SAĞLIK - 14 Mart 2022 Pazartesi 10:06

Ege’nin otları şifa deposu

A
A
A
Ege’nin otları şifa deposu

Ege’de yüzyıllardır süre gelen ot toplama ve yemeklerini yapma geleneği, günümüzde sıradan bir bahar etkinliği olmaktan çıkarak festivallere dönüştü.

Ege’de yüzyıllardır süre gelen ot toplama ve yemeklerini yapma geleneği, günümüzde sıradan bir bahar etkinliği olmaktan çıkarak festivallere dönüştü. 300’e varan çeşidiyle doğanın Ege Bölgesine sunduğu en büyük armağanlarından olan otların sayısız faydasına dikkat çeken Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Eylem Ezgi Fadıloğlu, otların nasıl tüketilmesi gerektiğini anlattı.


Baharla birlikte lezzetli Ege otları sezonunun da açıldığını belirten Yaşar Üniversitesi Uygulamalı bilimler Yüksekokulu Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Eylem Ezgi Fadıloğlu, “Ege mutfağı yeşil mutfak olup hem hafif hem pratik hem de ekonomiktir. Ege’de yetişen otların çoğu yüksek oranda C, B1, B2, A vitamini, demir, kalsiyum, bakır gibi mineraller, antioksidanlar içermekte ve birçok hastalığa karşı koruyucu etki sağlamaktadır” diye konuştu.


Otları tüketirken vitamin kaybının olmaması için dikkat edilmesi gerekenleri aktaran Dr. Fadıloğlu, “Hardal otu, turp otu, arapsaçı, şevketi bostan, radika (karahindiba), kuşkonmaz, ısırgan, cibez, kuzukulağı, kazayağı, deniz börülcesi, gelincik otu bölgede en çok tüketilen otlar arasında yer alıyor. Otların pişirilmesinde olabildiğince kendine has tatlarını korumaya, doğal haliyle sunmaya özen gösterilmeli. Kesilen yerlerinden vitamin kayıplarının olmaması için otlar mümkün olduğunca doğranmadan bütün olarak yıkanmalıdır” dedi.



İşte bazı otların faydaları


Dr. Eylem Ezgi Fadıloğlu, bazı ot çeşitleri hakkında ise şu bilgileri verdi:


“Ebegümeci, develik ya da gömeç olarak da bilinen, leylak rengi çiçekleri olan, salatası ve böreği ve yemeği yapılan lezzetli bir ot çeşididir. Cibez, lahana ve karnabaharın kesilip toplanma işleminden sonra toprakta kalan köklerinden büyüyen turpgiller familyasından bir ot olup salatası ve yemeği yapılmaktadır. Turp otu, radika, hardal, helvacık da haşlanıp zeytinyağlı ve limonlu salatası yapılan otlardır. Sarmaşık ise haşlanıp zeytinyağlı ve limonlu salatası yapılan ayrıca soğan ile kavrulup üzerine yumurta kırılarak da tüketilen bir ottur. Keskin bir anason kokusuna sahip olan, yabani rezene olarak da bilinen arapsaçı, kuzu etli ve zeytinyağlı yemeği yapılan diğer bir ot çeşididir. Mübarek dikeni, akkız adıyla da bilinen şevketi bostan papatyagillerden dikenli bir ot olup kuzu etiyle pişirilen veya zeytinyağlı olarak da tüketilen bir çeşittir. Genellikle çam ağacı diplerinde yetişen kuzu kulağı, doğal ekşi tadıyla salatası yapılan yabani otlardan biridir. Tek başına tüketildiğinde aromalı tadından dolayı farklı gelen ısırgan otu, karışık ot kavurmaları ve böreklerde sıklıkla kullanılan ve çorbası da yapılan bir ottur. İstifno, bambul, it üzümü olarak da bilinen stifno, kabak ya da börülceyle pişirilen, mücver olarak da tüketilebilen bir bitkidir. Develik, alabada olarak da bilinen ve ıspanağa benzeyen labadanın da kavurması ve çorbası yapılır, yaprakları salatalara konulabilir ve bazı bölgelerde yapraklarıyla sarma yapılır. Mevsim sıcaklığına göre mart ayları itibariyle tezgahlarda gördüğümüz ve yabani kuşkonmaz olarak da bilinen tilkişen, zeytinyağında kavrulup yumurta kırılarak yenilebilen bir ot çeşididir. Mis otu, tarak otu olarak da bilinen, pembe çiçekleri olan iğnelik, salatası, böreği ve haşlaması yapılan bir Ege otudur”



Bağışıklığa da daha iyi geliyor sinirlere de


Otların faydaları hakkında da bilgiler veren Dr. Eylem Ezgi Fadıloğlu, “Beslenmede radika, hindibağı, hardal otu gibi antioksidan değeri taşıyan otların tüketilmesi çok faydalıdır ve idrar söktürücü, böbrek ve safra taşlarını düşürücü etkileri bulunmaktadır. Cibez ve şevketibostan sindirimi kolaylaştırır, bağırsakları çalıştırır. Eşek helvası ve yabani kuşkonmaz gibi otlar vücutta ürik asit birikmesini engeller. Biraz acı bir tadı olan sarmaşık otu, kolesterolü ve üreyi düşürür, vücuttaki ödemi atar. Biraz tuzlu bir tadı olan deniz börülcesi, iyot eksikliğine bağlı guatr hastalığına iyi gelir. Turp otunun içerdiği uçucu yağlardan dolayı canlandırıcı, sinirleri yatıştırıcı, ağrı dindirici özelliği vardır. Bağışıklığı güçlendirip, kan dolaşımını hızlandıran, kanı temizleyen, akciğeri güçlendiren, yaraları iyileştiren ısırgan otu da vücut için oldukça faydalıdır. Enginar, radika, kuşkonmaz karaciğerinizi temizlemeye yardımcı olur. Bronşite, mide sancısına iyi gelen ve süt arttırıcı özelliği olan yoğun anason kokulu arapsaçı da oldukça faydalıdır. Besin değerini ve lezzetini artırmak için de kuzu eti veya kuru fasulye ile pişirilerek tüketilebilir” dedi.



Enginarın tam mevsimi


Vücut hücrelerini yenileyerek yaşlanmayı geciktiren, romatizma şikayetlerini azaltan, kolesterolü düşüren, sindirim sistemine katkıda bulunan enginarın da bu mevsimde sıklıkla tüketildiğini belirten Fadıloğlu, “Hasadı nisan ayı sonuna kadar devam eden enginar, Egelilerin vazgeçilmez gıdası. Sayısız faydaya sahip enginar, Urla, Çeşme, Ildır ve Karaburun taraflarında sıklıkla yetiştiriliyor. 100 gram taze ve çiğ enginar yaklaşık 60 kaloridir. 3 gram protein, 7,8 gram karbonhidrat ve 0,2 gram yağ içerir. Kolesterol içermez, posa içeriği yüksektir. Potasyum, kalsiyum, magnezyum, çinko, demir yönünden zengindir ve A, B1, B6, K ve C vitaminleri içerir. 1 orta boy çiğ enginar, günlük demir ihtiyacının yüzde 9’unu karşılayacak kadar demir içerir. Yağlı bitkiler hariç hiçbir sebze veya meyve, mineral bolluğu bakımından enginarla yarışamaz” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Müdür Çandıroğlu: "Van, projelerle eğitimde örnek bir şehir" Van Milli Eğitim Müdürü Bilal Yılmaz Çandıroğlu, Van’da eğitimin güçlü projelerle yürütüldüğünü belirterek, dijitalleşme ve kodlama alanlarında ilave çalışmaların planlandığını söyledi. Müdür Bilal Yılmaz Çandıroğlu, gazetecilerle bir araya gelerek kentte yürütülen eğitim projeleri ve hedeflenen çalışmalar hakkında açıklamalarda bulundu. Van’ın "doğunun incisi" olduğunu belirten Çandıroğlu, böyle bir şehirde görev yapmanın büyük bir sorumluluk ve şükür vesilesi olduğunu söyledi. Van genelinde 274 bin öğrenciye eğitim hizmeti verdiklerini ifade eden Çandıroğlu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yürüttüğü politika ve projelerin sahada güçlü şekilde uygulanmasının öncelikleri arasında yer aldığını vurguladı. Valilik öncülüğünde hayata geçirilen projelerin dikkat çekici olduğunu da dile getiren Çandıroğlu, özellikle Kitap Van Projesi’nin örnek bir uygulama olduğunu belirtti. Okullarda uzun süredir uygulanan okuma saati çalışmalarının bu projeyle daha da güçlendiğini kaydeden Çandıroğlu, öğrencilerin okudukları kitapları sistem üzerinden girerek yeni kitaplara ücretsiz şekilde ulaştığını ifade etti. Kitap Van Projesi’nin kapsamına dikkat çeken Çandıroğlu, "Birçok ülkeyi gezdim. Bu çapta ve bu organizasyon gücünde bir projeyi dünyada görmedim" dedi. Spor Van Projesi ile Destekleme ve Yetiştirme Kursları (DYK) ile öğrencilerin hem akademik hem de fiziksel gelişimlerinin desteklendiğini belirten Çandıroğlu, bu projelerin sahada aktif şekilde yürütüldüğünü söyledi. Günümüz ihtiyaçlarına da değinen Çandıroğlu, dijitalleşme ve kodlama alanlarında ilave çalışmaların planlandığını ifade ederek, sahadan gelen ihtiyaçlar doğrultusunda yeni projelerin hayata geçirileceğini kaydetti. Milli eğitim camiasında projelerin yürütülmesinde Ar-Ge biriminin önemli rol üstlendiğini vurgulayan Çandıroğlu, Türkiye genelinde birçok projeyi ilk uygulayan yöneticilerden biri olduğunu da söyleyerek, "Milli eğitim camiasında beni Ar-Ge’ci müdür olarak bilirler" ifadelerini kullandı.