EKONOMİ - 04 Kasım 2014 Salı 12:24

Türk Sanayicisi Dünya İle Yarışıyor

A
A
A
Türk Sanayicisi Dünya İle Yarışıyor

Geçen sene sanayi tesislerinin üretimlerini yüzde 80 oranında hızlandırarak üretim maliyetlerini düşüren 36 Eksen Özel Frezleme ve Tornalama Tezgahı üreten Dirinler, bu yıl Türkiye’de olmayanı başardı. 2.5 yıl süren AR-GE çalışması sonucu “yüksek torklu, 4 değişebilir kafalı ve 5 eksenli, taşınabilir portal freze” sektörün hizmetine sunuldu.
Dirinler Makina Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Dirin, Türkiye’de başkasının yapmadığını yapmaya odaklandıklarını belirterek "Bu makinayı yapmaya cesaret edecek bir başka firma bulamazsınız. Zor bir teknoloji ve zor bir makine. Bu makinayı kullanan hem maliyet hem zamandan tasarruf edecek. Çok ağır tonajlı makinaların yüzeylerin işlenmesi için kullanılacak. Hassas işleme özelliğine sahip ve yüksek torku nedeniyle sert demire kolay işleme veriyor” dedi.
DÜNYA KISKANACAK
İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Dirinler Makina’da yeni nesil taşınabilir ve yüksek torklu portal frezenin tanıtımı, sektörün önde gelen isimlerini ağırladı. Drinns markasıyla müşterilerine özel çözümler sunduklarını belirten Dirinler Makina Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Dirin, 1952 yılından beri imalat sanayisinde yer aldıklarına dikkat çekerek “Gelişen teknolojiyi takip etmedik, teknolojinin önünde yer aldık, takip edilen olduk. 1960’larda Türkiye toplu iğne yapamayan bir ülkeydi. Kalkınma hamlesi içindeydi. ‘Türkiye toplu iğne yapıyor’ diye haberler çıktığında olaylar oluyordu. Öyle günlerde inancımızı kaybetmedik ve bugün dünyanın dahi kıskanacağı 160 ton ağırlığında ‘Dirinler’ harikası bir makina yaptık” dedi.
SANAYİNİN YILDIZI OLACAK
Tanıtımını yaptıkları yüksek torklu, 4 değişebilir kafalı ve 5 eksenli, taşınabilir portal frezenin, 2.5 yıl süren bir AR-GE çalışması sonucu hayata geçirildiğini söyleyen Mustafa Dirin, “Yüksek torklu, 4 değişebilir kafalı ve 5 eksenli, taşınabilir portal freze. Bu makine, yüksek torku ve taşınabilir olması nedeniyle Türkiye’de ilk. Hassas işleme özelliğine sahip, sert demire kolayca işleme veriyor. Gemi inşa, otomotiv, havacılık sanayine çok büyük yenilik getirecek” diye konuştu.
“İLKLERİ BAŞARIYORUZ”
Gelişmiş sanayi ülkeleri Almanya, Hollanda, Fransa, İtalya dahil 55’den fazla ülkeye ürünlerini ihraç etmenin gururunu yaşadıklarını aktaran Dirin, ilkleri başarmanın kendileri için artık bir gelenek olduğunu söyledi. Dirin, ilkleri başardıklarını ve ilkleri hayata geçirdiklerini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Öyle ki bu ilkler tüm dünyanın da tercihi oluyor. Bu konuda hiç de tevazu göstermeyeceğim. Çünkü bu gururu sizin de yaşamanızı istiyoruz. Biz yapılmayanları yapmaya hevesliyiz. Türkiye’de başkasının yapmadığını, yapmaya odaklandık. Bu makinayı yapmaya kolay kolay cesaret edecek bir başka firma bulamazsınız. Zor bir teknoloji ve zor bir makine. Bu makinayı kullanan hem maliyet hem zamandan tasarruf edecek.”
BAŞARININ SIRRI
Dirinler’in başarının ardında “demir talaşı kokusuna sinen alın teriyle çalışmanın” yattığına dikkat çeken Mustafa Dirin, sözlerine şöyle devam etti:
“Biz, hepimiz tüm Dirinler ailesi, tüm çalışanlar tutkuyla bağlandık işimize, sevgiyle bağlandık birbirimize, aklımızı önümüze koyduk ve yapılmayanı yaptık. Ama sakın burada duracağımızı düşünmeyin, çünkü durmayacağız. Bizim çok daha büyük heyecanlarımız var, daha büyük teknolojik makinalar yapacağız. Biz her zaman yaptığımız işin en iyisi olacağız. Bugün yalnızca Dirinler’in lansmanına tanıklık etmiyorsunuz, bugün ayrıca büyüyen, gelişen Türkiye’ye de tanıklık ediyorsunuz. Bu makina, sadece Dirinler’in değil, ülkenin eseridir. Kendini yetiştiren, bilime adayan, çalışmaya adayan Türk insanının eseridir.”
RAKİBE İNAT KALİTE FARKI
Dirinler Sanayi Makine Endüstri ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Nihan Dirin, Drinns markasıyla müşterilerine özel çözüm sunduklarını söyledi. CNC kontrollü tezgahların yanında, özel tasarım ve yüksek teknolojiye sahip makinelerin üretimini de gerçekleştirdiklerini belirten Nihan Dirin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sektörde rekabet Çin ya da Tayvan’la sınırlı. Ancak Dirinler’in Avrupa kalitesinde üretimi nedeniyle Dünya ile rekabet ediyoruz. Biz ithalata değil ihracata dayalı bir üretim olsun istiyoruz. Dirinler’in Türkiye’ye böyle bir katkısı olsun istiyoruz. Türkiye’de böyle bir makine yok. Dünya’da da sayılı üretiliyor. Rakibimiz dünya. Bu makinanın en önemli özelliği vinçle götürebilmeniz. Dört kafalı olması çok önemli ve hepsi özel dizayn edilmiş kafalar. Tamamen Dirimler bünyesinde, Türk mühendisliğinin ürünüdür.”
DİRİNLER’İN İLKLERİNDEN BAZILARI
1955: Kendi ihtiyacını karşılamak üzere üretilen ilk üniversal torna tezgahı
1962-1964-1965: Marangoz makineleri imalatı.
1966: İlk Planya tezgahı imalatı.
1967: İlk döküm gövdeli mekanik kavramalı eksantrik pres imalatı.
1973: İlk çelik gövdeli eksantrik pres imalatı.
1974: Dirinler Döküm Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin kurulması.
1978: İlk çelik gövdeli pnömatik kavramanlı eksantrik pres imalatı.
1991: Atatürk Organize Sanayi Bölgesine geçiş
1993: Hidrolik pres imalatı
2001: MAKSAŞ LUPAMAT’ın Dirinler Grup’a katılması.
2003: Masa tipi ve PLC kontrollü matkap tezgahlarının imalatı.
2004: Siemens veya Fanuc kontrollü CNC torna imalatı.
2006: Türkiye’nin ilk yerli üretimi olan çift kolonlu CNC Freze tezgahı imalatı.
2008: Modifiye Kemik Eklemli Pres üretimi.
2009: 4+1 eksenli çift kolonlu CNC Portal Freze üretimi Türkiye’den teknoloji ülkesi İsviçre’ye ihraç edilen ilk CNC Freze.
2010: Yüksek Hızlı Hassas Pres Dengeleme Mekanizması.
2011: Türk malı ilk Pet kompresör.
2012: 3+3 Eksen Çift Kafalı CNC Yatay Freze Tezgahı O.A.İ.B Makine Aksamları Teknolojileri Sanayici Kategorisi 2’ncilik Ödülü
2012: 5 Eksen CNC Gantry Freze üretimi
2013: 36 Eksen Özel Frezleme ve Tornalama Tezgahı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Palandöken: “Tüm sektörler sermayenin elinde” Enflasyonla mücadelenin en önemli ayağı olan esnaf ve sanatkarların haksız rekabet karşısında dayanacak gücü kalmadığını hatırlatan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülkede haksız rekabet çok ciddi boyuta ulaştı. Tüm sektörler sermayenin elinde. Maalesef perakende yasası bir türlü çıkmıyor. Çıkmayınca da haksız rekabetle birlikte fiyatları regüle edecek mahalle esnafı neredeyse yok noktasına geldi. Artan nüfusa karşı esnaf sayısında büyük bir artış yok. Sokakta kasap, manav kalmadı. Karşılıklı fiyatların ucuzlamasını sağlayacak bir sistem gerekiyor. Öncelikle zincirlerin haftada 1 gün tatil ve açma kapama saati belli olmalı. Bunun içinde perakende yasası şart. Yasanın olmaması, Hakkari’de, İstanbul’da, Ankara’da veya Bursa’da da aynı fiyatları dayatmaya yol açıyor. Oysa esnaf ve sanatkarlarımız enflasyonla mücadelenin en önemli ayağıdır. Anayasanın 173. maddesinde olduğu gibi esnaf ve sanatkar korunmalı. Meclis tatile girmek üzere bundan sonraki süreçte açılır açılmaz perakende yasası tartışılacak ilk madde olmalı” dedi. “Esnafı tezgahtar, çiftçiyi işçi konumuna getirdiler” Haksız rekabet yüzünden esnafın tezgahtar çiftçinin ise işçi konumuna geçtiğini söyleyen Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Türkiye’de, gelişmiş ülkelerden örneği alınanla hiç uyuşmayan bir haksız rekabet var. Tüm sektörler sermayenin elinde. Tüm sektörlerdeki ürünleri sattıkları yetmiyormuş gibi ülkenin her yerindeki ürünlerin fiyatını tek tuşla belirleyebiliyorlar. Esnafı bitirdiler, tezgahtar yaptılar. Çiftçiyi de kendilerine işçi yaptılar. Fideyi veriyor, ürettiriyor. Ondan sonra ürünü toplayıp kendi mağazalarına gönderiyor. Fiyatı da kendisi belirliyor. Bir tarafta işsizler ordusu varken diğer tarafta da iştigal edecek, kendi kendine iş yeri müteşebbis olacak insan yok. Artık her şey sermayenin elinde. Ben yaparım, ithal ederim diyor. Bireysel işletme kalmadığı müddetçe etin fiyatının düşmesini kimse beklemesin” şeklinde konuştu. “Haksız rekabetin önüne geçilmeli” Her şeyi bol olan ülkemizde fiyatları düşürememe sıkıntısı olduğunu dile getiren Palandöken, “Küçük esnafımız enflasyonla mücadelenin olmazsa olmaz ayağıdır. Her şeyi bol olan bir ülkede fiyatları düşürememenin sıkıntısı var. Sorunun çözümü belli. Perakende Yasası acilen esnafın ihtiyaçları doğrultusunda güncellenmeli. Devletimizin enflasyonla mücadele ederken aldığı tedbirlerin işe yarayabilmesi için önce esnaf ve sanatkarların korunması şart. Küçük işletmeler ayakta kalmalı ki vatandaş fiyatları mukayese edip gerçek indirimin farkına varsın” diye konuştu.
Bursa Özgür Ozel: “Küfeyi benim sırtıma ver. Ben taşırım” Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Bursa’nın Mudanya ilçesinde vatandaşlara hitap etti. Sırtına küfe alan Özel, “Tayyip Bey, bırak küfeyi benim sırtıma ver. Ben emekliyi aslan gibi taşırım” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bursa’nın Mudanya ilçesinde vatandaşlara otobüs üzerinden seslendi. İki gencin protesto amaçlı küfe getirdiğini gören Özel, gençleri yanına çağırdı. Burada eleştirilerini sürdüren Özel, “Geçen gün Tayyip Bey’i dinliyorum. Ben demişim ‘emekliye 12 bin 500 yetmez, 17 bin 500 ver.’ ‘Asgari ücrete zam yok’ demiş, asgari ücreti zam yapalım demişim. 17 bin lira çay parası çay parası olmaz, 25 bin taban fiyat olsun dedim. 9 bin 200’e buğday satılmaz, 15 bin olsun dedim. Tarlalarda 2 liraya domates kaldı, kavunun karpuzun bostanda kalması olmaz demişim, diyor ki ‘Özgür Bey’in sırtında küfe yok, emekliye zam istiyor.’ ‘2 bin 500 lira zam 33 milyar tuttu’ diyor. ‘Benim sırtımda küfe var’ diyor. Gençler bunu duymuş, küfeyi getirmişler. Tayyip Bey’e dedim ki, ‘Doğru, senin sırtında küfe var. Bu milletten oy istedin, onlar da aldı küfeyi sırtına koydu. Tayyip Bey diyor ki, ‘Emekliler bana ağır geliyor, taşıyamam. Asgari ücretli ağır gelir taşıyamam. Rizeli hemşerime çay parası veremem ağır geliyor’ diyor. Ama bir bakıyorsunuz yandaş müteahhitte sıra gelince dikeliveriyor. 660 milyar lirayı buluyor. Ben diyorum ki, ‘Tayyip Bey, bırak küfeyi ver benim sırtıma. Ben emekliyi aslan gibi taşırım. Asgari ücretliyi taşırız. Biz bu milleti taşırız. Eğer taşıyamıyorsan, bırak küfeyi. Sen bu milletin sırtına yüksün. Emekliler değil, asgari ücretliler değil, esnaf, çiftçi değil. Bu küfeye ne yük koyarsan koy, biz taşırız. Taşıyamayanlar bırakacak, taşıyanlar gelecek. Getir sandığı küfeyi biz taşıyalım. Emeklileri biz ayağa kaldıracağız” dedi. Özel, seçimlerin galibiyetle sonuçlanması durumunda kutlamalarda bu iki gencin de olacağının sözünü verdi.
Konya Konjonktivit tedavi edilmezse gözde ömür boyu izler bırakabiliyor Uzmanlar, gözlerde biraz kızarıklık sonrasında ise çapaklanma, göz kapaklarında şişme ve kızarıklığın şiddetinin gittikçe artmasıyla karşımıza çıkan kırmızı göz hastalığı olarak bilinen konjonktivitte, belirtileri görülen kişilerin göz doktoruna gitmesi konusunda uyarıyor. Konjonktivit, gözün beyaz ve şeffaf bölümünü ve göz kapaklarının içini kapsayan tabakanın (konjonktivanın) iltihaplanması olarak tanımlanıyor. Normalde saydam olan konjonktiva, iltihap oluştuğunda pembe ya da kırmızı renk alıyor. Konjonktivitin temas yoluyla bulaştığını ifade eden Medicana Konya Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Lütfi Seyrek, "Hasta olan kişi elini gözüne dokunduktan sonra başka bir yere dokunduğunda siz de aynı yere temas ettiğinizde ve gözünüzle temasta bulunursanız maalesef bizlere de bulaşıyor" dedi. "Göz yüzeyinde izler bırakıp görme azlığına, bulanıklığına neden olabilen önemli bir virüstür" Adenoviral konjonktivitlerin, adenovirüs denilen bir virüs nedeniyle ortaya çıktığını belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Lütfi Seyrek, "Hastalarımızda genellikle ilk günlerde gözlerde biraz kızarıklık sonrasında ise çapaklanma, göz kapaklarında şişme ve kızarıklığın şiddetinin gittikçe artmasıyla karşımıza çıkar. Özellikle pandemi döneminden sonra adenovirüslerdeki salgınlar daha da artmaya başladı. Daha çok toplu yaşam alanları, çocuklarımızın gittiği kreşler gibi alanlarda daha sık görülüyor. Çünkü bu enfeksiyonda en önemli etken aslında dışarıdan bulaş. Havadan bir bulaş olmuyor. Genellikle temasta bulaş olur. Hasta olan birey elini gözüne dokunduğu zaman başka bir yere dokunduğunda siz de aynı yere temas ettiğinizde ve gözünüzle temasta bulunursanız maalesef bizlere de bulaşıyor. Bu virüs aslında uzunca sürebilen, tamamıyla geçmesi bazen bir ayı bulabiliyor, bazen göz yüzeyinde izler bırakıp görme azlığına, bulanıklığına neden olabilen önemli bir virüstür. O yüzden evde herhangi birinde gözünde bir kızarıklık başladı, birkaç gün içinde şiddetlenerek arttı, göz kapaklarında şişlik oldu, aşırı bir kızarıklık oldu mutlaka bir an önce bir hekime başvurmak lazım. Hekim muayenesinde eğer adenovirüs tanısı koyduysa hemen uygun ilaçlarla tedaviye başlıyor" diye konuştu. "Bu virüste erken tedaviyle beraber hemen ilk zamanlarda başarılı bir sonuç alıyoruz" Evde dikkat edilmesi gereken birtakım durumlar olduğunu belirten Op. Dr. Lütfi Seyrek, "Elimizi her gözümüze dokundurduğumuzda mutlaka sabunlu suyla beraber yıkamamız gerekiyor. Ortak havlu kullanımını ortadan kaldırmalıyız. Bu tarz şeyler evde salgınlar halinde görülmesine neden oluyor. Genellikle gördüğümüz tablolar ailede bir sağlık çalışanı ya da çocuklarımız kreşe gittikten sonra diğer aile bireylerine bulaşla ortaya çıkıyor. Bu virüste erken tedaviyle beraber hemen ilk zamanlarda başarılı bir sonuç alıyoruz. Fakat hastalarımız bize geç zamanda gelirse ya da kişilerin bağışıklık sistemine bağlı göz yüzeyinde kalıcı izler oluşturursa, bu kalıcı izler göz yüzeyinde ömür boyu bile kalıcı olabilen izler bırakabilmekte. Bu da hastaların gözünde astigmata, görme bulanıklıklarına neden olabilmektedir. O yüzden böyle bir durumdan şüpheleniyorsak en kısa zamanda mutlaka bir göz hekimine başvurmalıyız" şeklinde konuştu.