresun’un Eynesil ilçesinde Devlet Hastanesi acil servisinde görev yapan 28 yaşındaki doktor Semih Gürel, insanların en zor anlarına tanıklık ettiği 24 saatlik nöbetlerin ardından, yorgunluğunu Karadeniz’in sisli dağ yollarında pedal çevirerek atıyor. Beyaz önlüğünü çıkarıp kaskını takan Gürel, kar, yağmur ve soğuğa aldırmadan yaylalara uzanan yolculuklarıyla hem kendini hem de izleyenleri derinden etkiliyor. Ankara’dan yaklaşık 1,5 yıl önce Giresun’a atanan Dr. Semih Gürel, şehir hayatında scooter kullandığını, Karadeniz’e gelince ise bu coğrafyanın ruhuna uygun bir dağ bisikleti aldığını söylüyor. Acil serviste geçen yoğun ve stresli saatlerin ardından bisikletine binmenin kendisi için sadece bir spor değil, bir nefes alma anı olduğunu dile getiren Gürel, dağ tepe demeden yollara düşüyor. Bazen 5-6 saati bulan sürüşlerinde yüksek rakımlı yaylalara çıkan Gürel, karla kaplı patikalarda, yağmur altında ve sisin içinde pedal çeviriyor. Doğayla baş başa kaldığı bu yolculukları kask kamerasıyla kayda alan genç doktor, görüntüleri sosyal medya hesabında paylaşıyor. İnsan hayatına dokunduğu saatlerin ardından doğanın kalbine sığınan Semih Gürel, bisikletin kendisi için bir terapi olduğunu vurguluyor. Zorlu görev temposunun ağırlığını her pedalda biraz daha geride bırakan Gürel’in Karadeniz’in zorlu ama bir o kadar da etkileyici doğasında yaptığı yolculuklar, takipçilerine hem ilham veriyor hem de bölgenin doğal güzelliklerini gözler önüne seriyor. Ankara’dan 1,5 yıl önce Giresun’un Eynesil ilçesine atandığını belirten Semih Gürel, "Orada scoter sürücüsüydüm. Buraya gelince coğrafyaya uygun dağ bisikleti aldım. 1,5 yıldır boş günümde dağ bayır geziyorum. Acil serviste 24 saatlik nöbetlerden sonra kafa dağıtma amaçlı spontane geziler düzenliyorum" dedi. "Bir tarafım yeşil bir tarafım mavi" Yol boyunca bir tarafın mavi diğer tarafın yeşil olmasının güzel hissettirdiğini kaydeden Gürel, "Burası bir sahil ilçesi ama 2 kilometre ötesi hep yükselti başlıyor. Dağlık bir alan. Sahil boyu gezdikten sonra içeri girsek yüksel engebe, çukur, tepe başlıyor. Ona uygun bir bisiklet almak istedim. Hava koşulları zorlu oluyor ancak bisiklet sürmemize engel olmuyor. Bisikletin jantı kara uygun. Karda zorlanmıyorum. Mekanik bir alet tamiri kolay. Bazen yolculuklarım 4-5 saat sürebiliyor. Zirveye çıktığım zaman sahile iniş gerçekleştiriyorum. İnişler 1-2 saat sürüyor. Yolda çok fazla yaban hayvanı ölülüleri ile karşılaşıyorum. Yoldayken trafikte renkli görüntüler görüyorum. Yol boyunca bir tarafın mavi bir tarafın yeşil olması çok güzel hissettiriyor. Bu bölge çok sulak bir alan. Yol boyunca şelaleler, deniz manzarası ve dereler güzel manzaralar oluşturuyor" şeklinde konuştu. "Hayalim dünya turu" Bisikletin kendisine enerji verdiğini kaydeden Gürel, "Bisiklet beni yormuyor açıkçası enerji veriyor. Çok kez mesai sonrası nöbetten çıkıp uyumadan bisikletle uzun turlar attığım olmuştur. Bisiklet çok sağlıklı bir spor. Vücuttaki birçok kası çalıştırıyor. Başta bacak kası dahil olmak üzere üst vücudu da çalıştırıyor. Bu 14 kilogramlık bir bisiklet. Sadece bunu taşımak bile yük taşıtmış oluyor yani kol, göğüs, sırt kasları çalışıyor. Bel anatomisine çok iyi geliyor. Dizlere, menüsküse yani her şeye çok iyi geliyor. En önemlisi de psikolojiye çok iyi geliyor. Trabzon, Gümüşhane ve Giresun arası gezdim. Bundan sonra hayalim bir Türkiye turu ondan sonraki hayalim ise dünya turu" ifadelerini kullandı.
Aydın Aydın Devlet Hastanesi’nin özel güvenlikçileri şaşırttı Aydın Devlet Hastanesi Acil Servis binasının bahçesinde bir grup şahıs, hastaneye sağlık raporu için getirilen husumetlilerine saldırı girişiminde bulundu. Polis ekipleri kalabalıkla mücadele ederken hastane bahçesindeki olayda polise destek vermesi beklenen özel güvenlik görevlileri olaya müdahale etmek yerine, gazeteciye müdahale etti. Özel güvenlikçilerin saldırıyı gerçekleştirenlerin talimatı doğrultusunda gazeteciye ve kamerasına müdahale ettiği öğrenilirken olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Edinilen bilgiye göre; Aydın’da, parkta tartıştıkları iki kişiyi bıçaklayan A.K. çıkarıldığı Aydın Adliyesi’nde tutuklandı. Polis, A.K.’yi cezaevine teslim etmeden önce sağlık raporu almak için Aydın Devlet Hastanesi’ne götürdü. Hastanede tedavi altına alınan yaralının yakınları A.K.’yi görünce saldırıya geçti ve ortalık bir anda karıştı. Gerginliği fark eden polis, A.K.’yi hızlıca hastaneden uzaklaştırmak için harekete geçti. Ancak, hastane önünde bekleyen kalabalık koşarak polis otosunun önünü kesti ve hastane önünde arbede yaşandı. Acil servisin önündeki polis otosuna saldırıyı görmezden gelen hastanenin özel güvenlik görevlileri ise olaya değil bu sırada görevini yapmakta olan gazeteciye hedef aldı. Olayı takip eden gazetecinin kamerasına müdahale edip görüntü almasını engelleyen özel güvenlik görevlilerinin saldırganların talimatı doğrultusunda bu eylemi gerçekleştirdiği öğrenildi. Gazeteci Mert Cona uğradığı fiziki müdahale, telefonunun özel güvenlikçiler tarafından el konulması ve görevinin engellenmesinden dolayı şikayetçi oldu. Özel güvenlikçilerin olaylar karşısındaki tutumu ve saldırganların talimatı ile gazetecilerin görüntü almasını engelleme girişimi şaşkınlığa neden olurken olayla ilgili soruşturma başlatıldığı öğrenildi.
Antalya Antalya’da motorcudan hayat kurtaran hamle Antalya’da yoğun akşam trafiğinde ilerlemekte zorlanan bir ambulansın yolunu açmak için harekete geçen motorcu Eyüp Polat, önce fermuar düzeniyle trafiği açmaya çalıştı. Başarılı olamayınca motosikletinden inerek trafik polisi gibi araçları yönlendiren Polat, ambulansın geçişini sağladı. O anlar kask kamerasına yansırken, görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayıldı. Antalya’da geçtiğimiz günlerde akşam saatlerinde Meydan Kavşağı istikametinde seyir halinde olan motorcu Eyüp Polat, arkasından gelen ambulansı fark edince yol açmak için harekete geçti. Yoğun trafik nedeniyle araçların ilerleyemediğini gören Polat, ilk olarak fermuar düzeniyle trafiği açmaya çalıştı. Trafik akışının rahatlamaması üzerine motosikletini yol kenarına çeken Polat, araç sürücülerini sözlü olarak yönlendirerek ambulansın önünü açmaya çalıştı. "Devam et, ambulans geliyor" diyerek sürücülere seslenen Polat, kırmızı ışığa rağmen araçların kontrollü şekilde ilerlemesini sağladı. "Seyirci kalamazdım" Yaşananları kask kamerasıyla kaydeden Eyüp Polat, ambulansı ilk fark ettiği anı ve neden müdahale ettiğini anlattı. Polat, "Antalya istikametinde, Aspendos tarafından evime doğru giderken arkamda bir ambulans gördüm. Kimse kıpırdayamıyordu. Ya sireni duymuyorlardı ya da fark edemiyorlardı. Buna seyirci kalamazdım. O an tek düşündüğüm ambulansın hastayı bir an önce yetiştirmesiydi. Ceza yer miyim, kendi canım tehlikede mi hiç düşünmedim. Kendi canımı dahi orada hiçe saydım belki de" dedi. Trafiğin özellikle akşam saat 18.30 sıralarında yoğunlaştığını belirten Polat, yolun iki şeritli olması nedeniyle ambulansın ilerleyemediğini söyledi. İlk olarak fermuar düzeniyle trafiği açmaya çalıştığını ifade eden Polat, yoğunluk nedeniyle bunun yeterli olmadığını belirterek, motorunu yol kenarına çekip motosikletten indiğini ve araçları sözlü olarak yönlendirmeye başladığını dile getirdi. Trafiği açabilmek için zaman zaman araçların arasından motosikletle geçmek zorunda kaldığını aktaran Polat, kendi yol güzergâhı olmamasına rağmen ambulansın ilerlediği yoldan devam ettiğini belirterek, "Geçemeyeceği belliydi. Oradaki trafiğin akışını sağlayarak gelen ambulansçı arkadaşın oradan geçmesini sağladım" şeklinde konuştu. Kask kamerası kaydetti, video viral oldu Ambulansın geçişinin ardından sürücülerin de siren sesini fark ederek yol verdiğini belirten Polat, ambulans ekibinin kornayla teşekkür ettiğini söyledi. Kask kamerasına yansıyan görüntüleri sosyal medyada paylaştığını aktaran Polat, videonun kısa sürede yayıldığını belirterek, şöyle devam etti: "Birçok kişi teşekkür mesajı attı. Bunu bir görev olarak gördüm. Belki birçok motorcu arkadaşım da aynı şeyi yapıyordur ama benimkisi kask kamerasına denk geldi. İnşallah hasta kurtulmuştur, sağlık durumu iyidir. Mutlu oldum, yapmam gerektiğini düşündüm ve yaptım."
İstanbul Kars-Ardahan-Iğdır Memleket Günleri Arnavutköy’de kardeşlik köprüsüne dönüştü Arnavutköy Şehir Parkı’nda, Kars, Ardahan ve Iğdır’ın köklü kültürü, yöresel lezzetleri ve sahne programlarıyla üç gün sürecek Memleket Günleri yoğun katılımla başladı. Arnavutköy Belediyesi’nce düzenlenen Kars, Ardahan, Iğdır Memleket Günleri’nin açılış programı Arnavutköy Şehir Parkı’nda gerçekleştirildi. Programa Arnavutköy Kaymakamı Mahmut Hersanlıoğlu, Arnavutköy Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu, sivil toplum kuruluşları ve dernek başkanları ile çok sayıda vatandaş katıldı. Kars, Ardahan ve Iğdır’ın kadim kültürünü Arnavutköy’e taşıyan etkinlik alanında yöresel ürün stantları, el sanatları sergileri ve kültürel sunumlarla renkli bir atmosfer oluşturuldu. Kars’ın yöresel mutfağı, Ardahan’ın doğal ürünleri ve Iğdır’ın bereketli topraklarından çıkan lezzetler ziyaretçilerle buluştu. Vatandaşlar, üç gün boyunca Doğu Anadolu’nun zengin mutfak kültürünü ve geleneklerini yakından tanıma imkanı buldu. Kaymakam Ersanlıoğlu: "Bu coğrafya Türkiye’nin birlik fotoğrafıdır" Programda konuşan Arnavutköy Kaymakamı Mahmut Ersanlıoğlu, Kars, Ardahan ve Iğdır’ın serhat illeri olarak güçlü bir tarihsel hafızaya ve birlik kültürüne sahip olduğunu vurguladı. Bölgenin farklı etnik ve inanç gruplarını yüzyıllardır aynı potada buluşturduğunu belirten Ersanlıoğlu, Memleket Günleri’nin bu kardeşlik ruhunu güçlendiren önemli organizasyonlardan biri olduğunu ifade etti. Başkan Candaroğlu: "12 haftadır Anadolu’nun renklerini Arnavutköy’de yaşadık" Arnavutköy Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu ise konuşmasında Memleket Günleri’nin 12 hafta boyunca Arnavutköy’ü Türkiye’nin dört bir yanından gelen kültürlerin buluşma noktası haline getirdiğini söyledi. Bu hafta Kars, Ardahan ve Iğdır’ı ağırlamaktan büyük mutluluk duyduklarını belirten Başkan Candaroğlu, "Bu üç kadim şehir, vatan sevgisinin, fedakârlığın ve güçlü kültürel mirasın sembolüdür. Bugün bu değerleri Arnavutköy’de hep birlikte yaşıyoruz" dedi. Memleket Günleri ile amaçlarının unutulmaya yüz tutan komşuluk ve hemşehrilik bağlarını yeniden canlandırmak olduğunu vurgulayan Candaroğlu, her hafta alanı dolduran vatandaşların memleket sevgisinin ne kadar güçlü olduğunu gösterdiğini ifade etti. Programların fiziken sona ermesine rağmen kurulan gönül köprülerinin kalıcı olacağını belirten Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu, organizasyona katkı sunan dernek başkanlarına, hemşerilere ve emeği geçen herkese teşekkür etti. Etkinlikler pazar gününe kadar sürecek Kars-Ardahan-Iğdır Memleket Günleri, pazar akşamına kadar Arnavutköy Şehir Parkı’nda yöresel lezzetler, kültürel etkinlikler ve sahne programlarıyla devam edecek. Organizasyon, İstanbul’un dört bir yanından gelen ziyaretçileri kardeşlik ve dayanışma atmosferinde bir araya getirmeyi sürdürecek.