ASAYİŞ - 08 Kasım 2024 Cuma 12:30

Beyoğlu’nda taksi durmayınca çılgına döndü, aracın aynasını kırdı

A
A
A

Beyoğlu’nda iddiaya göre yoldan çevirmeye çalıştığı taksinin durmaması üzerine çılgına dönen adam, araca tekme attı. Taksinin aynasını kıran şahıs vatandaşlar tarafından sakinleştirilirken, o anlar kameraya yansıdı.

Olay, geçtiğimiz gün Beyoğlu İstiklal Mahallesi Piyalepaşa Bulvarı’nda saat 18.00 sıralarında meydana geldi. İddiaya göre, yol kenarında bekleyen bir kişi, istediği yere gitmek için taksi çevirdi. Ancak 34 TFK 17 plakalı taksi durmayınca sinirlenen yolcu, seyir halindeki araca tekme attı. Ardından taksi şoförü ile yolcu arasından gerginlik çıktı. Sinirli yolcu, taksinin aynasını kırdı ve şoföre saldırmak istedi. Çevredeki vatandaşlar olay büyümeden ikiliyi sakinleştirdi. O anlar cep telefonu kamerasına yansıdı. Görüntülerde gergin şahsın, taksi şoförünün üzerine yürümek istediği, vatandaşların yolcuyu sakinleştirmeye çalıştığı anlar görülüyor.

Şüheda Kıroğlu - Berk Soydan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bel ağrısı her 5 kişiden 4’ünü etkiliyor Medicana International Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. M. Atıf Erol Aksekili, omurga bozukluklarının günümüzde oldukça yaygın olduğunu belirterek, “Tahminler, insanların yaklaşık yüzde 80’inin yaşamları boyunca bir tür bel ve sırt ağrısı yaşayacağını göstermektedir. Bu da her 5 kişiden 4’ünün bel ve sırt sorunları ile karşılaşacağı anlamına gelir” dedi. Sırt ve bel ağrısı, modern yaşamın en yaygın sağlık sorunlarından biri olarak gösteriliyor. Uzun saatler masa başında çalışmak, hareketsiz yaşam tarzı ve yanlış duruş alışkanlıklarının omurga problemlerini artırdığını ifade eden Prof. Dr. M. Atıf Erol Aksekili, tıp alanında yaşanan teknolojik gelişmelerle birlikte uygulanan endoskopik omurga cerrahisinin bu sorunlarla mücadelede umut verici çözümler sunduğunu söyledi. Bel ağrısı her 5 kişiden 4’ünü etkiliyor Omurga bozukluklarının günümüzde oldukça yaygın olduğunu ve dünya çapında nüfusun önemli bir bölümünü etkilediği aktaran Prof. Dr. M. Atıf Erol Aksekili, “Tahminler, insanların yaklaşık yüzde 80’inin yaşamları boyunca bir tür bel ve sırt ağrısı yaşayacağını göstermektedir. Bu da her 5 kişiden 4’ünün bel ve sırt sorunları ile karşılaşacağı anlamına gelir. Yaygın omurga bozuklukları arasında fıtıklaşmış diskler, dejeneratif disk hastalığı, spinal stenoz ve skolyoz bulunur. Omurga bozukluklarının nedenleri arasında ise yaşlandıkça omurganın aşınıp yıpranması, kaza veya düşmelerden kaynaklanan travma, kırık veya omurga yaralanmaları, teknolojinin artan kullanımıyla gelişen kötü duruş, skolyoz gibi genetik geçişli olan rahatsızlıklar, aşırı kilo, hareketsiz yaşam tarzı ve ağır kaldırma veya tekrarlayan hareketler gerektiren işlerde çalışmak yer almaktadır” ifadelerini kullandı. Endoskopik omurga cerrahisi ile büyük kesilere gerek kalmaz Endoskopik omurga cerrahisinin, çeşitli omurga bozukluklarını tedavi etmek için kullanılan minimal invaziv bir cerrahi teknik olduğunu kaydeden Prof. Dr. Aksekili, “Bu yaklaşımda, küçük bir kamera (endoskop) ve ciltteki küçük kesilerden yerleştirilen özel aletler kullanılır. Endoskop, cerrahların omurga bölgesini bir monitörde görüntülemesini sağlayarak, geleneksel açık cerrahiyle tipik olarak ilişkilendirilen büyük kesilere gerek kalmadan hassas tanı ve tedaviyi mümkün kılar” diye konuştu. Tedavinin şeklini hastanın durumu belirler Endoskopik omurga cerrahisinin, özellikle minimal invaziv yaklaşımdan faydalanabilen çeşitli omurga rahatsızlıklarını tedavi etmek için kullanıldığının altını çizen Aksekili, şu ifadelere yer verdi: “Bu teknikle tedavi edilen yaygın hastalıklar ve rahatsızlıklar arasında fıtıklaşmış diskler, spinal stenoz, dejeneratif disk hastalığı: spondilolistezis ve omurga tümörleri yer alır. Bunun dışında özellikle fizik tedavi, ilaç veya enfeksiyon gibi konservatif tedavilere yanıt vermeyen hastalarda, omurga anatomisi endoskopik tekniklere izin veren hastalarda ve daha az ağrı ile daha hızlı iyileşme gibi potansiyel faydalar nedeniyle daha az invaziv yani küçük kesili prosedürleri tercih edenlerde endoskopik omurga cerrahi yöntemi kullanılabilir. Ayrıca genellikle omurga anatomisi endoskopik tekniklere izin veren daha genç ve sağlıklı hastalar, hızlı iyileşme yetenekleri nedeniyle de daha iyi adaylar arasında yer alır. Ancak, tüm hastalar endoskopik omurga cerrahisi için uygun adaylar değildir. Rahatsızlığın ciddiyeti, genel sağlık durumu ve diğer tıbbi sorunların varlığı gibi faktörler, uygunluğu etkileyebilir. Her birey için en uygun tedavi yaklaşımını belirlemek için bir omurga uzmanı tarafından kapsamlı bir değerlendirme yapılması esastır.” Endoskopik cerrahi ile daha az travma, daha hızlı iyileşme “Endoskopik omurga cerrahisi, geleneksel açık cerrahiye kıyasla birçok avantaja sahiptir” diyen Prof. Dr. Aksekili, omurga hastalıklarında endoskopik cerrahi yönteminin avantajlarına ilişkin şunları kaydetti: “Endoskopik yöntemler, daha küçük kesilerle gerçekleştirilir ve bu da çevre dokulara verilen zararın azaltılmasını sağlar, yani daha az travma oluşturur. Küçük kesiler hastaların daha hızlı iyileşmesine ve hastanede yatış süresinin kısalmasına imkan tanır. Doku hasarı daha az olduğu için operasyon sonrası ağrı ve kanama riski daha az olur. Omurga cerrahisi sonrasında hastalar günlük hayatlarına daha hızlı bir şekilde dönebilir. Estetik açıdan ameliyat izi belirginliği daha az olur. Açık cerrahiye göre daha az doku açığa çıktığı için enfeksiyon riski düşer. Gerektiğinde tekrarlayan müdahalelerin daha kolay yapılmasına imkan tanır. Cerrah açısından da iç yapıların daha iyi görünmesine sağlayarak, daha hassas müdahalelerin yapılmasına imkan verir.”
İstanbul Atletik performans salonlarına yoğun ilgi var Atletik performans hocası Hakan Burak Bolat, yoğun ilgi nedeniyle adım başı açılan atletik performans solanları konusunda aile ve sporcuları uyararak, "Yanlış hocalarla yanlış çalışmalar ileride kalıcı sakatlığa yol açar" dedi. Futbolcu adaylarının performanslarını artırmak için gittiği atletik performans salonlarına yoğun ilgi var. Atletik performans hocası Hakan Burak Bolat, yoğun ilgi nedeniyle adım başı açılan atletik performans solanları konusunda aile ve sporcuları uyardı. Çocukları futbol oynayan velilerin, çocuklarını emanet ettiği kişileri araştırması gerektiğini söyleyen Bolat, "Özellikle atletik performasa özen gösteren veliler araştırmacı olmalı. Çocuklarının çalıştığı antrenörün bilgi birikimi, deneyimi, okuduğu okullar bunlarla ilgili araştırma yaparlarsa çocuklarını emanet ettikleri kişilerin ne derecede eğitim verdiklerini gözlemleyip, daha fazla fikir sahibi olup, öyle çocuklarını emanet etsinler" dedi. "Atletik performans Türkiye’de bilinmiyor" Türkiye’de atletik performans eğitiminin yanlış bilindiğini söyleyen Bolat, "Türkiye’de alt yapı hocaları, alt yapılarında U15, U14 yaş guruplarında ve aşağısında kuvvet antremanı yapılmaz deniyor. Fakat Avrupa’da, yurt dışında kuvvet antremanını doğru tanımlarsak 7 yaşından 35 hatta 40 yaşına kadar bu spor yaşı uzadı. 40 yaşına kadar bu sporcuların ne şekilde kuvvet antremanı yaptıklarını görebiliriz. Yurt dışı çalışmalarına baktığımız zaman 7 yaşında doğru çalışmayla başlayan bir sporcu 16-17 yaşında A takım seviyelerinde, Şampiyonlar Ligi seviyelerinde, UEFA guruplarında ya da İngiltere Premier Lig’de oynadıklarını görebiliyoruz. Bunun sebebi ise çok erken yaşlarda kuvvet antremanlarını alıyor olması. Bizde bu furya yeni yeni başladı. Dediğim gibi veliler coçuklarının ne şekilde antrenörlerle çalıştığını bilmeli ve incelemeli" diye konuştu. "Yurt dışana giden futbolcular geri dönüyor" Çoğu sporcunun küçük yaş guruplarında atletik performans eğitimi almadığı için yurt dışına gidince sakatlıklanıp geri döndüğünü söyleyen Bolat, "Özellikle yurt dışına giden genç oyuncularımıza baktığımızda hepsi sakatlıklardan sonra Türkiye’ye geri dönüş yaşadı. Bunların başlıcaları Çağlar Söyüncü, Merih Demiral. Şu an kariyerini yurt dışında devam ettiriyor olsa da elit bir ligde devam ettiremiyor. Cengiz Ünder hala sakatlıklarla boğuşuyor. Yunus Akgün keza sakatlandı geri döndü. Bunların hepsi küçük yaş guruplarında yeterli seviyede kuvvet antremanı yapmadığı için oluyor. Büyük takımların altyapısında hala ’14-15 yaşından önce kuvvet antremanı yapmayın’ diyorlar. Eğer doğru bilimsel metotlarla, doğru testlemelerle kişinin vücuduna göre doğru analizlerle çalışılıyorsa 7 yaşından 40 yaşına kadar doğru sporcularla doğru kuvvet antremanı uygulanır" ifadelerini kullandı. "Biz sporcuların güç üretme potansiyelini artırıyoruz" Atletik performans eğitiminin Türkiye’de yanlış anlaşıldığını söyleyen Bolat, "Öncelikle bize gelen sporcu adaylarımıza ilk başladığımız anda test yapıyoruz. Bu testlerin içinde kuvvet değerlendirmeleri, bilimsel ölçümler var. Bu bilimsel ölçümler uluslararası seviyede yapılan ölçümler ve bilimsel temelli testler. Oyuncunun sıçrama kapasitesini, kuvvet parametresini, kuvvet üretim kapasitesini ölçüyoruz. Bizde kilo alma, kas kütlesi elde etme, kasların belirginleşmesi çok önem arz etmiyor. Bizim için önem arz eden kuvvet üretim kapasitesi. Burada yaptığımız çalışmalar özellikle maç artı bir dediğimiz maçtan sonraki günlerde burada soğuk su havuzu masaj, sıcak buhar uygulamalarla oyuncularımızın yorgun olan adele guruplarını rahatlatıyoruz. Ayrıca burada yaptığımız sakatlık önleyici çalışmalarla da onların sakatlanma riskini azaltıyoruz" şeklinde konuştu. "Yanlış hocalarla çalışma sakatlığa yol açar" Atletik performans salonlarının kontrolsüz bir şekilde çoğalmasının ileride sıkıntılara neden olacağını söyleyen Bolat, "Daha fazla atletik performanscının sahada olması bizim için çok daha iyi. Çünkü spor bilimi gelişsin, insanlar araştırsın, bir önceki seviyeden daha ileri seviyeye gidelim. Bizi de zorlasınlar. Rakiplerimizin çoğalması bizim için önemli. Rakiplerimizin bu oranda çoğalması bizi biraz üzüyor. Sebebi şu çok bilinçsiz çalışma var. Atletik performans adı altında yapılan çalışmaları görüyoruz. Hiçbir bilimsel temeli yok. Yanlış hocalarla yanlış çalışmalar kesinlikle sakatlığa yol açar" cümlelerine yer verdi.