POLİTİKA - 05 Aralık 2016 Pazartesi 14:06

Optimar Başkanı Daşdemir'den 'Başkanlık Sistemi' açıklaması

A
A
A
Optimar Başkanı Daşdemir'den 'Başkanlık Sistemi' açıklaması

Optimar Araştırma Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Daşdemir, sağlıklı bir şekilde referanduma kadar götürülmesi durumunda başkanlık sisteminin milletin onayını alacağını söyledi.

Optimar Araştırma Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Daşdemir, Ak Parti-MHP uzlaşmasıyla bu hafta meclise gelmesi beklenen 'Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi' değişikliğine ilişkin açıklama yaptı. 15 Temmuz öncesinde 'bıçak sırtı' diyebileceğimiz şekilde, başkanlık lehine bir durum söz konusu olduğunu belirten Daşdemir, "Bugün geldiğimiz noktada ise FETÖ ve PKK ile mücadelede güçlü bir liderliğe duyulan ihtiyaç kamuoyu tarafından görülmüş durumda. Kamuoyu için bu lider bugün Tayyip Erdoğan'dır. Yaptığımız araştırmalarda bu gelişmeleri takip eden seçmenin hiç olmadığı kadar başkanlığı desteklediğini görüyoruz" dedi.

15 Temmuz ile ilgili yaptıkları bir araştırmada, darbe girişimine karşı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı ile sokağa çıkanların yüzde 66'sının Ak Parti'ye, yüzde 33'ü MHP'ye, yüzde 17'si HDP'ye, yüzde 10'u da CHP'ye oy vermiş olan seçmenlerden oluştuğunu gördüklerini kaydeden Daşdemir, "Daha o gün Tayyip Erdoğan'ın liderliğine duyulan güven gösterilmişti. Daha sonraki süreçte ise Tayyip Erdoğan karşıtlığı yapan bazı gruplar bundan vazgeçtiler. Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye'nin akıbetinin birbirinden ayrılamayacağı görüldü. Dünyada Recep Tayyip Erdoğan'a karşı yükselen nefretin sadece onun şahsına karşı değil, Türkiye'ye karşı olduğu anlaşılmaya başlandı. Bu gelişmeler toplumun başkanlığa olan inancını arttırdı. Kamuoyu, Tayyip Erdoğan'ın cesaretine duyulan ihtiyacı ve devletin ve milletin bekası için Tayyip Erdoğan liderliğinin gerekliliğine inanıyor" şeklinde konuştu.

"Başkanlık sistemine geçiş, halktan en az yüzde 60 civarında oy alır"
Bugün Tayyip Erdoğan'ın karizmatik liderliği ile yapılacak olan bir başkanlık kampanyasının olumlu sonuçlanacağından emin olduğunu vurgulayan Hilmi Daşdemir, bu şartlar altında başkanlık sistemine geçiş ile ilgili bir anayasa değişikliği halkın önüne geldiğinde en az yüzde 60 civarında bir oy ile destek bulacağını söyledi.

Daşdemir sözlerine şöyle devam etti: "Başkanlık sistemi ile ilgili olarak bugüne kadar net bir model ortaya konulamamış, dahası her şart ve durumda Erdoğan'ın karşısında konumlanan muhalefet buna fırsat da vermemişti. Bugün kabul etmek gerekir ki herkesin kafasında bir başkanlık modeli var. Her siyasi grup kendi modeli üzerinden propaganda yapıyordu. Kimisi iyi yönlerini, kimisi ise kötü yönlerine dikkat çekme derdindeydi. Bunda yanlış bir durum yok. Kamuoyunun bu konuları tartışmaya, konuşmaya ve bu sistemleri anlamaya ihtiyacı var. Ancak bu hafta meclise gelecek paket ile artık somut veriler üzerinden konuşma imkanı da doğacak. Şimdi geldiğimiz noktada noktada seçmenin başkanlık olayına Tayyip Erdoğan merkezli bakması. Destekleyenlerin Tayyip Erdoğan için desteklediği, desteklemeyenlerin de Tayyip Erdoğan karşıtlığı sebebi ile desteklemediği durumdan çıkıyoruz. Gezi olayları başlangıç olmakla birlikte, seçimleri manipüle etmek için düzenlenen 17 - 25 olayları ve sonrasındaki dezenformasyonlar; Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasını engellemek içindi. Bu gelişmeler karşısında da kamuoyu Recep Tayyip Erdoğan'ın yanında durdu. Tayyip Erdoğan'ın seçilmiş Cumhurbaşkanı olması demek 'yarı başkan' olması demek idi ve seçmen daha ilk turda işi bitirdi".

Başkanlık sistemi demokratik bir sistem olmasına rağmen Tayyip Erdoğan karşıtları batılı emperyalistlerin ağzı ile konuşarak; 'Diktatör' vb. yakıştırmalar dezenformasyonlar yaptıklarını belirten Daşdemir, "15 Temmuz'da tüm millet sokağa bir diktatör için ölümü göze alarak çıkmaz. İnsanlar verdikleri oya sahip çıkmak, namus ve şerefini korumak için çıktılar sokağa. Kimse bir diktatör için rahat koltuğundan kalkıp kendisini feda etmez. 241 şehidimize bakın Türkiye'nin her yerinden her kesiminden insan var. FETÖ'nün ve işbirlikçisi PKK'nın yönlendirmesi ile 7 Haziran 2015 seçimleri öncesi başlayan ve 1 Kasım seçimlerine kadar süren süreçte birçok manipülasyon yapılmaya çalışılmıştı. Terör olaylarının devlet tarafından yapıldığına kadar varmıştı bu dezenformasyonlar. Sonuç olarak; Erdoğan karşıtlığı ile terör olaylarını bile meşrulaştırma çabası içine bile girdi bu gruplar. Cumhuriyet, Sözcü gibi gazeteler, FETÖ'nün yayın organları ve terör örgütünün destekçisi medya, bu çılgınlığın sözcülüğünü yapmaya devam ettiler. Kimse olaylara objektif bakma ihtiyacı duymadı. Ancak, Türk toplumu olaylara karşı kendi analizini yapıyor ve ona göre kararını veriyor. Bunu Aristoteles 'Kalabalıkların Bilgeliği' tezi ile açıklıyor idi" ifadelerini kullandı.

"CHP içerisinde 15 Temmuz gecesi sevinç çığlıkları atanlar, halay çekenler oldu"
Batı ve batı işbirlikçilerinin pişirdikleri yemeğin lezzeti bizim toplumumuzun damak tadına uymadığını vurgulayan Daşdemir, sözlerini şöyle tamamladı: "Uymaz, biz bize uygun yönetim biçimi ile yönetilmek isteriz. Yoksa bu kadar olaylar yaşanmış iken AK Parti hala yüzde 50'lerin üzerinde oy alıyor ise bunu Türk seçmeninin, halkın sağduyusunun bir zaferidir. Özetle, CHP içerisinde 15 Temmuz gecesi sevinç çığlıkları atanlar, halay çekenler oldu. Bu durum, CHP'nin demokrasiye bakışı açısından önemli bir ipucu vermekte. Ancak diğer taraftan darbe karşıtı olan bir CHP'li seçmen grubu da var tabi.

HDP seçmenine gelince de Kobani ve çözüm süreci sonrasında oluşan Kürt Kimliği siyaseti sonucu HDP bir yükseliş trendine girmiş idi. Ancak hendek siyaseti ve PKK'nın terör eylemleri nedeniyle Kürt seçmenler nezdinde de itibarları kaybolmuştur. Kürt halkı bir arada kardeşçe yaşamak varken kendilerini ölüme sürükleyen siyasetten desteğini çekmiş ve çoğunluğu da örgüt ve HDP ile arasına ciddi mesafe koymuştur. Devlet artık içerisinde bulunan terörist FETÖ unsurlarından da büyük ölçüde temizlendiği için örgüte karşı daha aktif mücadele etmektedir. Süleyman Soylu yönetimindeki İçişleri Bakanlığı da birçok terör eylemini etkin istihbarat ve çalışma ile daha eyleme geçmeden etkisiz hale getirmiştir. PKK ve onun işbirlikçileri tarafından tehdit edilmeyen halk da tavrını her fırsatta devletten ve huzurdan yana kullanmakta". 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Batman Bakan Şimşek: "Batman, Türkiye’nin yeni üretim merkezlerinden biri olacak" Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Batman’da "Küresel Meydan Okumalar ve Türkiye" konulu konferansa katıldı. Bakan Şimşek, "Bölgemiz genç nüfusa ve güçlü bir beşeri sermayeye sahip. Teşvik var, altyapı var. Geriye finansal sermaye ve girişimcilik kalıyor. Ben inanıyorum ki Batman, Türkiye’nin önemli üretim merkezlerinden biri haline gelecek" dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Batman Üniversitesi Batı Raman Kampüsü’nde düzenlenen "Küresel Meydan Okumalar ve Türkiye" konulu konferansa katıldı. Türkiye’nin son 48 yıldır terörle mücadele ettiğini belirten Bakan Şimşek, bu sürecin ülkeye fırsat maliyeti dahil yaklaşık 2 trilyon dolara mal olduğunu söyledi. Şimşek, "Eğer bu kaynaklar ülkemizin kalkınmasına harcanabilseydi, önümüzdeki 50 yılda Türkiye’yi ve bu bölgeyi kimse tutamazdı" dedi. Yakın coğrafyada yaşanan çatışmaların bölge halkına büyük acılar yaşattığını vurgulayan Bakan Şimşek, Türkiye’nin etnik sorunları barış ve kardeşlik içerisinde çözmesinin bölgesel entegrasyon açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Şimşek, "Bu, bölgenin bir bütün olarak kalkınması ve gelişmesi anlamına geliyor. Topraklar bereketli, insanlar çalışkan. Huzur ve istikrar olduğunda refah artışı kaçınılmazdır" diye konuştu. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Türkiye’nin yeni büyüme motorları olacağını dile getiren Bakan Şimşek, hükümet olarak Batman başta olmak üzere bölge genelinde insana ve altyapıya önemli yatırımlar yaptıklarını söyledi. Bölgeye havalimanları kazandırıldığını ve Türkiye’de en yüksek yatırım teşviklerinin bu illere verildiğini hatırlatan Şimşek, terörün oluşturduğu belirsizlik nedeniyle özel sektör yatırımlarının uzun süre sınırlı kaldığını belirtti. Son dönemde özel sektör yatırımlarının artmaya başladığını ifade eden Şimşek, "Bölgemiz genç nüfusa ve güçlü bir beşeri sermayeye sahip. Teşvik var, altyapı var. Geriye finansal sermaye ve girişimcilik kalıyor. Ben inanıyorum ki Batman, Türkiye’nin önemli üretim merkezlerinden biri haline gelecek" dedi. Dünya ekonomisinde büyümenin her geçen yıl yavaşladığını kaydeden Şimşek, Türkiye’de enflasyon ve hayat pahalılığıyla mücadele kapsamında bir yavaşlama sürecine girildiğini, ancak enflasyonun düşmesiyle birlikte güçlü bir ekonomik toparlanma yaşanacağını söyledi. Türkiye’nin düşük enflasyon dönemlerinde yüzde 6 civarında büyüdüğünü hatırlattı. Ekonomi programının üçüncü evresine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Şimşek, "Önümüzdeki iki yılda enflasyonun tek haneye düşmesini, bütçe açığının kalıcı şekilde milli gelirin yüzde 3’ünün altına, cari açığın ise yüzde 1’in altına inmesini hedefliyoruz. Rekabet gücümüzü artırarak küresel fırsatlardan azami ölçüde yararlanacağız. İlk iki evreyi başarıyla geride bıraktık" ifadelerini kullandı. Bakan Şimşek, bölgede barışın hakim olması ve yeniden inşa sürecinin başlaması halinde, önümüzdeki 10 yılda bölgede yaklaşık 1 trilyon dolarlık yeniden inşa ve yatırım fırsatı oluşacağını sözlerine ekledi.