KÜLTÜR SANAT - 12 Aralık 2010 Pazar 13:11

"Mafyanın kendi içinde adaleti var"

A
A
A
"Mafyanın kendi içinde adaleti var"

Senaryosunu Sertan Telli’nin yazdığı, Erhan Kozan’ın yönettiği, İsmail Hacıoğlu, Uğur Polat ve Erkan Can’ın başrolleri paylaştığı “Çakal” 17 Aralık’ta vizyona giriyor.

Filmin Altın Portakal’dan eli boş dönmesine şaşırdıklarını saklamayan üç başarılı oyuncu, filmi ve bu projeye neden bu kadar inandıklarını Kelebek'e anlattılar

 


“Çakal” bu yıl Antalya Altın Portakal Film Festivali’nden ödülsüz dönen birkaç filmden biriydi. Festival konusunda neler söyleyeceksiniz?  

 

- Uğur Polat: şaşırmadım desem yalan olur, çünkü ödül bekliyorduk. Sebep taraf tutmak ya da filmin içinden birileri olmamız değil... Ben filmi ilk kez orada izledim ve çok etkilendim. Dolayısıyla “Çakal”ın hiçbir dalda ödül alamaması sürprizdi. Özellikle de İsmail (Hacıoğlu) ve senaryo için beklentim yüksekti. Ama sinema göreceli bir iş tabii. 

 

- Erkan Can: Geçti bitti. Bunca zaman sonra konuşmamız bir şeyi değiştirmez zaten.  


Senaryoda sizi çeken neydi?  

 

- Erkan Can: Bence dramatik yapısı iyiyse, güzelse, o senaryo iyi senaryodur. Okurken kafanda bir şeyler canlandıysa, hikayeyi ve senaryoyu seversin. Bunu anlatmak da zordur; seversin ve atlarsın ateşe işte...

 

- Uğur Polat: Senaryo gerçekten çok iyiydi. Cast daha sonra belli oldu. ıyi ki bu filmde varız, iyi ki bu filmde bir araya gelmişiz diyorum ben...

 

- İsmail Hacıoğlu: Canlandırdığım Akın karakterinin beni en çok etkileyen özelliği hiç konuşmuyor olması... Daha doğrusu çok az konuşması... Bana kalsa hiç konuşmayacaktım! Konuşmasam da olurdu yani, öyle bir yanı var karakterin. Daha senaryoyu ilk okuduğumda çok etkiledi beni zaten... ıçinde bulunduğu dünyayla ilişkisi o kadar kopuk ki, söyleyecek sözü yok sanki. Beyninin içindeki soruların, düşüncelerin hiçbirine yaşadığı dünyadan cevap yok ki, neden konuşsun?

 

HAYATA YENİK BAŞLAYANLARIN HİKAYESİ BU

 

“Çakal” nasıl bir film oldu sizce?

 

- Erkan Can: Günümüz gençlerinin durumunu İsmail’in canlandırdığı karakter üzerinden anlatan ve üzerine konuşulması, tartışılması gereken bir film... Genç nüfuslu bir ülkeyiz ama birçok genç ne yapacağını tam olarak bilmiyor, kestiremiyor. Çıraklık ve ustalık bitti. Zaten filmdeki gibi bir mahalleda dünyaya geldiysen çok da şansın yok.

 

- İsmail Hacıoğlu: Hayata yenik başlayanların hikayesi oldu. Ama Akın yükselişi başka yerde arıyor.

 

- Uğur Polat: Bence bu filmin seyirciyi rahatsız etmesi lazım. ınsanları düşünmeye sevk edecek çünkü...

 

Filmin gişesi ne olur dersiniz?

 

- Erkan Can: İyi olacağını düşünüyoruz. Kaldı ki bazı filmler durdukça değerlenir.

 

Peki “Çakal”daki rollerinizden de biraz söz eder misiniz?

 

- Uğur Polat: Filmdeki karakterlerin hepsi aslında Akın...

 

Nasıl yani?

 

- Uğur Polat: Bütün karakterler onun geçtiği yollardan geçmiş. Ben Fahrettin’i canlandırıyorum. Celayir benim ustam, ben ise Akın’ın ustasıyım...

 

- Erkan Can: Celayir de usta-çırak ilişkisinden gelme biri. En tepedeki adam...

 

- İsmail Hacıoğlu: Akın hayatta ikinci bir şans arıyor. Ama aileden gelen bir sıkıntı var. Sonra sevgilisinin kendisini terk edişi, hayata tutunma çabası...

 

MAFYANIN KENDİ İÇİNDE ADALET SİSTEMİ VAR

 

Bu film aslında daha önce yayınlanmış mafya odaklı dizilere bir gönderme mi?

 

- Uğur Polat: Ben “Çakal”a mafya filmi olarak bakmıyorum. O sadece filmin fonu. Esas önemli olan, yeni bir başlangıç yapmak isteyen insanlara biz ne veriyoruz? Filmimizin gişesinin de işte bu insanlar yüzünden yüksek olması gerekiyor. Çünkü onların hikayesini anlatıyoruz. Sadece “sigarayı bırakın” kampanyasıyla sosyal sorumluluk yapılmıyor, sinemayla da yapılır o iş...

 

- Erkan Can: Bu alemde ne yaparsan yap, biri gelir kafana sıkar. Mafyanın kendi içinde bir adalet sistemi var ama çok sert. Kimseye suç bulamayız. Bu filmle birçok konuda konuşabilir ve birçok konunun önünü açabiliriz. Bu anlamda önemli bir film yaptık.

 

KISKANDIRMAK GİBİ OLMASIN AMA ÇOK EĞLENDİK

 

Erkan Bey, siz burada Celahir’i canlandırıyorsunuz. Hatırladığım kadarıyla “Kara Köpekler Havlarken”de de benzer bir rolünüz vardı. Buna rağmen Celahir’e özel bir hazırlık yapmanız gerekti mi?

 

- Erkan Can: Eveü, iki rol de birbirine benzerdi. Özel bir çalışma yapmadım ama şu kadarını söyleyeyim, senaryoyu okuduktan sonra rolü rüyanda bile yaşıyorsun. Yılların vermiş olduğu gözlemlerimizi atıyoruz torbaya, sonra çekiyoruz. Birlikteyken, çalışırken çıkıyor karakter. Oradaysanız, oynuyorsunuz.

 

Peki sizler için özel bir çalışma gerekti mi?

 

- Uğur Polat: ızlediğimiz birçok filmden ve bu tarz karakterlerden esinlenmişizdir tabie ama bizdeki karşılığını bulup çıkarmışızdır. Senaryo zaten o atmosferi bize kurmuştu.

 

Sette eğlendiniz mi?

 

- Uğur Polat: Çok.

 

- İsmail Hacıoğlu: Kıskandırmak gibi olmasın ama çok eğlendik.

 

OYUNCULUK ŞÖLENİ VE KALİTELİ GÖRSELLİK SUNDUK

 

İsmail Bey, siz Altın Portakal’da “en iyi erkek oyuncu” ödülüne hem “Sinyora Enrica ile ıtalyan Olmak” hem de “Çakal” filmiyle adaydınız.

Sonuçları nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

- İsmail Hacıoğlu: Sonuçları değerlendirecek bir durum yok. Jürinin takdiriydi, ben de saygı duyarım. Ustalara çıraklık yapma fırsatını yakalamışım. Bir de ödül dersem, ayıp etmiş olurum. Daha çok film yapacağız, ödül bizim için büyük mesele değil.

 

Erkan Can ve Uğur Polat her fırsatta bu filmdeki performansınızdan övgüyle söz ediyor. Sizin fikriniz nedir?

 

- İsmail Hacıoğlu: Ustalarımla, ağabeylerimle aynı seti paylaşmak benim için onur. Öyle büyükler, öyle üstünler ki... Karşılarında oynarken onlara yaklaşabilmek için inanılmaz çaba sarfetmek durumunda kalıyorsun. Bu nedenle, bir oyunculuk şöleni bekliyor izleyiciyi. Kaliteli görsellik de cabası.

 

DİLİMİZ KÜFRE ALIŞTI

 

Filmi izleyenlerin ilk tepkileri nasıldı?

 

- Uğur Polat: Gösterimden sonraki söyleşide genellikle olumlu tepkiler geldi. Hatta filmdeki küfürle ilgili de hiçbir eleştiri almadık. Kullanılan sözcükler ve dil filmin amacına hizmet ediyorsa, seyirci bundan rahatsızlık duymuyor. Bizimkinde de aynı şey geçerliydi; hikaye bunu gerektiriyordu.

 

Filmde küfür boldu, ağız alışkanlığı oldu mu? Çekimlerden sonra da o sözleri kullanmaya devam ettiniz mi?

 

- Uğur Polat: Açıkçası gerçek hayatlarımızda çok küfür eden insanlar olmamamıza rağmen o sertlik bir süre daha devam etti. Eğlendik de...


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Acil serviste hayat kurtarıyor, dağlarda pedal çeviriyor Giresun’un Eynesil ilçe Devlet Hastanesi acil servisinde görev yapan 28 yaşındaki doktor Semih Gürel, yoğun geçen 24 saatlik nöbetlerin ardından dağ bisikletine atlayarak Karadeniz’in zorlu coğrafyasında kilometrelerce pedal çeviriyor. Kar, yağmur ve sis demeden yüksek rakımlı yaylalara uzanan yolculuklarıyla dikkat çeken Gürel, hem mesleği hem de doğa tutkusuyla sosyal medyada ilgi odağı oluyor. Giresun’un Eynesil ilçesinde Devlet Hastanesi acil servisinde görev yapan 28 yaşındaki doktor Semih Gürel, insanların en zor anlarına tanıklık ettiği 24 saatlik nöbetlerin ardından, yorgunluğunu Karadeniz’in sisli dağ yollarında pedal çevirerek atıyor. Beyaz önlüğünü çıkarıp kaskını takan Gürel, kar, yağmur ve soğuğa aldırmadan yaylalara uzanan yolculuklarıyla hem kendini hem de izleyenleri derinden etkiliyor. Ankara’dan yaklaşık 1,5 yıl önce Giresun’a atanan Dr. Semih Gürel, şehir hayatında scooter kullandığını, Karadeniz’e gelince ise bu coğrafyanın ruhuna uygun bir dağ bisikleti aldığını söylüyor. Acil serviste geçen yoğun ve stresli saatlerin ardından bisikletine binmenin kendisi için sadece bir spor değil, bir nefes alma anı olduğunu dile getiren Gürel, dağ tepe demeden yollara düşüyor. Bazen 5-6 saati bulan sürüşlerinde yüksek rakımlı yaylalara çıkan Gürel, karla kaplı patikalarda, yağmur altında ve sisin içinde pedal çeviriyor. Doğayla baş başa kaldığı bu yolculukları kask kamerasıyla kayda alan genç doktor, görüntüleri sosyal medya hesabında paylaşıyor. İnsan hayatına dokunduğu saatlerin ardından doğanın kalbine sığınan Semih Gürel, bisikletin kendisi için bir terapi olduğunu vurguluyor. Zorlu görev temposunun ağırlığını her pedalda biraz daha geride bırakan Gürel’in Karadeniz’in zorlu ama bir o kadar da etkileyici doğasında yaptığı yolculuklar, takipçilerine hem ilham veriyor hem de bölgenin doğal güzelliklerini gözler önüne seriyor. Ankara’dan 1,5 yıl önce Giresun’un Eynesil ilçesine atandığını belirten Semih Gürel, "Orada scoter sürücüsüydüm. Buraya gelince coğrafyaya uygun dağ bisikleti aldım. 1,5 yıldır boş günümde dağ bayır geziyorum. Acil serviste 24 saatlik nöbetlerden sonra kafa dağıtma amaçlı spontane geziler düzenliyorum" dedi. "Bir tarafım yeşil bir tarafım mavi" Yol boyunca bir tarafın mavi diğer tarafın yeşil olmasının güzel hissettirdiğini kaydeden Gürel, "Burası bir sahil ilçesi ama 2 kilometre ötesi hep yükselti başlıyor. Dağlık bir alan. Sahil boyu gezdikten sonra içeri girsek yüksel engebe, çukur, tepe başlıyor. Ona uygun bir bisiklet almak istedim. Hava koşulları zorlu oluyor ancak bisiklet sürmemize engel olmuyor. Bisikletin jantı kara uygun. Karda zorlanmıyorum. Mekanik bir alet tamiri kolay. Bazen yolculuklarım 4-5 saat sürebiliyor. Zirveye çıktığım zaman sahile iniş gerçekleştiriyorum. İnişler 1-2 saat sürüyor. Yolda çok fazla yaban hayvanı ölülüleri ile karşılaşıyorum. Yoldayken trafikte renkli görüntüler görüyorum. Yol boyunca bir tarafın mavi bir tarafın yeşil olması çok güzel hissettiriyor. Bu bölge çok sulak bir alan. Yol boyunca şelaleler, deniz manzarası ve dereler güzel manzaralar oluşturuyor" şeklinde konuştu. "Hayalim dünya turu" Bisikletin kendisine enerji verdiğini kaydeden Gürel, "Bisiklet beni yormuyor açıkçası enerji veriyor. Çok kez mesai sonrası nöbetten çıkıp uyumadan bisikletle uzun turlar attığım olmuştur. Bisiklet çok sağlıklı bir spor. Vücuttaki birçok kası çalıştırıyor. Başta bacak kası dahil olmak üzere üst vücudu da çalıştırıyor. Bu 14 kilogramlık bir bisiklet. Sadece bunu taşımak bile yük taşıtmış oluyor yani kol, göğüs, sırt kasları çalışıyor. Bel anatomisine çok iyi geliyor. Dizlere, menüsküse yani her şeye çok iyi geliyor. En önemlisi de psikolojiye çok iyi geliyor. Trabzon, Gümüşhane ve Giresun arası gezdim. Bundan sonra hayalim bir Türkiye turu ondan sonraki hayalim ise dünya turu" ifadelerini kullandı.
Aydın Aydın Devlet Hastanesi’nin özel güvenlikçileri şaşırttı Aydın Devlet Hastanesi Acil Servis binasının bahçesinde bir grup şahıs, hastaneye sağlık raporu için getirilen husumetlilerine saldırı girişiminde bulundu. Polis ekipleri kalabalıkla mücadele ederken hastane bahçesindeki olayda polise destek vermesi beklenen özel güvenlik görevlileri olaya müdahale etmek yerine, gazeteciye müdahale etti. Özel güvenlikçilerin saldırıyı gerçekleştirenlerin talimatı doğrultusunda gazeteciye ve kamerasına müdahale ettiği öğrenilirken olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Edinilen bilgiye göre; Aydın’da, parkta tartıştıkları iki kişiyi bıçaklayan A.K. çıkarıldığı Aydın Adliyesi’nde tutuklandı. Polis, A.K.’yi cezaevine teslim etmeden önce sağlık raporu almak için Aydın Devlet Hastanesi’ne götürdü. Hastanede tedavi altına alınan yaralının yakınları A.K.’yi görünce saldırıya geçti ve ortalık bir anda karıştı. Gerginliği fark eden polis, A.K.’yi hızlıca hastaneden uzaklaştırmak için harekete geçti. Ancak, hastane önünde bekleyen kalabalık koşarak polis otosunun önünü kesti ve hastane önünde arbede yaşandı. Acil servisin önündeki polis otosuna saldırıyı görmezden gelen hastanenin özel güvenlik görevlileri ise olaya değil bu sırada görevini yapmakta olan gazeteciye hedef aldı. Olayı takip eden gazetecinin kamerasına müdahale edip görüntü almasını engelleyen özel güvenlik görevlilerinin saldırganların talimatı doğrultusunda bu eylemi gerçekleştirdiği öğrenildi. Gazeteci Mert Cona uğradığı fiziki müdahale, telefonunun özel güvenlikçiler tarafından el konulması ve görevinin engellenmesinden dolayı şikayetçi oldu. Özel güvenlikçilerin olaylar karşısındaki tutumu ve saldırganların talimatı ile gazetecilerin görüntü almasını engelleme girişimi şaşkınlığa neden olurken olayla ilgili soruşturma başlatıldığı öğrenildi.
Antalya Antalya’da motorcudan hayat kurtaran hamle Antalya’da yoğun akşam trafiğinde ilerlemekte zorlanan bir ambulansın yolunu açmak için harekete geçen motorcu Eyüp Polat, önce fermuar düzeniyle trafiği açmaya çalıştı. Başarılı olamayınca motosikletinden inerek trafik polisi gibi araçları yönlendiren Polat, ambulansın geçişini sağladı. O anlar kask kamerasına yansırken, görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayıldı. Antalya’da geçtiğimiz günlerde akşam saatlerinde Meydan Kavşağı istikametinde seyir halinde olan motorcu Eyüp Polat, arkasından gelen ambulansı fark edince yol açmak için harekete geçti. Yoğun trafik nedeniyle araçların ilerleyemediğini gören Polat, ilk olarak fermuar düzeniyle trafiği açmaya çalıştı. Trafik akışının rahatlamaması üzerine motosikletini yol kenarına çeken Polat, araç sürücülerini sözlü olarak yönlendirerek ambulansın önünü açmaya çalıştı. "Devam et, ambulans geliyor" diyerek sürücülere seslenen Polat, kırmızı ışığa rağmen araçların kontrollü şekilde ilerlemesini sağladı. "Seyirci kalamazdım" Yaşananları kask kamerasıyla kaydeden Eyüp Polat, ambulansı ilk fark ettiği anı ve neden müdahale ettiğini anlattı. Polat, "Antalya istikametinde, Aspendos tarafından evime doğru giderken arkamda bir ambulans gördüm. Kimse kıpırdayamıyordu. Ya sireni duymuyorlardı ya da fark edemiyorlardı. Buna seyirci kalamazdım. O an tek düşündüğüm ambulansın hastayı bir an önce yetiştirmesiydi. Ceza yer miyim, kendi canım tehlikede mi hiç düşünmedim. Kendi canımı dahi orada hiçe saydım belki de" dedi. Trafiğin özellikle akşam saat 18.30 sıralarında yoğunlaştığını belirten Polat, yolun iki şeritli olması nedeniyle ambulansın ilerleyemediğini söyledi. İlk olarak fermuar düzeniyle trafiği açmaya çalıştığını ifade eden Polat, yoğunluk nedeniyle bunun yeterli olmadığını belirterek, motorunu yol kenarına çekip motosikletten indiğini ve araçları sözlü olarak yönlendirmeye başladığını dile getirdi. Trafiği açabilmek için zaman zaman araçların arasından motosikletle geçmek zorunda kaldığını aktaran Polat, kendi yol güzergâhı olmamasına rağmen ambulansın ilerlediği yoldan devam ettiğini belirterek, "Geçemeyeceği belliydi. Oradaki trafiğin akışını sağlayarak gelen ambulansçı arkadaşın oradan geçmesini sağladım" şeklinde konuştu. Kask kamerası kaydetti, video viral oldu Ambulansın geçişinin ardından sürücülerin de siren sesini fark ederek yol verdiğini belirten Polat, ambulans ekibinin kornayla teşekkür ettiğini söyledi. Kask kamerasına yansıyan görüntüleri sosyal medyada paylaştığını aktaran Polat, videonun kısa sürede yayıldığını belirterek, şöyle devam etti: "Birçok kişi teşekkür mesajı attı. Bunu bir görev olarak gördüm. Belki birçok motorcu arkadaşım da aynı şeyi yapıyordur ama benimkisi kask kamerasına denk geldi. İnşallah hasta kurtulmuştur, sağlık durumu iyidir. Mutlu oldum, yapmam gerektiğini düşündüm ve yaptım."
İstanbul Kars-Ardahan-Iğdır Memleket Günleri Arnavutköy’de kardeşlik köprüsüne dönüştü Arnavutköy Şehir Parkı’nda, Kars, Ardahan ve Iğdır’ın köklü kültürü, yöresel lezzetleri ve sahne programlarıyla üç gün sürecek Memleket Günleri yoğun katılımla başladı. Arnavutköy Belediyesi’nce düzenlenen Kars, Ardahan, Iğdır Memleket Günleri’nin açılış programı Arnavutköy Şehir Parkı’nda gerçekleştirildi. Programa Arnavutköy Kaymakamı Mahmut Hersanlıoğlu, Arnavutköy Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu, sivil toplum kuruluşları ve dernek başkanları ile çok sayıda vatandaş katıldı. Kars, Ardahan ve Iğdır’ın kadim kültürünü Arnavutköy’e taşıyan etkinlik alanında yöresel ürün stantları, el sanatları sergileri ve kültürel sunumlarla renkli bir atmosfer oluşturuldu. Kars’ın yöresel mutfağı, Ardahan’ın doğal ürünleri ve Iğdır’ın bereketli topraklarından çıkan lezzetler ziyaretçilerle buluştu. Vatandaşlar, üç gün boyunca Doğu Anadolu’nun zengin mutfak kültürünü ve geleneklerini yakından tanıma imkanı buldu. Kaymakam Ersanlıoğlu: "Bu coğrafya Türkiye’nin birlik fotoğrafıdır" Programda konuşan Arnavutköy Kaymakamı Mahmut Ersanlıoğlu, Kars, Ardahan ve Iğdır’ın serhat illeri olarak güçlü bir tarihsel hafızaya ve birlik kültürüne sahip olduğunu vurguladı. Bölgenin farklı etnik ve inanç gruplarını yüzyıllardır aynı potada buluşturduğunu belirten Ersanlıoğlu, Memleket Günleri’nin bu kardeşlik ruhunu güçlendiren önemli organizasyonlardan biri olduğunu ifade etti. Başkan Candaroğlu: "12 haftadır Anadolu’nun renklerini Arnavutköy’de yaşadık" Arnavutköy Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu ise konuşmasında Memleket Günleri’nin 12 hafta boyunca Arnavutköy’ü Türkiye’nin dört bir yanından gelen kültürlerin buluşma noktası haline getirdiğini söyledi. Bu hafta Kars, Ardahan ve Iğdır’ı ağırlamaktan büyük mutluluk duyduklarını belirten Başkan Candaroğlu, "Bu üç kadim şehir, vatan sevgisinin, fedakârlığın ve güçlü kültürel mirasın sembolüdür. Bugün bu değerleri Arnavutköy’de hep birlikte yaşıyoruz" dedi. Memleket Günleri ile amaçlarının unutulmaya yüz tutan komşuluk ve hemşehrilik bağlarını yeniden canlandırmak olduğunu vurgulayan Candaroğlu, her hafta alanı dolduran vatandaşların memleket sevgisinin ne kadar güçlü olduğunu gösterdiğini ifade etti. Programların fiziken sona ermesine rağmen kurulan gönül köprülerinin kalıcı olacağını belirten Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu, organizasyona katkı sunan dernek başkanlarına, hemşerilere ve emeği geçen herkese teşekkür etti. Etkinlikler pazar gününe kadar sürecek Kars-Ardahan-Iğdır Memleket Günleri, pazar akşamına kadar Arnavutköy Şehir Parkı’nda yöresel lezzetler, kültürel etkinlikler ve sahne programlarıyla devam edecek. Organizasyon, İstanbul’un dört bir yanından gelen ziyaretçileri kardeşlik ve dayanışma atmosferinde bir araya getirmeyi sürdürecek.