EKONOMİ - 06 Nisan 2020 Pazartesi 13:56

Prof. Dr. Saygılıoğlu, Covid-19 salgının Türkiye ve dünya ekonomisi üzerindeki etkilerini anlattı

A
A
A
Prof. Dr. Saygılıoğlu, Covid-19 salgının Türkiye ve dünya ekonomisi üzerindeki etkilerini anlattı

Atılım Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nevzat Saygılıoğlu, Covid-19 salgınına dünyanın hazırlıksız yakalandığını,belirterek, “Açıkçası ezberler bozuldu. Dünyada yeni ekonomik düzenin temelleri atılacak. Daha ulusal ve sosyal devlet anlayışı ortaya çıkacak. Dolayısıyla küreselleşme ciddi darbe alacak” dedi.

Atılım Üniversitesi İşletme Fakültesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nevzat Saygılıoğlu, Covid-19 salgın sürecinde yaşanan ekonomik gelişmeler ve sürecin bundan sonraki yansımaları hakkında İhlas Haber Ajansı’nın sorularını cevaplandırdı.

'Covid -19 salgınından bu yana gelişmekte olan ülke para birimlerinin dolara karşı ciddi kayıplar verdiği, özellikle emtia ihracı yapan petrol, doğalgaz ihraççısı Rusya gibi ülkelerin de çok etkilendiği bu süreçte Türk Lirasının da en çok etkilenen para birimlerinden biri olduğu bu bağlamda Doların gidişatını nasıl görüyorsunuz?' sorusuna Saygılıoğlu, “Aslında küresel ekonomi anlamında; Trump sonrası ABD’nin, uluslararası arenada sürekli yeni hamleler peşinde olduğu ve ateşle oynadığı görülüyordu. Çin ile bilek güreşi, AB’ni yoklama hamleleri, Rusya ile taşeron üzerinden hesaplaşma çabaları gözden kaçmıyordu. Şimdilerde de Suudi Arabistan üzerinden petrol fiyatlarıyla oynaması gündemde. Aslında “dolar”, dünyanın rezerv parası olduğu için daha doğrusu dünyanın tüm rezervlerinin büyük ağırlığı dolar olduğu için; dolar keyfini sürüyor. Bunun ABD’ne maliyeti, sadece ‘cash’ olarak kağıt para basması. Bu durumda dolar değerini korumaya ve hatta diğer para birimleri karşısında değer kazanmaya devam ediyor.” ifadelerini kullandı.

Türk Lirasının da bundan etkilenmemesinin mümkün olmadığını, Türkiye’deki ‘dolarizasyon’ ya da ikili para sisteminin, ister istemez, Türk Lirasının dolar karşısında değer kaybını daha şiddetli yaptığını bildiren Prof. Dr. Saygılıoğlu; Türkiye’deki mevduatın yarısını aşan kısmının dolar olması, kamu ve özel sektör dış borçlarının ve özellikle devletin YİD, BOT gibi yükümlülüklerinin dolara bağlı bulunması, pek çok mal (ve hatta hizmetin) iç fiyatlandırmasında doların esas alınması gibi nedenler dolara bağımlılığı artırdığını söyledi.

Doların rezerv para olması önünde tehditler açığa çıkmaya başladı mı? Altına dayalı olması öngörülen bir dijital para sistemine geçilmesi fikrini nasıl değerlendiriyorsunuz? sorusunu salgın sonrasında ekonomide çok şeyin değişeceğinin altını çizerek cevaplayan Saygılıoğlu, her şeyden önce sanal ekonominin yerini gerçek ekonominin, yani üretimin alacağının görüldüğünü bildirerek şöyle dedi;

“Açıkçası üretmeden ve sanal alem üzerinden kazançların artık cazibesini yitirebileceği ortaya çıkıyor. Firmaların iş yapma biçimlerinin kesinlikle değişeceği açık. Özellikle kısmi zamanlı, uzaktan, esnek çalışma modellerinin üretim süreçlerine yerleşeceği kesin. Bu noktada teknolojinin de ciddi bir vazgeçilmez olduğu ortada. Doların geleceğini okumak kolay değil. Yine de; sadece ülkenin gücüne ve merkez bankasının insafına bırakılan para birimlerinin altına dayalı olması ihtimali artıyor. Paranın, teknolojiye bağlı olarak dijital olup olmamasının önemi yok, tamamen olmasa da büyük oranda altın karşılığı olması önemli.”

Covid-19 salgını sonrasında küresel anlamda ekonomilere bakıldığında gelinen nokta 2008 ve daha geçmişteki küresel krizlerle karşılaştırıldığında 2008 krizinden daha ağır ve farklı olduğunun altını çizen Saygılıoğlu, 2008 krizinin ABD’yi vurduğu kadar veya aynı boyutta Türkiye’yi vurmadığını bildirerek, “ Dönemin Başbakanı bu krizin Türkiye’yi “teğet geçeceğini” söylemişti. Gerçekten de tüm dünya aynı şekilde etkilenmemişti; ama şimdiki küresel salgın tüm dünyayı çok ciddi etkilemiş durumda.” dedi.

“Bu küresel salgının kalıcı etkileri olacak, her şeyin eskisi gibi olmayacak” diyen Prof. Dr. Nevzat Saygılıoğlu, dünyada yeni ekonomik düzenin temellerinin atılacağını, daha ulusalcı ve sosyal devlet anlayışının ortaya çıkacağını, dolayısıyla küreselleşmenin ciddi darbe alacağını bildirdi.

“Birçok sektörde sorunlar yaşanırken bazı sektörlerdeki iş hacmi hayli arttı. Kriz dönemlerinde orta ve büyük ölçekli yatırımcılar açısından fırsat olarak değerlendirilebilecek neler söz konusu olabilir, böyle bir imkan var mıdır?” sorusuna “Ekonomilerde birileri kaybederken birileri de kazanacak” yaklaşımıyla cevap veren Saygılıoğlu; bu kayıp ve kazanımların hem sektörle ve hem de firma boyutları itibariyle ortaya çıkacağını bildirdi.

Saygılıoğlu, “Bundan böyle tarım ve sağlık gibi sektörlere yatırımlar yönelecek. Teknoloji bu gelişimin temel itici gücü olacak. En küçükler de orta boy olmanın yollarını arayacak, firmalar kümelenecek. Dolayısıyla bir anlamda uzun geçmişin yaşanmış gerçekleri boyut değişerek gündeme gelecek.” ifadesini kullandı.

Bu belirsizlik içerisinde kamu ya da özel sektörde alınması gereken önlemleri de sıralayan Saygılıoğlu, bu krizden çıkışın yolu devletten geçtiğini, devletin öncü rol oynaması gerektiğini belirterek şöyle dedi; “1929-30 ekonomik buhranı sonrası J.M. Keynes’in devletin ekonomiye müdahale etmesi ve -emme basma tulumba- mantığıyla ekonomiyi ateşlemesi yönündeki teorisi yeniden yaşam bulacak gibi. Özel sektörün de artık yeni iş yapma biçimlerine yönelmesi, yeni sektörlere ve alanlara ilgi duyması, daha sağlam finansallarla ve profesyonel kadrolarla yol alması gerektiği açık.”

Behçet Aksoy

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Iğdır Iğdır FK - Sivasspor maçının ardından Trendyol 1. Lig’in 18. haftasında oynanan Iğdır FK-Sivasspor maçının ardından teknik direktörler açıklamalarda bulundu. Trendyol 1. Lig’in 18. haftasında Iğdır FK, sahasında karşılaştığı Sivasspor ile 1-1 berabere kaldı. Mücadelenin ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Iğdır FK Teknik Direktörü İbrahim Üzülmez, "İstatistiklere baktığınız zaman 24, 25’e yakın gol pozisyonumuz var. 10, 12’ye yakın attığımız korner, rakibin korneri yok. Bu kadar baskı, bu kadar emek, bu kadar çaba, girdiğimiz pozisyonları değerlendirme konusunda sıkıntı yaşadığımız bir maç. Hafta içerisinde yaptığımız çalışmalarda kanat organizasyonlarında, kanat varyasyonlarında çok iyi olmamız gerektiğini söylemiştik oyuncularımıza. Bugün çok basit bir gol yedik, oyunun başlangıcında bu kadar basit gol yediğiniz zaman rakibin de direnci biraz daha artıyor. O yediğimiz golden sonraki oyuncularımın saha içerisinde verdikleri emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Gelişmeye devam edeceğiz. Daha kendimizi yukarıya çekmek için devam edeceğiz, çalışmaya devam edeceğiz. Eksiklerimiz var. Devre arası geldi, devre arasında da bu eksiklerimizi en iyi şekilde gidermemiz gerekiyor ki biraz bizim de rakiplerle ikinci yarıda o çetin mücadelenin içerisinde olabilmek için, ikinci yarıda yapacağımız takviyelerle beraber bu camiayı sonuna kadar bu yarışın içerisinde tutmak istiyorum" diye konuştu. "Bizim için her puan çok önemli" Sivasspor Teknik Direktörü Mehmet Altıparmak ise, "Belki de ligin en zor deplasmanından biriydi. Alınan bir puan kağıt üzerinde tabi çok iyi ama maçın geneline baktığımızda biz rakibimizin nasıl oynayacağını, neler yapacağını iyi biliyorduk. Özellikle tamamen sol taraftan oynanan veya defansın arkasına atılan toplarla geldiklerini, özellikle maçın ilk yarısında bunu çok iyi uyguladık, öne geçtik. Öne geçtikten sonra yüzde 100 bir pozisyonumuz vardı, maçı 2-0’a getirmiş olsaydık çok daha farklı dönebilirdik ama rakipte özellikle topa sahip olduktan sonra çok kaliteli, çok iyi oyuncular var. Çok da iyi oynadılar. Bizi açmak adına her şeyi denediler. Bizim tek üzüldüğümüz taraf yediğimiz goldü. Maç 1-1 bitti. Rakibimiz özellikle maçın ikinci yarısında çok daha fazla üzerimize geldi. Mağlup olmanın da etkisiyle golü bulduktan sonra daha fazla geldiler. İşte o aradaki o açıklardan belki biz yararlanabilirdik ama bir puan aldık. Bizim için her puan çok önemli. Artık ligin ilk yarısının son maçını oynayacağız, ondan sonra devre arası girecek. Sonrasına bakacağız ama buradan alınan bir puandan dolayı oyuncularımı kutluyorum" açıklamasında bulundu.
Bursa Teknolojinin kalbi Bursa’da attı Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla Google Developers Group (GDG) Bursa Topluluğu tarafından düzenlenen ‘DevFest’25 Bursa Teknoloji Festivali’, her yaştan teknoloji meraklısını bir araya getirdi. Yazılım ve yapay zekâ başta olmak üzere dijital üretim alanlarının konuşulduğu ve teknoloji dünyasının nabzının tutulduğu DevFest’25 Bursa Teknoloji Festivali, Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Birçok etkinliğin ve atölye çalışmasının yapıldığı festivalde, uzman isimler tarafından mobil ve web teknolojileri, bulut sistemleri, girişimcilik ve dijital üretim başlıklarında ilham verici konuşmalar yapıldı. 40’tan fazla konuşmacının katıldığı ve 15’ten fazla atölye çalışmasının yapıldığı festival, 20’yi aşkın partner ve 3 bin 500’ün üzerinde sektör temsilcisini buluşturdu. "Çağın gerisinde kalmamak hayati önem taşıyor" Bursa’nın en büyük teknoloji festivali ‘DevFest’25 Bursa Teknoloji Festivali’ne katılarak teknoloji tutkunlarıyla bir araya gelen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, her geçen gün daha fazla dijitalleşen dünyada yeni fikirlerin, girişimlerin ve icatların yaşamın doğal bir parçası haline geldiğini ifade etti. Teknoloji dünyasının, girişimcilerin, yazılımcıların ve gençlerin katkısıyla her geçen gün daha da geliştiğini vurgulayan Başkan Mustafa Bozbey, "Yapay zekanın hayatın her alanında konuşulduğu bir ortamda gelişmeleri takip etmek, yeni teknolojileri ve yazılım dillerini yakalamak, çağın gerisinde kalmamak hayati önem taşıyor. İşte bu yüzden DevFest 2025, dijital aklın ortaya koyduğu yenilikleri keşfettiğimiz, güncel gelişmeleri doğrudan deneyimlediğimiz ve geleceği birlikte tartıştığımız çok değerli bir platformdur" dedi. "Yenilikçi kamu hizmetleri konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz" Üreten, geliştiren ve yön veren bir kent yapısını Bursa’da kalıcı hâle getirmek istediklerini söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, "Teknoloji artık kentlerin yönetiminde de belirleyici bir role sahiptir. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak akıllı şehir uygulamaları, dijital belediyecilik, veriye dayalı karar alma süreçleri ve yenilikçi kamu hizmetleri konusunda çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Gençleri teknolojiyle buluşturan GDG Bursa gibi toplulukları önemsiyoruz. Bu tür girişimlere destek vermeye devam edeceğiz" diye konuştu.