RAMAZAN - 03 Eylül 2008 Çarşamba 12:15

Ramazan'da ağız ve diş sağlığına dikkat

A
A
A
Ramazan'da ağız ve diş sağlığına dikkat

Uzmanlar, Ramazan ayında iftardan ve sahurdan sonra dişlerin daha özenle fırçalanması gerektiğini belirtti.

Oruç tutarken ağız bakımına her zamankinden daha fazla özen gösterilmesi gerektiğini belirten Diş Hekimi Protez Uzmanı Çağdaş Kışlaoğlu, iftardan ve sahurdan sonra dişlerin daha özenle fırçalanması gerektiğini vurguladı.

Diş fırçalarken, dil yüzeyi ve diş eti bölgelerinin de fırça yardımıyla iyice temizlenmesi gerektiğini söyleyen Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, oruç tutanlara ayrıca Ramazan'da ağız antiseptiği kullanmalarını tavsiye etti.

İftar ve sahur yemeklerinden hemen sonra asit oranının artarak bakterilerin
çoğalması için uygun bir ortam sağladığını kaydeden Dr. Kışlaoğlu, anti bakteriyel gargara ya da ağız spreyi kullanılabileceğini veya tuzlu suyla gargara yapılabileceğini ifade etti.

Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, diş macununu yutmamak kaydıyla oruçluyken diş fırçalamanın bir mahsuru olmadığının din adamları tarafından çok kereler vurgulandığını söyledi.

Ağız kokusunun, yalnızca diş çürüklerinden kaynaklanmadığına dikkat çeken Diş Hekimi Çağdaş Kışlaoğlu, çürüklerin dışında diş eti hastalıkları, kötü yapılmış protezler, mide ve boğaz rahatsızlıklarının da kötü kokulara neden olduğunu belirtti.

Dr. Kışlaoğlu, ağız bakımı iyi bir şekilde yapıldığı takdirde ağızdaki kötü kokulardan kurtulabileceğimizi vurguladı.

Ramazan'da oruçluyken yeme içme faaliyeti olmadığından, ağızda tükürük salgısının az seviyede olduğunu söyleyen Kışlaoğlu, iftar ve sahur yemeklerinden sonra fırçalanmayan dişlerde oluşan bakterilerin ağızda kolayca üreyebildiğini vurguladı.

Kışlaoğlu, bakterilerin ağızda asitlenmeye yol açtığını, bunun da diş çürüklerine neden olduğunu işaret etti.

Anestezi uygulanmadan yapılabilen işlemlerin oruç bozmadığını söyleyen Dr. Kışlaoğlu, işlem sırasında kişi ağzını temizlemek için kullandığı suyu yutmadığı müddetçe bir sorun yaşanmayacağını kaydetti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul "Zehirlenme haberlerinin daha sık gündeme gelmesi kolektif travma oluşturuyor " Biruni Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi ve Klinik Psikolog İlayda Erdoğan, son dönemde peş peşe yaşanan zehirlenme vakalarının toplumda kolektif travma etkisi oluşturduğunu belirterek, artan kaygı nedeniyle vatandaşların hastanelerin acil servislerine daha sık başvurmaya başladığını söyledi. Klinik Psikolog İlayda Erdoğan, kolektif travmanın yalnızca geniş kitleleri etkileyen büyük afetlerle sınırlı olmadığını, küçük gibi görünen olayların bile arka arkaya geldiğinde toplumsal bellekte güçlü bir stres tepkisine yol açabileceğini ifade etti. Erdoğan, "İstanbul Fatih’te Böcek ailesinin zehirlenmesi olayı ilk etapta tüm toplumu etkileyen bir kriz gibi görünmese de sonrasında yaşanan benzer vakalar toplumda bir tehdit algısını besleyerek kolektif travmayı tetiklemiş olabilir" değerlendirmesinde bulundu. "Artan kaygı acil servis başvurularını yükseltiyor" Zehirlenme vakalarına dair haberlerin sık ve tekrar eden şekilde gündeme gelmesinin bireylerde yoğun kaygı oluşturduğunu vurgulayan Erdoğan, "Toplumdaki kaygı artışı nedeniyle, kişiler en ufak mide bulantısı, baş dönmesi gibi belirtileri bile zehirlenme ile ilişkilendirerek acil servislere başvuruyor. Bu da sağlık sisteminde yoğunluk ve yük oluşturuyor" dedi. "Medyanın tutumu travmayı hafifletmede kritik" Kolektif travmanın etkilerinin azaltılmasında medya kuruluşlarının önemli rol üstlendiğini belirten Erdoğan, şeffaf, "Medya doğru, teyit edilmiş bilgiyi aktarmalı; abartılı, tekrar eden ve tetikleyici içeriklerden kaçınmalıdır. Bu tür içerikler toplumda kaygıyı tırmandırarak travmanın kalıcılığını artırıyor" ifadelerini kullandı. "Kaygı düzeyi günlük yaşamı bozuyorsa destek alınmalı" Erdoğan, depremlerin oluşturduğu kaygının da benzer şekilde bireysel ve toplumsal düzeyde ele alınması gerektiğini belirterek, "Bireyler olumsuz içeriklere maruziyetini azaltmalı, yalnızca güvenilir kaynaklardan bilgi almalı. Deprem çantası hazırlamak, muhtemel bir depremde yapılacakları öğrenmek kaygıyı düzenler. Günlük yaşamı bozan bir kaygı düzeyi varsa mutlaka uzman desteği alınmalıdır" diye konuştu. Toplumda dayanışmayı güçlendirecek psikoeğitim faaliyetlerinin ve güven artırıcı kamu bilgilendirmelerinin önemine de dikkat çeken Erdoğan, doğru bilgi akışı ve alınacak yapısal önlemlerin kolektif travmanın oluşmasını önlemede belirleyici olduğunu kaydetti.
Hatay Firari anguslar uyuşturucu iğneyle tek tek avlandı Hatay’da 2 kişinin can verdiği kazada tırdan kaçarak şehir turuna çıkan anguslar, ekipleri tarafından uyuşturucu iğneyle sakinleştirerek tek tek yakalandılar. Hatay-Adana otobanı Dörtyol ilçesi Hurmalık mevkiinde orta refüje çarparak devrilen 63 ADM 974 plakalı tır alevlere teslim olmuş ve kazada 2 kişi ölmüştü. Kazanın ardından tırda taşınan anguslar firar etti. İskenderun, Dörtyol ve Payas ilçelerinde zaman zaman vatandaşların yaşam alanlarında grup halinde gezen anguslar tedirginliğe neden oldu. Ekiplerin zamanla yarışında vatandaşlara zarar vermeden yakalanmak istenen anguslar, uyuşturucu iğneyle vurularak yakalandılar. Yakalanan anguslar, sevk edildikleri liman merkezine götürüldüler. İki kişinin hayatını kaybettiği kazayı anlatan Semih Yalçın, "Sabah saat 05.30 sıralarında Dörtyol Hurmalık mevkiinde, otoban üzerinde Almus yüklü bir tır devrildi. Devrilmenin ardından tırda aniden yangın çıktı ve araç tamamen yandı. Hatay Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri olay yerine çok hızlı bir şekilde müdahale etti ancak maalesef iki gencimiz çıkan yangında hayatını kaybetti. Tırda yüklü olan anguslar yola saçıldı. Karayolları ve jandarma ekipleri çevrede geniş güvenlik önlemleri alarak, yola saçılan angus toplayıp bayıltma işleminin ardından tekrar limana götürdü. Kaza nedeniyle yol yaklaşık 3–4 saat trafiğe kapalı kaldı. Bu süre zarfında ulaşım E5 olarak bilinen D-400 karayolu üzerinden sağlandı. Otoban ise geçici olarak trafiğe kapatıldı. Yaşanan kazada iki gencimizi kaybettik" dedi.