KÜLTÜR SANAT - 30 Kasım 2012 Cuma 10:39

Sundance Channel Türkiye'de

A
A
A
Sundance Channel Türkiye'de

Bağımsız film ve belgeselleri HD kalitesinde ekranlara taşıyan, dünya genelinde takip edilen Sundance Channel, Türkiye’nin lider platformu Digiturk’te yayına başladı.

Robert Redford, kurucusu olduğu, dünya genelinde milyonlarca hanede takip edilen, bağımsız filmler ve özgün dizileri TV izleyicileriyle buluşturan Sundance Channel’ın Türkiye lansmanı için İstanbul’a geldi. Sundance Channel, Türkiye’nin lider dijital platformu Digiturk ile yapılan anlaşma sonucunda 26 Kasım’dan itibaren SD olarak 7, HD olarak ise 307 numaralı kanallardan yayınlanmaya başladı. Ekranlarında yenilik arayan ve dünyanın farklı kültürlerine tanıklık etmek isteyen üyeler, Sundance Channel’ı Digiturk üzerinden izleyebilecek.

AMC/Sundance Channel Global Başkanı Bruce Tuchman ile Digiturk İçerik ve Alımlar Direktörü Esra Özaral Altop’un da katılımıyla, 29 Kasım Perşembe günü İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında konuşan Sundance Channel’ın kurucusu Robert Redford, “Sundance Channel yıllar önce ABD’de ilk yayına başladığında, bağımsız film yapımcılarının heyecan verici çalışmalarını seyirci ile buluşturmak üzere kanalın dünya çapında yayılması benim hayalimdi. Canlı kültür ve sanat yaşamı ile tanınan bir ülke olan Türkiye’yi Sundance Channel’in yayına başlamasını kutlamak üzere ziyaret etmek benim için bir onur. Dünyanın dört bir yanından film yapımcılarının imzasını taşıyan dikkat çekici konuları önümüzdeki yıllarda Sundance Channel üzerinde seyircilere ulaştırmayı sabırsızlıkla bekliyoruz” dedi.

AMC/Sundance Channel Global Başkanı Bruce Tuchman ise, “Digiturk ile gerçekleştirdiğimiz ortaklık, Sundance Channel’ın varlığı ve izleyici tabanının dünya çapında yayılması konusunda attığımız çok önemli bir adım. Sundance Channel’ın kendine özgü HD film ve TV yapımları ile yoğun bir talep görmeye devam ediyoruz ve Türkiye’deki izleyicilerin dünyaca ünlü ödüllü programlarımızı heyecanla karşılayacağından eminiz” dedi.

Üyelerine dünyanın en iyi içeriklerini sunma yönünde öncü bir vizyona sahip olduklarını belirten Digiturk İçerik ve Alımlar Direktörü Esra Özaral Altop; “Digiturk olarak, yayına başladığımız 2000 yılından bu yana, sürekli olarak en iyi ve en saygın içerikleri Türk televizyon izleyicisi ile buluşturmak için çalışıyoruz. Üyelerine en geniş ve en zengin film ve dizi içeriklerinden oluşan bir seçkiyi sunmakta kararlı bir platform olarak, Sundance Channel’ı sadece Digiturk üyelerine getirmekten büyük gurur duyuyoruz. Film yapmanın hikaye anlatmanın en iyi yolu, bağımsız film yapmanın ise özgün hikayeleri anlatmanın en büyüleyici yolu olduğuna inanıyoruz. Sundance Channel, bağımsız filmler ve özgün dizileri kapsayan içeriği ile en prestijli kanallardan biri olarak tüm dünyada kabul görüyor. Kuşağımızın simge haline gelmiş en büyük film yapımcılarından biri ve Sundance Channel’ın kurucusu olan Sayın Robert Redford’u aramızda görmek bizler için büyük bir onur. Bu özel günün gerçekleşmesini mümkün kılmak için harcadıkları yoğun emek ve işbirlikleri için Bruce Tuchman’a ve Sundance Channel’daki tüm dostlarımıza çok teşekkür ediyoruz” dedi.

Sundance Channel ile yepyeni bir dünyaya adım atacaksınız

Film, belgesel ve orijinal yapımlarıyla tanınan Sundance Channel, tüm dünyada farklı içerik arayan, bağımsız görüşlü izleyici kitlesinin vazgeçilmez adresi haline geldi.

Her ay yenilenen içeriği ile TV izleyicisinin farklı bir platformda bulamayacağı bağımsız filmleri ekrana taşıyan Sundance, dünyanın en prestijli film festivallerinde ödül kazanan yapımları sadece Digiturk üyelerine sunacak. Türkiye’de ilk defa yayınlanacak olan uluslararası belgesellerin yanı sıra, Cannes, Venedik ve Sundance gibi dünyanın en itibarlı film festivallerini de kamera arkası görüntüleri ile birlikte izleyiciler ile buluşturacak olan kanal, film dünyasının en önemli isimleri ile gerçekleştirilen özel röportajlar ile de vazgeçilmez olacak.

Sundance Channel her ay Cuma akşamları yeni bir bağımsız filmin ilk gösterimini gerçekleştirecek. Kanal ayrıca Türk seyircisi için özel olarak seçilmiş belgesel, dizi ve özel yapımlardan oluşan çok geniş bir seçkiyi de ay boyunca yayınlayacak.

Sundance Channel, önümüzdeki aylarda gösterime girecek olan çok sayıda programı da bugün açıkladı.

Richard Roxburgh’un başrolde oynadığı ve eleştirmenlerden büyük övgü alan Avustralya yapımı komedi-dram dizisi Rake’in yeni bölümleri Perşembe günleri saat 23.00’te kanalda yayınlanacak. Keith Miller imzasını taşıyan ödüllü bağımsız film Welcome to Pine Hill’in prömiyeri 21 Aralık tarihinde saat 23.00’te gerçekleştirilecek. Kanal, yeni yılı da Emmy ve Altın Küre Ödüllü Mad Men dizisinin 31 Aralık’ta saat 14:30’da başlayacak olan birinci sezon özel maratonu ile karşılayacak.

Ocak ayında, ABD’nin Utah eyaletindeki Park City’den Sundance Film Festivali’ni kutlayan 10 Days of Sundance de ilk defa seyirci ile buluşacak. 18-27 Ocak arasında her akşam, saat 23.00’te, festivalde övgü alan bir bağımsız film Sundance Channel ekranına gelecek. Bunlar arasında, 2012 Sundance Film Festivali’nden üç Resmi Seçim olan Goats (18 Ocak), Bones Brigade: An Autobiography (19 Ocak) ve California Solo (21 Ocak) da yer alıyor. Bu kapsamda prömiyeri yapılacak bir diğer film ise, bu yılın başlarında festivalde Jüri Büyük Ödülü’ne aday gösterilen I Am Not a Hipster (27 Ocak) olacak.

Ayrıca, son on yılda televizyon ekranlarının en çok beğeni toplayan dizilerinden biri haline gelen Mad Men’in ikinci sezon prömiyeri de 31 Ocak’ta saat 23.00’te gerçekleştirilecek. Yapımı Sundance Channel’ın ABD’deki kardeş kanalı AMC tarafından gerçekleştirilen ve eleştirmenlerin beğenisini toplayan Western dizisi adlı dizi ise, her Salı akşamı iki bölüm peş peşe yayınlanacak.Hell on Wheels’ın prömiyeri ise 19 Ocak tarihinde, saat 18:10’da yapılacak. İç Savaş sonrası Amerika’da geçen dizinin toplam 10 bölümü, 27 Ocak tarihine kadar her akşam yayınlanacak. 29 Ocak tarihinde saat 19.00’da ilk defa izleyici ile buluşacak olan Kanada yapımı Intelligence adlı dizi ise, her Salı akşamı iki bölüm peş peşe yayınlanacak.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Karabük 40 yılda biriktirdiği Türk boy damgaları Safranbolu’da sergiledi Koleksiyoner emekli öğretmen Mustafa Gezici’nin 40 yılda topladığı Türk boyu damgalarının bazıları Safranbolu’nun UNESCO’ya kabul edilişinin 31. yılı etkinlikleri kapsamında açılan sergide ziyaretçilerle buluştu. Karabük’ün Safranbolu ilçesinin UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kabul edilişinin 31. yılı, düzenlenen çeşitli etkinliklerle kutlanmaya başlandı. Kutlamalar kapsamında, Tarihi Safranbolu Sempozyumu ile başlayan programda günün anlam ve önemine ilişkin konuşmalar yapıldı. Etkinlikler çerçevesinde koleksiyoner ve emekli öğretmen Mustafa Gezici (61), 40 yılda topladığı 90 Türk boyu damgasından 39’unu katılımcılarla buluşturdu. "Türk Dilinin Sessiz Tanıkları: Türk Boy Damgaları" adıyla açılan sergide, Türk kültür ve tarihine ışık tutan damgalar ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. Serginin, Safranbolu’nun kültürel miras kimliğine katkı sağlamasının yanı sıra Türk boylarının tarihsel izlerinin tanıtılmasına da önemli katkı sağlıyor. Gezici, gazetecilere yaptığı açıklamada, "Anadolu’da artık son aşamada hayvanlara vurulan damgalardır bunlar. Hayvancılığın artık çiftliklere çevrilmesi, köy hayvancılığının da çok azalması nedeniyle bunlar son 50 yıldır kullanılmaz oldu. Ama tarihin sessiz tanıklarıdır bu hayvan damgaları, Türk boy damgalarıdır" dedi. Şu ana kadar yaklaşık 90 adet topladıklarını ifade eden Gezici, "Bunlar, Türklerin Anadolu’ya 1071’den daha önce geldiğine dair belgelerdir. Sessiz tanıklarıdır. Yılda yaklaşık 4 tane falan bulabiliyoruz. İşte 40 yıllık bir emektir bu yani. Kastamonu, Yozgat, Kayseri, Erzurum, Elazığ, Erzincan; bu bölgelerden topladık. Moğolistan’dan da gelen var. Bir arkadaş gönderdi; 3–4 tane de oradan var. Karşılaştırma açısından Moğolistan’dan geldi" diye konuştu. Gezici, "Büyükbaş hayvanların butlarına, küçükbaş hayvanların da kulaklarına vurulurdu. Yani Türkler ilk defa, şunu söyleyelim, hayvanlara kulak küpesinin ilk mucididir. Kime ait olduğu belli oluyor böylece. Ova ova, boy boy bellidir bunlar. Hatta iki kardeş boyun bile damgaları ayrıdır" ifadelerine yer verdi.
Hakkari Hakkâri’nin hafızası kütüphanede yaşıyor Hakkâri’nin ilk öğretmenlerinden ve matbaacılarından olan İbrahim Hatipoğlu’nun mirası gelecek nesillere emanet edildi. Hakkârili emekli öğretmen ve yazar Aziz Hatipoğlu, Hakkâri’nin eğitim ve kültür tarihine ışık tutan anlamlı bir bağışa imza attı. Hakkâri’nin ilk üç öğretmeninden biri ve aynı zamanda kentin ilk matbaa kurucularından olan merhum babası İbrahim Hatipoğlu’na ait kişisel kütüphanede bulunan kitaplar, Hakkâri Sosyal Bilimler Lisesi Emin Özatak Kütüphanesi’ne bağışlandı. Bağış kapsamında, İbrahim Hatipoğlu’nun Hakkâri’nin kurtuluşunun 30. yıl dönümü dolayısıyla 1947 yılında kutlama programında yaptığı konuşmanın orijinal metni de gün yüzüne çıktı. Tarihî belge niteliği taşıyan bu metin, dönemin ruhunu ve Hakkâri’nin kültürel birikimini yansıtması açısından büyük önem taşıyor. Rahmetli babası gibi kendisi de öğretmen ve yazar olan Aziz Hatipoğlu, 1931 doğumlu babasının hatıralarını paylaşırken duygulu anlar yaşadı. Hakkâri’nin geçmişten bugüne bir ilim ve kültür şehri olduğunu vurgulayan Hatipoğlu, bu kimliğin oluşmasında emeği geçen eğitimcileri ve aydınları saygıyla andı. Hakkâri İl Millî Eğitim Müdürü Nurettin Yılmaz’ı makamında ziyaret eden Hatipoğlu; bu anlamlı bağışın kütüphaneyle buluşmasına vesile olan İl Müdürü Yılmaz’a teşekkür ederek, gençlerin tarihî ve kültürel mirasla buluşmasının önemine dikkat çekti. İl Millî Eğitim Müdürü Nurettin Yılmaz, Hakkâri’nin eğitim tarihine yön veren isimlerin yaşatılmasının büyük önem taşıdığını vurgulayarak, "Şehrimizin ilk öğretmenlerinden ve eğitim öncülerinden merhum İbrahim Hatipoğlu’nun aziz hatırasını gelecek nesillere aktarmak adına, isminin bir okul kütüphanemize verilmesini kararlaştırdık. Bu anlamlı bağışla birlikte öğrencilerimizin hem kitaplarla hem de Hakkâri’nin köklü eğitim geçmişiyle buluşmasını son derece kıymetli buluyoruz. Eğitime gönül vermiş büyüklerimizi rahmet ve şükranla anıyor, bu değerli mirası bizlere ulaştıran emekli öğretmenimiz ve yazar Aziz Hatipoğlu’na teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
Muğla Büyükşehir’den Menteşe’ye nefes aldıracak bir proje daha Muğla’nın Menteşe ilçesinde, kente nefes aldıracak ve yaşam kalitesini yükseltecek önemli projelerden biri olan Cengiz Bektaş Kent Belleği yanında bulunan parkta yürütülen çalışmalarda sona yaklaşıldı. Muğla Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Tayfun Yılmaz, teknik ekiplerle birlikte alanda incelemeler yaparak çalışmaların son durumunu değerlendirdi. Yaklaşık 8 bin 300 metrekare alan üzerine inşa edilen Cengiz Bektaş Kent Belleği yanında bulunan park sadece bir yeşil alan olmanın ötesinde, her yaştan yurttaş için güvenli ve estetik bir buluşma noktası olarak tasarlandı. Proje kapsamında, 900 metrekarelik güvenli çocuk oyun alanı, doğal taş amfi ve süs havuzları ile birlikte 3 bin 500 metrekarelik yeşil alan ve yürüyüş yollarına yer verildi. Parkın, sunduğu bu donatılarla Menteşe’de sosyal yaşamı canlandıracak nitelikli bir kamusal alan olma özelliği taşıdığı belirtildi. Genel Sekreter Tayfun Yılmaz: "Bu projeler kent kültürünü güçlendiriyor" Muğla Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Tayfun Yılmaz, proje alanındaki incelemeler sırasında yaptığı açıklamada, çalışmaların planlandığı şekilde ilerlediğini belirterek "Cengiz Bektaş Kent Belleği yanında inşa ettiğimiz parkımız Muğla’nın kültürel kimliğini, kamusal yaşamını ve sosyal etkileşimini güçlendiren çok değerli bir proje. Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Aras’ın vizyonu doğrultusunda, kentin merkezinde herkesin rahatça nefes alabileceği, bir araya gelebileceği alanlar oluşturuyoruz. Teknik ekiplerimizle birlikte titizlikle yürüttüğümüz bu çalışmayı, Menteşe’ye yakışır şekilde tamamlamaktan mutluluk duyuyoruz." Dedi. Başkan Aras: "Kentler betonla değil, insanla güzelleşir" Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras ise yaptığı değerlendirmede, kentsel projelerde insan odaklı yaklaşımı benimsediklerini vurgulayarak, "Bizim anlayışımızda kentler sadece yollarla, binalarla değil; parklarıyla, meydanlarıyla ve insanların bir araya gelebildiği ortak yaşam alanlarıyla güzelleşir. Cengiz Bektaş Kent Belleği yanında inşa edilen parkımız da bu anlayışın somut bir örneğidir. Menteşe’de yeşil alanları artırmak, çocuklarımıza güvenli oyun alanları, yurttaşlarımıza nefes alabilecekleri sosyal mekanlar sunmak en temel önceliklerimizden biri. Muğla’yı doğasına, tarihine ve insanına yakışır şekilde birlikte büyütmeye devam edeceğiz." diye konuştu.
Mersin Minikler Togg’la tanıştı, yerli üretimi öğrendi Mersin’in Anamur ilçesinde Yerli Malı Haftası kapsamında minik öğrenciler yerli üretim Togg’u yakından görme fırsatı buldu. Geleneksel Yerli Malı Haftası kutlamaları, bu yıl Anamur’da yerli üretim ve milli teknoloji bilinci temasıyla farklı bir boyut kazandı. Akdeniz Camii Müberra Mert, Yunus Emre ve Değirmencik Burnu 4-6 Yaş Kur’an kurslarında eğitim gören öğrenciler, ev yapımı ürünlerle stantlar kurarak yerli üretimin önemini öğrenirken, yöresel kıyafetlerle Türkiye’nin farklı bölgelerinde yetişen yerli ürünleri tanıttı. Etkinlik alanında sergilenen Türkiye’nin yerli ve milli otomobili Togg ise miniklerin yoğun ilgisini çekti. Öğrencilere Togg’un üretim süreci ve özellikleri hakkında bilgi verilerek, milli markaların ülke ekonomisine katkısı anlatıldı. Etkinlik kapsamında çocuklar, AKINCI, TCG Anadolu, Gökbey, Hürkuş, Kirpi, Göktürk ve Togg gibi Türkiye’nin yerli ve milli projelerini resmetti. Çocukların çizimleri, yapay zeka destekli bir video ile canlandırılarak katılımcılara izletildi. Programda konuşan Anamur İlçe Müftüsü Mehmet Fidan, yerli ve milli bilincin küçük yaşlarda kazandırılmasının büyük önem taşıdığını vurguladı. Fidan, "Yerli Malı Haftası, çocuklarımıza kendi değerlerimizi tanıtmak ve yerli üretimin gücünü anlatmak açısından son derece anlamlıdır. Yerli ve milli aracımız Togg’u yakından inceleyen evlatlarımız, yarının mühendisleri, tasarımcıları ve üreticileri olacaktır. Kendi markalarına sahip çıkan bir nesil, ülkemizin geleceğini daha güçlü kılacaktır" dedi. 4-6 yaş Kur’an kurslarında çocuklara yalnızca dini eğitim verilmediğini ifade eden Fidan, aynı zamanda tutumlu olma, bilinçli tüketim, israftan kaçınma ve milli değerlere sahip çıkma bilincinin de kazandırıldığını belirtti. Fidan, "Yerli ve milli bilinç, güçlü bir gelecek demektir. Bu bilincin erken yaşta verilmesi, çocuklarımızın öz benliklerini koruyarak yetişmelerine katkı sağlar" diye konuştu.