ASAYİŞ - 20 Ocak 2017 Cuma 08:34

Yakalanan PKK'lı HDP eski milletvekili adayı çıktı

A
A
A
Yakalanan PKK'lı HDP eski milletvekili adayı çıktı

Bölücü Terör Örgütü PKK ile Halkların Demokratik Partisi (HDP)’nin bağları bu seferde Karadeniz’de ortaya çıktı.

Giresun’un Espiye ilçesine bağlı Ericek köyünde, yakalanarak tutuklanan 4 PKK’lıdan biri olan Gülsüm Kaya’nın Halkların Demokratik Partisi (HDP)’nin Erzincan 2. sıra milletvekili adayı olduğu öğrenildi. Kaya’nın ‘PKK’nın Karadeniz yapılanmasına yönelik örgüte ‘silahlı üye kazandırma’ çalışmaları için bölgeye geldiği ve bölgede iyice köşeye sıkışan PKK’lı grubun iletişimini yeniden sağlamak ve kırsalda bulunan gruplar ile yeniden buluşma sağlamak için görevlendirildiği ve bölgeye bu şekilde geldiği yapılan incelemeler sonucu anlaşıldı.

Karadeniz’de etkili olmaya çalışan terör örgütü PKK’nın, bölgede zor günler geçirirken yardıma geldiği öğrenilen grup’ta Sivas ile Ordu sınırında öldürülmüştü. Bölgede iyice bağları kopan grupları yeniden bir araya getirmek için Karadeniz’e gelen teröristlerin yakalanması Giresun İl Emniyet Müdürü Uğur Öztürk’ün bizzat yönettiği operasyonla oldu.

PKK’nın Karadeniz yapılamasına yönelik sürdürülen operasyon kapsamında 5 Ekim 2016 tarihinde Erzincan’da yapılan operasyon sırasında yaralı olarak yakalanan PKK ‘lı teröristin sorgusu sonrasında Giresun'un Espiye ilçesi kırsalında bir sığınak bulundu. Bulunan sığınağın ardından başlatılan geniş çaplı operasyon sonucu Giresun’da bir aracı durduran polisler durumunda şüphelendikleri 2 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınan şüphelilerin, yapılan sorgularında kırsal kesimdeki terör örgütü mensuplarıyla buluşmak için 3 kişinin daha Giresun’a geleceği bilgisini alan ekipler harekete geçti. Giresun İl Emniyet Müdürü Uğur Öztürk’ün bizzat yönettiği operasyonla diğer şüpheliler de kıskıvrak yakaladı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen 5 şüpheliden 4’ü PKK terör örgütü üyeliği suçundan tutuklanarak cezaevine gönderilirken, bir kişi ise adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. 

Resul Yanbul

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Denize bırakılan yaralı balon balığına, diğer balon balıkları saldırdı Antalya’da bir balıkçının oltasına takılıp yaralı olarak tekrar denize salınan en büyük balon balığı türüne, etrafına toplanan yüzlerce balon balığı saldırdı. Balon balıklarının kendi türlerini yeme anları cep telefonu kamerasına yansırken, 17 senedir amatör balıkçılık yapan Savaş Güzel, “İlk defa böyle bir şeye şahit oluyorum. Kendi cinsine bunu yapan, diğer balıklara ne yapar bilmiyorum” dedi. Görüntüleri yorumlayan Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu ise, yaralı balon balığının denize koku saldığını ve diğer balon balıklarını bu yüzden saldırdığını söyledi. Gökoğlu, bu türlerin insandan korktuğunu da ekledi. Antalya’da amatör balıkçılık yapan Savaş Güzel, 3 arkadaşıyla birlikte Kumluca ilçesi Mavikent açıklarında balık avına gitti. Güzel’in denize saldığı oltasına yaklaşık 3 kiloluk bir balon balığı takıldı. Balon balığını kancadan kurtarıp denize tekrar salan Güzel, gördüğü manzara karşısında adeta şoke oldu. Yaralanan ve su üzerinde duran Güzel2in tuttuğu balon balığına, aynı türdeki diğer balon balıkları saldırdı. Gözü önünde tuttuğu balığın diğer türler tarafından yendiğini gören Güzel, o anları ise cep telefonu kamerasıyla kaydetti. "Kendi cinsine bunu yapan, diğerler balıklara ne yapar bilmiyorum" Yaşadıklarını anlatan Savaş Güzel, “4 arkadaş balığa çıkmıştık. Balık bulucumuz aşırı derecede balık olduğunu yazdı. 2-3 kiloluk balon balığı oltamıza takıldı. Misinamızla onu çekerken, arkasından 300-400 tane daha aynı cins balon balığı geldi. Tuttuğum balon balığını tekrar denize saldığımda, balık hafif hareketsiz kaldı. O ara diğer balıklar kendi cinsini yemeye başladı. Gözümüzün önünde paramparça ettiler. Yaklaşık 17 yıldır balıkçılık yapıyorum, yakalamadığımız hiçbir tür kalmadı. Balon balığının kendi cinsini bu şekilde yemesini ilk defa görüyorum. Kendi cinsine bunu yapan, diğerler balıklara ne yapar bilmiyorum” dedi “Koku bırakan yaralı türlerine Pirana gibi saldırıyorlar” Görüntüleri yorumlayan Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu ise, söz konusu türün en büyük tür Lagocephalus Sceleratus olduğunu kaydetti. Türün yaralandığında denize bir koku bıraktığını belirten Gökoğlu, “Daha önce ufak olan yaralı bir türü denize bıraktığımızda aynı türün bireyleri ona da saldırdı. Muhtemelen bir koku bırakıyor ve diğerleri de adeta pirana gibi yaralı olana saldırıp onu tüketiyorlar. Başka balık türlerinde böyle bir olay gözlemlemedik” dedi. Gökoğlu, yaşanan olayın balıkçıların ağı ya da misinalarındaki oluşabilecek zarara örnek bir vaka olduğuna da dikkati çekerek, “Kendi bireyini yemek için bu kadar saldırıyorsa, balıkçının ağında yakaladığı diğer balıklar diğer balıklara nasıl saldırdığını göz önünde bulundurmak gerekiyor” ifadelerine yer verdi. “İnsanlardan korkarlar ve kaçarlar” Balon balığının insanlardan korktuğunu da sözlerine ekleyen Gökoğlu, “İnsanın olduğu yere yaklaşmazlar ve kaçarlar. Sadece küçük olan türler bizimle birlikte hareket edebilir ancak zarar vermezler. Fakat o büyük olan türü oltayla tutup parmağınızı ağzına koyarsanız koparır. Çünkü çeneleri ve dişleri çok keskin.
İzmir 540 gramlık Eliz bebek 90 gün sonra ilk kez güneşi gördü Annesinin tansiyon sorunu nedeniyle 7 aylık olmadan doğan Eliz Bebek, 540 gram ağırlığında dünyaya geldi. 3 ay boyunca Medicana İzmir Hastanesi Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde küvözde kalan minik bebek, yaklaşık 2 kilogram ağırlığına ulaşarak 91’inci gün hastaneden sağlıklı şekilde taburcu oldu ve ilk kez güneşi gördü. İzmir’de yaşayan Bahriye ve Baha Erkmen, aşılama ve tüp bebek tedavilerinin ardından bebek beklemeye başladılar ancak anne Bahriye Erkmen 27’nci haftada yüksek tansiyon nedeniyle hastaneye yatarak erken doğum yaptı. Medicana İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Alaaddin Balcı tarafından gerçekleştirilen doğumda Eliz Bebek, 540 gram ağırlığında dünyaya geldi. Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi çalışanları tarafından titizlikle bakılan minik bebek, 90 gün boyunca küvözde tedavi gördü. 91’nci günün sonunda anne ve babasının kucağında hastaneden taburcu olan Eliz Bebek, ilk kez hastaneden çıkarak güneşi gördü. Umuda yolculuk Anne Bahriye Erkmen, “Hamileliğimde yaşadığım sağlık sorunlarım için hastaneye yattığımda doktorlar ve hemşireler seferber oldu. Bana serviste, bebeğimize de Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde kendi bebekleri gibi baktılar. 90 gün boyunca bebeğimizin günbegün büyümesini izlemek, umuda yolculuk gibiydi. Destek olan herkese sonsuz teşekkür ederiz” dedi. Kızından hiç umudunu kesmeyen Baba Baha Erkmen ise “Yakınlarımız bebeğimizin 540 gram olduğunu doğduğunu öğrenince çok üzüldüler. Bize ne kadar belli etmemeye çalışsalar da yaşayacağına dair aklında soru işareti vardı herkesin. Ama ben ve eşim bir an bile bundan şüphe etmedik, o da annesi gibi çok güçlü çünkü” diye konuştu. Hiçbir komplikasyon yaşamadı Medicana International İzmir Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Sorumlusu Uzm. Dr. Kadir Mutlu, bu kadar düşük doğum ağırlığı ile doğan bebeklerin çoğunun takipleri sırasında ya da taburcu olurken; çeşitli akciğer problemleri, gözlerde problem, kafa içi kanaması ve çeşitli barsak operasyonları gibi sorunlarla karşılaşabildiğine değinerek Eliz Bebek’in yoğun bir ilgi ve takiple bakılarak hiçbir komplikasyon yaşamadan taburcu olduğunu söyledi. Anne Bahriye Erkmen’i gebeliğinin başından beri takip eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Balcı ise “Annenin geçmişinde hipertansiyon öyküsü olduğu için, 16’ncı haftadan itibaren tansiyonu yükselmeye başladı. Kardiyoloji ile birlikte tedavisi yönlendirildi. 25’nci haftada ağır preeklampsi gelişti ve hastaneye yatırıldı. Erken doğum için gerekli hazırlıklar yapıldı, 26’ncı haftada, tablo anne ve bebek hayatını tehdit eder hale gelince, acil doğum kararı verildi. Zamanlaması doğruydu, 1 hafta öncesi çok erken, bir gün sonrası çok geç olabilirdi. Tüm ekip arkadaşlarımıza teşekkür ederim” diye konuştu.
Antalya Antalya’da Rusça Konuşan ve Uluslararası İş Adamları Derneği kuruldu Antalya’da, yabancı girişimcilerin aynı çatı altına toplanmasını sağlamak ve bunların uluslararası hedeflere sahip Türk girişimcilerle buluşup sinerji geliştirmesi amacıyla Rusça Konuşan ve Uluslararası İş Adamları Derneği kuruldu. Avukat İlhan Şubaşı’nın başkanlığını yaptığı dernek, 7 kurucu üyenin iş birliğinde çalışmalara başladı. Antalya’da yeni faaliyete geçen Rusça Konuşan ve Uluslararası İş Adamları Derneği, 7 Mart 2024 tarihinde açıldı. Kurulduğu günden itibaren dikkat çeken etkinliklere ev sahipliği yapan dernek, güvenli ticaretin bağımsız sivil bir oluşum olarak teşvik edilebilmesi için çalışmalarına devam ediyor. Merkezi Antalya’da olan derneğin, yakın süreçte Türkiye’nin ticari olarak önde gelen şehirlerinde ve Türkiye’nin ticareti açısından öncelikli hedefleri arasında yer alan ülkelerde şubeler ve temsilcilikler açması planlanıyor Rusça Konuşan ve Uluslararası İş Adamları Derneği, Rusça, Türkçe ve İngilizce dillerinde üyeler arasında etkin bir iletişimin sağlandığı ve bu dillerde etkinlikler yapma yetkinliğine sahip, özgün, kozmopolit bir STK olabilmek için, faaliyetlerini sürdürecek. Dernek Başkanı İlhan Subaşı, Türkiye’deki birçok ticaret örgütünün yerel girişimci ve yatırımcıyı birleştirme hedefiyle sınırlı kaldığını belirterek derneğin kuruluş amacını anlattı. Subaşı, "Kurucular olarak yapmış olduğumuz birçok araştırmalarda, dünyanın önde gelen enternasyonal ve turistik bir şehri olan Antalya’da yabancı girişimcilerin bir çatı altına toplanmasını ve bunların uluslararası hedeflere sahip Türk girişimcilerle buluşup sinerji geliştirmesini, üyelerin bağlantılar edinmesini ve dayanışmalarını sağlayacak bir iş adamları derneğinin bulunmadığını ve hali hazırda böyle bir derneğe büyük ihtiyaç olduğunu fark ettik. Görüşmüş olduğumuz yabancı girişimciler ve yatırımcılar Türklerle iş yapmak istediklerini ancak dil ve kültürel farklılık bariyeri, güvenli ticaret kanallarına erişim zorlukları gibi faktörlerin kendilerinin ya gerekli ticari girişim cesaretini gösterememelerine veya ticari olarak gelmeleri gerektiği yere gelememelerine sebep olduğunu belirtmişlerdir. Benzer şekilde sorunları ve tereddütleri Türk iş adamları da yabancılarla yapmak istedikleri ticari yatırım ve aktiviteler için belirtmiş olup hedefledikleri iş hacmine bu sebeple ulaşamadıklarını belirtmişlerdir. Bu yönlü zorlukları aşmak ve güvenli ticaretin bağımsız sivil bir oluşum olarak teşvik edilebilmesi için biz uzman kurucular ve girişimciler kadrosu olarak bu derneği kurduk" dedi.
Konya Ata tohumları Karatay’da toprakla buluştu Konya’nın merkez Karatay ilçe Belediyesi’nin üretilebilir, yerli ve milli Ata Tohumlarının da çoğaltılıp Türk tarımına katkı sağlaması hedefiyle hayata geçirdiği “Karatay Ata Tohum” projesi devam ediyor. Bu çerçevede belediye, Karatay Saracoğlu Mahallesi’ndeki 300 bin metrekarelik alanda 33 çeşit ürünün Ata Tohumu fidesini toprakla buluşturdu. Karatay Belediyesi de iki yıl önce hayata geçirdiği “Karatay Ata Tohum” Projesi ile bugüne kadar vatandaşa kapya kırmızıbiber, kıl biber, köy biberi, biber yediveren, mısır, karpuz, salatalık ve kabak gibi on binlerce ücretsiz Ata Tohumu dağıttı. Yine Karatay Belediyesi, yerli üretime katkı sunmak adına her yıl 20 bin üreticiye de Ata Tohumu dağıttı. 33 çeşit ata tohumu fidesi toprakla buluştu Söz konusu proje kapsamında Karatay Belediyesi ayrıca; Karatay’ın Saracoğlu Mahallesi’nde oluşturulan 300 dekar yani 300 bin metrekarelik alanda 33 çeşit Ata Tohumu’nun fidesini de yine toprakla buluşturdu. Bu projeyle; dolma biber, kıl biber, kapya biber, köy biberi, acı yediveren biber, acı sarı top biber, sarı kapya, kırmızı acı kapya, salçalık domates, köy domatesi, ayaş domatesi, pembe domates, turuncu domates, mor domates, siyah domates, kırım domatesi, osmanlı patlıcanı, kavun, karpuz, kara kabak, beyaz kabak, su kabağı, bal kabağı, lif kabağı, atalık mısır, salatalık, pırasa, kırmızı lahana, beyaz lahana, fasulye, kudret narı, kavılca buğdayı ve aiyez buğdayı fideleri ekildi. Bu tohumlar atalarımızın bize kıymetli bir emanet Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, Karatay Ata Tohum Projesi ile Türk tarımının yerli ve milli tohum ile güçlenmesine katkı sağlama amacı taşıdıklarına vurgu yaptı. Başkan Hasan Kılca şunları söyledi: “Konyamız, tarımda ülkemizin en önemli üretim merkezlerinin başında yer alıyor. Tarih boyunca da çiftçimizin alın teriyle işlediği mahsuller, Anadolu coğrafyasının medeniyet değerleriyle bereketlenip nice sofralara ulaştı. İlçemiz de bu konuda hem şanslı hem de bereketli bir belde. Bilindiği gibi Hayıroğlu Mahallemizdeki Boncuklu Höyük kazı alanında yapılan çalışmalar sonucunda, tarımın Avrupa’ya Anadolu’dan gittiğine dair buluntular ortaya çıkarıldı. Bu kanıt, kadim şehrimizin tarih boyunca tüm dünyadaki tarımsal faaliyetlere yön veren önemli bir merkez olduğunu bizlere bir kez daha göstermektedir. Karatay Belediyesi olarak mirasçısı olduğumuz bu aziz topraklara minnet ve vefa duygusuyla sürdürdüğümüz ‘Karatay Ata Tohum’ projemizle besin değerleri kaybolmamış ve doğallığını yitirmemiş tohumları koruyup çoğaltarak gelecek nesillerimize ulaştırmayı amaç edindik. Projemiz kapsamında on binlerce vatandaşımıza ata tohumunu ücretsiz bir şekilde hediye ettik. Yine söz konusu projeyle bu tohumlarımızdan ürettiğimiz fidelerimizi ilçemiz sınırları içerisinde Saracoğlu Mahallemizde 300 bin metrekarelik alanda toprakla buluşturduk. Bu tohumlar bize atalarımızın bize birer kıymetli emaneti. GDO’suyla oynanmamış, yerli ve milli olan bu tohumları gelecek nesillere aktarmak için çabalıyoruz. Projemizin yarınlarımıza güzellik, şehrimize ve tarıma değer katacağına yürekten inanıyoruz” ifadelerini kullandı. Ata Tohumu, genetiğiyle oynanmamış, herhangi bir laboratuvar ortamında müdahaleye maruz kalarak DNA dizilimi bozulmamış, lezzet ve besin değeri yüksek olarak mahsul alınan tohumlar olarak biliniyor. Bu özelliğiyle Ata Tohumları, kültürel bir miras olarak nesilden nesille aktarılmanın önemi artıyor.
Mersin Seçer: "Tarıma desteği artırarak devam ettireceğiz" Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, bitkisel üretimden hayvancılığa kadar her alanda bölgenin tarımsal üretimine önemli katkılar yaptıklarını belirterek, "Her yıl da artırarak devam ettireceğiz” dedi. Seçer, Ziraat Mühendisleri Odası Mersin Şubesi tarafından düzenlenen ‘Geleneksel Başak Balosu’na katıldı. Meslektaşlarıyla birlikte olmaktan mutluluk duyduğunu söyleyen Seçer, ziraat mühendisliğinin kutsal meslekler arasında olduğunu belirterek, “Üretim ve gıda olmazsa insan hayatı olmaz, devam etmez. Sadece bölgemizin ve ülkemizin değil, dünyanın şu anki sorunu, gıda, gıdaya ulaşım ve gıda arzı” diye konuştu. Türkiye’de de en büyük sorun alanlarından bir tanesinin tarım sektörü olduğuna dikkat çeken Seçer, “Uzun yıllardır Türkiye’nin mevcut yapısı, koşulları, şartları, bölgeye ve dünyaya tarım ürünleri konusundaki yaptığı ihracat, ticaret gibi bütün bu önemli özellikler bir tarafa alınıp ülkemizde uzun boyutlu, sürdürülebilir, istikrarlı bir tarım politikası uygulandığını söyleyemeyiz. Ülkemiz verimli tarım topraklarına sahip bir tarım ülkesi. Toplumumuz tarım toplumu olarak değerlendirilir” ifadelerini kullandı. “Tarıma desteği her yıl artırarak devam ettireceğiz” Mersin Büyükşehir Belediye olarak Mersin’de üretici için çalıştıklarını kaydeden Seçer, “Biz yerel yöneticiler olarak yetkilerimizden kaynaklanan gücümüzle tarım sektörüne de bütçe ayırabiliriz, projeler geliştirebiliriz ve destekler yapabiliriz. 2019 yılında göreve geldiğimiz günden bugüne kadar uygulamamız tam da bu anlayışta oldu. Özellikle küçük aile işletmeleri ve üretici kadınlar bizim hedef kitlelerimiz oldu. Bitkisel üretimden hayvancılığa kadar her alanda yaptığımız dokunuşlarla bölgenin tarımsal üretimine önemli katkılar yaptık. Her yıl da artırarak devam ettireceğiz” şeklinde konuştu. Ziraat mühendislerine iş birliği çağrısı Ziraat Mühendisleri Odası üyelerine seslenen Seçer, projelerde ortaklaşma çağrısı yaparak, “Biz Büyükşehir Belediyesiyiz, mutlaka her anlamda sizlere güç, cesaret ve güven verebiliriz. Çok iyi işler çıkarabilirsiniz, yeter ki bunu hep beraber isteyelim. Başkanımıza da zaman zaman söylediğim talebimi yineliyorum; sizlerle iş birliği yapmak ve sizlerin bilgi birikiminden yararlanmak isteriz. Beraberce Mersin’e, Mersin halkına ve Mersin’deki üreticilerimize katkı yapmak isteriz” dedi. Konuşmaların ardından Ziraat Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Prof. Dr. Okan Özkaya tarafından Başkan Seçer’e plaket takdim edildi.