GÜNDEM - 07 Eylül 2015 Pazartesi 10:54

Kutnu kumaşı tarihe karışıyor

A
A
A
Kutnu kumaşı tarihe karışıyor

Gaziantep’e özgü dünyaca ünlü kutnu kumaşı dokumacılığı, bir elin parmaklarının sayısını geçmeyecek kadar ustanın elinde son demlerini yaşıyor.

Gaziantep’te dokunan, aynı zamanda daha önceleri Anadolu’da alımlı giyinmek isteyenlerin hayallerini süsleyen kutnu kumaşı, tarihe karışıyor. Gaziantep’e has kutnu kumaşı dokumacılığını yapan ustaların sayısı ise bir elin parmaklarının sayısını geçemeyecek kadar azalmış durumda. Kutnu kumaşının eskiden saraylarda padişah kumaşı olarak da tanındığını, aynı zamanda eskiden çok önemli bir geçim kaynağı olduğunu söyleyen, kutnu kumaşının en genç ustası Emre Latifoğlu, “Mesleğimiz son demlerini yaşıyor. Bu durum bizi çok üzüyor ” dedi.

“ÜRETİM HER GEÇEN GÜN DÜŞÜYOR”
Dünyaca ünlü el dokuması kutnu kumaşının Gaziantep’in bir sanatı olduğunu dile getiren Emre Latifoğlu, bu mesleğin artık unutulmaya yüz tutmuş el sanatları arasında yer aldığını belirtti. Kutnu kumaşının üretimi her geçen gün düştüğü için üzüldüğünü belirten 30 yaşındaki kutnu ustası Emre Latifoğlu, “Çünkü, günümüzde her geçen gün kutnu kumaşı dokumacılığı azalmaktadır. İmalatçı sayısı, beş parmağın beşini geçmez. Kutnu dokumacılığı, yüzyıllarca sadece Gaziantep’te dokunarak, imal edilen bir dokuma türüdür. Kutnu dokumacılığı, Osmanlı tarihinden beri günümüze kadar gelmiştir. Çok önemli bir şekilde, sultanların kaftanları, elbiseleri vs. birçok yerde kutnu kumaşı kullanılmıştır. Kutnu kumaşının özelliği, sadece bu bölgelerde imal edilmesidir. Aynı zamanda, kutnu kumaşının üretiminde en az 5 farklı ustanın bir araya gelerek, üretim yapması ve kutnunun içerisinde kimyasal ve sentetik hiçbir madde olamadığından çok sağlıklı ve sıhhi bir kumaş olması kutnuya değer katmaktadır. Günümüzde, halfa ve çırak ilişkisi bitmiş olmasından dolayı, küçük yaşta çocukların okula gitmiş olmasından dolayı atölyemizde çalıştıracak, çırak ve halfa bulamadığımızdan dolayı, şu an yaş ortalaması çok yüksek bir vaziyette kutnu dokumacılığı yapılmaktadır. Yani önümüzde çok uzun bir süreç yok. Önümüzde yetişecek nesillere, kutnu dokumacılığını anlatıp, kutnu kumaşının üretimini sağlamamız gerekir. Ama maalesef günümüzde bu işi yapacak çırak, halfa ve gönüllü insan bulamıyoruz. Üretim her geçen gün düşüyor. Kutnu kumaşı dokumacılığı, Gaziantep’te unutulmuş el sanatı olarak geçiyor. Bu durum bizi çok üzüyor. Çok değil yakın bir zamandan kutnu kumaşı sanatı unutulmuş bir sanat olarak tarihe karışacak. Bundan dolayı çok mustaribiz” şeklinde konuştu.

“ESKİDEN PADİŞAH KUMAŞI OLARAK TANINIRDI”
Kutnu kumaşının saraylarda padişah kumaşı olarak da tanındığını söyleyen kutnu ustası Nurettin Şerbetçi ise "Mecidiye deseni diye kumaşlarımız var, bunlar genellikle padişahlarımızın giydiği kumaşlardı. Meydaniye denen kumaşlarımız da var. Bu kumaşları da, meydancıların ve diğer vatandaşların giydiği kumaşlardır. Yaklaşık 25-30 yıldır bu işi yapmaktayım. Baba mesleği olduğu için bu işi devam ettirmekteyim. Şu anda mesleğimiz son demlerinin yaşamaktadır. Devletimizden desteklerini bekliyoruz” dedi.

HALİL DAĞ
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri MHP’li Özdemir: "Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefimizin gerçekleştirilmesi için tüm kurumlarımız üstün bir gayret içerisinde" Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, Cumhurbaşkanlığına bağlı bazı kuruluşların bütçe görüşmelerinde Türkiye Büyük Milleti’nde (TBMM) aldığı sözde, "Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefimizin gerçekleştirilmesi için tüm kurumlarımız üstün bir gayret içerisindedir" dedi. MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, TBMM’de yapılan Cumhurbaşkanlığına bağlı bazı kuruluşların bütçe görüşmelerinde söz aldı. Özdemir görüşmelerde yaptığı konuşmada, "İnsanlık sanayi devriminin ardından girdiği ve yüksek hızla devam eden ilerleme sürecine 1940’lı yıllardan sonra uzaya ve başka gezegenlere erişim, böylelikle de rekabetin yeni koşullarına uzanan süreçle başlamıştır. Bu çabalar bilgisayar teknolojisinin ve uzaktan haberleşme imkânlarının getirdiği diğer koşullarla istihbarat çalışmalarını ve faaliyetlerini de derinden etkilemiştir. Belirsizliğin, düzensizliğin ve meydan okumaların fazlalaştığı mevcut zaman diliminde ise yeni bir kırılmayla daha karşı karşıyayız. Haber kaynakları ve bunların güvenilirlik derecesi her ne kadar fazla, hatta çoğu da açık alanlardan temin edilse bile analiz ve işleme yeteneği açısından teknolojinin getirdiği yüksek kazanımlar, devletlerarası verilen mücadelede fark oluşturmaktadır. Bu sebeple Milli İstihbarat Teşkilatının başta kuantum teknolojisi olmak üzere ileri nesil yapay zekâ ekosistemine sahip olması elzem hale gelmiştir. Karar alma süreçlerinde son derece değerli katkıları olan milli şuura sahip inanmış kadroların sergilediği üstün gayretler kadar, teknoloji ile doğru yöntemlerle harmanlanmış bir çalışma sistematiğinin, muadil istihbarat kuruluşlarıyla kıyaslandığında kendi kurumlarımızı farklı ve üstün kılmasını sağlamak gerekir. Allah, vatan, namus; yani Kur’an, bayrak ve silah üzerine edilen şerefli yeminlerin tutulması için sergilenen üstün gayretlerle verilen emeklerin hedefe tam manasıyla ulaşması için teknolojiden azami ölçüde istifade edilmelidir. Bu durum espiyonaj faaliyetleri kadar kontraespiyonaj alanında da Türk mührünün vurulması mecburiyetini doğurur. Son dönemlerde ülkemize karşı yürütülen bazı casusluk faaliyetlerinde şimdiye kadar alışılagelmedik metotların kullanıldığının anlaşılması da bizi buna mecbur kılmaktadır. Malum ve meşum yapılanmaların mensubu bulunduğu ülkelerin durumuyla, bilhassa savunma sanayimizle alakalı yürüttükleri anlaşılan uğraşları dikkate alındığında, resmi yahut özel tüm savunma sanayi kuruluşlarımızın hem fiziki hem de veri güvenliklerinin tesis edilebilmesi için ayrı bir politika geliştirilmesinin de gelinen aşamada elzem olduğu anlaşılmaktadır" dedi. "Bölgesinde lider Türkiye" Türkiye’nin, Cumhur İttifakı’nın dirayetli duruşu ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin getirdiği istikrarlı yapıyla bölgesinde lider, küresel seviyede de giderek, daha da fazla söz sahibi olmayı başardığını dile getiren Özdemir, "Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefimizin gerçekleştirilmesi için tüm kurumlarımız üstün bir gayret içerisindedir. Terörsüz Türkiye’nin hayata geçmesiyle beraber ülkemizin küresel bir güç olması istikametinde kararlılıkla ilerleyişinde İletişim Başkanlığımızın da sorumluluğu oldukça fazladır. Zira aynı anda beş lobi, küresel seviyede ülkemize karşı hem kamuoylarını hem de diğer ülkelerin karar alma mekanizmalarını etkileyebilmek için aktif bir faaliyet yürütmektedir. Rum, Ermeni, Siyonist ve Hindu lobilerine ilave olarak İslamofobik yapılanmalar doğrudan Türkiye’yi kötüleyecek, uluslararası itibarımıza saldıran, aziz milletimiz arasında kin ve nefret tohumları ekmek üzere FETÖ ile de işbirliği yapmak suretiyle uğraş vermektedir. Bu şartlarda gerek bölgesel ve uluslararası politikalarımız, gerekse küresel barış ve istikrarın tesisi için sürdürdüğümüz gayretlerimizin sağlıklı mekanizmalarla doğru biçimde anlatılması önemlidir. Sosyal medyanın psikolojik harekâtlar ve beşinci kol faaliyetleri için de ana mecralar haline geldiği gerçeği göz ardı edilmemelidir. Dünya ile beraber ülkemiz de belirsizliklerle dolu ve öngörülemez bir iklimde artık her an tetikte ve teyakkuzda olunmalıdır. İletişim Başkanlığımız da bu anlamda yedi gün, yirmi dört saat uyanık ve şuurlu olmak durumundadır. Bu çabalarda kamu yayıncısı olarak önemli bir sorumluluğu yerine getiren TRT’nin de faaliyetlerini başarılı bulduğumuzu ifade etmek istiyorum. Türk milletinin gür sesini ve Türkiye’nin tezlerini küresel seviyeye ulaştırmada etkili bir yayıncılık anlayışı sürdüren TRT’nin milli değerlerimizden olduğu unutulmamalı, kurumsal niteliğinin yıpratılmaması için herkes gereken hassasiyeti göstermelidir" ifadelerini kullandı.