GÜNDEM - 13 Ağustos 2024 Salı 11:22

İBB’nin sulama sistemi bozuldu, sürücüler araçlarını E-6’da yıkamaya başlayınca trafik kilitlendi

A
A
A

İstanbul Avcılar TEM Otoyolu kenarında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)’nin yeşil alanda kullanılan sulama sistemi patladı. Patlayan hattaki tazyikli su şelale gibi E-6 otoyoluna aktı. Durumu fırsat bilen bazı sürücüler, patlayan hattan boşa akan su ile araçlarını yıkadı.

İstanbul Avcılar TEM Otoyolu kenarında bulunan İBB’ye ait yeşillik alandaki sulama sistemi arızalandı. Sular yeşillik alan yerine yola doğru şelale gibi akınca, durumu fırsat bilen sürücüler ise, saatlerce boşa akan bol su ile araçlarını temizlediler. Emniyet şeridine yanaşıp suyun altına girerek aracını yıkayan sürücüler, Basın Ekspres İkitelli istikametine gidecek araçların da yolunu tıkadı. Yaşanan ilginç anlar, yoldan geçen bir vatandaş tarafından kaydedildi, araç yıkayanları seyredenlerde trafiğin yavaşlamasına sebep olunca Ispartakule’ye doğru trafik sıkıştı. Yoğunluk Ambarlı Liman yolu E-6 bağlantısına kadar geniş bir alanı etkiledi.

Yağız Ekrem Çiftçi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Mantar enfeksiyonunda rutubete dikkat: Ciğerlere inebilir Memorial Kayseri Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Serpil Kuş, özellikle rutubetli ortamlarda mantar bulunacağını ve bu ortamda kıyafetlerin küfleneceğini belirterek, mantarların solunum yoluyla akciğerlere nüfus edebileceğini söyledi. Bazı mantarların aslında insan florasının bir parçası olduğunu söyleyen Memorial Kayseri Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Serpil Kuş, "Mantarlar, tıpkı bakteriler ve virüsler gibi dışarıda bulunan mikron düzeyindeki boyutlardaki canlılardır aslında. Bunlar bazen koloniler oluşturarak görüntü hale gelebilir, çıplak gözle görebiliriz ama çoğunlukla göremediğimiz boyutlarda toprakta, havada hatta şu anda avuç içimizde sporları bulunan bir canlı türüdür. Aslında bazı mantarlar kendi floramızın bir parçasıdır. Tıpkı bakteriler gibi bulunması gereken bir şeydir. Ancak kişide bağışıklıkla ilgili bazı bozukluklar olduğunda HİV, AİDS, kanser, kemoterapi, lösemiler gibi durumlarda ya da kontrol edilemeyen durumlarda savunma hücreleri fonksiyonlarını yerine getiremediğinde bu mantarlar hava yoluyla bizim akciğerlerimize yerleşip ya da burnumuzun içerisindeki sinüslere yerleşip, bazen de kan yoluyla akciğerimizden tüm vücudumuza yayılarak bazı enfeksiyonlara sebep olabilirler" dedi Serpil Kuş, tedaviye rağmen iyileşmeyen durumların mantar enfeksiyonunu düşündürdüğünü söyleyerek, "Aslında sadece mantarda olur dediğimiz bir akciğer enfeksiyonu durumu yoktur. Aynı diğer enfeksiyonlar gibi geçmeyen öksürükler, balgam, balgamda bazen belki siyahlık ya da çok beyaz pamukçuk benzeri bir görüntünün oluşması, aralıklı ateş atakları, mevcut antibiyo terapiye rağmen düzelmeyen bir enfeksiyon kliniği olabilir. Çünkü antibiyotikler biliyorsunuz ki bakteriler içindir. Mantarlar için de antifungal, anti mantar ilaçlarının kullanılması gerekmektedir. Hastanın kliniğinin bu şekilde tedaviye rağmen kötüleşmesi, altta da özellikle bir bağışıklık yetmezliği durumu varsa bizi mantar enfeksiyonu konusunda düşündürmelidir" ifadelerini kullandı. "Mantar solunum yoluyla nüfus edebilir" Mantarın solunum yoluyla da vücuda nüfus edebileceğini söyleyen Serpil Kuş, "Mantar solunum yoluyla vücudumuza tabii ki nüfus edebilir. Akciğerlerde altta yatan boşluk oluşumuna sebep olan bir yapısal bozukluk varsa bu alanlarda yerleşip, bağışıklıkta da bir zafiyet bulduğu anda buralarda üreyebilirler. Bunların tedavisi bazen zordur ve hayati tehlike de oluşturabilir. Zaten hepimizin ortamında var diye konuşmuştuk ancak bazen rutubetli yerlerde yaşamak mecburiyetinde kalabiliyoruz. Evlerimizin duvarlarında siyah küfler oluşabiliyor. Bunlar bizim için hastalık oluşturucu mantarlar ve tekrarlayan solumalar esnasında bunlar akciğerlerimize, hava yollarımıza da inebiliyorlar. İkincil olarak da bazen mantarla çok kirlenmiş kıyafetlerin giyilmesi ya da kullanılması yine bağışıklık zafiyeti halinde kişilerde mantar enfeksiyonuna sebep olabiliyor. Ya da bağışıklığının zaten düşük olduğunu bildiğimiz bir kişinin toprakla ya da mantar konusunda rutubetin olduğu bir yerde basit ve hızlı bir şekilde hastaya bulaşmasına sebep olabiliyor" dedi. "Küflü kıyafetler giyilmemeli" Dr. Serpil Kuş, rutubetli ortamlarda kıyafetlerin küflenebileceğini ve bu kıyafetlerin giyilmemesi gerektiğini söyleyerek, sözlerini şu şekilde tamamladı: "Öncelikle zaten mantar bulunan ki atasözlerinde bile ‘Rutubet insanı öldürür’ şeklinde ana fikri olan atasözleri mevcut. O yüzden bizim rutubetli yerlerden uzak durmamız, evlerimizin havalandırmasını düzenli ve iyi yapmamız gerekiyor. Bunun dışında da küflenmiş kıyafetlerimiz varsa ki dolapta bazen rutubet dolayısıyla kıyafetlerimiz küflenebiliyor. Bunların giyilmemesi gerekiyor. Bunun dışında da kesinlikle bir diyabetimiz varsa bunun kontrol altında tutulması yani 3 aylık şeker takiplerinin normal sınırlarda gitmesine özen göstermemiz gerekiyor. Bu tarz uzayan semptomlar olması, antibiyotiğe dirençli durumlar olması halinde de bir hekime erken başvuru öneriyoruz."
Muğla Muğla’nın ihracat şampiyonu olduğu su ürünleri ihracatı 5 yılda yüzde 100 arttı Muğla’nın Türkiye’de ihracat şampiyonu olduğu ve ihracatın yıldızlarından su ürünleri sektörü, son 5 yılda ihracatını ikiye katlayarak 1 milyar 10 milyon dolardan 2 milyar 20 milyon dolara taşıdı. Muğla’dan 2024 yılında 93 bin 122 ton su ürünleri ihraç edilerek 625 milyon 600 bin dolar gelir elde edildi. Türkiye’de 2002 yılında Bin 245 olan su ürünleri yetiştiricilik tesisi sayısı 2024 yılı sonunda yüzde 94’lük artışla 2 bin 427’ye yükseldi. Bu artış üretime de yansıdı. 2002 yılında 50 bin ton olan yetiştiricilik kapasitesi, 2024 yılı sonunda 850 bin tona ulaştı. Üretimdeki artış ihracattaki sıçramayı beraberinde getirdi. Dünya’nın en ünlü restoranlarında Türk su ürünleriyle hazırlanan menülerin en çok tercih edilenler arasında yer aldığını paylaşan Türkiye Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan, Türk su ürünlerinin dünyanın her tarafında büyük beğeniyle tüketildiğini dile getirdi. Levrek, çipura ve Türk somonu ihracatı sırtladı Türk su ürünleri sektörünün AR-GE çalışmalarına da ağırlık verdiğini vurgulayan Kızıltan, "Türk su ürünleri sektörü son yıllarda Türk somonu türünde önemli yol kat etti. 2019 yılında 29 milyon dolar olan ihracatımız 2024 yılı sonunda 498 milyon dolara ulaştı. Sektörün 5 yılda 1 milyar doları aşan ihracat artışını Türk somonu domine etti. Levrek ihracatımız 331 milyon dolardan 570 milyon dolara, çipura ihracatımız 286 milyon dolardan 508 milyon dolara çıktı. İhracatımızdaki artışı bu üç türümüz sırtladı" şeklinde konuştu. Pazar çeşitliliği fazla Türk su ürünleri sektörünün pazar çeşitliliğine de temas eden Kızıltan şöyle devam etti. "100’den fazla ülkeye taze, dondurulmuş, fileto, tam, füme olarak su ürünlerimizi talep edilen şekilde gönderiyoruz. İhracat faaliyetlerimiz, Batı ve Doğu Avrupa’dan Kuzey Afrika’ya, Orta Doğu’dan Körfez ülkelerine, Uzak Doğu’dan Güneydoğu Asya’ya, Kuzey ve Güney Amerika’dan Orta Asya’ya, Kafkasya’dan Balkanlar’a, Sahra Altı Afrika’dan İskandinavya’ya ve hatta Okyanusya’ya kadar geniş bir coğrafyayı kapsıyor. Bu geniş ihracat ağı, uluslararası pazarlarda güçlü bir varlık göstermenin ve küresel ölçekte sürdürülebilir ticari ilişkiler kurmanın somut bir göstergesidir" 2002 yılında 50 bin ton olan kapasite, 850 bin tona ulaştı Türk su ürünleri sektöründe sürdürülebilir yetiştiriciliğin hızla arttığını, ileri teknolojiye dayalı akuakültür tesislerinin yaygınlaştığını aktaran Başkan Kızıltan, "2002’de 50 bin olan tesis kapasitemiz, 2024 itibarıyla 850 bine ulaşmış durumda ve bu rakamın daha da artacağına inanıyoruz. Ar-Ge yatırımları sayesinde daha verimli ve çevre dostu yöntemler yaygınlaşıyor. Özellikle deniz kirliliğini azaltmaya yönelik çalışmalar, uzun vadede sektörümüzü daha sürdürülebilir hale getirecek. Son yıllarda yapılan yatırımlar ve modernizasyon çalışmalarının etkisiyle, Türkiye’nin balıkçılık filosu oldukça gelişmiş bir seviyeye ulaşmıştır. Filomuzda, geleneksel kıyı balıkçılığı yapan teknelerden, açık deniz avcılığına uygun büyük ölçekli gemilere kadar geniş bir yelpazede araçlar bulunmaktadır. Özellikle büyük ölçekli gemiler, gelişmiş teknolojilerle donatılmış olup balıkçılığı daha verimli ve sürdürülebilir hale getirmektedir" ifadelerini kullandı. İhracatta ilk üç ülke Rusya, İtalya ve Hollanda Türk su ürünleri sektörünün en fazla ihracat yaptığı ülkelere bakıldığında Rusya Federasyonu 435 milyon dolarlık taleple ilk sırada yer aldı. İtalya, 239 milyon dolarlık Türk su ürünleri ithalatıyla zirve ortağı olurken, zirvenin üçüncü basamağında 170 milyon dolarla Hollanda yer buldu. Türkiye, en büyük dördüncü ihraç pazarı Yunanistan’a 164 milyon dolarlık su ürünleri ihraç ederken, beşinci sıradaki ülke 159 milyon dolarlık taleple İngiltere oldu. Orkinos balığı ihracatında açık ara birinci ülke olan Japonya’ya 2024 yılında 115 milyon dolarlık su ürünleri ihraç edildi. Türk su ürünleri sektörünün hava kargoyla büyük başarılara imza attığı Amerika Birleşik Devletleri’ne yapılan su ürünleri ihracatı 93 milyon dolara ulaştı. Türkiye’nin geleneksel ihraç pazarı Almanya’ya 76 milyon dolarlık su ürünleri ihraç edilirken, İspanya 63 milyon dolarlık ihracatla dokuzuncu sıraya adını yazdırdı. Güney Kore 40 milyon dolarlık Türk su ürünleri talebiyle 10. ülke olarak listede yerini aldı. İlk 10 ülkeye yapılan ihracat 1 milyar 592 milyon dolara ulaştı.
Kayseri Mantar enfeksiyonunda rutubete dikkat: "Ciğerlere inebilir" Memorial Kayseri Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Serpil Kuş, özellikle rutubetli ortamlarda mantar bulunacağını ve bu ortamda kıyafetlerin küfleneceğini belirterek, mantarların solunum yoluyla akciğerlere nüfus edebileceğini söyledi. Bazı mantarların aslında insan florasının bir parçası olduğunu söyleyen Memorial Kayseri Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Serpil Kuş, "Mantarlar, tıpkı bakteriler ve virüsler gibi dışarıda bulunan mikron düzeyindeki boyutlardaki canlılardır aslında. Bunlar bazen koloniler oluşturarak görüntü hale gelebilir, çıplak gözle görebiliriz ama çoğunlukla göremediğimiz boyutlarda toprakta, havada hatta şu anda avuç içimizde sporları bulunan bir canlı türüdür. Aslında bazı mantarlar kendi floramızın bir parçasıdır. Tıpkı bakteriler gibi bulunması gereken bir şeydir. Ancak kişide bağışıklıkla ilgili bazı bozukluklar olduğunda HİV, AİDS, kanser, kemoterapi, lösemiler gibi durumlarda ya da kontrol edilemeyen durumlarda savunma hücreleri fonksiyonlarını yerine getiremediğinde bu mantarlar hava yoluyla bizim akciğerlerimize yerleşip ya da burnumuzun içerisindeki sinüslere yerleşip, bazen de kan yoluyla akciğerimizden tüm vücudumuza yayılarak bazı enfeksiyonlara sebep olabilirler" dedi Serpil Kuş, tedaviye rağmen iyileşmeyen durumların mantar enfeksiyonunu düşündürdüğünü söyleyerek, "Aslında sadece mantarda olur dediğimiz bir akciğer enfeksiyonu durumu yoktur. Aynı diğer enfeksiyonlar gibi geçmeyen öksürükler, balgam, balgamda bazen belki siyahlık ya da çok beyaz pamukçuk benzeri bir görüntünün oluşması, aralıklı ateş atakları, mevcut antibiyo terapiye rağmen düzelmeyen bir enfeksiyon kliniği olabilir. Çünkü antibiyotikler biliyorsunuz ki bakteriler içindir. Mantarlar için de antifungal, anti mantar ilaçlarının kullanılması gerekmektedir. Hastanın kliniğinin bu şekilde tedaviye rağmen kötüleşmesi, altta da özellikle bir bağışıklık yetmezliği durumu varsa bizi mantar enfeksiyonu konusunda düşündürmelidir" ifadelerini kullandı. "Mantar solunum yoluyla nüfus edebilir" Mantarın solunum yoluyla da vücuda nüfus edebileceğini söyleyen Serpil Kuş, "Mantar solunum yoluyla vücudumuza tabi ki nüfus edebilir. Akciğerlerde altta yatan boşluk oluşumuna sebep olan bir yapısal bozukluk varsa bu alanlarda yerleşip, bağışıklıkta da biz zafiyet bulduğu anda buralarda üreyebilirler. Bunların tedavisi bazen zordur ve hayati tehlike de oluşturabilir. Zaten hepimizin ortamında var diye konuşmuştuk ancak bazen rutubetli yerlerde yaşamak mecburiyetinde kalabiliyoruz. Evlerimizin duvarlarında siyah küfler oluşabiliyor. Bunlar bizim için hastalık oluşturucu mantarlar ve tekrarlayan solumalar esnasında bunlar akciğerlerimize, hava yollarımıza da inebiliyorlar. İkincil olarak da bazen mantarla çok kirlenmiş kıyafetlerin giyilmesi ya da kullanılması yine bağışıklık zafiyeti halinde kişilerde mantar enfeksiyonuna sebep olabiliyor. Ya da bağışıklığının zaten düşük olduğunu bildiğimiz bir kişinin toprakla ya da mantar konusunda rutubetin olduğu bir yerde basit ve hızlı bir şekilde hastaya bulaşmasına sebep olabiliyor" dedi. "Küflü kıyafetler giyilmemeli" Dr. Serpil Kuş, rutubetli ortamlarda kıyafetlerin küflenebileceğini ve bu kıyafetlerin giyilmemesi gerektiğini söyleyerek, sözlerini şu şekilde tamamladı: "Öncelikle zaten mantar bulunan ki atasözlerinde bile ‘Rutubet insanı öldürür’ şeklinde ana fikri olan atasözleri mevcut. O yüzden bizim rutubetli yerlerden uzak durmamız, evlerimizin havalandırmasını düzenli ve iyi yapmamız gerekiyor. Bunun dışında da küflenmiş kıyafetlerimiz varsa ki dolapta bazen rutubet dolayısıyla kıyafetlerimiz küflenebiliyor. Bunların giyilmemesi gerekiyor. Bunun dışında da kesinlikle bir diyabetimiz varsa bunun kontrol altında tutulması yani 3 aylık şeker takiplerinin normal sınırlarda gitmesine özen göstermemiz gerekiyor. Bu tarz uzayan semptomlar olması, antibiyotiğe dirençli durumlar olması halinde de bir hekime erken başvuru öneriyoruz."