ASAYİŞ - 28 Ekim 2025 Salı 16:36

Hüseyin Gün'ün şoförünün ifadesi ortaya çıktı!

A
A
A
Hüseyin Gün'ün şoförünün ifadesi ortaya çıktı!

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nun arasında bulunduğu şüphelilere yönelik ‘casusluk’ iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan şüpheli Hüseyin Gün’ün bir dönem yardımcılığını ve şoförlüğünü yapan B.Y.’nin emniyetteki ifadesi ortaya çıktı. B.Y. ifadesinde, "Merdan Yanardağ’ın ofisinin bulunduğu Seyrantepe’ye giderek zarf içerisinde bulunan parayı teslim etmemi söylemişti, zarfı bizzat Yanardağ’a 2023 seçimlerinden 1 ay önce kadar teslim etmiştim" dedi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ekrem İmamoğlu, stratejist Necati Özkan, gazeteci Merdan Yanardağ, teknoloji yatırımcısı Hüseyin Gün ve Melih Geçek’e yönelik ’casusluk’ iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma sürüyor. Soruşturma kapsamında etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan şüpheli Gün’ün bir dönem yardımcılığını ve şoförlüğünü yapan B.Y.’nin İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde verdiği ifade ortaya çıktı.

"Karşısında konuştuğu kişiler Türk vatandaşı olsa bile İngilizce konuşmasından dolayı, konuşulanları duymamı anlamamı istemediğini düşünüyorum"

İfadesinde 2021’de şüpheli Gün’ün özel şoförü olarak işe başladığını ve 2024 yılı Şubat ayına kadar da bu pozisyonda görev aldığını belirten B.Y., "Şoförlüğünü yaptığım dönemlerde Gün, üst düzey devlet görevlilerinin birkaçı hakkında ’yavrum ben şu anda önemli makamda bulunan üst düzey yöneticilerin İngiltere’nin maaşlı elemanı olduğunu biliyorum. Bunlarla alakalı bende belgeleri mevcut’ gibi söylemlerde bulunmuştu. Hatta Türkiye aleyhine birçok söylemlerde bulunurdu. Bu söylemleri ne sebeple yaptığına anlam veremiyordum. Bir gün sinirlenerek ’bu ülkeye karşı hiçbir şey yapamasam dağa çıkar, ülkeye karşı savaşırım’ gibi söylemlerde bulunmuştu. Benle olan sohbeti dışında arabada herhangi biri ile telefonla görüşürse bu görüşmeyi İngilizce gerçekleştirirdi. İlk işe girdiğimde de bana İngilizce bilip bilmediğimi sormuştu. Karşısında konuştuğu kişiler Türk vatandaşı olsa bile İngilizce konuşmasından dolayı, konuşulanları duymamı anlamamı istemediğini düşünüyorum" dedi.

"Merdan Yanardağ’ın ofisinin bulunduğu Seyrantepe’ye giderek zarf içerisinde bulunan parayı teslim etmemi söylemişti, zarfı bizzat Yanardağ’a 2023 seçimlerinden 1 ay önce kadar teslim etmiştim"

Şoförü olduğu için kaldığı eve de girebildiğini söyleyen B.Y., "Bunda herhangi bir sakınca yoktu fakat birisiyle görüşecekse veya konuşacaksa bunu evde çalışan hiçbir personelin yanında yapmaz daha çok odasına veyahut müsait bir odaya girip kapıyı kapatarak gerçekleştirirdi. Araba içerisinde yapmış olduğumuz gayriihtiyarı sohbetlerde, ülke geneli haber bültenlerine yansıyan ülkemiz aleyhine konularla alakalı ‘bak ben dün bu konularla alakalı görüşmüştüm, bugün bunlar oldu’ gibi söylemleri oluyordu. Şimdiye kadar ülkemiz lehine herhangi bir konuya sevinip mutlu olduğunu hiç görmedim. Daha çok ülkemiz aleyhine olan konularda sevinç, mutluluk duymaktaydı. Bu görüşmeleri kimlerle yaptığını bilmiyordum fakat bir dönem ‘Tele1’ sahibi Merdan Yanardağ’ın ofisinin bulunduğu Seyrantepe’ye giderek zarf içerisinde bulunan parayı teslim etmemi söylemişti. Bu olay 2 kez gerçekleşti ve zarfı bizzat Yanardağ’a 2023 seçimlerinden 1 ay önce kadar teslim etmiştim, 10 bin euro ve 5 bin euro olarak çekmiştim. Bu kişiye niye zarf götürdüğümü sorduğumda ise ‘destekliyoruz yavrum’ demişti" şeklinde konuştu.

"Ümit Özdağ’ın bir halt edebileceği yok, paramız boşuna gitmesin"

B.Y. ifadesinin devamında, seçim zamanlarında kendisine ‘Ümit Özdağ’ı destekleyelim, maddi yardım sağlayalım, bu hükümetin gitmesi lazım’ dediğini söyleyerek, "Fakat bir süre sonra ‘Ümit Özdağ’ın bir halt edebileceği yok, paramız boşuna gitmesin’ şeklinde söylemlerde bulunmuştu. Şüpheli Gün polis çevirmelerini gördüğü zaman tedirgin olur ve her zaman gittiğimiz güzergahı değiştirmemi ve çevirmeden geçmememi isterdi. Çevirmede durdurulduğumuz zamanlarda da çok tedirgin olurdu. Genelde yabancı vatandaşlarla iletişim halindeydi, bu kişinin söylemleri ve görüştüğü kişiler itibarıyla ülkemiz aleyhine faaliyetlerde bulunduğunu düşünüyorum. Bunun haricinde bu kişinin ismen tanımadığım birçok yabancı şahısla görüştüğüne şahit oldum" ifadelerini kullandı.

Sema Demir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Elektrikli otomobilin yakınına yıldırım düştü, milyonluk araç ’hurda’ oldu Yoldaki trafoya düşen yıldırım nedeniyle son model elektrikli otomobil, teknoloji harikasından "bilmeceye" dönüştü. Arızayı çözemeyen servisin araç fiyatı kadar masraf çıkarması, arızanın giderileceğinin de garantisini vermemesi üzerine İzmirli yüksek mühendis, dünya otomotiv devi markaya karşı hukuk savaşı başlattı. Olay geçtiğimiz mayıs ayında Ankara’da meydana geldi. İzmirli Yüksek Ziraat Mühendisi Ersel Şengel, meslektaşı Dr. Hüseyin Akdemir ile birlikte 2024 model Peugeot 3008 elektrikli otomobiliyle Nevşehir’deki bir sempozyuma gitmek üzere yola çıktı. Ankara girişinde yoğun sağanak yağış altında ilerleyen ikili, yol kenarındaki trafoya yıldırım düşmesiyle sarsıldı. Aracın lastiklerinin patladığını düşünen Şengel, otomobili güvenli bir bölgeye çekti. Ancak araç durduktan sonra kendisini tamamen kilitledi ve bir daha çalışmadı. Yol yardım aracılığıyla otomobilini yetkili servise çektiren Şengel, burada ikinci bir şok yaşadı. İddiaya göre servis çalışanları aracın arızasını tespit edemediği gibi, yurt dışından istenecek yedek parçaların maliyetinin kullanıcı tarafından karşılanması gerektiğini belirtti. Parça fiyatlarının araç fiyatına yaklaştığını ifade eden Şengel, üstelik bu parçalar gelse dahi aracın tamir edileceğine dair kesin bir garanti verilmediğini vurguladı. Yaşanan bu tıkanıklık üzerine Şengel, avukatı aracılığıyla dünya devi otomobil markası hakkında suç duyurusunda bulunarak hukuk mücadelesi başlattı. "Arızayı tespit edemediler" Olay anını anlatan Ersel Şengel, "Yağmurlu ve gök gürültülü bir havaydı. Yan tarafta bulunan trafoya yıldırım düştü. Ya oradan seken ya da bilemiyorum, bir saniyenin bile altında bir anda bizim aracımıza da isabet etti. Araç birden kendini kilitledi. Aracı da hocam kullanıyordu" dedi. Yaşanan durumun ardından yol yardımı aradıklarını belirten Şengel, "Yol yardım çağırdık ve aracı servise götürdük. O tarihten bu yana da elektrikli bir araç olmasına ve teknolojisi yeni olmasına rağmen, aracı aldığımız firma maalesef hiçbir şekilde bize yardımcı olmadı. Arızayı tespit edemediler" diye konuştu. Yetkili servisin, arızanın tespiti için tüm yedek parçaların baştan satın alınmasını talep ettiğini ifade eden Şengel, "Bu parçaların bozuk olup olmadığına dair kendilerinin de bir fikri yoktu. Halbuki yurt dışından bu araçları getiriyorlarsa, yedek parçaları bulundurmak, teknik personeli ve servis ekiplerini bu konuda yetiştirmekle mükellefler" şeklinde konuştu. "Araç üretici firma garantisinde" Çok ciddi bir tehlike atlattıklarını vurgulayan Şengel, "Araç aniden durabilirdi. Pili daha dolu olsaydı çok daha farklı ve ciddi sıkıntılar oluşturabilirdi. Aracın arızasını tespit edememeleri konusunda servis de bizimle hemfikir. Nasıl yapacaklarını bilmiyorlar. Deneme yanılma yoluyla çözmeye çalışıyorlar ama bu deneme yanılma ile çözülecek bir iş değil. Çünkü bu araç üretici firma garantisinde. Üretici firma garantisinde olan bir üründe hangi parçanın arızalı olduğunu tespit etmek ve yedeklerini bulundurmak zorundalar" ifadelerini kullandı. Yaşanan mağduriyet nedeniyle hukuki yollara başvurduklarını belirten Şengel, "Biz de bu gerekçelerle dava açtık. Aracı ocak ayı sonunda teslim aldık, sadece 2,5-3 ay kullandık. Mayıs ayının başında da bu olay başımıza geldi. Araç şu an Ankara’da serviste. Aracı kullanamıyoruz. Buna rağmen taksitlerini hala ödüyoruz" diyerek yaşadığı mağduriyeti dile getirdi. "O an öleceğiz diye düşündüm" Olay anında aracı kullanan Şengel’in arkadaşı Dr. Hüseyin Akdemir de olay anını anlattı ve yaşadıkları korku dolu anları paylaştı. Akdemir, "Yağmurlu bir havaydı. Ankara’ya girerken hızımız da çok yavaştı, 30-40 kilometre civarında gidiyorduk. Bir tarafta yağmur, bir tarafta şimşek çakıyordu. Kenara çekip durmayı düşünüyorduk. Hemen yol kenarındaki bir trafoda şimşek çaktı. Gök gürültüsüyle birlikte yıldırımın düştüğünü gözlerimle gördüm. O düşen yıldırım bizim aracın etrafında döndü. Ersel’e ’yıldırım düştü’ diye bağırdım. Yıldırımın elektrik akımı geçince sanki arabanın tekerlekleri patladı zannettim. Araba tak tak tak diye ses çıkardı. Ersel ’lastikler patladı, araba yanıyor’ dedi. O an ’öleceğiz’ diye düşündüm" ifadelerini kullandı. Akdemir, yaşanan panik anında aracı güçlükle yol kenarına çektiğini belirterek, "Anında bir refleksle aracı sağa çekmeye çalıştım. 10-15 metre sonra küçük bir giriş, patika bir yol buldum ve zorla yanaştım. Araç orada durdu ve stop etti" dedi. Araç çalışmadı, bagajda yanık izleri vardı Araçtan hemen inemediklerini ve bunun hayati önem taşıdığını belirten Akdemir, "Yağmurdan dolayı hemen inemedik, iyi ki de inmemişiz. Elektrik mühendisleriyle, otomotivcilerle görüştüm. Eğer anında inseydik elektriği tamamlayacağımızı ve kül olacağımızı, cam açık olsaydı yıldırımın camdan içeri girip bizi öldürebileceğini söylediler" dedi. Olaydan birkaç dakika sonra araçtan indiklerini ifade eden Akdemir, "Aradan 3-4 dakika geçti. Aşağı indik, baktık lastikler sağlam sapasağlam. Ama araç çalışmıyordu, kendini kilitlemişti. Arka bagajı da açamadık. Bagajın olduğu yerde oksijen kanalı yakılmış gibi görüntüler vardı. Sanki bıçakla kesilmiş gibiydi. Çok büyük bir badire atlattık" diye konuştu. Akdemir, yaşadıkları olayı vurgulayarak, "Şu anda ikimiz de, çok sevgili dostum Ersel’le tesadüfen yaşıyoruz. Sanki ikinci baharımızı yaşıyoruz" dedi. "Eğitim amaçlı incelenmeli" Aracın arızasının bulunmaması nedeniyle markanın bu aracı eğitim amacıyla incelmesi gerektiğini savunan Dr. Özdemir şu ifadelere yer verdi: "Söz konusu araçta Faraday kafesinin bizi korumadığını düşünüyorum. Bilimsel olarak konuştuğum kişiler de bunu söylüyor. Bu araçta teknik bir arıza ve teknik bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. Önümüzde ve arkamızda araçlar vardı, onlara hiçbir şey olmadı. Bizi aracımız korumadı. Arkadaşım aracı yeni almıştı, 7 aydır araç yok. Arıza tespiti yapılamadı. Uluslararası bir otomotiv sektöründe böyle sahipsiz kalmak insana dokunuyor. Bu marka hâlâ satmaya devam ediyor. Bence bu aracı alıp Fransa’ya götürmeleri lazım. Eğitim amaçlı incelenmeli, ’acaba ne oluyor’ diye bakılmalı. Çünkü böyle bir görüntüye daha önce hiç rastlanmadı."
Manisa Kula’da asayiş ve narkotik uygulamalarında 23 kişi yakalandı Manisa’nın Kula ilçesinde polis ve mahalle bekçilerinin katılımıyla gerçekleştirilen asayiş ve narkotik uygulamalarında çeşitli suçlardan aranan toplam 23 kişi yakalandı. İlçe genelinde yürütülen kapsamlı çalışmalar kapsamında, farklı suçlardan aranan şahıslara yönelik eş zamanlı operasyonlar düzenlendi. Kula İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri ve mahalle bekçilerinin katılımıyla gerçekleştirilen çalışmalar sonucu çeşitli suçlardan aranan toplam 23 kişi yakalandı. Adli işlemleri tamamlanan şahıslardan, haklarında 4 ay ile 7 yıl 6 ay arasında kesinleşmiş hapis cezası bulunan 14 kişi tutuklanarak cezaevine gönderildi, diğer şüpheliler ise savcılık talimatları doğrultusunda serbest bırakıldı. Yakalanan şahıslar arasında; alkol veya uyuşturucu maddenin etkisi altında araç kullandıkları tespit edilen İ.O. (41), R.A. (26) ve M.K. (26) ile basit ve kasten yaralama suçlarından aranan S.G. (32), K.Y. (33) ve M.A. (39) isimli şahısların bulunduğu öğrenildi. Ayrıca bina içerisinden hırsızlık suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası bulunan İ.A. (43), hırsızlık suçundan 5 yıl cezası bulunan B.A. (36) ile hükümlünün kaçması suçundan aranan E.B. de tutuklanarak cezaevine teslim edildi. Dolandırıcılık, tehdit, hakaret, Askeri Ceza Kanunu’na muhalefet ve benzeri suçlardan yakalanan bazı şahıslar ise ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. Öte yandan uyuşturucu ile mücadele kapsamında yürütülen çalışmalarda 3 ayrı operasyonda toplam 8 şüpheliye işlem yapıldı. O.Z. (26), M.B. ve B.P. (25) isimli şahıslara yönelik yapılan aramada farklı ölçülerde A4 bonzai ele geçirilirken, O.Z. tutuklanarak cezaevine gönderildi, diğer iki şüpheli ise ifade sonrası serbest bırakıldı. A.T. (46), M.A. (48) ve Ö.T. (48) isimli şahısların üzerlerinde yapılan aramalarda 60 içimlik A4 bonzai, 0,23 gram metamfetamin ve uyuşturucu içiminde kullanılan aparatlar ele geçirilirken, bu şahıslar da ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. İ.A. (31) ve E.K. (23) ile yapılan aramalarda ise 1,33 gram esrar ve 52 adet sentetik hap ele geçirildiği öğrenildi.