RAMAZAN - 31 Ağustos 2008 Pazar 11:24

Oruç tutarken susuzluk çekmeyin

A
A
A
Oruç tutarken susuzluk çekmeyin

Uzmanlar, bu sene aşırı sıcaklara rastlayan Ramazan ayında oruç tutacak olan vatandaşları susuzluk hissini arttıracak besinlerden uzak durmaları konusunda uyarıyor.

İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü'nde görevli Diyetisyen Hamide Ataman, Ramazan ayının bu yıl aşırı sıcaklara rastlaması nedeniyle oruç tutan vatandaşların daha yoğun bir şekilde susuzluk hissi duyacaklarını belirterek, özellikle sahurda su ihtiyacını giderecek besinler tüketilmesi gerektiğini söyledi.

Ramazanda sıvı alımının gece boyunca arttırılması gerektiğini ifade eden Ataman, "Gün içerisinde alınamayacağı için sıvı alımı gece boyunca arttırılmalı. 2 litre kadar suyun tüketilmesi gerekiyor.

Vücuttan sıvı kaybına neden olacağı için çay ve kahve fazla tüketilmemeli. Onun yerine su, taze sıkılmış meyve suyu, meyve tüketilmeli. Özellikle meyvelerin tüketimi çok önemli. Çünkü meyve hem bir miktar sıvı sağlar, hem de enerji alımını arttırırlar. Ayrıca yapılarındaki posalar nedeniyle de tok tutarlar. Çiğ sebzeler de bu görevi yerine getirir. Bu nedenle sebze tüketimi de önemli" dedi.

"Ekmeğin tam tahıllı olmasına dikkat edin"

Aşırı tuzlu yiyeceklerin su ihtiyacını arttırdığını belirten Ataman, sahurda bu tür yiyeceklerden uzak durulması gerektiğini söyledi. Sahurda zeytin gibi salamura besinlerden kaçınılması gerektiğine dikkat çeken ataman, "Turşu, salamura, konserve gibi besinler çok fazla tuz içeriyor. Bunların tüketiminden kaçınmakta fayda var. Bu tür besinler tuz içeriği fazla ve su ihtiyacını arttıracaktır. Şekerli besinler de su ihtiyacını arttıracağı için bu besinlerden kaçınılması gerekir. Sahurda sandviç gibi bir
şeyler hazırlanabilir. Ekmeğin tam tahıllı olmasına dikkat edersek, tok tutacağı için gün içerisinde çok fazla susuzluk sıkıntısı yaşamayabilirler. Bunun yanında bol miktarda meyve ya da sebze tüketilirse su ihtiyacı bir miktar giderilebilir" diye konuştu.

"Pişirme yöntemi de besinler kadar önemli"

İftarda özellikle aşırı yağlı yiyeceklerden kaçınılması gerektiğini belirten Ataman, şunları söyledi:  "Pişirme yöntemi de aslında yediğimiz besinler kadar önemli. Yiyeceklerin kızartılmadan hazırlanması gerekir. İftar sofrasında özellikle kızartma çeşitleri fazlaca bulunur. Bu sofrayı sadeleştirmek gerekiyor.

Sebze, yoğurt, salata bulunduracak şekilde soframızı hazırlayabiliriz. Et grubundan besin tüketeceksek eğer, bunun kızartılmadan, fırında ya da haşlanarak hazırlanmasında fayda var."

"Azar azar, sık sık beslenme ilkesi uygulanmalı"

Ramazan'da azar azar ve sık sık beslenmenin önemine dikkat çeken Ataman, bu şekilde beslenildiğinde bir anda çok fazla besin tüketilmemiş olacağını bildirdi. Ataman, "Besin alımını gün içerisine yayamayacağımız için bunu tam tersine çevirerek günü geceye yaymaya çalışacağız" dedi.

İftarda özellikle çorba ile başlamanın önemli olduğunu belirten Ataman, böylece sıvı alımının da artacağını kaydetti. Yemeğin mümkün olduğunca yavaş yenmesi ve öğünün uzatılmasının öneminin altını çizen Ataman, "Ana yemekte daha çok beyaz etin biraz daha ağırlıklı olması faydalı. Sebze yemeği mutlaka bulunmalı. Eğer mutlaka bir tatlı bulunacaksa, bunun sütlü tatlılar olmasını öneriyoruz hamurlu tatlılar yerine iftardan sonra meyve ya da küçük ara öğünler eklenebilir. Böylece azar azar sık sık beslenme ilkesini uygulayabiliriz. Sahurda da tok tutmasını sağlamak için tam tahıllı, çavdarlı, kepekli, yulaflı ekmek tüketilebilir" şeklinde konuştu.

ELİF YILDIRIM-İZMİR

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Van’da emniyet bünyesine alınan yeni araçlar törenle teslim edildi Van İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde hizmet verecek araçlar için anahtar teslim töreni düzenlendi. İl Emniyet Müdürlüğü yerleşkesi içerisinde bulunan helikopter pistinde gerçekleştirilen törende, Emniyet Müdürlüğü bünyesinde kullanılacak araçların anahtarları personele teslim edilirken, araçların kent genelinde güvenlik ve asayiş hizmetlerinin daha etkin yürütülmesine katkı sağlaması hedefleniyor. Programda bir konuşma yapan Van Valisi Ozan Balcı, kentin emniyet ve güvenliğinin temin edilmesine sundukları katkılardan dolayı Emniyet Teşkilatına teşekkür etti. Vali Balcı, "Bu vesileyle, söz konusu araçların ilimize kazandırılmasında emeği ve desteği bulunan İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya başta olmak üzere, İçişleri Bakanlığımızın kıymetli mensuplarına, Emniyet Genel Müdürlüğümüze ve Jandarma Genel Komutanlığımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Sadece son 3 yıl içerisinde yaklaşık 600 araç Van’ımıza kazandırılmıştır. Bu yıl ise 200’e yakın aracın daha temin edilmesi sağlanmıştır. Söz konusu araçlar, Van’ın emniyet ve asayiş hizmetlerinde kullanılacaktır" dedi. Emniyet teşkilatının görevini etkin, hızlı ve kesintisiz bir şekilde yerine getirebilmesi; sahip olduğu teknik altyapı, lojistik imkânlar ve özellikle araç filosunun güncel ve güçlü olmasına doğrudan bağlı olduğunu dile getiren İl Emniyet Müdürü Murat Mutlu ise "Bu bilinçle son iki yıl içerisinde emniyet hizmetlerinin niteliğini artırmaya yönelik önemli bir yenileme ve güçlendirme sürecine girilmiştir. Yapılan çalışmalar sayesinde bakım, onarım ve yakıt giderlerinde de önemli ölçüde tasarruf sağlanmıştır. Gerçekleştirilen iyileştirmelerle ekiplerin olaylara intikal süresi düşmüş, sahadaki görünürlükleri artmış ve vatandaşlara sunulan hizmetin kalitesi daha da yukarıya çıkarılmıştır" diye konuştu. Program, hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi. Törene; Van Valisi Ozan Balcı, Cumhuriyet Başsavcısı Osman Kara, Van YYÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Şevli, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Mücahit Avkıran, İl Emniyet Müdürü Murat Mutlu, Vali yardımcıları, kaymakamlar, kurum amirleri ile STK temsilcileri katıldı.
Diyarbakır DİSİDER Başkanı Akbaş’tan 2026 yılı asgari ücret değerlendirmesi Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DİSİDER) Yönetim Kurulu başkanı Şeyhmus Akbaş, 2026 yılı asgari ücretine ilişkin sosyal ve ekonomik değerlendirmelerde bulundu. DİSİDER Yönetim Kurulu Başkanı Şeyhmus Akbaş, işveren ve işçi sendikalarına, 2026 yılı asgari ücretinin belirlenme sürecinin yalnızca bir ücret tespiti olmadığını, aynı zamanda sosyal dengeyi, çalışma barışını ve üretimin sürdürülebilirliğini doğrudan etkileyen hayati bir konu olduğunu aktardı. Akbaş, "Çalışanlarımızın artan yaşam maliyetleri karşısında alım gücünün korunması, sosyal adaletin temel gereklerinden biridir. Asgari ücret, bir çalışanın ailesiyle birlikte insanca yaşayabileceği bir düzeyi hedeflemelidir. Bu yaklaşım, toplumsal huzurun ve çalışma barışının vazgeçilmez unsurudur. Öte yandan iş dünyası yüksek maliyetler, finansmana erişimde yaşanan zorluklar, enerji ve hammadde fiyatlarındaki artışlar nedeniyle ciddi bir baskı altındadır. Asgari ücret artışlarının işveren üzerinde tek başına ağır bir yük haline gelmesi, işletmelerin ayakta kalmasını zorlaştırmakta; istihdam kaybına ve kayıt dışılığa zemin hazırlayabilmektedir" dedi. Akbaş, asgari ücret belirlenirken çalışanların temel ihtiyaçları ve yaşam standartları, işletmelerin ödeme gücü ve rekabet şartları, enflasyon ve ekonomik büyüme verileri birlikte ve bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: ’’Hükümetimizin bu sürece kayıtsız kalmayacağına olan inancımızla; özellikle asgari ücret üzerindeki vergi ve sigorta primi yüklerinin azaltılması, devletin sürece daha güçlü destek vermesi büyük önem taşımaktadır. Ücret artışlarının yalnızca işverene yüklenmeden, kamu desteğiyle paylaşılması; hem çalışanı koruyan hem de istihdamı sürdüren kalıcı bir çözüm sunacaktır. Sosyal devlet anlayışı ile güçlü bir üretim ekonomisi arasında kurulacak sağlıklı denge; emeğin karşılığını aldığı, işletmelerin ise büyüyerek istihdam oluşturmaya devam ettiği bir yapıyı mümkün kılacaktır. Bu çerçevede, asgari ücretin sosyal adalet ile ekonomik gerçeklerin buluştuğu ortak akıl zemininde belirlenmesi çağrısında bulunuyoruz. Ayrıca, sürece verdikleri emek ve gösterdikleri yoğun çaba için başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan olmak üzere katkı sunan tüm paydaşlara teşekkür ederiz.’’