TEKNOLOJİ - 20 Ekim 2017 Cuma 15:23

Uzmanlardan sosyal medya kullanıcılarına uyarı: İzleniyorsunuz

A
A
A
Uzmanlardan sosyal medya kullanıcılarına uyarı: İzleniyorsunuz

Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Alkan, "Sosyal medya platformları tamamen yabancı çözümlerdir ve bu verilerimizin, bilgilerimizin tamamı yabancıların elindedir. Uygulamaları kullanıma açmak için izin veriyoruz. Bu izinlerle sizin kameranıza erişiyor, görüntüleri kaydedebiliyor, mikrofonla dinleyebiliyor, cep telefonunuza yüklediğiniz bütün dosyaları kaydedebiliyorlar" dedi.

Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Alkan, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunda (BTK) düzenlenen “10. Uluslararası Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı” sonrası Türkiye’nin siber güvenlik noktasında geldiği nokta, kamu kurum ve kuruluşlarındaki verilerin güvenliği, siber güvenlik alanındaki eğitim ve personel ihtiyacı, sosyal medya ile akıllı telefonların güvenilirliği konularında değerlendirmede bulundu. Bu yıl düzenlenen konferansın ana temasının 'yapay zeka' olarak belirlendiğini kaydeden Alkan, son yıllarda dünyada siber saldırıların boyutlarının her geçen gün arttığını, 2020 yılında internete bağlı cihazların 50 milyara ulaşacağını ve bunun internet üzerinden yapılacak siber saldırıların milyonlarca kat daha artması anlamına geldiğini ifade etti.

Türkiye olarak siber güvenlik noktasında büyük bir mesafe alındığını belirten Alkan, "Siber tehditler, siber saldırılar, siber savaş ve siber silahlar konusunda bizi ne tür tehditler bekliyor, bunun sonucunda doğacak zararlar nelerdir noktasında farkındalık problemimiz vardı. Bu noktada epey mesafe katettik. Kamu kurum ve kuruluşlarımız bu noktada çok ciddi bir takım çalışmalar gerçekleştirdiler. Hızlı bir şekilde iyiye doğru gidiyoruz ama yapacağımız daha çok şey var" diye konuştu.

Türkiye’nin, geçmiş yıllarda dünyada en çok saldırıya uğrayan ülkeler sıralamasında bir ilk 5 içerisinde yer aldığını ve alınan önlemler, yapılan çalışmaların ardından şu anda ikinci 10 içerisinde yer aldığını vurgulayan Alkan, konuya ilişkin şunları söyledi:

"Birçok alanda Türkiye olarak saldırılar alıyoruz ama siber saldırıların kaynağını, hedefini, menzilini ve saldırılar sonucunda ne tür zararlar oluştuğunu bilemezsiniz. Dünyanın bir ucundan sizi vurabilir, sistemlerinize girebilir ve her türlü kritik bilgilerinizi ele geçirebilirler ama siz bunun farkında olamazsınız. Birkaç yıl sonra bunun farkında olabilirsiniz ama o zaman da iş işten geçmiş olur. Türkiye’ye şu saldırılar yapılıyor, saldırılar sonucunda şu tür zararlı sonuçlar doğuyor demek mümkün değil. Bunu, web sayfalarımız göçerse, saldırılar ile sistemlerimiz servis dışı kalırsa, finans sistemlerimiz, havalimanlarımıza yapılan, enerji sistemlerimize yapılan fiziki saldırılar ortaya çıktığında fark edebilirsiniz. Ama siber saldılar 7/24 saat devam eden saldırılardır ve 7/24 saatte ne tür zararlar verdiği tespit edilemeyen saldırı ve savaş yöntemidir.”
Kamu kurum ve kuruluşlardaki verilerin güvenliği noktasında da bir değerlendirmede bulunan Alkan, "Üzülerek söylemek gerekirse çok güvende olduğunu söyleyemeyiz. Eğer siber güvenlik noktasında yerli ve milli çözümleriniz yok ise güvenlikten bahsedemiyorsunuz demektir. Türkiye’ye baktığımızda; gerek kişisel, gerek kurumsal anlamda kamu kurum ve kuruluşlar noktasında kullandığımız güvenlik çözümlerimizin çoğunluğu yabancı çözümlerdir. Dolayısıyla zaten yabancı çözümlerle bir siber güvenlik önlemi almaya çalıştığınızda güvenlikten bahsetmemiz söz konusu değil. Türkiye’de yüzde 70-80 oranında yabancı çözümleri kullandığımız düşünülürse ciddi bir güvenlik açığımız olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Siber güvenlikte olmazsa olmaz yerli ve milli çözümleri hayata geçirmemiz gerekiyor. Bunu yapamadığımız taktirde ne kamu, kurum ve kuruluşlarımızın güvenliği, ne ulusal güvenlik, ne de kişisel güvenlikten bahsetmemiz söz konusu değildir. Yerli ve milli yazılım, donanım noktasında ciddi çözüm üreten firmalarımız var. Bu alanda ciddi ürünlerimiz var. Bir de yapılması gereken, bu ürünlerin bütün kamu kurum ve kuruluşlarımızda olabildiğince kullanılması, özendirilmesi gerekiyor. Yerli ve milli çözümlerin desteklenmesi, bu konuda yasal anlamda düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerekiyor" dedi.

"Siber güvenliğin müfredatımıza girmesi gerekiyor"
Siber güvenlik anlamında yetişmiş insan kaynağının azlığına dikkat çeken Alkan, "Başbakan Binali Yıldırım’ın da söylediği gibi 30 bin siber güvenlik uzmanına ihtiyacımız var. İlkokuldan, üniversiteye kadar bütün dünya bunu yapıyor. Siber güvenlik noktasında müfredatlarımıza derslerin girmesi gerekiyor. Bu konuda çok ciddi eğitim politikaları geliştirmemiz gerekiyor. Türkiye’nin siber savunma gücünü, siber saldırı gücünü oluşturacak siber güvenlik uzmanlarını ve insan kaynaklarını en kısa sürede hayata geçirmesi gerekiyor" açıklamasında bulundu.

Sosyal medya ve akıllı telefon kullanımı yönünde ailelere bir takım uyarılarda bulunan Alkan, sosyal medya kullanma bilinç ve kültürünün edinilmediğini, bu alanda ne tür tehditlerin ve risklerin olduğu konusunda toplumda bir farkındalık probleminin olduğunu söyledi. Her türlü bilgi, belge ve fotoğrafın kısıtlanmadan sosyal medya hesabı üzerinden paylaşıldığını vurgulayan Alkan, anne ve babalara şu uyarılarda bulundu:
"Sosyal medya platformları tamamen yabancı çözümlerdir ve bu verilerimizin, bilgilerimizin tamamı yabancıların elindedir. Oralarda saklanıyor, kaydediliyor, tutuluyor. Siz onları silseniz bile aslında onlar silinmiyor, onların veri tabanında muhafaza ediliyor. Günü geldiğinde de nerede, ne zaman, hangi amaçla bunların kullanılacağını bilmiyoruz. Bugün ilkokul, lise, üniversite öğrencisi olan bir vatandaşımızın yarın Cumhurbaşkanı, Başbakan yada bir Türkiye’de çok kritik görevler üstlenmeyeceğini bilmiyoruz. Dolayısıyla, hem yetişkinlerimiz, hem de gençlerimizin olabildiğince sosyal medyada önemli olan, kritik olan bilgi ve belgelerini paylaşmaması gerekiyor. Hiçbir şekilde güvenliği yoktur. Özellikle cep telefonları, bilgisayarları kullanırken çok dikkat etmek gerekiyor. Buraya her türlü programları, uygulamaları indirmememiz gerekiyor. Uygulamaları kullanıma açmak için izin veriyoruz. Cep telefonunuzun kamerasına, mikrofonuna, dosyalarına, resimlerine erişsin mi diyor, evet diyoruz. Bütün yetkileri veriyoruz. Bu demektir ki; siz başkalarına bütün yetkileri devrediyorsunuz demektir. Bu izinlerle sizin kameranıza erişiyor, görüntüleri kaydedebiliyor, mikrofonla dinleyebiliyor, cep telefonunuza yüklediğiniz bütün dosyaları kaydedebiliyor. Dolayısıyla çok ciddi bir risk. Bunun için çok ciddi bir bilinçlenmeye ihtiyaç var. Ailelere çok ciddi görevler düşüyor. Sadece çocuklar değil, anne, babalarımızın da bu konuda farkındalığa ihtiyacı var."

"10. Uluslararası Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı"nda Türkiye’nin siber güvenlik alanında geldiği durum ve cep telefonu ile sosyal medya kullanımına karşı uyarılarda bulunan Bilgi Güvenliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve HAVELSAN Genel Müdürü Ahmet Hamdi Atalay, "Siber güvenlik anlamında Türkiye olarak eskiye göre çok iyi durumdayız ama yapmamız gereken çok şey var. Bu konuda her şeyi bitirdim, harikayım diyen hiçbir ülke yok. Siber güvenlik bir bakıma kötülerle iyilerin mücadelesidir. Bu mücadeleyi iyilerin kazanması için iyilerinde en az kötüler kadar çalışması lazım. Teknolojilerimizi geliştirmemiz lazım. Yerli ve milli teknolojiler burada çok önemlidir. Yerli ve milli çözümler olmadan siber güvenlikten söz edemeyiz" ifadelerini kullandı.

Dünyada en çok saldırıya uğrayan ülkeleri de paylaşan Atalay, "İstatistikler şunu söylüyor; en yüksek saldırıya uğrayan, en yüksek saldırı kaynağı olan ülkeler Rusya, Çin ve Amerika’dır. Bunu; İran, Kuzey Kore ve Suriye takip ediyor" dedi.

"Verilerimizi her yerde paylaşıyoruz"
Veri güvenliği noktasında duyarlılığın olmadığını kaydeden Atalay, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Verilerimiz her yerde paylaşıyoruz. Gençlere özellikle şu mesajı vermek isterim: sosyal medyada her verinizi paylaşmayınız, çektiğiniz her fotoğrafı, yaptığınız her görüşmeyi, elde ettiğiniz her bilgiyi sosyal medyada paylaşmayınız. Sizin için küçük olan veriler toplandığında aileniz, bölgeniz ve ülkeniz için kritik bilgiler anlamına geliyor. ‘Benim kiminle görüştüğümün, neyi satın aldığımın ne önemi var’ demeyin. Bütün satın alma alışkanlıklarımızdan, zevklerimize, yaptığımız işlere kadar her şey sosyal mühendislik metotlarıyla ülkeler için anlamlı bilgiler içeriyor. İnternetteki parmak iziniz hiçbir şekilde kaybolmuyor. İnternet ortamında yaptığınız her şey mutlaka kalıyor. Bu kalan bilgi çok değişik amaçlarla kullanılabiliyor. Kullanılan sosyal medya hesaplarınızda yaptığınız işler birikiyor ve sonra sizin neye meraklı olduğunuz, şu sıralar hasta olup olmadığınız, kimlerle görüştüğünüz, sevdiğiniz renkler gibi sizin bile farkında olmadığınız sizinle ilgili bilgiler oradan elde edilebiliyor. Cep telefonlarına özellikle gençlerimiz çok sayıda uygulama indiriyorlar. Ne olduğunu bilmedikleri, özellikle de ücretsiz uygulamalar çok tehlikeli. Bunlar hem siber güvenlik zafiyetine neden oluyor, hem de sizin cep telefonunuzdaki bu uygulamalar sizin hakkınızdaki verileri topluyor ve bir yerlere rapor ediyor."

Başbakan Binali Yıldırım’ın himayelerinde, Bilgi Güvenliği Derneği (BGD) tarafından Gazi Üniversitesi (GÜ), İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) iş birliği ile düzenlenen; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı (UDHB) ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından desteklenen, Avrupa Ağ ve Bilgi Güvenliği Ajansı (ENISA) tarafından “Avrupa Siber Güvenlik Ayı” platformu etkinliklerine dahil edilen ‘’10. Uluslararası Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı’’ 2 gün boyunca devam edecek. 10. kez düzenlenmekte olan uluslararası “Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı”nın bu yılki ana teması ise ‘’Siber Güvenlik ve Yapay Zeka’’ olarak belirlendi.

İlker Turak - Nurullah Geylani - Ömer Çetin 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Altınordu yeni transferi Emre Aydınel’i açıkladı TFF 2. Lig’de bu sezon iddialı kadro kurma çalışmalarına hız veren Altınordu, Alman ekiplerinden Wiedenbrück takımında forma giyen Emre Aydınel ile üç yılık sözleşme imzaladı. Hafta başında Olcay Şahan’ı takımın başına getiren İzmir ekibi, sonrasında gurbetçi oyuncu Hüseyin Bulut’u transfer ettiğini açıklamıştı. Kırmızı-lacivertli takım, yine bir başka gurbetçi oyuncu Emre Aydınel ile resmi sözleşme imzaladığını duyurdu. 24 yaşındaki oyuncu, 2019 Avrupa U19 Şampiyonası’nda U19 Milli Takımı ile 5 maça çıkıp 1 gol katkısı sağladı. Emre Aydınel: “Altınordu’nun üst lige çıkması için elimizden gelen her şeyi yapacağız” Altınordu’nun kendisi için çok iyi bir fırsat olduğunu dile getiren Emre Aydınel, “Tesislerimizi gezdim. Muhteşem bir yer. Avrupa’nın bir çok kulübünde böyle tesisler ve imkanlar görmedim. Başkanımız Seyit Mehmet Özkan ve yöneticilerimize bana böyle bir fırsat verdikleri için teşekkür ederim. Altınordu’nun bir üst lige çıkması için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Yeni sezon hepimize hayır olsun” dedi. Murat Korkmaz: “Transferlerimiz devam edecek” İmza töreninde açıklamalarda bulunan A Takım Sportif Direktörü Murat Korkmaz da “Emre Aydınel, 6 sezon Borussia Dortmund alt yapısında oynadı. O dönemde de oldukça başarılı bir grafik çizip 97 gol atmıştı. Daha önce açıklamış olduğumuz Hüseyin Bulut ile Borussia Dortmund takımında 4 yıl beraber oynadılar. Yine bir başka transferimiz Bahattin Karahan ile SC Wiedenbrück’de 2 sezon beraber oynadılar. Transfer ettiğimiz oyuncuların birbirlerini tanıması tabiki önemli. Onların uyum sürecini azaltmış oluyoruz. Kendi Öz Kaynak Sistemi oyuncularımızla da uyum sürecini kısa sürede atlatıp iyi bir takım olacağız” diye konuştu. Korkmaz, transfer çalışmalarının sürdüğünü ve önümüzdeki günlerde de anlaştıkları oyuncuları açıklamaya devam edeceklerini sözlerine ekledi. Arda Yılmaz’a turnuvanın en iyi kalecisi ödülü Öte yandan Altınordu U16/15 Takımı oyuncularından kaleci Arda Yılmaz, Rusya’da gerçekleştirilen Kazachenok Turnuvası’nda En İyi Kaleci Ödülü aldı. Liglerin sona ermesinin ardından Altınordu’nun gençleri, St. Petersburg’da Rusya ekibi Zenit, Kazakistan ekibi Kairat Almaty, Sırbistan ekibi Kızılyıldız, İran ekibi Sepahan ve Belarus U16 Milli Takımları ile turnuvada karşılaştı. 3 gün süren turnuvaların bitiminde Altınordu U16/15 Takımı oyuncusu, Turnuvanın En İyi Kalecisi ödülüne layık görüldü. Diğer yandan Altınordu’nun U16/15 Takımı oyuncularından Arda Yılmaz ve Mustafa Serhan Kök, U16 Milli Takımının İsviçre ile oynayacağı özel maçların kadrosuna davet edildi.
İstanbul Avcılar Filistin için tek yürek Avcılar Belediyesi Meclis Üyeleri, Başkan Utku Caner Çaykara önderliğinde İsrail’in Rafah’ta sivillere yönelik düzenlediği son hava saldırılarından sonra derinleşen insani krize dikkat çekmek ve Filistin’e destek vermek için Meclis’te ortak eylem düzenledi. Belediye Meclisi Haziran ayı 1. birleşiminde bütün meclis üyeleri, parti ve grup gözetmeksizin toplantıya üzerinde Filistin bayrağı bulunan ve #AllEyesOnRafah yazan tişörtle katıldı. Toplantı, Filistin’de İsrail saldırılarıyla katledilen siviller için saygı duruşu ile başladı. Saygı duruşunun ardından Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara, CHP Grup Başkan Vekili Ali Yıldırım ve AK Parti Grup Başkan Vekili Sadık Pehlivan düzenlenen saldırılarla ilgili birer konuşma yaptı. Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara’nın önerisi ile CHP ve AK Parti Meclis üyeleri, haziran ayı huzur haklarını Filistin halkı için bağışladı. "Her zaman barışın, adaletin ve insan haklarının savunucusu olacağız" Her zaman barışın, adaletin ve insan haklarının savunucusu olacaklarını söyleyen Belediye Başkanı Çaykara, “Orantısız ve ölçüsüz bombalanan, yok edilmeye çalışılan Filistin halkının yanındayız. Güvenli alan olarak işaret edilen bir çadırkente sığınmış çaresiz insanların, bombalanan sivillerin maruz kaldığı bu yıkıcı şiddet asla kabul edilemez. Her gün yağan tonlarca bombanın ateşi altında kalan bu halkın acısını ve çaresizliğini kalbimizde hissediyoruz. Çocukların katledilen bedenlerine, annelerin iç yakan çaresizliğine, babaların acısına şahitlik etmek dahi kalplerimizde, vicdanımızda büyük bir sızı bırakıyor. Gazze’ye, Refah’a düşen her bomba yalnızca çaresiz sivilleri değil, aynı zamanda dünya barışını, insanlık onurumuzu da hedef alıyor. Refah’da yaşanan bu ağır trajediyi durdurmak için tüm dünya halkları olarak sesimizi yükseltmek, tepkimizi göstermek zorundayız. Gazze’de tüm insanlığın ortak vicdanını yaralayan katliamın son bulması, adaletin tesis edilmesi en büyük temennimizdir. İnsanlığın vicdanı olarak her zaman barışın, adaletin ve insan haklarının savunucusu olacağız. Tekrardan yaşamlarını yitirenlere Allah’tan rahmet diliyorum ve bu katliamın son olmasını diliyorum” dedi. "Vahşetin biran önce son bulmasını diliyoruz" CHP Grup Başkan Vekili Ali Yıldırım da mecliste yaptığı konuşmada, “Hepimizin içini yaralayan, dünyanın dikkat çektiği o kadar da sessiz kaldığı katliamdan bahsetmek istiyorum. Filistin’de şu anda birçok çocuk dünyanın gözü önünde anasız babasız bırakılıyor. İsrail’in bu vahşi katliamını kınıyoruz. Bugün BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi göz göre göre çiğnendiği yer Gazze ve işgal edilmiş Filistin topraklarıdır. Bizlerin görevi insani olmaktır. Katledilen bebeklerin, feryat eden kadınların, çaresiz babaların acısını iliklerimize kadar yaşayıp empati yapmalıyız” diyerek Filistin’de vahşetin bir an önce son bulmasını dilediklerini belirtti. "Adalet, barış ve insan hakları hepimizin ortak değerleridir" AK Parti Grup Başkanvekili Sadık Pehlivan da konuşmasında, “İsrail’in Filistin halkına karşı uyguladığı zulüm dünyanın gözü önünde cereyan eden bir insanlık dramıdır. Bu zulümler yıllardır süregelen bir işgalin ve baskının en acımasız örneklerini sergilemektedir. Filistin halkı topraklarında barış ve özgürlük içerisinde yaşama hakkından mahrum bırakılmış, insan hakları ihlal edilmiştir. Kadınlar, yaşlılar, çocuklar, yani savunmasız insanlar Filistin’de hedef alınmıştır. Evlerinden yurtlarından zorla çıkartılmışlardır. Bizler barıştan yana olan, insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü savunan bireyler olarak bu zulme karşı sesimizi yükseltmek, adaletin yerini bulması için çalışmak hepimizin görevleri arasındadır. Adalet, barış ve insan hakları hepimizin ortak değerleridir. Bu değerler uğruna mücadele etmek sadece devletlerin değil, her bireyin sorumluluğu altındadır. Filistin halkının acılarını bizler paylaşıyoruz, onlara sabır diliyoruz” dedi.
Tokat Turhal’da taş kırma eleme tesisi sezonu kurban kesimiyle açıldı Turhal Belediye Başkanı Mehmet Erdem Ural, belediyeye ait taş kırma eleme tesisinin sezon açılışını kurban kesimiyle gerçekleştirdi. Turhal Belediye Başkanı Mehmet Erdem Ural, belediyeye ait taş kırma eleme tesisinin sezon açılışını kurban kesimi ile gerçekleştirdi. Belediye hizmetlerinde kullanılan parke, bordür taşları ve asfalt altyapısında kullanılan taşların öğütüldüğü bu önemli merkez, yeni sezona hazır hale getirildi. Başkan Ural, açılış töreninde yaptığı konuşmada, "Belediyemizin gerçekleştirdiği faaliyetlerde kullandığımız parke taşı, bordür ve asfalt gibi önemli malzemeleri kendi bünyemizde ürettiğimiz bu tesisteyiz. Her sene olduğu gibi bu yıl da tesisimizin sezon açılışını geleneğe uygun olarak kurban keserek yapıyoruz. Allah kurbanımızı kabul etsin. Şehrimize güzel hizmetler yapmayı nasip etsin” dedi. Tesisin sezon açılış töreninin ardından Başkan Ural, ilçe genelindeki su depolarının kontrol merkezini ziyaret etti. Bu ziyarette su depolarının durumu ve işleyişi hakkında bilgi alan Ural, ardından Zile yolunda bulunan açık yüzme havuzunu inceleyerek burada yürütülen faaliyetler hakkında yetkililerden bilgi aldı. Turhal Belediye Başkanı Mehmet Erdem Ural’ın katılımıyla gerçekleştirilen bu ziyaretler, ilçenin altyapı ve sosyal tesislerine verilen önemi bir kez daha gözler önüne serdi. Başkan Ural, belediyenin çeşitli birimlerinde yapılan çalışmaları yerinde inceleyerek vatandaşlara en iyi hizmeti sunmayı amaçladıklarını belirtti.
Mersin Başkan Yıldız: "Toroslar’da 26 sabit, 3 mobil olmak üzere 29 kurban kesim yeri oluşturuyoruz" Toroslar Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız, vatandaşların Kurban Bayramı’nı huzur içerisinde geçirebilmeleri için gerekli önlem ve tedbirleri aldıklarını belirterek, "Toroslar’da 26 sabit, 3 mobil olmak üzere 29 kurban kesim yeri oluşturuyoruz" dedi. Toroslar Belediyesinin Haziran Ayı Olağan Meclis Toplantısı, Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız’ın başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantıda gündem maddeleri görüşülerek karara bağlandı. Yunus Emre Kültür Merkezi’nde yapılan toplantıda, yeni dönemde görev alan belediye başkan yardımcıları ile birim müdürleri de belediye meclis üyelerine tanıtıldı. Üretici ve köylü pazarı resmi statüye kavuşacak Toplantıda gündeme alınan önerge ile Hüseyin Okan Merzeci Mahallesi Karaisalı Caddesi’ndeki Kapalı Semt Pazarı’nın resmi üretici ve köylü pazarı statüsüne kavuşması ve üreticilere tahsis edilmesi için ilk adım atıldı. Her hafta perşembe günü kurulan ancak resmi statüde olmayan üretici ve köylü pazarının, yapılacak düzenleme ile resmi statüye kavuşması için Plan ve Bütçe, Tarım ve Hayvancılık, Yurt Dışı İlişkiler ile Kadın ve Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonları’na havalesi oy birliğiyle kabul edildi. Başkan Yıldız, üreticilerin ürettikleri ürünleri taze ve ilk elden vatandaşlara ulaştırmaları açısından üretici ve köylü pazarının önemli olduğunu söyledi. Kentteki üreticilerin Toroslar dışındaki ilçelerde haftanın belirli günlerinde ürettikleri ürünleri satmaları için pazarlar oluşturduklarını ifade eden Yıldız, "İlçemizde de fiilen perşembe günleri Hüseyin Okan Merzeci Mahallesi’nde bulunan Kapalı Semt Pazarı’nda kuruluyor. Geçen hafta üretici ve köylü pazarımızı ziyaretim sırasında pazar esnafımızla bir araya geldim. Onlar, öncelikle bu pazarda kendilerine resmi olarak yer verilmesinin gerekliliğini ilettiler. Buradaki arkadaşlarımızın tamamı şehrimizin muhtelif ilçelerinden gelen üretici arkadaşlarımız. Sadece kendi ürettikleri ürünleri satıyorlar ve halden ürün getirilmesine izin vermiyorlar. Biz de derneğimizle temasta bulunduk. Bu konuyu gündemimize alarak komisyonlara havale etmek istedik" dedi. "Toroslar’da 29 kurban kesim yeri oluşturuyoruz" Konuşmasında vatandaşların yaklaşan Kurban Bayramı’nı da kutlayan Yıldız, vatandaşların bayramı huzur içerisinde geçirebilmeleri için gerekli önlem ve tedbirleri aldıklarını kaydetti. Belediye ekiplerinin bayram süresince vatandaşlardan gelecek talep ve istekler doğrultusunda teyakkuz halinde olacağını ifade eden Yıldız, çevre ve toplum sağlığını olumsuz etkileyecek durumlarla karşılaşılmaması açısından kurban kesim noktalarının dışında kurban kesilmemesini istedi. Kurban kesim ve satış yeri noktasında gerekli tedbirleri aldıklarını dile getiren Yıldız, şöyle konuştu: "Toroslar’da 26 sabit, 3 mobil olmak üzere 29 kurban kesim yeri oluşturuyoruz. Aynı zamanda Korukent Mahallemizde 2. El Oto Galericiler Sitesi’nin alt tarafında bulunan alanı da kurban satış alanı olarak hazırladık. İlçe merkezinde ve kırsal mahallelerimizde kurban kesim yerlerimiz var. Kurbandan arta kalan atıkların kentin yaşamını zora sokmaması, sinek ve koku gibi benzeri konularda sıkıntı ve rahatsızlık yaşanmaması için bu noktaların dışında kurbanlarımızı kesmeyelim. Yeni konteynerler satın aldık. Bunları da bayramdan önce bu noktalara yerleştireceğiz. Kurban satış yerimizde ve kesim alanlarımızda zabıta ekiplerimiz ve ilgili belediye görevlilerimiz bayram süresince görev yapacaklar. Herhangi bir eksiklik ve aksaklık olduğunda kendilerine müracaat edebilirsiniz."
Muş Malazgirt Savaşı’nın yapıldığı alanın tespiti için araştırmalar devam ediyor Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olan Malazgirt Savaşı’nın yapıldığı alanın tespiti amacıyla 2020 yılında başlatılan "Malazgirt Savaş Alanının Tespiti, Tarihi ve Arkeolojik Yüzey Araştırma Projesi" çerçevesinde çalışmalar bu yıl da devam edecek. 1071 yılında Selçuklu Sultanı Alparslan’ın Bizans İmparatoru Romen Diyojen’i mağlup ettiği Malazgirt Savaşı’nın gerçekleştiği alanı kesin olarak belirlemek ve bu alanda tarihi ve arkeolojik kalıntılara ulaşmak amacıyla yürütülen projede, tarihi kayıtlara ve arkeolojik verilere dayanarak savaşın izlerinin gün yüzüne çıkarılması hedefleniyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Ahlat Müzesi, MAUN ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi işbirliğinde 2020’de hayata geçirilen projenin ekibi, MAUN Senato Salonu’nda bir araya geldi. Kazı ekibiyle bir araya gelen Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Çevik, en büyük hayalinin bu büyük zaferin yerinde görünür kılınmasını, noktasal olarak yerinin tespit edilmesi olduğunu söyleyerek, “2019 yılında başladık. MAUN, adına yakışır bir şekilde misyonuna uygun bir şekilde başından beri bu projenin yanında yer aldı. Ama rektörün çıkıp doğrudan bu sürecin içerisinde, süreci de tayin eden bir isim olması bizi ziyadesiyle heyecanlandırıyor. Üniversitenin her şeyiyle arkamızda olduğunu biliyoruz, yanımızda olduğunu biliyoruz. Proje ortağı diyorduk, artık sahipliğe doğru giden bir süreç var” dedi. Türkiye’deki ilk savaş alanı arkeolojisini yaptıklarını dile getiren Adnan Çevik, konuşmasını şöyle sürdürdü: “İnterdisipliner bir çalışma yapıyoruz. 40’ı aşkın yerli, yabancı, alan uzmanının katkısıyla yürüyen bu büyük zaferi yerinde görünür kılmaya dair bir bilimsel arka plan hazırlıyoruz. Beşinci yılımızdayız. Savaşa dair 2 önemli veri üzerinden, onların tespiti üzerinden yürüyoruz. Bunlardan ilki savaşa ait metal objeler. Yani o döneme ait metal obje. İkincisi de insan kayıtları. Tabii burada önceliğimiz kendi şehitliğimiz, şehitlerimizin bulunmasına dönük tespitler. Son 2 yıldır, Malazgirt Afşin Mahallesi’nde yürüttüğümüz çalışmalar, şehitlik olabileceğini düşündüğümüz alanda yoğunluklu olarak devam ediyor. 30’a yakın mezar açtık. Eski bir gayrimüslim köyünde 2 bine yakın Müslüman mezarı tespit ettik. 11’inci yüzyıl bizim için 1071 demek, savaşın yüzyılı demek. Bunlardan 3’ü doğrudan başlarından travmatik ölüm iziyle balta, kılıç, kesici bir aletle ölmüş olmaları, 25-35 yaş aralığında yetişkin erkek olmaları bizi bu alanda yoğun olarak çalışmaya devam ettiriyor. Bu sene de yine ilk etap için buradayız. Bayrama kadar yüzey araştırması şeklinde bir çalışma yürüteceğiz. 150 kilometrekarelik son derece geniş bir alanda yürüyor bu çalışma. Ekibin bu kadar kalabalık olmasının bir başka sebebi de bu. Yani bu geniş alanı daraltmak adına coğrafyacı, jeofizik, jeolog ekiple bu alanı daraltmaya çalışıyoruz. Alanı daraltmak demek yüzey araştırmalarıyla işte başka şehitlikler, Bizans kayıpları, nerelere gömülmüş olabilirler? Çünkü savaşın noktasal olarak yerini belirledik diyecek şey bu.” Çevik, savaşın bir haftalık çalışmalar bütünü ve nihai muharebenin ise 26 Ağustos’ta olduğu için daha çok veri ile bunu belgelemek istediklerini vurgulayarak, “Çünkü bir sonraki aşaması burada bir turizm destinasyonu olan, yürüyüş yollarıyla, seyir teraslarıyla, şehitlikleriyle bir interaktif müzesiyle yani Çanakkale Şehitliği’ne gittiğimizde ne görüyor, ne yaşıyorsak aynısını Malazgirt’te de görmek ve yaşamak istiyoruz. Sadece 26 Ağustos’ta hatırlanan bir Malazgirt değil, 365 gün hatırlanan, hatırlanmakla kalmayan, yerinde yaşanan bir Malazgirt kurmak istiyoruz. Malazgirt Savaşı’nı yerinde gerçek zaman ve gerçek mekana dayalı olarak görünür kılmak istiyoruz” ifadelerini kullandı. Projenin gelecekteki diğer projelere ışık tutacağının altını çizen Çevik, “Bu proje, bundan sonraki projelere de ışık tutacak bilgi ve insan kaynağı yetiştirme iddiasında. Hatta inşallah rektörümüzün riyasetinde burada bir enstitüleşmeye dönüşebilirsek sadece Malazgirt değil MAUN üzerinden bölgedeki Türk-İslam kazılarının özellikle antropolojik verilerinin, insan kaynaklarıyla beraber hele bir de zamanda inşallah Antik DNA laboratuvarımız da açıldığında hemen yanı başımızda Ahlat, daha doğumuzda Ani var. Orada çok önemli Türk-İslam kazısı yürütülüyor. Dolayısıyla bütün bunları da yönlendirecek insan ve bilgi kaynağı üretecek bir lisansüstü tezler yapılacak bir merkeze dönüşsün istiyoruz” diye konuştu. Akademik ortamda çalışmaları Türkiye ve dünyayla paylaştıklarını ifade eden Çevik, “Yine 2023 yılı Kasım ayında Rus Bilimler Akademisi’ne davet edildik. Hatta bu yıldan itibaren dahili üyesi kabul ettiler bizi. Artık her iki yılda bir düzenlenen bir toplantı bu. Biz de orada Malazgirt’te elde ettiğimiz sonuçları Rus Bilimler Akademisi aracılığıyla dünyaya tanıtmaya devam edeceğiz. Bu yıl ayrıca Avrupa’nın en önemli Türk İslam arkeologları, İslam arkeolojisinin teorisyenleri misafirimiz olacaklar. İnşallah rektörümüzün de katılımıyla üniversitemiz üzerinden ortak işbirliği imkanlarını değerlendirerek biraz daha uluslararası anlaşma boyutunu yakalamak istiyoruz. Çünkü bu tip yani bir hikayeniz varsa geleceğiniz de var. Muş’un, Malazgirt’in dünya tarihini değiştiren bir hikayesi var” şeklinde konuştu. Çalışmaların bu yıl da verimli bir şekilde ilerleyeceğini dile getiren Prof. Dr. Adnan Çevik, “İlk etapta yüzey araştırması, bayramdan sonra da 1 Temmuz’dan itibaren de kazı olmak üzere hem devam eden kazılarımız var hem de yeni alanlarımız var. Buradan elde edeceğimiz verilerle savaşın noktasal olarak nerede cereyan ettiğine dönük tespitlerimize devam edeceğiz” dedi. Projenin Muş başta olmak üzere Doğu Anadolu’ya büyük bir turizm hareketliliğinin işaret fişeği olarak yansıyacağını kaydeden Çevik, “Bin yıllık geçmişin tahribatı vesaire düşündüğümüzde biz aslında sıra dışı bir arkeolojik çalışma yapıyoruz. Biz hikayesini bildiğimiz bir büyük hadiseyi arıyoruz. İzlerini sürüyoruz. Dolayısıyla zamana ihtiyacımız var, imkana ihtiyacımız var, desteğe ihtiyacımız var. Bu kadar kısa sürede çok ciddi sonuçlar aldık. Bu destek, imkan ve zaman daha verildiğinde biz bütün savaşın her aşamasını gün gün ortaya koyacağımızı ve sonuç itibariyle en büyük zaferi yerinde ete kemiğe büründürerek görünür kılacağımızı, bunun da Muş başta olmak üzere bütün Doğu Anadolu’ya büyük bir turizm hareketliliğinin işaret fişeği olarak yansıyacağını düşünüyoruz. Biz Büyük Selçuklu kültür rotası, Ani’den başlayıp Diyarbakır’da noktalanacak 8 ili ilgilendiren Büyük Selçuklu kültür rotasının kalbi olsun istiyoruz” ifadelerini kullandı.