SPOR - 28 Mayıs 2012 Pazartesi 11:56

Volkan Demirel'e kınama

A
A
A
Volkan Demirel'e kınama

Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD), A Milli Takım'ın Avusturya kampında görev yapan basın mensuplarına sözlü saldırıda bulunan milli kaleci Volkan Demirel'i kınadı.

TSYD Genel Merkez Yönetim Kurulu yaptığı yazılı açıklamada, "A Milli Takımımız'ın Avusturya'daki kampında, kaleci Volkan Demirel'in, görevleri sadece haber yapmak ve görüntülemek olan Haber Türk foto muhabiri Vedat Danacı'ya; Caner Erkin'in de, Sabah Gazetesi foto muhabiri Oğuz Yörük'e sarf ettiği sözleri şiddetle kınıyoruz. Volkan Demirel, bu ülkenin yetiştirdiği ve kalecilik namına ortaya koyduğu vizyonu ile taktirlerimizi kazanmış bir kalecidir. Bugüne kadar, onun her başarısını alkışlamış; sayfalarımıza ve ekranlarımıza taşıdığımız görüntü ve haberleriyle gurur duymuşuzdur. Ama Volkan Demirel'in çok iyi bir kaleci olması, ona hiçbir zaman gazetecilere hakaret hakkını veremez. Hele 'Deftere yazdım, seni evden aldırmazsam ben Volkan Demirel değilim' hakkını hiç veremez.Buram buram tehdit kokan söylemleri için Volkan Demirel'in Vedat Danacı; Caner Erkin'in de Oğuz Yörük'ten, basın önünde özür dilemesini beklediğimizin altını çizmek isteriz. Bu arada, A Milli Takım Teknik Direktörü Sayın Abdullah Avcı'nın, adı geçen oyunculara uyarıda bulunacağı inancımızı korurken; olayların büyümesini önleyen milli takım antrenörlerinden Tayfun Korkut'a teşekkür eder, bundan böyle hiç bir gazeteci arkadaşımızın sahipsiz kalmayacağını kamuoyuna duyururuz" ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan 9 Mayıs Avrupa Günü mesajı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Avrupa Birliği’nin küresel güç olmasını da olumsuz anlamda etkileyen ülkemize yönelik dışlayıcı politikalar karşısında Türkiye, sahip olduğu stratejik imkân ve kabiliyetlerini kullanmaktan ve geliştirmekten geri durmayacaktır” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9 Mayıs Avrupa Günü nedeniyle bir mesaj yayımladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, Avrupa bütünleşmesinin temellerini atan Schuman Deklarasyonu’nun yayımlandığı 9 Mayıs tarihinin Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) adaylık statüsünün tescil edildiği 1999 yılından bu yana Türkiye’de “Avrupa Günü” olarak idrak edildiğini hatırlattı. 9 Mayıs Avrupa Günü’nün sadece Avrupa’nın siyasi ve ekonomik birliğinin başlangıcı olmakla kalmayıp, aynı zamanda onlarca yıl süren ortak çabanın meyvesi durumundaki barışın ve istikrarın anılmasına da imkân sağladığını belirten Erdoğan, “Ancak küresel düzeyde ve yakın bölgemizde yaşanan savaşlar, çatışmalar, terör eylemleri, düzensiz göç ve iklim değişikliği gibi birçok meydan okuma, tüm dünyada olduğu gibi Avrupa kıtasında da düzeni tehdit etmektedir. Kıta genelinde giderek tırmanan İslam düşmanlığı, yabancı karşıtlığı ve ırkçılık, Avrupa’da hayatlarını sürdüren insanlarımız ve göçmenler için en büyük endişe kaynaklarından biridir. Avrupa Türk toplumuna yönelik ayrımcılık ve nefret suçları günden güne olağan hale gelmektedir” ifadelerini kullandı. Erdoğan, bugüne kadar 15 bini çocuk toplam 35 bin Filistinlinin katledildiği Gazze krizi bağlamında bazı Avrupa kurumlarının ve ülkelerinin izlediği politikaların Avrupa değerlerine yönelik inancın sarsılmasına sebep olduğunu da vurgulayan Erdoğan, “Avrupa’yı ve müşterek coğrafyamızı etkileyen krizler, çatışmalar ve savaşlar çözümsüzlüğe mahkûm oldukça, bu değerlerin sorgulanması artarak devam edecektir. Mevcut jeopolitik konjonktürde AB’nin geniş Avrupa coğrafyası ve Akdeniz Havzası’nda kapsayıcı, işbirliğini önceleyen ve adaletli politikalar izlemesi, kıtamızın geleceği açısından her zamankinden daha önemli hale gelmiştir” dedi. Genişleme politikasının ivme kazandığı bu kritik dönemeçte Türkiye ve AB’nin ilişkilerinin temeli olan katılım müzakereleri dahil, her alanda işbirliğini geliştirmesi ve daha sağlam bir zemine oturtmasının vaktinin çoktan geldiğini bildiren Erdoğan, “AB’nin ülkemizle ilişkilerini ahde vefa ilkesi çerçevesinde adil ve sonuç odaklı bir yaklaşımla yürütmesi, ilişkilerimizi çıkmaza sokan politika ve söylemlerden kaçınması hayati öneme sahiptir. Avrupa Birliği’nin küresel güç olmasını da olumsuz anlamda etkileyen ülkemize yönelik dışlayıcı politikalar karşısında Türkiye, sahip olduğu stratejik imkân ve kabiliyetlerini kullanmaktan ve geliştirmekten geri durmayacaktır. Türkiye olarak gelecekte daha müreffeh, daha dayanışmacı, daha açık, ülkemizin hak ettiği yeri aldığı bir Avrupa tablosu için birlikte çalışmaya hazır olduğumuzu bu vesileyle bir kez daha hatırlatmak isterim. Bu düşüncelerle vatandaşlarım başta olmak üzere tüm Avrupalıların 9 Mayıs Avrupa Günü’nü tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.
Adana Bahar yorgunluğuyla baş etmek için 6 öneri Baharla beraber değişmeye başlayan gece-gündüz süreleri ve iklim şartları ile beraber vücudumuzun yeni oluşan şartlara uyum sağlamaya çalıştığını ifade eden Medline Adana Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meriç Zeydan, ‘bahar yorgunluğu’ olarak tanımlanan bu dönemde yaşanması muhtemel fiziksel ve psikolojik değişimlerle baş edebilmek için yapılabilecekleri anlattı. Bahar aylarında sıklıkla, yorgunluk hissi, halsizlik, isteksizlik ve baş ağrısı gibi şikâyetlerden yakınırız. Eğer tıbbi olarak bu durumun altında yatan başka hastalıklar yoksa, bahar yorgunluğu sizin de kapınızı çalışmış olabilir. Bu can sıkıcı durumdan kurtulmak içinse bazı basit davranış değişiklikleri sergilemek gerekebiliyor. Baharla beraber değişmeye başlayan gece-gündüz süreleri ve iklim şartları ile beraber vücudumuzun yeni oluşan şartlara uyum sağlamaya çalıştığını anlatan Medline Adana Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meriç Zeydan, ‘bahar yorgunluğu’ olarak tanımlanan bu dönemde yaşanması muhtemel fiziksel ve psikolojik değişimlerle baş edebilmek için yapılabilecekleri şöyle sıraladı: "Uyku düzeninize özen gösterin Sadece bedenimizin değil zihnimizin de dinlendiği en önemli zaman dilimi olan uyku, genel sağlığımız için önemli bir ihtiyaç olarak biliniyor. Uykusuzluk ve düzensiz uyku kendinizi yorgun hissetmenize yol açarken düzenli uyku saatleri ise gün içerisinde daha dinç hissetmenize yardımcı olacaktır. Bu nedenle yatma ve kalma saatlerinizi düzenleyerek geceleri 6-8 saat uyumaya çalışın. Beslenmenize dikkat edin Güne başlarken Akdeniz tipi olarak da adlandırılan ve yumurta, zeytin, beyaz peynir, domates, bol yeşillik ve salatalık gibi besinlerden oluşan kahvaltınızı ihmal etmeyin. Doğal yollardan C vitamini almaya özen gösterin. Bunun yanı sıra gün içerisinde susamayı beklemeden en az 2 buçuk ila 3 litre su tüketin, kafein tüketiminizi ise sınırlandırın. Güne gevşeme hareketleri ile başlayın Kış aylarında kısmen hareketsiz kalan vücudunuza esneklik kazandırmak için yoga ve pilates en ideal tercihler arasında geliyor. Bunun için özellikle sabah güneşinden faydalanarak yapacağınız esneme ve gevşeme hareketleri vücudunuzun güne zinde başlamasını sağlarken aynı zamanda kışın yoksun kaldığınız D vitamini almanıza da yardımcı olacaktır. Açık havadan faydalanın Egzersiz yapmanın belki en keyifli yollarından biri de açık havada bahçe ve tamirat gibi işlerle uğraşmak. Yapılan bazı araştırmalar bahçede ortalama bir saat çalışmanın 5-6 kilometre yol yürümeye eşdeğer olduğuna işaret ediyor. Açık havada yapılan bu tarz işler, vücuda esneklik ve direnç kazandırırken aynı zamanda gerginlik ve kaygıyı azaltarak psikolojik olarak da bireye fayda sağlıyor. Yürüyüş yapmayı ihmal etmeyin Kendi kendinize yapabileceğiniz en faydalı aktivitelerden biri yürüyüş. Bu nedenle vücudunuzun kaybettiği tempoyu tekrar kazanmak için kış aylarında soğuk ve yağışlı havalar nedeniyle ara verilen yürüyüşlere tekrar başlamanın tam zamanı diyebiliriz. Haftanın en az 5 günü, orta ve hızlı tempo ile yaklaşık 45 dakika yapılacak yürüyüşler, hem kalp-damar sağlığınızı koruyacak hem kan şekerinizi dengede tutmanızı sağlayacak hem de yaza fit girmenize yardım edecektir. Ancak tempolu yürüyüşe başlamadan önce herhangi bir sakatlık sorunu yaşamamak için 5 dakikalık ısınma ve hafif esneme-germe egzersizleri yapmaya da özen gösterin. Hafta sonu şehirden uzaklaşın Bahar yorgunluğu, yoğun çalışma temposu ile birleştiğinde iyice çekilmez bir hal alıyor. Bu durumu aşmanın yollarından biri de kısa bir tatile çıkmak veya kamp yapmak. Bunun için hafta sonuna özel aileniz veya arkadaşlarınız ile birlikte 2 günlük bir tatil planlayın ama bu tatile iş götürmeyin. Bu süre zarfında ise sadece miskin bir şekilde yatmak yerine, gittiğiniz yerde görülecek ne varsa yürüyerek ya da bisiklet kiralayarak keşfetmeye çalışın. Bu şekilde hem kendinizi daha dinç hissedecek hem de kalp-damar sağlığınıza fayda sağlamış olacaksınız."
Ağrı Ağrılı eğitimciler hayatını kaybeden okul müdürü için bir araya geldi Ağrı’da, Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışması Sendikası eğitim çalışanlarını karşılaştığı şiddet olaylarına dikkat çekmek için basın açıklamasın İstanbul’da okulda uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden okul müdürü İbrahim Oktugan cinayetinin ardından ülkenin dört bir yanında bulunan öğretmenler ayaklandı. Ağrı’da da bir araya gelen Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışması Sendikası üyeleri, tepki için basın açıklamasında bulundu. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi, “Bugün burada, Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışması Sendikası olarak bir araya gelmemizin sebebi, eğitim çalışanlarının karşılaştığı şiddet olaylarına dikkat çekmek ve bu soruna çözüm bulunması için sesimizi duyurmaktır. İstanbul’da okulda uğradığı silahlı saldırı sonucu vefat eden Okul Müdürümüz Sayın İbrahim Oktugan’a Allah’tan rahmet, ailesi, sevenleri ve eğitim camiamıza baş sağlığı diliyoruz. Eğitim kurumlarında görev yapan öğretmenler, idareciler ve eğitim çalışanları olarak, artan şiddet vakaları karşısında sessiz kalmayı reddediyoruz. Son dönemde eğitim kurumlarında yaşanan şiddet olaylarının artması, sadece bireysel değil, toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Eğitim çalışanlarına yönelik yapılan fiziksel ve sözlü saldırılar, sadece çalışanların sağlığını tehdit etmekle kalmıyor, aynı zamanda öğrenci ve velilerin de güvenliğini tehlikeye atıyor. Milli Eğitim Bakanlığına sesleniyoruz: Eğitim çalışanlarının can güvenliği artık birinci öncelik olmalıdır. Gerekli önlemlerin alınması ve şiddetin her türlüsüne karşı sıfır tolerans politikasının benimsenmesi gerekmektedir. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin ciddiyetinin farkında olduğumuzu ve bu sorunun çözümü için adım atılması gerektiğini vurguluyoruz. Eğitim çalışanlarının insanca yaşayabilecekleri bir çalışma ortamı sağlanmalı ve hak ettikleri değeri görmelidirler. Eğitim Gücü Sen olarak, 9-10 Mayıs 2024 tarihinde iki günlük iş bırakma eylemi gerçekleştireceğimizi duyuruyoruz. Bu eylem, eğitim çalışanlarının haklarına sahip çıkma ve sesimizi duyurma adına bir adımdır. Bu basın açıklamasıyla, ‘Eğitim Çalışanlarına Şiddet Yasası’nın bir an önce çıkarılmasını talep ediyoruz. Okullarımıza yeterli sayıda güvenlik görevlisi temin edilmesini istiyoruz. Bu yasal ve somut adımlar atılmadan, eğitim çalışanlarının güvenliği sağlanamaz. "Yarın da sen olabilirsin, öğretmenim" diyerek, hepimizin bu tehlikelere karşı savunmasız olabileceğini hatırlatıyorum. Hiçbirimiz bu tür bir tehlike ile yüz yüze kalmayı hak etmiyoruz. Eğitim Gücü Sendikası olarak, eğitim çalışanlarının güvenliği için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu zorlu mücadelede tüm eğitim çalışanlarını yanımızda görmek istiyoruz. Çünkü unutmayın, eğitim herkesin hakkıdır ve eğitimde şiddetin yeri yoktur. Bu duyarlığınız ve desteğiniz için teşekkür ederiz.”