GÜNDEM - 04 Nisan 2024 Perşembe 12:44

Yeşilçam’ın ünlü ismi Türker İnanoğlu’na veda töreni düzenlendi

A
A
A
Yeşilçam’ın ünlü ismi Türker İnanoğlu’na veda töreni düzenlendi

Yeşilçam’ın ünlü ismi Türker İnanoğlu (88) için ilk tören TİM Show Center’da düzenlendi.


Yeşilçam’ın efsane ismi, ünlü yapımcı ve film yönetmeni Türker İnanoğlu, 88 yaşında hayata veda etmişti. 2 Nisan’da vefat eden Türker İnanoğlu bugün son yolculuğuna uğurlanıyor. Yeşilçam’ın ünlü isimlerinden Gülşen Bubikoğlu ile evli olan Türker İnanoğlu için ilk tören, TİM Show Center’da düzenlendi. Törene, Kültür ve Turizm Bakanı M. Nuri Ersoy katılırken, sanat camiasından Ali Sunal, Hülya Koçyiğit, Sunucu Cüneyt Özdemir, Cem Yılmaz, Zafer Ergim, İlker Aksum, Tamer Karadağlı, Birol Güven, Kerem Alışık ve çocukları İlker İnanoğlu ile Zeynep İnanoğlu Özdemir veda için salondaki yerlerini aldı. Törenden sonra İnanoğlu, Levent Barbaros Hayrettin Paşa Camii’nde öğle namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Kanlıca Aile Mezarlığı’na defnedilecek.


“Türker İnanoğlu’nun önce iyi anlaşılması sonra da örnek alınması gerektiğine inanıyorum”


Törende Kültür ve Turizm Bakanı M. Nuri Ersoy, “Türker İnanoğlu’na Allah’tan rahmet, saygıdeğer İnanoğlu ailesine ve sanat camiasına sabırlar diliyorum. Hepinizin başı sağ olsun. Ben Türker abiyi Atlas Sineması ve Müzesi Restorasyon ve Yeniden İhya Projesi sırasında yakından tanıma fırsatı bulmuştum. O sıralarda Türker abi, Atlas Sineması’nda bakanlığın kiracısı ve işletmecisiydi. Sözleşmesi de devam ediyordu. Kendisini ziyaret edip, proje konusunda bilgilendirdik. Görüşlerini ve önerilerini rica ettik. Kendisine, ‘abi sizin sözleşmeniz devam ediyor ve bizim böyle bir projemiz var, izniniz olursa biz bu projeyi hayata geçirmek istiyoruz’ dedim. Hiç tereddüt etmeden, bir an önce başlamamızı ve elinden ne geliyorsa her türlü desteği vereceğini söyledi. O gün anladım ki, söz konusu beyaz perde, kültür ve sanat olduğunda Türker abi de ‘hayır’ yoktu. ‘Nasıl yapabilirim, nasıl destek olabilirim’ vardı. Her zaman takdir ettiğim ve saygı duyduğum bir insan. Yine yaklaşık 3 ay önce Atatürk Kültür Merkezi’nde kendisiyle bir araya gelmiştim. Zaman zaman, sağlığı izin verdiği anlar da, fırsat bulduğumuz da kültür ve sanat, projeler konusunda görüşlerini alırdık. Çok faydalı, değerli bir insandı. Yeşilçam yapıtları, sinema salonları, video, televizyon, eğitim, müze daha birçok önemli projeyi 88 yıllık yaşamına sığdırmış durumda. Tam bir beyaz perde sevdalısı diyebilirim. Türker İnanoğlu’nun önce iyi anlaşılması sonra da örnek alınması gerektiğine inanıyorum. Bu sabahta Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda aramızda konuştuk Haziran ayında, çok büyük emekleri olan Atlas Sinema Müzesi’nde Türker İnanoğlu sergisi açmaya karar verdik. Son olarak ben bir insanın en büyük eserinin, yetiştirdiği insanlar olduğuna inanıyorum. Türker abi bu ince zanaatın en büyük ustasıydı. Mekanı cennet olsun” diye konuştu.


“Seçtiğim ve seçildiğim ilk arkadaşım Türker abi”


Törende konuşan Ali Sunal, “Türker abiyi şöyle anlatabilirim ben. Benim ilk arkadaşlarımdan biriydi. Babamla çok şeker bir dostlukları vardı. Küçüklüğümde çok dikkatimi çekmişti. Müthiş anlaşıyorlardı, gülüyorlar, sohbet ediyorlardı. Sonra bir anda iş konuşuyorlardı. O arada Türker abi beni keşfetti. Sahne için değil, kenarda paşa gibi duran beni keşfetti. Ben onun ilgisini çektim diye düşünüyorum. Benimle arkadaşlık kurdu. Aramızdaki yaş farkına rağmen beni en ilgili, en dikkatli, en güzel dinleyen insanlardan biriydi. Koca adam ben de ne buluyor diye düşündüm tabii. Tatlı, hoş, benim akranım gibi, çocuk gibi, benimle sohbet eden, beni seven, ben uyurken rahatsız olurum diye uykuya dalana kadar sabırla başımda oturan, saçımı okşayan, masallar anlatan bir Türker abi hatırlıyorum. Benim yaşımda çocukların ilkokuldan, gittiği okulda ve sınıftan arkadaşları olur. Onların dışında kendi seçtiğim ve seçildiğim ilk arkadaşım Türker abi olabilir. Mekanı cennet olsun. Ona çok teşekkür ediyorum bana bu güzelliği yaşattığı için” dedi.


“Hepimizin hayatında onun etkisi var, onun dokunuşu var”


Hülya Koçyiğit ise, “Hepimiz onu tanıyoruz. Hepimizin hayatında onun etkisi var, onun dokunuşu var. Her şeyden önce Türk sinemasına çok değerli katkıları var. Çalışma hayatımız, düzensiz, dengesiz, bunun bir raya oturması gerekiyor. Toplantılar yaptık. Çalıştay yapalım diyoruz. Dönem dönem sinema çıkmazlara girdi. Bunun halledilmesi için gelişimci, kendine güvenen Türker İnanoğlu, bizi alıp Ankara’ya götürdü. Kültür Bakanlığı’nı ziyaret ettik. Türker’in önderliğinde, onun toparlamasıyla, mecliste karar çıkması için çaba sarf ettik. Söylemek istediğim şu; o bir sinema aşığı, sinema tutkunu, sinema için yapmadığı yok. Hepimizin hamisi, onun emeklerine çok büyük saygı duyuyorum. Bugün bir devir kapandı onunla beraber. Öyle güzel eserler bıraktı ki ardında ne mutlu böylesine yaşanmış bir hayata” ifadelerini kullandı.


“Keşke bir Türker İnanoğlu daha olabilseydi”


Tören de Cem Yılmaz, “1990’lı yılların ortasında ulusalın yaptığı talk şovlardan bir tanesinde çok kıymetli arkadaşım Meltem Cumbul bir Talk Show’a başlamıştı. Beni davet etti. Türker abi sonra bu video kaseti izlemiş. Önce Meltem’e demiş ki kızım mahalleden arkadaşlarını niye bu çağırıyorsun? Yok muydu tanıdık, birileri diye sormuş. İlk öyle tanışmıştık. Daha sonra 2003 yılından itibaren ben buradan binden fazla defa sahneye çıktım. Her seferinde değil belki birçok başka işi olduğu için bin gösterinin bininde gelmedi. Yalan olmasın. Çoğunda kulise geldi. Ve hep en çok sizlerin arasında seni seviyorum derdi. Buna inandırdı. Ben de en çok beni seviyor zannediyordum. Sonra diğer meslektaşlarımdan, büyüklerimden duyduğum birçok kişiyi seviyormuş. Birçok kişi de onu derinden seviyormuş. Kuliste gelip bir ihtiyacınız var mı diye sorması çok çarpıcıydı. Bana da her sahneye çıkmadan önce oğlum bir ihtiyacın var mı derdi. Keşke bu soru şimdi sorulsa. Evet bir ihtiyacımız var. Keşke bir Türker İnanoğlu daha olabilseydi. Kendisine her şey için teşekkür ediyorum. Başta Gülşen abla, Zeynep ve İlker abi, aile olmak üzere baş sağlığı diliyorum. Başımız sağ olsun. Sağ olun” şeklinde konuştu.


“Eğer beni duyuyorsan, seni çok sevdiğimi bilmeni istiyorum”


Türker İnanoğlu’nun kızı Zeynep İnanoğlu Özdemir, “Babam önemsediği konuları kimseye emanet etmezdi. Çok büyük bir titizlikle son vedasını planladı. Benim vefat durumunda yurt dışında olacağımı düşünmüştü, tahmin etmişti. O yüzden oradan uçağa yetişmemden tutun da, buradan cenaze detaylarına kadar her şeyin üstünden birkaç kere geçmiştik. Bütün bu hazırlıklar, planlamalar yaşanan acıyı hiçbir nebzede azaltmıyormuş, onu söyleyebilirim. İşte o böyle bir insandı. Her zaman detaylara hakimdi, çalışkandı, disiplinliydi ve çok gururluydu. Duygularını göstermemekle beraber aşırı duygusaldı. İşine, mesleğine, çalışma arkadaşlarına inanılmaz bağlıydı. O kadar hep şanslı olduğunu düşündüm. Çünkü bu hayatta, bu ömürde çok sevdiğiniz bir işi bulup, bir ömür boyu onu yapmak bence çok büyük bir şans. Ona bir iki şey söylemek istiyorum. Bugün Bir kere çok insana dokundu, çok eser bıraktı. Hiç durmadan üretti. Eğer bugün burada sizleri görseydi çok mutlu olurdu. Tam istediği veda buydu. Sevgili baba, eğer beni duyuyorsan, seni çok sevdiğimi bilmeni istiyorum. Çok özleyeceğimi bilmeni istiyorum ve aynı zamanda isminin ve anılarının bizlerle yaşamasını, yaşaması için elimden gelen her şeyi yapacağımı bilmeni istiyorum. Sağ olun, eksik olmayın” dedi.



Yeşilçam’ın ünlü ismi Türker İnanoğlu’na veda töreni düzenlendi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın Dijitalleşmenin medya, pazarlama, eğitimce ekonomiye etkileri anlatıldı Bartın Üniversitesinde (BARÜ) düzenlenen sempozyumda dijitalleşmenin medya, pazarlama, eğitim ve ekonomi üzerindeki çok boyutlu etkileri disiplinlerarası bakışla anlatıldı. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Bartın Meslek Yüksekokulu tarafından "Yeni Medya, Yeni Pazarlama: Dijital Çağın Dinamikleri" başlığıyla çevrim içi bir sempozyum düzenlendi. Etkinliğin açılış konuşmasını BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya yaptı. Dijital çağda üniversitelerin rolünü Rektör Prof. Dr. Ahmet Akkaya, "Günümüz çağında yeni medya etkileşimin ve hızın merkezde olduğu yeni bir iletişim kültürüdür. Bu kültür düşünme biçimlerimizi, üretim anlayışımızı ve ekonomik ilişkilerimizi etkilemektedir. Bu noktada üniversitelerin temel sorumluluklarından biri de geçmişin birikimini dijital çağın gereklilikleriyle harmanlayabilen, değişen dünya şartlarına uyum sağlayabilen dijital yetkinliklere sahip bireyler yetiştirmektir. Bu sempozyum öğrencilerimizin dijital dönüşümü akademik ve uygulamalı boyutlarıyla değerlendirmesine, güncel gelişmeleri alanın uzmanlarından takip etmesine ve üniversite-sektör-toplum etkileşiminin güçlenmesine önemli katkılar sunacaktır" dedi. Dijitalleşmenin medya, eğitim ve ekonomiye etkileri Sempozyumun oturum başkanlığını Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesinden Prof. Dr. Barış Bulunmaz yaptı. Prof. Dr. Bulunmaz, "Dijital Medya ve Kültürel Dönüşüm" başlıklı değerlendirmesinde yeni medyayı ve gelişim sürecini anlatarak dijital platformların toplumsal değerler ve kültür üzerindeki dönüştürücü rolünü ele aldı. Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulundan Doç. Dr. Yasemin Bilişli, "Yapay Zekâ Çağında Influencer Ekonomisi: Dijital Güvenin Anatomisi" başlıklı sunumunda influencer ekonomisinin evriminin yapay zekâ destekli içerik üretimiyle yaşadığı dönüşümü aktardı. Bağımsız araştırmacı Dr. Hakan Öngören, "Yeni Eğitim ve Dijital Vatandaşlık" başlığı altında dijitalleşen dünyada eğitim modellerinin değişimini, dijital vatandaşlık bilincini, 21. yüzyıl becerileri ve öğretmenin rolünü anlattı. "Yapay Zekâ Pazarlaması" konusunda Iğdır Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Barış Armutcu, kişiselleştirilmiş pazarlama stratejileri ve otomasyon uygulamalarının günümüz pazarlama anlayışını nasıl dönüştürdüğünü örneklerle açıkladı. Son olarak Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Nazlıcan Dindarik ise "Dijital Dönüşüm Çağında Akıllı Lojistik ve Tedarik Zinciri: Yeni Medyanın Etkileri" başlıklı konuşmasında yeni medya ve dijital teknolojilerin lojistik ve tedarik zinciri yönetiminde getirdiği yeniliklerin akıllı sistemlerde sunduğu katkılara dikkat çekti. Dijital çağın dinamiklerine ilişkin disiplinler arası bir bakış sunan sempozyum, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.
İstanbul Sedef Güler cinayeti davasında tutuklu sanık: "O anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım" Büyükçekmece’de denizde elleri ve ayakları bağlı, halıya sarılı halde cansız bedeni bulunan Sedef Güler’in öldürülmesine ilişkin 3 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. Tutuklu sanık Yavuz Güngör, "Ben hiçbir şey yapmadım o anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım, uyandığımda o kadın ölmüştü" dedi. Büyükçekmece Mimar Sinan Sahili’nde 7 Haziran 2024 tarihinde denizde elleri ve ayakları bağlı, halıya sarılmış ve ağırlık bağlanmış şekilde bir kadın cesedi bulunmuştu. Hayatını kaybeden kadının 24 yaşındaki Sedef Güler olduğu tespit edilerek 3 sanık hakkında iddianame düzenlenmişti. Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanıkların yargılanmasına devam edildi. Duruşmada, tutuklu sanıklar Fırat Baykara ve Yavuz Güngör ile Sedef Güler’in müşteki annesi Gülizar Sezer, müşteki abla Sevda Güler ve tarafların avukatları hazır bulundu. "Sanıkların hepsinden şikayetçiyim" Duruşmada beyanda bulunan müşteki anne Gülüzar Sezer, "Bana atılan iftiraların hiçbirini kabul etmiyorum. Sanıkların hepsinden şikayetçiyim" dedi. Müşteki abla Sevda Güler ise, "Ben ve kardeşim uyuşturucu kullanmadık" diye konuştu. "Yavuz aradığı zaman bana birisinin öldüğünü söyleseydi asla o eve girmezdim" Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Yavuz Güngör, "Ben hiçbir şey yapmadım o anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım, uyandığımda o kadın ölmüştü. Tekrar cezaevine girmemek için böyle bir şey yaptım. O an için ne yapacağımı bilemedim ama maktule zarar vermek istemedim" ifadelerini kullandı. Tutuklu sanık Fırat Baykara ise savunmasında, "Olayın en başından beri benim suçsuz olduğum belli. Sevda başından beri bir şeyleri gizliyor. Bu olayda en zayıf halka benim. Benim üstüme oynanmaya çalışılıyor. Ben Yavuz dahil olmak üzere dosyada adı geçen kimseyle telefon bağlantısı kurmadım. Yavuz aradığı zaman bana birisinin öldüğünü söyleseydi asla o eve girmezdim" diye konuştu. Müşteki anneden sanığa: Kızıma iftira atamazsın Sanık Fırat Baykara’nın savunması üzerine söz olan müşteki anne Sezer, "Çocuklarıma iftira atamazsın’ diyerek sanıklara tepki gösterdi. Bunun üzerine anne ve sanık Baykara arasında tartışma çıktı. Yaşanan gerginlik sonrası mahkeme duruşmaya ara verdi. Duruşma ertelendi Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmederek, eksik hususların giderilmesi için duruşmayı erteledi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Fırat Baykara, Yavuz Güngör ve Yiğit Hüseyin Ayvalık şüpheli sıfatıyla yer aldı. İddianamede denizde cansız bedeni bulunan Sedef Güler’in halıya sarıldığı, ellerinin koli bandı, ayaklarının ise zincir ve dambıl ile bağlandığının tespit edildiği belirtildi. Sedef Güler’in cansız bedeninin sarılı olduğu halı üzerinde halı yıkama fabrikası etiketi bulunduğu da iddianamede aktarıldı. Polis ekiplerince etiketteki firmaya gidildiğinde halının Zafer E. isimli kişi tarafından verildiği ifade edildi. Emniyet güçleri tarafından ifadesi alınan Zafer E. emlak işi yaptığını söyleyerek halının bulunduğu evi Fırat Baykara’ya kiraladığını anlattı. Halının bulunduğu evin Baykara tarafından kiralandığı ve Yavuz Güngör isimli sanık ile beraber kullanıldığı da soruşturma aşamasında tespit edildi. Yapılan incelemelerde 4 Haziran günü bir şahsın araç ile Sedef Güler’i Yavuz Güngör’ün kızı ile birlikte yaşadığı ikamete bıraktığı iddianamede belirtildi. Burada Sedef Güler ile Yavuz Güngör’ün kızı Y.H.G. arasında tartışma çıktığı ve Yavuz Güngör’ün Sedef Güler ile beraber Fırat Baykara adına kiralanan eve gittiği kaydedildi. Fırat Baykara’nın sonradan eve geldiği iddianamede açıklandı. Yavuz Güngör ve Fırat Baykara’nın Sedef Güler’i tespit edilemeyen bir nedenden dolayı burada öldürdükleri, cesedi yok etmek için plan yaptıkları ve bir gün sonra buluşmak üzere evden ayrıldıkları iddianamede aktarıldı. Sanıkların 6 Haziran’da tekrar buluştukları ve maktulün cesedini koyacakları valizi, zinciri ve ağırlığı aldıkları da iddianamede ifade edildi. Yavuz Güngör ve Fırat Baykara’nın Sedef Güler’in ellerini koli bandı ile bağladığı, halıya sardığı, ayaklarını zincir ve dambıl ile bağlayıp Mimar Sinan Köprüsü’nden aşağıya attıkları da iddianamede kaydedildi. Baykara’nın daha sonra polise giderek "Yavuz beni Gürpınar’da bulunan ikametine çağırdı. Eve gittiğimde hareketsiz yatan bir kadın gördüm, kontrol ettim, yaşam belirtisi yoktu. Polise haber vermek istediğimde Yavuz Güngör bana silah çekti. Nalburdan zincir ve ağırlık aldıktan sonra kadını halıya sardık. 7 Temmuz günü ise Büyükçekmece sahil tarafına gittik. Cesedi köprü üzerinden suya attık" dediği iddianamede ifade edildi. İddianamede, Yavuz Güngör’ün Yiğit Hüseyin Ayvalık aracılığıyla Yunanistan’a gönderildiği ancak daha sonra bir şekilde ülkeye iadesi sağlandığı ve Güngör’ün Edirne’de yakalandığı belirtildi. Sedef Güler’in Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan otopsi işleminin sonucunda ölüm nedeninin belirlenemediği belirtildi. Öte yandan Adli Tıp Kurumu 1 İhtisas Dairesi’nin incelemesinde maktulün kanında uyuşturucu madde bulunduğu, ölümünün uyuşturucu, uyarıcı madde sonucu meydana gelmiş olabileceği ancak baş, boyun bölgesinde ileri derecede çürüme nedeniyle yumuşak dokularında ayrıntılı analiz yapılamadığı yönünde değerlendirme yapıldı. İddianamede Fırat Baykara ve Yavuz Güngör’ün ‘nitelikli kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi. Yiğit Hüseyin Ayvalık’ın ise Yavuz Güngör’ün yurt dışına kaçmasına yardım etmesi gerekçesiyle ‘suçluyu kayırma’ suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapsi istendi.
Eskişehir bestHONEY Erasmus+ Projesi’nin 4. Uluslararası Etkinliği gerçekleştirildi Eskişehir Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından açılış toplantısıyla başlayan bestHONEY Erasmus+ Projesi’nin (En İyi Bal İçin Hijyen, Ambalaj ve Üretim Standartlarını AB Seviyesine Getirme) uluslararası toplantısı, İspanya’nın Barselona şehrinde yapıldı. Geçtiğimiz nisan ayında başlayan proje; Fransa (Compigne), İtalya (Agrigento), İtalya (Bari), İspanya’nın (Barselona) mesleki eğitim kurumları ve sektörel katılımcıların arasındaki işbirliğini güçlendirdi. Projenin, Avrupa Birliği genelinde bal üretimi, hijyen ve ambalaj standartlarının uyumlaştırılmasına katkıda bulunmayı amaçladığı belirtildi. Projenin İspanya ayağında saha ziyaretleri ve pratik öğrenme faaliyetleri Toplantının ilk günü, İspanya ev sahibi kuruluş tarafından koordine edilen saha tabanlı öğrenme faaliyetlerine ayrıldı. Katılımcılar, Sant Antoni de Vilamajor bölgesinde, Montseny Doğal Parkı olarak bilinen dağlık bir alanda bulunan yaklaşık 300 arı kovanına sahip bir arılığı ziyaret etti. Bu ziyaret, arıcılıkta kalite kontrol ve kraliçe arı üretiminde iyi uygulamaları gözlemleme ve profesyonel arıcı ile tüm proje ortakları arasında sürdürülebilir üretim yöntemleri hakkında bilgi alışverişinde bulunma fırsatı sağladı. Proje katılımcıları öğleden sonra, Tarragona ilindeki El Perell’da bir arıcılık kooperatifini ziyaret ederek bal paketleme tesisinin teknik incelemesini gerçekleştirdi. Katalonya’da ki en büyük balmumu üretim tesisi de ziyaret edildi. Ayrıca, İspanya’da arıcılığın tarihi gelişimine ve sosyo-ekonomik önemine dair bilgiler sunan Arı Ürünleri Müzesi’ne de gidildi. Bu faaliyetler, ortak ülkeler arasında akran öğrenimini ve iyi uygulamaların aktarımını destekledi. Uluslararası toplantılar ve bilgi alışverişi İkinci ve üçüncü günlerde, Barselona’daki Generalitat de Catalunya’da proje toplantıları ve eğitim oturumları düzenlendi. Tüm ortaklar önceden hazırlanmış bir gündeme dayalı olarak, arı sağlığı, hastalık önleme, üretim standartları ve arıcılıkta ekonomik sürdürülebilirlik konularına odaklanan sunumlar gerçekleştirdi. Bu oturumlar katılımcıların ulusal uygulamaları karşılaştırmalarına, ortak zorlukları belirlemelerine ve Avrupa düzeyinde yenilikçi ve aktarılabilir çözümleri tartışmalarına imkan sağladı. Toplantı sırasında, ev sahibi kurumu temsilen Rosa Altisent Rosell, Erasmus+ projelerinin kurumsal işbirliğini, karşılıklı öğrenmeyi ve uzun vadeli ortaklıkları teşvik etmedeki önemini vurguladı. Ayrıca gelecekte benzer girişimlere devam etme konusundaki ilgisini dile getirdi. Eskişehir İl Tarım ve Ormancılık Müdürü ve Proje Yetkilisi Yüksel Çil, Erasmus+ işbirliğinin katma değerini ve projenin hem AB Üye Devletleri hem de ortak ülkeler için somut çıktılarının önemini vurguladı. Projenin arıcılık sektöründe kapasite geliştirme, inovasyon ve kalite iyileştirmeyi desteklemedeki rolüne dikkat çekildi. Sonuçlar ve yaygınlaştırma Uluslararası toplantı, proje ortakları arasındaki işbirliğini başarıyla güçlendirdi, mesleki yetkinlikleri artırdı ve bal üretimi ve kalite standartlarına yönelik ortak yaklaşımların geliştirilmesini destekledi. Faaliyetler sırasında elde edilen bilgiler, proje sonuçlarının yerel, ulusal ve Avrupa düzeylerinde yaygınlaştırılmasına katkıda bulunacağı belirtildi. Programın sonunda, ev sahibi kurum tüm katılımcılara katılım sertifikaları verdi. Toplantı, bestHONEY projesi sonuçlarının gelecekteki işbirliğine ve yaygınlaştırılmasına yönelik iyi dilek ve temennilerle sona erdi.