SAĞLIK - 13 Mart 2020 Cuma 10:19

"Her bel ağrısı, bel fıtığı değildir"

A
A
A
"Her bel ağrısı, bel fıtığı değildir"

Beyin ve Sinir Cerrahisi Op.

Beyin ve Sinir Cerrahisi Op. Dr. Hüseyin Canaz, her bel ağrısının bel fıtığı olmadığını belirterek, "Bel fıtığı toplumda en fazla bilinen ve korkulan bel ağrısı nedeni olmakla birlikte altta yatan patolojilerden yalnızca biridir." dedi.



Medilife Bağcılar Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Op. Dr. Hüseyin Canaz, bel, boyun ve sırt ağrıları ve bel fıtığı üzerine açıklama yaptı. Doktora başvuru nedenleri arasında en üst sıralarda yer aldığını bel, boyun ve sırt ağrıları yer aldığını belirten Op. Dr. Canaz, "Kişide çeşitli nedenlerle kronik bel ağrısı ortaya çıkabilmektedir. Her bel ağrısı, bel fıtığı değildir. Bel fıtığı toplumda en fazla bilinen ve korkulan bel ağrısı nedeni olmakla birlikte altta yatan patolojilerden yalnızca biridir. Diğer nedenler arasında fibromiyalji, romatizmal hastalıklar, skolyoz ve diğer şekil bozuklukları, faset eklem bozuklukları, omurgadaki yaşa bağlı dejeneratif değişiklikler, osteoporotik çökme kırıkları sayılabilir. Günümüzde bel, boyun ve sırt ağrılarının tedavisinde amaç anatomik bütünlüğü ve hareket kabiliyetini koruyarak ağrıyı azaltmak, hastanın günlük hayatına en kısa sürede dönmesini sağlamaktır." dedi.



Bel ağrılarının tedavisinde ameliyatsız minimal invaziv yöntemler kullanılabildiğini kaydeden Op. Dr. Hüseyin Canaz, "Minimal invaziv girişimler günümüzde Avrupa ve Kuzey Amerika’da, omurilik ve bacaklara giden sinir köklerinde ileri düzeyde basısı olmayan, bel veya boyun fıtığı ameliyatı olması gerekmeyen hastalar için artan sıklıkta kullanılmaktadır. Minimal invaziv girişimlerin yararları arasında omurga ve omurga etrafındaki kas yapılarının anatomik bütünlüğünün bozulmaması, işlem sonrası istirahat döneminin çok kısa olması, uzun süreli ilaç kullanımının azalması, fizik tedavi ve rehabilitasyon ihtiyacının azalması, hastanın kısa sürede işine, günlük ve sosyal hayatına dönebilmesi sayılabilir. Minimal invaziv girişimlerin riskleri ve komplikasyon oranları cerrahi tedavilere göre çok düşük olmakla birlikte, tamamen risksiz yöntemler değildirler. Enfeksiyon, sinir hasarı, kanama görülebilecek başlıca problemler olup, bunlardan sakınabilmek için, bu konuda tecrübeli beyin ve sinir cerrahları veya algologlar tarafından, yeterli donanıma sahip merkezlerde uygulanmaları gerekmektedir." ifadelerini kullandı



Op. Dr. Hüseyin Canaz, ameliyatsız gerçekleştirilen minimal invaziv tedavi yöntemlerini de şöyle sıraladı:


"Faset Eklem Enjeksiyonu (Blokajı):


Komşu omurların her iki arka yanında bulunan ve omurgaya hareket özelliğini kazandıran eklemlere faset eklemler denir. Artroz, iltihaplanma, travma veya ağır bedensel aktivite sonucunda bu eklemlerin yapısı bozulabilir ve buna bağlı kronik ağrılar meydana gelebilir. Belin arkaya, sağa, sola eğilmesi veya dönmesi hareketlerinin ağrılı olması ile seyreden tablo faset sendromu olarak isimlendirilmektedir. Hastalarda uzun süre oturduktan sonra ayağa kalkarken veya yatakta dönerken bel ağrısı olması bu sendrom için tipiktir.


Enjeksiyon sırasında faset eklemdeki ağrı duyusunu algılayan medial sinir etrafına steroid ve lokal analjezikten oluşan bir karışım enjekte edilir.


Girişim sonrasında 2-6 ay arasında değişen sürelerde ağrının anlamlı derecede azaldığı görülmektedir.


Aktif sistemik enfeksiyonu olan, enjeksiyon bölgesinde lokal enfeksiyonu olan, gebelik veya gebelik şüphesi olan, kanama bozukluğu olan veya kan sulandırıcı ilaç kullanan hastalara faset enjeksiyonu uygulanmamaktadır.


Faset eklem enjeksiyonu yan etkileri ve riskleri düşük bir uygulamadır. Bununla birlikte sinir zedelenmesi, hematom gelişmesi, enfeksiyon gelişmesi riskleri mevcuttur. Ayrıca enjekte edilen steroidin sistemik etkilerine bağlı olarak vücutta su tutulması, diabetik hastalarda kan şekeri regülasyonunda bozulmalar geçici süre ile görülebilmektedir.



Faset eklem radyofrekans ablasyonu:


Faset eklemlerin yapısının bozulduğu ve buna bağlı kronik ağrıları olan hastalarda, faset eklemin duyusundan sorumlu olan medial sinir uçlarının radyofrekans kullanılarak yakılması işlemidir. İşlem sonrasında hastanın ağrıları hemen azalmaya başlamakla birlikte optimum etkinin görülmesi 1-2 haftayı alabilir. Yarar gören hastalarda işlemin etkisi ortalama 8-12 ay devam etmektedir.


Aktif sistemik enfeksiyonu olan, enjeksiyon bölgesinde lokal enfeksiyonu olan, gebelik veya gebelik şüphesi olan, kanama bozukluğu olan veya kan sulandırıcı ilaç kullanan hastalara faset eklem radyofrekans ablasyonu uygulanmamaktadır. Bu işlemin yan etki görülme sıklığı ve risk oranları oldukça düşüktür. Nadiren görülebilen yan etkileri girişi bölgesinde yanma, hipersensitivite veya hissizlik olmasıdır. Bunlar geçici etkiler olup genelde 2-3 gün içerisinde geçmektedir. Ayrıca enfeksiyon, kanama ve sinir hasarı olası riskler arasında sayılabilir.



Nükleoplasti:


Disk protrüzyonuna (bel fıtığı başlangıcı) bağlı uzun süredir bel ağrısı şikayeti olan hastalarda radyofrekans ablasyon yöntemi kullanılarak fıtıklaşmaya başlayan disk materyalinin küçültülmesi işlemidir. 6 hafta ve üzerinde, medikal tedaviye yanıt vermeyen ağrısı olan ve MR görüntülemelerinde omurilik kanalının yüzde 33’ünden daha küçük seviyelerde bel fıtığı başlangıcı olan hastaların tedavisinde kullanılabilir.


Nükleoplasti işlemi sonrası başarı oranları değişik serilerde yüzde 50-80 arasında değişmektedir.


Nükleoplasti yöntemi bel fıtığı ameliyatı için bir alternatif değildir. Ekstrüde ve sekestre fıtıklar, omurilik kanalının yüzde 33’ünü geçen fıtıklaşmalar, disk yüksekliğinin yüzde 50’sinden fazlasının kaybı, spinal kanal darlığı, bel kemiklerinde kayma (spondilolistezis) gibi omurga patolojileri nükleoplasti işlemi için kontrendikasyon teşkil etmektedir. Ayrıca hastada sistemik enfeksiyon varlığı ve kanın pıhtılaşmasını etkileyen durumlarda yapılmamalıdır. Nükleoplasti işleminin başlıca riskleri enfeksiyon, kanama ve sinir hasarıdır.



Epidural steroid enjeksiyonu


Epidural aralığa (omurilik zarının dış kısmına) bir iğne ile ulaşılarak, steroid ve lokal analjezi enjekte edilmesi işlemidir. Disk fıtıklaşması, omurga kanal daralması veya bel kemiklerinde kayma olan hastalarda sinir köklerindeki inflamasyon ve ödemi azaltarak ağrının giderilmesi hedeflenmektedir. Epidural steroid enjeksiyonu yukarıda belirtilen patolojilerin tedavisine yönelik bir girişim olmayıp sadece ağrı kontrolü amacıyla uygulanan bir yöntemdir.


Aktif sistemik enfeksiyonu olan, enjeksiyon bölgesinde lokal enfeksiyonu olan, gebelik veya gebelik şüphesi olan, kanama bozukluğu olan veya kan sulandırıcı ilaç kullanan hastalara epidural steroid enjeksiyonu uygulanmamaktadır.


Yan etkileri ve riskleri düşük bir uygulama olmakla birlikte sinir zedelenmesi, hematom gelişmesi, enfeksiyon gelişmesi, beyin omurilik fistülüne bağlı intrakranyal hipotansiyon gelişmesi riskleri mevcuttur. Ayrıca enjekte edilen steroidin sistemik etkilerine bağlı olarak vücutta su tutulması, diabetik hastalarda kan şekeri regülasyonunda bozulmalar geçici süre ile görülebilmektedir."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Batman Bakan Şimşek: "Batman, Türkiye’nin yeni üretim merkezlerinden biri olacak" Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Batman’da "Küresel Meydan Okumalar ve Türkiye" konulu konferansa katıldı. Bakan Şimşek, "Bölgemiz genç nüfusa ve güçlü bir beşeri sermayeye sahip. Teşvik var, altyapı var. Geriye finansal sermaye ve girişimcilik kalıyor. Ben inanıyorum ki Batman, Türkiye’nin önemli üretim merkezlerinden biri haline gelecek" dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Batman Üniversitesi Batı Raman Kampüsü’nde düzenlenen "Küresel Meydan Okumalar ve Türkiye" konulu konferansa katıldı. Türkiye’nin son 48 yıldır terörle mücadele ettiğini belirten Bakan Şimşek, bu sürecin ülkeye fırsat maliyeti dahil yaklaşık 2 trilyon dolara mal olduğunu söyledi. Şimşek, "Eğer bu kaynaklar ülkemizin kalkınmasına harcanabilseydi, önümüzdeki 50 yılda Türkiye’yi ve bu bölgeyi kimse tutamazdı" dedi. Yakın coğrafyada yaşanan çatışmaların bölge halkına büyük acılar yaşattığını vurgulayan Bakan Şimşek, Türkiye’nin etnik sorunları barış ve kardeşlik içerisinde çözmesinin bölgesel entegrasyon açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Şimşek, "Bu, bölgenin bir bütün olarak kalkınması ve gelişmesi anlamına geliyor. Topraklar bereketli, insanlar çalışkan. Huzur ve istikrar olduğunda refah artışı kaçınılmazdır" diye konuştu. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Türkiye’nin yeni büyüme motorları olacağını dile getiren Bakan Şimşek, hükümet olarak Batman başta olmak üzere bölge genelinde insana ve altyapıya önemli yatırımlar yaptıklarını söyledi. Bölgeye havalimanları kazandırıldığını ve Türkiye’de en yüksek yatırım teşviklerinin bu illere verildiğini hatırlatan Şimşek, terörün oluşturduğu belirsizlik nedeniyle özel sektör yatırımlarının uzun süre sınırlı kaldığını belirtti. Son dönemde özel sektör yatırımlarının artmaya başladığını ifade eden Şimşek, "Bölgemiz genç nüfusa ve güçlü bir beşeri sermayeye sahip. Teşvik var, altyapı var. Geriye finansal sermaye ve girişimcilik kalıyor. Ben inanıyorum ki Batman, Türkiye’nin önemli üretim merkezlerinden biri haline gelecek" dedi. Dünya ekonomisinde büyümenin her geçen yıl yavaşladığını kaydeden Şimşek, Türkiye’de enflasyon ve hayat pahalılığıyla mücadele kapsamında bir yavaşlama sürecine girildiğini, ancak enflasyonun düşmesiyle birlikte güçlü bir ekonomik toparlanma yaşanacağını söyledi. Türkiye’nin düşük enflasyon dönemlerinde yüzde 6 civarında büyüdüğünü hatırlattı. Ekonomi programının üçüncü evresine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Şimşek, "Önümüzdeki iki yılda enflasyonun tek haneye düşmesini, bütçe açığının kalıcı şekilde milli gelirin yüzde 3’ünün altına, cari açığın ise yüzde 1’in altına inmesini hedefliyoruz. Rekabet gücümüzü artırarak küresel fırsatlardan azami ölçüde yararlanacağız. İlk iki evreyi başarıyla geride bıraktık" ifadelerini kullandı. Bakan Şimşek, bölgede barışın hakim olması ve yeniden inşa sürecinin başlaması halinde, önümüzdeki 10 yılda bölgede yaklaşık 1 trilyon dolarlık yeniden inşa ve yatırım fırsatı oluşacağını sözlerine ekledi.