GÜNDEM - 30 Kasım 2024 Cumartesi 12:21

12 Eylül mağduru Küçükizsiz: “Psikiyatrik testler yapan Muazzez İlmiye Çığ ile Turan İtil’den şikayetçi oldum, bir cevap gelmedi”

A
A
A

12 Eylül darbesi mağduru Recep Küçükizsiz o günleri ve cezaevinde yaşadıklarını anlattı. Mamak Cezaevi’nde kaldığı sürece psikiyatrik testlere maruz kaldığını söyleyen Küçükizsiz, “12 Eylül rejiminin sembol cezaevi Türkiye’nin başşehrinde bulunan Mamak Askeri Cezaeviydi. Darbeciler tüm marifetlerini orada sergilediler. Bizim üzerimizde denedikleri tecrübelerini ve çok da memnun kaldıkları uygulamaları daha sonra Diyarbakır Cezaevi’ne de götürdüler” dedi.

12 Eylül darbesinin üzerinden 44 yıl geçmesine rağmen o dönemlerin bıraktığı etkiler, cezaevinde yatanların üzerinden gitmiyor. Darbecilerin işkencelerine maruz kalan Recep Küçükizsiz de onlardan bir tanesi. Milliyetçi Hareket Partisi ana davasında sanık olarak 18 yaşında cezaevine giren ve 12 Eylül’den sonra işkencelere maruz kalan Küçükizsiz, yıllar sonra Muazzez İlmiye Çığ ile kardeşi Turan İtil’in kurduğu HZİ Vakfına suç duyurusunda bulundu.

“12 Eylül’ün sembol cezaevi Mamak Cezaevi olmuştur”

O yıllarda yaşadıklarını anlatan Recep Küçükizsiz, “12 Eylül rejiminin sembol cezaevi Türkiye’nin başşehrinde bulunan Mamak Askeri Cezaeviydi. Darbeciler tüm marifetlerini orada sergilediler. Bizim üzerimizde denedikleri tecrübelerini ve çok da memnun kaldıkları uygulamaları daha sonra Diyarbakır Cezaevi’ne de götürdüler” dedi.

“Cezaevinde insanlara akıl almaz fiziki işkenceler yaptılar”

Küçükizsiz, “Mamak Cezaevi eşittir 12 Eylül rejimi. Bunun başka hiçbir sembolü yok. Başında Raci Tetik denilen sadist bir albay vardı. Cezaevinde insanlara akılalmaz fiziki işkenceler yaptılar ve daha sonra öğrendiğime göre bizim üzerimizde yaptıkları testlerden elde ettikleri neticelere bağlı olarak bir takım psikolojik işkence metotlarını uyguladıklarını söyleyebilirim. Bu uygulama 1982-1983 yıllarında başladı ve cezaevi kapanana kadar devam etti” diye konuştu.

“İdamlar darbe rejimlerinin kendilerine meşrutiyet kazandırma araçlarından birisidir”

İdamların darbe rejimlerinin kendilerine meşruiyet kazandırma araçlarından birisi olduğunun altını çizen Küçükizsiz, “Toplumun korku, gözünü yıldırma ve geleceklerinden ümitsiz hale getirmenin bir aracı olarak kendi meşruiyetlerini kazanmak için kullandıkları bir yöntem. Dolayısıyla her darbeden sonra yapılan idamların, o darbenin başarısının bir işareti gibi kabul ediliyor. Maalesef bizde de bu darbecilerin ilk imzayı attıkları kişi ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu’dur” ifadelerini kullandı.

“Mamak Cezaevi’nde kaldığım sürece bizim üzerimizde psikiyatrik testler yaptılar”

Muazzez İlmiye Çığ’ın, Mamak Cezaevi’nde kendilerine kişilik testleri yaparak üzerlerinde uygulanacak psikolojik işkencelerin hazırlığını yapan Turan İtil’den dolaylı bir şekilde öğrenmiş olduğunu söyleyen Küçükizsiz, “Bu çalışmalar, İstanbul’da kurulan HZİ Vakfı adı altında bir kurum tarafından yapılıyordu. Bu kurumun kurucularından birisi ise Turan İtil’in ablası Muazzez İlmiye Çığ gibi isimler. HZİ Vakfı Türkiye’de insanlar üzerinde psikiyatrik araştırmalar yapmak üzere kurulmuş bir vakıf. Bizim üzerimizde ilaç denemeleri yapmadılar ama Mamak Cezaevi’nde kaldığım sürece bizim üzerimizde psikiyatrik testler yaptılar ve elde ettikleri verileri darbecilere, cuntaya bir rapor halinde sundular. O rapor daha sonra bizim üzerimizde bir işkence programı haline getirildi. Seneler sonra 2011’de Türkiye’ye döndüğümde konferansa katılmış Turan İtil’i gördüğümde testleri dağıtan kişinin o olduğunu tespit ettim ve akabinde savcılığa giderek bir suç duyurusunda bulundum ama hiçbir cevap gelmedi” dedi.

“Darbeciler her dönem kendine hizmet edecek uşak ruhlu insanlar bulmuştur”

"Darbeciler her dönem kendine hizmet edecek uşak ruhlu insanlar bulmuştur" diyen Küçükizsiz, “Bunlar kimi Turan İtil gibi işkencecidir, kimi basında darbe çağrıcısıdır. Bunlar her dönemde başarılarını bu tür insanlarla yürütürler” şeklinde konuştu.

Selami Berke Kaya - Metin Başar

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’da uyuşturucu operasyonu: 67 milyon değerinde 58 kilogram uyuşturucu ele geçirildi Ticaret Bakanlığı İstanbul Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ekiplerince gerçekleştirilen 3 ayrı narkotik operasyonda 67 milyon TL değerinde 58 kilogram uyuşturucu madde ele geçirildi. Gümrük Muhafaza ekiplerinin gerçekleştirdiği ilk operasyonda, Ambarlı Limanı’na gelen bir konteyner mercek altına alındı. Şüpheli değerlendirilerek x-ray tarama sistemine sevk edilen konteynerde yapılan detaylı kontroller sonucu konteynerin alt kısmına mıknatıslarla tutturularak gizlenmiş her tarafı kapalı bir demir kutu içerisinde yaklaşık 12 kilogram kokain cinsi uyuşturucu madde ele geçirildi. İstanbul Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ve Ambarlı Gümrük Müdürlüğü’nce müştereken gerçekleştirilen ikinci operasyonda, riskli olduğu değerlendirilen bir tır takibe alındı. Bahse konu tır cinsi araçta hassas burunlu narkotik dedektör köpeğinde katılımıyla gerçekleştirilen arama ve kontrollerde aracın çeşitli kısımlarında bulunan şüpheli paketlerin içerisinde 16 kilogram kokain ve 20 kilogram mdma diye tabir edilen uyuşturucu madde yakalandı . Ticaret Bakanlığı Gümrükler Muhafaza ekiplerince, kaçakçılıkla mücadele kapsamında yürütülen hedefleme çalışmaları kapsamında Sabiha Gökçen Havalimanı’na gerçekleştirilen son operasyonda ise, Türkiye’ye giriş yapmak üzere havalimanına gelen yolcuların bagajlarının taranması esnasında, hassas burunlu narkotik dedektör köpeklerinin bir valize tepkisi üzerine, valiz x-ray tarama sistemine sevk edildi. Yapılan tarama sonucunda, valizde 10 kilo afyon sakızı cinsi uyuşturucu madde ele geçirildi. 3 ayrı operasyonda ele geçirilen 58 kilogram uyuşturucunun piyasa değerinin 67 milyon TL değerinde olduğu bellirtildi.
İstanbul Darphane’den UTTS ile ilgili iddialara yanıt Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (UTTS) kapsamında sistem ekipmanının temin ve ihale süreci ile ilgili açıklamalarda bulundu. Açıklamada, UTTS kapsamındaki hiçbir yazılım süreci, veri depolama hizmeti veya donanım temininin İsrailli veya Kanadalı bir şirket tarafından yapılmadığı belirtilerek iddiaların gerçeği yansıtmadığı vurgulandı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (UTTS) projesi hakkında Hazine ve Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı ve Genel Müdürlüğümüz tarafından daha önce defalarca duyuru ve bilgilendirmeler yapılmış olmasına rağmen, bazı çevrelerce ısrarla asılsız iddiaların gündeme getirilmeye devam edildiği görülmektedir. Kamuoyunun doğru şekilde bilgilendirilmesi adına, aşağıdaki açıklamaların yapılması zaruri olmuştur: Öncelikle şu hususu belirtmek gerekir ki, Genel Müdürlüğümüz kayıt dışı ekonomi ile mücadele kapsamında farklı endüstrilerde dünyadaki en büyük ürün izleme projelerini başarı ile uygulamaya alan, yüksek teknoloji ürünü olan bu sistemlerle ülkemiz kamu gelirlerine önemli katkılar sağlayan köklü bir kuruluştur. Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, pek çok ülkede ticari işleyişi bozan ve ekonomik gelişmeleri olumsuz etkileyen sorunların başında gelen kayıt dışı faaliyetler ile mücadele alanında rekabetçi ürün izleme çözümleri geliştirmektedir. Kamu kurumları tarafından ihtiyaç duyulan ürün izleme sistemleri, söz konusu ürünlerin tedarik zincirindeki risklerine göre özel yazılımlar, güvenli materyaller ve yüksek teknoloji ürünü cihazlar ile farklı güvenlik katmanları kullanılmak suretiyle Genel Müdürlüğümüz tarafından geliştirilmekte ve devreye alınmaktadır. Ülkemizde vergi kayıpları yaşanan sektörlerden birisi olan akaryakıt sektöründe ise, yıllık 995 milyar TL mertebesindeki akaryakıt satışlarında usulsüz fiş ve fatura düzenlenmesi nedeniyle her yıl milyarlarca lira vergi kaybı oluşmakta ve bu kayıplar her geçen yıl daha da artarak devam etmektedir. Akaryakıt alımlarında, hâlihazırda yeni nesil ödeme kaydedici cihazlara plaka bilgileri elle girilmektedir. Akaryakıt dağıtım şirketleri tarafından ithal edilerek kullandırılan mevcut taşıt tanıma sistemlerinde ise ruhsat bilgileri teyit edilmeden, gerekli plaka doğrulaması sağlanmadan dağıtılan taşıt kimlik üniteleri ile akaryakıt satışları yapılmaktadır. Bu nedenlerle, aslında işletmeye ait olmayan taşıtların aldığı akaryakıtlar usulsüz şekilde gider gösterilmekte ve bunun sonucu olarak da büyük vergi kayıpları oluşmaktadır. Akaryakıt satışlarındaki bu tür usulsüz belgelendirmeler, UTTS’nin devreye girmesi ile birlikte, el ile plaka girişinin engellenecek olması sayesinde sona erecek ve vergi kayıplarının önüne geçilecektir. Akaryakıt piyasasında rekabet eşitliğinin sağlanması ve kayıt dışı ekonomi ile etkin bir şekilde mücadele edilmesi amacıyla başlatılan UTTS Projesi kapsamında, bir yıl gibi kısa bir sürede sistemin hazır hale getirilmesi sağlanmıştır. Bu kapsamda, 1500’den fazla yetkilendirilmiş TTB (Taşıt Tanıma Birimi) montaj firması ve 4000’den fazla, bu konuda eğitim almış teknisyen ülke çapında araçlara TTB montajlarına büyük bir hızla devam etmektedir. Bugün itibariyle, sipariş verilen TTB sayısı 1,1 milyon, UTTS’ye kayıtlı akaryakıt istasyon sayısı ise 4.000 seviyesindedir. UTTS kapsamında Genel Müdürlüğümüz tarafından temin edilen TTB’ler yerli yazılımlarla programlanmaktadır. UTTS kapsamında oluşan tüm veriler Türkiye’de bulunan veri merkezlerinde ve yedekli olarak muhafaza edilmektedir. UTTS Projesi’nin yürütülmesi için Genel Müdürlüğümüz tarafından 10 Kasım 2023 tarihinde Kamu İhale Kanunu’na uygun şekilde ve rekabete açık bir ihale gerçekleştirilmiş, söz konusu ihaleye benzer teknolojileri geliştiren, gerekli yetkinlikleri haiz ve benzer iş bitirmesi olan 6 firma istekli olmuş, gerçekleşen ihale süreci sonunda en rekabetçi teklifi veren firma ile gerekli teminatlar alınmak suretiyle sözleşme imzalanmıştır. UTTS projesinde herhangi bir alım garantisi verilmemekte ve projenin tüm finansmanı yüklenici tarafından karşılanmaktadır. UTTS kapsamında üç yerli firma, akaryakıt istasyonu donanımlarının üretimi ve satılabilmesi, sekiz yerli firma ise bunların kurulum ve montajlarının yapılabilmesi için Genel Müdürlüğümüz tarafından yetkilendirilmiş; bu sayede gerek donanım üretim ve satışı, gerekse kurulum ve montaj alanında rekabetçi bir ortam tesis edilerek bu donanımların temini ve kullanılması sağlanmıştır. TTB’lerde kullanılan çipler Türkiye Cumhuriyeti pasaport ve kimlik kartı gibi resmî belgelerin üretiminde Genel Müdürlüğümüz tarafından yıllardır güvenli bir şekilde kullanılmaktadır. UTTS kapsamında Hollanda menşeli, NASDAQ Borsasında işlem gören NXP firmasının ürettiği çipler boş olarak satın alınmaktadır. Çiplerin tüm yazılım ve güvenlik unsurları ise Genel Müdürlüğümüzün bu alandaki bilgi birikimi ve tecrübesi ile yerli ve milli olarak geliştirilmiştir. Gerçeği yansıtmayan ve yanıltıcı nitelikteki iddiaların aksine, UTTS teknolojisi %100 güvenli şekilde ve Türk mühendisleri tarafından geliştirilmektedir. Bazı basın yayın organlarında yer alan iddiaların aksine, UTTS’de kullanılan çiplerin üretimi, programlanması veya ithalatı konularında Kanada veya İsrail menşeli bir firma görev almamıştır. Bu vesileyle, 7 Aralık 2024 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi Uygulama Genel Tebliği Değişikliği kapsamında, akaryakıt istasyonu işleten mükelleflerin TTO (Taşıt Tanıma Okuyucusu) ve diğer donanımları taktırma yükümlülüklerini; ticari taşıt sahiplerinin ise TTB taktırma yükümlülüklerini, 31/1/2025 tarihine kadar “utts.gov.tr” adresinden gerekli başvuru ve kayıt işlemlerini tamamlamak ve en geç 30/4/2025 tarihine kadar montaj işlemlerini yaptırmak suretiyle yerine getirebileceklerini; bu sayede akaryakıt istasyonu işleten mükelleflerin 30/04/2025 tarihine kadar herhangi bir cezai müeyyideyle karşılaşmayacaklarını, vergi mükellefi taşıt sahiplerinin ise aynı tarihe kadar akaryakıt harcamalarını gider olarak göstermeye devam edebileceklerini, mevcut bireysel taşıtlar açısından ise TTB taktırma yükümlülüğü bulunmadığını hatırlamak isteriz. Genel Müdürlüğümüz, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kamuoyunu doğru ve şeffaf bir şekilde bilgilendirilmeye devam edecek olup, çeşitli mecralarda gündeme getirilen asılsız ve maksatlı iddia ve isnatlarla ilgili olarak yasal yollara başvurmaktan imtina etmeyecektir”.
Düzce Hayat kurtarmak için zamanla yarışıyorlar DÜZCE(İHA) – Düzce Sağlık Müdürü Dr. Yasin Yılmaz, Ambulans ekiplerimiz ve acil sağlık personelimiz, 7/24 özveriyle çalışarak hayat kurtarmak için zamanla yarışmaktadır. Bu süreçte halkımızın desteği, sağlık ekiplerinin olay yerine hızlı bir şekilde ulaşabilmesi, yerinde etkin müdahale yapabilmesi açısından hayati önem taşımaktadır” dedi. Dr. Yasin Yılmaz, Acil Sağlık Hizmetleri Haftasında yaptığı açıklamada ekiplerin zamanla yarıştıklarını belirterek “Acil sağlık sistemi, her saniyenin hayat kurtarabileceği kritik anlarda vatandaşlarımıza hizmet sunan önemli bir yapıdır. Ambulans ekiplerimiz ve acil sağlık personelimiz, 7/24 özveriyle çalışarak hayat kurtarmak için zamanla yarışmaktadır. Bu süreçte halkımızın desteği, sağlık ekiplerinin olay yerine hızlı bir şekilde ulaşabilmesi, yerinde etkin müdahale yapabilmesi açısından hayati önem taşımaktadır” ifadelerinde bulundu. “Basit ama etkili yöntem” Yasin Yılmaz, fermuar sistemiyle yaşama yol verin sloganı ile özellikle trafikte ambulanslara yol verilmesi konusunda vatandaşların bilinçli hareket etmesi gerektiğini işaret ederek “Bu sistem ambulansların geçişini kolaylaştıran fermuar sistemi, trafikte basit ama etkili bir uygulamadır. Araçların yolun iki tarafına düzenli bir şekilde açılması, ambulansların zaman kaybetmeden olay yerine ulaşmasını sağlar ve bu da hayat kurtarır. Unutmayalım ki, her an hepimizin acil sağlık ekiplerine ihtiyacı olabilir. Acil sağlık sistemine duyulan ihtiyaç, sadece bir hastaya değil, hepimizin sevdiklerine ulaşan bir can simidi anlamına gelir. Toplum olarak bu bilinçle hareket ettiğimizde daha çok hayata dokunabilir, daha çok hayat kurtarabiliriz. 7 gün 24 saat esasına dayalı olarak gece gündüz demeden her türlü zorlu şartlarda özverili bir şekilde çalışan kahramanlarımız, dokunduğunuz her hayat hastayı, ailesi ve toplumumuza umut olmaktadır. Tüm Acil Sağlık Hizmeti sunan ekip arkadaşlarımın haftası kutlu olsun. Mesleğinizi yaparken gösterdiğiniz fedakarlık, azim ve emeklerinizden dolayı hepinizle gurur duyuyoruz” şeklinde açıklamasını sonlandırdı.