POLİTİKA - 30 Kasım 2024 Cumartesi 14:01

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: "Gazze’deki soykırıma bir son getirmek istiyoruz"

A
A
A

TRT World Forum 2024’te konuşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Uluslararası komiteye İsrail üzerinde baskıyı arttırması için çağrıda bulunuyoruz. Gazze’deki soykırıma bir son getirmek istiyoruz. Uluslararası Adalet Divanı’nda, İsrail’e yönelik dava açılmıştır. Türkiye’nin uluslararası kanunlara olan inancını göstermektedir. İsrail’in işlediği suçlara yönelik bir sonuç talep etmekteyiz. Netanyahu ve eski savunma bakanını yargılamak soykırım yapan İsrail yetkililerini adaletin karşısına çıkarmak için bir başlangıç olacaktır. Filistin hemen adalete ihtiyaç duymaktadır" dedi.

TRT’nin bu yıl 8’incisini düzenlediği TRT World Forum 2024’te "Savaş ve Düzen: Değişen Dünya’da Jeopolitik Değişimlere Yön Vermek" başlıklı oturumundan konuşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Uluslararası sistem politik, askeri, ekonomik ve çevresel zorluklar getirmektedir. Bu zorluklar için bizler kritik bir jeopolitik dönüşümden geçmekteyiz. Küresel politikalar, polarizasyon, çok yönlülüğün erozyonu ve gittikçe daha derinleşen kutuplaşma görüyoruz. Sistem, bizi yeni müttefikliklere itiyor. Hepinizin bildiği üzere bunun sonucunda ise uluslararası güvenlik mimarisi gittikçe zayıflıyor. Küresel silahsızlık gerekiyor ama Orta Doğu ve Asya Pasifik bölgesinde silahlanma gittikçe artıyor. Bu da dünyayı bir uçurumun kenarına hatta nükleer savaş tehlikesine getirebilir. Diğer taraftan tekno-politikalar uluslararası dengeyi etkiliyor. Politikada, yapay zekanın ve siber güvenlik sistemlerinin ulusal güvenliklere eklenmesi de yine tehdit algısını artırıyor. Tüm bu zorluklar mevcut uluslararası sisteme çözümler getirmekten çok uzaktadır. Herhangi bir kriz için bu da çok yönlü yanıtlara yol açmaktadır" ifadelerini kullandı.

"Türkiye bu savaşların tam ortasındadır"

Küresel dinamiklere bakıldığında uluslararası sistemin iki tane konvansiyonel savaş tehlikesi altında olduğunu söyleyen Bakan Fidan, "Bu dünyanın geri kalanını da etkileyebilir. Türkiye bu savaşların tam ortasındadır. Orta Doğu’daki barış bizim odağımız. Doğu Akdeniz de aynı zamanda Karadeniz de nihai bir hedeftir. Türkiye etkili bir duruş, sorunların çözümüne yoğun diplomatik gayret göstermektedir. Taraflar arasındaki uzlaşmacı olarak Türkiye, her zaman savaşın devamının diyalogla anca bitirilebileceğini savunmaktadır. Türkiye hiçbir zaman sistemin eksikliklerinden kaçınmamaktadır. Biz problemi teşhis ediyoruz, sorunun çözümünü öneriyoruz ve uluslararası sistemin dönüştürülmesi için uğraşıyoruz. Bugünün uluslararası düzeninde ’haklı olan güçlüdür’ gerçekliği var. Maalesef bunun sonucu olarak da mevcut uluslararası düzen barış ya da stabilite getirmemektedir. Mevcut durum, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde bunu göstermektedir. Barış ve güvenlik misyonunu yerine getirememektedir. Bu da dönüş olarak uluslararası sistemi gittikçe dengeden uzaklaştırmaktadır. Adalet üzerinde tesis edilmezse hiçbir barış devamlı değildir. Bu çabalar daha etkili ve dayanışma temelli olmalıdır" şeklinde konuştu.

"Uluslararası komiteye İsrail üzerinde baskıyı arttırması için çağrıda bulunuyoruz"

Filistin’de soykırım gerçekleştiren İsrail hükümetinin hukuk önünde hesap vermesi gerektiğini belirten Fidan, "Filistin’deki soykırım uluslararası sistemin durumunu gösteren en son durumdur. Burada her bir gün İsrail, uluslararası hukuku ihlal etmektedir. İnsanları zorda bırakmaktadır. Bugün Filistin’de 42 binden fazla insan hayatını kaybetmiştir. Bu inanılmaz bir seviyededir. Birleşmiş Milletler kurumları, gazeteciler, aracı kurumların hepsi İsrail’in saldırılarının kurbanı olmuştur. Bu da uluslararası organizasyonları zorda bırakmaktadır. Lübnan ve İran’a İsrail saldırıları Netanyahu hükümetinin uluslararası düzene bir başka kaba saldırısıdır. Bu saldırıları Lübnan ve İran’a yaymak ise Netanyahu’nun delizyonudur. Bir taraftan Netanyahu bu barbarlıklarına devam ederken uluslararası kurumlar onu durdurmak için hiçbir şey yapmamaktadır ve sessiz kalmaktadır. Bu ikiyüzlülüğü ve çifte standartları göstermektedir. Türkiye, Gazze krizine ve Ukrayna Savaşına aynı perspektiften bakmaktadır. Burada iki savaşa yönelik prensip pozisyonlarımız vardır. Ancak bu politikayı pek çok ülkede görmemekteyiz. Şunu açıkça belirtmeliyiz ki; burada açıkça çifte standart vardır. Özellikle İsrail’e yönelik silah desteği bu ülkeyi daha agresif yapıyor. Uluslararası komiteye İsrail üzerinde baskıyı arttırması için çağrıda bulunuyoruz. Gazze’deki soykırıma bir son getirmek istiyoruz. Bu yüzden ilk günlerden itibaren Arap Birliği ile görüşüyoruz. Ve iki devletli çözüm için bastırıyoruz. Filistin devletinin tanınmasını sağlamaya çalışıyoruz. Böylece politikalarını değiştirmeye çalışıyoruz. Ateşkes hakkında konuşamayanlar şimdi artık iki devlet konuşmaya başladılar. Aynı zamanda uluslararası kanunun mevcut savaş suçları içinde uygulanması gerekiyor. Onlar hukuk karşısında hesap vermeli. Bu sebepten dolayı Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’e yönelik dava açılmıştır. Bu Türkiye’nin uluslararası kanunlara olan inancını göstermektedir. İsrail’in işlediği suçlara yönelik bir sonuç talep etmekteyiz. Netanyahu ve eski savunma bakanını yargılamak bence soykırım yapan İsrail yetkililerini adaletin karşısına çıkarmak için bir başlangıç olacaktır. Filistin hemen adalete ihtiyaç duymaktadır. Bizler uluslararası kanunun uygulanması konusunda takipçi olacağız" diye konuştu.

"Türkiye yapıcı, problem çözen, sistem oluşturucu bir aktör olarak bölgede kendini konumlandırmıştır"

Türkiye’nin bölgede kendini problem çözen, sistem oluşturucu bir aktör olarak konumlandırdığını ifade eden Bakan Fidan, "Orta Doğu’da barışı ve güvenliği sağlamak ve uluslararası sistemi tazelemek için Gazze krizinin kök sebeplerine bakmamız lazım. Problemim kök sebepleri; Filistin topraklarının İsrail tarafından yasadışı işgalidir. Eğer iki devlet temelinde anlaşma sağlanmazsa uzun süreli barış sağlanamaz. Bir diğer baskılayıcı zorluk küresel güvenlik konusudur. Rusya-Ukrayna Savaşı’nda pek çok sivil hayatını kaybetti. Rusya-Ukrayna Savaşı, bizlere şu tartışmayı getiriyor; silahlanma nasıl hızlı gidiyor ve küresel savaş tehlikesi ne kadar yakın? Bu savaş sadece Ukrayna topraklarındayken şimdi en son gelişmelerle daha riskli, öngörülemez bir noktaya varmıştır. Kutuplaşmayı arttırmakta ve bölünmeye yol açmaktadır. Riskler karşısında diplomasi ve diyaloğu sağlayabilirsek o zaman savaşa kalıcı bir ateşkesle son verilebilir ve uzun süreli bir barış anlaşması yapılabilir. Her iki tarafla da teması olan Türkiye’den biri olarak, Türkiye elinden gelen bütün gayretle barış görüşmeleri için uğraşmaktadır. Kitle imha silahlarının karşılıklı kaldırılması barış yapısı için çok önemlidir. Bu anlaşmalar, evrensel anlaşmalardır. Ortada hangi paradigma olursa olsun şunu söyleyebilirim; bu mekanizmaların kurulması lazım. Bu silahlar terör organizasyonları tarafından kullanılabilir. Bu da güvenlik ortamına zarar verebilir. Stratejik anlaşmalar, batı dışı paradigmaların uygulanması küresel güvenlik için evrensel bir yaklaşım olmalıdır. İleri bakan bir perspektifimiz var. Politikalarımızı bu anlayışla şekillendiriyoruz. Türkiye yapıcı, problem çözen, sistem oluşturucu bir aktör olarak bölgede kendini konumlandırmıştır. Bizler daha kapsayıcı ve etkin bir uluslararası sistem için çağrıda bulunmaya devam edeceğiz. Kutuplaşma yerine dayanışma temelli bir sistem istiyoruz" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Temsili askerlik yapacak engelli bireylere davullu-zurnalı uğurlama Antalya Büyükşehir Belediyesi, Dünya Engelliler Haftası dahilinde anlamlı bir etkinliğe imza attı. Bir günlük temsili askerlik yapacak engelli bireylere, Büyükşehir Belediyesi’nde ellerine kına yakılarak, davul-zurna ile uğurlama töreni yapıldı. Asker uğurlamasında engelli bireylerin aileleri duygu dolu anlar yaşadı. Antalya Büyükşehir Belediyesi, 10-16 Mayıs Dünya Engelliler Haftası etkinlikleri dahilinde, bir günlük temsili askerlik yapacak engelli bireylere asker uğurlaması töreni gerçekleştirdi. Temsili asker uğurlama törenine Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Danışmanı Mehmet Karavural, Engelli Hizmetleri Şube Müdürü Fatin Iltar, engelli bireylerin aileleri ve Büyükşehir Belediyesi personelleri katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan törende engelli bireyler, davul-zurna eşliğinde oynadı. Alkışlarla uğurlandı Engelli bireylerin oyunlarına aileleri de eşlik ederek, askerlik coşkusuna ortak oldu. Uğurlama törenine bir günlük temsili askerlik yapacak engelli bireylerin ellerine kına da yakıldı. Askerlere kına yakılırken, aileler de duygu dolu anlar yaşadı. Engelli bireyler bir süre daha davul-zurna eşliğinde oyunlar oynayarak, bir günlük askerlik görevlerine yerine getirmek üzere Antalya 3. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı’na uğurlandı. Başkan Danışmanı Mehmet Karavural ve Engelli Hizmetleri Şube Müdürü Fatin Iltar, engelli bireylere cep harçlıklarını vererek, alkışlarla uğurladı. Bir günde olsa gururla askerliklerini yapacak Büyükşehir Belediye Başkan Danışmanı Mehmet Karavural, engelli bireylerin hayatın her alanında olduğunu belirterek, "Engelli kardeşlerimiz askerlikte de var olduklarını gösteriyorlar. Belki bu sembolik bir program ama içeriği çok derin. Bugün buradan uğurlayacağımız arkadaşlarımız vatan görevini 1 günlüğüne de olsa gururla yerine getirecek" dedi. Oğlum geceden beri heyecandan uyuyamadı Temsili askerlik görevine uğurlanan Barış Fındık’ın annesi Nurten Koç, "Oğlum geceden beri heyecandan uyuyamadı. Defalarca ‘Anne kına yakacak mıyız? Askerliğe gidecek miyim? diye sordu. Çok büyük bir hevesi var. Çok mutlu ve gururluyum. Bizlere bu anlamlı günü yaşatan Büyükşehir Belediyemize ve Muhittin Başkan’a teşekkür ederim" diyerek duygularını ifade etti.
Ankara HAK-İŞ Başkanı Arslan: "(KÇP) Teklifin bir an evvel verilmesi için dün görüşmeler yapıldı" Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan, Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerine ilişkin, "Teklifin bir an evvel verilmesi için dün görüşmeler yapıldı. Sayın Bakan’la koordinasyon kurulu üyelerimiz bu görüşmelerin sonucunda yarın için bir toplantı olacağı hususu bize de geldi" dedi. HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, konfederasyonunun Cezayir İşçi Sendikaları Konfederasyonu (UGTA) ile gerçekleştirdiği ‘Filistin ile Ortak Dayanışma İşbirliği Protokolü’ İmza törenine katıldı. Program çerçevesinde Filistin ile İsrail arasındaki olaylarda Filistin halkının yaşadığı sıkıntılar ve bu sıkıntıların ulusal ve uluslararası kamuoyuna aktarılması ele alındı. Burada bir konuşma gerçekleştiren Arslan, HAK-İŞ olarak Filistin’deki işgalin Filistin topraklarında yaşanan katliamların, sürgünlerin kuruluşlarından beri karşısında durduklarını belirtti. Arslan, 7 Ekim’de başlayan çatışmaların ardından Türkiye’de ilk kez HAK-İŞ bünyesinde Filistin ve Kudüs’ü Destekleme Komitesi kurulduğunu anımsattı. "HAK-İŞ, Filistin’le ilgili duyarlılığın arttırılması için büyük gayret içerisinde olmuştur" HAK-İŞ olarak 4 yıl süreyle Uluslararası Filistin ve Kudüs’ü Destekleme Sendikalar Birliği’nin başkanlığını yürüttüklerini kaydeden Arslan, "O dönemde gerek ülkemizde gerekse değişik ülkelerde Filistin konusunu gündemde tutmaya devam ettik. Bütün bu faaliyetlerimizin içerisinde ülkemizde HAK-İŞ, belli bölgelerde yine Filistin’le ilgili duyarlılığın arttırılması Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırıların durdurulması Aksa’nın işgalinin ve Aksa’nın Müslümanların ziyaretine kapatılmasına karşı büyük bir çaba ve gayret içerisinde olmuştur" açıklamasında bulundu. "HAK-İŞ olarak nefesimiz yettiği müddetçe katliamlara karşı mücadeleyi devam ettireceğiz" Arslan, İsrail’in bir an evvel hesap vermesi, katliamların durdurulması ve ateşkesin yeniden sağlanarak Filistin’de kalıcı bir barışın sağlanması konusunda çabalarını sürdürmeye devam edeceklerini ifade ederek, şu ifadeleri kulandı: "Bugün UGTA başkanıyla imzalayacağımız Filistin deklarasyonunda bunun daha geniş bir şekilde ifadesini bulacaksınız. Biz konfederasyonumuz HAK-İŞ olarak sesimiz çıktığı sürece nefesimiz yettiği müddetçe bu katliamlara karşı bu gerçekten insanlığın gözü önünde yapılan soykırıma karşı sonuna kadar devam ettireceğiz. Mücadelemizi engellemek isteyenlere karşı daha da güçlü ses vermeye devam edeceğiz. UGTA’yla birlikte ülkemize gelip ikili işbirliği anlaşmalarıyla Filistin Deklarasyonu’nu imzalayan ülke sendikalarına da ayrıca teşekkür ediyorum. Güney Afrika’dan Balkanlar’a Arnavutluk’a kadar pek çok ülkedeki sendikacı kardeşlerimizle ortak deklarasyonları yayınlayarak daha sonra da bunu inşallah bir bütün olarak ülkemizde daha geniş bir ortak çalışmayı da HAK-İŞ olarak gerçekleştirme umuduyla bugün bu toplantımızla Filistin’e desteğimizi bir kez daha ifade etmek imkanımız oldu." "En kısa zamanda Cezayir’de bu çalışmaların ikinci aşamasını gerçekleştirme umudunu taşımaktayız" HAK-İŞ ve UGTA arasında köklü bir iş birliğini de temellendirmek istediklerini söyleyen Arslan, yapılacak işbirliğinin iki ülke çalışanları ve sendikaları için de güzel ve başarılı çalışmalara vesile olmasını temennisinde bulundu. Arslan, "En kısa zamanda inşallah bu birlikteliğimizin bir sembolü olarak Cezayir’de de bu çalışmaların ikinci aşamasını gerçekleştirme umudunu taşımaktayız. Sendikalarımız arasındaki ilişkileri geliştirmek, konfederasyonlar arasındaki ilişkileri her alanda olduğu gibi geliştirmek, üyesi bulunduğumuz Uluslararası (40:55) Sendikalar Konfederasyonu ve diğer bölgesel örgütlerde de iş birliğimizi devam ettireceğimizi ifade etmek istiyorum" ifadelerini kullandı. "TÜHİS konfederasyonlarımıza ve koordinasyon kurulumuza bir teklif sunmadı" Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü’ne ilişkin sorulan soruları da yanıtlayan 600 bin kamu işçisinin toplu sözleşme müzakerelerinin Ocak ayından beri devam ettiğini hatırlattı. Toplu Sözleşme Sürecinin tarafları olarak HAK-İŞ ve TÜRK-İŞ Konfederasyonu’yla ortak yürütülen müzakerelerde HAK-İŞ’in de yaklaşık 400 bin üyesinin bulunduğunu söyleyen Arslan, "Bizim tarafımızdan işçiler tarafından biz üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirdik. Çalışanlarımızın talepleri doğrultusunda pastaklarımızı hazırladık. Daha sonra ortak olarak taleplerimizi TÜHİS’e ve Bakanlığa sunduk. Görüşmelerde başladı ancak bugüne kadar maalesef görüşmelerde bizim arzu ettiğimiz sonuçlara henüz ulaşamadık. Hala TÜHİS konfederasyonlarımıza ve koordinasyon kurulumuza bir teklif sunmadı" açıklamasında bulundu. "Teklifin bir an evvel verilmesi için dün görüşmeler yapıldı" Arslan, çalışanların ciddi bir beklenti içerisinde olduğunun altını çizerek, "Bu müzakerelerin artık bir an evvel sona ermesi çalışanların ve konfederasyonlarımızın taleplerinin dikkate alınarak Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü’nün bir an evvel sonuçlanmasını istiyoruz. Teklifin bir an evvel verilmesi için dün görüşmeler yapıldı. Sayın Bakan’la koordinasyon kurulu üyelerimiz bu görüşmelerin sonucunda yarın için bir toplantı olacağı hususu bize de geldi. Umarım yarın TÜHİS’te yapılacak toplantıda teklifler kamuoyuyla bizlerle paylaşılır ve bu konuda yeni bir aşamaya geçilmiş olur" diye konuştu. "Taleplerimizi karşılayacak bir teklifle bize gelmelerini umut ediyoruz" Arslan, görüşmeleri HAK-İŞ ve TÜRK-İŞ olarak beraber yürüttüklerini anımsatarak, "Ortak yürüttüğümüz projelerde geçtiğimiz yıllarda da başarılı toplu sözleşmelere imza attık. Bu seferde yaşadığımız zorluklar yüksek enflasyon, hayat pahalılığı ve benzeri sorunlardan dolayı çalışanların mağduriyetleri yükseldi, talepleri de yükseldi. Bu doğrultuda hükümetimizin Bakan’ın mutlaka kısa zamanda bizim taleplerimizi karşılayacak bir teklifle bize gelmelerini ve bu işi sonuçlandırmayı umut ediyoruz. Buradaki çağrılarımız bütün çalışanlarımızın bu konudaki çabalarımızın mücadelemizin onların ekmeğini daha da büyütmek onların sosyal ekonomik ihtiyaçlarını daha da geliştirme konusundadır" şeklinde konuştu. "İstediğimiz teklif gelirse amacımız bir an evvel toplu iş sözleşmesini sonuçlandırmak" Bize gelen bilgiler yarın bir toplantı yapılacağı ama bu toplantı yarın değil de bir gün sonra olur veya bugün olur. Bizim için esas olan TÜHİS’in tekliflerini bize sunmasıdır. Bu teklifleri sunarken de bizim taleplerimizi karşılayacak bir teklif istiyoruz, bekliyoruz. Eğer onlar gerçekleştirirse tabii ki amacımız bir an evvel toplu iş sözleşmesini sonuçlandırmak. Ama bu taleplerimizin karşılanmasıyla ilgili bir konu. Sonuçta nihai kararı çalışanlarımız verecek. Biz çalışanlarımızın bizden talep ettiği teklifleri taslaklara koyduk ve hükümetimizden, kamudan, TÜHİS’ten bu taleplerimizin karşılanmasını istiyoruz. Bu taleplerimizin karşılanması için de iki konfederasyon ortak hareket ediyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Konuşmaların ardından program UGTA Başkanı Amar Takdjout ve HAK-İŞ Başkanı Mahmut Arslan, ortak bildirgeyi imzalamasıyla son buldu.
Kocaeli Büyükşehir son 4 yılda bin 229 balıkçıya malzeme desteği verdi Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, "Küçük Ölçekli Balıkçıların Desteklenmesi Projesi" kapsamında 4 yılda toplam bin 229 balıkçıya malzeme desteği verdi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, "Küçük Ölçekli Balıkçıların Desteklenmesi Projesi" kapsamında 4. Geleneksel Malzeme Dağıtım Töreni’ni Seka Deniz Düğün Salonu’nda gerçekleştirdi. Programda sadece bu yıl 333 balıkçıya malzeme desteği verildi. 4 yıldır devam eden proje kapsamında ise bugüne kadar toplam bin 229 balıkçıya malzeme desteği verilmiş oldu. Malzeme dağıtım töreninde konuşan Başkan Büyükakın, denizlerin korunmasına yönelik yürütülen çalışmalar hakkında bilgiler verdi. Başkan Büyükakın, dip çamuru temizliği ile ilgili konuşarak, şu ana kadar 1 milyon ton çamurun denizden çıkarıldığını kaydetti. Müsilajın etkisi ve oksijen seviyesinin düşmesi nedeniyle denizlerin tehdit altında olduğunu vurgulayan Büyükakın, Marmara Denizi’nde ve İzmit Körfezi’nde oksijen seviyelerinin korunması için titiz çalışmalar yürütüldüğünü söyledi. Kocaeli’de atıkların tamamı arıtılıyor Büyükakın, Marmara Denizi’ne yönelik çevresel tehditlere de değinerek, "Marmara denizindeki müsilajın nedeni, azot ve fosfor gibi maddelerin denize karışmasıdır. Bu maddelerin kaynağı ise evsel atıklar, yanlış tarımsal sulama ve endüstriyel kirliliktir." dedi. Başkan Büyükakın, Kocaeli’de atıkların tamamının arıtıldığını ancak diğer illerin de aynı hassasiyetle hareket etmesi gerektiğini belirtti. Başkan Büyükakın, çevre kirliliğiyle mücadelede büyükşehir belediyesi olarak büyük sorumluluk taşıdıklarını ifade ederek, "Kocaeli’de denize atılan her damla su arıtılmadan denize bırakılmıyor. Ayrıca, endüstriyel atıklarla mücadele ediyor ve zehirli sulara karşı büyük cezalar uyguluyoruz." ifadelerini kullandı. Su güvenlik meselesi haline geldi Başkan Büyükakın, suyun dünya genelinde güvenlik meselesi haline geldiğini ve Türkiye’nin su stresi yaşayan bir ülke olduğunu belirtti. Su kaynaklarını korumanın, tarım, hayvancılık ve balıkçılıkla birlikte gıda güvenliği için büyük önem taşıdığını ifade eden Büyükakın, gelecekteki kuraklık risklerine karşı bu sektörlerin desteklenmesi gerektiğini belirtti. Başkan Büyükakın, "Size verilen boya ve diğer malzemeleri mütevazi birer hediye olarak düşünün. Çünkü üretimin desteklenmesi önümüzdeki süreçte çok hayati bir önem arz ediyor. Bu yardımlar bereketli bir av sezonunda size destek olur, bizleri de hatırlarsınız umarım." diyerek konuşmasını tamamladı. Konuşmaların ardından balıkçılara avlanmada kullanabilecekleri malzemeler dağıtıldı.