EKONOMİ - 21 Temmuz 2020 Salı 13:02

Şirketlerde ‘partnerlik sistemi’ yaygınlaşıyor

A
A
A
Şirketlerde ‘partnerlik sistemi’ yaygınlaşıyor

İş çevrelerinde değişim devam ediyor. Şirketlerde ‘partnerlik sistemi’ yaygınlaşmaya başladı.

Tüm dünyada ve ülkemizde kurumsal, gelişime ve yeniliğe açık şirketler tarafından uygulanan ‘partnerlik sistemi’, bilgi, birikim ve tecrübeleriyle şirkete değer katan ve fark oluşturan çalışanlara verilen bir unvan olarak biliniyor. Partner unvanı alan çalışanlar görev yaptıkları şirketlerde daha fazla sorumluluk sahibi olurken şirketle ilgili alınacak kararlarda daha etkili bir konuma da gelmiş oluyorlar.

Sınai Mülkiyet sektörünün köklü kuruluşlarından Grup Ofis Marka Patent de şirket yapılanmasında ‘partnerlik’ sistemini uygulamaya başladı. Grup Ofis Marka Patent Marmara Bölge Müdürü Mahmut Duman, Marmara Bölge Müdür Yardımcısı Hüseyin Can ve Patent Çözüm Yöneticisi Gizem Teke Karslı 'partner' unvanının sahibi oldular.

Grup Ofis Marka Patent Genel Müdürü Cenk Sevinç partnerlik sistemi ilgili olarak görüşlerini şöyle ifade etti: "Sınai mülkiyet sektöründe pek çok konuya öncülük etmiş bir şirketiz, yenilikçi ve gelişime açık bir yapımız var. Partnerlik Sistemi, bir süredir hayata geçirmek istediğimiz, gündemimizde olan bir konuydu ve 2020 yılı bu hedefimizi gerçekleştirdiğimiz bir yıl oldu. Bundan sonra da Grup Ofis Marka Patent’te partner unvanı, sektördeki tecrübeli kişiler arasından kriterlerimizi sağlayanların alabileceği bir unvan olacak."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya Endemik Malatya kantaronu, kimyasal olarak sarı kantarondan daha zengin çıktı Malatya’da yetişen endemik Hypericum malatyanum (Malatya kantaronu) üzerine yapılan bilimsel araştırmada, bitkinin yaygın olarak bilinen Hypericum perforatum (sarı kantaron) türüne göre içerik bakımından kimyasal zenginliği fazla çıktı. Malatya Turgut Özal Üniversitesi’nden Prof. Dr. Şanlı Kabaktepe, Dr. Öğr. Üyesi Elif Özbey ve İnönü Üniversitesi’nden Prof. Dr. Dilek Asma tarafından ortak yürütülen çalışmada, Malatya florasında yetişen Hypericum malatyanum (Malatya kantaronu) ve Hypericum perforatum (sarı kantaron) kimyasal bileşimleri ile biyolojik aktiviteleri karşılaştırıldı. Bitkiler bölgeden toplanarak Malatya Turgut Özal Üniversitesi laboratuvarlarında analiz edildi. "Malatya kantaronu kimyasal olarak çok daha zengin" Çalışmayla ilgili değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Şanlı Kabaktepe, sarı kantaronun yüzyıllardır bilinen bir tıbbi bitki olduğunu ancak araştırmalarının özgün yönünün iki türün kimyasal içeriklerinin ve element analizlerinin detaylı şekilde karşılaştırılması olduğunu söyledi. Kabaktepe, "Malatya kantaronunun birçok kimyasal özelliğiyle çok değerli bir yapıya sahip olduğunu ortaya koyduk" dedi. Antioksidan kapasitesi yüzde 90’a ulaştı Araştırma ekibinden Dr. Öğr. Üyesi Elif Özbey ise Malatya kantaronunun ekolojik şartlarına özgü zengin fitokimyasal içeriğinin altını çizdi. Özbey, özellikle antioksidan aktivitenin dikkat çekici olduğunu belirterek, "Endemik türün antioksidan aktivitesinin konsantrasyona bağlı olarak yüzde 90’a varan radikal süpürücü etki gösterdiğini tespit ettik. Bu, oksidatif stresle mücadelede önemli bir doğal kaynak olduğunu ortaya koyuyor" dedi. Mikroorganizmalara karşı güçlü etki Antimikrobiyal testlerde de iki bitkinin farklı mikroorganizmalara karşı değişen düzeylerde etki gösterdiği belirlendi. Özbey, "Her iki tür aynı cinse ait olsa da farklı kimyasal profillere sahip olmaları nedeniyle terapötik potansiyelleri de farklılık gösteriyor" ifadelerini kullandı. 30’dan fazla bileşen incelendi Araştırmada her iki türe ait yaklaşık 30 kimyasal bileşen analiz edildiğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Elif Özbey, "Bu bileşenlerin önemli bir bölümünde türler arasında çeşit ve miktar farklılıkları bulundu. Hiperisin, hiperforin, uçucu yağlar, fenolik bileşikler ve yağ asitlerinin türler arası farklı oranlarda bulundu" dedi. "İlaç gıda ve kozmetikte kullanılabilir" Özbey, Malatya kantaronunun zengin kimyasal yapısı sayesinde ilaç sanayisi, gıda ve kozmetik sektörlerinde potansiyel kullanım alanlarının bulunduğunu da ifade etti. Araştırma ekibi endemik bitkilerin korunmasının ve bilimsel yönlerinin ortaya çıkarılmasının önemine de dikkat çekerek çalışmanın Malatya kantaronunun bilimsel açıdan ilk kez bu kapsamda değerlendirilmiş olması nedeniyle özgün bir nitelik taşıdığını belirtti.
İstanbul İstanbul’da aynı doktorun yönettiği çoklu doğumlarda 8 bebek dünyaya geldi Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde aynı doktorun 4 hastası aynı gün doğum yaptı. Saatler içerisinde gerçekleşen 2 ikiz, 1 üçüz ve 1 tekil doğum, hastane ekibinde büyük heyecana neden oldu. Toplam 8 bebeğin dünyaya geldiği doğumlar, başarıyla tamamlandı. Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Hazel Çağın Kuzey, yaşanan süreç ve çoğul gebeliklerde alınması gereken önlemlerle ilgili açıklamalarda bulundu. Aynı gün yaşanan çoklu doğumların oldukça nadir olduğunu vurgulayan Dr. Kuzey, "Üç çoğul gebeliğin aynı gün doğurması benim için de ilk defa olan bir deneyim oldu. Üçü de acil ve plansız şekilde gerçekleşti. Üst üste gelmesi oldukça ilginçti. Sanki bebekler birbirleriyle sözleşmiş ve o gün doğmak istemiş gibiydi" dedi. "Herkes özveriyle çalıştı" Doğumların zamanlamasının ekip için yoğun bir tempo oluşturduğunu belirten Kuzey, "İlk doğumla ikinci ikiz doğum arasında bir süre vardı ancak ikinci ikiz doğumla üçüz doğum neredeyse arka arkaya gerçekleşti. İkinci ikiz doğum sürerken üçüz gebemiz ameliyathaneye alındı. Kadın doğum servisi ve ameliyathane ekiplerimiz bu tür acil durumlara oldukça alışık. Ameliyathanemiz geniş, ekibimiz sayıca yeterliydi ve herkes özveriyle çalıştı. Sadece yeni doğan yoğun bakım ekibimizi biraz fazla yormuş olduk" diye konuştu. "Doğumlar spontane gelişti" Doğumların hiçbirinin tüp bebek yöntemiyle gerçekleşmediğine dikkat çeken Dr. Kuzey, "Bu üç gebelik de spontane gebeliklerdi. Zaten çoğul gebelik oranları oldukça düşükken, üç çoğul gebeliğin aynı anda doğurması çok nadir bir durum" ifadelerini kullandı. "Çoğul gebeliklerde takip hayati öneme sahip" Çoğul gebeliklerin yüksek risk taşıdığına vurgu yapan Dr. Kuzey, "Bu gebelikleri tekil gebeliklere göre çok daha sık takip ediyoruz. Düşük ve erken doğum riski yüksek olduğu için koruyucu tedaviler uyguluyoruz. Takip sürecini perinatoloji bölümümüzle iş birliği içinde yürütüyoruz" dedi. "Hekimlerinin önerilerini mutlaka dikkate almalılar" Çoğul gebelik bekleyen anne adaylarına da seslenen Dr. Kuzey, "Perinatoloji ve kadın doğum hekimlerinin önerilerini mutlaka dikkate almalılar. Daha sakin ve kontrollü bir gebelik süreci geçirmelerini öneriyorum" diye konuştu. Aynı gün toplam 4 sezaryen doğum gerçekleştiğini aktaran Dr. Kuzey, toplamda 4 erkek ve 4 kız bebeğin dünyaya geldiğini söyledi.