GÜNDEM - 28 Şubat 2025 Cuma 09:32

28 Şubat zulmünün sembol ismi Yakup Köse: "CHP küresel 28 Şubatçıların, Türkiye’deki en büyük aparatıdır"

A
A
A

28 Şubat ‘Postmodern Darbe’ sürecinde henüz 14 yaşındayken gözaltına alınıp idam kararı verilen, zulmün sembol isimlerinden Yakup Köse, "AK Parti’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü bir şekilde gelmesinin en büyük sebeplerinden birisi halkın 28 Şubat’a karşı isyanıdır. 28 Şubat’ın o ruhu her an dirilmeye ve her an tahakkümünü bu ülke üzerinde sergilemeye müsaittir. Çünkü 28 Şubat’ı yapanlar dış mihraklardır ve bu dış mihraklar hala Türkiye’de belli başlı oyunlar içerisindedir. CHP bana göre; dünyadaki küresel 28 Şubatçıların, Türkiye’deki en büyük aparatıdır. Daha 2-3 gün önce hükümete ve milli iradeye parmak sallayan TÜSİAD 28 Şubatçı askerlerin ve medyanın en büyük destekçisidir. Bunlar sürekli farklı surette deniyorlar" dedi.

28 Şubat ‘Postmodern Darbe’ sürecinde henüz 14 yaşında İmam Hatip öğrencisi olan Yakup Köse, Çeçenistan ile ilgili katıldığı bir gösteri nedeniyle tutuklandı ve idam cezası aldı. Yaşadığı zorlu süreçte dönemin sembol isimlerinden olan Köse, küçük yaşlarda soğuk zindanlarda işkenceler gördü. Gazeteci Yazar Yakup Köse 28 Şubat’ta yaşadıklarını İHA muhabirine anlattı.

"Birçok işkence tezgahlarından geçirildik"

Gazeteci Yazar Yakup Köse, "Cumhuriyet Halk Partisi bana göre; dünyadaki küresel 28 Şubatçıların, Türkiye’deki en büyük aparatıdır. CHP’nin içinde bu ülkenin değerlerine ve kıymetlerine düşman olanlar, sol terör örgütlerini, bizim askerimizi şehit eden PKK’yı destekleyenler var. Olmayan yok. Sadece bir şey yok; bu halkın özdeğerlerine kıymet veren anlayış yok. 28 Şubat deyince aslında 1995-1997 yıllarını da göz önünde bulundurmak lazım. 28 Şubat’ın o yıllar arifesidir. Ben İmam Hatip öğrencisiydim. 14 yaşındaydım ve o zaman Çeçenistan ile alakalı bir hassasiyet vardı. Bununla ilgili bir gösteriye gitmiştim. O gösteride, ’irticacı’ olduğum için çocukken tutuklandım. İdamla yargılandım ve idam cezası aldım. İdam cezasının karşılığında da toplam 11 sene cezaevinde yattım. Başörtülü öğrencilerimizden tutun vakıflarda ve derneklerdeki birçok insanın mağdur edildiği yıllardı. 11 yıl bir insana çok basit gelebilir. Bizler gerçekten bu ülkenin halkını düşman görenler tarafından cezaevlerinde yatırıldık ve öyle muamele gördük. Birçok işkence tezgahlarından geçirildik. Dövüldük, hücrelere atıldık. İnsanların tasavvur edemeyeceği şekilde muamelelere maruz kaldık" şeklinde konuştu.

"Cezaevlerini, hücreleri, koğuşları medrese gibi kullandık"

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın müdahalesinin ardından cezaevinden çıktığını belirten Köse, "Sonrasında şahsımla alakalı, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yani AK Parti’nin iktidarından sonra 28 Şubat’ın yargı kararlarından tutun tahakkümüne kadar bir müdahale edildi. Bu sürece kadar geldik. Şu an Star Gazetesi’nde köşe yazarıyım. Normal bir insandan ziyade bir çocuğun yargılanması, çocuğun cezalandırılması, bir çocuğun senelerce cezaevinde yatmasından bahsediyoruz. Ben görüşü ne olursa olsun, çocukların bu şekilde muamele görmesine karşıyım. Tabii çocuk olarak girdik, yetişkin olarak çıktık. Hayata tutunmanın zor olduğunu çok iyi biliyordum. Şöyle bir şeyimiz vardı; ’Allah var, problem yok’ diyorduk’. Allah’a güveniyorduk. Cezaevlerini, hücreleri, koğuşları bir medrese gibi değerlendirip oralarda kendimizi motive edici şekilde kitaplar okuyarak zaman geçirdik. Dışarıya çıktığımda evet insan olarak zorlandım. Anlayış ve görüş olarak çok dejenere olmadım. Hayata adapte olabildim. Orada okumamın vesilesiyle zaten gazeteci oldum. Hayalimde bir gazeteci olmaktı. Arkadaşlarım bana takılıyorlardı, büyüyünce ne olacaksın diye sorduklarında ’gazeteci’ olacağım diyordum. Allah nasip etti. Psikolojik olarak bir çocuğun annesinden, babasından, kardeşlerinden, toplumdan uzak olması, sokakta top oynayacağı yaşları hücrelerde geçirmesi tabii ki çok zordu. Her zaman söyleriz; Allah insanın üzerine kaldıramayacağı yük yüklemezmiş" ifadelerini kullandı.

"Türkiye’de darbelerin anası 28 Şubat’tır"

28 Şubat’ın; inancıyla, kültürüyle, ahlakıyla yaşamak isteyen halkının özdeğerlerine karşı yapıldığını ifade eden Yakup Köse, "Başörtülü kardeşlerimizin sokaklarda sürüklendiği yıllardan bahsediyoruz. Köpeklerin üzerlerine salındığı bir dönemden bahsediyoruz. Okumak isteyenlerin ikna odalarına alınıp inançları gereği takmış oldukları başörtülerini çıkardıkları bir dönemdi. Haliyle ortam çok gergindi. AK Parti’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü bir şekilde gelmesinin en büyük sebeplerinden birisi halkın 28 Şubat’a karşı isyanıdır. Bu isyan neticesinde seçimde büyük bir oy oranı alarak iktidara geldi. 23 senedir de iktidarda. 28 Şubat toplumun hemen hemen bütün kesimlerinde hassastı. Bütün kesimlerinde derin yaralar bırakmıştır. 28 Şubat’ın o ruhu her an dirilmeye müsait ve her an tahakkümünü bu ülke üzerinde sergilemeye müsaittir. Çünkü 28 Şubat’ı yapanlar dış mihraklardır. Ve bu dış mihraklar hala Türkiye’de belli başlı oyunlar içerisindedir. Bu oyunlar olduğu müddetçe de onların Türkiye’de işbirlikçileri 28 Şubat’ları yaşatmak için elinden geleni yapıyorlar. 28 Şubatçılar 15 Temmuz’da halkına ateş eden, dışarıdan emir alan kişilerdir. 28 Şubatçılar Türkiye kendi iradesiyle büyümeye çalışırken ve Büyük Türkiye hayalleri kuranlara karşı çıkıp işadamları derneği adı altında TÜSİAD, Türkiye’ye başkalarının eliyle parmak sallamaktır. Bunların hepsi 28 Şubatçıdır. Daha 2-3 gün önce hükümete ve milli iradeye parmak sallayan TÜSİAD 28 Şubatçı askerlerin ve medyanın en büyük destekçisidir. Bunlar sürekli farklı surette deniyorlar. 28 Şubatçılar gün gelir Çevik suretiyle, gün gelir Fetullah Gülen suretiyle, gün gelir farklı farklı modellerle görünebilirler. 28 Şubat’ı tamamen ortadan kaldırmak demek bütün darbelerin önüne geçmek demektir. Türkiye’de darbelerin anası 28 Şubat’tır. Çünkü 28 Şubat bu ülkenin inancıyla, kültürüyle, ahlakıyla yaşamak isteyen halkının özdeğerlerine karşı yapılmıştır" dedi.

Semanur Kaygısız - Ahmet Faruk Sarıkoç

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Siirt İdrar yanması şikayetiyle geldi geyik boynuzu taşı ameliyatı oldu Siirt’e idrar yanması şikayetiyle hastaneye gelen Fatih Aslan’da çıkan geyik boynuzu taşı 1 buçuk saatte temizlendi. Siirt’te 34 yaşındaki Fatih Aslan, ateş, üşüme ve idrar yaparken yanma şikayetleriyle hastaneye başvurdu. Yapılan muayene ve testlerin ardından piyelonefrit (böbrek iltihabı) tanısı konuldu ve enfeksiyon tedavisi tamamlandı. Üroloji uzmanı doktor Miraç Ataman, gerçekleştirilen operasyon, hem tıbbi açıdan hem de toplumsal sağlık açısından önemli bir başarı olduğunu söyledi. Ataman, "34 yaşındaki erkek hastamız, ateş, üşüme ve idrar yaparken yanma şikayetleri ile acil servise başvurdu. Yapılan değerlendirme sonucunda piyelonefrit (böbrek iltihabı) tanısı konuldu ve yatış yapılarak enfeksiyon tedavisi başarıyla tamamlandı. Tanı sürecinde yapılan Bilgisayarlı Tomografi (BT) görüntülemesinde böbreğin tamamını kaplayan, sert yapıda(950-1450 HU), literatürde staghorn olarak adlandırılan ve halk arasında ‘ geyik boynuzu taşı ’ diye bilinen büyük taş saptandı. Staghorn taşlar böbreğin tüm boşluklarını doldurup, tekrarlayan enfeksiyonlara ve uzun vadede böbrek fonksiyon kaybına yol açabildiğinden tedavisi hayati önem taşımaktadır. Biz de bu vakamızda, Perkütan Nefrolitotomi (PCNL) yöntemiyle böbreğe küçük bir cilt kesisi üzerinden girerek endoskopik cihazlarla taşları parçalayıp çıkardık. PCNL, özellikle çapı 2 cm’den büyük ve kompleks taşlarda altın standart kabul edilmektedir. Normalde staghorn taşların temizlenmesi uzun süren ve çoğu zaman birden fazla seans gerektiren zorlu bir süreçtir. Modern altyapısı sayesinde, ciltten tek giriş yolu açılarak yaklaşık 1,5 saatlik bir seansta böbreğin tüm taş yükü başarıyla temizlendi" dedi. Hasta Fatih Aslan, hastaneye idrar ağrısıyla geldiğini belirterek, "Böbrekte ciddi bir taş olduğu ve bu taşla doktor ilgilendi Allah razı olsun. Böyle bir taşın en az 3 ameliyatla alınacağı söylenildi. Tek seansta hallolması epey mutlu etti" diye konuştu.
Balıkesir Balıkesir’de üniversiteli gençler çevreci projede görev aldı Edremit ilçesinde üç yıl önce hayata geçirilen Kazdağları Bal Ormanı projesine çok sayıda kişi ve kurum destek oluyor. Balıkesir Üniversitesi Burhaniye Meslek Yüksekokulunda İş-Kur Gençlik Programında istihdam edilen 30 öğrenci de Bal Ormanında kestaneler ile ağaç fidanlarını toprakla buluşturdu. Burhaniye Meslek Yüksekokulu Müdür Yardımcısı İlhan Deveci’nin öncülüğünde Bal Ormanında 26 kilo kestaneyi toprakla buluşturan ve 40 fidanı diken öğrenciler mutluluk yaşadı. Burhaniye Meslek Okulu Müdür Yardımcı İlhan Deveci, bu güne kadar 40 bin fidanın toprakla buluşturulduğunu kaydederken hedefin 120 bin olduğunu söyledi. Projede görev alan öğrencilere teşekkür eden Müdür Yardımcısı İlhan Deveci, "Burhaniye Meslek Yüksekokulu olarak 30 öğrencimizi İş-Kur kapsamında istihdam ediyoruz. Bu Bakanlığımızın gençlere dönük bir projesi. Öğrencilerimiz toplumsal faaliyetlerde görev alıyorlar. Ülkelerine katkı sağlamak için caba sarf ediyorlar. Bu gün de onlarla burada kestaneleri toprakla buluşturduk. Fidanları diktik. Bal ormanı ve Balköy projesine katkıda bulundular. Onları iş hayatına hazırlıyoruz. Onu yaparken de sosyal sorumluluk projelerde önemli faaliyetlerde bulunuyorlar. Öğrencilerime teşekkür ediyorum" dedi. Projeye katılan öğrencilerden Elanur Zariç de, "Bu gün Bal ormanına fidan dikmek için geldik. Kestane tohumlarını toprakla buluşturduk. Fidanlarımızı diktik. Öğretmenlerimizin desteği ile ormanımıza katkıda bulunduk" İrem Çelik ise, "İş-Kur Gençlik programından geliyoruz. Ormanımıza katkıda bulunmak istedik. Şu an fidanlarımızı diktik. Kestane tohumlarını da toprakla buluşturduk" dedi. Esma Yılmaz da, "Burhaniye Meslek Yüksekokulundan geliyoruz. Biz İş-Kurda çalışıyoruz. Harçlığımızı kazanıyoruz. Bu gün arkadaşlarımızla birlikte buraya fidan dikmeye geldik. Kestanelerimizi ektik. Çok mutluyuz. Hocalarımızada çok teşekkür ediyoruz" dedi.