POLİTİKA - 26 Kasım 2025 Çarşamba 22:24

Bakan Kacır: "Türkiye’nin Ar-Ge harcamalarını 1,2 milyar dolardan 19,9 milyar dolara yükselttik"

A
A
A
Bakan Kacır: "Türkiye’nin Ar-Ge harcamalarını 1,2 milyar dolardan 19,9 milyar dolara yükselttik"

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "2002’den bu yana Türkiye’nin Ar-Ge harcamalarını 1,2 milyar dolardan 19,9 milyar dolara yükselttik. Ar-Ge harcamalarının millî gelirimizdeki payı binde beşten yüzde 1,46’ya yükseldi. Bu oran, İtalya ve İspanya gibi ülkelerdekiyle yakın seviyede" dedi.


7. Ar-Ge ve İnovasyon Zirvesi Esenler Yıldız Teknik Üniversitesi Kongre Merkezi’nde düzenlendi. Programa Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Esenler Kaymakamı Süleyman Özçakıcı, Yıldız Teknopark Genel Müdürü Doç. Dr. Muhammet Garip, İTÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Mandal, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Vatan Karakaya, TUSAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan, Mimar ve Mühendisler Grubu Genel Başkanı Yavuz Sarı ve çok sayıda katılımcı katıldı.


Programda ilk olarak Gazi Üniversitesi’nde akademik çalışmalar yürüten Gazzeli Kahalid Lubbad projesinin sunumunu yaptı. Ardından program protokol konuşmaları ile devam etti. Programda Mimar Mühendisler Grubu Genel Başkanı Sarı tarafından Bakan Kacır’a hediye takdim edildi. Program sonunda ise Kacır, protokol eşliğinde fuar alanını gezerek gençlerden projeleri hakkında bilgi edindi.


Zirvede konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Dünya koşar adım ilerlerken, biz yerimizde saymaya, kendi içimize kapanmaya mahkûm bırakıldık. 2000’li yılların henüz başında Ar-Ge ve inovasyon; sanayicimiz için bir ‘külfet’, hatta kaçınılması gereken bir ‘macera’ olarak addediliyordu. Üniversitelerimiz ile sanayimiz arasına, adeta görünmez duvarlar örülmüştü. Yetişen mühendislerimizden Ar-Ge ve inovasyon adına çok kısıtlı düzeyde yararlanabiliyorduk. 2000’li yıllar öncesinde, ne Ar-Ge politikaları yeterince hayata geçirilebildi ne kritik araştırma altyapıları kurulabildi ne de özel sektör teknolojide güçlü bir atılım yapabildi. Bu gidişatı Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde değiştirdik" dedi.



"İnsansız hava aracı üretiminde dünya lideriyiz"


Savunma sanayisinden bahseden Bakan Kacır, "Tesis ettiğimiz güçlü siyasi istikrar ve oluşturduğumuz öngörülebilir yatırım iklimiyle muazzam kazanımlar elde ettik. Bu başarıların en görünür olduğu alan da milli savunma sanayiimiz oldu. Savunma sanayiinin Türkiye’de yüksek teknolojinin öncüsü hâline gelmesi bir tesadüf değil. Uzun vadeli devlet politikalarımızın, millî ve özgün ürünlere öncelik veren tedarik yaklaşımımızın, Ar-Ge ve yatırım süreçlerini tek elden koordine eden yönetim kabiliyetimizin ve en önemlisi de güçlü insan kaynağımızın doğal bir sonucudur. Bir zamanlar savunma ürünlerinde yüzde 80 oranında dışa bağımlıyken, bugün kendi insansız hava araçlarını, kendi mühimmatını, uçaklarını, helikopterlerini, uydularını, radar ve elektronik harp sistemlerini geliştiren ve üreten bir ülkeyiz. İnsansız hava aracı üretiminde dünya lideriyiz. Kendi seyir füzelerimizi kendi jet motorlarımızla üretiyoruz. Hava savunma sistemlerinin radarlarını da, füzelerini de kendi imkanlarımızla geliştiriyoruz. Ürettiğimiz tüm sistemlerin alt sistemlerinde, bileşen düzeyinde dışa bağımlılığı ortadan kaldırıyoruz. Bu tablo; milletimize imkan verildiğinde, önlerindeki engeller kaldırıldığında neleri başarabileceğinin en somut ispatıdır" şeklinde konuştu.



"Türkiye’nin Ar-Ge harcamalarını 1,2 milyar dolardan 19,9 milyar dolara yükselttik"


Kacır, 2002 yılından itibaren Türkiye’de ki Ar-Ge harcamalarını ise şu şekilde aktardı:


"2002’den bu yana Türkiye’nin Ar-Ge harcamalarını 1,2 milyar dolardan 19,9 milyar dolara yükselttik. Ar-Ge harcamalarının milli gelirimizdeki payı binde beşten yüzde 1,46’ya yükseldi. Bu oran, İtalya ve İspanya gibi ülkelerdekiyle yakın seviyede. 2002’de 29 bin olan Tam Zaman Eşdeğer Ar-Ge çalışan sayımız şimdi 310 bini aştı. Özel sektörün Ar-Ge harcamalarındaki payı yüzde 29’dan yüzde 68’e yükseldi. Geçtiğimiz yıl imalat sanayiinde gerçekleştirilen Ar-Ge harcamalarının yüzde 47’si yüksek teknoloji, yüzde 40’ı orta-yüksek teknoloji alanında faaliyet gösteren girişimlerce gerçekleştirildi."



"Milletimizin 60 yıllık hasretini dindiren, ‘Devrin’ otomobili olarak yollara çıkan Togg’dur"


Togg’un elektrikli otomobil segmentinde liderliği elde ettiğini belirten Bakan Kacır, "Sayıları 113’ü bulan teknoparklarımızda, 12 binden fazla firmamız inovasyon odaklı çalışmalar yürütüyor. İşte inşa ettiğimiz bu muazzam altyapının ve teknoloji ikliminin en somut eserlerinden biri; milletimizin 60 yıllık hasretini dindiren, ‘Devrim’ arabalarının önünü kesenlere inat, ‘Devrin’ otomobili olarak yollara çıkan Togg’dur. 2023’ten bu yana seri üretime hız kesmeden devam eden markamız kalitesiyle elektrikli otomobil segmentinde liderliği elde etti. Teknoloji geliştirme ve üretmede elde ettiğimiz bu başarılar, ülkemizin fikri mülkiyet kapasitesinde de büyük bir sıçramayı beraberinde getirdi. Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü’nün 2025 Dünya Fikri Mülkiyet Göstergeleri Raporu ülkemizin yükselişini açıkça ortaya koyuyor" ifadelerini kullandı.



"Teknoloji ihracatımız 2002’de sadece 10 milyar dolar iken, geçtiğimiz yıl 108 milyar doları aştı"


Kacır, "Yerli patent başvurularında artık dünyada 10. ülkeyiz. 2002’de 414 olan yerli patent başvuru sayısı geçtiğimiz yıl 10 bini aştı. Yerli patent artış hızında dünyanın en hızlı yükselen ilk üç ülkesi arasındayız. Uluslararası patent başvurularında, kadın buluşçu oranında yüzde 26,1 ile dünya lideriyiz. Son 15 yılda yüksek teknoloji üretim endeksimiz 7,8 katına, orta-yüksek teknoloji üretim endeksimiz 3,4 katına yükseldi. Orta-yüksek ve yüksek teknoloji ihracatımız 2002’de sadece 10 milyar dolar iken, geçtiğimiz yıl 108 milyar doları aştı. Bu tablo; araştırmacılarımızın, mühendislerimizin, girişimcilerimizin ve sanayicilerimizin teknoloji ve inovasyon alanında ortaya koyduğu büyük emeğin bir yansımasıdır" diye konuştu.



"Piyasa koşullarının 3’de 1’ine kadar inebilen finansman maliyetiyle kredi imkanı sunuyoruz"


Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi Programı ile ilgili konuşan Bakan Kacır, "Cari dengemizi destekleyecek, kritik ve stratejik sektörlerde üretim kabiliyetimizi genişletecek projelere uygun koşullarda finansman desteği sağlamak üzere Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi Programı’nı hayata geçirdik. Öncelikli alanlarda belirlediğimiz 284 ürün ve 261 teknoloji başlığına yönelik yatırımlara 2 yıl geri ödemesiz, 10 yıl vadeli, piyasa koşullarının 3’de 1’ine kadar inebilen finansman maliyetiyle kredi imkanı sunuyoruz. Program kapsamında teknolojik değerlendirmesini Bakanlığımızca olumlu yönde tamamladığımız 73 projenin toplam büyüklüğü 397 milyar düzeyinde" dedi.



"Tarihimizin en büyük ölçekli teşvik programı olan HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı’dır"


Kacır, "Ülkemizi yeni teknoloji yatırımlarının küresel üssü haline getirmek için attığımız en önemli adımlardan biri de tarihimizin en büyük ölçekli teşvik programı olan HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı’dır. İleri teknoloji yatırımlarına kapsamlı teşvik çerçevesi sunan program kapsamında, yalnızca bir yıl gibi kısa bir sürede; elektrikli araç, güneş hücresi ve biyoteknoloji gibi alanlarda 4,5 milyar dolarlık yatırımların ülkemize yönelmesini temin ettik" şeklinde konuşmalarını sürdürdü.



"Milli Teknoloji Atölyeleri’mizde yetişen gençlerimiz Türkiye’nin yarınlarını adım adım inşa ediyor"


TEKNOFEST’ler de gençlerin ‘milli teknoloji akıncısı" olarak yetiştiğini belirten Bakan Kacır, TEKNOFEST’ler de, Deneyap Teknoloji Atölyeleri’mizde, bilim merkezlerimizde, Milli Teknoloji Atölyeleri’mizde yetişen gençlerimiz; insansız hava araçlarından yapay zekâ projelerine, robotikten biyoteknolojiye teknolojinin farklı sahalarında Türkiye’nin yarınlarını adım adım inşa ediyor. Her biri, geleceğin kritik teknolojilerini geliştirecek bilgi birikimine, vizyon ve kararlılığa sahip birer ’milli teknoloji akıncısı’ olarak yetişiyor. İnsan kaynağımızın bu eşsiz gücü, Türkiye’yi teknoloji odaklı kalkınmada yeni bir sıçrama noktasına hazırlıyor" ifadelerini kullandı.



Bakan Kacır: "Türkiye’nin Ar-Ge harcamalarını 1,2 milyar dolardan 19,9 milyar dolara yükselttik"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.