DÜNYA - 03 Aralık 2023 Pazar 19:38 | Son Güncelleme : 03 Aralık 2023 Pazar 19:39

UCM Başsavcısı Khan: “Tüm aktörler uluslararası insancıl hukuka uymak zorundadır”

A
A
A
UCM Başsavcısı Khan: “Tüm aktörler uluslararası insancıl hukuka uymak zorundadır”

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Karim Khan, İsrail ve Filistin’e düzenlediği 4 günlük ziyaretin ardından yaptığı açıklamada, “Tüm aktörler uluslararası insancıl hukuka uymak zorundadır. Eğer bunu yapmazsanız, ofisim harekete geçtiğinde şikayet etmeyin” dedi.

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Karim Khan’ın İsrail ve Filistin topraklarına düzenlediği 4 günlük ziyaret sona erdi. Khan ziyaretlerinin ardından yaptığı açıklamada, “Bu ziyaret sırasında görüştüğüm herkesin gösterdiği sıcaklık ve açıklık için içtenlikle minnettarım. Özellikle hem İsrail hem de Filistin'deki mağdurların yaşadıklarını anlatırken gösterdikleri açıklık, şefkat ve cesaret beni derinden etkiledi. Soruşturma niteliğinde olmasa da, bu görev bana onların anlattıklarını dinleme ve yaşadıklarını derinlemesine anlama imkanı verdi” dedi.
İsrail’e yaptığı ziyareti 7 Ekim saldırılarında öldürülen ya da esir alınan İsrail vatandaşlarının aile üyeleri ve arkadaşlarının talebi üzerine gerçekleştirdiğini ifade eden Khan, “Alıkonulan tüm rehinelerin derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması çağrısında bulundum” dedi.

Bir UCM savcısının Filistin devletine yaptığı ilk resmi ziyaret
Filistin'in Batı Şeria bölgesine yaptığı ziyarette ise Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Filistin Başbakanı Muhammed İştiyye ve Filistin Adalet Bakanı Mohammed al-Shalaldeh ile ayrı ayrı görüşme gerçekleştirdiğini aktaran Khan, “Kendilerine bunun bir UCM savcısının Filistin devletine yaptığı ilk resmi ziyaret olmasının benim için büyük önem taşıdığını vurguladım ve resmi karşılama için içten teşekkürlerimi ifade ettim. Roma Statüsü kapsamındaki işbirliğimizi daha da derinleştirmeyi amaçladığımız görüşmelerimiz son derece verimli geçti” dedi.
Batı Şeria’da Filistinli kurbanların aileleriyle de görüştüğünü ifade eden Khan, “Gazze ve Batı Şeria'da yaşadıklarını anlattıkları için minnettarım. Bu tür acılara karşı asla hissizleşmemeliyiz” dedi.

“Yoğun nüfuslu bölgelerdeki çatışmalar doğası gereği karmaşıktır, ancak uluslararası insancıl hukuk yine de uygulanmalıdır”

İsrail’in Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırıların silahlı çatışmayı düzenleyen açık yasal parametrelere tabi olduğunu hatırlatan Khan, “Savaşçıların hukuka aykırı bir şekilde sivil halkın arasına karıştığı iddia edilen yoğun nüfuslu bölgelerdeki çatışmalar doğası gereği karmaşıktır, ancak uluslararası insancıl hukuk yine de uygulanmalıdır ve İsrail ordusu uygulanması gereken hukuku bilmektedir” dedi.

“Ayrımcılık, ihtiyat ve orantılılık gibi açık hukuki ilkelere uyulması gerektiğini bir kez daha vurguladım”

İsrail’in uluslararası insancıl hukuka uyulmasını sağlamaya yönelik sağlam bir sistemi olduğuna dikkat çeken Khan, “Mevcut çatışma sırasında işlenen suçlara ilişkin inandırıcı iddialar zamanında ve bağımsız bir inceleme ve soruşturmaya tabi tutulmalıdır. Bu ziyaretimde, hukukun korumasının ihtiyaç duyanlar için anlamlı hale getirilmesi için ayrımcılık, ihtiyat ve orantılılık gibi açık hukuki ilkelere uyulması gerektiğini bir kez daha vurguladım. Uluslararası insancıl hukuk ve Roma Statüsü hükümleri en savunmasız durumda olanları korumak için vardır” dedi.

“Ofisim harekete geçtiğinde şikayet etmeyin”

İnsani yardımların sivillere hızlı ve engelsiz bir şekilde erişebilmesi gerektiğini vurgulayan Khan, “Tüm aktörler uluslararası insancıl hukuka riayet etmelidir. Eğer bunu yapmazsanız, ofisim harekete geçtiğinde şikayet etmeyin” dedi.

“Hiç kimse bu tür saldırılar karşısında cezasızlık hissine kapılmamalıdır”

Batı Şeria’da İsrailli yerleşimcilerin Filistinli sivillere yönelik saldırılarına da değinen Khan, “Ramallah'ta bu tür saldırılardan etkilenenleri doğrudan dinledim. Bu olayları odaklanarak ve ivedilikle soruşturmaya devam ettiğimizin altını çizdim. Bu tür saldırıların derhal sona erdirilmesi gerektiğini vurgulamak isterim. Hiç kimse bu tür saldırılar karşısında cezasızlık hissine kapılmamalıdır” dedi.

Ofisinin Yahudi yerleşimcilerin saldırılarına ilişkin soruşturmaları yoğunlaştıracağını ifade eden Khan, objektif, doğrulanabilir kanıtlar temelinde mahkumiyet sağlamak için tüm taraflarla işbirliği yapılacağını aktardı. Hukuka her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğunu belirten Khan, “Hukukun herkes için korunmasını ve desteklenmesini sağlamak üzere yoğun bir şekilde çalıştığımızı vurgulamak isterim” dedi.

Öte yandan Başsavcı Khan, ekim ayı sonlarında Refah Sınır Kapısı’nı ziyaret ederek, Gazze Şeridi'ne insani yardımın engellenmesinin savaş suçu sayılabileceği konusunda uyarmıştı. Khan ayrıca, İsrail taraf ülke olmamasına rağmen mahkemenin İsrail ve Gazze Şeridi'nde işlenmiş potansiyel savaş suçları konusunda yargı yetkisine sahip olduğunu söylemişti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Her 3 bin bebekten birinde görülen ’kistik fibrozis’te erken tanı hayat kurtarıyor Türkiye’de 3 bin bebekten birinde görülen kistik fibrozis hastalığı, topuk taramaları ve ter testiyle erken teşhis ediliyor. Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Arslan, kistik fibrozis hastalığının erken teşhis edilmesinin insanın yaşam kalitesini artırdığını ve yaşam sürecini uzattığını söyledi. Genetik bir hastalık olan kistik fibrozis, ülkemizde yeni doğan her 3 bebekten birinde görülüyor. Bebeklerin doğumuyla birlikte ön tanı için 2015 yılından itibaren yapılmaya başlanan topuk taraması ile erken teşhis sağlanıyor. Erken teşhisin ardından uygulanan ter testiyle de hastalığın tespiti yapılıyor. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanmaya başlanan ter testi de deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlara kolaylık sağlamaya başladı. Hastanede görevli Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Hüseyin Arslan, hastalığın tanı süreci hakkında ve sonrasındaki tedavi süreci hakkında bilgi verdi. "Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir" Kistik fibrozun genetik geçişli bir hastalık olduğunu ve bulaşıcı bir hastalık olmadığını ifade eden Arslan, "Burada çocuk göğüs hastalıkların dan biri olan kistik fibroz için ter çalışması yapıyoruz. Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu geni taşıyan anne ve babanın çocuklarında meydana geliyor. Türk toplumunun da 3 bin kişiden birinde görülebiliyor. Ülkemizdeki mutosyonlar Avrupa’daki görülen mutasyonlardan farklı görülüyor. Kistik fibrozis de ter ve senkrasoyonlarla ilgili bir sorun oluşuyor ve buna bağlı olarak akciğerde ki balgamların yumuşatılıp atılması, pankreasta senkrosyonlar etkileniyor. Buna bağlı olarak sık tekrarlanan akciğer enfeksiyonları, beslenme bozukluğu, yağlı dışkılama, pis koku ishal, gelişme geriliği, sık sinüzitler nedeniyle hastalar çeşitli sıkıntı yaşamakta ve ilerleyen zamanda hayatını kaybediyordu dedi. "Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz" Ülkemizde 2015 yılından itibaren uygulanmaya başlanan topuk testiyle hastalığın erken teşhis edilmeye başlandığına dikkat çeken Dr. Arslan, “2015 yılından itibaren ülkemizde bu hastalık taranıyor. Bebekler doğduğunda topuk taramasında riskli görülen hastalar tarafımıza yönlendiriliyor. Burada ter testi yaparak bu hastalığın tanısını koyuyoruz. Erken tedavi ile daha iyi yaşam kalitesi sağlamaya yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ter testi için hastaları 1 gün öncesinden hazırlıyoruz çünkü hastalardan ter toplamamız gerekiyor. 1 gün öncesinden banyo yapıp, iyi besleniyorlar. Yaklaşık yarım saatlik bir süreç içerisinde de ter toplanıyor sonrasında da ölçüm cihazında teri ölçüyoruz. Toplamda 1 saat içerisinde ter testinin sonucunu elde etmiş oluyoruz. Erken yaşta gözlemlenmeye başlıyor. Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz. Hastalar erken tanıyla daha uzun yaşam ömre sahip oluyor. Normal bir birey gibi yaşayabiliyorlar. Bu tedavi süreci hastalar için ömür boyu devam ediyor. Bazı ilaçları ve fizik tedavi uygulamalarını sürekli yapmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.