POLİTİKA - 07 Temmuz 2019 Pazar 17:37

Türkiye’nin Pekin Büyükelçisi Önen: 'Çin’le ilişkilerimiz daha ileri seviyelere gelmeliydi'

A
A
A
Türkiye’nin Pekin Büyükelçisi Önen: 'Çin’le ilişkilerimiz daha ileri seviyelere gelmeliydi'

Türkiye’nin Pekin Büyükelçisi Abdülkadir Emin Önen, İHA’ya yaptığı özel açıklamada, ‘‘Asya’daki lider ülke olarak Çin ile ikili ilişkilerimiz şimdiye kadar çok daha ileri seviyelere gelmeliydi’’ dedi.

Pekin Büyükelçisi Önen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Çin’e geçtiğimiz Salı günü yaptığı ziyaret ve Türkiye ile Çin arasındaki ilişkileri değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’de yapılan Asya'da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı (CICA) Zirvesi’nde, Japonya’daki G20 Zirvesi’nde ve son ziyaret kapsamında olmak üzere yaklaşık bir ay içinde üç kez bir araya geldiğini hatırlatan Büyükelçi Önen, ‘‘İki cumhurbaşkanının bu kadar sık görüşmesi bile aslında ikili ilişkilerin geldiği düzeyi açıkça gösteriyor. İki liderin hem verdiği mesajlar hem de çizdiği vizyon, bundan sonra nelerin gerçekleştirilmesiyle alakalı bize ipuçları veriyor’’ dedi.
Büyükelçi Önen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çin ziyaretinin çok başarılı ve verimli geçtiğini, Çin tarafının ziyarete çok büyük önem verdiğini de belirtti.

‘‘Çin ile ilişkiler Batı’nın alternatifi değil’’

Türkiye’nin Asya ve Çin ile olan ilişkilerinin Batı ile ilişkilerinin alternatifi olduğu görüşüne katılmadığını ifade eden Büyükelçi Önen, ‘‘Hiçbir ülke ya da hiçbir siyasi ilişki birbirinin alternatifi olmamalıdır, değildir’’ dedi. Türkiye’nin hem Batı ile hem de bölgesinde çok iyi ilişkileri bulunduğunu, Asya ile de ilişkilerini bu şekilde geliştirmesi gerektiğini dile getiren Önen, ‘‘Türkiye, lojistik olarak da, jeostratejik olarak da bölgesine baktığınız zaman 360 derece etrafına bakabilen, bölgesinde lider ve global anlamda da önemli bir oyuncu olarak elbette Asya ile ilişkilerini, Çin ile ilişkilerini geliştirecek’’ ifadesini kullandı. 

Türkiye’nin 2023 hedeflerine giderken Asya ile çok iyi ilişkiler geliştirmesi gerektiğine vurgu yapan Önen, ‘‘Asya’daki lider ülke olarak Çin ile ikili ilişkilerimiz şimdiye kadar çok daha ileri seviyelere gelmeliydi. Şu an 23-24 milyar dolar olan ticaret hacmimizin Sayın Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi en az 50 milyar dolar olması gerekiyor. (Ticaret hacmi) 50 milyara, akabinde 100 milyar dolara çıkabilecek önemli bir potansiyeli barındırıyor’’ dedi.

“Çin’de 350 milyonluk orta sınıf var” 

Türkiye-Çin ilişkilerinin ana eksenini ticaretin oluşturduğuna dikkat çeken Büyükelçi Önen, ‘‘İş insanlarımızın artık Asya’ya bakış açılarını değiştirmeleri gerekiyor. Çünkü burası hem Orta Doğu pazarından hem de AB pazarından, orta ve uzun vadede çok daha kârlı bir pazar. Özellikle iş adamlarımızın buradan ne alırım değil, buraya ne satarıma odaklanmaları gerekiyor’’ diye konuştu. 

Çin’de ticaret yapmanın ülkenin kültürünü öğrenmekten geçtiğini dile getiren Önen, ‘‘Doğru adımları atarsak burası çok büyük bir pazar. 300-350 milyonluk bir orta sınıf var. Türk ürünleri, Türk kalitesi bu pazara fevkalâde yetecektir. İhracatımızın önündeki tüm engelleri kaldırıp bu konularda ilerleme kaydetmemiz gerekiyor’’ şeklinde konuştu.

‘‘25 tonluk Türk kirazı 3 günde tüketildi’’

Türkiye’den iş adamları için öne çıkan alanların tarım ürünleri, turizm ve gastronomi olduğuna dikkat çeken Büyükelçi Önen, ‘‘Kirazın önündeki engelleri kaldırdık. Artık Türk kirazı, Çin pazarına rahatlıkla ve serbestçe giriyor. İki gün önce ilk parti ürünler geldi, 20 ton Guangzhou’ya, 5 ton Şanhay’a geldi, inanın 25 tonluk ürünün pazara dağılmasıyla beraber üç gün içinde tükendiği bilgisini aldık. Burası böyle bir pazar" dedi. 

Kiraz dışındaki farklı tarım ürünleriyle ilgili çalışmaların da sürdüğünün altını çizen Önen, ‘‘Narın, zeytinyağının, fıstığın, kanatlı ürünlerin, su ürünlerinin ve çok önemli olarak süt ve süt ürünlerinin önünü açacağız. Bunlarla ilgili gerek büyükelçiliğimiz, gerek ticaret müşavirliğimiz, gerekse Tarım Bakanlığımız olarak çalışmalarımız devam ediyor’’ ifadelerini kullandı. 

Türkiye’nin Çin’e mantalite olarak çok uzak kaldığını, Çin pazarından korkulmaması gerektiğini dile getiren Önen, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın ‘‘Çin, ithalat için uzak değilse ihracat için neden uzak olsun?’’ sözlerini hatırlatarak, ‘‘Biz burayı ithalat anlamında tanıyorsak, buraya ihracat da yapabiliriz’’ dedi.

‘‘Çin ekonomisinin büyüklüğünün farkında değiliz’’ 

Türkiye’nin Çin karşısında verdiği ticaret açığının kapanması için ticareti artırmanın tek başına yeterli olmayacağını söyleyen Pekin Büyükelçisi Önen, ‘‘Çin iş adamlarını, Çin yatırımcılarını Türkiye’ye davet ediyoruz. Şu an ülkemizde binin üzerinde Çin şirketi var. Ama yeter mi, hayır yetmez. Hem bu şirketlerin yatırım miktarlarını artırmalarını istiyoruz hem de yeni şirketleri Türkiye’ye gelerek yatırım yapmaya teşvik ediyoruz’’ dedi. 

Çin’in 2018’de ilk kez uluslararası ithalat fuarını düzenlediğini, açılışa Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in de katılmasının bu organizasyona verilen önemi gösterdiğini belirten Büyükelçi Önen, ‘‘Sayın Xi, (fuarda) çok önemli bir şey söyledi. ‘Biz yılda 2,2 trilyon dolar ithalat gerçekleştireceğiz’ dedi. Bizim bunu çok iyi okumamız lazım’’ ifadesini kullandı. 

Büyükelçi Önen, Türk firmalarının söz konusu fuara ilgisinin düşük olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
‘‘Açık konuşmamız lazım. İnsanımızın, iş adamlarımızın bu konuda geride kaldığını görüyoruz. O yüzden samimi olmamız lazım, özeleştirimizi yapalım ki daha doğru adımlar atabilelim. İş adamlarımızdan birçoğunu buraya yalvar yakar davet ettik. Çünkü ülke olarak bu ekonominin ne kadar büyüdüğünün farkında değiliz; buranın artık sadece üreten değil tüketen bir toplum olduğunu daha yeni yeni görüyoruz.’’ 

Önen, ayrıca Türkiye’nin bu yılki fuara daha büyük bir stant alanıyla katılacağını, Türk firmalarının ilgisinin de geçen seneden fazla olmasını beklediklerini kaydetti. Türkiye’nin özellikle gastronomi alanında çok iyi markalara sahip olduğuna vurgu yapan Önen, bu markaların Çin’de çok büyük pazara sahip olabileceklerini dile getirdi.

‘‘3. nükleer santral ile ilgili iyi haberler umuyoruz’’

Çin’in İpek Yolu’nu yeniden canlandırma projesi olan Kuşak ve Yol Girişimi ile Türkiye’nin Orta Koridor Projesi'nin eklemlenmesiyle ilgili çalışmaların sürdüğünü söyleyen Büyükelçi Önen, uyumlaştırma ile beraber ticaretin önünün daha fazla açılacağını kaydetti. 3. nükleer santral projesinin Erdoğan-Xi görüşmesinde de gündeme geldiğini hatırlatan Pekin Büyükelçisi Önen, ‘‘Anlaşmayla ilgili iki ülkenin enerji bakanlıkları karşılıklı olarak çalışmaya başlamışlardı. Bu çalışmalar, şu an yarıyı geçti diyebiliriz. Yerinden tutun, fizibilite çalışmalarına, fiyatlandırmaya kadar çok fazla detaylı görüşmeler gerçekleşiyor. İnşallah kısa zamanda iyi bir haber duymayı hedefliyoruz’’ dedi. 

Pekin Büyükelçisi olarak görevine başlayalı 1,5 yıldan fazla süre olduğunu dile getiren Önen, ‘‘Geldiğim andan itibaren gözlemlediğim, Türkiye hakkında burada menfi bir kanaat yok. Bilmeyen hiç bilmiyor, bilen de olumlu biliyor. Biz bunu daha da olumluya çevirmeye, bilmeyenleri de daha fazla bilgilendirmeye çalışıyoruz. Aslında bir anlamda ortada herhangi bir algı olmadığı için de pozitif algıyı, pozitif gündemi çok hızlı oluşturmak mümkün’’ diye konuştu.

“2018’de Çinli turist sayısı yüzde 60 arttı” 

Çin’den Türkiye’ye giden turist sayısını artırmak için geleneksel metotların yanında modern metotları da kullandıklarını söyleyen Önen, ‘‘Daha fazla Çinli turisti etkileyebilecek, Çinlilerin önemsediği insanları, gerek yazarları, gerek bloggerları, gerek influencerları, gerek gazetecileri farklı farklı zamanlarda Türkiye’ye gönderdik. Çinliler için popüler destinasyonlar İstanbul ve Kapadokya. Bunlar haricinde özellikle Urfa, Mardin ve Antep gibi GAP turu yaptırdık; Konya’ya, Karadeniz’e gönderdik. Bunlarla beraber Türkiye’nin buradaki popülaritesini artırdığımızı düşünüyorum’’ dedi. 

2018 yılında Çin’de düzenlenen Türkiye Turizm Yılı’nda Çin genelinde 10’dan fazla şehir ve eyalette 60’tan fazla etkinlik düzenlediklerini ve Türkiye’nin güzelliklerini sergilediklerini ifade eden Büyükelçi Önen, bunun neticesinde Çinli turist sayısının 2018’de önceki yıla göre yüzde 60 artarak 400 bine çıktığını dile getirdi. Turist sayısının yükselmesi için iki ülke arasındaki uçuş sıklığının da artmasının önemine işaret eden Büyükelçi Önen, ‘‘İki ülkenin sivil havacılık genel müdürlükleri arasındaki bazı kopuklukları giderdik. Yapılan çalışmaların neticesinde China Southern Havayolları Pekin-İstanbul seferlerine, arkasından da Wuhan-İstanbul seferlerine başladı. Kunming’den ve Chengdu’dan da İstanbul’a seferler başladı. Bunlar son iki üç ay içerisinde gerçekleşen seferler. Yeni seferler henüz netleşmemişken yılın ilk dört ayındaki turizm rakamlarında yüzde 3 yükseliş görüldü’’ diye konuştu. 

Türk Hava Yolları’nın Xi’an, Hangzhou ve Xiamen kentlerine de seferler başlatmayı planladığı bilgisini aktaran Önen, ‘‘İstanbul’da yolcu kapasitesi açısından dünyanın en büyük havalimanına kavuştuk, hamdolsun. Çin’in başkenti Pekin’de de Daxing Havalimanı devreye girecek ve ikinci büyük havalimanı olacak. İkisinin toplamı çok ciddi bir rakam oluşturuyor. İnşallah Pekin ile İstanbul arasında THY seferlerinin sayısını da iki katına çıkarma imkânımız olacak’’ dedi. 

Çinli turistlerin deniz-kum-güneş turizminden çok tarih ve kültür turizmini önemsediklerini, bunun Türkiye için de bir avantaj olduğunu söyleyen Önen, ‘‘Turizm sezonunun nispeten yavaşladığı dönemlerde, özellikle ekim ve şubat aylarında Çin’in tatilleri başlıyor. Eğer Çinli turistleri bu dönemlerde de Türkiye’de ağırlamaya başlarsak, ülkemize gelen ortalama turistten çok daha yüksek harcama yapıyorlar, bu çok büyük bir avantaj’’ diye konuştu. 

Çinli turist sayısının artmasının Türkiye’nin turizm ekonomisinin canlanmasında da çok büyük etkileri olacağını kaydeden Önen, ‘‘Türkiye’de Çinlilerin turizm alışkanlıklarına yönelik bazı düzenlemeler yapılması şart. Özellikle daha fazla Çince bilen rehberimizin olması, ziyaret edilen yerlerde Çince yönlendirme tabelalarının ve özellikle büyük otellerde Çin mutfağından bazı örneklerin olması, alışveriş merkezlerinde lisan konusunda yardımcı olabilecek personelin bulunması, bu konuda bizim de önümüzü açacaktır’’ ifadelerini kullandı. 

2018’in çok verimli ve hareketli bir yıl olduğunun altını çizen Önen, şöyle devam etti: 

‘‘Turizm Yılı etkinliklerinin yanı sıra, Türkiye’den sekiz bakanı Çin’de ağırladık; Çin’den üç bakan da Türkiye’ye gitti. Karşılıklı 10’un üzerinde bakan yardımcısı ziyareti gerçekleşti ve 10 yıl aradan sonra Türkiye’den bir meclis başkanı o zaman Binali Bey’di, Çin’e ziyarette bulundu. Alt düzeyde de onlarca ziyaret oldu karşılıklı. Bunlarla birlikte Türkiye’deki Çin farkındalığını, Çin’de yapılacak yatırımları, Çin’de olan fırsatları anlatmak konusunda büyük merhale katettik. Aynı şekilde Türkiye’nin varlığını, zenginliklerini Çin’de anlatmak üzere birçok alanda işbirliği yaptık ve fırsatları değerlendirdik.’’ 

Pekin Büyükelçisi Önen, son olarak Türkiye’den daha fazla öğrenciyi Çin’e lisans, yüksek lisans ve doktora öğrenimleri için gelmeye teşvik ettiklerini sözlerine ekledi.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Karabük Karabük’te uygarlığın izleri keşfedilecek Batı Karadeniz Bölgesinde Paphlagonia ve Btinya olarak adlandırılan bölgelerdeki kentlerde uygarlığın izlerini keşfetmek “Miras Kentlerden Öğrenmek, Geleceği Tasarlamak” temalı Erasmus+ Blended Intensive Programmes (BIP) kapsamındaki proje Karabük Üniversitesi (KBÜ) ev sahipliğinde başladı. KBÜ ev sahipliğinde düzenlenen Erasmus+ BIP kapsamındaki projeyle Litvanya, Romanya, Almanya ve Hırvatistan’dan Karabük’e gelen 5 öğretim üyesi ve 15 öğrenci, 6-10 Mayıs 2024 tarihlerinde Eskipazar Hadrianapolis Antik Kenti, UNES Dünya Miras Listesi’nde yer alan Safranbolu Yörük köyü, Amasra Tieos bölgesi ele alınacak. Erasmus+ BIP projesi ile Anadolu’nun Batı Karadeniz Bölgesinde M.Ö. 1200’lü yıllarda “Paphlagonia” ve “Btinya” olarak adlandırılan bölgelerdeki kentlerde bu uygarlığın izlerini keşfetmek, bu kentlerin kuruluş modellerini incelemek, tespit edilen durumlardan neticelendirmeler yapmak ve bu yerleşim alanlarının mevcut koruma sorunlarını gözlemlemek, öğrencilerin sürdürülebilirliği için hayal kurmalarını sağlamak ve bu hayalleri tasarımlarında kullanmalarını sağlamak amaçlanıyor. Atölye çalışmaları “Miras Şehirlerinde Sürdürülebilir ve Ekolojik Tasarım”, “Miras Şehirlerinde Erişilebilirlik/Hareketlilik”, “Heritege Şehirlerinde Yenilikçi Tasarım” olmak üzere üç ana tema altında yürütülecek. Erasmus projesi hakkında bilgi veren Başak Cengiz Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aysun Özköse, “Miras kentlerinden öğrenmek ve bunu sürdürülebilir planlamada kullanmak amacıyla yoğunlaştırılmış bir eğitim programı başlattık. 17 ve 24’ünde toplamda bir hafta yüz yüze ve ardından iki hafta online olarak devam ettik. Miras kentlerini öğrenmek ve sürdürülebilir planlamada kullanmak isteyen Litvanya, Romanya, Almanya ve Hırvatistan’daki üniversitelerden öğretim üyeleri ve öğrenciler katılmaya gönüllü oldu. Proje kapsamında hem alan çalışmaları yürütecek hem de öğrencilerin miras kentlerinden başlayıp Safranbolu olmak üzere arkeolojik alanlar ve kentsel alanlar Amasra, Zonguldak, Hadrianapolis ve Yörük Köyü gibi farklı nitelikteki kültürel miraslardan ne hissettiklerini, ne öğrendiklerini ve hangi sorunları hissettiklerini değerlendirecekler" dedi. Özköse, turizmin getirdiği sorunların ele alınacağını ve bu bölgeler için öneriler ve projelerin sunulacağını dile getirerek, “Yüz yüze eğitim olan workshop ve tartışma ortamlarında katılımcılar, kısa sürede projeler üretecekler. Dört ülkeden gelen öğrenciler, aynı zamanda Karabük Üniversitesi Başak Cengiz Mimarlık Fakültesi öğrencileriyle ortak grup çalışmaları yapacak ve elde ettikleri fikirleri sunacaklar. Üniversitemiz, uluslararası ilişkiler alanında sağladığı destekle katılımcıları İstanbul’dan alıp buraya getirdi ve konaklamalarını sağladı. Değerli bilim insanları, Üniversitemiz dışından da destek sağlayarak konferanslar verdi. Böylelikle elimizdeki imkanları iyi tanıtarak katılımcıların kafalarında olumlu hatıralar ve fikirler bırakmayı amaçlıyoruz" diye konuştu.
İstanbul Anneler Günü için hediye seçenekleri E-ticaret platformu n11, Anneler Günü’nde annelerine hediye vermek isteyenler için özel fırsatlar ve hediye seçenekleri sunduğunu duyurdu. E-ticaret platformu n11, anneler için her zevke ve bütçeye uygun ürün yelpazesi sunarken Anneler Günü’nü hediyelerle unutulmaz kılmayı hedefliyor. Birbirinden şık, renkli ve hayatı kolaylaştıran hediye seçenekleri sunan e-ticaret platformu; stil sahibi, sportif, bakımına düşkün, takı seven, teknoloji tutkunu anneleri düşünerek her bütçeye uygun hediye seçeneği bulunan ‘Anneye Hediye Fikirleri’ sayfası ile annelerin yüzünü güldürüyor. E-ticaret platformunda Anneler Günü’ne özel fırsatlar 12 Mayıs Pazar gününe kadar devam edecek. Giyimden aksesuara, cilt bakım ürünlerinden kozmetiğe, parfümden takıya, cep telefonundan küçük ev aletlerine kadar birçok kategoride ürün, e-ticaret platformunda bir araya geliyor. n11’in Anneler Günü Hediye Fikirleri n11 hediye fikirleri rehberinde; pantolon, elbise, etek, gömlek, bluz, tişört gibi sezonun en şık parçaları ile birlikte çanta ve ayakkabılar da öne çıkıyor. Mutfak ve ev gereçlerinden ev tekstili ve dekorasyon ürünlerine, takıdan spor ekipmanlarına, teknolojik ürünlerden bakım ürünlerine kadar geniş bir yelpazede alternatifler mevcut. n11çabuk ile hediyeler 1 saatte teslim Yapılan açıklamaya göre, e-ticaretin en sevilen ürünlerini dakikalar içinde teslim ederek sektöre yeni bir soluk getiren n11çabuk, anneler günü için henüz hediye almayanların imdadına yetişiyor. n11çabuk hala hediye seçimi yapamamış olanlar ve hediyesini son güne bırakanları düşünerek, 1 saat içinde teslimat garantisi sunuyor. Şimdilik sadece İstanbul’daki kullanıcılara sunulan bu hizmetten yararlanmak isteyenler, Getir ve n11 içinde bulunan n11çabuk’tan Anneler Günü’ne özel hazırlanan ürünler arasından hediyelerini seçerek ürünlerini 1 saat içinde kapılarında buluyor.
Ankara Müsavat Dervişoğlu ilk grup toplantısında küskünlere çağrı yaptı İYİ Parti Genel Başkanı Dursun Müsavat Dervişoğlu, küskünlere çağrıda bulunarak, "7 yıllık siyasi hareketimizin içerisinde büyük mücadeleler vermiş, şu ya da bu sebeple partimizle yollarını ayırmış, ama bizlerle olan gönül ve ülkü bağını asla kaybetmemiş dava ve yol arkadaşlarıma sesleniyorum; İYİ Parti dün olduğu gibi bugün de sizindir. Gelin, tüm yaraları birbirimize sarılarak saralım" dedi. İYİ Parti Grubu, kurultaydan sonra ilk defa toplandı. İYİ Parti Genel Başkanı Dursun Müsavat Dervişoğlu, ilk defa TBMM’de kürsüden hitap etti. Dervişoğlu, sadece bir makamı, sadece bir koltuğu, sadece bir kürsüyü devralmadığını belirterek, “Milletimizin sesi olma, dertlere derman bulma ve memleketimize İYİ Parti’nin vizyonunu, projelerini, çözümlerini sunma hedefini taşıyan bir bayrak teslim aldım. Buradan, Türk Milletinin huzurunda söz veriyorum ki; arkadaşlarımla birlikte, bu bayrağı daha da yükseklere taşıyacağız. Kutlu ülkümüze, hedeflerimize ve ideallerimize hep birlikte ulaşacağız! Türkiye’nin mutlu ve huzurlu yarınlarına, milletimizle birlikte kavuşacağız” ifadelerini kullandı. 5. Olağanüstü kurultaya değinen Dervişoğlu, “Başta Kurucu Genel Başkanımız Meral Akşener’e, Genel Başkan Adaylarımız Koray Aydın’a, Sayın Mehmet Tolga Akalın’a, İYİ Partimizin, vefakar ve cefakar teşkilatlarına, kurultayımızı, alnımızın akıyla, büyük bir olgunlukla neticelendirmemize fikriyle ve ferasetiyle katkı veren, bu tarihi süreçte yüksek sorumluluk üstlenen saygıdeğer delegelerimize, sizlerin huzurunda bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Kongreler kongrelerde kalmalıdır. Yersiz tartışmaların anlamı yoktur. Dünden bugüne hiçbir şey değişmemiştir. Sayın Koray Aydın, ağabeyim ve aile büyüğümdür. Sayın Tolga Akalın da, kardeşim ve ailemin bir ferdidir. Yaşanan güzelliklerin, hepimiz adına hayırlara vesile olmasını dilerim. Allah hiçbirimizi mahcup etmesin. Hazır sırası gelmişken, İYİ Partimizin Genel Başkanı olarak buradan açık bir çağrıda bulunmak istiyorum. 7 yıllık siyasi hareketimizin içerisinde büyük mücadeleler vermiş, şu ya da bu sebeple partimizle yollarını ayırmış, ama bizlerle olan gönül ve ülkü bağını asla kaybetmemiş dava ve yol arkadaşlarıma sesleniyorum; İYİ Parti dün olduğu gibi bugün de sizindir. Gelin, tüm yaraları birbirimize sarılarak saralım, gelin, küskünlükleri sonlandıralım. Gelin, haklıya hakkını birlikte teslim edelim ve mücadelemize her zamankinden daha güçlü bir şekilde devam edelim. Gelin hep birlikte ve yeniden, mavi gök’ü çadır, güneşi bayrak eyleyelim. İşte bakın millet bizi çağırıyor. Sadece kapılarımız değil, gönüllerimiz ve kollarımızda ardına kadar açıktır” diye konuştu. "Siz iktidar sahipleri hesap vermediğiniz için insanımız bu halde yaşıyor" Yeni anayasa hazırlıkları ile ilgili olarak Dervişoğlu, “Milletimiz, anayasadan dolayı açlık sınırının altında yaşamıyor. Gençlerimiz, anayasadan dolayı ülkeden gitmenin yollarını aramıyor. İnsanımız, anayasadan dolayı çile çekmiyor. Adalet, anayasadan dolayı işportaya düşmüyor. Kadınlarımız, anayasadan dolayı öldürülmüyor. Esnafımız, anayasadan dolayı siftahsız güne başlayıp günü öyle kapatmıyor. Hastalarımız, yaşlılarımız anayasadan dolayı hastane randevusu beklerken ölmüyor. Bugünün sözde sivilleri, dünün cuntasına özenir hale geldiği için millet bitap düşmüştür. Bu millet artık, bir zamanlar anayasa fırlatıldığı için değil, anayasanın temelleri her gün her fırsatta çiğnendiği için ekmeksiz kalıyor. Ekmeksiz kaldıkça hukukundan oluyor. Siz iktidar sahipleri, anayasada uymanız için koyulan kurallara uymadığınız için, millete karşı yerine getirmeniz gereken görevleri yerine getirmediğiniz için, ne milli, ne yerli, ne ahlaki, ne vicdani, ne akla, ne inanca dair hiçbir değer ve sorumluluğa sahip olmadığınız için denetlenemediğiniz ve hesap vermediğiniz için insanımız bu halde yaşıyor” diye konuştu. "AK Parti yeni bir anayasa değişikliği ile bu süreci 2028 seçimlerine taşımak istemekte" Dervişoğlu şöyle konuştu: “Çok değil daha 1 yıl önce, Sayın Erdoğan 2014 ve ardından 2018 seçimlerinde üst üste iki kez cumhurbaşkanı seçilmiş bir siyasi olarak, anayasadaki 2 dönem kuralına rağmen nasıl oldu da 14 Mayıs 2023 seçimlerinde tekrar aday olabildi? İktidara göre Türkiye’deki her anayasa kuralı, Sayın Erdoğan’a 2 dönem daha adaylık hakkı temin etmelidir. Etmiyorsa da, o halde değiştirilmelidir. Hal böyleyken yeni anayasa tartışmalarının iktidar tarafından Türkiye’nin gündemine getirilmesindeki amaç son derece açıktır. 2017 yılında anayasa değişikliğini bahane ederek Erdoğan’ın yeniden adaylığının önünü açan Adalet ve Kalkınma Partisi, şimdi yeni bir anayasa değişikliği ile bu süreci 2028 seçimlerine taşımak istemektedir. İktidara sesleniyorum; 2017 yılındaki anayasa değişikliği ile Erdoğan’ın şahsi ikbali ve istikbali için, tek adam rejimini Türkiye’nin ve Türk milletinin başına siz bela ettiniz. Bela ettiniz ve dolar 3 liradan 32 liraya çıktı. Bela ettiniz, cari açık rekor üstüne rekorlar kırdı. Bela ettiniz, enflasyon bütün bir memleketi esir aldı. Bela ettiniz, Türkiye yoksullaştı ve yoksunlaştı. Şimdi bir kez daha, Erdoğan’ın şahsi siyasi kariyerine hizmet etmek amacıyla, anayasa değişikliği senaryosuna bir figüran aranıyorsa İYİ Parti, böyle bir senaryonun içinde olmayacaktır. Türk milleti de, hiçbir şahsi ikbalin figüranı yapılamayacaktır.” Sinan Ateş cinayeti iddianamesine tepki Sinan Ateş cinayetinin iddianamesinin tamamlandığını ve mahkemeye sunulduğunu hatırlatan Dervişoğlu, “Ortada 146 sayfalık bir iddianame var. 38 yıllık bir ömür, 2 kız evlat, 1 eş, 1 anne, iyi ki bu iddianameyi görmedi dediğimiz merhum 1 baba...16 ay süren bir soruşturmanın neticesi, 146 sayfalık bir hatır senedi adeta. Cinayetin tüm ayrıntılarının araştırıldığı, tüm iddiaların değerlendirildiği, tüm tanıkların ifadeleri doğrultusunda bir hukuk metninin ortaya çıktığını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Bu sözde iddianameyle, hiçbir iddianın araştırılmadığı, cinayetin neden işlendiğinin bile sorgulanmadığı, bilirkişi raporunda ifade edilen hiçbir hususa yer verilmediği, tanıkların ve şüphelilerin beyanlarının, sorulan sorular bağlamında ayıklandığı, hatta bir utanç belgesi olarak, acılı eşi Sayın Ayşe Ateş’in ifadesine dahi yer verilmediği, hukuk tarihine kara bir leke olarak kazınacaktır. Bu iddianame görünümlü utanç belgesinin, bir hukuk devletinde, millet adına karar verecek. Hiçbir mahkeme tarafından kabulü mümkün olamazdı. Bunu kaleme aldığını iddia eden savcının tüm yetkileri de zaman kaybetmeden elinden alınmalıydı. Üzülerek öğrendik ki iddianame diye geçen hatır senedini, asli, hukuki ve vicdani gerekçelerle iade etmesi gereken Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi, maalesef kabul etmiştir. Adalet duygusunu daha iddianame aşamasında zedeleyen, hukukun üstünlüğü yerine, üstünlere hukuk tesis etmeye çalışan bir yaklaşım, bırakın Türk milletine, adalet heykeline bile hesap veremez” ifadelerini kullandı. Dervişoğlu grup toplantısı sonrasında gazetecilerin siyasette değişim sorusuna cevap vermedi. Dervişoğlu, "Ayaküstü sorulara cevap verecek bir siyasi tip değilim" ifadelerini kullandı.
Muğla Muğla’dan yapılan her 100 dolarlık ihracatın 72 doları su ürünlerinden Türkiye, 2024 yılının Ocak-Nisan döneminde 82 milyar 873 milyon dolar ihracat yaparken, Ege Bölgesi, Türkiye ihracatına 14 milyar 284 milyon dolarlık katkı sağladı. Ege Bölgesi’nin 2024 yılının ilk dört aylık döneminde ihracatı 2023 yılının aynı zaman diliminde yüzde 3 artış gösterdi. Egeli ihracatçılar, Türkiye ihracatının yüzde 17,23’ünü gerçekleştirdi. Su ürünleri sektörünün ihracatından yüzde 70’ten fazla pay aldığı Muğla, 2024 yılında ihracat artışını sürdürmeyi başardı. 2023 yılının Ocak-Nisan döneminde 368 milyon dolar ihracat yapan Muğla, 2024 yılının dört aylık döneminde ihracatını yüzde 13’lük gelişimle 415 milyon dolar şeklinde kayda aldı. Muğla, 2024 yılının Ocak - Nisan döneminde Ege Bölgesi illeri arasında ihracatını en çok artıran ikinci il olmayı başardı. Rusya bir, Yunanistan iki, ABD üçüncü sırada Muğla’dan yapılan her 100 dolarlık ihracatın 72 dolarına imza atan su ürünleri sektörü, 261 milyon dolar döviz getirisine imza attı. Madencilik sektörü 40,4 milyon dolarlık ihracat yaparken, yaş meyve sebze sektörü 16 milyon dolarlık ihracat performansı ortaya koydu. Rusya Federasyonu 51,6 milyon dolarlık ihracatla Muğla’nın ihracat yaptığı ülkeler listesinde zirvedeki yerini korurken, Muğla’dan Yunanistan’a 42,8 milyon dolarlık ihracat yapıldı ve Yunanistan zirve ortağı oldu. ABD bu iki ülkeyi 32 milyon dolarlık ihracatla izledi.