ASAYİŞ - 05 Haziran 2025 Perşembe 17:38

İBB soruşturmasındaki şüpheli şoför Servet Yıldırım’ın ifadesine ulaşıldı

A
A
A
İBB soruşturmasındaki şüpheli şoför Servet Yıldırım’ın ifadesine ulaşıldı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ve görevinden uzaklaştırılan tutuklu başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik yürütülen yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanan iş adamı Hüseyin Köksal’ın şoförü Servet Yıldırım’ın etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak verdiği ifadesine ulaşıldı. Yıldırım, "Olay TV satın alınırken Kültür A.Ş’nin parası ile satın alındı. Olay TV’nın satışı konusunda anlaşılan 2 buçuk milyon euro Çağlar tarafından Köksal’a iade edildi" dedi.


İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) ve görevinden uzaklaştırılan tutuklu başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik yolsuzluk iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma sürüyor. İş adamı Hüseyin Köksal, soruşturma kapsamında ’rüşvet vermek’ ve ’suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma’ suçlarından tutuklanmıştı. Köksal’ın şoförü Servet Yıldırım da şüpheliler arasındaki yerini alarak tutuklanmıştı. Ardından etkin pişmanlık kapsamında beyanda bulunan Servet Yıldırım konutu terk etmemek suretiyle adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliye edilmişti. Servet Yıldırım’ın ifadesine ulaşıldı.



Servet Yıldırım’ın Sulh Ceza Hakimliği ifadesine ulaşıldı


İşadamı Hüseyin Köksal’ın şoförü Servet Yıldırım’ın soruşturma kapsamında etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak Sulh Ceza Hakimliği’ne verdiği ifade ortaya çıktı. Yıldırım ifadesinde, "Hüseyin Köksal’ın 15 yıl şoförlüğünü yaptım. Hüseyin Köksal Bahçeşehir’de oturuyordu. Köksal’ı sürekli ikametine bıraktığımdan dolayı burada Hasan Şenyurt isminde biri ile tanıştım. Şenyurt ile bazı akşamları alkol alır, masasında sohbet ederdik. Yine bir akşam alkol aldığımız esnada Şenyurt sohbetimizi kayda almış ve bu ses kaydını yaklaşık bir yıl önce savcılığa vermişti. Ses kaydının savcılığa verilmesi üzerine işime son verildi. Ancak Hüseyin Köksal işime son vermesine rağmen maaşımı ödüyordu. Son bir yıldır Hüseyin Köksal’ın yanında fiili olarak çalışmıyorum" diye konuştu.


Yıldırım, ifadesinin devamında Olay TV’nin satın alınması sürecinden bahsederek, "Köksal ve İmamoğlu 15-20 yıldır tanışıyorlar. Olay TV’nin sahibi Cavit Çağlar’dı. Köksal, İmamoğlu’nun talimatı ile Olay TV’yi Cavit Çağlar’dan almak istedi. Satın alım ile ilgili finansmanı İmamoğlu sağlayacaktı. Cavit Çağlar ile Köksal Olay TV’nin satın alınması hususunda 2 buçuk milyon euroya anlaştılar. Satın alma sürecindeki ve televizyonun kuruluş aşamasındaki tüm süreç ile ilgili finansmanı, İmamoğlu’nun talimatı ile Fatih Keleş İstanbul Büyükşehir Belediyesi üzerinden sağladı. Olay TV satın alınırken Kültür A.Ş’nin parası ile satın alındı. Bu dönemde Kültür A.Ş’nin Genel Müdürü Serdar Taşkın’dı. Yaşanan tüm süreci Taşkın da bilmektedir. Olay TV’nin merkezi Bursa’daydı. Cavit Çağlar ile Hüseyin Köksal satın alma konusunda anlaştıklarında, Ekrem İmamoğlu Olay TV’nin merkezini Bab Plaza’ya taşımak istedi. Bunun üzerine plazanın 1. katı, İsmail adında emlakçıdan 1 milyon 200 bin euroya satın alındı. Plazanın 1. katının parası da İmamoğlu’nun talimatı ile Kültür A.Ş’nin bütçesinden sağlandı. Bu parayı da Keleş, İmamoğlu’nun talimatı ile Hüseyin Köksal’a verdi. Köksal da söz konusu parayı emlakçıya ödedi. Bahsettiğim para transferleri Köksal’ın hesaplarında görünür. Bu plazaya gidilerek emlakçıya ulaşılabilir" ifadelerini kullandı.



"Teçhizatların finansmanı İmamoğlu’nun talimatı ile Fetih Keleş aracılığı ile Hüseyin Köksal’a yapıldı"


Kanalın yayın yapılabilmesi için tam teçhizatla donatıldığını söyleyen Yıldırım, "Bab Plaza’daki 1. kat mülki ile birlikte alınınca bir televizyon kanalının yayın yapabilmesi için son model tüm teçhizatlar ile donatıldı. Tahminime göre Bab Plaza’daki 1. kat alındıktan sonra teçhizatlara da 2 milyon euro harcandı. Techizatların finansmanı da Ekrem İmamoğlu’nun talimatı ile Kültür A.Ş üzerinden Fetih Keleş aracılığı ile Hüseyin Köksal’a yapıldı. Plazadaki 1. kat tamamlandıktan sonra Olay TV Bursa’dan, Kağıthane’ye taşındı. Kağıthane’de yaklaşık bir hafta yayın yaptı. Olay TV Kağıthane’de yayına başladıktan sonra Cavit Çağlar, Hüseyin Köksal’ın yanına gelerek, kanalın devrini yapamayacağını söyledi. Bunun üzerine Olay TV’nın satışı konusunda anlaşılan 2 buçuk milyon euro Çağlar tarafından Köksal’a iade edildi. Çağlar devir parasını Köksal’dan almıştı ancak, resmi devir işlemini henüz yapmamıştı. Köksal Olay TV’yi satın alırken 2 buçuk milyon euronun bir kısmını elden Çağlar’a ödedi. Parayı Fatih Keleş nakit olarak Hüseyin Köksal’a getirdi. Hüseyin Köksal da elden ödediği paraları bizzat kendisi, Çağlar’a Levent’teki ofisinde teslim etti. Bu esnada Köksal’ın şoförlüğünü ben yapıyordum. Paralar Çağlar’a tek seferde gitmedi. Parça parça çantalar ile gitti" diye konuştu.



"Köksal, 2 şirketi amcasının oğlu avukat Ahmet Köksal’ın üzerine kurdu"


Servet Yıldırım, "Olay TV’nin devri olmayınca Bab Plaza’daki yer Tarih TV’ye devredildi. Devir işlemini Hüseyin Köksal yaptı. Tarih TV şu an faaliyetlerine devam etmektedir. Bildiğim kadarıyla Tarih TV’nin devir karşılığında 4 buçuk milyon euro alındı. Buradan gelen 4 buçuk milyon euro ile Beyoğlu’nda bulunan Söktaş adlı firmaya ait tarihi bina İmamoğlu’nun talimatı ile Carsal firması üzerine alındı. Firma, Hüseyin Köksal’ın üzerinedir. Fakat firma gerçekte İmamoğlu’nundur. Firmaya ait ’Tarih’ isimli dergi de vardır. Bu dergi de İmamoğlu’nun talimatı ile alınmıştır" şeklinde konuştu.


İfadesinde, reklam ihalelerinin alınması amacıyla kurulan şirketlere ilişkin de konuşan Yıldırım, "Hüseyin Köksal medya işine girince İmamoğlu Köksal’a, ’medya işine girdiğinden dolayı hükümet tarafından sana baskı gelir. Tekstil işinde kredi kullanamazsın. Bu sebeple sana 2 tane reklam şirketi kuralım. Bu şirketler üzerinden belediyedeki reklam ihalelerine girersin’ dedi. Bunun üzerine Köksal, Advertcity ve Urban Medya isimli şirketleri amcasının oğlu avukat Ahmet Köksal’ın üzerine kurdu. Köksal’ın ortağı da Murat Kapki’dir. Advertcity’nin yüzde 80’i Ahmet Köksal’ın yüzde 20’si Murat Kapki’nin üzerinedir. Ben yaklaşık bir yıl önce Hüseyin Köksal ile çalışmayı fiili olarak bıraktım. Ben bıraktıktan sonra Hüseyin Köksal bahsedilen şirketleri kendi üzerine almış olabilir. Bu şirketler kurulur kurulmaz İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin reklam ihaleleri bu şirketlere verildi. Üst geçit reklam ihalelerinin tamamını bu şirketler alıyordu. Yanlış hatırlamıyorsam 2 şirketin yıllık cirosu 1 buçuk milyar liraydı" dedi.



"Serdar Taşkın’ın çantasının içi Amerikan doları ve euro doluydu"


İBB iştiraki Kültür A.Ş.’ye ilişkin de ifade veren Servet Yıldırım, "İmamoğlu, ilk Belediye Başkanı seçildiğinde Kültür A.Ş’ye Serdar Taşkın isimli şahsı atadı. Serdar Taşkın Kültür A.Ş Müdürü olunca Hüseyin Köksal ziyaretine gitti. Haftada 1 veya 2 sefer Hüseyin Köksal, Serdar Taşkın’ı ziyarete giderdi. Ben de bu vesile ile Taşkın’ın şoförü Orhan Cevahiroğlu ile tanıştım. Köksal ile Taşkın içeride görüşürken biz de Cevahiroğlu ile dışarıda muhabbet ederdik. Cevahiroğlu bana; Serdar Taşkın’ın Kültür A.Ş’ye ait paraları evine götürdüğünü, hatta bir kısmını Orhan’ın hesabına yatırdığını, kendisine külçe altın aldırıp Nişantaşı’nda bulunan 2 bankadaki kiralık kasalara yatırdığını anlatırdı. Ben de kendisine senin hesabına yatırdığı parayı çek götür savcılığa ver dedim. Bizim araba, CHP Milletvekili Özgür Karabat’a tahsisli olduğundan çakar vardı. Bu sebeple Taşkın bizimle gelmek isterdi. Taşkın bizimle geldiğinde şoförünün anlattığı gibi yanında sürekli çanta vardı. Bir gün benzinliğe girdiğimizde Taşkın ve Keskin tuvalete gitti. Bu esnada merek edip Serdar Taşkın’ın çantasını açtım. Çantanın içi Amerikan doları ve euro doluydu. Bu paranın Kültür A.Ş’nin parası olduğunu düşünüyorum. Taşkın’ın şoförü Orhan Cevahiroğlu, Taşkın’ın iki tane villa alıp bu villaları Zafer Saatçi üzerine yaptığını söylerdi" ifadelerini kullandı.



"İmamoğlu’nun avukatı beni arayarak tehditvari bir konuşma yaptı"


Şüpheli Yıldırım, ifadesinde İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan’ın, İBB’ye yönelik operasyonlar yapılmadan önce kendisini aradığını belirterek, "Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından operasyon yapılmadan yaklaşık 1 hafta önce Mehmet Pehlivan beni arayarak ’seni ifadeye çağırabilirler, senden dik durmanı istiyorum, bunu ailen ve çocukların için yapacaksın benim için değil’ şeklinde tehditvari bir konuşma yaptı. Bu güne kadar hem ilk ifademde hem de cezaevinde bulunduğum süreç içerisinde bildiklerimi Başsavcılığa anlatmak için niyetlenmiş olsam da ceza infaz kurumunda avukatlar tarafından ciddi gözetim altına tutularak ifade vermemizin engellenmesi nedeniyle bu ana kadar ifade veremedim. Bana rızam dışında atanan avukatı değiştirmek istediğimi beyan ettiğimde de böyle bir şeyin mümkün olmadığını ilettiler. Kurulan bu yapının üyesi değilim. Köksal’ın yanında çalışmam nedeniyle bu yapının bir parçası gibi gözüksem de hiçbir zaman bu şahısların yapmış olduğu usulsüzlükleri tasvip etmedim. Yaklaşık bir buçuk iki yıl önce CHP İl Binasının satın alınma sürecinde benim ses kayıtlarımın ortaya çıkması neticesinde beni zaten yanlarından uzaklaştırdılar. Sulh Cezaya sevk edilerek tahliyemi talep etmekteyim" dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Keşan’da trafik kazasında hayatını kaybedenler için yapılan anıt açıldı Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Karacaali köyünde 1998 yılında meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden 7 öğrenci ve 1 servis şoförü için kazanın meydana geldiği noktada yenilenen anıt törenle açıldı. Törende konuşan Karacaali Köyü Muhtarı Mustafa Kocaalili, "Paşayiğit İlköğretim Okulu’na taşımalı eğitim kapsamında giden öğrencilerimizi taşıyan servis aracının geçirdiği kaza sonucunda, henüz yolun başındaki 7 evladımız ve görevini yapan 1 şoförümüzü kaybettik. Bu acı olay, yalnız aileleri değil tüm Karacaali’yi ve bölgemizi derinden sarmıştır. Bugün açılışını yaptığımız bu anıt, kaybettiğimiz evlatlarımız ve şoförümüzün aziz hatırlarını yaşatmak, benzer acıların bir daha yaşanmaması için toplumsal hafızamızı ve farkındalığı diri tutmak amacıyla inşa edilmiştir" diye konuştu. Edirne İl Genel Meclisi Başkanı Çiğdem Gegeoğlu, kazada hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dilerken, Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan da kazanın meydana geldiği günü anlattı. Keşan Kaymakamı Aziz Mercan ise yaşanan kazanın büyük bir acı olduğunu dile getirerek, "Buradan hepimiz gerekli dersi alıyoruz. Bu olayların yaşanmaması için elimizden ne geliyorsa gerekli gayreti göstereceğiz" dedi. Paşayiğit İlkokulu ve Ortaokulu öğrencilerinin, anıta çiçek bıraktığı tören, dua yapılmasıyla sona erdi. Törene, muhtarlar, sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin temsilcileri, kazada hayatını kaybedenlerin yakınları ve çok sayıda vatandaşlar katıldı.
Düzce Otobüs şoförlerinin duyarlılığı araç içi kamerasına yansıdı Düzce Belediyesi özel halk otobüsü şoförleri, rahatsızlanan yolcular için güzergahlarından çıkarak yolcuları hastaneye yetiştirdi. O anlar araç içi kamerasına yansıdı. Düzce Belediyesine bağlı Düzce Ulaşım A.Ş.’ye ait iki ayrı hatta görev yapan halk otobüsü şoförleri bir hafta arayla rahatsızlanan iki yolcuyu harekat merkezine haber verip güzergah dışına çıkarak Acil Servis’e ulaştırdı. İlk olay 7 Aralık’ta yaşandı. Düşmeye bağlı olarak yürüme güçlüğü çeken ve hastaneye gitmek isteyen genç kadını fark eden şoför İzzet Aydın, hastaneye yakın durakta indirmek yerine acil servisin kapısına kadar götürdü. "Harekat merkezine bildirip, güzergah değiştirdim" Olay günü yaşananları aktaran araç şoförü İzzet Aydın, "2013 yılından bu yana şoförlük yapıyorum. 7 numaralı hatta çalışıyordum. Krempark’ın oradan 3 kişi araca bindi. Bir tanesi ayağının üzerine basamıyordu. Geçmiş olsun dedim. Hastaneye gideceğiz dedi. Harekat merkezine bildirerek güzergah dışına çıkacağımı söyleyerek, hastayı hastaneye götürdüm. Araçta başka kimse de yoktu. Acilin önüne kadar götürüp, güzergahıma devam ettim" dedi. Bir diğer olay ise 12 Aralık Cuma günü gerçekleşti. Araca bindiğinde fenalaşan yolcuyu fark eden otobüs şoförü Suat Atmaca, Hastane Caddesi’ndeki duraktan "U" dönüşü yaparak güzergah dışına çıktı. Vakit kaybetmeden rotayı Atatürk Devlet Hastanesi Acil Servisine çeviren Atmaca kısa süre içerisinde Acil Servis önüne ulaştı. Otobüsten indirilip sedyeye alınan kadın yolcu, sağlık ekiplerine ulaştırıldı. "Vatandaşın sağlığı her şeyden önemlidir" diyen şoför Suat Atmaca, "Olay günü 18 nolu hatta çalışıyordum. Durağa yanaştığımda iki genç benden kolanya istedi. Ne olduğunu sorduğumda arkadaşlarının rahatsızlandığını söylediler. Harekat merkezini arayarak rotamdan çıkıp U dönüşü yaptım. Hastanede acil servise geldiğimizde servise bindirdik ve hastamızı sağlık ekiplerine teslim ettik. Bize periyodik eğitimler veriliyor, bu eğitimlerde bu sağlık konusunda da hassas davranmamız konusunda bilgilendirme yapılıyor. Bizimde çocuğumuz var, biz burada insanlık görevimizi yaptık" dedi. Yaşanan bu örnek davranışlar, Düzce Ulaşım A.Ş. bünyesinde görev yapan şoförlerin, yolcuların sağlığı ve güvenliği konusunda da sorumluluk bilinciyle hareket ettiğini gösterdi. Şoförlerin duyarlılığı diğer yolcular tarafından da tebrik edildi.
Ankara Sanatçı Metin Şentürk TBMM’de engelli bireylerin sorunlarını ve hayat hikayesini anlattı AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu başkanlığında toplanan Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu’na katılan sanatçı Metin Şentürk, engelli bireylerin sorunlarını ve hayat hikayesini anlattı. Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu, AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu başkanlığında toplandı. Komisyona sanatçı ve Dünya Engelliler Birliği Kurucu Başkanı Metin Şentürk katıldı. Komisyonun açılışında konuşan Kasapoğlu, "Tüm Komisyon üyelerimizin ortak inancı, engelli bireylerimizin toplumun tam merkezinde yer alması; sanatta, sporda, siyasette, akademide, medyada, üretimde, istihdamda her bir noktada en merkezde yer alması, onların merkezde yer almasıyla birlikte toplumun bu anlamdaki algısı, bakışı çok güçlü şekilde değişiyor. Kullanılan dilden, ön yargıların kırılmasına kadar pek çok değişimi gözlemliyoruz. İşte, Metin Bey’in bu anlamdaki yolculuğu da hem sanat alanında hem de sivil toplumdaki mücadelesi bu açıdan çok kıymetli ve çok ama çok öğretici" diye konuştu. "9 kişilik ailenin 6 kişisi kör oldu" Konuşmasına kendi hayat hikayesini anlatarak başlayan Metin Şentürk, "7 çocuklu bir ailede doğdum. Yalnız hayatın anneme acımasız şakaları enteresan bir şekilde devam etti. Baba tarafından genetik körlük vardı. 2 kız kardeşim, 2 erkek kardeşim, babam ve ben, hepimiz sağlam doğmamıza rağmen, 9 kişilik bir ailede 6 kişi zaman içinde yaşanan küçük problemlerden körlükle karşıya kaldı. 9 kişilik ailenin 6 kişisi kör oldu. Bugüne kadar hayatımı kolaylaştıran yegâne unsurun bakış açısı olduğuna çok inandım. Bakış açınızı değiştirdiğinizde acınızı değiştirebiliyorsunuz" dedi. "Sahadaki çalışmalarınız içinse ben 7/24 hazırım" Engelliliğin, engelliden ziyade aileleri için daha zor olduğuna inandığını dile getiren Şentürk, "Engelli hayatına bir şekilde alışıyor ama aileler için her uyanılan sabah aynı tabloyla karşılaşmak biraz daha farklı. Evlatlarının önündeki engelleri aileler, sonra yasalar, sonra da vicdanlar kaldırırsa bazı şeylerin çok daha iyi olacağına inanıyorum. Sahadaki çalışmalarınız içinse ben 7/24 hazırım. Emeğimle, bedenimle, ruhumla ve gönlümle yanınızda olmaya hazırım. Şayet bu işe yarayacaksa, dediğim gibi, 7/24 ülkenin her tarafında emek veririm. Çünkü sonuç itibarıyla, benim bu ülkede bu kadar emek verme çabamın tek bir nedeni var. Askerlik yapamadığım bir ülkede askerliğimi bu şekilde tamamlıyorum, bu da benim hayata bakış açımın bir tarafı" ifadelerini kullandı.