GÜNDEM - 09 Ağustos 2023 Çarşamba 15:15

Milli Mücadele’nin kahramanlarından Kara Fatma’nın çileli yaşamı

A
A
A

Kurtuluş Mücadelesindeki kahramanlıkları dilden dile dolaşan Erzurumlu ’Kara Fatma’ lakaplı Üsteğmen Fatma Seher’in zorlu yaşamı, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) tek parti iktidarı döneminde adeta açlığa ve sefalete mahkum edilmesi, hikayesini öğrenenlerin yüreklerini burkuyor.

Milli Mücadele’nin kahramanlarından Kara Fatma’nın çileli yaşamı

Erzurum Kalkınma Vakfı (ERVAK) Başkanı Erdal Güzel, Kara Fatma’nın tarihte ayrı bir yeri olduğuna dikkat çekerek, “Erzurum kadın egemen bir şehirdir. Milli kahramanı kadın olan tek şehir Erzurum’dur. Nene Hatun, kara Fatma bu kahramanlarımızın başında gelir. Kara Fatma milli mücadelede büyük kahramanlık ortaya koymuştur. Milli mücadele zaferle bittikten sonar üsteğmen rütbesiyle taltif edilmiştir. İstiklal madalyası kendisine verilmiştir. Onurlu dadaş kızı bu maaşını kabul etmemiştir. Sadece ülkem bayrağım için mukaddesatım için mücadele verdim. Maalesef iler ki yıllarda şartlar ağırlaşmış evlatları ve torunlarının geçimini sağlamakta güçlük çeken Kara Fatma zor günler geçirmiştir” dedi. CHP’nin tek parti iktidarı döneminde adeta açlığa ve sefalete mahkum edilen Kara Fatma, Rus Manastırı’na sığınmak zorunda kalırken, Erdal Güzel, milli kahramanın yaşadığı zorlukları şu cümlelerle anlattı:

Milli Mücadele’nin kahramanlarından Kara Fatma’nın çileli yaşamı

“Çaresiz kalmıştır. Acı bir serüveni trajedisi vardır. Ortada kalmıştır. Huzurevlerinde kalmıştır. 1930-44 yılları arasında ciddi ekonomik sıkıntılar yaşamıştır. Madalyası onun için çok önemlidir. Kapıcılık olsa hamallık olsa dahi yapabilirim bile demiştir. 1955 yılında vefat ediyor. Aç ve sefil bir şekilde hayatı sona eriyor.”

Milli Mücadele’nin kahramanlarından Kara Fatma’nın çileli yaşamı

"Eşi Sarıkamış harekatında şehit olmuştur"

Araştırmacı Tarihçi Ömer Faruk Yavaşçay da, Kara Fatma’nın Kurtuluş Savaşı’nın simge isimlerinden olduğunu belirterek, “Tüm Türkiye onu Kara Fatma olarak bilmektedir. Gerçek ismi ise Fatma Seher hanımdır. 1888 yılında Erzurum’da dünyaya gelmiştir. Ahmed isminde bir Türk komutanı ile evlenmiştir. Bazı kaynaklarda isminin Derviş olduğu söyleniyor. Eşi ile birlikte çok önemli savaşlarda görev almıştır. Gönüllü olarak askerler için çalışmalarda da bulunmuştur. Eşi Sarıkamış harekatında şehit olmuştur. Haberi aldıktan sonra Erzurum’a gelmiş Kurtuluş Mücadelesi için burada çalışmalar yapmıştır. 

Milli Mücadele’nin kahramanlarından Kara Fatma’nın çileli yaşamı

’Kara’ lakabının cesur ve güzel anlamında olduğunun altını çizen Yavaşçay, “Üsteğmen görevine geldiği zaman kendisine bir maaş bağlanıyor ancak bunu kabul etmiyor. Bu maaşını Kızılay’a bağışlıyor. Kızılay’da 2014 yılında ahde vefa göstererek kendisine anıt mezar yapıyor. Ancak mezarın bir bakımdan geçmesi lazım, yazıların birçok kısmı tamamen silinmiş durumda” ifadelerini kullandı.

Milli Mücadele’nin kahramanlarından Kara Fatma’nın çileli yaşamı

Milli mücadele kahramanın Beyoğlu Kulaksız’da bulunan mezarının hali de içler acısı. Tahrip edilmiş fotoğrafı, mezarındaki yazıların silinmiş olması ’Kara Fatma’nın hayatının son döneminde yaşadığı vefasızlığın öldükten sonra da devam ettiğinin bir göstergesi.

Milli Mücadele’nin kahramanlarından Kara Fatma’nın çileli yaşamı

Kara Fatma Kimdir?

Erzurum’da dünyaya gelen Fatma Seher, Balkan Harbi yıllarında asker olan eşiyle Edirne’ye yerleşir. Sarıkamış’a gönderilen eşiyle bu defa Doğu Cephesi’nde çeşitli görevler üstlenir. Eşinin şehit düşmesinden sonra Fatma Seher’in savaş sahnesine çıktığı görülür. Akrabalarından oluşan bir müfreze oluşturur. Fatma Seher, aşçılık, hasta bakıcılık, hemşirelik gibi pek çok görevin yanında İstiklal Harbi’nde 300 kişilik birliği komuta eder. Savaşın sona ermesinden sonra İstanbul’a yerleşen Fatma Seher, devletin kendisine bağladığı maaşın tek bir kuruşuna bile dokunmadan Kızılay’a bağışlar. Fatma Seher, 2 Temmuz 1955’te İstanbul Darülaceze’de hayatını kaybeder.

Milli Mücadele’nin kahramanlarından Kara Fatma’nın çileli yaşamı

Mehmet Emin Kızılca - Ahmet Faruk Sarıkoç

 

 

 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ankara’da izinsiz gösteri yapan 30 kişi gözaltına alındı Ankara’nın Çankaya ilçesinde yasadışı eylem yapan 300 kişilik gruptan 30 kişi gözaltına alındı. Ankara’da akşam saatlerinde bir grup Konur Sokak’ta toplanarak eylem yaptı. Polisle eylemciler arasında gerginlik yaşanırken Ankara Valiliği olay ile ilgili açıklama yaptı. Valilikten yapılan açıklamada 30 kişinin gözaltına alındığı duyurularak, "25 Nisan 2025 günü saat 21.00 sıralarında Çankaya İlçemiz Konur Sokak üzerinde yasadışı eylem yapan 300 kişilik grubun, polisin dağılmaları yönündeki uyarılarını dikkate almayarak yürüyüşe geçmeleri ve polise karşı mukavemet etmeleri üzerine, gruba müdahale edilmiştir. Olayla ilgili olarak 9 kadın, 21 erkek olmak üzere toplam 30 kişi gözaltına alınmıştır" ifadeleri kullanıldı. "Erkek polislerin kadın şahsı gözaltına alınırken üstü açıldı" şeklinde paylaşım ve haberler ile ilgili olarak valilik şahsın erkek olduğunu belirterek, "Bazı basın ve sosyal medya organlarında, ‘Erkek polis memurlarının sözde kadın bir şahsı gözaltına aldıkları sırada, vücudunun bir kısmının görüldüğü’ görsellerin yer aldığı tespit edilmiştir. Konu ile ilgili yapılan görüntü incelemelerinde ve çalışmalarda, gözaltına alınan şahsın 1998 doğumlu M.B. isimli erkek şahıs olduğu, eylem sırasında yüzünü kırmızı kaşkol ile kapattığı, şahsın üzerinde kot pantolon, deri ceket ve tişört olduğu tespit edilmiştir. Ancak gözaltı işlemi sırasında ilgili şahsın, polise direnmesi sebebiyle ortaya çıkan görüntülerinde kadın iç giyimi kullandığı anlaşılmıştır. Bahsi geçen şahsın daha önce de yasadışı toplumsal eylemlere karıştığı, müstehcen görüntülerin yayınlanmasına aracılık ettiğinden dolayı hakkında devam eden adli davalarının bulunduğu ve 2020 yılında yasadışı örgüt propagandası yapma suçundan gözaltına alındığı şeklinde kayıtlar bulunduğu tespit edilmiştir. Kamuoyunun hassasiyetinin istismar edilerek, kasıtlı olarak yayılan bilgilere itibar edilmemesi önemle rica olunur" ifadelerine yer verildi.
Muğla Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın: "Milleti küçük gören jakobenlerin yanında olmadık" Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Muğla’da Eğitim Bir-Sen Muğla Şubesi’nin Menteşe Öğretmenevi’nde düzenlenen İl Divan toplantısına katıldı. Toplantıya Memur-Sen ve Memur-Sen Sendikasına bağlı şubelerin başkan ve üyeleri katıldı. Eğitim Bir-Sen Muğla Şubesi’nin İl Divan toplantısında konuşan Memur-Sen Genel Başkana Ali Yalçın, Anadolu’nun yerli ve milli değerleri üzerinde şekillenmiş olan 33 yıllık mücadele süresi içerisinde çizgisinden asla sapmayan ve bu karakterin üzerine yolculuğunu sürdürme iradesini her fırsatta ifade eden bir teşkilat olarak bugünlere geldiklerini açıkladı. "Toplumun değerleri ile hiç çatışmadık" Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, 33 yıllık süre içinde bu toplumun değerleri ile hiç çatışmadıklarını belirterek, "Memur-Sen ailesi olarak geldiğimiz ana kadar 33 yıllık süre içerisinde hiçbir zaman toplumun değerleri ile çatışmadık. Hiçbir zaman milletle kavga etmedik. Hiçbir zaman bu topraklara yabancı düşmedik. Hiçbir zaman diğer ülkelerin, bazı grupların, emperyalist odakların, Türkiye’deki lejyonerleri gibi onlardan ihale almadık, onlar adına içeride mikser görevi görmedik. Onun için Anadolu’nun yerli ve milli değerleri üzerinde şekillenmiş olan 33 yıllık mücadele süresi içerisinde de bu çizgisinden asla sapmayan ve bu karakterin üzerine yolculuğunu sürdürme iradesini her fırsatta ifade eden bir teşkilat olarak bugünlere geldik. "Milleti küçük gören jakobenlerin yanında olmadık" Memur-Sen’in ücret taleplerinin içine sıkışmış bir sendika olmadığını, millete ‘kömürcü’ diyenler ile hiçbir zaman yan yana gelmediklerini belirten Yalçın, "Memur-Sen ailesi, Gazze olaylarına bugün cereyan ettiği haliyle de dünden bugüne oradaki insan direnişine her zaman sonuna kadar dikkatli davrandı ve toplum vicdanında, kamu vicdanında bu konuda elinden gelen örgütlü gücü ile tüm çalışmalarda ya başı çekti, ya da omuz verdi. Vermeye devam ediyor. Bunu insani bir sorumluluk olarak görüyoruz. Onun için Memur-Sen bu konuda farklı bir aile. Sadece ücret talepleri içine sıkışmış, onun üzerinden toplumun isteği manipüle eden, köpürten ama ideolojik sendikacılık yaparak, bazı uluslararası kirli projelerin içerideki taşeronları gibi hareket ederek bu konuda biz bu milletle ters düşmedik. Tahtayı mora boyayacağız, çocuklara LGBT anlatacağız gibi hiç bir saçmalığın içeresinde yer almadık. Bazı sendika görünümlüler gibi Diyarbakır annelerini ziyarete giden ve annelerin teröre karşı direnişini destek veren, üyelerini ihya eden aymazlar gibi hiçbir zaman davranmadık. Genelde işimiz, ülkenin demokratikleşmesi, korku tünelinden çıkması, ham demokrasinin tam demokrasi olması, vesayet odaklarının millet iradesi üzerinden düşmesi, herkes eşit ama biz biraz daha eşitiz diyen, bu ülkedeki beyaz adamların, egemenlerin, benim oyumla çobanın oyu bir mi diyen aymazların, millete bidon kafalı, kömürcü, makarnacı diyen ve milleti bu anlamda horlayan ve aşağılayan bu anlamdaki bazı jakobenlerin hiçbir zaman yanında olmadık, safında olmadık. Her zaman millet yanında, insan yanında, ergen yanında hareket ettik. Çünkü bizim genelde kuruluş hikayemiz bu ülkenin demokratikleşmesi, özgürleşmesi, devletin insanları ve bütün vatandaşlarını tanıması ve hizmeti bu minvalde yürütebilmesidir. Buradaki mesele temel bakış açısından kaynaklı. Tıpkı bazı liderlerin Avrupa bu işe ne der, Avrupa’ya Türkiye’yi şikayet etmeye çalıştığı gibi eziklik içerisinde hareket ettiği yerde biz kendi coğrafyamızda, kendi toprağımızda medeniyet mefkuremizin geleneği olarak bir durmak, omurgalı olmak, diğer masum ve mazlumların mağdurların da bize tutunarak ayağa kalkması için bunu bir fırsat görürken, onların ne gördüğü ve ne de durduğu konusu onları ilgilendirir ama bizim durduğumuz noktanın erdem ve fazileti bütün toplumun tarafından tespit ve teyit edilmiştir" dedi. Memur-Sen’in yetkiyi almadan önce yetkili olanların hiçbir şey üretmediğini belirten Yalçın, "Sendikal alana ilişkin dokunuşlara gelince. Bizden önce yetkili olanlar, 2001 yılında çıkan yasadan sonra, 2010’a kadarki süreçte masaya gitti, geldiler. Ve biz onu afiş yaptık, gönderdik okullara, okullarda o afişi görüyorsunuz. 4 yıl biri, 5 yıl biri oturdu masaya. 5 yıl sıfır, 4 yıl sıfır. Uzlaştığımız, uzlaşamadığımız toplu sözleşmeler var ama toplu sözleşmede sadece eğitim, hizmet kolundakini ifade edecek olursak, sadece toplu sözleşme kazanımı 88 kazanım diye oraya yazdık ve sıfır sıfırın gerekçesini de Devlet Personel Başkanlığı’nın bu konuda ürettiği, kitabı kamu görevlileri sendikacılığın kitabını oraya resmini koyduk, açın bakın diye. Bu, bizim Memur-Sen’in yetkili oluşuna kadar, çok laf ettiler ama çok iş yaptılar değil" dedi.