GÜNDEM - 12 Eylül 2022 Pazartesi 10:48

Ulucanlar Cezaevi’nin eski müdürü 42 yıl sonra hafızasından silinmeyen idam günlerini anlattı

A
A
A
Ulucanlar Cezaevi’nin eski müdürü 42 yıl sonra hafızasından silinmeyen idam günlerini anlattı

12 Eylül 1980 darbesi sonrası ilk idamların gerçekleştiği Ulucanlar Cezaevi’nin müdürü olan Vehbi Camgöz, 42 yıldır hafızasından silinmeyen o günleri anlattı. Camgöz, “O üzüntüyle 1 hafta boyunca ne yemek yiyebildim ne de uyku uyuyabildim. Sarhoş gibi gezdim. Benim hayatımı çok etkiledi” dedi.

Bolu’nun Gerede ilçesinde İmamhatip Lisesi’nden mezun olduktan sonra memurluk hayatına Keskin Cezaevi’nde müdür olarak başlayan Vehbi Camgöz, 1 Ocak 1980’de dönemin en çok konuşulan ve ilk idamların yaşandığı Ulucanlar Cezaevi’ne tayin edildi. Mustafa Pehlivanaoğlu, Necdet Adalı ve Erdal Eren’in idam edildiği dönemde Ulucanlar Cezaevi’nde müdür olan ve idamlarına şahitlik eden Camgöz, aradan geçen 42 yıla rağmen hafızasından silinmeyen o günleri üzüntüyle anlattı. Ayrıca Camgöz, yaşanılanların gelecek nesillere de doğru bir şekilde aktarılabilmesi için “İdamlar ve Olayların Gölgesinde Ulucanlar” isimli kitabı yazdı.

“Adalı slogan atarak, Pehlivanoğlu Kelime-i şehadet getirerek gitti”

İdamlara ilk şahitlik ettiği isimler Necdet Adalı ve Mustafa Pehlivanoğlu’yla ilgili o anları anlatan Vehbi Camgöz, “1 Ocak 1980 tarihinde Ulucanlar’a başladım. Ulucanlar’da çalışırken 12 Eylül 1980 darbesi oldu. Darbe sonrası yaşanan olayların içerisindeydim. İdamlar başladı. İlk idamlar Ulucanlar’da oldu. Necdet Adalı ve Mustafa Pehlivanoğlu. Necdet Adalı sol görüşlüydü. Mustafa Pehlivanoğlu da ülkücüydü. Onları bir gecede astık. Necdet Adalı idam sehpasında slogan atarak gitti. Aynı gece astığımız Mustafa Pehlivanoğlu da gördüğüm kadarıyla hiçbir şeyden haberi olmayan, saf temiz çocuktu. Ben bir şeye karışmadım diye yemin ediyordu. Kelime-i Şehadet getirerek gitti. Bunlar 21-22 yaşında gençlerdi. Ben o güne kadar amansız bir idam taraftarıydım. İpini ben çekerim diyordum. O gece yaşadıklarımdan sonra sistemi de sorguladım. O günden sonra amansız bir idam karşıtıyım. İdam cezası yasalarımızda olsa bile bugünkü anlayışla yargılasak bu adamların hiçbiri asılmazdı” dedi.

“Erdal Eren’in yaşı küçük değildi”

Erdal Eren’in yaşı üzerinde yapılan tartışmayla ilgili Eren’in ceza aldığında 18 yaşını bitirdiğini ifade eden Camgöz, “Pehlivanoğlu ve Adalı’dan 1.5 ay sonra da Erdal Eren’i astık. Yaşı küçük değildi. Erdal Eren’in annesi öğretmendi. Hastanede doğmuş. Doğum belgesi hazırlanmış. Cezayı aldığında 18 yaşını bitirmiş ama 18 olsa ne yazar 22 olsa ne yazar. Genç çocuklar bunlar. O nesli harcadık gitti. Ben önceden çok ağlamak nedir bilmezdim. Kolay kolay ağlamazdım. Çok duygulandım. O duygu yüklü anla 1 saat ağladım. Kolay değil. Senin yaşında insan sağlam geliyor, 15 dakika sonra tabuta koyarak çıkarıyorsun. Bundan etkilenmemek mümkün değil. Şu yada bu görüştendi hiçbir değeri kalmıyor. O üzüntüyle 1 hafta boyunca ne yemek yiyebildim ne de uyku uyuyabildim. Sarhoş gibi gezdim. Benim hayatımı çok etkiledi” diye konuştu.

“Normal bir yargılama olsa asılmazlardı”

Türkiye’de idam edilenlerin normal bir yargılama olsa asılmayacaklarını söyleyen Vehbi Camgöz, “İdam ettiklerimizi 2 gün sonra kahraman ilan ediyoruz. Menderes’ler normal bir yargılama ile yargılansalardı böyle mi olurdu? İstiklal Mahkemesi’nde yargılanıp asılanlar normal bir yargılanmaya yargılansalar böyle mi olurdu? 12 Eylül’dekiler böyle mi olurdu? Normal bir hapis cezasında telafisi mümkün. Ama idam ettikten sonra telafisi yok ki. Kusura bakma yanlış asmışız demenin kimseye bir faydası yok” ifadelerini kullandı.

“O anları yaşamak çok kötü bir şey”

İdamları izlemek zorunda kaldığı için fenalaştığını anlatan Camgöz, “3 idamda da eks olması 13 ila 17 dakika arasında sürüyor. Tutanağa imza atmak için o süreyi seyretmek zorundasın. Hayatımın en zor dönemiydi. Baba yiğit adamdım. Yanımda adam kesseler umursamam derdim ama onu seyretmek gerçekten de fecaat bir durumdu. Fenalaştım. Ağrı kesici almak zorunda kaldım. İnşallah bizden sonra da kimse yaşamaz. O anları yaşamak çok kötü bir şey. Canın istiyor ki, “Bırakın. Böyle ceza mı olur? Alayım şunu buradan” diyorsun. Ama yetkin yok. Yapamıyorsun. Ondan sonra için içini yiyor” şeklinde konuştu.

Camgöz, idamların bir kez daha yaşanmamasını istediğini belirterek, “Temennim bir daha ne 12 Eylül’ler olsun. Ne herhangi bir darbe, darbe teşebbüsü, muhtıra olmasın. Bu memlekette idam olmasın” dedi.

Faruk Çidem

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın Bartın’da 30 köy yolu ulaşıma kapandı Bartın’da 3 gündür devam eden kar yağışı nedeniyle 30 köy yolu ulaşıma kapandı. Hasankadı Beldesi’nde evinde kar nedeniyle mahsur kalan bir hastanın ise yardımına sağlık ekipleri yetişti. Bartın’da aralıklarla yağan kar, kırsal kesimlerde hayatı durma noktasına getirdi. Kar nedeniyle il merkezine bağlı 1 köy, Ulus ilçesine bağlı 29 köy olmak üzere toplam 30 köy yolu kar ve tipi nedeniyle ulaşıma kapandı. İl Özel İdaresine ait iş makineleri ile gece gündüz yürütülen çalışmalarla yolların yeniden ulaşıma açılabilmesi için çalışma yürütülüyor. Çalışmalar hakkında bilgi veren İl Genel Meclisi Başkanı Turhan Kalaycı, "İlimizin yüksek kesimlerinde ciddi bir kar yağışı oldu. Halen devam eden kar yağışı öncesinde gerekli hazırlıklarımızı tamamlamıştık. Sabah saatlerine kapanan yol sayısı 80’e çıktı ama yürütülen çalışmalarla bu sayıyı 30’a düşürdük. Devam eden yağışla açılan yollar yeniden kapanabiliyor. Ulaşımın sağlanabilmesi için gece gündüz karla mücadelemizi sürdürüyoruz" dedi. Evinde mahsur kalan hastanın yardımına yetiştiler Bartın’ın merkez Hasankadı Beldesi Doğancılar Mahallesi’nde nefes darlığı ve kronik akciğer rahatsızlığı bulunan 66 yaşındaki hastanın yardımına ise Acil Sağlık Hizmetleri ekipleri yetişti. Evinde mahsur kalan hastayı kurtarmak için harekete geçen sağlık ekipler, yola devrilen ağaç ve tipi gibi engelleri aşarak hastaya ulaştı. Ekipler, hastayı branda sedye ile güvenli şekilde ambulansa kadar taşıyarak, oksijen desteği sağladı. İlk tıbbi müdahalenin ardından hasta, Bartın Devlet Hastanesi Acil Servisi’ne getirilerek tedavi altına alındı. Zamanında hastaneye yetiştirilen hastanın sağlık durumunun iyiye gittiği öğrenildi.
Rize Rize Valisi Baydaş 1 yıllık asayiş bilançosunu açıkladı Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, yıl boyunca yürütülen asayiş ve diğer kurumlara ait çalışmalara ilişkin ayrıntılı değerlendirmelerde bulundu. Rize Valisi İhsan Selim Baydaş 2025 yılı boyunca Rize’de yürütülen güvenlik, asayiş, uyuşturucuyla mücadele, trafik, düzensiz göç, sahil güvenlik, 112 çağrıları ve kamu hizmetleri ile ilgili açıklamalarda bulundu. Asayiş olaylarında 2024 yılına nazaran düşüş olduğuna dikkat çeken Vali Baydaş "2024 Ocak-Aralık ve 2025 Ocak-Aralık dönemlerini karşılaştırdığımızda, kişilere karşı işlenen suçta bir azalma görüyoruz. 2024’te 2 bin 368 olay meydana gelmişken, 2025’te olay sayısı 265 azalarak 2 bin 103’e düşmüştür. Bu yaklaşık yüzde 11’lik bir azalmaya tekabül ediyor ve bu tabloyu memnuniyetle müşahede ediyoruz" dedi. Mal varlığına karşı işlenen suçlara da değinen Vali Baydaş, "Mal varlığına karşı işlenen suçta da azalma devam etmektedir. 2024’te 549 olay meydana gelmişken, 2025’te bu sayı 173 azalarak 376’ya düşmüştür. Hem kişilere karşı işlenen suçlarda hem de mal varlığına karşı işlenen suçlardaki bu düşüş, kolluk birimlerimizin, emniyetimizin ve jandarmamızın dikkatli takibi ve önleyici çalışmalarıyla mümkün olmuştur" ifadelerini kullandı. Rize’de terörle mücadele kapsamında 2025 yılı içerisinde 31 operasyon gerçekleştiğini kaydeden Baydaş "Terörle mücadele kapsamında 2025 yılı Ocak-Aralık döneminde, 25’i kırsal alanda jandarma sorumluluk bölgesinde, 6’sı şehir merkezinde olmak üzere toplam 31 operasyon gerçekleştirilmiştir. Bu operasyonların 4’ü FETÖ, 3’ü DEAŞ, 2’si PKK, 1’i DHKP-C, MLKP ve diğer terör örgütleri kapsamındadır. Bu 31 operasyonla ilgili faaliyetler 2025 yılında da aralıksız şekilde sürdürülmüştür" şeklinde konuştu. Olayların yüzde 100’e yakını aydınlatılıyor Rize’de suç olaylarının tamamına yakının aydınlatıldığının altını çizen Baydaş "Evet, olaylar yaşanıyor ama burada aydınlatma oranı çok önemli. Kişilere karşı işlenen suçlarda aydınlatma oranımız yüzde 99,67. Mal varlığına karşı işlenen suçlarda ise bu oran yüzde 97,72. Bu küsuratlı kısım devam eden soruşturmalardan ve delil toplama süreçlerinden kaynaklanıyor. Bu işlemler tamamlandığında oranlarımızın yüzde 100’lere ulaşmasını hedefliyoruz. Bu alanda arkadaşlarımızın üstün gayretine özellikle teşekkür etmek istiyorum" diye konuştu. "360 bin 112 acil çağrısının 141 bini asılsız" 112 Acil Çağrı Merkezi’ne yapılan çağrıları da değerlendiren Vali Baydaş, bu çağrılarından asılsız olanların büyüklüğüne dikkat çekerek "112 Acil Çağrı Merkezi’ne yapılan çağrıların toplamı 360 bin 904’tür. Maalesef bu çağrıların 141 bin 250’si asılsız çağrı" ifadelerini kullandı.