ASAYİŞ - 10 Haziran 2025 Salı 15:37

İBB’ye yönelik yolsuzluk soruşturmasında iş insanı Ahmet Sari ve kardeşi İsmail Sari etkin pişmanlık kapsamında tahliye edildi

A
A
A
İBB’ye yönelik yolsuzluk soruşturmasında iş insanı Ahmet Sari ve kardeşi İsmail Sari etkin pişmanlık kapsamında tahliye edildi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ve görevinden uzaklaştırılan tutuklu başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik yürütülen yolsuzluk soruşturması kapsamında, iş insanı Ahmet Sari ve kardeşi İsmail Sari’nin etkin pişmanlık hükümleri çerçevesinde ’ev hapsi’ şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanması şartıyla tahliye edildiği öğrenildi. Şüpheli Ahmet Sari ifadesinde, ‘’Bu şahıslar kurmuş olduğu sistem için para vermeyeceğinizi anladıkları zaman hiçbir şekilde ödeme yapmadılar’’ dedi.


İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) ve görevinden uzaklaştırılan tutuklu başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik yolsuzluk iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma sürüyor. Soruşturma kapsamında iş insanı Ahmet Sari ve kardeşi İsmail Sari’nin geçtiğimiz günlerde etkin pişmanlık hükümleri çerçevesinde ’konutu terk etmemek’ şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanması şartıyla tahliye edildiği ortaya çıktı.


‘’Bana para vermeden alacaklarımı tahsil edemeyeceğimi söylediler’’


Öte yandan şüpheli Ahmet Sari’nin Savcılıkta verdiği ifade de ortaya çıktı. Şüpheli ifadesinde, 2019’dan 2023’e kadar İBB ile ciddi sıkıntılı süreçler yaşadığını söyleyerek, ‘’Bu süreçlerin neticesinde İBB’nin farklı birimlerinde ve farklı iştiraklerde ciddi miktarlarda alacaklarımız oluştu. Bu alacakların hukuki yollarla tahsil etmek için çaba göstermemize rağmen bir kısmını bu şekilde tahsil etmemiz mümkün olmamıştır. Hatırladığım kadarıyla 2022 yılının sonlarına doğru bir sekreter tarafından Fatih Keleş ve Ertan Yıldız ile görüşülmek üzere Bakırköy de bulunan İBB ek hizmet binasının 5. katına davet edildim. Bu davet neticesinde söz konusu binada ilk başta Ertan Yıldız’ın oturduğu, sonradan Fatih Keleş’in kullandığı, genel sekreterin yan tarafındaki odada Fatih Keleş ile Ertan Yıldız’ın olduğu bir ortamda bana bu iki şahıs bana para vermeden alacaklarımı tahsil edemeyeceğimi söylediler. Bana burada bir sistem işliyor bu paraların bu sistem için gerekli olduğunu söylediler. Her ne kadar bu teklifi başta kabul etmeyip direnç göstermiş olsak dahil, gelinen durum itibari ile ticari olarak yaşadığımız sıkıntılar aldığımız işlerin paralarımı tahsil edemememiz nedeniyle istedikleri detaylarını ve miktarlarını belirteceğim bu paraları dönem içerisinde Ertan Yıldız’a 9 sefer Fatih Keleş’e ise 17 kez elden para götürmek zorunda kaldım" dedi.


Yıldız’a 63 milyon, Keleş’e 169 buçuk milyon para verdiğini söyledi


İfadesinde Ertan Yıldız ve Fatih Keleş’in kendisine para süreçlerinin hiçbir şekilde genel müdürlere yansıtılmaması gerektiğini söylediğini belirten Sari, ‘’2024 yılı seçimlerinden bir süre sonra Fatih Keleş bana ’bundan sonra hiç bir suretle Ertan Yıldız’ın talep ettiği, ödemelerin verilmemesi gerektiğini’ söyledi. Bunun tam gerekçesini bilmemekle beraber Ertan Yıldız’ın bizden aldığı, paraların Fatih Keleş’e ve dolasıyla sisteme tam gitmemesi olabilir diye düşünüyorum. Ertan Yıldız bu süreç içerisinde bizden toplamda 63 milyon lira para almıştır. Bu lira olan paralar ağırlıklı olarak dolar, bazen de lira cinsinden ödenmiştir. Fatih Keleş ise bizden toplamda 169 milyon 500 bin lira para almıştır’ şeklinde konuştu.


‘’Ali Sukaş eşinin milletvekili adaylığı döneminde benden seçim çalışmaları için otobüs göndermemi talep etti’’


Şüpheli Sari ifadesinin devamında, ‘’Ali Sukaş eşinin milletvekili adaylığı döneminde benden seçim çalışmaları için otobüs göndermemi talep etti. Devam eden işlerimiz ve ciddi bir miktarda alacaklarımız olması dolasıyla bu teklifi kabul etmek zorunda kaldım. İBB iştirakleri genel müdürleri süreç içeresinde benden herhangi bir menfaat talebinde bulunmadılar. Bunun gerekçesini bu şahısların Fatih Keleş’in yürüttüğü ve para sisteminde bilahare beslendikleri ve ihtiyaç duyulmadıklarından kaynaklı olduğunu düşünmekteyim. Benden alınan paralar ticaretimin ilgili İBB yöneticileri tarafından hak ettiğim ödemelerin yapılmaması suretiyle sıkıntıya sokularak alacaklarımı almak için benden bir nevi beni zor durumda bırakarak aldıkları paralardır’’ diye konuştu.


‘’İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde gelinen aşamada bu şahısların kurmuş olduğu sistem için para vermeyeceğinizi anladıkları zaman hiçbir şekilde ödeme yapmadıklarının en büyük göstergesi de anlattıklarımdır’’


2022 yılının sonuna kadar bu şahıslarla ve bu sistemle mücadele ettiğini söyleyen Sari, ‘’Şirketimin ve şahsımın dayanacak gücü kalmadığı zaman bu paraları benden aldılar. Ben bu sürecin ciddi bir mağduruyum. İBB’den alacaklarıma ilişkin dökümlerden de anlaşılacağı üzere hali hazırda 3 milyar liradan fazla alacağım mevcuttur. Bu sistemden kurtulabilmek amacıyla bu alacaklarımın birçoğu için soruşturma öncesinde icra, haciz işlemi başlatmış bulunmaktayız. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde gelinen aşamada bu şahısların kurmuş olduğu sistem için para vermeyeceğinizi anladıkları zaman hiçbir şekilde ödeme yapmadıklarının en büyük göstergesi de anlattıklarımdır. Ben gerçekte bu sistemin şüphelisi değil gerçek mağduruyum" ifadelerini kullandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Boluspor-Pendikspor maçının ardından Trendyol 1. Lig’in 18. haftasında oynanan Boluspor-Pendikspor maçının ardından iki takımın teknik direktörleri açıklamalarda bulundu. Trendyol 1. Lig’in 18. haftasında Boluspor sahasında Pendikspor’a 2-1’lik skorla yenildi. Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında teknik direktörler karşılaşmayı değerlendirdi. "Beklemediğimiz bir yenilgi" Beklemedikleri bir yenilgi olduğunu ifade eden Boluspor Teknik Direktörü Ertuğrul Arslan, "Beklemediğimiz bir yenilgi. İçeride ben geldiğimden beri üçte üç yapmıştık. Ama burada kazanırken de Erzurum maçından sonra bir şeylere değinmiştim. Zor bir süreçten geçtiğimizi söylemiştim. Bunu biz oyunumuza yansıtmamaya çalışıyoruz. Elimizden geldiği kadar takımımızı en iyi şekilde maçlara hazırlamaya çalışıyoruz. Oyuncularımızın son ana kadar gösterdiği mücadelede bu gayretin ispatı diye düşünüyorum. Tabii maça gelecek olursak ilk yarı oyunun üstün tarafı bizdik. Çok net fırsatlarımız var. Değerlendiremedik. İkinci yarı VAR’dan dönen bir pozisyon sonra Hasani’ye acımasızca bir faul. VAR görmedi pozisyonu. Bize yakışmayan bir ikinci golü yedik. Sonra tekrar oyuna müdahalelerde bulunduk. Son ana kadar, beraberliği kurtarabilirdik ama dediğim gibi futbol böyle bir oyun. Üzgünüz, söyleyeceklerim bu kadar" dedi. "Haberim yoktu bu protestodan" Boluspor oyuncularının yaptığı protestoya değinen Arslan, "İnanın benim haberim yoktu bu protestodan. Mümkün olduğu kadar sahanın içine konsantre etmeye çalışıyorum oyuncuları ama bazen benim de yapabileceklerim sınırlı. Hangi kelime doğru kelimeyi bulmakta da zorlanıyorum açıkçası ama tabii oradaki o an bile yani oyunun konsantre tarafına geldiğiniz zaman bir düşüklük oluyor. Ama dediğim gibi yani ben takımımı en iyi şekilde maçları hazırlamaya çalışıyorum. Bunu yine başında da söylemiştim. Zor bir süreç yönetiyoruz ama çağrımız da maalesef şu ana kadar destek bulmadı. Yani benim görevim söyledim ben Boluspor her maçın kazanma adayı. Kazandığı kaybettiği maçlarda da mücadeleyi gösterecek demiştim. Oyuncularım bugün de bu mücadeleyi gösterdiler diye düşünüyorum. Pendikspor takımının tebrik ediyorum" ifadelerini kullandı. "Aldığımız 3 puan bizi yine yukarıya taşıdı" Aldıkları 3 puandan memnun olduklarını dile getiren Pendikspor Teknik Sorumlusu Metin İlhan, "Zor bir deplasman. Çünkü Boluspor burada Amedspor’a üstünlük sağladı, Erzurum’a üstünlük sağladı, Bodrum’a üstünlük sağladı, çok iyi takım. Fena oynamadık. Özellikle ikinci yarı oyunu domine ettik. Aldığımız 3 puan bizi yine yukarıya taşıdı. İnşallah bunun devamı gelecek. Son hafta içeride Erokspor maçıyla 3 puan alıp önümüze bakacağız. Rakip takımın maddi sıkıntısıyla işleyişiyle alakalı bir problem vardı. Allah yardımcılar olsun" şeklinde konuştu.
Ankara Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak: Gençlik ve spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız" dedi. Bak, 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bak, gençlerle ilgili projelerden bahsederek, "Burada, özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber ortaklaşa yürüttüğümüz proje çerçevesinde geçtiğimiz dönemde 10 bin istihdam sağlayan projeler gerçekleştirdik. Burada yaklaşık 150 tane fabrikanın kurulmasını Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber sağlamış olduk. Yine, gençlerin, özellikle üniversitedeki gençlerimizin kendilerini ifade edebilmeleri için, hayalini kurdukları projelerini gerçekleştirmeleri için; sosyal, toplumsal değerlerini yükseltmeleri için "ÜNİDES" adını verdiğimiz proje çerçevesinde yani üniversitedeki öğrenci kulüplerini destekleme projesi çerçevesinde geçtiğimiz yıl sadece 360 milyon gibi bir rakamı öğrenci kulüplerine tahsis ettik ve bu gençlerimiz inanılmaz projeler ortaya çıkardı. Kimisi hasat zamanı çiftçilerle beraber oldu, kimisi çevre çalışmalarında oldu, kimisi köylere gidip okulları boyadılar, okulları yaptılar, kimileri teknoloji projesi yaptı. Dolayısıyla, gençlerimizin bu çerçevede aktif bir şekilde katılmasını sağlıyoruz. Yine, bu yıl da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla yaklaşık 1,2 milyar TL’lik bir yatırımı yine gençlerin istihdama katılması çerçevesinde gündeme alıyoruz ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla 50 tane fabrikanın kurulumu ve bu çerçevede de iş istihdamının artırılması noktasında çalışma yürütüyoruz" dedi. Bak, bağımlılıkla ilgili olarak bilgi vererek, "Bizim bağımlılıkla ilgili süreç içerisinde 12 bakanlıktan oluşan Bağımlılıkla Mücadele Kurulu üyesi olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı görev yapıyor. Bizim bütçemizde teknik olarak 59 milyon gözüküyor ama bizim Bakanlığımızın -biraz evvel de ifade ettiğim gibi- yaptığı çalışmaların büyük bir kısmı hem gençlik merkezlerinde verdiğimiz eğitimler hem yurtlarda verdiğimiz eğitimler, gençlerimize psikososyal destek olarak verdiğimiz eğitimler, bağımlılıkla mücadele için verdiğimiz eğitimler, formatör eğitimleri, Yeşilayla, sivil toplum kuruluşlarıyla beraber yaptığımız eğitimlerin her birinde bağımlılıkla mücadele ana eksenimiz. Dolayısıyla biz de farkındayız, gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız. Yine örnek vereyim: Bağcılar’da, İstanbul’da, Edirne’de, işte, diğer ilçe ve illerde yapılan mücadelelerde muhtarlarımızla, amatör spor kulüplerimizle, kaymakamlıklarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızla beraber çok ciddi şekilde mücadele ediyoruz. Tabii, sporun birleştirici gücüne inanıyoruz, sporun iyileştirici gücüne inanıyoruz çünkü biz de büyüdüğümüz yerde, spora gittiğimiz zaman çocuk enerjisini atıyor, enerjisini gideriyor. Düşünün, bir evde uyuşturucu kullanan bir çocuk var, bir de spor yapan çocuk var. Dolayısıyla, biz spora teşvik etmek yönünde çaba harcıyoruz" dedi.
Van Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları masaya yatırıldı Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) tarafından düzenlenen "Türkiye’de Barış Nasıl Tesis Edilir?" konulu söyleşi programı gerçekleştirildi. Van TSO ev sahipliğinde düzenlenen programda, çözüm sürecinin hukuk, demokrasi ve iş dünyasına yansımaları ele alındı. Programın moderatörlüğünü Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suvat Parin yaptı. Söyleşide, Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları farklı perspektiflerden değerlendirildi. Söyleyişide bir konuşma yapan Van TSO Başkanı Necdet Takva, amacının süreci ekonomik bir perspektiften ele almak olduğunu belirtti. Başkan Takva, "Özellikle ‘Milli Birlik ve Dayanışma’, ‘Terörsüz Türkiye’ ya da ‘Barış süreci’ gibi farklı adlarla ifade edilen; bölgemizi yakından hatta doğrudan ilgilendiren bu meseleye, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar yaşananlar ve bundan sonra nasıl bir yol izlenmesi gerektiği üzerinden ekonomik değerlendirmeler yapmaktır. Burada bulunma sebebim de budur. Bölgemiz, neredeyse tüm reel verilerde sürekli olarak son sıralarda yer almıştır. Ekonomi, sağlık ve eğitim başta olmak üzere birçok alanda bölgelerimiz, Türkiye’nin en geri kalmış bölgeleri olarak öne çıkmakta; mevcut parametreler ise gerçekten son derece olumsuz bir tablo ortaya koymaktadır. 2022 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılan araştırma çerçevesinde, Türkiye genelinde geri kalmış olarak tanımlanan 121 ilçenin 90’ının bölgemizde yer aldığı tespit edilmiştir. Van ilinde ise Edremit, Tuşba ve İpekyolu ilçeleri hariç olmak üzere 8 ilçe bu 90 ilçe arasında bulunmaktadır. Yani Türkiye genelindeki 121 geri kalmış ilçenin 90’ı bölgemizde yer almakta, Van’daki 8 ilçe ise bu listenin en alt sıralarında bulunmaktadır. 2024 yılında yapılan bir başka araştırmada ise Türkiye’nin en gelişmemiş 50 ilçesinin 49’unun bölge illerinde olduğu ortaya konmuştur" dedi. Bölgede işsizlik oranlarının Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde seyrettiğini vurgulayan Takva, "1963 yılından bugüne kadar 18 defa teşvik uygulaması gündeme gelmiş ve bu konuda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak ne istihdamda ne de eğitimde yer alan gençlerin oranına bakıldığında, hem kadınlarda hem de erkeklerde Türkiye ortalamasının iki katının üzerine çıkıldığı görülmektedir. TÜİK verilerine göre işsizlik oranı Van’da yüzde 16,7; Ağrı’da yüzde 13,1; Hakkari’de yüzde 18,3; Muş’ta ise yüzde 13,1 seviyesindedir. Odamız tarafından yapılan bir araştırmada ise Van’da genç işsizlik oranının yaklaşık yüzde 36 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir" diye konuştu. Bölgemizde yapılan güvenlik harcamalarının Batı illerine yapılan güvenlik harcamalarının üç katından fazla olduğunun altını çizen Takva, "Uzmanlar tarafından TRT’de yapılan bir hesaplamaya göre, bu süreçte harcanan yaklaşık 2 trilyon dolarlık kaynakla 196 adet İstanbul Yeni Havalimanı ya da bin 176 adet Marmaray projesi yapılabilecek imkân bulunmaktadır" şeklinde konuştu. Van’ın yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’sinin mera alanı olmasına rağmen yayla yasakları nedeniyle hayvancılığın ciddi sorunlar yaşadığını söyleyen Takva, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarım ve hayvancılık açısından bakıldığında, Van ilinin yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’si mera alanıdır. Türkiye’deki toplam mera varlığının yaklaşık yüzde 10’u bu il sınırları içerisindedir. Yaklaşık 21 bin kilometrekare yüzölçümüne sahip olan bir kentte yaşıyoruz ve bu alanın neredeyse yüzde 65’i mera niteliği taşımaktadır. Ancak yayla yasakları ve çeşitli kısıtlamalar nedeniyle hayvancılık bu anlamda ciddi sorunlar yaşamaktadır. Mesele, tüm bu süreçleri sebep-sonuç ilişkisi içerisinde ele alan, samimi ve gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirmek ve buna uygun çözümler üretmektir." Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği program, konuşmaların ardından yapılan değerlendirmelerle sona erdi.