GÜNDEM - 17 Nisan 2021 Cumartesi 12:20

Suçluların korkulu rüyası; jandarma dedektifleri

A
A
A
Suçluların korkulu rüyası; jandarma dedektifleri

Kayseri İl Jandarma Komutanlığı bünyesinde bulunan Jandarma Suç Araştırma Timi (JASAT) ekipleri kuruldukları 217 yılından beri suçların aydınlatılmasında ve suçluların kısa süre içerisinde bulunup adalete teslim edilmesinde önemli görev üstleniyor.

Kayseri İl Jandarma Komutanlığı bünyesinde 2017 yılında kurulan ve jandarma dedektifleri olarak bilinen JASAT’lar, kentte sorumluluk bölgelerinde meydana gelen olayların aydınlatılmasında ve suçluların kısa sürede tespit edilip yakalanarak adalete teslim edilmesinde önemli görevler üstleniyor. Suçluların kullandığı taktik ve teknikleri iyi bilen JASAT ekipleri, suç araştırma konusunda uzman, bölgesine hakim ve tecrübeli personelden oluşuyor. Kuruldukları 2017 yılından bu yana 684 faili meçhul olayın aydınlatılmasına katkıda bulunan JASAT’lar, 2021 yılının ilk 4 ayında ise 78 olayı aydınlattı.

Kayseri İl Jandarma Komutanlığı Suç Araştırma Kısım Amiri Teğmen Ferhat Konya, JASAT’lar hakkında bilgiler vererek, “JASAT’ların kuruluş amacı, öncelikle nitelikli asayiş olaylarıyla ilgili araştırma yaparak seri şekilde meydana gelen olayları karşılaştırıp bağlantılı olayları tespit etmek, suç ve suçlu bağlantılarını ortaya koyarak faili meçhul olayları aydınlatmak, firar eden failleri kısa sürede yakalamaya yönelik çalışmalar yapmaktır. JASAT’lar teşkilatımızın suç ve suçlularla olan mücadelesinde birer kuvvet çarpanıdır. Amacımız bu özelliğimizin katsayısını yükselterek hizmet kalitemizi ve vatandaşlarımızın memnuniyetini artırmak, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini, huzur ve güven ortamının devamlılığını sağlamaktır. JASAT’lar Kayseri İl Jandarma Komutanlığı bünyesinde faaliyete başladıkları 2017 yılının Şubat ayından itibaren toplamda 684 faili meçhul olayının aydınlatılmasına katkı sağlamıştır. 2020 yılı içerisinde 182 olay, 2021 yılının başından itibaren 78 olay aydınlatılarak olayların failleri adli makamlara sevk edilmiştir” ifadelerini kullandı.

"Günümüz teknolojisinin sağladığı teknik imkanlardan azami ölçüde faydalanıyoruz"

Teğmen Konya, JASAT’ların suçları aydınlatmada teknolojiden faydalandığını söyleyerek, “Fail, mağdur, yer ve zamana ilişkin faktörleri sistematik olarak inceleyerek olaylara yönelik taktik analizler yapmaktayız. Aydınlattığımız olaylarla tespit ettiğimiz faillerin daha önceden meydana gelen faili meçhul olaylarla bağlantılı olma ihtimalini değerlendirerek, bilimsel metotlarla geriye dönük araştırmalar yapıp faillerin işlemiş oldukları suçlarla bağlantılarını ortaya koymaktayız. Kardeş teşkilatımız olan emniyet birimleri, diğer kamu kurum ve kuruluşlarımızla koordineli olarak çalışmalarımızı yürütmekteyiz” dedi.

“Suç işlemek amacıyla motive olmuş suçlular kendileri açısından uygun hedefler ararlar”

Vatandaşlara da uyarılarda bulunan Suç Araştırma Kısım Amiri Teğmen Ferhat Konya, “Hasat zamanı toplanarak tarla ve bahçe kenarlarında bırakılan mahsuller, başıboş halde bırakılan veya kilitsiz ve kamera sistemi bulunmayan barınaklarda tutulan hayvanlar, kamera sistemi bulunmayan ev ve iş yerleri, bekçisi bulunmayan inşaat ve şantiyeler, yol kenarlarına, dinlenme tesislerinde, turizm bölgelerinde park edilen araçlar içerisinde bırakılan eşyalar suçlular için uygun hedef haline gelmektedir. Vatandaşlarımızın bu hususta dikkatli ve tedbirli davranması mal ve eşyalarının uygun hedef olmasını engelleyecektir. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın mahsullerini ve hayvanlarını satarken önce az bir tutarda para veren ve geri kalan tutarı sonradan ödeyeceğini beyan ederek mahsul veya hayvanları teslim alan şahısların dolandırıcı olabileceklerini ve bu şekilde bölgemizde dolandırıcılık olaylarının meydana geldiğini bilmeleri, hayvancılık yapan vatandaşlarımızın çoban seçiminde çok dikkatli olmaları ve sürülerini güvenilir kimselere teslim etmeleri gerekmektedir. Vatandaşlarımızın bağ evlerini sık sık kontrol etmeleri, yurt dışında ikamet eden vatandaşlarımızın evlerine kamera ve alarm sistemi kurdurması ve vatandaşlarımızın evlerinde yokken kıymetli mallarını, ziynet eşyalarını bırakmamaları, telefonla arayarak kendilerini polis, asker veya savcı olarak tanıtan ve isimlerinin bir soruşturmaya karıştığından bahisle kendilerinden para talep eden şahıslara itibar etmemeleri, banka kartı, kredi kartı ve hesap bilgilerini yabancı şahıslarla paylaşmamaları gerekir. Satıcı kılığında ve yardım toplama bahanesiyle mahallelere gelen şahıslara karşı dikkatli olmaları, şüphelendikleri şahıs ve araçları 112’yi arayarak bildirmeleri önem arz etmektedir” diye konuştu.

“Amacımız aydınlatılmamış tek bir olay dahi bırakmamaktır” diyen Konya, “Suç ve suçlularla olan mücadelemizi 7 gün 24 saat esasına göre kararlılıkla devam ettiriyoruz. Aydınlattığımız her olay ve adalete teslim ettiğimiz her fail suç işleme düşüncesindeki şahıslar için yakalanma risklerinin yüksek olduğu kanaatini oluşturmaktadır. Amacımız suç işleme düşüncesindeki şahısların JASAT’ların varlığını da hesaba katarak yakalanmak risklerinin yüksek olduğunu, suç işlemeleri halinde fayda sağlamaktan çok zarara uğrayacaklarını düşünerek suç işlemekten vazgeçmelerini ve JASAT’ların suçlular için caydırıcı bir etken olmasını sağlamaktır. Vatandaşlarımızın aylarca uzun uğraş ve emeklerle yetiştirdiği mahsulünü, beslediği hayvanını, yıllarca biriktirdiği parasını, ev veya ziynet eşyasını çalan şahısların yaptığımız çalışmalar sonucu yakalanarak adalete teslim edilmesi kamuoyu vicdanını rahatlamakta ve vatandaşlarımızın Jandarmaya olan güvenini artırmaktadır. Jandarma dedektifleri JASAT’lar olarak vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği ile huzur ve güven ortamının devamlılığını sağlamak için suç ve suçlularla olan mücadelemiz 7 gün 24 saat esasına göre kararlılıkla devam edecektir” şeklinde konuştu.

Ali Göç
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın Dijitalleşmenin medya, pazarlama, eğitimce ekonomiye etkileri anlatıldı Bartın Üniversitesinde (BARÜ) düzenlenen sempozyumda dijitalleşmenin medya, pazarlama, eğitim ve ekonomi üzerindeki çok boyutlu etkileri disiplinlerarası bakışla anlatıldı. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Bartın Meslek Yüksekokulu tarafından "Yeni Medya, Yeni Pazarlama: Dijital Çağın Dinamikleri" başlığıyla çevrim içi bir sempozyum düzenlendi. Etkinliğin açılış konuşmasını BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya yaptı. Dijital çağda üniversitelerin rolünü Rektör Prof. Dr. Ahmet Akkaya, "Günümüz çağında yeni medya etkileşimin ve hızın merkezde olduğu yeni bir iletişim kültürüdür. Bu kültür düşünme biçimlerimizi, üretim anlayışımızı ve ekonomik ilişkilerimizi etkilemektedir. Bu noktada üniversitelerin temel sorumluluklarından biri de geçmişin birikimini dijital çağın gereklilikleriyle harmanlayabilen, değişen dünya şartlarına uyum sağlayabilen dijital yetkinliklere sahip bireyler yetiştirmektir. Bu sempozyum öğrencilerimizin dijital dönüşümü akademik ve uygulamalı boyutlarıyla değerlendirmesine, güncel gelişmeleri alanın uzmanlarından takip etmesine ve üniversite-sektör-toplum etkileşiminin güçlenmesine önemli katkılar sunacaktır" dedi. Dijitalleşmenin medya, eğitim ve ekonomiye etkileri Sempozyumun oturum başkanlığını Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesinden Prof. Dr. Barış Bulunmaz yaptı. Prof. Dr. Bulunmaz, "Dijital Medya ve Kültürel Dönüşüm" başlıklı değerlendirmesinde yeni medyayı ve gelişim sürecini anlatarak dijital platformların toplumsal değerler ve kültür üzerindeki dönüştürücü rolünü ele aldı. Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulundan Doç. Dr. Yasemin Bilişli, "Yapay Zekâ Çağında Influencer Ekonomisi: Dijital Güvenin Anatomisi" başlıklı sunumunda influencer ekonomisinin evriminin yapay zekâ destekli içerik üretimiyle yaşadığı dönüşümü aktardı. Bağımsız araştırmacı Dr. Hakan Öngören, "Yeni Eğitim ve Dijital Vatandaşlık" başlığı altında dijitalleşen dünyada eğitim modellerinin değişimini, dijital vatandaşlık bilincini, 21. yüzyıl becerileri ve öğretmenin rolünü anlattı. "Yapay Zekâ Pazarlaması" konusunda Iğdır Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Barış Armutcu, kişiselleştirilmiş pazarlama stratejileri ve otomasyon uygulamalarının günümüz pazarlama anlayışını nasıl dönüştürdüğünü örneklerle açıkladı. Son olarak Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Nazlıcan Dindarik ise "Dijital Dönüşüm Çağında Akıllı Lojistik ve Tedarik Zinciri: Yeni Medyanın Etkileri" başlıklı konuşmasında yeni medya ve dijital teknolojilerin lojistik ve tedarik zinciri yönetiminde getirdiği yeniliklerin akıllı sistemlerde sunduğu katkılara dikkat çekti. Dijital çağın dinamiklerine ilişkin disiplinler arası bir bakış sunan sempozyum, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.
İstanbul Sedef Güler cinayeti davasında tutuklu sanık: "O anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım" Büyükçekmece’de denizde elleri ve ayakları bağlı, halıya sarılı halde cansız bedeni bulunan Sedef Güler’in öldürülmesine ilişkin 3 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. Tutuklu sanık Yavuz Güngör, "Ben hiçbir şey yapmadım o anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım, uyandığımda o kadın ölmüştü" dedi. Büyükçekmece Mimar Sinan Sahili’nde 7 Haziran 2024 tarihinde denizde elleri ve ayakları bağlı, halıya sarılmış ve ağırlık bağlanmış şekilde bir kadın cesedi bulunmuştu. Hayatını kaybeden kadının 24 yaşındaki Sedef Güler olduğu tespit edilerek 3 sanık hakkında iddianame düzenlenmişti. Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanıkların yargılanmasına devam edildi. Duruşmada, tutuklu sanıklar Fırat Baykara ve Yavuz Güngör ile Sedef Güler’in müşteki annesi Gülizar Sezer, müşteki abla Sevda Güler ve tarafların avukatları hazır bulundu. "Sanıkların hepsinden şikayetçiyim" Duruşmada beyanda bulunan müşteki anne Gülüzar Sezer, "Bana atılan iftiraların hiçbirini kabul etmiyorum. Sanıkların hepsinden şikayetçiyim" dedi. Müşteki abla Sevda Güler ise, "Ben ve kardeşim uyuşturucu kullanmadık" diye konuştu. "Yavuz aradığı zaman bana birisinin öldüğünü söyleseydi asla o eve girmezdim" Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Yavuz Güngör, "Ben hiçbir şey yapmadım o anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım, uyandığımda o kadın ölmüştü. Tekrar cezaevine girmemek için böyle bir şey yaptım. O an için ne yapacağımı bilemedim ama maktule zarar vermek istemedim" ifadelerini kullandı. Tutuklu sanık Fırat Baykara ise savunmasında, "Olayın en başından beri benim suçsuz olduğum belli. Sevda başından beri bir şeyleri gizliyor. Bu olayda en zayıf halka benim. Benim üstüme oynanmaya çalışılıyor. Ben Yavuz dahil olmak üzere dosyada adı geçen kimseyle telefon bağlantısı kurmadım. Yavuz aradığı zaman bana birisinin öldüğünü söyleseydi asla o eve girmezdim" diye konuştu. Müşteki anneden sanığa: Kızıma iftira atamazsın Sanık Fırat Baykara’nın savunması üzerine söz olan müşteki anne Sezer, "Çocuklarıma iftira atamazsın’ diyerek sanıklara tepki gösterdi. Bunun üzerine anne ve sanık Baykara arasında tartışma çıktı. Yaşanan gerginlik sonrası mahkeme duruşmaya ara verdi. Duruşma ertelendi Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmederek, eksik hususların giderilmesi için duruşmayı erteledi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Fırat Baykara, Yavuz Güngör ve Yiğit Hüseyin Ayvalık şüpheli sıfatıyla yer aldı. İddianamede denizde cansız bedeni bulunan Sedef Güler’in halıya sarıldığı, ellerinin koli bandı, ayaklarının ise zincir ve dambıl ile bağlandığının tespit edildiği belirtildi. Sedef Güler’in cansız bedeninin sarılı olduğu halı üzerinde halı yıkama fabrikası etiketi bulunduğu da iddianamede aktarıldı. Polis ekiplerince etiketteki firmaya gidildiğinde halının Zafer E. isimli kişi tarafından verildiği ifade edildi. Emniyet güçleri tarafından ifadesi alınan Zafer E. emlak işi yaptığını söyleyerek halının bulunduğu evi Fırat Baykara’ya kiraladığını anlattı. Halının bulunduğu evin Baykara tarafından kiralandığı ve Yavuz Güngör isimli sanık ile beraber kullanıldığı da soruşturma aşamasında tespit edildi. Yapılan incelemelerde 4 Haziran günü bir şahsın araç ile Sedef Güler’i Yavuz Güngör’ün kızı ile birlikte yaşadığı ikamete bıraktığı iddianamede belirtildi. Burada Sedef Güler ile Yavuz Güngör’ün kızı Y.H.G. arasında tartışma çıktığı ve Yavuz Güngör’ün Sedef Güler ile beraber Fırat Baykara adına kiralanan eve gittiği kaydedildi. Fırat Baykara’nın sonradan eve geldiği iddianamede açıklandı. Yavuz Güngör ve Fırat Baykara’nın Sedef Güler’i tespit edilemeyen bir nedenden dolayı burada öldürdükleri, cesedi yok etmek için plan yaptıkları ve bir gün sonra buluşmak üzere evden ayrıldıkları iddianamede aktarıldı. Sanıkların 6 Haziran’da tekrar buluştukları ve maktulün cesedini koyacakları valizi, zinciri ve ağırlığı aldıkları da iddianamede ifade edildi. Yavuz Güngör ve Fırat Baykara’nın Sedef Güler’in ellerini koli bandı ile bağladığı, halıya sardığı, ayaklarını zincir ve dambıl ile bağlayıp Mimar Sinan Köprüsü’nden aşağıya attıkları da iddianamede kaydedildi. Baykara’nın daha sonra polise giderek "Yavuz beni Gürpınar’da bulunan ikametine çağırdı. Eve gittiğimde hareketsiz yatan bir kadın gördüm, kontrol ettim, yaşam belirtisi yoktu. Polise haber vermek istediğimde Yavuz Güngör bana silah çekti. Nalburdan zincir ve ağırlık aldıktan sonra kadını halıya sardık. 7 Temmuz günü ise Büyükçekmece sahil tarafına gittik. Cesedi köprü üzerinden suya attık" dediği iddianamede ifade edildi. İddianamede, Yavuz Güngör’ün Yiğit Hüseyin Ayvalık aracılığıyla Yunanistan’a gönderildiği ancak daha sonra bir şekilde ülkeye iadesi sağlandığı ve Güngör’ün Edirne’de yakalandığı belirtildi. Sedef Güler’in Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan otopsi işleminin sonucunda ölüm nedeninin belirlenemediği belirtildi. Öte yandan Adli Tıp Kurumu 1 İhtisas Dairesi’nin incelemesinde maktulün kanında uyuşturucu madde bulunduğu, ölümünün uyuşturucu, uyarıcı madde sonucu meydana gelmiş olabileceği ancak baş, boyun bölgesinde ileri derecede çürüme nedeniyle yumuşak dokularında ayrıntılı analiz yapılamadığı yönünde değerlendirme yapıldı. İddianamede Fırat Baykara ve Yavuz Güngör’ün ‘nitelikli kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi. Yiğit Hüseyin Ayvalık’ın ise Yavuz Güngör’ün yurt dışına kaçmasına yardım etmesi gerekçesiyle ‘suçluyu kayırma’ suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapsi istendi.
Eskişehir bestHONEY Erasmus+ Projesi’nin 4. Uluslararası Etkinliği gerçekleştirildi Eskişehir Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından açılış toplantısıyla başlayan bestHONEY Erasmus+ Projesi’nin (En İyi Bal İçin Hijyen, Ambalaj ve Üretim Standartlarını AB Seviyesine Getirme) uluslararası toplantısı, İspanya’nın Barselona şehrinde yapıldı. Geçtiğimiz nisan ayında başlayan proje; Fransa (Compigne), İtalya (Agrigento), İtalya (Bari), İspanya’nın (Barselona) mesleki eğitim kurumları ve sektörel katılımcıların arasındaki işbirliğini güçlendirdi. Projenin, Avrupa Birliği genelinde bal üretimi, hijyen ve ambalaj standartlarının uyumlaştırılmasına katkıda bulunmayı amaçladığı belirtildi. Projenin İspanya ayağında saha ziyaretleri ve pratik öğrenme faaliyetleri Toplantının ilk günü, İspanya ev sahibi kuruluş tarafından koordine edilen saha tabanlı öğrenme faaliyetlerine ayrıldı. Katılımcılar, Sant Antoni de Vilamajor bölgesinde, Montseny Doğal Parkı olarak bilinen dağlık bir alanda bulunan yaklaşık 300 arı kovanına sahip bir arılığı ziyaret etti. Bu ziyaret, arıcılıkta kalite kontrol ve kraliçe arı üretiminde iyi uygulamaları gözlemleme ve profesyonel arıcı ile tüm proje ortakları arasında sürdürülebilir üretim yöntemleri hakkında bilgi alışverişinde bulunma fırsatı sağladı. Proje katılımcıları öğleden sonra, Tarragona ilindeki El Perell’da bir arıcılık kooperatifini ziyaret ederek bal paketleme tesisinin teknik incelemesini gerçekleştirdi. Katalonya’da ki en büyük balmumu üretim tesisi de ziyaret edildi. Ayrıca, İspanya’da arıcılığın tarihi gelişimine ve sosyo-ekonomik önemine dair bilgiler sunan Arı Ürünleri Müzesi’ne de gidildi. Bu faaliyetler, ortak ülkeler arasında akran öğrenimini ve iyi uygulamaların aktarımını destekledi. Uluslararası toplantılar ve bilgi alışverişi İkinci ve üçüncü günlerde, Barselona’daki Generalitat de Catalunya’da proje toplantıları ve eğitim oturumları düzenlendi. Tüm ortaklar önceden hazırlanmış bir gündeme dayalı olarak, arı sağlığı, hastalık önleme, üretim standartları ve arıcılıkta ekonomik sürdürülebilirlik konularına odaklanan sunumlar gerçekleştirdi. Bu oturumlar katılımcıların ulusal uygulamaları karşılaştırmalarına, ortak zorlukları belirlemelerine ve Avrupa düzeyinde yenilikçi ve aktarılabilir çözümleri tartışmalarına imkan sağladı. Toplantı sırasında, ev sahibi kurumu temsilen Rosa Altisent Rosell, Erasmus+ projelerinin kurumsal işbirliğini, karşılıklı öğrenmeyi ve uzun vadeli ortaklıkları teşvik etmedeki önemini vurguladı. Ayrıca gelecekte benzer girişimlere devam etme konusundaki ilgisini dile getirdi. Eskişehir İl Tarım ve Ormancılık Müdürü ve Proje Yetkilisi Yüksel Çil, Erasmus+ işbirliğinin katma değerini ve projenin hem AB Üye Devletleri hem de ortak ülkeler için somut çıktılarının önemini vurguladı. Projenin arıcılık sektöründe kapasite geliştirme, inovasyon ve kalite iyileştirmeyi desteklemedeki rolüne dikkat çekildi. Sonuçlar ve yaygınlaştırma Uluslararası toplantı, proje ortakları arasındaki işbirliğini başarıyla güçlendirdi, mesleki yetkinlikleri artırdı ve bal üretimi ve kalite standartlarına yönelik ortak yaklaşımların geliştirilmesini destekledi. Faaliyetler sırasında elde edilen bilgiler, proje sonuçlarının yerel, ulusal ve Avrupa düzeylerinde yaygınlaştırılmasına katkıda bulunacağı belirtildi. Programın sonunda, ev sahibi kurum tüm katılımcılara katılım sertifikaları verdi. Toplantı, bestHONEY projesi sonuçlarının gelecekteki işbirliğine ve yaygınlaştırılmasına yönelik iyi dilek ve temennilerle sona erdi.