POLİTİKA - 10 Mart 2024 Pazar 15:39

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir mitinginde konuştu: "Yüzlerine Atatürk maskesi takıp yan gelip yattılar"

A
A
A

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gündoğdu Meydanı’nda İzmirlilerle buluştu. Mitingde vatandaşlara seslenen Erdoğan, "Hükümet olarak İzmir’e verdiğimiz destekler yereldeki umursamazlık ve beceriksizlik sebebiyle arzu ettiğimiz etkiyi göstermedi. Sizlerin mecliste ve belediyelerde temsil etsin diye yetki verdiğiniz kişiler soruyorum ne yaptı? Yüzlerine Atatürk maskesi takıp her dönem yan gelip yattılar. Yetmedi İzmirlinin can düşmanı olarak gördüğü terör örgütleriyle gizli saklı anlaşmalar yaptılar" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 31 Mart Yerel Seçimleri öncesi İzmir Gündoğdu Meydanı’nda ‘Büyük İzmir Mitingi’ gerçekleştirdi. Dev mitingde önemli mesajlar veren Erdoğan, sahneye Sanatçı Cengiz Kurtoğlu ile çıkarak ‘Duyanlara Duymayanlara’ şarkısını söyledi. Ardından binlerce vatandaşa seslenen Erdoğan, “31 Mart akşamı bu sevgimizi semalara yükseltiyor muyuz? Sizlerle iftihar ediyoruz. Sizler ne güzel bir gençliksiniz. Sevgili İzmirliler, kıymetli hanımefendiler, geleceğimizin teminatı gençler, aziz kardeşlerim sizleri en kalbi duygularımla hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Milli Mücadele’nin zafer şehri, milli iktisadın ilham şehri, Anadolu’nun bereket kapısı, Ege’nin incisi İzmir’de bugün bir kez daha sizlerle birlikte olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Şükür, efelerin yiğitlerin var. Uğruna verilmiş şehitlerin var. Bugün gönlün mahzun olmuş ne çıkar? Bir gün sarılacak yaralar İzmir. Sana yakışmıyor karalar İzmir. Evet düşmanı denize dökerek sadece başındaki kara bulutları değil vatanın istiklali üzerindeki hain emelleri de dağıtan İzmir’in yaralarını sarmaya az kaldı. 20 gün. Durmayacağız. Ana kademe, kadın kolları, gençler, 20 gün durmak yok. 31 Mart akşamı İzmir bir başka güzel olacak. Ben buna inanıyorum” diye konuştu.

“Türkiye bir asır önce düşmandan kurtuldu. Fakat epeydir eser ve hizmet fukaralarından yakasını maalesef kurtaramadı” diyen Erdoğan, “Tarih boyunca Ege’nin en ışıltılı, en hareketli, en müreffeh şehri İzmir, ihmallerin pençesinden hep yerinde saydı. Türkiye tarihinin en büyük demokrasi ve kalkınma atılımlarıyla büyüyüp gelişirken, zenginleşirken bu şehir hak ettiğinden yerel yönetimler açısından maalesef çok azını aldı. Hükümet olarak İzmir’e verdiğimiz destekler yereldeki umursamazlık ve beceriksizlik sebebiyle arzu ettiğimiz etkiyi göstermedi. Sizleri mecliste ve belediyelerde temsil etsin diye yetki verdiğiniz kişiler soruyorum ne yaptı? Yüzlerine Atatürk maskesi takıp her dönem yan gelip yattılar. Yetmedi İzmirlinin can düşmanı olarak gördüğü terör örgütleriyle gizli saklı anlaşmalar yaptılar. Yetmedi kendi işlerinde çıkar kavgasına tutuştular. Hem de ne kavga. Tepecik’teki o meşhur kavgalar var ya bunun yanında çocuk oyuncağı kalır. Hepsinin üstüne, bir de çantada keklik olarak gördükleri iradenizi açık arttırmaya çıkardılar. Mayıs seçimlerinde yaşananları biliyorsunuz. Sizlerin oyuyla her gün bir yenisi ortaya çıkan, pazarlıklarla meclise taşıdıkları kişiler soruyorum, şimdi nerede? Bu seçimlerde sizlerin oyuyla seçileceklerin bir kısmının yarın nerede olacağını biliyor musunuz” ifadelerini kullandı.

AK Partili ve MHP’li belediye başkan adaylarını bizzat kendilerinin sahneye çıkartıp takdim ettiklerinin altını çizen Erdoğan, “Aynı şekilde belediye meclis üyeliklerinde kimin hangi partiden olduğu açıkça bellidir. CHP’nin DEM’lendiği müttefikleriyle ilişkisinde böyle bir şeffaflık var mı? Yok. Belediye müdürlüklerine kadar uzanan pazarlıklardan sizin haberiniz var mı? Yok. CHP’nin sırtından belediyelere kimlerin taşınacağını biliyor musunuz? Yok. Sırf bize kaybettirsin diye ortaya sürdükleri kimi partilere ve adaylara ne verdiklerinden, ne vaat ettiklerinden haberdar mısınız? Yok. Böyle siyaset olur mu? İzmirliye ve diğer şehirlerimizdeki CHP seçmenlerine bu yapılan reva mı” ifadelerine yer verdi.

“CHP’nin başında güya bir genel başkan var. Fakat varlığı, yokluğu belli değil. Bu genel başkana gelen posta koyuyor, giden posta koyuyor” diye konuşan Erdoğan, “Sabah erken kalkan eline mikrofonu önce alan Özgür efendiden rol çalıyor. Biz siyasetteki 40 yılı aşkın tecrübemiz ile aslında Özgür efendiye birtakım tavsiyelerde bulunabiliriz. Ancak o meşhur Türk filmindeki replikle ifade edecek olursak fikrimizi kendisine verip zayi etmek istemiyoruz. Özgür efendi bir diğer Türk filmindeki Mazlum karakterine döndü. Her canı sıkılan, her kafası bozulan gelip kendisine tekme tokat dalıyor. Anlaşılan Bay Kemal’in ahı kurultayın üzerinden henüz 4 ay bile geçmeden bunları tutmaya başladı. Tabii bir de İstanbul’da kendini göstermek için sürekli azarlanıp duran, tutmayın küçük enişteyi karakteri var. Kibirli bir eda ile ha bire atıp tutuyor. Ama herhangi bir icraatı vaki değil. Zaten yarım gün mesai yapıyor. CHP’nin genel merkezi ve adaylarıyla kendini kaptırdığı promosyon siyaseti belki bir yere kadar işe yarayabilir fakat nihayetinde milletin irfanına çarpıp darmadağın olur. Türk siyasetinin, muhalefetin kifayetsizliği yüzünden geldiği şu noktaya şu içler acısı duruma bakar mısınız? Ülkemiz adına samimi olarak üzüntülüyüz” dedi.

“Bu sürecin dışında muhalefet kaldı, onu değiştiremedik”

“Türkiye’de son 21 yılda her şeyi değiştirdik, her şeyi geliştirdik, her konuda ülkeye çağ atlatacak işler yaptık” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Milletimiz de gayretiyle, çalışkanlığıyla, becerisiyle her alanda bu değişime ayak uydurdu. Sadece bu sürecin dışında muhalefet kaldı. Onu değiştiremedik. Dün de kendilerini milletin üstünde görüyor, insanımıza tepeden bakıyorlardı. Biliyorum, 31 Mart’a hazırlanıyorsunuz. Sandıkları gümbür gümbür patlatacağınızı görüyorum. İşte bugün kendi mensupları dahil herkese aynı nobranlıkta davranıyorlar. Dün de ülkenin ve milletin düşmanlarıyla kol kola yürümekten geri durmuyorlardı. Bugün de terör örgütlerinin uzantılarıyla, ’kent uzlaşısı’ adı altında gizli saklı işler çevirmeyi sürdürüyorlar. Dün de eser ve hizmet namına bir hikayeleri yoktu. Bugün de tuğla üstüne tuğla koydukları herhangi bir hayırlı işe el attıkları görülmüş değil.”

“Allah aşkına. Yaptıkları bir hizmet var mı? Ya şu körfezin çektiği nedir” diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

“Şu pisliğin halini görüyorsunuz değil mi? Yapılan bir şey var mı? İzmirli buna mahkum mu? İzmir gibi bir şehrimiz buna layık mı? CHP Genel Başkanı’nın, CHP’nin kimi adaylarının üsluplarını, tavırlarını, beyanlarını, edalarını sizler de takip ediyorsunuz. Adam geliyor, atalarımızın çok güzel bir sözü var; ’Öyle horozlar vardır ki öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar.’ İşte bunların durumu tam da o şekilde. Üstelik bu kibirlerin üstünü taklitçilikle örtmeye kalkıyorlar. Halbuki yine atalar ne demiş? ’Karga kekliği taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü şaşırmış.’ Taklitçilik peşinde koşarken kendi yollarını da kaybettiler. Bu şaşkınlar, kerameti kendilerinde gördükleri için herkese ayar vermeye, her yere laf yetiştirmeye, herkesi kendilerine tabi etmeye çalışıyorlar. Hedeflerine ulaşmak için her yolu mubah görenlerin kullandıkları yöntemlerin adını anmaktan biz hicap ederiz. Daha bugünden böylesine havaya girenlerin yarın milletin başına neler açacaklarını düşünebiliyor musunuz? Allah göstermesin ülke bunların elinde kalsa ne olabileceğini, hangi facialarla karşılaşabileceğimizi, Mayıs ayından bu yana yaşananlara bakarak görebiliriz. Muhalefet salkım saçak da olsa hamdolsun biz bu ülkenin önüne Türkiye Yüzyılı gibi bir vizyon koymayı başardık. Dün Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılına kilitlenmiştik. Şimdi rotamızı Türkiye Yüzyılı’na çevirdik.”

"Cumhurbaşkanı’yla, kabinesiyle, meclisiyle, belediyeleriyle, velhasıl tüm kadrolarımızla milletimizin hizmetkarı olarak yolumuza devam ediyoruz" ifadelerini kullanan Erdoğan, "Bundan daha sağlam bir adım olur mu? Biz size inanıyoruz. Siz de bize inanıyor musunuz? Şayet aksi yönde bir duruşumuzu görürseniz hiç çekinmeyin yüzümüze hakikatleri haykırın. Haykırın ki hatamızı görüp kendimizi düzeltelim. Bizde kibir olmaz, riyakarlık olmaz. Bizde sadece eser olur, hizmet olur, çalışmak olur, mücadele etmek olur. Eksik bırakmışsak tamamlama, hata yapmışsak düzeltme olur. Biz kendimize işte bu kadar güveniyoruz. Bütün bunlara rağmen hala korku siyasetiyle, iradenize ipotek koymaya çalışanlar varsa emin olun tek dertleri sizin bu hassasiyetinizi istismar etmektir. Bizim öyle bir gündemimiz yok. Mesela bugün burada sizlerin karşısına tek bir amaçla çıktık. Ben şu karşımdaki katılıma bakıyorum. Allah’a hamdolsun. Gündoğdu Meydanı bizi bugün yine unutmadı. Alana girerken emniyetten katılımı istedim, 100 bin" şeklinde konuştu.

31 Mart Yerel Seçimleri için durmadan çalışma talebinde bulunan Erdoğan, "Gençler şurada 20 gün kaldı durmak yok. Hanım kardeşlerim durmak yok. Ana kademe durmak yok. Pazar akşamı 31 Mart’ta inşallah hep birlikte bu müjdeyi ne yapacağız? Yaşayacağız. İzmir’in yatırım eksiklerini en kısa sürede tamamlayarak şehrimizin o kayıp yıllarını hep birlikte telafi etmek istiyoruz. Sadece ülkemizin değil dünyanın en nadide köşelerinden bu şehri kadim tarihine ve potansiyeline uygun bir seviyeye getirmeye talibiz. Unutmayınız belediyecilik zaten bizim işimiz. 21 yıldır tek başımıza iktidarız. Şayet başka bir niyetimiz olsaydı şimdiye kadar zaten ortaya çıkardı. Benim milletim de bizi buralarda bırakmazdı. Onca yılın ardından artık kimsenin hayat biçimiyle derdimizin olmadığını herhalde kabul etmeyen kalmamıştır. Amacımızın, insanımızın huzur, güven ve refah seviyesini yükseltmek olduğunu, akıl ve vicdan sahibi herkes görmüştür. İzmir, 31 Mart’ta işte bu siyaset tarzlarından birini seçecek. Kazananın İzmir olmasını diliyoruz. Bunun için buradan öyle bir ses verin ki Ege’nin dört bir yanında duymayan kalmasın" açıklamalarında bulundu.

"Ramazan Bayramı gelmeden 31 Mart’ta milli irade bayramını kutlayacağımıza inanıyorum"

“Güzel İzmir, gönlümüzün sultanı İzmir. 31 Mart’ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için hazır mıyız” diye soran Erdoğan, “31 Mart’ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için kararlı mıyız? 31 Mart’ta gerçek belediyeciliği tercih ediyor muyuz? Bunun için seçim gününe kadar ana kademe, kadın kolları, gençler, kapı kapı dolaşmaya var mıyız? İzmir’le birlikte Türkiye haritasının tamamını Cumhur İttifakı’nın renkleriyle boyamaya var mıyız? Allah sizlerden razı olsun. Ben sizlere inanıyorum, sizlere güveniyorum. Biliyorsunuz bugün ilk teravihi kılıyor, ilk sahura kalkıyoruz. Ramazan ayı rahmet, mağfiret ve bereket ayıdır. Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedi azaptan kurtuluş olan Ramazan-ı Şerifinizi şimdiden tebrik ediyorum. Özellikle Ramazan ayının hasletlerinden gereken feyzi almak için Ramazan Bayramı gelmeden 31 Mart’ta milli irade bayramını kutlayacağımıza inanıyorum. Sizlere güveniyorum. Milli irade bayramını en coşkulu kutlayacağımız yerlerden birisi inşallah İzmir olacaktır” ifadelerine yer verdi.

“İzmir’e 449 milyar lira tutarında kamu yatırımı yaptık”

İcraatları ve projeleriyle konuştuklarının altını çizen Erdoğan, “Kardeşlerim bizde boş laf yok. İzmir’e 21 yılda günümüz rakamlarıyla ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? 449 milyar lira tutarında kamu yatırımı. Peki bu muhalefet ne yaptı? Bunların yatırım diye bir şey var mı İzmir’de? Eğitimde, şehrimize 11 bin 687 adet yeni derslik inşa ettik. 3’ü devlet olmak üzere 4 yeni üniversite kurduk. Gençlik ve sporda 26 bin 431 kişi kapasiteli yüksek öğrenim yurt binalarını hizmete açtık. Peki İzmir’in belediyesi acaba kaç tane yurt binası yaptı? Hiç gördünüz mü? Duydunuz mu? Ama yalan bol. Laf ola beri gele. Halkapınar, Alsancak ve Göztepe Gürsel Aksel Stadyumları Akbaş’ta olmak üzere 115 adet spor tesisi inşa ettik. Sosyal yardımlarda İzmirli ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza 17 milyar lira tutarında kaynak sağladık. Sağlıkta 2 bin 60 yataklı Bayraklı Şehir Hastanemiz başta olmak üzere toplamda 4 bin 670 yataklı 47 hastanenin aralarında olduğu 129 sağlık tesisini şehrimize kazandırdık. Çevre ve şehircilikte TOKİ kanalıyla 21 bin konutu tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettik. 4 bin 163 konutun yapımına devam ediyoruz. Kentsel dönüşümde şehrimizde riskli yapı olarak belirlediğimiz 62 bin 683 bağımsız bölümün dönüşümünü gerçekleştirdik. İktidara geldiğimizde şehir sınırları içerisinde 6 adet atık su arıtma tesisi varken bugün 70 adet atık su arıtma tesisiyle belediye nüfusunun yüzde 98’ine biz hizmet veriyoruz. İzmir’de 5 millet bahçesi projemizden birinin yapımına devam ediyoruz. İkisinin de yapım aşamasındayız. Diğer ikisiyle ilgili çalışmalarımız sürüyor. Ulaştırmada 618 kilometre ilave bölünmüş yol yaparak İzmir’in bölünmüş yol uzunluğunu 985 kilometreye çıkardık. Bağlantı yolları dahil olmak üzere İstanbul-İzmir otoyolunu hizmete açtık. İzmir’e bin 674 metre, çift tüp tünel ve bağlantı yolları ile toplam uzunluğu 2 bin 520 metreyi bulan Konak Tüneli’ni kazandırdık. Etaplar halinde inşa ettiğimiz 55 kilometre uzunluğundaki İzmir çevre yolunu bitirdik. Yeni çevre yolu projelerini tamamladık, inşallah en kısa sürede yapımına başlıyoruz. Sabuncubeli Tüneli’ni 4 bin 70 metre uzunluğunda çift tüp şeklinde bitirerek trafiğe açtık. Menemen, Aliağa, Çavdarlı otoyolunu inşa ettik. Torbalı, Kemalpaşa ayrımı, köprülü kavşağını tamamladık. Halen inşası devam eden çok sayıda projeyi önümüzdeki yıl ve sonraki yıl bitirerek hizmete açıyoruz. Biz İzmir’i bu CHP zihniyetine bırakmayacağız. Gerekenleri biz yapacağız” açıklamalarına yer verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir mitinginde konuştu:

Mehmet Pamuk - Mustafa İç - Sinan Yeniçeri

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak: Gençlik ve spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız" dedi. Bak, 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bak, gençlerle ilgili projelerden bahsederek, "Burada, özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber ortaklaşa yürüttüğümüz proje çerçevesinde geçtiğimiz dönemde 10 bin istihdam sağlayan projeler gerçekleştirdik. Burada yaklaşık 150 tane fabrikanın kurulmasını Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber sağlamış olduk. Yine, gençlerin, özellikle üniversitedeki gençlerimizin kendilerini ifade edebilmeleri için, hayalini kurdukları projelerini gerçekleştirmeleri için; sosyal, toplumsal değerlerini yükseltmeleri için "ÜNİDES" adını verdiğimiz proje çerçevesinde yani üniversitedeki öğrenci kulüplerini destekleme projesi çerçevesinde geçtiğimiz yıl sadece 360 milyon gibi bir rakamı öğrenci kulüplerine tahsis ettik ve bu gençlerimiz inanılmaz projeler ortaya çıkardı. Kimisi hasat zamanı çiftçilerle beraber oldu, kimisi çevre çalışmalarında oldu, kimisi köylere gidip okulları boyadılar, okulları yaptılar, kimileri teknoloji projesi yaptı. Dolayısıyla, gençlerimizin bu çerçevede aktif bir şekilde katılmasını sağlıyoruz. Yine, bu yıl da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla yaklaşık 1,2 milyar TL’lik bir yatırımı yine gençlerin istihdama katılması çerçevesinde gündeme alıyoruz ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla 50 tane fabrikanın kurulumu ve bu çerçevede de iş istihdamının artırılması noktasında çalışma yürütüyoruz" dedi. Bak, bağımlılıkla ilgili olarak bilgi vererek, "Bizim bağımlılıkla ilgili süreç içerisinde 12 bakanlıktan oluşan Bağımlılıkla Mücadele Kurulu üyesi olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı görev yapıyor. Bizim bütçemizde teknik olarak 59 milyon gözüküyor ama bizim Bakanlığımızın -biraz evvel de ifade ettiğim gibi- yaptığı çalışmaların büyük bir kısmı hem gençlik merkezlerinde verdiğimiz eğitimler hem yurtlarda verdiğimiz eğitimler, gençlerimize psikososyal destek olarak verdiğimiz eğitimler, bağımlılıkla mücadele için verdiğimiz eğitimler, formatör eğitimleri, Yeşilayla, sivil toplum kuruluşlarıyla beraber yaptığımız eğitimlerin her birinde bağımlılıkla mücadele ana eksenimiz. Dolayısıyla biz de farkındayız, gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız. Yine örnek vereyim: Bağcılar’da, İstanbul’da, Edirne’de, işte, diğer ilçe ve illerde yapılan mücadelelerde muhtarlarımızla, amatör spor kulüplerimizle, kaymakamlıklarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızla beraber çok ciddi şekilde mücadele ediyoruz. Tabii, sporun birleştirici gücüne inanıyoruz, sporun iyileştirici gücüne inanıyoruz çünkü biz de büyüdüğümüz yerde, spora gittiğimiz zaman çocuk enerjisini atıyor, enerjisini gideriyor. Düşünün, bir evde uyuşturucu kullanan bir çocuk var, bir de spor yapan çocuk var. Dolayısıyla, biz spora teşvik etmek yönünde çaba harcıyoruz" dedi.
Van Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları masaya yatırıldı Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) tarafından düzenlenen "Türkiye’de Barış Nasıl Tesis Edilir?" konulu söyleşi programı gerçekleştirildi. Van TSO ev sahipliğinde düzenlenen programda, çözüm sürecinin hukuk, demokrasi ve iş dünyasına yansımaları ele alındı. Programın moderatörlüğünü Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suvat Parin yaptı. Söyleşide, Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları farklı perspektiflerden değerlendirildi. Söyleyişide bir konuşma yapan Van TSO Başkanı Necdet Takva, amacının süreci ekonomik bir perspektiften ele almak olduğunu belirtti. Başkan Takva, "Özellikle ‘Milli Birlik ve Dayanışma’, ‘Terörsüz Türkiye’ ya da ‘Barış süreci’ gibi farklı adlarla ifade edilen; bölgemizi yakından hatta doğrudan ilgilendiren bu meseleye, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar yaşananlar ve bundan sonra nasıl bir yol izlenmesi gerektiği üzerinden ekonomik değerlendirmeler yapmaktır. Burada bulunma sebebim de budur. Bölgemiz, neredeyse tüm reel verilerde sürekli olarak son sıralarda yer almıştır. Ekonomi, sağlık ve eğitim başta olmak üzere birçok alanda bölgelerimiz, Türkiye’nin en geri kalmış bölgeleri olarak öne çıkmakta; mevcut parametreler ise gerçekten son derece olumsuz bir tablo ortaya koymaktadır. 2022 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılan araştırma çerçevesinde, Türkiye genelinde geri kalmış olarak tanımlanan 121 ilçenin 90’ının bölgemizde yer aldığı tespit edilmiştir. Van ilinde ise Edremit, Tuşba ve İpekyolu ilçeleri hariç olmak üzere 8 ilçe bu 90 ilçe arasında bulunmaktadır. Yani Türkiye genelindeki 121 geri kalmış ilçenin 90’ı bölgemizde yer almakta, Van’daki 8 ilçe ise bu listenin en alt sıralarında bulunmaktadır. 2024 yılında yapılan bir başka araştırmada ise Türkiye’nin en gelişmemiş 50 ilçesinin 49’unun bölge illerinde olduğu ortaya konmuştur" dedi. Bölgede işsizlik oranlarının Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde seyrettiğini vurgulayan Takva, "1963 yılından bugüne kadar 18 defa teşvik uygulaması gündeme gelmiş ve bu konuda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak ne istihdamda ne de eğitimde yer alan gençlerin oranına bakıldığında, hem kadınlarda hem de erkeklerde Türkiye ortalamasının iki katının üzerine çıkıldığı görülmektedir. TÜİK verilerine göre işsizlik oranı Van’da yüzde 16,7; Ağrı’da yüzde 13,1; Hakkari’de yüzde 18,3; Muş’ta ise yüzde 13,1 seviyesindedir. Odamız tarafından yapılan bir araştırmada ise Van’da genç işsizlik oranının yaklaşık yüzde 36 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir" diye konuştu. Bölgemizde yapılan güvenlik harcamalarının Batı illerine yapılan güvenlik harcamalarının üç katından fazla olduğunun altını çizen Takva, "Uzmanlar tarafından TRT’de yapılan bir hesaplamaya göre, bu süreçte harcanan yaklaşık 2 trilyon dolarlık kaynakla 196 adet İstanbul Yeni Havalimanı ya da bin 176 adet Marmaray projesi yapılabilecek imkân bulunmaktadır" şeklinde konuştu. Van’ın yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’sinin mera alanı olmasına rağmen yayla yasakları nedeniyle hayvancılığın ciddi sorunlar yaşadığını söyleyen Takva, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarım ve hayvancılık açısından bakıldığında, Van ilinin yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’si mera alanıdır. Türkiye’deki toplam mera varlığının yaklaşık yüzde 10’u bu il sınırları içerisindedir. Yaklaşık 21 bin kilometrekare yüzölçümüne sahip olan bir kentte yaşıyoruz ve bu alanın neredeyse yüzde 65’i mera niteliği taşımaktadır. Ancak yayla yasakları ve çeşitli kısıtlamalar nedeniyle hayvancılık bu anlamda ciddi sorunlar yaşamaktadır. Mesele, tüm bu süreçleri sebep-sonuç ilişkisi içerisinde ele alan, samimi ve gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirmek ve buna uygun çözümler üretmektir." Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği program, konuşmaların ardından yapılan değerlendirmelerle sona erdi.
Bursa Bursaspor sahasında Aliağa FK ile golsüz berabere kaldı TFF 2. Lig Kırmızı Grup 17. hafta maçında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda konuk ettiği Aliağa FK ile 0-0 berabere kaldı. TFF 2. Lig Kırmızı Grup’un 17. haftasında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda Aliağa FK’yı konuk etti. İlk yarının kapanış niteliği taşıyan karşılaşmada iki ekip te yakaladığı fırsatları değerlendiremezken, mücadele golsüz eşitlikle sona erdi. Karşılaşmaya kontrollü başlayan iki takım, ilk yarıda zaman zaman etkili ataklar geliştirdi. Bursaspor, özellikle kanatlardan bulduğu pozisyonlarla gole yaklaşsa da kaleci Ahmet Pekgöz ve Aliağa savunması kritik anlarda gole izin vermedi. İlk 45 dakika 0-0 eşitlikle tamamlandı. İkinci yarıda tempo yükseldi İkinci yarıya oyuncu değişikliğiyle başlayan Bursaspor, oyunun kontrolünü ele almaya çalıştı. Yeşil-beyazlı ekip, İlhan Depe, Hamza Gür ve Musa Çağıran ile net gol pozisyonları yakaladı ancak bu fırsatları değerlendiremedi. Konuk ekip Aliağa FK da özellikle son bölümde etkili oldu. Ahmet İlhan Özek’in ortasında Harun Kavaklıdere’nin vuruşunda savunmaya çarpan top kornere giderken, mücadeledeki en net pozisyonlardan biri kaçtı. Karşılaşmanın sonuna eklenen 7 dakikalık uzatma bölümünde de skor değişmezken, mücadele 0-0 eşitlikle tamamlandı. Kadrolar Bursaspor: Anıl Atağ, Ertuğrul Ersoy, Hamza Gür, Muhammet Demir, Hakkı Türker, Alperen Babacan, Murat Akyüz, Barış Gök, Ertuğrul İdris Furat, Ali Kerim Yıldız, Ahmet Hakan Atış, Muhammet Zeki Dursun Aliağa FK: Ahmet Pekgöz, Oktay Kancı, Hasan Kılıç, Mertcan Akıkgöz, Ahmet İlhan Özek, Harun Kavaklıdere, Oğuzhan Yıldırım, Göktuğ Yılmaz, Necati Özdemir, Erhan Kartal, Yusuf Erdem Gümüş
Bursa Bursa, suyunu konuştu Bursa Kent Konseyi’nin ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ temasıyla düzenlenen 92. Olağan Genel Kurulu’nda, kentin geleceğini doğrudan etkileyen su kaynakları ve iklim değişikliği konuları tüm yönleriyle ele alındı. Bursa’da katılımcı demokrasinin yaygınlaşması adına önemli görevler üstlenen Bursa Kent Konseyi’nin 92. Olağan Genel Kurulu, ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ başlığıyla Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Programa, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Bursa Kent Konseyi Genel Sekreteri Elvan Atay Özkan, BUSKİ Genel Müdürü Mehmet Ercihan Subaşıoğlu, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyeleri, meclislerin ve çalışma gruplarının temsilcileri ile çok sayıda gönüllü katıldı. Kent konseylerinin önemine vurgu Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kent konseylerinin vatandaşlar ile resmi kurumlar arasında köprü vazifesi gördüğünü söyledi. Kent konseylerinin halkın sorunlarına duyarlılık gösterdiğini, takibini yaptığını ve sonuçlarını paylaştığını anlatan Başkan Mustafa Bozbey, halkın çıkarları doğrultusunda çalışmaların sürdürüldüğünü ifade etti. "Su kaynakları azaldı" Dünyanın ciddi bir iklim kriziyle karşı karşıya kaldığını belirten Başkan Mustafa Bozbey, tüm bunlara rağmen Bursa’da gerekli önlemlerin alınmadığını vurguladı. Suyun bir yaşam kaynağı olduğunu hatırlatan Başkan Mustafa Bozbey, "Geldiğimiz noktada çevremizi ve suyumuzu kirlettik. İklim krizinden dolayı da su kaynakları azaldı. Bu süreçte Bursa Ovası’nda suyu fazla tüketen işletmelere de izin verildi. Bu, geleceği iyi okumamanın sonuçlarıdır" dedi. "Bursa ovasında su seviyesi 250 metrenin altına indi" Su kesintileri yapmak zorunda kaldıkları dönemde bazı tepkiler aldıklarını belirten Başkan Mustafa Bozbey, "Ama bu sayede farkındalığı başardık. Şu anda Bursalılar suyu tasarruflu kullanıyor. Kesinti yapmadan önce 510 bin metreküp civarında kullanım vardı, kesintilerin ardından 430 binlere düştü. Kesintileri kaldırdık ve hala bu seviyelerde izliyor. Bizim halkı doğru bilgilerle bilgilendirme sorumluluğumuz var. Bursa artık su şehri değil. Bursa Ovası’nda su seviyesi 250 metrenin altına indi. Bilim insanları, Bursa Ovası’nın her sene 6 santim çöktüğünü açıkladı. Bunun sebepleri araştırılmalıdır. Aralık ayının 20’si oldu ve Uludağ’da hala doğru düzgün kar yok. Gerekli tedbirleri almaya devam etmeliyiz" diye konuştu. "Günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var" Çınarcık Barajı’ndaki arıtma tesisi için çalışmaların yoğun biçimde devam ettiğini dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, "Göreve gelir gelmez çalışmaları başlattık. Bu yaz bu sıkıntının çekileceğini biliyorduk. Baypass hattı yaparak 100 bin metreküp suyu aktardık. Bunu yapmasaydık daha önceden su kesintileri yapmak zorunda kalabilirdik. Ama bizim günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var. Yaz aylarında daha da artacaktır. Artık bahçelerin işlenmiş suyla sulanmaması lazım. Tarımda yeni çözümler üretmeliyiz. Daha az suya ihtiyaç duyan ürünlere yönelmeleri lazım. Yanlış politikalar, Bursa’nın daha vahim su sıkıntısı yaşamasına sebep olabilir" dedi. Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, suyun sadece çevresel başlık olmadığını, sosyal, ekonomik ve hayati bir mesele olduğunu ifade etti. İklim krizinin etkilerinin yerel ölçekte daha görünür hale geldiğini belirten Aksoy, su politikalarının katılımcı ve bilimsel temelde yeniden ele alması gerektiğini vurguladı. Genel kurulda su kriziyle ilgili çözüm önerilerinin geliştirilmesini amaçladıklarını anlatan Aksoy, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların birlikte hareket etmesinin önemine değindi. Tüm paydaşlarla birlikte kent için önemli çalışmalar yürüttüklerini belirten Aksoy, her alanda kendilerine destek veren Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür etti. Açılış konuşmalarının ardından oturum bölümüne geçildi. Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hayrettin Kuşçu ‘Tarımsal kuraklık, su verimliliği ve etkin sulama yöntemi’, Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Doç. Dr. Aslıhan Katip ‘İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik çerçevesinde su kaynakları’, BUSKİ Genel Müdür Yardımcısı Ali Alper Makam ‘İklim değişikliğinin Bursa ve su kaynakları üzerindeki etkisi’, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Murat Demir ‘İklim krizi ve su hakkı’ konularında sunumlar yaparak önemli bilgiler paylaştı.