EKONOMİ - 10 Kasım 2025 Pazartesi 14:18

Tüketicilerin yüzde 85’i markaların çevresel ve toplumsal konularda sorumluluk üstlenmelerini bekliyor

A
A
A
Tüketicilerin yüzde 85’i markaların çevresel ve toplumsal konularda sorumluluk üstlenmelerini bekliyor

TAB Gıda, Sürdürülebilirlik Akademisi ile iş birliği içerisinde hayata geçirdiği "Sürdürülebilir Tabağın İzinde: Türkiye’de Fast Food Sektöründe Tüketim Davranışları ve Algısı Araştırması" sonuçlarını açıkladı. Çarpıcı sonuçlara ulaşılan araştırmaya göre, tüketicilerin yüzde 85’i, markalardan çevresel ve toplumsal konularda sorumluluk üstlenmelerini ve bu alanlarda somut adımlar atmalarını bekliyor.



Hızlı servis restoran işletmecisi TAB Gıda, "Bir hamburgerden daha fazlasıyız" diyerek gıdaya saygı yaklaşımıyla tüketicilere güvenli, yenilikçi ve sürdürülebilir gıda çözümleri sunarken, tüketicilerin değişen beklenti ve taleplerini anlamak için araştırmalar yapmaya devam ediyor. Bu kapsamda şirket, Sürdürülebilirlik Akademisi ile iş birliği içerisinde hazırlanan "Sürdürülebilir Tabağın İzinde: Türkiye’de Fast Food Sektöründe Tüketim Davranışları ve Algısı Araştırması" sonuçlarını açıkladı. Çarpıcı sonuçlara ulaşılan araştırmaya göre hızlı servis restoran işletmeciliğinde tüketicilerin taleplerinin değiştiği yeni bir dönem başlıyor.


Araştırma sonuçlarıyla ilgili açıklamalarda bulunan TAB Gıda CMO’su Caner Alpaslan, "Bu araştırma sektörümüzde sürdürülebilirliğin; ekonomi, hijyen, israf yönetimi, yerli üretim ve şeffaflık eksenlerinde şekillenen bir algıyla tüketicinin aklında yer ettiğini gösteriyor. Ekonomi hala tüketici davranışlarının merkezinde yer alsa da tüketiciler sektörümüzdeki işletmelerden sadece çevresel değil somut uygulamalar ve açık bilgi paylaşımına dayalı güven veren markalar oluşturmasını bekliyor. Şirket olarak, her gün 1 milyonu aşkın misafire hizmet verirken sadece hızlı ve lezzetli deneyimler sunmakla kalmıyor, aynı zamanda erişilebilirliği, gıda güvenliğini, yüksek kaliteyi ve çevresel duyarlılığı iş yapış biçimimizin ayrılmaz bir parçası haline getirerek sürdürülebilirlikte de sektörümüze öncülük ediyoruz. "Ne Yediğini Bil" platformu ile ürünlerin kaynağından gıda güvenliği sertifikalarına kadar olan tüm detayları şeffaf bir şekilde tüketicilerimize sunuyoruz. Tüm hammaddelerimizi TFI TAB Gıda Yatırımları çatısı altındaki ekosistem şirketleri aracılığıyla temin ederek tedarik zincirini uçtan uca kontrol edebiliyoruz. Elde ettiğimiz iç görülerle bu çalışmaları daha da ileri seviyeye taşıyarak tüketicilerin sürdürülebilir hızlı servis restoran işletmecisi olma hedefi doğrultusunda ilerleyeceğiz. Yaptığımız bu araştırmanın herkese ilham vereceğine ve sektörün sürdürülebilirliğine önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz" dedi.


Araştırmayı değerlendiren Sürdürülebilirlik Akademisi Yönetim Kurulu Üyesi Semra Sevinç, "Tüketici davranışlarında köklü bir değişim yaşanıyor. Artık insanlar, hızlı servis restoranlarından sadece lezzet ve hız değil; değerlerinin karşılığını, yani sorumlu bir duruş, şeffaf bir üretim zinciri ve topluma katkı arıyor. Yeni nesil, çevresel ve toplumsal duyarlılığı tercihleriyle görünür kılarak kültürel bir dönüşümün öncülüğünü yapıyor. Bu dönüşüm, markalar için yalnızca bir uyum süreci değil, yeni bir kimlik inşası anlamına geliyor. Sürdürülebilirliği yaşamın doğal akışına, deneyimin odağına ve günlük alışkanlıkların merkezine taşıyabilen markalar geleceği şekillendirecek. TAB Gıda’nın bu araştırmayla sektörün dönüşümüne yön veren içgörüler sunması, bu anlamda ilham verici bir liderlik örneği" dedi.


Tüketicilerin yüzde 85’i markaların çevresel ve toplumsal konularda sorumluluk üstlenmelerini bekliyor.


Araştırma sonuçlarına göre, tüketicilerin yüzde 81’i son dönemde beslenme tercihlerinde değişikliğe gitti. Bu değişimin temel motivasyon kaynakları arasında kaynağı belli, güvenilir ürün arayışı (yüzde 35) ve ekonomik nedenler (yüzde 30) olarak öne çıkıyor.


Tüketicilerin yüzde 85’i işletmelerden çevresel ve sosyal konularda sorumluluk üstlenmelerini bekliyor. Kaynağı belli, güvenilir ve sürdürülebilir ürün algısı yükselirken tüketici deneyiminde öne çıkan hijyen, tazelik ve şeffaflık gibi başlıklar bu konudaki taleplerin artacağına işaret ediyor.


Tüketiciler sürdürülebilir restoranlara yüzde 11 daha fazla ödemeye hazır


Yapılan araştırma fast food sektöründe tüketicilerin sürdürülebilir restoranlara yüzde 11 daha fazla ödemeye hazır olduğunu gösteriyor. Ancak bunun için lezzet ve kalite güvencesi, ödenen farkın nereye gittiğinin açıklanması, indirim, sadakat puanı gibi ek avantajlar sunulması ve çevresel katkıların somut biçimde gösterilmesi gibi bazı koşulların karşılanmasını talep ediyor.


Hijyen kurallarına uyum yüzde 42 oranında öne çıkıyor


Hijyen, tazelik, şeffaf bilgi paylaşımı tüketici nezdinde sürdürülebilir marka algısının temel bileşenleri arasında yer alırken hijyen kurallarına uyum yüzde 42 oranında öne çıkan bir öncelik olarak görülüyor. Tüketiciler hijyeni sadece gıda güvenliği açısından değil, aynı zamanda marka güvenilirliği ve sürdürülebilirlik göstergesi olarak değerlendirirken ideal bir fast food restoranını hijyenik, güvenilir tedarik zincirine sahip, israfı önleyen, kaynağı belli ve güvenilir ürün sunan yer olarak tanımlıyor.


Geri dönüşüm ve gıda israfı yüzde 69 oranında önem taşıyor


Tüketicilerin yüzde 69’u yemekten kalan gıdaların israf edilip edilmediğini, kalan gıdaların nasıl değerlendirildiğini, geri dönüşüm yapılıp yapılmadığını önemli bir konu olarak görüyor. Tüketicilerin yüzde 42’si için bu konu restoran seçimini doğrudan etkileyen bir kriter. Tüketiciler günün menüsünde gıda israfını önleyici uygulamalar (yüzde 38), su tasarruflu musluklar (yüzde 30) ve geri dönüşüm istasyonları (yüzde 29) gibi konular, tüketicilerin restoranlarda görmek istedikleri sürdürülebilirlik uygulamaları arasında yer alıyor. Bununla birlikte tüketicilerin yüzde 78’i ambalaj türü ve miktarına dikkat ederken yüzde 88’i de ambalaj üzerinde geri dönüşüm bilgisini görmek istiyor.


Tüketicilerin yüzde 44’ü şeffaf şekilde bilgilendirilmek, ne yediğini bilmek istiyor


Yapılan araştırmada tüketicilerin yüzde 44’ü, sürdürülebilir bir markadan en temel beklentilerden biri olarak şeffaf bilgilendirilmeyi gösteriyor. Sürdürülebilirlik uygulamaları için ek ödeme yapmayı düşünenlerin yüzde 35’i, ödenen farkın nasıl kullanıldığının açıkça belirtilmesi durumunda bunu yapabileceğini, yüzde 32’si ise çevresel katkıların somut biçimde paylaşılmasını istiyor. Tüketicinin ne yediğini bilmek istediğine işaret eden bu sonuçlar, hızlı servis restoran işletmeleri için önümüzdeki dönemde sürdürülebilirlikle ilgili en önemli konunun şeffaflık olduğunu gösteriyor.


Yerel ve mevsiminde tedarik edilmiş malzemelerle hazırlanmış ürünler tercih sebebi


Araştırmaya katılan tüketicilerin yüzde 53’ü, ürünlerin mevsiminde, doğal yollarla veya organik malzemelerle üretilmesini öncelikli sürdürülebilirlik kriteri olarak görüyor. Tüketicilerin ideal restoran tanımında yerel ve mevsiminde üretilmiş taze malzemelerle hazırlanmış ürünler merkezi bir rol oynuyor. Araştırmada yerli üretim, yalnızca kalite ve ürün kaynağının güvenilirliğiyle değil, çevresel sorumluluk ve ekonomik katkı ile de ilişkilendiriliyor.


Hızlı servis restoran işletmeciliği sektöründeki markaların sürdürülebilirlikle ilgili algısı çok yüksek değil. Her 4 tüketiciden 1’i (yüzde 25) sürdürülebilir marka denince herhangi bir isim veremiyor. Bununla birlikte Burger King yüzde 27 oranıyla tüketicilerin gözünde sürdürülebilir fast food markası olarak ilk sırada yer alıyor.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Osmaniye’deki kaza down sendromlu Eda’yı da hayattan kopardı Osmaniye’de dün meydana gelen otobüs kazasında hayatını kaybedenlerden birinin 34 yaşındaki down sendromlu Eda Bayrak olduğu ortaya çıktı. Daha önce piyano tutkusuyla haberlere konu olan Bayrak, hayata olan bağlılığıyla gönüllere dokunmuştu. Aynı kazada ağır yaralanan annesi Ayşegül Bayrak’ın tedavisinin ise sürdüğü öğrenildi. Osmaniye’nin Bahçe ilçesinde dün sabah meydana gelen feci kazada 34 yaşındaki down sendromlu Eda Bayrak da hayatını kaybetti. Annesi Ayşegül Bayrak ile birlikte İzmir’den memleketleri Gaziantep’e giden Eda Bayrak, yolculuğun bitmesine bir saat kala yaşanan kazada diğer 6 kişi ile birlikte hayatını kaybetti. Down sendromlu Eda Bayrak, piyano tutkusuyla defalarca haberlere konu olmuş, hayata olan bağlılığıyla ise gönüllere dokunmuştu. En büyük hayali Fazıl Say ile tanışmak ve sahne almaktı Daha önce İhlas Haber Ajansı’nın hayat hikayesini paylaştığı Eda Bayrak, en büyük hayalini Fazıl Say ile tanışmak ve sahne almak olarak açıklamıştı. Kazada ağır yaralanan annesi ile güçlü bağı ve duygulandıran ilişkisi görüntülere yansıyan Eda Bayrak’ın başarılı piyano performansı ise hafızalara kazınmıştı. Feci kazada hayatını kaybeden down sendromlu Eda Bayrak, memleketi Gaziantep’teki Bahaeddin Nakıpoğlu Camii’nde ikindi namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından son yolculuğuna uğurlanacak.
Ankara Bakan Yerlikaya: "7 İlde 7 ayrı organize suç örgütüne yönelik operasyonlarımızda 67 şüpheliyi yakaladık" İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, "7 İlde 7 ayrı organize suç örgütüne yönelik son 1 haftadır Jandarmamız tarafından devam eden operasyonlarımızda 67 şüpheliyi yakaladık" dedi. Bakan Yerlikaya, operasyona ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "7 İlde 7 ayrı organize suç örgütüne yönelik son 1 haftadır Jandarmamız tarafından devam eden operasyonlarımızda 67 şüpheliyi yakaladık. 47’si Tutuklandı, 14’ü hakkında adli kontrol hükümleri uygulandı. Diğerlerinin işlemleri devam ediyor" açıklamalarında bulundu. "7 İlde 7 ayrı organize suç örgütüne yönelik operasyonlarımızda 67 şüpheliyi yakaladık" Organize suç örgütüne yönelik yürütülen operasyonlara dair bilgiler paylaşan Yerlikaya, şu ifadeleri kullandı: "7 İlde 7 ayrı organize suç örgütüne yönelik son 1 haftadır Jandarmamız tarafından devam eden operasyonlarımızda 67 şüpheliyi yakaladık. Bu organize suç örgütü üyelerinin işleyebileceği tefecilik, dolandırıcılık ve hırsızlık gibi suçlardan vatandaşlarımızın zarar görmesini engelledik. 47’si Tutuklandı, 14’ü hakkında adli kontrol hükümleri uygulandı. Diğerlerinin işlemleri devam ediyor. Cumhuriyet Başsavcılıklarımız ile Jandarma KOM Daire Başkanlığımız koordinesinde; İl Jandarma Komutanlıklarınca düzenlenen operasyonlarda yakalanan şüphelilerin; Erzurum’da; 6136 Sayılı Kanun’a Muhalefet suçu kapsamında silah kaçakçılığı yaptıkları, Antalya’da; örgütlü şekilde baskı, darp, cebir ve tehditle işyerlerinden para aldıkları, vatandaşlarımıza baskı ve şiddet uygulayarak işletmelerini devraldıkları, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa’da; tefecilik yaptıkları, Sakarya’da; ehliyet sınavına giren şahısların sınavdan geçmelerine aracılık ettikleri, Kırklareli’nde; insan ticareti suçunu işledikleri, Tekirdağ’da; organize şekilde nitelikli hırsızlık yaptıkları tespit edildi. Savcılıklarımızca haklarında soruşturma başlatıldı. Hiçbir suç ve suçlunun cezasız kalmaması için organize suç örgütlerine yönelik mücadelemize kararlılıkla devam ediyoruz. Emeği geçenleri tebrik ediyorum."
Sivas Sosyal politika uzmanı vatandaşlık maaşının detaylarını açıkladı Türkiye’de gündeme gelen vatandaşlık maaşı, dar gelirli vatandaşlara umut oldu. Sosyal politika uzmanı Doç. Dr. Abdulkadir Yüksel, hayata geçirilmesi planlanan uygulama için, "Bir hane için belirli bir gelir garantisi verilmesi olarak düşünebiliriz" dedi. AK Parti hükümetinin seçim beyannamesinde yer alan vatandaşlık maaşı, Cumhurbaşkanlığı’nda görüşülmeye başlandı. Dar gelirli vatandaşların yaşam standartlarını artırmayı amaçlayan proje heyecanlandırırken, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdulkadir Yüksel vatandaşlık maaşının detaylarını anlattı. "Uluslararası düzeyde yıllardır üzerinde çalışılan bir konu" Vatandaşlık maaşının önemli bir sosyal politika uygulaması olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Yüksel, "Biz sosyal politikacılar aslında bu konuların sadece bilimsel yayınlar dışında gündeme geleceğini çok düşünmez, hatta birçoğumuz biraz da ütopik olduğunu ifade ederiz. Son günlerde basında yer alan ‘vatandaşlık maaşı’ kavramı, sosyal politika literatüründe uluslararası düzeyde yıllardır üzerinde çalışılan bir konudur. Aslında literatür karşılığı ‘evrensel temel gelir’ veya ‘vatandaşlık geliri’ olarak ifade edilmektedir. Vatandaşlık geliri ya da evrensel temel gelir; hiçbir şart gözetmeksizin devletin vatandaşlara bireysel olarak vatandaş olma gerekçesiyle yaptığı düzenli ödemedir. Bu uygulama bazı ülkelerde denenmiştir ama tam anlamıyla ulusal düzeyde uygulanan hiçbir ülke bulunmamaktadır" dedi. Gelir garantisi sağlanacak Uygulamanın AK Parti’nin seçim beyannamesinde yer aldığını ifade eden Doç. Dr. Abdulkadir Yüksel, "2026 yılını da kapsayan Orta Vadeli Program’da ve Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından yayımlanan Türkiye Yüzyılı için Doğru Adımlar 2023 Seçim Beyannamesi’nde ‘vatandaşlık maaşı’ kavramı iki yerde ifade edilmektedir. Vatandaşlık maaşı kavramı beyannamenin ‘sosyal adalet’ ve ‘aile’ başlığı altında yapılacaklar listesinde yer almaktadır. Aile başlığında daha kapsamlı bir şekilde açıklanmıştır. Bir hane için belirli bir gelir garantisi verilmesi olarak düşünebiliriz. Örneğin hane için belirlenen gelir garantisi 20 bin TL olsun. Hane geliri 20 bin TL altında olan haneler için aradaki fark devlet tarafından verilecektir. Yapılmak istenen uygulama tam olarak bu şekildedir. Fakat örnekte 20 bin TL olarak ifade ettik ama bu sınırın ne olacağı henüz belli değil. Benim bu konudaki tavsiyem; aile bazlı vatandaşlık maaşı miktarının asgari ücrete endekslenmesi ve her yıl belirlenen asgari ücretle güncellenmesidir. Bu sosyal politikanın kazanımları ne olacaktır diye baktığımızda; öncelikle gelir dağılımı arasındaki eşitsizlikleri iyileştirmenin hedeflendiğini, gelir dağılımı makasının daraltılmaya çalışıldığını söyleyebiliriz. Bunun yanı sıra yoksullukla mücadele için de önemli bir sosyal politika uygulaması olacağı aşikardır. Yine bu uygulamanın sosyal yardım sistemini sadeleştireceğini söyleyebiliriz" diye konuştu. Pilot bölge olarak deprem bölgesinde uygulanacak İşgücü piyasasının etkilenmemesi için uygun bir rakam belirleneceğine vurgu yapan Yüksel, "Bazı uzmanlar, özellikle liberal ekonomistler bu uygulamanın işsizliği ve kayıt dışılığı arttıracağı kaygısını ifade etmektedirler. Burada önemli bir nokta belirtilmektedir ki aile bazlı vatandaşlık maaşı uygulaması iş gücüne katılımı etkilemeyecek düzeyde olacaktır. Vatandaşlık maaşı üzerine Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın çalışma yürüttüğü ifade edilmektedir. Aldığımız duyumlara göre pilot uygulamalar yapılacak, sonrasında ülke genelinde uygulanması gündeme gelecektir. Öncelikle pilot bölge olarak deprem bölgesi ve yoksulluğun daha derin olduğu büyük şehirlerde başlamasıdır. Önümüzdeki günlerde bir açıklama yapıldığında daha ayrıntılı değerlendirme yapabiliriz" dedi.