POLİTİKA - 20 Nisan 2023 Perşembe 12:44

MHP Genel Sekreteri Büyükataman: 'Milletimiz ilk turda daha üst düzey katılımla Cumhurbaşkanımızı yetkilendirecek'

A
A
A
MHP Genel Sekreteri Büyükataman: 'Milletimiz ilk turda daha üst düzey katılımla Cumhurbaşkanımızı yetkilendirecek'

MHP Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman, 14 Mayıs seçimlerinde milletin geçen dönemlere göre çok daha üst düzeyde bir katılım ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ilk turda yetkilendirip güçlü bir Cumhur İttifakı'nı mecliste oluşturucağını söyledi.

 Millet İttifakı ve HDP'ye "Kapalı kapılar ardındanda ne konuştunuz" diye soran Büyükataman, "Zillet ittifakının bu ülkeye ve millete vereceği hiç bir şey yok. Aylardır ABD ve Biden'in ağzına bakan zillet ittifakının Türkiye'deki dostlarıyla kapalı kapılar ardında neler konuşuluyor, HDP ile ne karşılığında anlaşmaya varıldı, 11 maddelik HDP mutabakatında neler vaadettiler kamuoyu ile paylaşmış değiller. Sırrı Sakık çıkıp ‘Kapalı kapılar ardında ne konuştuysak bunu kamuoyuna açıklamalısınız' diyorsa demek ki hakikaten kamuoyundan gizlenen, açıklandığında belki milletin tepkisine vesile olabilecek bir şeyler olmuş olmalı" dedi.

MHP Genel Sekreteri ve Bursa 1. Bölge Milletvekili Adayı İsmet Büyükataman, Bursa 2. Bölge Milletvekili Adayı Fevzi Zırhlıoğlu, MHP Bursa İl Başkanı Cihangir Kalkancı ve MHP Bursa İl Yönetimi İhlas Haber Ajansı Bursa Bölge Müdürü İhsan Altıkardeş'i ziyaret etti.

Seçim çalışmalarına 9 bölgede yaptıkları mitingler ve ardından il mitingleri yaparak başladıklarını, 1,5 yıldır sahada olduklarını belirten Büyükataman "Vatandaşlarımıza Cumhurbaşkanımızın desteklenmesi konusundaki talebimizi, güçlü bir MHP kadrosunun mecliste yer alması gerektiği konusundaki talebimizi anlatıyoruz. Milletin MHP'ye karşı olan teveccühü gösteriyor ki bu seçimlerde büyük bir başarıya imza atacağız" dedi.

Seçimin sonuçları etkilemeye yönelik özel gayretlere şahit oluyoruz

Türkiye olarak 14 Mayısta çok önemli bir yol ayrımına girileceğinden bahseden İsmet Büyükataman, "Biz siyasetçiler şüphesiz her seçimin arefesinde yapılacak seçimin çok önemli olduğunu ifade edegeldik. Doğru her seçim Türkiye'nin geleceği dikkate alındığında önemlidir ama bu seçim hakikaten bundan önce idrak ettiğimiz seçimlerden çok daha önemli hale geldi. Türkiye tarihi bir eşiği geçme noktasında bu seçimlerde asıl dikkat edilmesi gereken yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti demokratik, laik, sosyal ve bir hukuk devleti. Egemen ve bağımsız bir devlet. Bu ülkede yaşayan her vatandaşımız geleceği ile ilgili kararı vermeye muktedirdir. Her seçim dönemi olmakla birlikte bu dönem çok daha belirgin bir hal almış adeta gizlenme ihtiyacı duyulmaksızın bu seçimlerin sonuçlarını etkilemeye yönelik özel gayretlere şahit oluyoruz" dedi.

Kapalı kapılar ardından dış mihraklara neler vaadedildi?

Gerek yurtiçinde, gerekse yurtdışında başta ABD, Biden ve AB üyeleri olmak üzere bu seçimin sonuçlarını etkilemeye yönelik gayret edildiğini belirten Büyükataman, "Düşünün ABD başkanı Biden bile Türkiye'deki dostlarıyla bu seçimlerde Recep Tayyip Erdogan'ı alaşağı etmek için çalışacaklarını söyleyecek kadar pervasızlaşabiliyor. Ne yazık ki bunların ağzına bakan bunların temsilcileri ile Türkiye'de kapalı kapılar ardında aylardır toplantılar yapıp kamuoyunda bu toplantılar hakkında bir tek kelime paylaşmayan zillet ortaklığı var" dedi.

"HDP ile 11 maddelik ne pazarlığı yaptınız? Açıklayın"

Zillet ittifakının bu seçimlerde düne kadar gizledikleri PKK'nın meclisteki temsilcisi olan HDP ile birlikte olma kararlarının artık net olduğu ve ortaya çıktığını aktaran İsmet Büyükataman, "Bunu artık HDP de gizlemiyor. Cumhurbaşkanı adayı çıkarmadılar. Cumhurbaşkanı adaylarının Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu ifade ettiler. Aralarında yaptıkları görüşmelere dair halen ne karşılığında HDP'nin zillet ittifakını destekleyeceğini Cumhurbaşkanlığı yarışında Kılıçdaroğlu'na oy vereceklerini açıklamış değiller. 11 madde konusunda mutabık kaldıklarını, aralarında 11 maddelik bir mutabakat olduğunu ve bu mutabakat metninde ne olduğunu halen kamuoyu ile paylaşmış değiller ancak mutabakatın bir tarafı olan HDP sözcülerinin zaman zaman yapmış olduğu açıklamalara baktığımızda konuşulanların Türkiye için hiç de hayırlı olmadığını anlamak çok kolay. Sırrı Sakık çıkıp ‘Kapalı kapılar ardında ne konuştuysak bunu kamuoyuna açıklamalısınız' diyorsa demek ki hakikaten kamuoyundan gizlenen, açıklandığında belki milletin tepkisine vesile olabilecek bir şeyler olmuş olmalı. Dolayısıyla bu birlikteliğin millet nezdinde ciddi tereddütlere kapı araladığını görmemek mümkün değil. Milletimizin gerek dış mihraklarla bunların içli dışlı münasebetleri, kapalı kapılar ardında yapmış oldukları görüşmeler, neyin pazarlığı yapılıyor şeklinde kamu vicdanında bir kanaatin de oluşmasına vesile oldu" dedi.

"Bu millet Türkiye'ye kurulmak istenen tuzakları elinin tersi ile itecek"

14 Mayıs seçimlerinin Türkiye için bir kader seçimi olduğuna vurgu yapan MHP Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman, "Ben samimiyetle şuna inanıyorum, vatandaşımızın ortaya koyduğu hassasiyeti tespit etme imkanımız da oldu. Ne yaparlarsa yapsınlar milletimizin gözünden kaçmıyor. Millet sağ duyusuyla ferasetiyle kapalı kapılar ardında geleceğine dair yapılan bu pazarlıkları el yordamıyla da olsa fark etmiş vaziyette. İşin vahametini kavramış, bunlara yol vermeyeceğine dair irade beyanını da zaman zaman ortaya koyuyor. Biz kendi geleceğimize karar vermeye yetkin bir milletiz. Aklımızı kimseye ipotek etmedik. Allah'ın izni ile milletimiz geleceğine sahip çıkacak, Türkiye'ye kurulmak istenen tuzakları inşallah elinin tersiyle itecek" şeklinde konuştu.

"Zillet ittifakının bir al ver birlikteliği olduğu ortaya çıktı"

Seçim süreci yaklaştıkca zillet ittifakı üyesi partilerin arasında bir uyumun olmadığınında ortaya çıktığından bahseden Büyükataman, "Zillet ittifakı aylardır toplandı dağıldı, toplandı dağıldı. Cumhurbaşkanı adayı konusunda bile uzun süre bir mutabakat sağlayamadılar. Sanki seçimler yapılmış tek başına iktidar sorumluluğunu üstlenmişler gibi siyaset mühendisliği örneği icra ederek bakanlıkların paylaşımından bürokrasinin dağılımına varıncaya kadar gündemlerinde bunları konuştular. Ama iş seçimlerin tarihleri netleşip ne olacağı ile alakalı karar noktasına geldiğinde yani iş ciddiye bindiğinde; bunlar arasında aslında bir uyumun olmadığı başından bu yana bu birlikteliğin karşılıklı bir al ver pazarlığına dayalı bir ilişki olduğu çok net ortaya çıktı. Hatırlayın İP'nin başındaki hanımefendi ağıza alınamayacak o birliklerinin ruhuyla izahı mümkün olmayan ithamlarda bulunarak masayı terk etti. "Bu bir kumar masasıdır" dedi. "Burada dayatma var" dedi. "Burada birlikte olmanın mümkünatı yok" dedi. Kendine göre kabadayılıklar ortaya koydu. Ama her ne hikmetse iki gün sonra süt dökmüş kedi gibi, kimlerden ne talimatı aldığı kendisine ne söylendiği açıklanmadan hiç bir şey olmamış gibi masaya geri döndü" dedi.

"Zillet ittifakının bu ülkeye de bu millete vereceği hiç bir şey yok"

Zillet ittifakının bir araya geldiği andan itibaren parlamenter sistemi geri getirmekten başka bir söyleminin olmadığını, parlamenter sistemi 72 yıl boyunca bu milletin deneyip gördüğünü anlatan Büyükataman, "Bu birliktelikte iyi niyet yok Türkiye'nin geleceğine yönelik samimi bir çalışmaya dayalı bir hazırlıkta söz konusu değil. Sadece güçlendirilmiş parlementer sistemi getireceğiz söylemiyle milletin karşısına çıktılar. Nedir bu güçlendirilmiş parlamenter sistem? bilen yok Cumhuriyetin kuruluşundan bu güne kadar uygulanan parlamenter sistemden yenisinin farkı ne olacak buna dair millet ile paylaşılan birşey yok. Çok partili hayata geçtiğimiz 1946 dan Cumhurbaşkanlı hükümet sistemine resmen geçtiğimiz 2016 yılına kadar geçen 72 yıllık süre içerisinde 51 hükümet kuruldu. Bunlar içerisinde şüphesiz istisnalar olabilir ama 17 aya tekabül eden bir hükümet süresini dikkate aldığımızda bu millet o günleri yaşadı. Kriz dönemleri eksik olmadı, koalisyon pazarlıkları bitmedi, azınlık hükümet örnekleri yaşandı. İhtilal yönetimlerinin kurduğu hükümetler oldu, bir türlü Türk siyasi hayatının en temel problemi olan sisasi istikrarın sağlanmasına bu sistem ne yazık ki imkan sağlamadı. Dolayısıyla hiç bir derde derman olmayan bu kadar yıl tecrübe edilmiş bir sistemi yeniden milletin önüne koymuş olmaktan öte bir alternatif proje hazırlığı olmayan bu zillet ittifakının bu ülkeye de bu millete vereceği hiç bir şey yok" dedi.

"Milletimiz üst düzey bir katılımla ilk turda Cumhurbaşkanı yetkilendirecek"

Büyükataman sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Milletimiz bunları yakinen görüyor ve takip ediyor. İnancımız odur ki bunlara fırsat vermeyecek. Cumhurbaşkanımız ve hükümetii ve Cumhur ittifakını müşterek anlayışı ve samimi gayretiyle Türkiye'nin her alanda kaydettiği çok ciddi mesafeler var. Bu hizmetlerin akamete uğramadan sürdürülmesini temin konusunda da bu dönem geçen döneme kıyasla inancım ve gözlemim o ki çok daha üst düzeyde bir katılımla ilk turda sayın Cumhurbaşkanını yetkilendirecek ve güçlü bir Cumhur ittifakı parlamento oluşumunu da sağlayacak diye düşünüyorum."

Abdullah Bozkurt
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul AKM’de engelleri aşan ‘Erişilebilir Tiyatro’ yeni sezonda da devam ediyor Herkes için erişilebilir bir yaşam amacıyla kurumsal sosyal sorumluluk projelerini hayata geçiren Türk Telekom; Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu ve Atatürk Kültür Merkezi (AKM) iş birliğiyle yürüttüğü "Erişilebilir Tiyatro" projesine yeni sezonda da devam ediyor. Görme ve işitme engelli bireylerin kültür ve sanat etkinliklerine katılımını artırmayı amaçlayan proje, yeni sezon açılışını Ekim ayında "Rumuz Goncagül" oyunu ile yaptı. Kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarını "Türkiye’ye Değer" anlayışıyla sürdüren Türk Telekom, engelli sanatseverlerin kültürel etkinliklere eşit katılımını desteklemeye devam ediyor. AKM ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu iş birliğiyle yürütülen "Erişilebilir Tiyatro" projesi, 3’üncü sezonunda da sanatseverlerle buluşmayı sürdürüyor. Proje kapsamında yeni sezonun ilk erişilebilir oyunu ekim ayında sahnelenen "Rumuz Goncagül" oldu. Proje; kasım ayında engelli sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği "Kapıların Dışında", "Suçsuzlar Çağı Suçlular Çağı" ve "Gergedanlar" oyunları ile devam etti. Sahne turu, sesli betimleme ve üst yazı uygulamalarına ek olarak proje kapsamında ilk defa "Gergedanlar" oyununda kullanılan "işaret dili" ile oyun daha kapsayıcı bir hale getirildi. 27 Aralık’ta ise "Vanya Dayı" isimli devlet tiyatrosu oyunu seyircilerle buluşacak. Proje ile devlet tiyatrosu oyunları görme ve işitme engelli sanatseverlere görsel, işitsel ve fiziksel engelleri aşan bir sanat deneyimi yaşatmaya devam edecek. Türk Telekom Kurumsal İletişim Direktörü Arif Sancaktaroğlu, "Şirket olarak, teknolojiyi toplum yararına sunma vizyonumuzla kültür sanatta erişilebilirliği desteklemeyi sürdürüyoruz. Sunduğumuz teknolojilerle AKM’nin engelleri aşan, herkes için erişilebilir bir kültür merkezi haline gelmesinden memnuniyet duyuyoruz. Büyük ilgi gören ve hem çocuklara hem de yetişkinlere hitap eden gösterimlerle öne çıkan "Erişilebilir Tiyatro" projemiz, ana destekçisi olduğumuz AKM’de bu sezon da devam ediyor. Herkes için erişilebilir bir yaşam hedefi doğrultusunda sosyal sorumluluk projelerimizi kararlılıkla sürdürüyoruz" dedi. "Erişilebilir Tiyatro" projesi kapsamında sahnelenen oyunlarda, görme engelli sanatseverler mekân, zaman, karakterler ve sessizce gelişen olaylar gibi sesli olmayan görsel öğeleri, diyalog aralarında aktarılan sesli betimleme uygulamasıyla detayları kaçırmadan takip edebiliyor. Ayrıca oyun öncesinde gerçekleştirilen özel sahne turları sayesinde görme engelli sanatseverler, obje, dekor ve kostümlere dokunarak sahneyle önceden tanışma fırsatı buluyor. Oyunda kullanılan üst yazı uygulamasıyla ise diyaloglar anlık olarak yazılı şekilde aktarılıyor; böylece işitme engelli sanatseverler için de tiyatro deneyimi erişilebilir hale getiriliyor.
İstanbul Uzmanlardan ‘sahte alkol’ uyarısı: "Bir defadan bir şey olmaz denmemeli, öldürücü" Yılbaşı öncesi sahte alkol kullanımına karşı uyarılarda bulunan uzmanlar, "Erken aşamada sarhoşluk olduğu için insanlar normal alkol zehirlenmesiyle çok ayırt edemiyor, körlükle başlayan böbrek yetmezliği ve ölümle giden aşamalarda daha çok başvuruları oluyor. ‘Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var. Şuur değişikliği, tansiyon düşüklüğü, koma gibi ölümcül semptomlarla gelebiliyorlar. Bir defadan bir şey olmaz dememeleri lazım, sahte alkol öldürücü. En önemli şey; hastadan aldığımız öykü, yılbaşı yaklaşıyor, dikkatli olmakta fayda var" dedi. Yılbaşına günler kala Türkiye’nin birçok noktasında yapılan operasyonlarda yüksek oranlarda sahte alkol ele geçirilirken uzmanlar, sahte alkol tüketimine karşı uyarılarını yineledi. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Acil Tıp Ana Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Afşin İpekci ve Biruni Üniversite Hastanesi Acil Tıp Bölümü’nden Uzm. Dr. İlhami Demirel, alkol kullanımının sağlık için başlıca zararlardan olduğunu belirtirken sahte alkolün oluşturduğu etkilere yönelik açıklamalarda bulundu. Uzmanlar sahte alkolün görünüş, renk ve kokusundan ayırt edilemeyebileceğini belirtti. "Erken aşamada sarhoşluk olduğu için normal alkol zehirlenmesiyle ayırt edilemiyor" "Sahte alkol dediğimiz şey metil alkol ya da metanol olarak bilinir" diyen Doç. Dr. Afşin İpekci, "Odunun damıtılmasıyla elde edilen hatta odun ruhu olarak bilinen alkoldür. Sahte alkolün aslında vücutta 2 tane zehirlenme şekli var. Birincisi; diğer alkollerde de olan baş dönmesi, baş ağrısı, bulantı, kusma, sarhoşluk hissi veren alkolün kendisine özgü beynimizi etkilemesine bağlı gördüğümüz semptomları olur. Daha sonra esas ölümcül olan zehirlenme, metanolün zehirli ürünlerine dönüşmesiyle olur. Erken aşamada sarhoşluk olduğu için normal alkol zehirlenmesiyle insanlar çok ayırt edemiyor, daha çok sonraki aşamada körlükle başlayan daha sonra şuur değişikliği hipotansiyon, böbrek yetmezliği ve ölümle giden aşamalarda daha çok başvuruları oluyor. Zararlı maddelere dönüşmesi genelde 6-8’inci saatten sonra ortaya çıkıyor çünkü bir dönüşme hızı var. Sonra önce görme kaybı, bulanık görme, kar yağıyor gibi ya da körlük gibi semptomlar ortaya çıkıyor. O aşamada da gelmezlerse şuur değişikliği, tansiyon düşüklüğü, koma gibi ölümcül semptomlarla gelebiliyorlar. 6-8 saatlik bir ara dönem var, o dönem önemli" ifadelerini kullandı. "Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var" Sahte alkol zehirlenmesi sonrası tedavi ve geçmişte karşılaştıkları vakalara ilişkin konuşan Doç. Dr. İpekci, "Tedavimiz; önce destek tedavisi, genel muayene ile başlıyoruz. Şanslıyız ki 2 tane önemli antidotu var. Yurt dışından gelen ilaç bir diğeri de etanol dediğimiz normal alkol. Geç dönemde gelirlerse metabolitleri oluşmuş oluyor, o zaman da kullanacağımız tedavi yöntemimiz; diyaliz. Metil alkol zehirlenmesi tüm dünyada bir sorun. Bandrolün bile artık sahtesinin çıktığı bilgisi geliyor. Semptomlarda hastaneye erken başvurmaları en önemli tedbir. Etil alkol kadar pahalı değil ayrıca metil alkol kullanımı sadece kaçak alkol olarak bilinse de ülkemizde dezenfektanlarda, ucuz parfümlerde yaygın kullanılan bir ürün. Görme bozukluğuyla gelip diyalize aldığımız ki bize zaten insanlar sarhoşluk döneminde kendileri zaten gelemiyor. Yakınları da ‘Alkol aldı, onun sarhoşluğu’ diye getirmiyor. Genelde görme bozukluğu olunca ‘Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var. Daha çok erkekler ve orta yaş insanlarda meydana geliyor. Masum bir şey değil, bir defadan bir şey olmaz dememeleri lazım, sahte alkol öldürücü. Normal alkol vücudu yavaş yavaş etkiliyor" diye konuştu. "Ölüme kadar uzanabilen riskleri barındırıyor" Alkolün başlı başına sağlık için zararlı olduğunu söyleyen Uzm. Dr. İlhami Demirel, "Normal alkole bağlı zehirlenmeler de görüyoruz, metil alkol dediğimiz alkolle olan zehirlenmeler gerçekten ölüme kadar uzanabilen riskleri barındırıyor. Son dönemde çok denk gelmedi açıkçası, en önemli şey; hastadan aldığımız öykü. Eğer şüpheli, kaynağı bilinmeyen bir alkol alım öyküsü varsa yol gösterici oluyor, laboratuvar tetkiklerinde de şüphemizi güçlendiren bulgular bulabiliyoruz. Genelde görme bozuklukları olabiliyor; çift görme, görme kaybı, bulanık görme gibi bunlar biraz daha ilerleyen süreçte oluyor, ne yazık ki tanıda biraz daha geç kalınmış olabiliyor. Sahte alkol alım ihtimalini sorup bu ihtimal üzerinde ciddi şekilde durmalıyız. Genel olarak alkol tüketiminin zararlı olduğunu belirtmemiz lazım. Kusma, baş ağrısı gibi şikayetleri hasta başta çok önemsemeyebiliyor, zaten alkol alımı sonra ‘Bunlar normal şeyler’ diye hastaneye gelmekte gecikebiliyor. Bu süre ne kadar uzarsa hastaya faydamız da o derece düşük oluyor" dedi. "Hasta grubu; 30-60 yaş arası, ağırlıklı olarak erkek hastalar" "Bilmediği kaynaktan aldığı bir alkol sonrası bu şikayetleri olan hastalar bir an önce acil servise başvurmalı, mutlaka doktorlarına bilgi vermeli" diyen Uzm. Dr. Demirel, "Yılbaşı dönemlerinde biraz daha sık akla gelebiliyor. Belirtiler ne yazık ki direkt bu hasta sahte alkol kullanmıştır dedirtecek bulgular değil. Ek hastalıkları olması hastanın her zaman genel durumunu daha da kötüleştireceği için önemli, genelde gördüğümüz hasta grubu; 30-60 yaş arası, ağırlıklı erkek hastalar diyebiliriz. Sonuçta ciddi bir zehirlenme, genç olması kurtarıcı bir faktör değil. Normalde de zaten alkol kullanımı vücudumuza birçok zarar vermekte, hele hele sahte alkol daha hayati tehlike oluşturan durumlara sebebiyet veriyor. Tedavide öncelikle hastanın hayatî fonksiyonlarını takip edip ona göre değerlendiriyoruz. Çok geç aşamada geldiyse hastada ciddi solunum yetmezliği de gelişmiş olabilir, eğer öyle bir durumdaysa bilinci kötüyse hastayı zaten solunum cihazına bağlıyoruz. Antidotlarımız var, hastaya veriyoruz. Metil alkolün tedavisinde etil alkol kullanılıyor, tabii ki hastane ortamında kontrollü bir şekilde yapılması gereken tedaviler. Yılbaşı yaklaşıyor bu konuda dikkatli olmakta fayda var" şeklinde konuştu.
Diyarbakır Hastayken kana ihtiyaç duydu, 3 ayda bir kan vermeye başladı Diyarbakır’da yaşayan 51 yaşındaki kamu işçisi Mutlu Demirci, geçirdiği bir rahatsızlık nedeni ile kana ihtiyaç duydu. Kan bağışının önemini hastalığı ile anlayan Demirci, 3 ayda bir kan bağışında bulunmaya başladı. Diyarbakırlı Demirci, düzenli olarak kan bağışında bulunuyor. Yıllar önce ilk kanını bağışlayan Demirci, 45’inci kez kan verdi. Demirci, ’’Bundan 13 yıl önce hastalandım. Hastalığımın tedavisi için ameliyat olmam gerekti. Hastane yetkilileri ameliyat tedavisinde kana ihtiyaç olabileceğini bundan dolayı yakınlarımdan kan bağışımda bulunmamı istediler. Ben de yakınlarıma durumu izah ettim, onlarda hastaneye gelerek kan bağışında bulundular. Tedavi aşamamda kanın ne kadar önemli olduğunu anladım. Bende, inşallah iyileşirsem bundan sonra bende kan bağışında bulunacağıma söz verdim. Allah’a çok şükür iyileştim ve o günden sonra her üç ayda bir Kızılay’a kan bağışında bulunmaya başladım. Kan bağışını kendime bir insanlık görevi olarak görmeye başladım. Çünkü kan sürekli olan bir ihtiyaçtır. Hastanelerde tedavi gören, trafik kazalarında yaralanıp kana ihtiyaç duyan yüz binlerce insan var. Bir, iki, üç, beş diye sayarken bugün 44. kan bağışında bulundum. Allah kısmet ederse, ömrüm yettiği kadar, kan bağışında bulunup, sosyal sorumluluğumu yerine getireceğim. Buradan sizler aracılığıyla herkese sesleniyorum, lütfen sizler de kan bağışında bulunun. Her geçen dakika, saat ve gün her an kana ihtiyaç var. Kendiniz için , aileniz için ve tüm sevdikleriniz için kan bağışında bulunun’’ dedi . Kızılay kan bağışçılarını 10. bağışta bronz madalya, 25. kan bağışında gümüş madalya, 35. bağışta altın madalya, 45. bağışta plaketle ödüllendiriyor.